Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/553 E. 2021/302 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO :2018/553 Esas
KARAR NO :2021/302

DAVA :İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :28/12/2018
KARAR TARİHİ :29/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Türk boğazlarından geçen gemilere ve tüm Türk limanlarına gelen gemilere acentelik hizmetleri veren ve ayrıca yurtdışına ürün ihracatı gerçekleştiren bir firma olduğunu, müvekkil tarafından iştigal alanı çerçevesinde … numaralı “…” isimli gemiye talep üzerine çeşitli tarihlerde geminin limana yanaşma, demirleme, pilotaj ve limanda aldığı diğer sair hizmetlerin sağlanması ve ilgili tüm masrafların ödenmesinin Müvekkil acente tarafından organize edildiğini, Müvekkilinin “…” isimli gemiye acentelik hizmeti verdiğini, buna istinaden faturalar “…” isimli geminin işleteni ve acentesi olan … Ltd. Şti. adına düzenlendiğini, müvekkilinin bahsedilen işlemleri yerine getirerek ve ilgili masrafları ödeyerek üstüne düşen görevi yerine getirmesine rağmen, toplam 140.201,33 ABD Doları olan alacak için acenteye kısmi bir ödeme yapmakla yetinildiğini, kalan 35.180,79 ABD Doları alacağı ise acentenin taleplerine rağmen ödenmediğini, müvekkilin “…” gemisinden olan alacağı TTK Md. 1320 uyarınca gemi alacaklısı hakkı verdiğini, müvekkilin “…” gemisinden olan Deniz Alacağı ve Gemi Alacağı niteliğindeki alacak TTK Md. 1321 uyarınca “…” gemisi ve eklentileri üzerinde kanuni rehin hakkı verdiğini belirterek… 14. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, takibin devamına, 35.180,79 ABD Doları alacağının, alacağın doğduğu tarihten itibaren işleyecek yıllık kamu bankalarının ABD Dolarına uyguladığı en yüksek mevduat faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki TL karşılığının davalıdan tahsiline, “…” tankeri ve eklentileri üzerinde kanuni rehin hakkı tanınmasına, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap vermemiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda özetle; İncelenen davacı şirkete ait 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olduğu ve davacı şirketin 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerini TTK. hükümlerine göre usulüne uygun tutmasından dolayı davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı … numaralı … donatanı …’ye …Tic. Ltd. Şti.’nin inceleme esnasında ticari defterlerini ibraz etmediği, davacı …’nin icra takip tarihi olan 06.12.2017 tarihi itibariyle davalı … numaralı … donatanı …’ye izafeten …Tic. Ltd. Şti.’den düzenlediği faturalardan kaynaklı olarak olarak 31.246,52 USD alacağının bulunduğu, ancak talebe bağlılık ilkesi gereğince davalı yandan 31.088,50 USD fatura alacağını talep edebileceği, davalı … numaralı … donatanı …’ye izafeten …Tic. Ltd. Şti.’nin icra takip tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğü, tarafların icra inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin değerlendirilmesinin mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi ek raporunda özetle; esasen gelinen noktada kök rapordaki tespit ve değerlendirmeyi değiştirmeyi ve/veya bahse konu rapora ekleme yapmamızı gerektirir yeni bir durum da söz konusu olmadığı, bununla birlikte mahkemenin talebi ile davalının itiraz ettiği hususlar açısından dosyanın yapılan işbu incelemesinde mahkemenin dikkatini çekmek islediğimiz ilk husus, her ne kadar iş bu ek rapor vesilesi ile tarafımızdan teknik inceleme yapılması istenmiş de olsa, dosyada bu yönde bir belgenin olmadığı ve tıpkı kök rapordaki gibi, bu sebeple defter fatura ve hesap hareketlen incelemesi dışında teknik bir değerlendirme yapmanın da mümkün olamadığı, diğer taraftan söz konusu fatura ve davacı defterleri de kök raporda detaylı ve gerekçeli bir şekilde incelenmek sureli ile varılan tespit ve değerlendirmeler mahkeme’nin takdirlerine arz olunduğu, dolayısıyla davalının hesap hareketleri, faturaların ve defterlerin delil niteliğine yönelik kök rapordaki tespit ve değerlendirmelerimiz hususunda takdirin mahkemeye ait olduğunu, benzer şekilde davalının müvekkili ile davacı arasında acentelik sözleşmesinin bulunmadığı, dolayısıyla taraflar arasındaki ilişkiye vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki itiraza gelince; davalı tarafça da davacı ile arasında bir hukuk ilişkinin varlığı kabul edildiği, diğer taraftan, sözleşme yapmaya yetkili acente dışındaki acentelik sözleşmesinin (TTK m. 107/1’in mefhumu muhalifi) yazılı yapılması zorunluluğu bulunmadığından, varlığının herhangi bir şekilde ispatlanması mümkün olduğunu, Bu genel açıklamalardan hareketle, gerek dosyamızın teknik bilirkişisi tarafından yapılan defter incelemesi gerekse dosyadaki fatura ve hesap hareketlerinden hareketle, kanaatin taraftar arasındaki hukuki ilişkinin acentelik sözleşmesinden kaynaklandığıdır ki aksinin kabulü, özellikle deniz ticareti teamülleri ile de bağdaşmayacağını, davalının davaya donatanı temsilen katılmış olmalarına rağmen değerlendirmelerin işleten üzerinden yapılmış olduğu dikkate alındığında davanın müvekkili açısından reddi gerektiği yönündeki itiraz ise taraflarınca anlaşılamadığını, kök raporumuzda sorumluluğun davalıya ait olduğu tespiti yapıldığını, acente sıfatı ile …Tic Ltd Şti.’nin sorumluluğu yönünde herhangi bir tespit yapılamadığını, benzer şekilde, esasen davalının değil acentenin defter kayıtlarının sunulmadığından bahisle, yabancı uyruklu davalının tefter kayıtlarının irdelenmiş olduğu da ifade edildiği nihayet davalının, davacının ticari defter kayıtlarının usulüne uygun tutulduğundan bahisle alacağın varlığı yönünde görüş bildirmenin usul ve yasaya aykırı olduğu yönündeki itirazına gelince bu konuda kök rapordaki heyetin mali müşavir teknik bilirkişisi tarafından gerekçeli değerlendirmeler yapılmış olduğu, hukuki ve nihai takdirin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi 3.raporunda özetle; Davacı Şirketin …’ye vermiş olduğu hizmetler dolayısıyla, acentelik hizmet ücretine hak kazandığı, dosyadaki önceki bilirkişi raporunda raaJi inceleme yapılmış olması ve bu incelemeye heyetimiz bağlı kalarak, takdir Sayın Mahkemenize ait olmak üzere, Davacı’nın faturalardan kaynaklı olarak …’den 31.246,52 USD alacağı bulunduğu, ancak talebe bağlı olarak 31.088,50 USD fatura alacağı talep edebileceği belirtilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi 4.raporunda özetle; Davacı Şirkeffn …’ye vermiş olduğu hizmetler dolayısıyla/ acentelik hizmet ücretine hak kazandığı, dosyadaki önceki bilirkişi raporunda mali inceleme yapılmış olması ve bu incelemeye heyetimiz bağlı kalarak, takdir Sayın Mahkemenize ait olmak Üzere, Davacı’nın faturalardan kaynaklı olarak …’den 31,246,52 USD alacağı bulunduğu, ancak talebe bağlı olarak 31.088,50 USD fatura alacağı talep edebileceği belirtilmiştir.
Davaya konu … 14. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
Dava konusunun davacı şirketçe davalıya sunulduğu iddia olunan acentelik hizmeti nedeniyle bakiye ücret alacağı olup olmadığı, var ise miktarı hususları olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı vekilince tahkim ve yetki itirazlarında bulunulmuş ise de yetkili mahkemelerin gösterilmediği anlaşıldığından usulüne uygun sunulmayan itirazların reddine karar vermek gerekmiştir.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporundaki tespitler mahkemece denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş olup, dayandıkları gerekçeler ile ulaştıkları tespitler mahkemece dosya kapsamı ve deliller ile uyumlu bulunduğundan alınan bilirkişi raporları karara esas alınarak hüküm tesis edilmiştir. Ancak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesin 13. Hukuk Dairesinin 2019/209 esas, 2020/1116 karar sayılı ve 12. Hukuk Dariesinin 2020/1183 esas, 2020/1063 karar sayılı kararlarında da ifade edildiği üzere davalı adına salt fatura düzenlenmesinin davalıyı borçlu kılmayacağı, dava konusu olayda hizmetin gerçekten davalıya verilip verilmediğinin ve verildiyse bakiye miktarın tespitinin gerekeceği, davacı vekilinin delil listesinin 1 nolu sırasında yer alan delilin toplanması için liman başkanlıklarına yazı yazılmadığı anlaşılmakla Makhambet isimli gemiye verilen hizmetlerin tespiti bakımından 05/08/2015-10/05/2016 tarihleri arasında …, …, …, …, …, … ve … liman başkanlıklarına yazı yazılarak dava konusu … isimli geminin limanlarına uğraklı olup olmadığı, adı geçen geminin acentelik hizmetini hangi firma tarafından verildiğinin bildirilmesinin istenildiği, gemiye verilen acentelik hizmetlerine ilişkin ellerinde bulunan tüm bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenildiği, cevap geldikten sonra dosyada mevcut raporlar da değerlendirilmek suretiyle davacı tarafın davalı tarafa sunduğunu iddia ettiği acentelik hizmeti bakımından bakiye alacağı bulunup bulunmadığı hususunda 28/04/2021 tarihli 3. Bilirkişi raporu alınmıştır.
Prensip itibariyle; faturaların düzenlenmiş olması, alacağın varlığını ispata yeterli değildir. Faturalardaki alacak kalemlerin hizmet varlığı somut olarak ispat edilmesi gereklidir. Bu durumda Davacının …’YE ihtilaf konusu iddia edilen hizmetlerin niteliği ve bu hizmetlerden doğan haklarının irdelenmesi gereklidir. Şöyle ki: TTK’nun 102. maddesinde acente tanımı genel olarak “ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye denir. Yedinci Kısımda hüküm bulunmayan hallerde aracılık eden acentelere Türk Borçlar Kanununun simsarlık sözleşmesi hükümleri, sözleşme yapan acentelere komisyon hükümleri ve bunlarda da hüküm bulunmayan hallerde vekalet hükümleri uygulanır. Taşıma, deniz ticareti sigorta, turizm gibi alanlara ilişkin özel düzenlemeler saklı tutulmuştur” şeklinde düzenlenmektedir.
Kanunda yer alan bu tanım kapsamında, gemi acentelerine ilişkin olarak özel bir düzenleme niteliğinde olan ve gemi acentesi tanımına yer verilen Gemi Acenteleri Yönetmeliği üzerinde durulması gereklidir. Yönetmeliğin 4/1. maddesinde gemi acenteleri: anlaşma yapmaya yetkilidir, bu anlaşmalarla gemi acentesi gemi sahibi, kaptan, işleten ve gemi kiralayanın nam ve hesabına hareket eder, üçüncü kişi ve kuruluşlara karşı müvekkillerinin haklarını korur, bu çerçevede yaptıkları iş ve işlemlerde kendi kusurları dışında sorumlu tutulamaz. Gemi acentesine ilişkin bir başka tanım ise, Gemi Acentelik Hizmetleri Ücret Tarifesine İlişkin Tebliğde yer alır. İlgili Tebliğin 4. maddesi uyarınca gemi acentesi, ” deniz ve taşıt araçları ile yolcu ve yük taşımalarında gemi sahibi, işleticisi, kiracısı nam ve hesabına üçüncü kişi ve kuruluşlara karşı hak ve menfaatlerini tayin edilen bölge içinde koruyan ve bunun karşılığında ücret alan gerçek ve tüzel kişiler” olarak tanımlanır.
Uygulamada, atamaya göre acenteler, “koruyucu acente” ve “çarterer acentesi” olarak hizmet verir. Gemi acenteleri, donatan veya geminin yolculuk veya zaman çarter sözleşmesi tahtında tahsis edilmesi halinde (ihtilaf konusu olayda olduğu gibi çarterer tarafından atanabilir. Uygulamada, ilki “…”, ikincisi ise “…” -“…” olarak ifade edilir Donatan acenteleri, yetkili oldukları limanlarda sadece donatan adına ve gemi ile ilgili olmak üzere hizmet verir. Burada acente özellikle donatanın, üçüncü şahıslara karşı menfaatlerini korumakla yükümlüdür. Örneğin, geminin limana yanaşmasının sağlanması bakımından liman hazırlıklarının yapılması, geminin liman masrafları listesinin hazırlanarak bildirilmesi, gemi adamlarının değişiminin sağlanması gibi. … acenteleri ise, yetkili oldukları limanlarda ilgili geminin çarter sözleşmesi tahtında gemi ve yük ile ilgili hizmetleri yerine getirir. İhtilaf konusu olayda, Davacı gemi acentesinin, donatan/işleten (… çıktısı) acentesi olarak atandığı konusunda resmi yazılarda da açıkça görüleceği dosya içerisinde sabittir. Gemi acentelik hizmetlerini ise, genel olarak şu şekilde sıralamak mümkündür; Bulunduklan limanda veya bölgede ilgili geminin limana girişinden önce boğaz trafik kontrollerine, Liman başkanlıklarına, sahil sağlık, emniyet teşkilatı, gümrük birimlerine geminin özellikleri, yükü, yanaşacağı liman hakkında bilgi verme, Geminin limana gelmesinden sonra sağlık belgesinin temini, Türk limanlarına gelen her türlü gemi ve deniz araçlarının yolcu, yük, bakım/onarım, sörvey, ikmal personel değişikliğinin sağlanması, Yükleme ve boşaltma için liman başkanlığına başvurulan yaparak, gerekli ücretleri yatırmak, Kılavuz, römorkör talebinde bulunmak, Geminin ihtiyacı olan yakıt, kumanya ve yağ ikmalinin sağlanması ,Yük ilgililerine gerekli bildirimlerde bulunarak boşaltma, istif, sayım kontrol, hizmetlerinde görev alacak kişileri temin etme ve hazır bulunmasını sağlamak,
özel yetki verilmesi halinde “…”, “…”, “…” gibi belgelerin tanzim edilmesi, Yükleme ve boşaltma faaliyetlerinin bitiminden sonra geminin liman çıkışında gerekli izin alınması, 6102 sayılı Kanunun 112 maddesi uyarınca, müvekkiline ait bir paranın gönderilmesi veya teslim edilmesinin zamanında sağlanması olduğu anlaşılmıştır.
İhtilaf konusu olayda dosya içerisinde yer alan belgeler incelendiğinde, Davacı vekili dava dosyasına , dava dilekçesi ekinde yukarıdaki tabloyu sunmuş, bu tabloda müvekkili şirketin yapmış olduğu masrafların siyah ile gösterildiğini, bahse konu masraflara kanıt faturaların ise Ek-2 de yer almakta olduğunu beyan etmiştir. Davacı vekilinin dosyaya sunduğu faturalar incelenmiş ve bu faturaların dava konusu gemiye davacının verdiği hizmetleri ile ilişkili olarak geminin limanlara, yanaşma, demirleme, kılavuzluk, römorkaj , vergiler ve limanlarda aldığı diğer sair hizmetlerin sağlandığı anlaşılmaktadır. Bu hizmetler, açıkladığımız üzere acentelik hizmetleridir. Böylece davacı acentenin faturaya konu ettiği hizmet kalemlerinin esası, dosya kapsamı ile ispatlanmış olduğu kanaatine varılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sunulan tüm deliller, usul ve yasaya uygun alınmış bilirkişi raporları bir bütün halinde incelendiğinde; davacı şirketin … LTD’ye vermiş olduğu hizmetler dolayısıyla, acentelik hizmet ücretine hak kazandığı, , incelenen davacı şirkete ait 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olduğu ve davacı şirketin 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerini TTK. hükümlerine göre usulüne uygun tutmasından dolayı davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, Davalı …numaralı … donatanı …’ye izafeten…Tic. Ltd. Şti.’nin inceleme esnasında ticari defterlerini ibraz etmediği, 6100 sayılı HMK’nın 222/5 maddesine göre davacının ticari defterlerine itibar edilerek; Davacı …’nin icra takip tarihi olan 06.12.2017 tarihi itibariyle davalı … numaralı … donatanı …’ye izafeten … Tic. Ltd. Şti.’den düzenlediği faturalardan kaynaklı olarak olarak 31.246,52 USD alacağının bulunduğu, ancak talebe bağlılık ilkesi gereğince davalı yandan 31.088,50 USD fatura alacağını talep edebileceği, Davalı … numaralı … donatanı …’ye izafeten … Ltd. Şti.’nin icra takip tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğü, bu sebeple öncesinde istenen geçmiş gün faizi isteminin haksız olduğu anlaşıldığından , kısmen haklı ve yerinde davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde kanuni rehin hakkı tesisini talep etmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 1321 maddesine göre; ” gemi alacağı, sahibine, gemi ve eklentisi üzerinde kanuni rehin hakkı verir.” Aynı yasanın 1320. Maddesinde ise gemi alacaklısı hakkı veren alacaklar sayılmıştır. Dava konusu olan acentelik hizmeti alacağı burada sayılan alacak kalemlerinden olmadığından davacının kanuni rehin hakkı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı yanın icra inkar tazminatına ilişkin talebinin değerlendirilmesinde ise; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit bir alacak niteliğinde olması gerekir. Genel bir kavram olarak, likit alacak tutarı belli, muayyen, bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek, miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yok ise likit bir alacaktan söz edilemez. (YHGK 17/10/2012gün 2012/9-838-715 sayılı İlam) Somut olayda, davalı tarafından tespit edilebilir bir alacak söz konusu olduğundan, davacının talep ettiği, kısmen kabul edilen asıl alacağın % 20 ‘ si oranında hesaplanan icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalının … 14. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyada yaptığı itirazın KISMEN İPTALİ ile takibin asıl alacak 31.088,50 USD’ üzerinden devamına, kabul edilen asıl alacak 31.088,50 USD’ye takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının USD ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile takibin devamına,
2-Kabul edilen asıl alacak 31.088,50 USD’nin %20’si oranında hesaplanan 24.094,20 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının kanuni rehin hakkı talebinin REDDİNE
4-Karar harcı olan 8.218,54 TL’den peşin alınan 3.167,78 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.050,76 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacının peşin olarak yatırdığı 3.167,78 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı yargı gider toplamı olan 3.889,9 TL’nin (35,90 TL başvurma harcı, 154,00 TL posta gideri ve 3.700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere) davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 3.432,83 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı için takdir edilen 15.379,69 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
8-Davalı vekili için takdir edilen 4.080,00 TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
9-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip talep halinde taraflara iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır