Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/549 E. 2021/192 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2018/549 Esas
KARAR NO : 2021/192
DAVA : İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 30/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili nezdinde %25hisse ile sigorta teminatı altında bulunan … A.Ş.’ye ait yoğuşturucu ve ekipmanlarının davalı taşıyanın nakliyesi sırasında hasar gördüğünü, eksper incelemesi ile muafiyet sonrası hasar tutarının 38.012,20 USD olduğunun tespit edildiğini ve 13.12.2017 tarihinde davacının %25 hissesine denk gelen 9,503,05 USD’nin ödendiğini, davalının meydana gelen hasardan sorumlu olduğunu ve rücu taleplerinin sonuçsuz kaldığını, hasar tutarının davalıdan tahsili için başlatılan … İcra Dairesi’nin 2018/… sayılı icra takibinin davalının haksız itiraz ile durdurulduğunu beyanla … İcra Dairesi’nin 2018/… sayılı dosyasıyla 9.503,05 USD hasar tutarı ile ödenme tarihi 13.12.2017 itibariyle 217,950 USD işlenmiş faizinin toplamı 9.721,00 USD’nin tahsili için 12.04.2018 tarihinde başlatılan icra takibine yönelik davalı itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşımanın 2 ayrı araç ile yapılan multimodal taşıma olduğunu, uluslararası FİATA kurallarına göre hak düşürücü sürenin 9 ay olduğunu, emtianın varış tarihinin 25.05.2017 ve icra takip tarihinin 12.04.2018 olduğu dikkate alındığında 9 aylık hak düşürücü sürenin dolmasından sonra başvuru yapılmış olduğunu, davalı taşıyıcıya süresinde bildirim yapılmadığını, davalı taşıyıcının kusurlu ve sorumlu olduğu yönünde belge olmadığını, sınırlı sorumluluk hükümlerinin dikkate alınması gerektiğini, ekspertiz raporunun kabul edilmediğini beyanla davanın reddini karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacı … şirketine nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın davalının sorumluluğunda taşınması sırasında oluştuğu iddia edilen hasar nedeniyle sigortalıya ödenen hasar bedelinin davalıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yöneyik itirazın İİK nun 67.maddesi gereğince iptaline ilişkindir. Uyuşmazlığın; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı, tarafların husumet ehliyetlerini haiz olup olmadıkları, geçerli bir sigorta sözleşmesi kapsamında ödemenin yapılıp yapılmadığı, usule uygun bir hasar ihbarının bulunup bulunmadığı, hasarın deniz taşıma esnasında ve davalının kusur ve sorumluluğu altında meydana gelip gelmediği ve buna göre varsa davacı alacağının miktarının tespiti hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
… İcra Müdürlüğünün 2018/… Esas sayılı dosyası incelendiğinde; Alacaklı … tarafından borçlu … Ltd. Şti. aleyhine 19/08/2018 tarihinde işlemiş faiz dahil toplam 9.721,00.USD (40.264,38.TL)’nin tahsili için ilamsız icra takibi yapılmış olduğu, borçluya ödeme emrinin 30/04/2018 tarihinde tebliği üzerine borçlunun 30/04/2018 tarihli itirazı ile takibin durduğu, iş bu davanın 28/12/2018 tarihinde İİK md 67 uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler …, … ve … tarafından tanzim edilen 19/06/2020 tarihli raporda, Davalı …’un, dava konusu taşıma bakımından taşıyıcı sıfatını haiz olduğu; taahhüt ettiği taşıma gerek deniz gerekse kara yolu ayaklarını içerdiğinden karma bir taşıma olduğu, Dava dışı sigortalı …’ın dava konusu yük üzerinde sigortalanabilir menfaati bulunduğu ve davacının, sigorta himayesi kapsamındaki rizikonun gerçekleşmesi sonucunda, geçerli bir sigorta sözleşmesine dayanarak ödemesi gereken sigorta tazminatını ödediği; dolayısıyla dava dışı sigortalısının haklarına TTK m. 1472 uyarınca halef olduğu; Dosya içeriğinde hasarın TTK m. 1185/1’e uygun şekilde taşıyana ihbar edildiğine yahut TTK m. 1185/2’ye uygun olarak tarafların katılımıyla mahkemece inceleme yapıldığına dair bir belge ya da bilgi bulunmadığından TTK m. 1185/4 uyarınca ispat yükünün taşıyan lehine yer değiştirdiği, Dava konusu taşıma bakımından davalı …, karayolu ayağı da dahil olmak üzere nihai varış yerine kadar taşımayı üstlendiğinden, zarar deniz yoluyla taşıma sırasında değil de karayolu taşıması sırasında meydana gelmiş olsa dahi, karayolu taşımasını gerçekleştirenlerin davalının yardımcı şahsı olması dolayısıyla davalının bunların kusurlarından sorumlu olduğu; bu bakımdan davalının sorumlu tutulup tutulamayacağının belirlenmesinde zararın taşımanın hangi safhasında meydana geldiğinin tespitinin bir fark yaratmayacağı; zarar sebebinin belirlenmesinin ise önem arz ettiği; zarar sebebinin belirlenmesinde dosyaya sunulan ekspertiz raporunda varılan sonuçların esas alınıp alınmayacağı hususunda takdirin Sayın Mahkeme’ye ait bulunduğu; kurulumuzda bulunan uzman bilirkişi zararın “konteyner içinde uygulanan sabitleme İşleminin bu tür bir taşıma için yeterli olmamasından kaynaklandığı” kanaatine ulaştığından, ve taşıma sözleşmesinin 3.5. maddesi uyarınca sabitleme tedarikçinin sorumluluğunda bulunduğundan kurulumuzda bulunan uzman bilirkişinin tespitleri çerçevesinde meydana gelen zararın davalı taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten meydana geldiğinin kabulünün gerektiği, Taşıyandan talep edilebilecek toplam zarar miktarının işlemiş faiz dahil 5.526,06 USD olduğu; dosyada bulunan ekspertiz raporundaki bilgiler ile özet çeki listesindeki bilgiler dikkate alındığında, ağırlık esas alınarak yapılan hesaplama sonucu belirlenen sınır (2 ÖÇH x 1.950 kg= 3.900 ÖÇH) paket sayısı esas alınarak yapılan hesaplama sonucu belirlenen sınırdan (1 x 666,67 ÖÇH= 666,67 ÖÇH) daha yüksek olup daha yüksek olan sınırın esas alınacağı; bu şekilde hesaplanan sınırın TTK m. 1186/1 uyarınca fiilî ödeme günündeki veya taraflarca kararlaştırılan diğer bir tarihteki, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nca belirlenen değerine göre Türk Lirasına çevrileceği; düzenlenen konişmentoda eşyanın cinsi ve değeri beyan edilmiş yahut konteyner içeriği zikredilmem işse hesaplamanın da buna uygun şekilde yapılmasının gerektiği; ancak dosyaya dava konusu taşımaya ilişkin konişmento sunulmadığından buna yönelik herhangi bir tespit yapılmanın mümkün olmadığına ilişkin görüş ve tespitlerini bildirmişlerdir.
Tarafların beyan ve itirazları üzerine dosya bilirkişi kuruluna yeniden tevdi edilmiştir. Bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen 03/02/2021 tarihli ek raporda, bilirkişiler kök rapordaki görüş ve tespitlerini yinelemişlerdir.
Davalı vekilince FIATA kuralları gereğince davanın 9 aylık hak düşürücü sürede açılmadığından bahisle itirazda bulunulmuşsa da; Taşıma İşleri Komisyonculuğu Hizmetleri İçin FIATA Örnek Kuralları (FIATA Model Rules for Freight Forwarding Services), Uluslararası Taşıma İşleri Komisyoncuları Birliği (International Federation of Freight Forwarders Associations) tarafından hazırlanan ve Kuralların 1.1. maddesi uyarınca ancak taraflarca sözleşme içeriğine dahil edilmesi halinde uygulanabilen kurallardır. Kuralların 20. maddesine göre ise, Kurallar ancak uluslararası antlaşmaların ya da ulusal hukukun emredici hükümlerine aykırı olmadığı takdirde ve ölçüde uygulanır. Dosyaya sunulan davaya konu sözleşmede FIATA Örnek Kuralları’na atıf yapılmadığı gibi, yapılsa dahi hak düşürücü süreye ilişkin gerek TTK 1188 maddesi gerekse CMR 32 maddesi hükümleri emredici nitelik taşıdığından 9 aylık hak düşümü süresi öngören bir kuralın uygulanmasının mümkün olmadığı kabul edilmiş ve davalının itirazı yerinde görülmemiştir.
Dosyada bulunan ve dava dışı sigortalı ile davalı … arasında akdedilmiş olan, tarafların kaşe ve imzalarını havi, 11/02/2016 tarihli, “Nakliye vc İthalat Gümrük Operasyon Hizmetleri Sözleşmesi”nin incelenmesinden, davalının dava konusu yükü müşterinin belirteceği limandan teslim alarak “saha” olarak tabir edilen, … Tesisi’nin bulunduğu Aşkabat adresindeki nihai vanş yerine kadar deniz ve kara yolundan taşımayı üstlendiği anlaşılmaktadır. Nitekim dosyada bulunan ve davalı … tarafından dava dışı sigortalı … adına düzenlenmiş olan … numaralı taşıma ücreti faturasında da teslim yeri “Akhal, Velayat – Türkmenistan” olarak gösterilmiştir. Bu çerçevede davalı …, dava konusu taşıma bakımından taşıyıcı sıfatını haiz olup taahhüt ettiği taşıma gerek deniz gerekse kara yolu ayaklarını içerdiğinden karma bir taşımadır. Kaldı ki davalı …, 04/02/2019 tarihli cevap dilekçesinde “işbu davaya konu taşımanın iki ayrı taşıma aracı ile yapılmış multimodal bir taşıma oIduğu”nu beyan etmiş olup; dava konusu taşıma işini üstlenmediği, taşıyıcı sıfatını haiz olmadığı savunmasında bulunmamıştır. Bu çerçevede davalının dava konusu taşıma bakımından taşıyıcı sıfatını haiz olduğu ve dava konusu taşımanın hem deniz hem de karayolu ile taşımayı içeren karma bir taşıma sonucuna varılmıştır.
Dosyada bulunan ve dava dışı sigortalı ile davalı … arasında akdedilmiş olan, tarafların kaşe ve imzalarını havi, 11/02/2016 tarihli, “Nakliye ve İthalat Gümrük Operasyon Hizmetleri Sözleşmesi”; dosyada bulunan ve dava dışı satıcı … Ltd. tarafından düzenlenmiş olan CIP kaydını havi 10/01/20I7 tarihli mal faturası; davalı … tarafından dava dışı sigortalı … adına düzenlenmiş olan … numaralı taşıma ücreti faturası ve dosyada bulunan … numaralı, 29/09/2015 başlangıç, 03/11/2017 bitiş tarihli Nakliyat Abonman Blok Poliçesi, söz konusu poliçenin vadesinin 30/6/2018 tarihine kadar uzatılmasına ilişkin 10 numaralı Vade Uzatma Zeyili ile 13/12/2017 tarihli, … makbuz numaralı EFT ödeme belgesinin incelenmesinden, dava dışı sigortalı …’ın dava konusu yük üzerinde sigortalanabilir menfaati bulunduğu ve davacının, sigorta himayesi kapsamındaki rizikonun gerçekleşmesi sonucunda, geçerli bir sigorta sözleşmesine dayanarak ödemesi gereken sigorta tazminatını ödediği; dolayısıyla dava dış sigortalısının haklarına TTK 1472 maddesi uyarınca halef olduğu kabul edilmiştir.
TTK 1185/1 maddesi uyarınca “zıya veya hasarın en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında taşıyana yanlı olarak bildirilmesi şarttır. Zıya veya hasar haricen belli değilse, bildirimin eşyanın gönderilene teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak üç gün içinde gönderilmesi yeterlidir. İhbarnamede zıya veya hasann neden ibaret olduğunun genel olarak belirtilmesi gereklidir ” TTK 1185/2maddesinde eşyanın incelenmesi tarafların katılımıyla mahkeme veya yetkili makam ya da bu husus için resmen atanmış uzmanlar tarafından yapılmışsa bildirime gerek olmadığı hüküm altına alınmıştır.
Dosyada bulunan ve dava dışı … Ltd. tarafından davalı …’a hitaben yazılmış olan 25/05/2017 tarihli ihtarda, “Kobe/Japonya’dan 14 Mart 2017 tarihinde IMO numarası … olan … adlı gemiye yüklemesi yapılan … referanslı sevkiyata ait dava konusu boru malzemelerinin 22.5.2017 tarihinde sahaya hasarlı ulaştığı ve bu hasardan ötürü nakliyecinin sorumlu tutulacağı” beyanı yer almaktadır. Ancak ihtarda taşıyanın yahut bir temsilcisinin imzası bulunmadığı gibi, anılan ihtarın taşıyana gönderildiğini ispatlayan başka bir belge ya da bilgi de dosyaya sunulmamıştır.
Dosya içeriğinde hasarın TTK 1185/1 maddesine uygun şekilde taşıyana ihbar edildiğine yahut TTK 1185/2 maddesine uygun olarak tarafların katılımıyla mahkemece inceleme yapıldığına dair başkaca bir belge ya da bilgi bulunmamaktadır. TTK 1185/4 maddesi uyarınca “eşyanın zıya veya hasarı ne bildirilmiş ne de tespit ettirilmiş olursa, taşıyanın eşyayı denizde taşıma senedinde yazılı olduğu gibi teslim ettiği ve eğer eşyada bir zıya veya hasarın meydana geldiği belirlenirce, bu zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği kabul olunur. Şu kadar ki, bu karinelerin aksi ispat olunabilir”. Düzenlemesi mevcuttur. Taşımanın karayolu ile gerçekleştirilen kısmı bakımından da CMR 30 maddesine uygun bir hasar ihbarı yapılmamış olduğundan, karayolu taşımasının sonunda yükün gönderilene taşıma senedinde yazılı olduğu gibi teslim edildiği karine olarak kabul edilir .
Dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki sözleşmenin 3.5. maddesi uyarınca, “yükün kancalanması, yüklenmesi, boşaltılması, bağlanması, tespit edilmesi ve üzerine tente konulması ve nakliye sırasında hasar görmesini önlemeye yönelik gereğine uygun depolama işlemlerinin yüklenici (ibrakom) tarafından gerçekleştirilmesi” kararlaştırılmıştır. Aynı maddede “konteynerle yapılan sevkiyatlarda FAS’ın, [Free Alongside Ship kaydı] doldurma, bağlama, tespit etme, terminalde elleçleme giderlerini de kapsadığı ve bunların tedarikçinin sorumluluğunda olduğu” belirlenmiştir. Tedarikçi ise, sözleşmenin 1.10 maddesinde “müşteri (dava dışı sigortalı …’ın) adına ve hesabına yükleniciye (davalı …’a) kargo teslimatı yapan müesseseler” şeklinde tanımlanmıştır. Yukarıda belirtildiği üzere, zararın taşıyanın sorumlu olduğu bir sebepten ileri geldiğini ispat yükü taşıyandan talepte bulunana aittir. Dosya içeriğinde zararın ne şekilde meydana geldiğinin ve taşıyanın yahut adamlarının bunda kusurlarının bulunup bulunmadığının tespiti bakımından esas alınabilecek tek belge hasar ekspertiz raporudur. Burada “uygulanan sabitleme işleminin bu tür bir taşıma için yeterli olduğunun anlaşıldığı; söz konusu hasarın, büyük olasılıkla, konteynerin liman aktarmaları sırasındaki sert elleçlemeler ve/veya … Limanı’ndan proje sahasına kadar gerçekleştirilen karayolu sevkiyatı sürecindeki bozuk yol şartları ve olası sert manevralar neticesinde sabitleme kalaslarının yerinden çıkması sonucu meydana gelmiş olabileceği” kanaatine ulaşılmıştır. Ekspertiz raporunda varılan bu sonucun gerek zararın hangi aşamada meydana geldiği, gerekse taşıyana atfı mümkün bir kusur sonucunda oluşup oluşmadığı bakımından çeşitli belirsizlikler içerdiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşıma bakımından davalı …, karayolu ayağı da dahil olmak üzere nihai varış yerine kadar taşımayı üstlendiğinden, zarar deniz yoluyla taşıma sırasında değil de karayolu taşıması sırasında meydana gelmiş olsa dahi, karayolu taşımasını gerçekleştirenler davalının yardımcı şahsı olup davalı bunların kusurlarından sorumludur. Bu bakımdan davalının sorumlu tutulup tutulamayacağının belirlenmesinde zararın taşımanın hangi safhasında meydana geldiğinin tespiti bir farklılık yaralmayacaktır. Buna karşılık zarann sebebinin belirlenmesi önem arz etmektedir. Belirtildiği üzere dava konusu uyuşmazlıkta zarar süresinde ve usulüne uygun şekilde bildirilmiş olmadığından ispat yükü yer değiştirmiş olup, davacının dosyaya sunulan ekspertiz raporu ile söz konusu ispat külfetini yerine getirmiş sayılamayacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Dosyada alınan bilirkişi raporunu düzenleyen uzman bilirkişi ise, teknik incelemesi neticesinde, “konteynerin sadece kapak tarafına enlemesine kalaslar ile sabitlenmesinin bu tür bir taşımada yetersiz kalacağı; konteynerin kapak kısmından arka kısmına doğru boş kalan kısımlarının yine kalaslar ile çapraz olarak ve enlemesine beslenerek sabitlenmesi gerekirken bunun verine getirilmediği; konteyner içinde uygulanan sabitleme İşleminin bu tür bir tasıma için yeterli olmadığı; yükteki hasarın taşımanın herhangi bir safhasında meydana gelmiş olabileceği; tam olarak hangi safhada meydana geldiğini tespit etmenin dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre mümkün olmadığı” sonucuna varmıştır.
Bilirkişilerce de zararın karayoluyla taşıma safhasında oluştuğu değerlendirilmekle birlikte, nasıl meydana geldiğinin ve taşıyıcıya atfı mümkün bir kusur sonucunda oluşup oluşmadığının ispatı külfeti davacı üzerindedir. Ancak hasarın davalıların kusuru nedeniyle ve sorumlulukları altında meydana geldiği dosyaya sunulan belgeler çerçevesinde ispat edilememiştir. Uzman bilirkişinin tespitleri çerçevesinde yukarıda bahsedilen taşıma sözleşmesi 3.5 maddesi uyarınca kontener içi sabitleme işleminin davacı sigotalısı sorumluluğunda bulunduğu da gözetilere meydana gelen zararın davalı taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten meydana geldiği dolayısıyla davalı taşıyıcının dava konusu yük hasarından sorumlu tutulamayacağı sonucuna varılmıştır.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporlarındaki tespitler mahkemece denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş ve dayandıkları gerekçeler ile ulaştıkları tespitler ise mahkemece dosya kapsamı ve deliller ile uyumlu bulunduğundan bilirkişi raporu da hükme esas alınarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
-Şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 678,29TL den karar harcı olan 59,30TL nin mahsubu ile fazla alınan 618,99TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davalı yargı gider toplamı olan 22,00TL’nin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekili için takdir edilen 6.034,37.TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/03/2021

Katip …

Hakim …
e-imzalıdır