Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/520 E. 2021/213 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO:2018/520 Esas
KARAR NO:2021/213

DAVA:İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/12/2018
KARAR TARİHİ:20/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava dışı sigortalısı … … A.Ş.’ ye ait emtianın, … numaralı Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ile teminat altına alındığını, sigortalısına ait 070 adet mobilya emtiasının 11.04.2017 tarihli vc … numaralı taşıma senedi tahtında … gemisine yüklendiğini, … …/… taşındığını, emtiaların varma yerine geldiğinde … nolu konteyner içerisindeki mobilya emtialarından 18 adetinin konteyner içinde ıslandığının tespit edildiğini, hasar ile ilgili ekspertiz incelemcsi yapıldığını ve tutanak tutulduğunu, hasarın davalıya ihtar edildiğini, taşıma senedinin davalı … A/S adına düzenlendiğini, davalının taşıyan sıfatını haiz olduğunu ve oluşan hasardan TTK’nun 1178. maddesi kapsamında sorumlu bulunduğunu, dava dışı sigortalının uğradığı zararın tazmin edildiğini, 6102 sayılı TTK’mn 1472. maddesine göre hukuken sigortalının haklarına halef olduğunu, ayrıca ibraname de düzenlendiğini, kanuni halef sıfatının yanında TBK nun 183. maddesi kapsamında akdi halef sıfatını da haiz olduğunu, taşıyanın, hem kendisinden beklenen dikkat ve üzeni göstermediğini hem de hasarın, eşyanın kendi hakimiyetinde bulunduğu sırada meydana geldiğini, dolayısıyla TTK md. 1178 uyarınca taşıyanın sorumluluğunun söz konusu olduğunu, borçlular aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası kapsamında başlattıklarını, takibe borçlular/davalı tarafından yapılan itirazın haksız ve mesnetsiz olup iptali gerektiğini beyanla, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …’nin davacının sigortalısına karşı taşıyan sıfatını haiz olmadığını, … ile davacının sigortalısı arasında herhangi bir akdi ve hukuki ilişki olmadığını, …’ye dava konusu yükleri taşıttıran ve navlun mukavelesi akdedenin dava dışı … A.Ş firması olduğunu, nitekim taşımaya ilişkin … numaralı konişmento incelendiğinde bu konişmento üzerinde davacının sigortalısının yer almadığının görüleceğini, yani davacının sigortalısının … numaralı konişmentoya taraf olmadığını, ayrıca yine … numaralı konişmento incelendiğinde bu konişmento üzerinde navlun ile ilgili “collect” kaydının yer aldığının görüleceğini, dava konusu taşımada navlun ücretinin de dava dışı … … A.Ş tarafından ödendiğini, bunun da taşıtan ve gönderilen sıfatını haiz tarafın dava dışı … … A.Ş. olduğunu gösterdiğini, zira dava konusu yüklerin, tahliye limanına ulaşmasını müteakip 02.05.2017 tarihinde imzası karşılığında …. Noterliğinin 07.01.2015 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesine istinaden dava dışı … … … A.Ş adına vekaleten hareket eden … isimli şahsa fiilen teslim edildiğini, davacının sigortalısının kim olduğunu dahi bilmediğini, davacının sigortalısına karşı taşıyan sıfatı bulunmadığını, …’nin davacının sigortalısına karşı fiili taşıyan sıfatını haiz olmadığını, fiili taşıyandan söz edebilmek için, o kişinin geminin maliki, kiracısı veya işleteni olması gerektiğini, bu sıfatlardan biri ile taşımayı fiilen gerçekleştirmiş olması şartı arandığını, konişmento üzerinde taşımanın gerçekleştirildiği gemi olarak … sefer sayılı… isimli geminin kayıtlandığını, …” isimli geminin maliki, kiracısı, işleteni, acentesi, donatanı olmadığını, dava dışı taşıtan ve gönderilen sıfatını … A.Ş firmasına karşı dava konusu taşımanın sadece … … … Limanından … Limanına yapılan denizyolu bacağım üstlendiğini, dava konusu emtiaların tahliye limanı olan … Limanına ulaşıp gemiden tahliye edilmesini müteakip de hu yüklerin 02.05.2017 tarihinde dava dışı … … … A.Ş’ne im/.a karşılığında konleynerler ile birlikte fiilen teslim edildiğini dava dışı … … … A.Ş’ne karşı tüm sorumluluğunun ve üstlenmiş olduğu deniz taşımasının sona erdiği; bunu müteakip dava konusu yüklerin konteynerler ile birlikte kapalı ve mühürlü olarak dava dışı … .. A.S firmasının risk ve sorumluluğunda, bizatihi kendisinin organize etliği kara nakliyesi ile tahliye limanı olan … … … … limanından dava dışı … firmasının “… Mahallesi. … Cad. … …/…” adresindeki deposuna götürüldüğünü, nitekim dava konusu olaya ilişkin … şirketi tarafından düzenlenen 10.05.2017 tarihli “Tutanak” başlıklı belgede, dava konusu konleynerin … plakalı araç ile şirketin İstanbul ilindeki antreposuna getirildiğinin belirtildiğini, ne var ki … plakalı aracın da müvekkiline ail olmadığını, yüklerin dava dışı alıcısı … Forwarding in kendi sorumluluğundaki kara nakliyesi ile taşındığı …/… … Lojistik deposu arasındaki mesafenin 75 Km olduğunu, hal böyle olunca, kabul anlamına gelmemek kaydı ilct konteynerde bir delik olduğu ve bu dilekten giren su nedeniyle yüklerin hasarlandığı varsayılsa dahi konteynerde var olduğu öne sürülen deliğin ne zaman ve nerede (deniz taşımasında mı yoksa iç kara nakliyesinde mi) meydana geldiğini açık şekilde davacının ortaya koyması gerektiğini, kaldı ki hasarın nerede ve taşımanın hangi bacağında (iç kara nakliyesi veya denizyolu taşıması) meydana geldiği keyfiyetinin sorumlulukların tespitinin yanı sıra uygulanacak hukukun tespiti için de önemli olduğunu, davaya konu konteynerlerin liman sahasında dava dışı yük alıcısı olan … … A.Ş firmasına fiili teslimi anında konteynerlerin kendisinde herhangi bir hasar bulunmadığını, konteynerlerde böyle bîr hasar / delik / yırtık / şekil bozukluğu bulunmadığı için liman idaresi taralından liman kapı çıkış anında uygulamada “…” olarak adlandırılan tutanağın düzenlenmediğini, dava konusu uyuşmazlığın … … taşınan toplam 5 adet konteynerden sadece 1 konteyner muhteviyatı yükün ”ıslanmaya dayalı olarak” harılandığı iddiasına dayanan sigorta rücu davası olduğunu, genel kural olarak ıslaklık nedeni ile meydana gelen yük hasarlarında ilk olarak tespit edilmesi gereken hususun ıslaklığın nevi, yani bu ıslaklığın deniz suyundan mı yoksa tatlı sudan mı ileri geldiği olduğunu, oysa dava dilekçesinde iddia olunan ıslaklığın deniz suyundan mı yoksa tatlı sudan mı ilen geldiğinin belirtilmediğini, sigorta hukuku bakımından, ıslaklık nedeniyle meydana gelen hasarlarda ıslaklığın nevrnin tespiti, yani bu ıslaklığın deniz suyundan mı yoksa tatlı sudan mı ileri geldiğinin tespitinin öneminin, emtia nakliyat sigortaları genel şartları madde 4/a uyarmca tatlı sudan meydana gelen hasarların sigorta kapsamı dışında olmasından kaynaklandığını, davacının ıslaklığa dayalı hasar iddiası ile ilgili halel’ sıfatı kazanabilmesi için iddia olunan ıslaklığın tatlı sudan değil fakat deniz suyundan ileri geldiğini ispat etmesi yani yükler üzerinde gümüş nitrat testi yaptırması gerektiğini, oysa dosya kapsamında henüz iddia olunan hasarın safi deniz suyundan ileri geldiğinin ispat edilemediği; bu vesile ile hali hazırda davacı işbu davada halef sıfatını kazanamadığını, davacı yan sigortalısına hır ödeme yapmış ise dahi, bu ödemenin ex gratia yani kuvertür dışı bir ödeme (hatır ödemesi) olduğunu, dava konusu yükler tahliye limanı olan … Limanında gemiden tahliye edildikten sonra yük alıcısı olan dava dışı … … A.Ş’ne 02.05.2017 tarihinde imza karşılığında fiilen teslim edildiğini, dava dışı yük alıcısı olan … … A Ş. firmasının da bu tarihte yükleri liman sahasından çıkarttığını, şu durumda dava konusu yüklerin dava dışı alıcısına imza karşılığı fiilen teslim tarihin 02,05,2017 olduğu; hali ile yükte bir hasar var ise dava dışı alıcının 02.05.2017 tarihinden banlamak üzere 3 günlük yasal süresi içinde iddia edilen hasarı taşıyana ihbar etmesi ve bu ihbarda hasarın neden ibaret olduğunu açıklaması gerektiğini, oysa 02.05.2017 tarihinden itibaren yasal süresi içinde yapılmış olan herhangi bir hasar ihbarının bulunmadığı; dava konusu uyuşmazlıkta ne sigortalı, ne dava dışı yük alıcısı … … A Ş. ne de davacı sigortacının, her iki tarafın iştiraki ile ve mahkemeler vasıtası ile yük üzerinde herhangi bir İnceleme/tespit de yaptırmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacı … şirketine nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın davalının sorumluluğunda taşınması sırasında oluştuğu iddia edilen hasar nedeniyle sigortalıya ödenen hasar bedelinin davalıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yöneyik itirazın İİK nun 67.maddesi gereğince iptaline ilişkindir. Uyuşmazlığın; tarafların husumet ehliyetlerini haiz olup olmadıkları, geçerli bir sigorta sözleşmesi kapsamında ödemenin yapılıp yapılmadığı, usule uygun bir hasar ihbarının bulunup bulunmadığı, hasarın deniz taşıma esnasında ve davalının kusur ve sorumluluğu altında meydana gelip gelmediği ve buna göre varsa davacı alacağının miktarının tespiti hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; Alacaklı … A.Ş. tarafından borçlu … ye … … A.Ş. aleyhine 14/03/2018 tarihinde işlemiş faiz dahil toplam 1.372,00.TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi yapılmış olduğu, borçluya ödeme emrinin 19/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 21/03/2018 tarihli itirazı ile takibin durduğu, iş bu davanın 226/12/2018 tarihinde İİK md 67 uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler … ve … tarafından tanzim edilen 07/09/2020 tarihli raporda, Davalının dava konusu taşıma bakımından fiili taşıyan sıfatını haiz olduğu, Davacının dava dışı sigortalısının haklarına TTK m. 1472 uyarınca halef olduğu, Dava konusu olayda depoya kadar olan iç kara taşımasının da davalı tarafından üstlenilmiş olması ve yükün teslimi esnasında düzenlenen, davalı fiili taşıyanın yardımcı şahsı olan araç şoförünün imzasını havi tutanak karşısında. TTK nın, 1185/1 “e uygun bir bildirim bulunmadığından ve bu nedenle ispat yükünün yer değiştirdiğinden söz edilemeyeceği, Kurulumuzda bulunan uzman bilirkişinin görüşüne göre dosyada mevcut deliller çerçevesinde dava konusu yük hasarının ne şekilde meydana geldiğini tespit etmek mümkün olmamakla birlikte zararın taşıyanın sorumluluk sahasında meydana geldiği; TTK m. 1179/1 uyarınca ispat yükü kendisine düşen davalı fiili taşıyanın zararın kendisinin ve adamlarının kusurundan kaynaklanmadığım ispatlayamamış olması karşısında davalının meydana gelen yük hasarından sorumlu olduğu sonucuna varılması gerekeceği, Dosyaya sunulan eksperiiz raporunda yapılan hesaplamanın esas alınıp alınmayacağı hususunda takdirin Savın Mahkeme’ye ait olduğu; bu hesaplama esas alındığı takdirde, sovtaj tcnzilli ve %10 ilave bedel hariç toplam zarar tutarının poliçe kuru üzerinden TL karşılığının 1.157,71095.TL olduğu, hasara uğrayan emtianın koli adedi ve ağırlığı dosya içeriğinden tespit edilemediğinden sorumluluğun üst sınırının hesaplanamadığına ilişkin görüş ve tespitlerine yer vermişlerdir.
Tarafların beyan ve itirazları üzerine dosya bilirkişi kuruluna yeniden tevdi edilmiştir. Bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen 03/02/2021 tarihli ek raporda, davacı vekilinin “müvekkilinin düzenlediği konişmentoda alıcı olarak dava dışı sigortalı görünmediği için konişmentoda geçen alıcı deposu (SD) ifadesinin, konişmentodaki alıcı olan …’in deposu olduğu” yönündeki itirazı kurulumuzca yerinde görülmüş; bu çerçevede eşyanın … … deniz yoluyla ve boşaltma limanından …’in deposuna kara yoluyla taşınmasının davalı fiili taşıyan tarafından gerçekleştirildiği dosya içeriğinden sabİtse de, dava dışı sigortalının deposuna yapılan kara taşımasının davalı tarafından üstlenildiğine ilişkin bir belge ya da bilgi bulunmadığı; buna göre araç şoförünün imzasını havi 10/05/2017 tarihli tutanağın TTK m. 1185/1 anlamında bir zarar bildirimi olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı; bu çerçevede TTK m. 1185/4 uyarınca ispat yükü kendisine düşen davacının zararın fiili taşıyanın ve adamlarının kusurundan kaynaklandığını ispatlayıp ispatlayamadığının değerlendirilmesi gerekeceği; kurulumuzda bulunan uzman bilirkişinin zararın sebebini tespit edemediği; ekspertiz raporunda varılan “meydana gelen hasarın gemi taşımacılığı sırasında olduğu sabit görülmüştür” şeklindeki sonucun, davacının üzerine düşen ispat yükünün yerine getirilmesi bakımından yeterli olup olmadığı hususunda görüş ve tespitlerine yer vermişlerdir.
Dava halefiyete müsteniden açılmış olmakla, davacı … şirketinin halef sıfatını ve buna bağlı olarak aktif husumet ehliyetini kazanabilmesi için, bir sigorta sözleşmesinin mevcut olması, sigortacının himaye kapsamında yer alan riziko sebebiyle meydana gelen zararları ödemiş olması ve dava dışı sigortalının talepte bulunabileceği zararın ortaya çıkmasından sorumlu üçüncü bir kişinin varlığı gereklidir. Bu bağlamda ilk koşul bakımından yapılan değerlendirmede, dosya içeriğinde yer alan … numaralı poliçe örneği ile de sabit olduğu gibi davacı … ile dava dışı sigortalı … …. AŞ arasında Nakliyat Emtia Poliçesi ile nakliyat rizikolarına karşı sigorta sözleşmenin yapıldığı anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut bulunan 07/06/2017 tarihli ödeme belgesi uyarınca, davacı şirket tarafından sigortalısına poliçe kapsamında 81.372,00TL tutarında tazminat ödemesi yapılmış olduğu görülmektedir. Şu halde huzurdaki davada TTK 1472 maddesi uyarınca davacı sigortacının halefıyet hakkının doğduğu ve buna bağlı olarak, aktif husumet ehliyetine sahip olduğu mahkemece kabul edilmiştir.
Davalıların pasif husumet ehliyetine sahip olup olmadığını tespit, esasında dava konusu taşıma sebebiyle taşıyan sıfatını haiz olup olmadığına bağlıdır. Bu bağlamda genel olarak ifade etmek gerekirse; bir tarafın (taşıyan) deniz yolu ile yük taşıma taahhüdünde bulunduğu; diğer tarafın (taşıtan) ise ücret (navlun) ödeme borcu altına girdiği sözleşme olan navlun sözleşmesinde, taşıma taahhüdünü üzerine alan kişi taşıyandır ve taşıyanın sıfatını tayinde dikkate alınan en önemli belge ise konşimentodur. Nitekim TTK 1238 maddesi uyarınca konişmentoyu taşıyan sıfatıyla imzalayan veya konişmento kendi ad ve hesabına imzalanan kişi, taşıyan sayılır.
Dosyaya sunulan ve davalı Maersk Line tarafından düzenlenen … numaralı konişmentonun dava konusu taşımaya ilişkin olması; … numaralı Transit Refakat Belgesi nde dava konusu yükün alıcısının dava dışı sigortalı … olarak gösterilmiş bulunması ve konişmentoda gönderilen olarak gösterilen dava dışı … tarafından davacıya hitaben yazılan 31/05/2017 tarihli ihtarnamede dava konusu taşımanın dava dışı … adına gerçekleştirildiğinin belirtilmiş olmasının birlikle değerlendirilmesinden, dava dışı sigortalı …’ye ait yükün taşınması işinin dava dışı … tarafından üstlenildiği; dolayısıyla dava dışı … akdi taşıyan sıfatını haiz olduğu: dava dışı …’in dava konusu taşımanın icrasını davalıya bıraktığı; dolayısıyla davalının dava konusu taşıma bakımından fiili taşıyan sıfatını ve dolayısı ile pasif husumet ehliyetini haiz olduğu mahkemece kabul edilmiştir.
TTK 1184/1 maddesi uyarınca gönderilen; eşyayı teslim almadan, taşıyan, kaptan veya gönderilen, eşyanın hâl vc durumunu, ölçü. sayı veya tartısını tespit ettirmek amacıyla onları mahkemeye veya yetkili diğer makamlara ya da bu husus için yetkili uzmanlara inceletebilir. Mümkün oldukça diğer taraf da incclemedc hazır bulundurulur. TTK 1185/1 maddesi uyarınca “zıya veya hasarın en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında taşıyana yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Zıya veya hasar haricen belli değilse, bildirimin eşyanın gönderilene teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak üç gün içinde gönderilmesi yeterlidir. İhbarnamede zıya veya hasarın neden ibaret olduğunun genel olarak belirtilmesi gereklidir” TTK 1185/2’de ise eşyanın incelenmesi tarafların katılımıyla mahkeme veya yetkili makam ya da bu husus için resmen atanmış uzmanlar tarafından yapılmışsa bildirime gerek olmadığı hüküm allına alınmıştır.
Dava konusu olayda ekspertiz incelemesi evrak üzerinden yapılmıştır. Ekspertiz raporundan incelemenin ne zaman yapıldığı anlaşılamamaktaysa da, raporda dava dışı akdi taşıyan …’ in 31/05/2017 tarihli ihtarnamesinden söz edilmesi karşısında incelemenin bundan sonraki bir tarihte yapıldığı sabittir. Gerek bu nedenle gerekse incelemenin evrak üzerinden yapılmış olması nedeniyle, bu incelemenin TTK 1184/1maddesine uygun bir inceleme olarak kabulü mümkün değildir. Ekspertiz incelemesi, yine aynı sebeplerle ve ayrıca taşıyanın yahut bir temsilcisinin katılmamış olması nedeniyle, TTK 1185/2maddesinde sözü edilen, zarar ihbarının yerini tutacak bir inceleme olarak da değerlendirilemez. Zira incelemenin zarar ihbarının yerini tutabilmesi için taşıyanın katılımı şarttır (TTK m. 1185/2: Eşyanın incelenmesi tarafların katılımıyla … yapılmışsa bildirime gerek yoktur.)
Dosyaya sunulan 10/05/2017 tarihli tutanaktan eşyanın bu tarihte depoya teslim edildiği anlaşıldığından. 31/05/2017 tarihli ihtarnamenin dc TTK 1185/5,Te uygun bir bildirim olarak kabulü mümkün değildir. Araç şoförünün imzasını havi 10/05/2017 tarihli tutanağın TTK. 1185/1 maddesi anlamında bir zarar bildirimi olarak kabul edilebilmesi için yükiin limandan depoya kara nakliyesinin davalı fiili taşıyan tarafından üstlenilmiş olması gerekir. Davalı … tarafından düzenlenmiş olan 18/05/2017 tarih ve … numaralı faturada taşıma şeklt CY/SD olarak gösterilmiştir. Konişmentonun arka yüzünde de CY/SD kaydı yer almaktadır, bu kayıt, “konteynerin taşıyan tarafından container yard’da yani konteynerin gemiye yüklenmeden önce beklediği konteyner alanında teslim alınacağı ve store door’da yani konteynerin alıcının deposunun kapısında teslim edileceği” anlamına gelmektedir.
Davalı vekilince, müvekkilinin yükü denizyolu taşımasını tamamladıktan sonra karayolu ile Yarımca’da bulunan … Forwarding firmasının deposuna taşıdığını; müvekkilinin düzenlediği konişmentoda alıcı olarak dava dışı sigortalı görünmediği için konişmentoda geçen alıcı deposu (SD) ifadesinin, konişmentodaki alıcı olan …’in deposu olduğunu” belirtmiştir. Şu halde konişmentodaki “SD” kaydına dayanarak dava dışı sigortalının deposuna yapılan kara taşımasının davalı tarafından üstlenildiği söylenemez. Bu doğrultuda, kara taşımasının davalı sorumluluğunda gerçekleştirildiğine dair delillerin ibraz etmek üzere davacı vekiline kesin ihtarlı süre verilmiş olup, davacı vekilince bu yönde dosyaya herhangi bir delil de sunulmamıştır. Ancak dosyada mevcut belge ve bilgiler çerçevesinde eşyanın Malezya’dan Türkiye’ye deııiz yoluyla ve boşaltma limanından …’in deposuna kara yoluyla taşınmasının davalı fiili taşıyan tarafından gerçekleştirildiği sabitse de, dava dışı sigortalının deposuna yapılan kara taşımasının davalı tarafından üstlenildiğine ilişkin bir belge ya da bilgi bulunmamaktadır. Buna göre araç şoförünün imzasını havi 10/05/2017 tarihli tutanağın TTK 1185/1 maddesi anlamında bir zarar bildirimi olarak kabul edilmesi mümkün olmayacaktır. Dosyada alınan bilirkişi raporunu düzenleyin uzman bilirkişi, teknik incelemesi neticesinde ilk raporda şu sonuca varmıştır: “Dava konusu hasarın taşımanın hangi ayağında meydana geldiği tespit edilememiştir. Taşımanın CY/SD şekli ile gerçekleştiği gözetildiğinde hasarın davalının sorumluluk sahasında meydana geldiğinin kabulü gerekir”. Görüldüğü üzere bu kanaatin dayanağı davalının dava dışı sigortalının deposuna yapılan kara taşımasını üstlendiği düşüncesidir. Ancak yukarıda açıklandığı üzere bu konuda davalının itirazı bilirkişilerce ve mahkemece yerinde görülmüş ve bu hususun konişmentodaki SD kaydına dayanarak kabul edilemeyeceği; zira gönderileni sigortalı olmayan konişmentoda “alıcı deposu” ile kastedilenin sigortalının deposu olmayacağı sonucuna varılmıştır.
Bu çerçevede TTK 1185/4 maddesi uyarınca ispat yükü kendisine düşen davacının, zararın fiili taşıyanın ve adamlarının kusurundan kaynaklandığı hususunu, uzman bilirkişinin zararın sebebini tespit edememesi karşısında ispatlayamadığı kabul edilmiştir. Dosyada bulunan ekspertiz raporunda “meydana gelen hasarın gemi taşımacılığı sırasında olduğu sabit görülmüştür” sonucuna varılmışsa da zararın ne şekilde meydana geldiğine ilişkin bir açıklama yapılmamıştır. Ekspertiz raporunda varılan bu sonuç, davacının üzerine düşen ispat yükünün yerine getirilmesi bakımından mahkemede tereddüte yer bırakamayacak ve denetimi mümkün kanaat içermemesi nedeniyle mahkemece kanaat oluşturmaya yeterli bulunmamıştır.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporundaki tespitler mahkemece denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş ve dayandıkları gerekçeler ile ulaştıkları tespitler ise mahkemece dosya kapsamı ve deliller ile uyumlu bulunduğundan bilirkişi raporu da hükme esas alınarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince alınması gereken 59,30.TL harcın peşin harçtan peşin alınan 35,90TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davalı yargı gider toplamı olan 425,00TL’nin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekili için takdir edilen 1.372,00.TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kesin olarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/04/2021

Katip …

Hakim …