Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/251 E. 2020/36 K. 05.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2019/251 Esas
KARAR NO : 2020/36
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 01/10/2010
KARAR TARİHİ : 05/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket tarafından 1.000 ton 1.405.000 USD değerindeki mercimek türü emtianın Sudan ‘a ihraç edildiğini, yükün davalı … şirketi tarafından nakliyat abonman sigorta poliçesi tahtında en geniş teminat kabul edilen enstitü klozu ” ICC(A)” Şeraiti içinde nakliyat ve deniz rizikolarına karşı sigortalandığını, Mersin ile Sudan arasındaki taşıma işleminin 03/03/2009 tanzim tarihli … nolu ve… nolu konşimentolar tahtında … firması tarafından gerçekleştirildiğini, varma limanında yapılan kontrollerde … nolu konşimento muhteviyatı yükün 9 konteynerin in kusursuz olduğu ve ihtal iznine tabi olduğu halde 12 konteyner mercimeğin ıslanma ve yoğun rutubet nedeni ile kokma , topaklanma yaparak, tüketim vasfını yitirdiğinin tespit edildiğini, … nolu konşimento muhteviyatı emtianın ise tamamının ıslanma ve yoğun rutubete maruz kaldığı bu nedenle kargo emtiasında çürüme , topaklanma ve kısmen böceklenme tespit edilmesi nedeni ile tüketim vasfını yitirdiğini, survey raporları ile Sudan Tarım Bakanlığı Tarımsal Karantina İdaresi tarafından verilen raporlarda yükün ıslanma ve rutubete maruz kaldığını, bazı konteynerlerde çatlamalar gözlemlendiğinin belirtilmiş olduğunu, bunların yanı sıra hasarlı emtiadan alınan numuneler üzerinde yaptırılan analiz sonucu … Gümrük Laboratuvarınca numunelerde deniz suyu tespit edildiğini, bu nedenle hasarlı olduğu tespit edilen 33 konteyner mercimeğin imha edilmek üzere ihraç limanına iade edildiğini emtianın Mersin Serbest Bölgesine tahliyesinden sonra davacı tarafından yapılan kurtarma ve elleçleme sonucu 167.500 kg ının kurtarıldığını, geriye kalan 576.320 kg mercimeğin ise gıda olarak kullanılması mümkün olmadığından resmi makamlarca imhasına karar verilerek 05/02/2010 tarihinde imha edildiğini, müvekkili şirketin mal zararının 805.515 Usd olduğunu ayrıca müvekkilinin 34.000 Usd dönüş navlunu ödediğini, imha masraflarının ise 110.000 TL olduğunu, davalı … şirketinin haksız şekilde hasarın poliçe dışında kaldığından bahisle hasar tazminatı ödemediğini oysaki hasarın sigorta teminatı kapsamında kaldığını, Türk Hukukunda ve uygulamada poliçenin içeriğine dahil edilen İngiliz “Enstitü Klozlar ” deniz sigortalarında himaye edilen rizikonun tespitinde halen yürürlükte olan A, B ve C klozlarına göre belirlendiği, bu kapsamda en dar klozun “C” klozu olduğunu, İCC (B) klozunda ise ıslanma hasarının sigorta himayesi altında bulunduğunu, B klozundan daha geniş temita olarak verilen ve poliçede geçerli olan ICC (A) klozunun ise All risk (bütün riskler) olarak en geniş sigorta himayesini sağladığını, (A) klozunun 4 ,5,6 ve 7 maddelerinde sayılanların dışında bütün risklerin sigortası himayesi içerisinde bulunduğunu bu nede somut olayda yükün ıslanma sonucu hasar görmesinin ICC (A) klozu kapsamında sigortacının sorumluluğu kapsamında olduğunun kabulü gerektiğini, sigorta konusu olan mercimeklerin kokması, topaklanması, bir kısmının böceklenmesinin sigorta ile temin edilen ıslanma rizikosunun bir sonucu olduğunu sonuç olarak hasarın sigorta teminatı kapsamında kaldığını buna rağmen davalı … şirketinin hasar bedeli ödememesi üzerine Müvekkilinin ticari faaliyetlerinin devamı ve zararın giderilmesi için taşıyan … şirketi ve … nezdinde talep ve yasal işlemler başlattığını, konşimentodaki yetki anlaşması gözetilerek taşıyanın klüp sigortacısı ile Londra da yapılan görüşmeler sonucunda 600.000 usd üzerinden sulh anlaşması yapılarak, taşıyan ve klüp sigortacısının ibra edildiğini, masrafların tenzilinden sonra müvekkilinin banka hesabına 525.000 Usd ödendiğini, bu durumda müvekkilinin 239.515 Usd mal zararı ile 110.000 TL imha masrafının bulunduğunu tahsil edilmeyen bu zararlarından dolayı davalı … şirketinin sorumlu olduğunu ileri sürerek, 239.515 Usd nin temerrüt tarihi olan 15/09/2009 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi uyarınca işleyecek döviz faizi ile birlikte, 110.000 TL imha bedelinin ise 05/02/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, nakliyat sigortalarının genel şartlarının 28. Maddesinde özel şartların taraflar arasında kararlaştırılabileceğinin düzenlendiğini, taraflar arasındaki sigorta poliçesine I.C.C (A) şartı konulmuş ise de abonman ve sigorta sözleşmelerinde ve 16/02/2009 tarihinde pirimsiz düzeltme ek belgesi (Zeyilname) yapılarak çuvallı bakliyat nakliyelerinde ” her türlü bozulma , kurtlanma , topaklanma, aşınma , erime, çürüme, küflenme, böceklenme , haşarattan kısmen yada tamamen zarar görme vb şekillerde tezahür edecek ziya ve hasarlar ile ağırlık farkları veya eksiklikler nedeniyle meydana gelebilecek zarar ve ziyanların teminat kapsamına alınmadığı ” belirtilerek zeyilnamede gösterilen bu haller haricinde oluşan hasar ve zararların nakliye sigortası kapsamında olduğunun belirtildiğini , söz konusu zeyilnamenin taraflar arasında kabul edildiğinin daha sonra düzenlenen spesifik poliçelerde de abonman mukabelesindeki kaydın aynen korunması ile doğrulandığını buna göre taraflar arasında bakliyat ile ilgili taşımalarda verilen teminatın ek zeyilname ile ICC ( A ) şeraitinde belirtilen geniş sigorta himayesini kapsamadığını kaldı ki dava konusu hasarın her durumda nakliyat emtia sigorta poliçelerinde yer alan özel şart müvacehesinde teminat haricinde kaldığını, öte yandan davacı sigortalının hasara sebebiyet veren zarar sorumlusu ile davalı sigortacının muvafakatini almaksızın sulh olup, feragat ile zarar sorumlusunu ibra etmek sureti ile müvekkilinin talep haklarını hem zamanaşımına uğratıp hem de TTK nın 1361. Maddesine aykırı olarak rücu hakkını ortadan kaldırdığını savunarak , tüm bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
Dava, davacı şirket tarafından Sudan ‘a ihraç edilip 03/03/2009 tanzim tarihli … nolu ve … nolu konşimentolar tahtında … firması tarafından Mersin den Sudan’a gemi ile taşınan mercimek türü emtiada meydana gelen hasar bedelinin yük sigortacısından tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememiz tarafından verilen 20/01/2016 tarihli karar ile Mersin Limanından Sudan’a gönderilen mercimek türü emtianın yaklaşık 15 gün süren deniz yolculuğu sırasında havalandırma yapılmaması ve deniz suyuna maruz kalması neticesinde kısmen hasarlandığı, davacının sigorta teminatı alırken ICC “A” satın aldığı gözetildiğinde yük hasarının sigorta teminatı kapsamında kaldığı, hasar bedelinin ödenmesi konusunda davacının taşıyan ve taşıyanın klüp sigortacısı ile yaptığı görüşmeler sonucunda 600.000 USD üzerinden sulh anlaşması yaparak dava dilekçesinde de belirtildiği üzere taşıyanı ve klüp sigortacısını ibra ettiği, bu şekilde davalı yük sigortacısının halefiyet haklarını ortadan kaldırdığı, davalının rücu hakkını zamanaşımına uğrattığı, bu durumda 6762 sayılı TTK’nın 1361/son maddesi gereğince asıl sorumludan tazmin edemediği zararları için davalı sigortalıya başvuramayacağı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş olup, işbu karar davacı vekili tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay 11 Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur. Bozma ilamında, “Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın “Halefiyet” başlıklı 1361. maddesinde “Borçlarını yerine getiren sigortacı, sigortalının üçüncü şahsa tazmin ettirebileceği bir zararı tazmin ettiği takdirde, 1256 ve 1258 inci maddelerin 2 nci fıkralarının hükümlerine halel gelmeksizin, üçüncü şahsa karşı sigortalının haklarına halef olur. Sigortalı, istediği takdirde sigortacıya, masrafı ona ait olmak üzere, üçüncü şahsa karşı olan haklarına halef olduğunu gösteren ve noterlikçe imzası tasdik olunan bir senet vermeye mecburdur. Sigortalı, sigortacının yukarda yazılı haklarına halel verecek olan her türlü hareketinden mesuldür.” hükmü düzenlenmiş olup, sigortacının borçlarını yerine getirmesinden sonra doğan halefiyet haklarının ihlali halinde söz konusu hüküm uygulanacaktır. Somut olayda, davacı akidi olan davalı sigortacıya tazmin talebinde bulunmuş, ancak davalı tarafça talep yerinde görülmeyerek ödeme yapılmayacağı bildirilmiş; davacı da sorumlu olan taşıyıcı ve taşıyıcının sigortacısına yaptığı başvuru sonrasında 08/06/2010 tarihli “Tahsil Ve Talep/ Alacak Azli” başlıklı belgeyi imzalamak suretiyle 600.000,00 USD’lik ödemeyi tahsil etmiş, bakiye zararları için de eldeki davayı açmıştır. Yani, davalı tarafından davacıya bir ödeme yapılmamış olup, sigortacının borçlarını yerine getirdiği söylenemeyeceğinden mahkeme gerekçesinde yer verilen 6762 sayılı TTK’nın 1361. maddesinin somut olayda uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Bununla birlikte, rizikodan sonra sigortacı henüz tazminat ödemeden önce sigorta ettiren/sigortalı zarardan sorumlu kişiyle sulh anlaşması yaparsa veya kısmen ibra ederse, bu haller 6762 sayılı TTK’nın 1378. maddesi kapsamında sayılacak olup, riziko ile sigortacının ödeme yapması arasındaki kesitte adı geçen madde hükmü uygulanabilecektir. Bu suretle, davalı tarafından ödeme yapılmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın sigortalının alması gereken koruma tedbirleri çerçevesinde 6762 sayılı TTK’nın 1378. maddesi kapsamında değerlendirme yapılarak çözülmesi, söz konusu davacı tarafından imzalan 08/06/2010 tarihli “Tahsil Ve Talep/ Alacak Azli” başlıklı belge içeriğinin de buna göre incelenmesi, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği” gerekçesi ile verilen hüküm bozulmuş olup, mahkememiz tarafından bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davacının hasar bedelinin tahsili için davalı … şirketine müracaat ettiği, talebin kabul görmemesi üzerine, taşıyanın kulüp sigortacısına başvurduğu, davacı ile kulüp sigortacısının yük hasarına ilişkin olarak 600.000,00 USD bedel üzerinden sulh oldukları, bu tutardan 75.000,00 USD sigorta kesintisi yapılarak 575.000,00 USD’nin davacıya ödendiği dosya kapsamına göre belirli olup, eldeki davada ise karşılanmayan yük hasarı ile bozulan yükün Türkiye’ye geri getirilmesi ve imhası için yapılan harcamaların yük sigortacısı olan davalıdan tahsili talep edilmektedir.
Yargıtay tarafından bozulan ilk kararda; davacının zarardan asıl sorumlu olan taşıyıcı ve onun kulüp sigortacısı ile anlaşarak her ikisini ibra etmiş olmakla, davalı sigortacının bundan sonra yapacağı ödemeler için halefiyet hakkını ortadan kaldırdığı, bu şekilde davacının 6762 sayılı TTK’nun 1361.maddesinde yer alan “…sigortalı, sigortacının yukarıda yazılı haklarına halel verecek hertürlü hareketinden mesuldur” hükmüne aykırı davrandığından davalıdan herhangi bir talepte bulunamayacağı kabul edilmiş ise de, Yargıtay ilamında 6762 sayılı TTK’nun 1361.maddesinin somut olayda uygulanma olanağının bulunmadığı, bununla birlikte rizikodan sonra sigortacı henüz tazminat ödemeden önce sigorta ettiren /sigortalı zarardan sorumlu kişi ile sulh anlaşması yaparsa veya kısmen ibra ederse bu haller 6762 sayılı TTK’nun 1378.maddesi kapsamında sayılacak olup, riziko ile sigortacının ödeme yapması arasındaki kesitte anılan madde hükmünün uygulanacağı, bu suretle davalı tarafından ödeme yapılmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın sigortalının alması gereken koruma tedbirleri çerçevesinde 6762 sayılı TTK’nun 1378.maddesi kapsamında değerlendirme yapılarak çözülmesi, davacı tarafından imzalanan 08/06/2010 tarihli “tahsil ve talep /alacak azli” başlıklı belge içeriğinin de buna göre incelenmesi gerektiği belirtildiğinden, uyulan bozma ilamına göre değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Bu kapsamda, davacının kulüp sigortası ile imzaladığı 08/06/2020 tarihli “tahsil ve talep /alacak azli” başlıklı belgenin 1378.maddede yer alan sigorta ettirenin sigortalanan şeyde daha büyük zararın oluşmasının önüne geçilmesi için alınacak tedbirlerin sağlanması bakımından tahsil edilecek tutar için düzenlenen bir belge olduğu, dolayısıyla davacının Sudan’da ithaline izin verilmeyen yükün Türkiye’ye geri getirilmesi, Türkiye’ye getirildikten sonrada bozulan kısmın ayrıştırılması, bu şekilde bir kısım zararın azaltılması için yapmak zorunda olacağı masraflar nedeniyle kulüp sigortacısı ile anlaşma yaptığı kabul edilmiştir. Yargıtay ilamı doğrultusunda yapılan bu değerlendirme sonucunda, davacının kulüp sigortasından tahsil edemediği zararlardan dolayı sigortacının sorumluluğunun devam ettiği kabul edilmelidir.
… Gümrük Laboratuvar raporunda, hasarlı numunelerdeki tuz oranının % 7,85, numunelerin ambalajındaki tuz oranının % 27,54, hasarsız numunelerinin tuz oranının % 2,9 olarak tespit edildiğinden mercimek yükünün deniz suyuna maruz kaldığı, bu yolla yükün ıslanma, topaklanma ve rutubete bağlı olarak bozulduğu anlaşılmış olup, yük hasarının sigorta teminatı kapsamında kaldığı hususu da Yargıtay ilamı ile kesinleşmiştir.
Hasara ilişkin tazminat hesabının yapıldığı 19/16/2015 tarihli bilirkişi raporunda … nolu konişmentoya konu 20.160 çuval ve … nolu konişmentoya konu 11.520 çuval ürünün Sudan tarafından iade edildiği, iade edilen toplam 31.680 çuval ürünün Mersin Limanında tekrar incelenerek 167.500 kg ‘lık kısmının kullanılabilir olduğunun belirtildiği, geriye kalan 576.320 kg’ın imha edildiği, imha edilen ürün bedelinin 809.729,6 USD değerinde olduğu, 75.000,00 USD’lik sigorta kesintisi nedeniyle davacının kulüp sigortacısından 525.000,00 USD tahsil ettiği, dolayısıyla davacının mal kaynaklı zararının 209.729,60 USD olduğu, davacının ayrıca yükün Sudan’dan Türkiye’ye geri getirilmesi için 34.000,00 USD geri dönüş navlunu ödeyip, bozulan yükün ayrıştırılması, elleçleme ve imhası için de davacı tarafından 110.000,00 TL harcama yaptığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Davacı taraf dava dilekçesinde yük hasarından dolayı 205.515,00 USD, geri dönüş navlun ücreti olarak 34.000,00 USD, hasarlı emtianın ayrıştırma ve imha masraflarından dolayı da 110.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiş olup, yukarıda belirtilen bilirkişi raporuna göre davacının taleplerinin yerinde olduğu, sözkonusu zararlarını sigorta teminatı kapsamında davalı … şirketinden tahsil edilebileceği kanaatine varıldığından, bu kanaat ışığında davanın kabulü ile 205.515,00 USD yük hasar bedeli ile 34.000,00 USD geri dönüş navlun ücretinden oluşan toplam 239.515,00 USD ‘nin 05/02/2010 olan yükün imha tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek dolar faizi ile birlikte, 110.000,00 TL ayrıştırma ve imha masrafının da 05/02/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile 239.515,00 USD nin 05/02/2010 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek dolar faizi ile birlikte, 110.000,00 TL’nin 05/02/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 30.597,37 TL karar harcından 6.790,95 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 23.806,42 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
3-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin olunan 39.445,97 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 6.180,85 TL ilk harç, 335,00 TL posta gideri, 9.750 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 16.895,85 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili dairesinden temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/02/2020

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır