Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/506 E. 2019/464 K. 11.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2018/506
KARAR NO : 2019/464
DAVA : İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2018
KARAR TARİHİ : 11/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Borçlu aleyhine … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını, borçlunun kendisine gönderilen ilamsız takipte ödeme emrine karşı yetkiye ve borca haksız olarak itiraz ettiğini, müvekkilinin ticaret merkezinin Şişli olduğunu, davalının edimi yönünden borcun ifa edileceği yerin de, müvekkili alacaklının ticaret merkezi Şişli/İstanbul olduğuna ve davanın da bedelinin ödetilmesi istemiyle açılan icra takibine yapılan itirazın iptali davası olduğunu, HMK’un 10. maddesi uyarınca İstanbul (Asliye Ticaret) Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin özel yetkiye sahip olduğunu, özel yetki genel yetkiyi ortadan kaldırmaz ise de, onun yanında varlığını sürdürdüğünü, dolayısıyla dava ve icra takibinin davacı alacaklının seçimine göre, hem genel hem de özel yetkili icra dairesinde veya mahkemede açılabildiğini, bu nedenle davalı tarafın yetki itirazının aksine icra takibinin yapıldığı İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğu gibi, davanın açıldığı İstanbul (Asliye Ticaret) Mahkemelerinin yetkili ve görevli olduğunu, Müvekkilinin “Forwarder-Taşıma İsleri Organizatörü” olup karayolu, havayolu ve denizyolu sevkıyatı, gümrükleme ve sigorta hizmetlerinin operasyonunu gerçekleştiren, aktif bir acente ağına sahip olan “anahtar teslim nakliye” hizmeti verdiğini, müvekkilinin denizyolu sevkiyatı ile davalının mallarının aşınması organizasyonunu gerçekleştirdiğini, müvekkilinin vermiş olduğu hizmetten dolayı düzenlediği dava dilekçesinde bilgileri verilen faturalardan dolayı bakiye 807,82 USD davalıdan alacaklı olduğunu, söz konusu bakiye bedelin ödenmemesi üzerine dava konusu icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun haksız ve kötü niyetli olarak, zaman kazanmak, borcun tahsil sürecini uzatmak kastıyla borca itiraz ettiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkide müvekkilinin düzenlediği faturanın döviz cinsinden olduğunu ve faturalarda “işbu fatura döviz olarak ödenecektir ” ibaresi yer aldığından söz konusu faturaların ödemelerinin döviz olarak yapılması gerektiğini, ancak davalının TL cinsinden kısmi ödemeler yaptığını, davalının bakiye borcunun 807,82 USD olduğunu, davalı tarafın takip meblağı kadar taraflarına borçlu olduğunu, ticari defterler üzerinde inceleme yapıldığı takdirde alacağın tespit edileceğini, davalının … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, davalı aleyhine asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin müvekkilince tebellüğ edilmesinin akabinde müvekkilinin icra takip tarihi itibariyle takipte alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcunun bulunmaması nedeniyle yasal süresi içinde borca ve borcun tüm ferilerine itiraz edildiğini, İİK’nın 50. Maddesinin göndermesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye ilişkin hükümleri uyarınca icra takibinin müvekkilinin yerleşim yerinin bağlı bulunduğu yer olan İstanbul Anadolu İcra Müdürlüklerinde başlatılması gerekirken yetkisiz yerde başlatılmış olması nedeniyle ayrıca icra takibine yetki itirazında bulunulduğunu, huzurdaki davaya konu icra takibinde yetkili icra dairesinin müvekkili şirketin yerleşim yeri icra dairesi olup ödeme emrinde de belirtildiği üzere müvekkili şirketin yerleşim yerinin “Ümraniye- İstanbul” olması nedeniyle yetkili İstanbul Anadolu İcra Müdürlükleri ve Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle, yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesini, müvekkil şirketin aralarında yıllardır süregelen ticari ilişki neticesinde davacı şirketten nakliye hizmeti aldığını, davacı tarafça verilen hizmetin gereği olarak düzenlenen faturaların müvekkilince tebellüğ edilmesinin akabinde müvekkil şirketin, basiretli bir tacir olarak davacı taraf ile arasındaki iş ilişkisinin esas ve usulleri çerçevesinde fatura bedellerini ödediğini, zira dava konusu faturaların gereğinin de müvekkili şirketçe yasal süresi içinde fatura bedellerinin tamamen ödendiğini ve müvekkili şirketin davacıya dava konusu faturalardan kaynaklanan herhangi bir borcu bulunmadığını, taraflar arasında süregelen ticari ilişki kapsamında müvekkili şirketçe tüm fatura bedellerinin Türk lirası cinsinden ödendiğini ve davacı tarafça bugüne değin fatura bedellerinin yabancı para cinsinden ödenmesine yönelik hiçbir itiraz ya da çekince ileri sürülmediğini, davacının bugüne değin hiçbir zaman tahsilat yaptığında kur farkından doğan fazlaya dair alacağını saklı tuttuğunu bildirmediğini, taraflar arasında fatura bedellerinin yabancı para cinsinden ödeneceğine dair, müvekkilce imza edilen herhangi bir yazılı anlaşma bulunmadığı gibi kur farkından doğan alacağın talep edilebileceğine dair açık bir sözleşme hükmüde bulunmadığını, kaldı ki, yukarıda da ifade edildiği üzere taraflar arasında yıllardır süregelen ticari ilişki kapsamında davacı tarafça bu yönde hiçbir talepte bulunulmadığı gibi taraflar arasında bu yönde gelişen bir teamül de bulunmadığını, hal böyleyken davacının bugüne dek alacağını TL cinsinden kabul edip yapılan ödemelere karşı hiçbir itiraz ileri sürmemesine rağmen bir anda toplu olarak kur farkı talep etmesinin açıkça hakkın kötüye kullanımını teşkil ettiğini, davacının kur farkı talep edebilmesi için arada kur farkı talep edilebileceğine dair açık bir sözleşme hükmü veya bu yönde gelişen bir uygulamanın varlığının zorunlu olduğunu, ancak huzurda görülen dava konusu uyuşmazlık yönünden her ikisinin de bulunmadığını ve davacının hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
23/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı …Ş ile davalı … San. ve Tic. A.Ş. arasında ticari ilişki olduğunu, davacının davalıya navlun hizmeti verdiğini, Davacının davalıya 6 adet ABD Dolan bazında 6.020,00 Dolar tutarlı fatura kestiğini, davalının 5 defa da 25.226,95 TL ödeme yaptığını, davalının davacıya yaptığı ödemelerin “cari hesaba istinaden” ödeme olarak bildirdiğini, tarafların navlun hizmeti alımı ve ödemeleri için Dolar bazında fiyatla görüştüklerini, davalının Dolar bazında kesilen faturalara itiraz etmediğini, davalının ödemelerini yaptığı tarih itibarıyla TCMB Dolar Efektif satış kuru üzerinden 5.208,28 ABD Doları yapmış olduğunu, davacının 807,82 ABD doları alacak üzerinden icra takibine geçtiğini, davacının davalıdan 811,72 ABD doları alacaklı olduğunu beyan etmiştir.
Dava; Deniz taşıması kaynaklı borca yönelik olarak başlatılan icra takibine itirazın İİK nun 67.maddesi gereğince iptaline ilişkindir. Uyuşmazlık ise; Mahkememizin yetkili olup olmadığı ve taraflar arasında akdedilen deniz taşıma sözleşmesinden doğan bakiye borcun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Taraf vekillerince davaya ilişkin tüm delilleri dosyaya sunulmuş, … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı tarafça davalıya ait emtiaların taşımasında hizmet verildiği davalı tarafça da kabul edilmiş olup, bu hususta uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık ise faturaların USD cinsinden düzenlenmesine rağmen ödemelerin Türk Lirası olarak yapılması nedeniyle, kur farkı alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmıştır.
Davalı tarafça icra müdürlüğünün ve mahkememizin yetkisine itiraz edilmiş ise de, HMK’nın 10.maddesi delaletiyle BK’nun 89.maddesine göre davalının bu yöndeki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerine yapılan inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, davalı ile düzenlenen navlun fatura bedellerinin ABD Doları para birimi cinsinden olduğu, TL. Değerlerinin de faturalarda yazılı olduğu, taraflar arasındaki fiyatlandırmanın ABD Doları üzerinden olduğu, davalının fatura bedelleri olarak cari hesap ödemesi kapsamında TL. Para birimi cinsinden 25.226,95 TL. Ödediği, ödenen miktarın ödeme yapıldığı tarihler itibariyle TCMB Dolar Efektif satış kuru üzerinden 5.208,28 ABD Dolarına karşılık geldiği, davacı tarafından düzenlenen altı adet fatura bedelinin 6020 ABD Doları olması nedeniyle davalının 811,72 ABD Doları davacıya borçlu olduğu belirtilmiştir. Somut olay açısından, deniz taşıması yurt dışına yapılmış olmakla, bedeli yabancı para olarak gösterilen faturalar yönünden akdi ilişkinin yabancı para cinsinden kurulduğunun kabulü gerekir. Taraflar arasındaki takibe konu faturaların ABD Doları döviz para biriminden düzenlendiği, ticari ilişkinin yabancı para ile gerçekleştiğinin faturalardan ve taraflar arasındaki elektronik posta yazışmalarından anlaşıldığı görülmekle, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmiş, asıl alacak likit ve belirlenebilir olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KABULÜ ile davalının … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin 807,82 USD asıl alacak üzerindne devamına, asıl alacağa takip tarihindne itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a md si gereğince faiz uygulanmasına,
2-Daacının icra inkar tazminat talebinin KABULÜ ile, asıl alacağın %20 sine tekabül eden 907,99 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı olan 305,62 TL’den peşin alınan 50,64 TL’nin mahsubu ile bakiye 254,98 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan (91,74 TL ilk harç 45,50 TL posta ücreti ve 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam) 937,24 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı vekili için takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/11/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır