Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/214 E. 2021/46 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2019/214 Esas
KARAR NO : 2021/46
DAVA : İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/07/2019
KARAR TARİHİ : 02/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının sigorta şirketine nakliyat poliçesi ile sigortalı emtiaların hasarlanması sonucu davacı tarafından dava dışı sigortalısına ödenen hasar tazminatından doğan rücuen tazminat alacağının sağlanması amacı ile davalı aleyhinde …, icra Müdürlüğünün 2018/… E, Sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, davacı nezdinde … sayılı sigorta sözleşmesi ve … sayılı nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı olan dava dışı sigortalı … ve Tıc. Ltd. Şti’ye sevk edilmek üzere gemiye yüklenen çimento emtiasının nakliye işinin davalı tarafından üstlenildiğini, emtiaların alıcısına tesliminden sonra yapılan incelemelerde 12.000 kg. emtianın ıslanmak suretiyle taşlanarak hasarlandığını, emtiayı taşıyan konteynerin fotoğraflarının incelendiğinde konteynerin yırtık kısımlardan su alarak emtianın hasarlanmasına yol açtığının tespit edildiğini, olayın davacıya ihbarı üzerine ekspertiz incelemesi yapıldığını, dava konusu hasarlanma olayının nakliyesi sırasında gerçekleştiğinin belirtildiğini, oluşan hasara ilişkin detaylı hesaplamanın yapıldığını, raporun rücu yorumu başlıklı bölümünde meydana gelen hasarda nakliyeci firmanın sorumluluğunun bulunduğunu, rücu merci bilgilerinin belirtildiğini, meydana gelen hasardan davalının sorumlu olması sebebiyle kendilerine sürü edilebilcecğinin ifade edildiğini, nakliyat sigorta poliçesi ile sigorlalı olan dava dışı sigortalıya davacı tarafından ekspertiz raporu doğrultusunda 03.08.2018 tarihinde 52.580,20.TL tazminat ödendiğini belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İlgili konşimentolarda uygulanacak hukuk Fransız Hukuku ve yetkili Mahkemelerin de Fransız Mahkemeleri olarak belirlendiğini, yetki itirazında bulunduklarını, konşimentoda taşıyanın… adlı dava dışı yabancı bir şirket olduğunu, davalıya doğrudan husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, ilgili yüklerin gönderilene 31.05.2018 tarihinde teslim edildiğini, yüklerdeki hasarın aynı gün belli olmasına karşın sigortalı tarafından davalıya 12.06.2018 tarihinde hasar ihbarının yapıldığını, zamanında usulüne uygun yapılmış bir hasar ihbarının bulunmadığını, sigorta poliçe şartlarına göre hasar gerçekleştiğinde derhal bildirim sorumluluğunun olduğunu, sigortalı tarafından bu yapılmadığında sigorta şirketinin tazminat ödemek yükümlülüğünde olmadığını, taşıyana süresinde hasar ihbarının yapılmadığını, yüklemenin istif yükleten tarafından yapıldığını, taşıyana konteynerlerin kapalı olarak verildiğini, konteynerlerde herhangi bir hasar veya delik bulunmadığını, konieynerler boşaltılıp taşıyana geri teslim edildiğini, konteynerlerle ilgili herhangi bir şikayet veya delik tespitinin söz konusu olmadığını, ıslaklığın tatlı su ıslaklığı mı deniz suyu ıslaklığı mı olduğunun gümüş nitrat tespiti ile belirlenebileceğini, bu tespitin yapılmadığını, hasar bedeli belirlenirken sigorta eksperi tarafından % 10 ilave bedel eklenerek hasar bedeli tespit edildiğini, % 10 ilave bedelden taşıyanın sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini, davacı aleyhine haksız icra takibi tazminatına hükmedil meşini, ücret-i vekalet ve yargılama giderlerinin davacı tahmiline karar verilmesini arı ve talep ettikleri görülmüştür.
İhbar olunan … A/S’ye izafeten … Denizcilik vekili dilekçesinde özetle: Dava konusu uyuşmazlığın Fransa’dan İzmit’e denizyoluyla taşınan toplam 6 konteyner muhteviyatı çimento yükünün bir kısmının taşıma esnasında konteynerde bulunduğu varsayılan delikten giren su sebebiyle ıslanarak hasara uğradığı iddiasına dayanan sigorta rücu davası olduğunu, genel kural olarak ıslaklık nedeni ile meydana gelen yük hasarlarında ilk olarak tespit edilmesi gereken hususun ıslaklığın nevi, ıslaklığın deniz suyundan mı yoksa tatlı sudan mı ileri geldiği olduğunu, dava konusu uyuşmazlıkta ıslaklık nedeni ile meydana geldiği iddia olunan hasarda bu ıslaklığın deniz suyunda mı yoksa tatlı sudan mı ileri geldiğinin tespit edilmediğini, davaya konu konteynerlerin liman sahasında fiili teslimi anında konteynerlerin kendisinde herhangi bir hasar bulunmadığını, konteynerlerin kendilerinde böyle bir hasar/delik/yırtık şekil bozukluğu bulunmadığı için liman idaresi olan İzmit Derince … Limanı tarafından liman kapı çıkış anında uygulamada Interchange olarak adlandırılan konteyner hasar tutanağı düzenlenmediğini, konteynerlerin limanda kapı çıkışı esnasında kendisinde bir hasar/delik/yırtık/ şekil bozukluğu olması durumunda liman çıkış kapısında liman idaresi tarafından bu konteynerler ılc ilgili Interchange isimli belgenin düzenlenmesinin gerekeceğini, konteynerlerin sigortalıya fiili teslimi anında konteynerlerin hasarlı olduğuna ilişkin bir tutanak tutulmadığına göre kabul anlamına gelmemek kaydı ile konteynerde bir hasar olması durumunda hasar taşıyanın sorumluluk alanında meydana gelmediğinin kabulünün gerekeceğini, TTK m. 1185/1 uyarınca hasar ihbarında bulunulmadığını, TTK m. 1185/2 uyarınca her iki tarafın iştiraki ile ve mahkemelerce hasar tespit ettirilmediğini belirterek, davanın reddinine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; nakliyat sigorta poliçesi ile davacı tarafından sigortalanan emtiaların deniz taşıması esnasında hasarlandığı iddiasıyla sigortalıya ödenen tazminatın rücuen davalıdan tahsili talebi ile başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali davası olup; uyuşmazlığın, tarafların husumet ehliyetleri, davalının milletlerarası yetki itirazının yerinde olup olmadığı, geçerli bir sigorta sözleşmesi kapsamında ödeme yapılıp yapılmadığı, asara ilişkin usule uygun hasar ihbarının bulunup bulunmadığı, hasarın deniz taşıması esnasında meydana gelip gelmediği, hasar nedeniyle davalının kusur ve sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve buna göre varsa davacı alacağının miktarının tespiti hususlarında toplandığı toplandığı anlaşılmıştır.
…. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosyası incelendiğinde; Alacaklı … tarafından borçlu … … A.Ş. aleyhine 15/11/2018 tarihinde işlemiş faiz dahil toplam 55.500,00TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi yapılmış olduğu, borçluya ödeme emrinin 19/11/2018 tarihinde tebliği üzerine borçlunun 22/11/2018 tarihli itirazı ile takibin durduğu, iş bu davanın 12/07/2019 tarihinde İİK md 67 uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler …, … ve … tarafından tanzim edilen 18/08/2020 tarihli raporda, Davacı şirketin sigortalıya sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçtiği, bu nedenle davacının aktif husumet ehliyetini haiz olduğu, Davalının taşıma işini organize ettiği ve navlun faturası keşide ettiğinin anlaşılması karşısında pasif husumet ehliyetine sahip olduğu, Hasar ihbarının süresinde yapılmadığı, Huzurdaki davada karine olarak hasarın yükün davalı taşıyan tarafından teslim edildikten sonra meydana geldiği kabul edildiğinden; işbu karinenin aksinin, dava dışı sigortalı taşıtanın halefi olan davacı … şirketince ispatlanması gerekirken, dosya mıınderecatında bu yönde bir ispata rastlanmadığı; bu sebeple, dava konusu zarardan taşıyanın sorumlu olmadığının kabulünün gerektiği, Sayın Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde 52,580,20 TL olarak davacı … şirketi tarafından sigortalısına ödenen hasar tazminatının gerçekçi ve kadri marufunda olduğuna ilişkin görüş ve tespitlerine yer vermişlerdir.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişi … tarafından tanzim edilen 23/12/2020 tarihli raporda; Davalı yasal defterlerinde; Davalı tarafından dava dışı sigortalı alıcı şirketin muavin kayıtlarının 120,34.00.6523.00 nolu Müşteriler hesabında takip edildiği, davalı şirket tarafından dava dışı sigortalının huzurdaki davaya konu … konşimento dahilinde taşıması gerçekleştirilen mallara ait 29.05.2018 tarih … seri nolu 9,l50 Euro bedelli “Deniz Navlunu” açıklamalı fatura tanzim ederek sigortalı firmanın hesabına borç kaydedildiği, fatura içeriği bilgiler ila konşimentoda yer alan bilgilerin birbirini teyit ettiği ve davalının sigortalı firmadan navlun bedelinin 02.10.2018 tarihi itibarıyla tahsil edilmiş olduğu ve 31.12,2018 tarihi itibarıyla herhangi bir borç/alacak bakiyesinin bulunmadığı, Davalı şirket tarafından fiili taşıma işinin … firmasına gerçekleştirilmiş olduğu, … tarafından davalı adına 27.05.2018 tarih … sen nolu 2.100 USD ve 27.05.2018 tarih … seri nolu 6.150 Euto bedelli faturaların tanzim edildiği ve defler kayıtlarına gÖre bu fatura bedellerinin fiili taşıma şirketine 29.06.2018 tarihinde banka havalesiyle ödenmiş olduğu,… tarafından davalı adına 19.05.2018 tarih … seri notu 334 Euro bedelli faturanın tanzim edildiği, fatura bedelinin 11.07.2018 tarihinde … Bankası vasıtasıyla ödenmiş olduğuna ilişkin görüş ve tespitlerine yer vermiştir.
Davalı vekili taşımaya konu dava dış … tarafından düzenlenmiş … numaralı konşimentoda bulunan yetki kaydına istinaden milletler arası yetki itirazında bulunmuşsa da, söz konusu konşimentoya davalının taraf olmaması ve davalının Türkiye’de mukim bir şirket olması nedeniyle yabancı mahkemenin yetkili olduğunu ileri sürmesi MK’nun 2.maddesine aykırı olduğundan davalının mahkememizin yetkisine yönelik olarak ileri sürdüğü milletlerarası yetki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava halefiyete istinaden açılmış olmakla, davacı … şirketinin halef sıfatını ve buna bağlı olarak aktif husumet ehliyetini kazanabilmesi için, bir sigorta sözleşmesinin mevcut olması, sigortacının himaye kapsamında yer alan riziko sebebiyle meydana gelen zararları ödemiş olması ve dava dışı sigortalının talepte bulunabileceği zararın ortaya çıkmasından sorumlu üçüncü bir kişinin varlığı gereklidir. Bu bağlamda ilk koşul bakımından yapılan değerlendirmede, dosya içeriğinde yer alan poliçe örneği ile de sabit olduğu gibi davacı … şirketi ile dava dışı … ve Tic. Ltd. Şti. arasında … no.lu Emtia Nakliyat Sigorta Poliçesi ile nakliyat rizikolarına karşı sigorta sözleşmesi yapıldığı ve bu sözleşmenin İnstitute Yük Klozları ICC (A) esasına dayandığı anlaşılmaktadır. Bu düzenlemede, gerçekleşen zararın istisna olarak belirlenen hallerden doğmaması halinde zarar himaye kapsamında sayılmaktadır. Olay bakımından, istisna edilen hallerden biri söz konusu değildir. Zira zarar, konteyner içerisindeki malların ıslanmasından kaynaklanmıştır. Meselenin sigortacının halefiyctinin diğer şartı olan, sigortacının himaye kapsamında yer alan riziko sebebiyle meydana gelen zararları ödemiş olması şartı bakımından yapılan incelemede ise; dosyada mevcut bulunan dekont uyarınca, davacı şirket tarafından sigortalısına 03/08/2018 tarihinde 52.580,20 TL tutarında tazminat ödemesi yapılmış olduğu anlaşılmakla, bu şartını da gerçekleştiği görülmektedir. Şu halde huzurdaki davada TTK m. 1472 uyarınca davacı sigortacının halefiyet hakkının doğduğu ve buna bağlı olarak, davacının aktif husumet ehliyetine sahip olduğu mahkemece kabul edilmiştir.
Davalı vekili pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı itirazında bulunmuş olmakla; bu bağlamda genel olarak ifade etmek gerekirse; bir tarafın (taşıyan) deniz yolu ile yük taşıma taahhüdünde bulunduğu; diğer tarafın (taşıtan) ise ücret (navlun) ödeme borcu altına girdiği sözleşme olan navlun sözleşmesinde, taşıma taahhüdünü üzerine alan kişi taşıyandır ve taşıyanın sıfatını tayinde dikkate alman en önemli belge ise konşimentodur. Nitekim TTK 1238 maddesi uyarınca konişmentoyu taşıyan sıfatıyla imzalayan veya konişmento kendi ad ve hesabına imzalanan kişi, taşıyan sayılır. Bu bağlamda dosyada mevcut konişmento incelendiğinde konişmentonun davalı tarafından veya onun nam ve hesabına imzalandığını söylemek mümkün değildir. Diğer taraftan konişmentonun navlun sözleşmesinin varlığını ispatlayan tek belge olduğu da söylenemez. Zira Kanun navlun sözleşmesinin kurulmasını bir şekle bağlamamış olmakla, varlığı her şekilde ispat edilebilir. Tabiri diğerle navlun sözleşmesinin şekle tabi olmaması münasebetiyle, mevcudiyeti konişmento dışında, başka herhangi bir şekilde de ispatlanabilecektir. Nitekim uygulamada navlun sözleşmesinin önce mail yazışmaları yolu de kurulduğu, bu yazışmalardaki şartların da yük gemiye yüklendikten sonra konşimentoya derç edildiği görülmektedir. Bununla birlikte dava konusu dosya kapsamında bu yönde mail yazışmaları da mevcut değildir. Bu sebeple huzurdaki davaya konu olayda davalının taşıyan sıfatının bu surette tespiti de mümkün olmamaktadır. Bununla birlikte davalı “…” tarafından dava dışı alıcı sigortalı “… Tic. Ltd. Şti.” adına düzenlenmiş bulunan 29/05/2018 tarih ve … numaralı fatura incelendiğinde, dava konusu taşımaya ilişkin, “144.288 kg. ağırlığındaki 144 bigbags Q-Flash Çimento emtiasının 6 adet 40′ HC kontcyner içerisinde Fos-Sur-Mer / İzmit seferi DENİZ NAVLUNU” olarak 9,150 EUR karşılığı 49,191,32 TL tutarında ücret yansıtılmış olduğu ve fatura üzerindeki bilgilerin konşimentodaki bilgiler ile örtüstüğü görülmektedir. Bu noktada TTK 921 maddesi uyarınca ücret olarak taşıma giderlerini de içeren tek bedel kararlaştırılmışsa, taşıma işleri komisyoncusu taşımaya ilişkin olarak taşıyanın hak ve yükümlülüklerine sahip olmaktadır ki, Yargıtay da çeşitli kararlarında, navlun faturası düzenlenmiş olması hâlinde, faturayı düzenleyenin TTK 921 maddesi uyarınca taşıyan sayılacağına hükmetmiştir. Bu hususta davalı vekili düzenlediği fatura bedelini dava dışı fiili taşıyana ödediği beyanı ile kendisinin acente olduğunu ve kendisi aleyhine dava açılamayacağını savunmakla bu doğrultuda davalı ticari kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiştir. Davalı ticari kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davalı tarafından davaya konu … konşimento dahilinde taşıması gerçekleştirilen mallara ait 29/05/2018 tarih … seri nolu 9.150 Euro bedelli “Deniz Navlunu” açıklamalı fatura tanzim ederek sigortalı firmanın hesabına borç kaydedildiği, fatura içeriği bilgiler ila konşimentoda yer alan bilgilerin birbirini teyit ettiği ve davalının sigortalı firmadan navlun bedelinin 02/10/2018 tarihi itibarıyla tahsil edilmiş olduğu; davalı şirket tarafından fiili taşıma işinin … A/S vc… firmasına yaptırılmış olduğu, dava dışı … A/S tarafından davalı adına 27/05/2018 tarih … seri numaralı 2.100 USD ve 27/05/2018 tarih … seri numaralı 6.150 Euro bedelli faturaların tanzim edildiği ve defler kayıtlarına göre bu fatura bedellerinin fiili taşıma şirketine 29/06/2018 tarihinde banka havalesiyle ödenmiş olduğu, dava dışı… tarafından davalı adına 19/05/2018 tarih 83375 seri numaralı 334 Euro bedelli faturanın tanzim edildiği, fatura bedelinin 11/07/2018 tarihinde … Bankası vasıtasıyla ödenmiş olduğu tespit olunmuştur. Buna göre davalının davacı adına düzenlediği navlun faturasına kendi karını eklediği, tahsil ettiği tutarı olduğu gibi dava dışı fiili taşıyanları göndermediği anlaşıldığından davalının acenteden ziyade taşıma işleri komisyoncusu sıfatının bulunduğu değerlendirilerek; netice itibariyle, davalı tarafın dava konusu taşımayı üstlendiği ve bu sebeple taşıyan sıfatını haiz olduğu; bu sıfatı sebebiyle de taşıma sırasında meydana geldiği iddia edilen yük hasarının tazminine yönelik eldeki davada pasif husumet ehliyetinin bulunduğu mahkemece kabul edilmiştir.
Genel olarak ifade etmek gerekirse; navlun yolu ileyapılan taşımalarda hasar ihbarı TTK 1184 ve 1185 hükümlerine tabi olacaktır. Buna göre TTK 1184’te tarafların talebi ile resmi makamlarca incelenmesi; 1185’te ise bu şekilde bir inceleme yapılmamış ve yükte de ziya veya hasar varsa; haricen belli olan (gözle görülen) hasarların en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında; ziya veya hasar haricen belli değilse bu yöndeki bildirimin yük gönderilene teslim edildiği tarihten itibaren aralıksız olarak hesap edilecek üç gün içinde yazılı yapılması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Bu bilgilerden hareketle davaya konu uyuşmazlığı değerlendirmek gerekirse; davaya konu yükün 27/05/2018 tarihinde …/İzmit limanına vardığı; 31/05/2018 tarihinde … plakalı araca yüklenerek karayolu ile sigortalının … Havaalanı inşaatı şantiyesine sevk edildiği; aynı gün konteynerden yapılan tahliye işlemleri esnasında bir kısım emtiada ıslanmaya bağlı taşlaşma olduğu ve araç şoförü ile … İnşaat firma yetkilisi tarafından 31/05/2018 tarihli bir tutanak tanzim edildiği ve nihayet 12/06/2018 tarihinde gönderilen … İnşaat Ltd. tarafından davalı taşıyana noter kanalıyla ihtarname gönderildiği görülmektedir. Şu halde alıcı tarafından hasar tespitinim yükler taşıyan tarafından limanda teslim edildiği tarihten 4 gün sonra tespit edildiği ve ayrıca hasar ihbarının da davalı taşıyana ilk kez yükler teslim edildikten yaklaşık 12 gün sonra 12/06/2018 tarihinde yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte TTK 1185 maddesi uyarınca dava konusu hasarın haricen belli olan (gözle görülen) bir hasar olması münasebetiyle, en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında bildirimin yapılması gerekir. Ancak yine dosyadaki bilgi ve belgelerden yükün bulunduğu konteynerin, gümrük işlemlerinin tamamlanmasından, diğer bir ifade ile bu sürede (4 gün) yükün limanda kalmasından sonra, 31/05/2018 tarihinde teslim alındığı, dava dışı sigortalıya ait şantiyeye aynı gün 31/05/2018 tarihinde getirildiği ve yükün konteynerden tahliyesi esnasında yükte hasar olduğunun görülerek, bu durumun kendi aralarında tutulan bir belge ile tutanak altına alındığı ve fakat yükteki hasarın davalıya bildirilmediği anlaşılmaktadır. Buna göre, dosya kapsamında usule uygun ve süresi içerisinde yapılmış bir hasar ihbarı bulunmamaktadır. Bu tespite bağlı olarak, ihbarın yapılmamış olunmasının sonuçlarına değinmek gerekirse; TTK 1185/4 maddesinde “Eşyanın zıya veya hasarı ne bildirilmiş ne de tespit ettirilmiş olursa, taşıyanın eşyayı denizde taşıma senedinde yazılı olduğu gibi teslim ettiği ve eğer eşyada bir zıya veya hasarın meydana geldiği belirlenirse, bu zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği kabul olunur, Şu kadar ki, bu karinelerin aksi ispat olunabilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hüküm uyarınca eldeki davada, hasarın deniz yolu ile taşıma sırasında meydana geldiğini ve davalının kusur ve sorumluluğunun bulunduğunu ispatlamak davacının görevidir.
Uyuşmazlık konusu istem, davaya konu emtiaların taşındığı … numaralı konteynere giren su nedeniyle bir kısım emtianın ıslanma sonucu hasarlanmış olmasından davalının sorumlu olduğuna dayanmaktadır. Dava dışı … tarafından düzenlendiği görülen dosyaya mübrez 31/05/2018 tarih ve … numaralı Taşıma İrsaliyesine göre, … plakalı araç ile … numaralı konteynerin taşınmış olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan hasar ihbarına ilişkin belgelere göre, emtiadaki taşlaşma hasarının, ilk defa gönderilenin şantiyesinde yapılan incelemede ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Ancak emtiadaki hasara yol açan olayın taşımanın hangi safhasında meydana geldiği tespit edilememiştir. Dosyada, emtianın taşlaşmasına sebebiyet veren olayın taşımanın hangi safhasında meydana geldiğinin öncelikli olarak davacı tarafından ispat edilmesi gereklidir. Ekspertiz raporundan; dava konusu … numaralı konteynır üzerinde fiiii bir inceleme ve tespit yapılmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, emtiadaki ıslaklığın deniz suyu mu yoksa tatlı su mu olduğunu gösteren gümüş nitrat testinin de eksper tarafından tatbik edilmemiş olduğu tespit edilmiştir. Dava konusu taşımaya ilişkin olarak düzenlenmiş bulunan … numaralı konişmeııtoda, Nihai Varış Yeri belirtilmeksizin sadece Yükleme Limanı ile Tahliye Limanı belirtildiğinden söz konusu taşımanın Limandan Limana Taşıma (PortTo Port) olduğu anlaşılmaktadır. Bu taşıma şeklinde, taşıyanın mallara ilişkin sorumluluğu malların yükleme limanında gemi küpeştesine kabul edilmesiyle başlamakta ve tahliye limanında geminin küpeştesinden tahliye edilmesiyle sona ermektedir. Taşıyan her ne şekilde olursa olsun, her nasıl kaynaklanırsa kaynaklansın yükleme limanında geminin küpeştesine kabul edilmeden önce veya tahliye limanında geminin küpeştesinden tahliye edildikten sonra mallara gelebilecek herhangi bir zarardan veya gecikmeden dolayı sorumlu olmamakta ve keza liman işletmesi de taşıtan/gönderilenin yardımcı şahsı sayılmaktadır. Uluslararası konteyner taşımacılığında, tüm konteynerler yükleme limanında gemiye yüklenmeden önce ve tahliye limanında gemiden indirildikten sonra gerek liman ve acente görevlileri gerekse gemi görevlileri tarafından kontrol edilerek varsa gözle görülen hasarlar tespit edilip ” Konteyner El Değiştirme Ve Hasar Tutanağına ” işlenmektedir. Ancak dava dosyasında sigortalı emtianın taşındığı MSKU9078279 numaralı konteynerin dış yapısında herhangi bir fiziki hasar olduğuna dair, gerek yükleme ve/veya tahliye limanlarında liman, gümrük ve acente yetkilileri tarafından, gerekse gemi görevlileri tarafından düzenlenmiş herhangi bir hasar tutanağına bulunmamaktadır. Dolayısıyla yükteki hasarın konteynerin elverişsizliğinden kaynaklandığını söylemek mümkün gözükmemektedir. Buna karşılık dava dosyasına getirilen maddi vakıa, emtianın ıslanarak taşlaşmış olduğudur. Ancak, ıslaklığın deniz suyundan mı yoksa tatlı sudan mı kaynaklandığı ve ıslanma zararının taşıyanın sorumluluk alanı içerisinde mi yoksa dışarısında mı meydana geldiği hususu dosya kapsamında sunulan deliller çerçevesinde tespit edilememektedir. Dolayısıyla emtianın hangi aşamada ve nasıl ıslandığı hususunun davacı tarafça şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanamadığı kabul olunmuştur. Davalı vekili her ne kadar dosyada alınan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile kara taşımasını gerçekleştiren dava dışı Eylül Lojistik firmasının davalının yardımcısı olduğunun dosya kapsamında sabit olduğunu bu nedenle de hasar ihbarının süresinde yapılmasından bahisle ispat yükünün davalı üzerinde bulunduğunu belirtmişse de, bu doğrultuda Eylül Lojistik firmasına dava ihbar edilmiş olup, ihbar olunan tarafından dosyaya sunulan beyan dilekçesi iye konteynerlerin alındığı hali ile mühürlü olarak dava dışı sigortalıya teslim edildiği beyan edilmiştir. Ayrıca yukarıda bahsedildiği üzere deniz taşımasını gösterir konişmento kayıtlarına göre taşımanın limandan limana olarak düzenlenmesi gereği olarak, kara taşıma ayağından davalının sorumlu olmadığı mahkemece kabul olunmuş ve aksi yöndeki davacı beyanları mahkemece dikkate alınmamıştır.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporundaki tespitler mahkemece denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş ve dayandıkları gerekçeler ile ulaştıkları tespitler ise mahkemece dosya kapsamı ve deliller ile uyumlu bulunduğundan bilirkişi raporu da hükme esas alınarak, yukarıda açıklanan nedenlerle hasarın davalının sorumluluğunda meydana geldiği davacı tarafça ispat olunamadığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. Her ne kadar ısa karada sehven belirtilmemişse de, davacının icra takibinde kötü niyetli olduğu davalı tarafça ortaya konulamadığından İİK 67 maddesi gereği şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebi yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 670,31TL den karar harcı olan 59,30.TL nin mahsubu ile fazla alınan 611,01TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davalı yargı gider toplamı olan 750,00TL bilirkişi ücretinin davacıdan alınıp davalıya ÖDENMESİNE,
4-Davalı vekili için takdir edilen 8.015,00.TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/02/2021

Katip …

Hakim …