Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/287 E. 2022/350 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2019/287
KARAR NO : 2022/350
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 19/06/2019
KARAR TARİHİ : 07/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket … ile adresi “….” olan dava dışı … … isimli firma arasında yapılan ticari faaliyetler neticesinde firmaya satılmış emtiaların taşımacılık işlemleri davalı … aracılığı ile gerçekleştirildiğini, shipper/yüklemeyi yaparak malları taşıyıcıya teslim eden firmanın müvekkili şirket …’nin olduğunu, consignee/alıcı firmanın dava dışı … … olduğunu, notify address/ihbar adresi olarak mallar boşaltma limanına vardığında malları alacak firma olarak yine dava dışı … olduğunu ve davaya konu emtiaların taşınmak üzere teslim alındığının görüldüğünü, taşıma işlemlerinin yapılması sırasında davalı tarafça e-posta aracılığı ile Ren nehrinde debi düşüklüğü yaşandığı belirtilerek bekleme masrafları ve demuraj bedeli adı altında müvekkili şirket adına faturalar düzenlenmiş ve ödeme yapılmaması halinde konşimentoları ve emtiaları teslim etmeyeceklerinin bildirildiğini, müvekkili şirketin itiraz etse de emtiaların Almanya Gümrüğü’nden çekilebilmesi adına dava konusu toplam 4.656,46 EUR tutan faturaları ihtirazı kayıtla ödediğini, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında herhangi bir sözleşme mevcut olmadığını, bununla beraber debi düşüklüğünü gösterir yazılı bir belgenin de müvekkiline sunulmadığını, ihtirazı kayıtla ödenilen alacağının tahsili için …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyası nezdinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibe karşı davalı …’nin itiraz etmesi neticesinde takibin durdurulduğunu, bu sebeple itirazın iptali davasını açtıklarını, davalı şirketin icra takibine itiraz ederek yargılama süresinde mal kaçırma hazırlığı içinde olduğunu, alacaklarını tahsil etme imkânının tehlikeye girdiğini, davalının taşınır taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının teminatsız olarak ihtiyaten haczi ile …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyasındaki itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazlarının bulunduğunu, davacının sunmuş olduğu konşimentonun itilaf halinde Hamburg Mahkemelerinin münhasıran yetkili olduğunu ve Alman Hukukunun uygulanması gerektiğini, müvekkili tarafından gerçekleştirilen hizmetler sonucu oluşan alacaklara ilişkin geçmiş fatura ve cari hesap kayıtlarının kesinleştiğini, dava konusu faturalara karşı davacının herhangi bir itirazı olmaksızın ödemeleri gerçekleştirdiğini, ilgili faturalara süresinde itiraz edilmediğinden cari hesaba işlenen ve kesinleşen faturalar bakımından alacaklarının kesinleştiğini, ticari defter kayıtları incelendiğinde davacı firmanın davalı … …’a 250,00 EURO borcu olduğunun görüleceğini, davacı firmadan bu borcun ödemenmesini istediklerini, ancak davacı firma tarafından müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde taşımaların müvekkili nezdinde gerçekleştirildiğini ikrar ettiğini, müvekkilinin navlun ücretine hak kazanmış olduğunu, yapılan taşıma içerisindeki nehir taşımasında Ren Nehri’nde debi düşüklüğü yaşanmasının mücbir bir sebep olduğunu, bu durumun sonucunun müvekkiline yükletilemeyeceğini, taşıma ilişkisi kurulurken teklif aşamasında Ren Nehri’nde yaşanan bu durumun davacı tarafa bildirildiğini, davacının da dava dilekçesinde bu durumun kendilerine bildirildiğini ikrar ettiğini, taşıma tipinin CY/CY (Limandan Limana) olması sebebiyle tahmil limanından tahliye limanına kadar olan süreçte oluşan tüm masraflardan davacının sorumlu olduğunu, taşımada debi düşüklüğü sebebiyle ek masrafların oluştuğunu, bu masrafların davacının bilgisi dahilinde davacıya fatura edildiğini, davacı tarafın ihtiyati haciz talebine itiraz ettiklerini, yetki itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davacının ihraç ettiği emtiaların davalı tarafça taşınması sırasında taşıma güzergahında bulunan … Nehrinde yaşanan debi düşüklüğünden kaynaklanan ve davacının ihtirazi kayıtla ödediği ek masrafların davalıdan tahsili talebi ile başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali davası olup; uyuşmazlığın, davalının milletler arası yetki itirazının yerinde olup olmadığı, davaya ve takibe konu alacak bakımından sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu ve buna göre varsa davacı alacak miktarının tespiti hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
…. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas numaralı icra takip dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 10/04/2019 tarihinde icra takibine başlandığı, ödeme emrinin davalı borçluya 15/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun aynı tarihli borca itiraz dilekçesi ile takibin durduğu ve eldeki davanın da 19/06/2019 tarihinde İİK 67 maddesi gereğince yasal 1 yıllık sürede açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce bilirkişiler … ve … ‘dan aldırılan 07/08/2020 havale tarihli bilirkişi kök raporunda özetle; nehirdeki debi düşüklüğü gibi doğa olayları nedeniyle oluşan bekleme ve demuraj gibi masraflardan davalı akdi taşıyanın sorumlu olmadığını, taşıtan/yükleten akdi taşıyan sıfatını haiz davalının bu ücretlere katlanması gerektiğini, debi düşüklüğü gibi doğa olaylarının taşımanın yapılmış olduğu coğrafyalarda öngörülebilir olduğunu, bu durumun teklif aşamasında da bilindiğinin görüldüğünü, mücbir sebep şartlarından biri olan öngörülememe şartının varlığından söz edilemeyeceğini, mücbir sebep olarak değerlendirilemeyeceğini beyan etmişlerdir.
Taraf vekillerinin rapora karşı beyan ve itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişiler … ve … ‘dan aldırılan 26/04/2021 havale tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; nehirdeki debi düşüklüğü gibi doğa olayları nedeniyle oluşan bekleme ve demuraj gibi masraflardan davalı akdi taşıyanın sorumlu olmadığını, taşıtan/yükleten akdi taşıyan sıfatını haiz davalının bu ücretlere katlanması gerektiğini, debi düşüklüğü gibi doğa olaylarının taşımanın yapılmış olduğu coğrafyalarda öngörülebilir olduğunu, bu durumun teklif aşamasında da bilindiğinin görüldüğünü, mücbir sebep şartlarından biri olan öngörülememe şartının varlığından söz edilemeyeceğini, mücbir sebep olarak değerlendirilemeyeceğini, davalı şirketin, asıl taşıma şirketleri tarafından yapılan masraf ve demuraj giderlerinin Almanya’da mukim şirket ortağı … … adına fatura tanzim edildiğini ve Almanya’da bulunan firma tarafından ödemelerin gerçekleştirildiğinin heyete beyan edildiğini, davalı tarafından asıl taşıma şirketlerine yapılan ödemelere ilişkin belgelerin ibraz edilmediğini, dosyaya sunulan dava dışı asıl taşıma şirketleri … ve … tarafından 4.946,46 Euro tutarında masraf ve demuraj faturalarının dava dışı … /Almanya adına tanzim edilmiş olduğunu, dava dışı davalı şirket ortağı … /Almanya tarafından ise davalı şirket adına yapılan masraf ve demuraj giderlerinin bilirkişi heyetine sunulan toplam 5.271,46 Euro tutarındaki faturalarla yansıtıldığını, fatura suretlerinin bilirkişi heyetine ibraz edildiğine, heyete sunulan muavin kayıtlarla bu faturaların şirket ortağı dava dışı … firmasının hesabına alacak kaydedilmiş olduğunu, faturalar karşılığında herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığın mevcut muavin kayıtlarla tespitinin mümkün olmadığını beyan etmişlerdir.
Davalı vekilince davayı konu taşıma için düzenlenen konşimentoda bulunan yetki kaydı nedeni ile milletlerarası yetki itirazında bulunulmuş olduğundan öncelikle bu hususun incelenmesi gerekmiştir. Davalı Şirket Türkiye’de mukim bir Türk Şirketi olmakla Türk mahkemeleri önünde kendisini daha iyi savunacak konumda iken, yabancı bir mahkemenin yetkili olduğunun ileri sürülmesi, MK 2 maddesine aykırı görüldüğünden yetki itirazı kabul edilmemiştir.
Dosyaya sunulan ve davaya konu taşıma için dava dışı … ve … firmaları tarafından düzenlenmiş bulunan konşimentolar incelendiğinde, davacının göndereni olduğu dava dışı … … firmasının alıcısı olduğu bir kısım emtiaların Ambarlı Limanı’ndan Belçika … Limanı’na taşındığı anlaşılmıştır. Yapılan taşımalar ile tarafların taşımadaki rolleri hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık esasen, taşıma güzergahında bulunan Ren Nehri’nde yaşanan debi düşüklüğü nedeni ile oluşan bekleme ve demuraj bedellerinin davacıdan tahsilinin yerinde olup olmadığı hususundadır. Davaya konu edilen faturalar;
– … numaralı konşimentodan kaynaklanan 420,00 USD Demuraj ile 85,00 USD bekleme açıklamalı 04/01/2019 tarihli 2019-60 numaralı fatura,
-… numaralı konşimentodan kaynaklanan 265,00 USD bekleme açıklamalı 24/01/2019 tarihli 2019-103 numaralı fatura,
-… ve … numaralı konşimentolardan kaynaklanan 1080,00 USD Demuraj ile 255,00 USD bekleme açıklamalı 16/01/2019 tarihli 2019-79 numaralı fatura,
-… numaralı konşimentodan kaynaklanan 240,00 USD Demuraj ile 215,00 USD bekleme açıklamalı 16/01/2019 tarihli 2019-81-82 numaralı fatura,
-… numaralı konşimentodan kaynaklanan 565,00 USD Demuraj ile 74,66 USD bekleme açıklamalı 04/01/2019 tarihli 2019-62 numaralı fatura,
-… numaralı konşimentodan kaynaklanan 972,00 USD Demuraj ile 55,00 USD bekleme açıklamalı 25/12/2018 ve 16/01/2019 tarihli 2018-2547, 2019-83 numaralı faturalar,
-… numaralı konşimentodan kaynaklanan 170,00 USD bekleme açıklamalı 16/01/2019 tarihli 2019-80 numaralı fatura,
-… numaralı konşimentodan kaynaklanan 260,00 USD bekleme açıklamalı 04/02/2019 tarihli 2019-280 numaralı fatura şeklindedir.
Davaya konu edilen bedellerin Ren Nehri’nde yaşanan debi düşüklüğüne bağlı gecikmeden kaynaklandığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmamakla, bu gecikmeden oluşan masraflar nedeni ile sorumluluğun hangi tarafa ait olduğunun incelenmesi gerekmektedir. Dosyada alınan bilirkişi raporunda Avrupa Limanlarının bir çoğuna nehir yoluyla ulaşılabildiği, nehirlerde yağmurların fazla yağması ve/veya fırtınalar nedeni ile, özellikle nehir akıntısı yönünde esen fırtınalarda suların alçak su hareketini artırdığı, akıntı yönüne ters esen fırtınalarda ise yüksek sudan alçak suya geçişi engellediği ve bu yüzden sellerin yaşanabildiği, meteorolojik uyarılarda bu tip olaylara yer verilerek uyarıların yapıldığı açkılanarak bu durumun taşımalarda gecikmelere yol açabildiği belirtilmiştir. Taraf vekillerince bu durum her ne kadar dava ve cevap dilekçelerinde mücbir sebep olarak nitelendirilmişse de, bilirkişilerin yapmış oldukları açıklamalara göre, mücbir sebebin tanımında yer alan öngörülemeyen hal şartının sağlanmaması nedeni ile bu durumun öngörülemeyen bir hal olmadığı ve dolayısı ile mücbir sebep olarak nitelendirilemeyeceği mahkemece kabul edilmiştir. Kaldı ki taraflar arasındaki e- posta yazışmaları incelendiğinde de teklif aşamasında bu durumun davalı tarafından davacıya 25/12/2018 tarihli teklif mesajında bildirildiği anlaşılmaktadır. Nehirde yaşanan debi düşüklüğü her ne kadar öngörülemeyen hal olmasa da bu hadisenin her zaman meydana gelmediği de bilirkişilerce izah edilmiştir. Bilirkişilerce de belirtildiği hali ile debi düşüklüğü mahkemece de TTK 1156 maddesinde düzenlenen tesadüfi hal olarak kabul edilmiş, taraflar arasında düzenlenen taşıma sözleşmesinde bu durumlarda oluşan masrafların hangi taraf üzerinde olacağına ilişkin bir düzenleme de bulunmadığı dikkate alındığında, tarafların sorumluluğunun da bu madde hükümlerine göre belirlenmesi gerekmiştir. TTK 1156/4 maddesi gereğince her iki tarafın faaliyet alanının ilgilendiren tesadüfi sebepler dolayısıyla eşyanın gemiye teslim edilmesi ve alınması imkanı bulunmayan günlerin yükleme süresine ekleneceği yükleme süresi içinde olmasına rağmen taşıtanın bu günler için taşıyana sürastarya parası ödeyeceği düzenlenmiştir. TTK da demuraja ilişkin düzenleme bulunmamakla birlikte, yargı kararları ile hukukumuzda demuraj ücretine ilişkin yerleşik bir uygulama bulunmaktadır. Buradan yola çıkarak uyuşmazlık konusu debi düşüklüğü hadisesinin tesadüfi sebep olarak nitelendirilmesinden bahisle anılan madde hükümlerinin kıyasen eldeki uyuşmazlığa uygulanması durumunda, oluşan masraflara davcının katlanması gerektiği mahkemece kabul edilmiştir. Her ne kadar davacı vekilince, Ren Nehrinde yaşanabilecek debi düşüklüğüne ilişkin olarak davacıya gönderilen 25/12/2018 tarihli e – postanın teklif aşamasından çok sonra, deniz taşıması için fiyatlar belirlenip ilk konşimentolar düzenlendikten çok sonra kendilerine bildirildiğinden bahisle sorumluluğun davalı yanda olduğu itirazı ileri sürülmüşse de, mahkemece bu itiraz yerinde görülmemiştir. Basiretli bir tacir olan ve deniz taşıması için davalı ile anlaşma yapan davacı bakımından, bu durumun teklif aşamasında kendilerine bildirilmesi hususunun esasen sonuca bir etkisi de bulunmamaktadır. Zira davalıdan kaynaklanmayan, davalının müdahale imkanı bulunmayan ve davacının talimatı ve talebi üzerine deniz taşımasını organize eden davalının oluşan masraflara katlanmasını beklemek hem uyuşmazlığa kıyasen uygulanan TTK 1156 maddesine hem de hakkaniyete uygun düşmemektedir.
Mahkemece davalıya ait ticari defter kayıtlarının incelenmesi sureti ile davalının davaya konu edilen bedellerin fiili taşımayı gerçekleştiren firmalara ödenip ödenmediğinin tespitine karar verilmiştir. Zira dava dosyasında davalının fiili taşıyan olmadığı sabit olmakla, davaya konu edilen demuraj ve bekleme ücreti alacaklısı esasen fiili taşıyanlardır. Davalı vekilince dava dışı fiili taşıyan … tarafından davaya konu edilen bekleme ve demuraj nedeni ile 1.087,00 USD bedelli faturanın ve dava dışı fiili taşıyah … tarafından davaya konu edilen bekleme ve demuraj nedeni ile 3.859,46 USD bedelli faturanın dava dışı … Almanya isimli firma adına tanzim edildiği belirtilmiştir. Yapılan muhasip incelemesi neticesinde, Almanya da mukim … adına tanzim edilen ve asıl taşıma şirketleri tarafından yapılan masraf bedellerinin ödemelerinin davalı tarafça mahsup işlemi ile gerçekleştirildiği tespit edilmiştir.
Davalı tarafından davaya konu edilen bedellerin fiili taşıyanlara ödendiği, davaya konu masrafların oluşmasında davalının herhangi bir kusur yahut ihmalinin bulunmadığı da değerlendirilerek açıklanan nedenlerle masraflar nedeni ile sorumluluğun, davalı nezdinde yükleten ve taşıtan olan davacıda bulunduğu kabul edildiğinden davanın reddine dair aşağıdaki hali ile karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
-Şartlar oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 383,03 TL den karar harcı olan 80,70 TL nin mahsubu ile fazla alınan 302,33 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı yargı gider toplamı olan 1.275,00 TL’nin bilirkişi ücreti olmak üzere davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekili için takdir edilen 5.100,00 TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Tarafların dava şartı olan Arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, Arabuluculuk son tutanağından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00.-TL Arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde … Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır