Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/301 E. 2021/17 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2019/301 Esas
KARAR NO : 2021/17
DAVA : İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/01/2017
KARAR TARİHİ : 19/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile … … İsimli Ürdünlü bir firma arasında ticari mal alışverişi sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili şirketten istenilen malların teslimi hususunda muhatap firma tarafından mal bedelinin ifası hususlarında mutabık kalındığını taşıma işleminin davalı tarafından yapılacağını ve taşıma bedelinin … şirketi tarafından ödeneceği konusunda anlaşma yapıldığını, ihraç edilecek malların hazır edildiğini, sözleşme gereği … … şirketi tarafından taşımacılık hizmet bedeli olarak 1.300 USD ücretin ödendiğini, davalı şirket acentasına 1.300 Dolar … şirketi tarafından ödenmesine karşılık, … şirketi ana merkezi acentasınm kendilerine olan borcu münasebeti uyuşmazlığını davacı müvekkiline yansıttığını, malların Ürdün limanına ulaştığında 3 nüsha halinde düzenlenmesi gereken konşimentonun 2 nüsha düzenlenmesi sebebi ile malların … … şirketine teslim edilemediğini, davalının müvekkilinin mallan üzerinde haksız bir tasarruf ve hakimiyet elde ettiğini, davalı ile görüşüldüğünde haksız ve sebepsiz kazanç sağlama suiniyetinde olduğu ortaya çıktığını, davalı şirketle görüşülüp evrak eksikliklerinin giderilmesi talep edilmişse de davalı şirket yetkilileri “işlemi yapan Ürdünlü acantalarnun kendilerine 6675.00- USD borcu olduğunu, bu borcun ödenmemesi halinde teslimatın yapılamayacağım” söylediklerini, davalı firmanın kendi acentasıyla iç ilişkisine dayalı ne müvekkil ne de … … ile hiç bir illiyet bağı olmayan hukuka aykırı ve mesnetsiz gerçekler beyan ettiğini, müvekkilinin sorunu ivedikle çözmek için davalı firmaya acentasınm borcunu ödediğini, davalının sebepsiz zenginleşmesine sebebiyet verecek şekilde ve borçlu olmadığı halde müvekkilin zor durumundan faydalanarak davacı tarafça mallann zarar görmesi, ticari itibarının zedelenmesi ve müşterisini kaybetme korkusu altında ödemek zorunda bırakıldığı, takibe konu 6.675,00-USD asıl alacak ve 80,65 USD faiz olmak kaydı ile toplam 6.755,65 USD ( 21.247.87 TL) bedelin müvekkiline istirdadı söz konusu olduğunu, davalı tarafça sunulan itiraz dilekçesinde takibe konu bedelin konteyner hizmet bedeli olarak belirtilmişse de müvekkili tarafından herhangi bir konteyneı ‘ 1 ‘ ‘ Imadığını, sırf takibisürüncemede bırakma niyeti ile icra takibine itiraz edildiğini, konteyner taşıma bedeli takibe konu bedel olmayıp çok daha düşük oları 1300 dolar olduğunu ve bu bedelin ise taşıma öncesinde ve … … tarafından ödendiğini, müvekkil şirketin davalıya taşıma bedeline ilişkin herhangi bir ödeme yükümlülüğü olmadığı gibi 6675 USD bedelin taşıma bedeli olamayacak denli yüksek bir meblağ olduğunun da aşikar olduğunu, bunun da bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağım, davalıya ödenen bedelin istirdadı hususunda müvekkilince defalarca yapılan sözlü uyanlara ve ihtarnameye karşın kısmen dahi olsa bir ödemenin yapılmadığını, ihtarnamenin tebliğ edilmesine rağmen 3 gün içerisinde Ödeme yapılmadığından temerrüde düştüğünü, dava konusu alacak banka ödeme dekontlarına dayalı likit bir alacak olduğunu, icra takibini sürüncemede bırakmak için haksız ve kötü niyetli olarak itirazda bulunulduğunu, davanın kabulü ile borçlunun icra takibine vaki itirazının iptaline ve takibin faizi ile birlikte devamına, davalının haksız ve kötü niyetli olarak itirazlarından dolayı % 20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedîlmesine, yargılama gideri vc vekalet ücretinin karşı tarafa hükmedîlmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafından talep edilen alacakların zamanaşımı İtibariyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davalının profesyonel anlamda taşımacılık yapan bir şirket olduğunu, dosyada ibraz edilen konşimento örneğinden de anlaşılacağı üzerine toplamda 673 paket çeşitli nitelikteki malın taşınması için anlaşıldığını, konteyner ile taşınacak mallar Ürdün menşeili firma adresine teslim edilmesi gerektiğini, söz konusu taşıma işleminin konişmento görüleceği üzere “… ” şeklinde düzenlendiğini, taşınacak mallar konşimentoya uygunluğu teyit edilerek gemiye yüklenme işlemlerinin tamamlandığını, ancak Ürdün’deki acenteye teslim edilmediğini, Ürdün’deki accntenin müvekkil şirkete 6,755,65 USD borcu bulunduğunu, davalı müvekkil davacı şirkete karşı edindiği taşıma yükümlülüğünü kötü niyetli bir şarta bağlamamış olup kanundan doğan hapis hakkım kullandığım, ITlC’nm 1201. maddesi gereği söz konusu olan borcun illiyet bağı içinde olduğunu, TTK’nın 1203, maddesi gereği davacının ödediği miktarı … adh firmadan istemesi gerektiği, söz konusu dunım davalı müvekkilin sebepsiz zenginleşmesine sebep olmamıştır aksine kendisine kanunen tanınan hakkını kullandığını, davacı şirketin bilinçli olarak davalı ile ilgili anlaşmayı akdettiğini, davacının takibe konu olan borcun ödenmesi adına hukuki hakkı olan hapis hakkım kullanmış olup buna karşılık teslimatı alan şirket yada acenteye değil de müvekkil şirkete karşı icra takibi başlatılmasının kötü niyetli ve hukuka aykırı olduğunu, davalı müvekkil tarafından hazırlanan konşimento CİF şeklinde teslime uygun olup ayrıca dilekçe ekinde sunulmuş olan konşimento nüshasında da görülebileceği üzere konşimentonu üzerinde … ” kayıtlan bulunduğunu, ilgili kayıtlar taşıyanın sorumluluklarının yanı sıra navlunun kim tarafından ödeneceğine ilişkin olduğunu, konşimentonun üzerinde bulunan ve iki tarafın da mutabık kaldığı ‘Collect1 ibaresi navlunun alıcı yanı ithalatçı tarafından ödeneceğini gösterir nitelikte bir kayıt olduğunu, davalı müvekkil profesyonel bir biçimde yaptığı işinin bir parçası olarak konşimento hazırlamak konusunda oldukça uzman olup aynı zamanda konşimentonun şekli olarak kanuna uygun olmaması, içerik olarak gerçeği yansıtmayan bilgiler içermesi, eksik bilgi içermesi ya da eksik nüsha hazırlanması gibi hallerde doğabilecek hukuki sorumlulukların ve de maddi, ekonomik zorlukların bilincinde olarak basiretli bir lacir olarak tamamı ile hukuka uygun bir şekilde konşimentoyu 3 nüsha halinde hazırlandığını, davacı tarafın konşimentonun bilerek, kötü niyetli olarak eksik nüsha halinde hazırlandığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, konşimentonun eksik olduğunu iddia eden davacı taraf yetkilisi … tarafından konşimento üzerindeki kayda uygun olarak 3 nüsha orijinal kopya şeklinde bizzat teslim alınmış olup ayrıca ilgili nüshanın üzerine teslim aldım kaydı düşülerek bizzat kendisi tarafındanimzalandığım, mutabık kalındıktan sonra ve akdedilen anlaşma gereği teslimatın gerçekleştiği, ilgili konşimento 3 nüsha orijinal olarak hazırlanmış olup kendilerine de oıjinal bir parçası verildiğini, davanın zamanaşımı ve esas yönünden reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletil meşini, davacının haksız vc kötü niyetli olarak açtığı davadan dolayı % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkememizde açılan işbu davanın, … Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/06/2019 tarih, 2017/… esas ve 2019/… sayılı görevsizlik kararı ile geldiği anlaşılmıştır.
Dava; taraflar arasındaki deniz taşıma ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili talebi ile başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptal davası olup; uyuşmazlığın, davacının göndereni olduğu emtiaların deniz yolu ile taşınması sonrası davalının emtiaları teslimden kaçınmasının ve hapis hakkını kullanmasının usule ve yasaya uygun olup olmadığı, bu nedenle davacının zararının bulunup bulunmadığı ve buna göre varsa davacı alacağının miktarının tespiti hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
… İcra Müdürlüğü’ nün 2016/… Esas sayılı dosyası incelendiğinde; Alacaklı … tarafından borçlu … Tic. Ltd. Şti. aleyhine 09/11/2016 tarihinde işlemiş faiz dahil toplam 6.755,65.USD (21.247,87.TL)nin tahsili için ilamsız icra takibi yapılmış olduğu, borçluya ödeme emrinin 14/11/2016 tarihinde tebliği üzerine borçlunun16/11/2016 tarihli itirazı ile takibin durduğu, iş bu davanın 10/01/2017 tarihinde İİK md 67 uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler … ve … tarafından tanzim edilen 14/12/2020 tarihli raporda; davalının alacağının navlun sözleşmesinden kaynaklanan bir alacak olmadığı, dava dışı accnteye karşı sahip olunan alacak için taşıtan ve gönderilene karşı hapis hakkının kullanılamayacağı ve dolayısıyla davalının dava konusu eşyanın tesliminden kaçınmasına dayanak gösterdiği hapis hakkına sahip olmadığı, davacının eşyanın teslim edilebilmesi için ödediği 6.675,00 USD alacağın borçlusu olmadığı vc yaptığı ödemenin iadesini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebileceği, davacının iadeye ilişkin talep hakkının zamanaşımına uğramamış olduğuna ilişkin görüş ve tespitlerine yer vermişlerdir.
Davalı vekili zamanaşımı def’inde bulunmuş olmakla birlikte, hangi kanuni gerekçeyle zamanaaşımı itirazında bulunduğunu açıklamamıştır. Uyuşmazlık taraflar arasındaki deniz taşıma ilişkisinden kaynaklanmakla TTK 1246 maddesi gereğince navlun sözleşmelerinden doğan bütün alacakların 1 yıllık zamanaşımı süresine tabii olduğu düzenlenmiştir. Eldeki uyuşmazlığa konu taşımaya ilişkin konşimento kayıtları incelendiğinde, taşımanın 14/04/2016 tarihinde başladığı anlaşılmakla (teslim tarihi ve uyuşmazlık bakımından temerrüt tarihi daha ileri bir tarih olmakla birlikte) bu tarih esas alındığında dahi, icra takip tarihi olan 09/11/2016 tarihinde henüz zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin zamanaşımı def’i yerinde görülmemiştir. Ayrıca; davacı taşıtanın eşyanın varma limanında teslimini sağlamak üzere ödemiş olduğu 6.675,00 USD acente alacağı da davacının borcu olmadığından söz konusu ödemesinin iadesini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca talep etmesi mümkündür. TBK 72 maddesi gereğince sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan iade talepleri zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıllık alt zamanaşımı süresine tabidir. Talep konusu ödeme 13/05/2016 tarihinde yapılmış olup icra takibi 09/11/2016 tarihinde başlatılmış olduğundan talebin bu açıdan da zamanaşımına uğramadığı kabul olunmuştur.
Dosyaya sunulan … nolu konşimentoda, “… S.A. (…)) taşıyan, davalı ise yükleten olarak kayıtlıdır. Bu ana konşimentoda yükün alıcısı ve ihbar edilecek kişi ise “… Co” firması olarak kayıt edilmiştir. Gümrük belgelerinde eşyanın satışının FOB İstanbul olarak yapıldığı kayıt edilmiştir. Bilirkişi raporunda açıklandığı üzere; FOB satış esasında, satıcı eşyayı gemide teslim eder ve teslim ile birlikle sorumluluğu sona ermiş olur. Malların belirlenen yükleme limanında taşınması için taşıma sözleşmesi kurma yükümlülüğü alıcıya aittir. Bu bakımdan kural olarak kurulan navlun sözleşmesinde alıcı taşıtan sıfatına sahiptir ve navlun borçlusudur; ancak bu düzenlemeler emredici nitelikte olmadrığından FOB esasına rağmen navlun sözleşmesinin satıcı tarafından kurulması da mümkündür.
Dosyaya sunulan … (… Co.) firmasının … numaralı ara konşimentosunda ise yükleten davalı firma, yükün varış limanında alıcısı ve ihbar edilecek kişi ise “… … … for Sanitary Wares” olarak kayıt edilmiştir. Bu ara konşimento davalı tarafından düzenlenmiştir.
Dosyaya sunulan konişmentolardan anlaşıldığı üzere, davalı … tarafından üstlenilen taşıma edimi fiilen … S.A. tarafından gerçekleştirilmiş olup bir alt-asıl taşıma ilişkisi söz konusudur. Alt taşımaya ilişkin konişmentoda “collect”, asıl taşımaya ilişkin konişmentoda ise “feight collect” kaydının yer alması her iki taşıma bakımından da navlunun varma limanında dava dışı gönderilen tarafından ödeneceğini (TTK’da öngörülen diğer şartların da gerçekleşmesi halinde gönderilenin navlun borçlusu olacağını) ortaya koymaktadır. Dava konusu olayda tarafların beyanlarından anlaşılan husus navlun ödemesinin dava dışı gönderilen alıcı tarafından yapıldığıdır.
TTK 1201 maddesi gereğince taşıyan navlun sözleşmesinden doğan tüm alacakları için eşya üzerinde TMK 950-953 maddeleri gereğince taşıtana karşı hapis hakkına sahiptir. TTK ve TMK’da hapis hakkına ilişkin hükümler İncelendiğinde dava konusu uyuşmazlık bakımından aşağıdaki hususlar tespit edilmektedir:
-Taşıyan, (gönderilen sıfatına da sahip olmayan) taşıtana karşı navlun sözleşmesinden doğan tüm alacakları için hapis hakkım kullanabilecekken, hapis hakkının (taşıtan olmayan) gönderilene karşı kullanılması ayrı hükümlere tabidir, Dava konusu olayda taşıyan eşyayı gönderilene teslim etmekten kaçınmış durumdadır.
-TTK 1204’e göre, gönderilen eşyanın teslimini talep ettiği andan itibaren yalnızca TTK 1203′. maddedede öngörülen alacaklar için hapis hakkının kullanılmasına katlanmakla yükümlüdür. Diğer bir anlatımla, gönderilene karşı hapis hakkının kullanılması için gönderilenin teslimi talep etmiş olması gereklidir ve sadece gönderilenin taşıyana karşı ödemekle yükümlü olduğu alacaklar için ve tabiki bu alacakları ödememiş olması şartıyla hapis hakkı kullanılabilir.
-TTK 1201 maddesinin atıfta bulunduğu TMK 950 maddesi gereğince, hapis hakkı muaccel alacaklar için kullanılabilir. Hapis hakkının, şartları oluştuğu anda doğduğu kabul edilmekle birlikte, hükümlerini doğurabilmesi için borçluya yöneltilmiş olması aranır. Hapis hakkının eşyanın ne kadarı için kullanılabileceği hususunda TMK da açık bir düzenleme olmamasına rağmen, dürüstlük kuralı gereği hakkın ancak alacağa karşılık gelecek eşya üzerinde kullanılabileceği kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, gönderilene karşı sahip olunan alacak miktarı ne ise yalnızca değer olarak bu miktara karşılık gelen eşya üzerinde hapis hakkı kullanılabilir. Taşıyanın taşıma konusu eşya üzerindeki hapis hakkı bakımından bu husus TTK 1201/3 maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Hükme göre, taşıyan ancak alacak miktardaki eşya üzerinde hapis hakkı kullanabilir.
Davalı taşıyanın eşyanın teslim edilmemesine ilişkin dayanağı ödenmeyen 6.675,00 USD acente alacağıdır. Dava dosyasından taraflar arasında kararlaştırılan navlun bedelinin dava dışı gönderilen tarafından yapıldığına dair davacı beyanlarına davalının bir itirazı bulunmamaktadır. Öte yandan davalı taşıyan eşya üzerinde dava dışı acenteye karşı sahip olduğu alacağı sebebiyle teslimin gerçekleşmediğini de kabul etmiştir. Şu halde davalı taşıyanın eşyayı teslimden kaçınması ve teslim için davalının 6.675,00 USD ödeme yapmasının temelinde dava dışı acente alacağı yer almaktadır. Buna göre davalı taşıyanın hapis hakkına dayanak ettiği alacak bakımından eşya üzerinde kanuna uygun olarak uygulayabileceği bir hapis hakkı söz konusu değildir. Hapis hakkına dayanak yaptığı alacak navlun sözleşmesinden kaynaklanan bir alacak da olmadığından ne taşıtana ne de gönderilene karşı böyle bir hakkı kullanabilir. Dolayısıyla davalının kullandığı hapis hakkının haksız olduğu mahkemece kabul edilmiştir.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporundaki tespitler mahkemece denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş ve dayandıkları gerekçeler ile ulaştıkları tespitler ise mahkemece dosya kapsamı ve deliller ile uyumlu bulunduğundan bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Her ne kadar davalı vekili bilirkişi heyetinin tek sayıdan oluşmamasından bahisle rapora itiraz etmişse de, bilirkişi heyetinin 10/12/2019 tarihli celsede taraf vekillerinin huzurunda belirlendiği bu aşamada ve raporun tebliğine kadar olan süreçte davalı vekilince heyete itiraz edilmemiş olduğundan, raporun tanzimi sonrası yapılan davalı itirazı yerinde ve samimi görülmemiştir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davacı vekilince dosyaya sunulan 13/05/2016 tarihli ödeme dekontu ile dekont üzerindeki açıklama doğrultusunda davacının yapmış olduğu ödeme nedeniyle davalıdan talebinde haklı olduğu kabul edilmiş ve davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Ancak davacının işlemiş faiz talebi bakımından temerrüt tarihi, ihtarnamenin tebliği tarihi olan 22/09/2016 tarihinden 3 iş günü sayılarak tespit olunan 28/09/2016 olarak kabul edilerek yapılan hesaplamada takip tarihine kadar işlemiş faiz 55,05 USD olarak tespit olunduğundan davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Ayrıca alacak likit kabul edilmeyip alacağın yargılama neticesi ortaya konulduğu kabul olunmakla İİK 67 maddesi gereğince şartları oluşmayan icra inkar tazminatının reddi gerekmiş ve nihai olarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın Kısmen Kabulü ile … İcra Müdürlüğünün 2016/… Esas sayılı icra takip dosyasına yönelik itirazın KISMEN İPTALİNE, takibin 6.675USD asıl alacak ile 55,05 USD işlemiş faiz bakımından devamına asıl alacağın takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz uygulanmasına, fazlaya dair istemin REDDİNE,
Şartlar oluşmadığından icra inkar tazminatı ile kötü niyet tazminat taleplerinin REDDİNE,
2-Karar harcı olan 1.451,44.TL’den peşin alınan 362,87.TL’nin mahsubu ile bakiye 1.088,57.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacının peşin olarak yatırdığı 362,87.TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı yargı gider toplamı olan 1.959,15.TL’nin (31,40.TL başvurma harcı, 127,75TL posta gideri ve 1.800,00.TL bilirkişi ücreti olmak üzere) davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 1.951,72.TL’sinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı için takdir edilen 4.080,00.TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE,
6-Davalı vekili için takdir edilen 80,51.TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE,
7-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/01/2021

Katip …

Hakim …