Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/120 E. 2021/357 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO :2019/120 Esas
KARAR NO :2021/357
DAVA :Alacak
DAVA TARİHİ :19/01/2009
KARAR TARİHİ :09/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili nezdinde taşıma poliçesiyle sigortalanmış olan cam emtiasının davalılar tarafından Romanya’dan Türkiye’ye gemi ile taşındığını, varış limanında yapılan incelemelerde sözkonusu emtianın taşınması ve tahliyesi sırasında hasarlandığının tespit edilmesi üzerine müvekkili tarafından sigortalısına poliçe teminatı dahilinde 34.443,66 TL hasar tazminatı ödendiğini, bu suretle müvekkilinin sigortalısının haklarına halef olduğunu ileri sürerek, ödenen miktarın 19.03.2008 ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Ve Tic. Ltd. Şti.vekili cevap dilekçesinde özetle; usulüne uygun olarak yapılmış bir hasar ihbarı ve tespitinin bulunmadığını, ekspertiz çalışmalarının tek taraflı olarak yapıldığını, taşıma koşullarının belirlendiği bağlantı özetinde (fixture recap) yükleme ve boşaltma için “FIOS” kaydının bulunduğunu, bu kayıt nedeniyle taşınan malın yüklenmesi, bağlanması, emniyet altına alınması, takozlanması ve tahliyesinin tamamen yükletenin/taşıtanın ve/veya gönderilenin sorumluluğunda olup, meydana gelen hasarlardan müvekkilinin sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, gemi kaptanının yükleme esnasında gerekli özeni göstermemesinden dolayı meydana gelen zarardan davalı taşıyıcı şirketin sorumlu olduğu, diğer davalının ise geminin donatanı veya taşıyanı olmaması nedeniyle bu davalıya husumet yöneltilemeyeceği sonucuna varılarak, davalı … Anonim Ortaklığı hakkındaki davanın husumetten reddine, diğer davalı … Gemisi taşıyanı ve/veya işleteni … Ve Tic. Ltd.Şti. hakkındaki davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı … Taşıyanı ve/veya İşleteni … Tic. Ltd. Şti. vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 22/11/2012 tarih, 2010/… esas, 2012/… karar sayılı kararı ile davaya konu taşımaya ilişkin olarak düzenlenen konşimentoda navlun sözleşmesine de atıf yapılmış olup, navlun sözleşmesi ile birlikte kullanılacağı belirtildiği, konşimentonun atıf yaptığı navlun sözleşmesi (bağlantı özeti) incelendiğinde, davacının sigortalısı olan … Sanayi A.Ş.’nin taşımayı yapan gemiyi kiraladığı, bu suretle navlun sözleşmesinin tarafı olduğu gibi sözleşmede taşınan yükün yükleme, tahliye ve istifleme masraf ve risklerinin taşıtana/yükletene-gönderilene ait olduğu, bağlama/emniyet altına alma/ takozlama malzemeleri/işlemlerinin kiracının hesap ve sorumluluğunda olduğu hususları düzenlenmekle sözleşmeye FIOS (Free In/Out Stow) kaydı konulduğu, davaya konu taşıma sonunda meydana gelen hasarla ilgili olarak yapılan ekspertiz incelemesinde ahşap kasalar içindeki cam emtianın bir kısım sandıkların devrilme, yan yatma ve kayması sonucu hasarlandığı, istiflemenin yükleme terminalinde yeterince dikkat, özen ve sefer deniz şartlarını karşılar şekilde usulünce yapılmadığı, bunun sonucunda deniz yolculuğunda gemi normal salınımlarında aralarında boşluk olan veya yeterince beslenmemiş kasaların yan yatma ve devrilmeye maruz kaldıkları tespit edildiği, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda da ahşap kasalar içindeki cam yükünün gemi ambarına usulüne uygun şekilde yüklenmediği belirtildiği, bu durumda konşimentoda atıf yapılan navlun sözleşmesi içeriğine, bu sözleşmede kararlaştırılan taşıma koşul ve kayıtları ile hasarın meydana geliş şekline göre, davalı taşıyanın tüm zarardan sorumlu tutulmasının doğru olmadığı ancak, kararlaştırılan taşıma koşulları ile yükleme, boşaltma ve istif işlerinin yük ilgililerine bırakıldığı durumlarda dahi TTK’nun 975. maddesi uyarınca kaptanın yükleme ve istifin denizcilik örf ve usullerine uygun tarzda yapılmasına nezaret etmek, bu konuda gerekli özeni göstermek ve uyarılarda bulunmak görev ve sorumluluğu mevcuttur. Buna göre somut olayda, taşınan emtianın yük ilgilileri tarafından hatalı istiflenmesi sonucu hasarlanmasından dolayı yük ilgilileri kusurlu ise de bu durumun davalı taşıyanın anılan kanuni düzenleme uyarınca sorumluluğunu ortadan kaldırmaması nedeniyle davalı taşıyanın da müşterek kusurunun bulunduğunun kabulü ile bu konuda yapılacak değerlendirme sonucunda belirlenecek kusur oranına göre davalı taşıyanın sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde meydana gelen hasarın tamamından davalı taşıyanın sorumlu tutulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerektiği belirtildiği, öte yandan, taşıma sona erdikten sonra tahliye sürecinde liman işçilerinin dikkatsiz yük elleçlemesi yapması sonucu yükte meydana gelen hasarın tamamından da davalı taşıyan sorumlu tutulmuş ise de gerek anılan bağlantı özeti koşulları gerekse anılan TTK’nun 975. maddesi göz önüne alınarak tahliye sırasında meydana gelen hasardan dolayı davalı taşıyanın kusur durumunun belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu konuda bir inceleme ve değerlendirmede bulunulmadan tahliye sırasında meydana gelen hasarın tamamından da davalı taşıyanın sorumlu tutulması doğru görülmediği, kararın bu yönden de bozulması gerektiğini belirterek karar bozulmuş, dosya … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş ve 2013/… Esasına kaydı yapılmıştır.
… Asliye Ticaret Mahkemesi 26/11/2013 tarih, 2013/… esas, 2013/… karar sayılı kararı ile mahkeme kararında direnilmesine kararı verilmiştir.
… Asliye Ticaret ile … Asliye Ticaret Mahkemesi kapatılarak İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi ile birleştirilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.12.2018 tarih, 2017/11-… esas, 2018/… sayılı kararı uyarınca davalı … Taşıyanı ve/veya İşleteni … Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi gereğince usulden bozulmasına kararı verilmiş ve dosya mahkememize gönderilerek 2019/120 esasına kaydı yapılmıştır.
Dava, davacıya sigortalı cam emtiasının mümeyyiz davalı tarafından deniz yoluyla yapılan taşıma sırasında hasarlanması nedeniyle davacı tarafından sigortalısına ödenen tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda özetle; Dava konusu taşımada eşyanın hatalı şekilde istiflenmesi sonucunda oluşan hasar bedelinin (poliçe şartları uygulandığında) 30.912,42 TL olduğu, eşyanın boşaltılması sırasında oluşan hasar bedelinin (poliçe şartları uygulandığında) 2.919,51 TL olduğu, navlun sözleşmesinde yer alan FIOS kaydının gönderilen ve taşıtan sıfatına sahip olan dava dışı sigortalı bakımından geçerli olduğu; FIOS kaydı gereği davalı taşıyanın gerek istif gerekse boşaltma sırasında meydana gelen hasarın sebep olduğu zarardan sorumlu tutulamayacağı, TTK m. 1091 (eTTK m. 975) hükmünün kaptanın gözetim görevi sebebiyle (istif hatasının geminin elverişsizliğine sebep olması ve bu sebeple yük hasar veya zıyaımn meydana gelmesi hali dışında) taşıyana kusur izafe edilmesi sonucunu doğurmayacağı; taşıyanı FIOS kaydıyla sorumluluk alanından çıkarılan istif ve boşaltma işlemi bakımından (geminin elverişsizliğine sebep olması ve bu sebeple yük hasar veya ziyamın meydana gelmesi hali dışında) sorumlu hale getirmeyeceği, dava konusu zararlar sebebiyle taşıyana kusur izafe edilmesi mümkün olmadığından taşıyanın sorumlu tutulmasının da mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Dosyaya sunulan 19/11/2019 tarihli bilirkişi raporundaki tespitler mahkemece denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş olup, dayandıkları gerekçeler ile ulaştıkları tespitler mahkemece dosya kapsamı ve deliller ile uyumlu bulunduğundan alınan bilirkişi raporu karara esas alınarak hüküm tesis edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlıkta tazminat talebine konu edilen yükün bir kısmının istif hatası sebebiyle, bir kısmının ise boşaltma işlemi sırasında hasara uğramış olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu hasarlardan davalı taşıyanın sorumlu tutulup tutulamayacağı bakımından FIOS kaydının geçerliliği ve etkisinin değerlendirilmesi belirleyici olacaktır.
Dava konusu eşyanın dava dışı … tarafından dava dışı sigortalı … ‘a satışına ilişkin dosyaya sunulan faturada eşyanın satış esasının “FOB Constanta” olduğu kayıtlıdır. Buna göre, FOB esasına riayet edilmiş olması halinde dava konusu navlun sözleşmesini kurma yükümlülüğü dava dışı sigortalı alıcı … üzerindedir.. Dosyaya sunulan ve dava konusu navlun sözleşmesine ilişkin şartların kararlaştırıldığı bağlantı özetinde, “yükleme, tahliye ve istifleme masraf ve risklerininin taşıtana/ yükleten- gönderilene” ait olduğu, “bağlama, emniyet altına alma, takozlama” işlemlerinin de bunlara dahil olduğu kararlaştırılmıştır. Satış sözleşmesindeki FOB şartı ile birlikte değerlendirildiğinde navlun sözleşmesinin taşıtan tarafı olan dava dışı sigortalı … ın konişmentoda yer verilmiş olmasa dahi navlun sözleşmesi hükümleri ile bağlı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Diğer bir ifade ile, her ne kadar konişmentoda FIOS şartına yer verilmiş olmasa da navlun sözleşmesinde yer alan FIOS şartı aynı zamanda taşıtan sıfatına sahip gönderilen … bakımından da geçerlidir.
TTK m. 1178 (eTTK m. 1061) hükmüne göre, taşıyan navlun sözleşmesinin ifasında ve bu kapsamda eşyanın yükletilmesı, istifi, elden geçirilmesi ve boşaltılmasında tedbirli bir taşıyandan beklenen özeni göstermekle yükümlüdür. Taşıyanın bu özen yükümlülüğü eşyanın taşıyan tarafından teslim alındığı andan varma limanında gönderilene teslim edildiği ana kadar devam eder (TTK m. 1178/2). Bununla birlikte navlun sözleşmesine konulacak kayıtlarla hükümde belirtilen işlemlerden bir veya birkaçının taşıyanın sorumluluk alanından çıkartılarak taşıtanın sorumluluk alanına dahil edilmesi mümkündür. Bu husus TTK m. 1143 hükmünde, sözleşme ile aksi kararlaştırılmamış oldukça yükleme ve devam eden faaliyetlerden taşıyanın sorumlu tutulacağı şeklinde düzenlenmiştir. Navlun sözleşmesinde yüklemenin, istifin ve boşaltmanın taşıtan/yükleten/gönderilen tarafından gerçekleştirileceği kararlaştırılmış ise (yani FIOS şartı bulunuyorsa), taşıyan eşyayı yüklemeden önce değil, yüklemeden sonra ambarda istiflenmiş olarak teslim alır. Bu durumda taşıyanın sorumluluğu da yükün ambarda istiflenmiş olarak teslim alınmasıyla başlar.
Dosyaya sunulan ekspertiz ve sörvey raporlarındaki bilgiler dikkate alındığında hasarın bir kısmının eşyanın ambar içinde gerekli şekilde istif edilmemesi sebebiyle, özellikle istifin üst katındaki boşlukların düzgün bir şekilde doldurulmuş olmasından ve kasaların üzerine yeterince yük koruma tahtası çakılmamış olmasından kaynaklandığı sonucuna varılmaktadır. Bu sebeple hasara uğrayan kasa sayısı 28’dir. Söz edilen eşyanın hasara uğramasında taşıyanın sorumluluğu TTK m. 1091 (eTTK m. 975) ile ilişkilendirildiğinden bu hükmün uygulama alanının tespit edilmesi gerekmektedir. Hükümde kaptan, geminin yükleme ve boşaltma araçlarının kullanıma hazır tutulmasını, istifin denizcilikte geçerli kurallara uygun olarak yapılmasını gözetmekle yükümlü tutulmuştur. İkinci fıkrada kaptan, geminin aşırı derecede yüklenmemesine, ambarların eşyayı kabule ve korumaya elverişli olmasına dikkat etmekle yükümlü kılınmıştır. İkinci fıkradan yola çıkıldığında, kaptanın istif işlemlerini denetleme yükümlülüğünün yalnızca geminin elverişliliğine etki edecek olması bakımından getirildiği; diğer bir ifade ile istifin geminin elverişliliğine ilişkin bir olumsuz sonuç doğurması halinde kaptanın denetleme görevini ihlal ettiğinden bahsedilebileceği anlaşılmaktadır. İstifin yalnızca yükün değil geminin de güvenliği bakımından bir tehlike oluşturması ihtimalinde taşıyan denetim yükümlülüğü kapsamında önlem almakla zorunlu tutulabilir. Aksi halde kaptanı herhangi bir önlem almakla yükümlü ve önlem alınmaması sebebiyle sorumlu tutmak mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle FIOS şartının kararlaştırıldığı hallerde TTK m. 1091 (eTTK m. 975) hükmü kaptanı [ve dolayısıyla taşıyanı) istif sırasında yükün zıya veya hasara uğramamasına dikkat etmek ve bunun için önlem almakla yükümlü kılmamaktadır. Dolayısıyla FIOS şartının kararlaştırıldığı hallerde (geminin elverişliliğine etki etmesi sonucunda yükün hasara veya zıya uğraması hali dışında) istif hatası sonucunda meydana gelen hasar veya zıyaın sebep olduğu zararlardan taşıyanın sorumlu tutulması mümkün değildir. Dava konusu olayda da hasara uğrayan kasaların usulüne uygun şekilde istiflenmemiş olması geminin elverişsizliğine ilişkin bir sonuç doğurmamıştır.
Boşaltma sırasında hasara uğrayan eşya bakımından da taşıtan/gönderilen tarafından yerine getirilen boşaltma işinin geminin elverişliliğini kaybetmesine dair bir sonuç doğurmadığı tespit olunduğundan boşaltma sırasında meydana gelen hasar bakımından da kaptanın gözetim yükümlülüğünü ihlal ettiğinden bahsetmek mümkün değildir. Dolayısıyla FIOS şartı gereği, boşaltma sırasında meydana gelen yük zararı bakımından da taşıyana kusur yüklemek ve taşıyanı sorumlu tutmak mümkün değildir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan tüm deliller, Yargıtay bozma ilamı, alınan usul ve yasaya uygun 19/11/2019 tarihli bilirkişi raporu değerlendirildiğinde; navlun sözleşmesinde yer alan FIOS kaydının gönderilen ve taşıtan sıfatına sahip olan dava dışı sigortalı bakımından geçerli olduğu; FIOS kaydı gereği davalı taşıyanın gerek istif gerekse boşaltma sırasında meydana gelen hasarın sebep olduğu zarardan sorumlu tutulamayacağı, TTK m. 1091 (eTTK m. 975) hükmünün kaptanın gözetim görevi sebebiyle (istif hatasının geminin elverişsizliğine sebep olması ve bu sebeple yük hasar veya zıyaımn meydana gelmesi hali dışında) taşıyana kusur izafe edilmesi sonucunu doğurmayacağı; taşıyanı FIOS kaydıyla sorumluluk alanından çıkarılan istif ve boşaltma işlemi bakımından (geminin elverişsizliğine sebep olması ve bu sebeple yük hasar veya ziyanın meydana gelmesi hali dışında) sorumlu hale getirmeyeceği, dava konusu zararlar sebebiyle taşıyana kusur izafe edilmesi mümkün olmadığından taşıyanın sorumlu tutulmasının da mümkün olmadığı anlaşıldığından açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı taraf her ne kadar sulh olunduğuna dair beyanda bulunmuş ise de, dosyada mübrez 20/08/2010 tarihli KESİN MAKBUZ-İBRANAME başlıklı belge incelendiğinde, iş bu yargılamadan ayrı ve yargılamayı etkilemeyecek şekilde tanzim edildiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple davacının sulh hakkındaki beyanlarına itibar edilmeyerek dosya kapsamına göre hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 465,00 TL den karar harcı olan 59,30 TL nin mahsubu ile fazla alınan 405,7 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı yargı gider toplamı olan 69,00 TL’nin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekili için takdir edilen 5.166,55 TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren yasal süresi içeresinde Yargıtay ilgili dairesinden temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır