Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/492 E. 2020/159 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO :2018/492 Esas
KARAR NO :2020/159
DAVA :Tazminat
DAVA TARİHİ :05/09/2018
KARAR TARİHİ :10/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile arasındaki sözlü ilişki nedeniyle davalının 8 Kasım 2017 tarihinde ilettiği ihracat navlun teklifinin kabul edilerek 17.11.2017 tarihinde konşimento talimatını davalıya gönderdiğini, konşimento talimatından görüleceği üzere, davalının detayları … numaralı ve 6 Ekim 2017 tarihli proforma faturada belirtilen miktarda 35 rulo kumaşı (35 rulo A tipi kumaş) yükleme limanı olan Ambarlı- Türkiye’den, boşaltma limanı Bangkok Tayland’a deniz yolu ile taşınmasına aracılık etmeyi ve taşıma işleminin örgütlenmesini üstlendiğini, Bangkok’a götürülecek 35 rulo A tipi kumaşın ilk olarak aktarma limanı olan Singapur’a götürülmesinin kararlaştırıldığını ve sonrasında Bangkok’ta, bu malların alıcısı olan … Tayland adresinde mukim … … Ltd. şirketine (kısaca “…”) teslim edilmesinin kararlaştırıldığını; ayrıca yine davalı aracılığı ile başka bir tip 76 rulo kumaşı (76 rulo B tipi kumaş) Hong Kong’a göndermek için anlaşma sağlandığını, söz konusu anlaşma uyarınca, 76 rulo B tipi kumaşın da ilk önce aktarma limanı olarak seçilen Singapur’a getirilmesinin planlandığını, sonrasında da bu 76 rulo B tipi kumaşın boşaltma limanı olarak seçilen Hong Kong’da … Ltd. şirketine (kısaca “…”) teslim edilmesinde mutabık kalındığını, Bangkok’a gönderilmesi gereken 35 rulo A tipi kumaş ile Hong Kong’a gönderilen 76 rulo B tipi kumaşın yükleme limanı olan Ambarlı’da ya da aktarma limanı olarak seçilen Singapur’ da davalı tarafından birbirine karıştırıldığını ve yanlış yerlere gönderildiğini, bunun taşıma işleri komisyoncusu sıfatına sahip olan davalının ihlali olduğunu ve ihlal sonucunda, Hong Kong’a gitmesi gereken 76 rulo B tipi kumaştan 35 ruloluk kısmın yanlışlıkla Bangkok’a ve Bangkok’a gitmesi gereken 35 rulo A tipi kumaşın ise Hong Kong’a gönderilmiş olduğunu, barkod numaraları ve article numaralarının incelenmesi esnasında ve davalının buna ilişkin sorusu üzerine 18 ve 19 Kasım 2018 tarihli yazışmalar ve sonrasında yapılan telefon görüşmesi ile tespit edildiğini, davalının, Hong Kong yüklemesinin varışının gerçekleşmemesi nedeniyle mallar kontrol edilemediği için 35 rulo B tipi kumaşın Hong Kong’a sevk edilmesini ve sonrasında Hong Kong’da tüm yükün bir araya getirilmesini ve bunların arasından karışan kumaşların davalının Hong Kong’daki kendi depolarında ayırt edilmesini teklif ettiğini, her iki yüklemenin de Hong Kong’a sevk edilmesini, karışan sevkiyatların burada ayrıştırılmasını ve 35 rulo A tipi kumaşın Hong Kong’dan Bangkok’a gönderilmesini kabul ettiklerini ancak Hong Kong’daki ayrıştırma işlemini davalının Hong Kong’daki acentesinin yapmasının gerektiğini ve alıcının bu ayırma işlemini yapamayacağının davalıya bildirildiğini, öte yandan, 35 rulo A tipi kumaşın satımının ve deniz yolu ile taşınmasının konişmento üzerinden yapılması nedeniyle süre sıkıntısı mevcut olduğundan Hong Kong’dan Bangkok’a bu 35 rulo A tipi kumaşın uçak ile gönderilmesini talep ettiklerini, davalının acentesinin, elinde mevcut ise 35 rulo A tipi kumaşı İstanbul’dan 8 Ocak 2018 (Pazartesi) tarihinde almayı ve Bangkok’a ilk uçuş ile göndermeyi, alıcı … kabul ederse, bu sevkiyatı …’ye teslim etmeyi, alıcı kabul etmezse sevkiyatı deniz yolu ile Türkiye’ye geri göndermeyi teklif ettiğini, bu operasyonun tüm masraflarının davalının acentesi tarafından karşılanacağının da davalı tarafından vurgulandığını ancak elinde 35 rulo A tipi kumaş mevcut olmadığı için bu tekliflere olumlu cevap veremediğini, belirtilen operasyonun yapılamadığını, davalıdan 35 rulo A tipi kumaşın Bangkok’a bir an evvel gönderilmesini istediğini, davalının daha sonra bu teklifinden geri adım atarak 11 Nisan 2018 tarihli (9:56 AM) e-posta vasıtasıyla uçak ile taşıma yerine deniz yolu ile taşımanın daha uygun olacağını belirttiğini, 35 rulo A tipi kumaşın alıcısı …’nin, reklamasyon hesabı yansıtacağını bildirdiği, …’nin yansıtacağı reklamasyonun aynen davalıya yansıtılacağının davalıya bildirildiğini, davalının Bangkok’daki acentesinin 35 rulo A tipi kumaşın Bangkok’a sevkiyatının iptal edilmesini …’den istediğini, …’nin ise gerekli ödemeyi yaptığı için sevkiyatı iptal edemeyeceğini bildirdiğini, Hong Kong’daki 76 rulo B tipi kumaşın alıcısının da kendi kumaşlarının kendilerine söz konusu tarih itibariyle teslim edilemediğini bildirdiğini, bu tarih itibariyle ne …’nin, ne de …’in sipariş verdikleri kumaşları teslim alabildiğini, 16 Nisan 2018 tarihinde 76 rulo B tipi kumaşın Hong Kong’da alıcı …’e teslim edilebildiğini, 24 Nisan 2018 tarihinde 35 rulo A tipi kumaşın Bangkok Limanına vardığını ve 27 Nisan 2018 tarihinde alıcı … tarafından teslim alındığını, zamanında teslim edilemeyen 35 rulo A tipi kumaştan dolayı 6.000 Euro tutarında reklamasyon kesildiğini, … ve …’nin bu olay nedeniyle daha önce vermiş oldukları tüm siparişleri ve toplantıları iptal ettiklerinden hâlihazırda verilmiş olan bu siparişlerden elde etmesi kesin olan kârını kaybettiğini; dava dışı … ile 2014 ve … ile 2011 yıllarından bu yana süren iş ilişkisinin önümüzdeki yıllarda da devam etmesi hayatın olağan akışına uygun olduğundan geçmiş siparişlerin hacminin incelenip yoksun kaldığı kâr hesap edilerek bu tutarın davalıdan tahsil edilmesinin gerektiği, davalının borcunu gereği gibi ifa edememesi nedeniyle Bangkok/Tayland ve Hong Kong pazarlarındaki pazar payı ve saygınlığının azaldığını, bu pazarlardaki en büyük iki müşterisini kaybetmenin yanı sıra, bu iki müşteriye yapılan geç teslimatın duyulması nedeniyle diğer müşteriler ve potansiyel müşteriler nezdinde saygınlığının azaldığını, bu nedenle oluşan zararların bilirkişi heyeti tarafından hesaplanarak zararın davalıdan tazmin edilmesi gerektiğini belirterek davanın kabulünü, yargılama ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ederek … Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/798 esasında dava açmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşımada … olduğundan ve taşıma işini kendi adına ve namına yapmadığından, meydana geldiği iddia edilen yük hasarından/zararından dolayı sorumlu olmayacağını ve acente konumunda olan forwardere doğrudan husumet yöneltilemeyeceğinden pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, geç teslim gerekçesiyle oluştuğu iddia edilen zararın meydana gelmesinde kendisine atfedilecek bir kusur da olamayacağını, zira davaya konu edilen taşımadaki görevinin, yükün taşınması için gerekli organizasyonu yapmak olduğunu, yüklerin, Bangok ve Honk Kong’taki alıcı firmalara eksiksiz ve hasarsız bir şekilde taşınmış olmasıyla üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, Hong Kong ve Bangkok gümrüklerinde yaşanan bazı problemler nedeniyle, her ne kadar yüklerde meydana gelen karışıklıkta herhangi bir kusuru ve sorumluluğu olmasa da tamamen müşteri odaklı ve sorunu çözmek amacıyla, basiretli bir tacir gibi davrandığını, iyi niyetli olarak, davacı şirkete, 05.01.2018 tarihinde, Bangok’a gitmesi gereken 35 rulo kumaşı, ücretsiz olarak, depolarından alıp … ile hızlı bir şekilde müşteriye ulaştırmayı, halihazırda varışı beklenen malzeme Bangok’a ulaştığında da alıcının talebi doğrultusunda onlara teslim etmeyi, kabul etmemeleri halinde yine ücretsiz olarak deniz yolu ile geri Türkiye’ye getirmeyi teklif ettiğini, ancak davacı şirket yetkililerinin aynı gün, hiçbir araştırma yapmadan, ‘stoklarımızda yok, malların müşteriye acilen teslim edilmesini istiyoruz’ şeklinde dönüş yaptıklarını, davaya konu edilen olayda eşyanın zıyaı ve hasarı söz konusu olmadığından, kendisine herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceğini ve tüm sorumluluğun taşıyan dava dışı … A.Ş’ de olduğu, geç teslim nedeniyle zarar doğduğu hususunda ispat yükünün davacıya ait olduğunu, davacı şirketin dosyaya ne iptal edilen siparişlere ilişkin, ne de azalan siparişlere ilişkin somut ve inandırıcı belge ve delil sunduğu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, eğer bir sipariş iptali varsa bile iptal edilen siparişlerin nedeninin ayrıca araştırılması gerektiğini, davacı tarafından dosyaya Ek -12’de sunulan …’in davacı şirkete göndermiş olduğu 23.04.2018 tarihli e-posta mesajında iddia edilenin tam aksine, iyi bir iş ortağı olduklarını ve gelecek siparişlerin olduğunu kabul ettiğini, bu durum siparişlerin iptal edilmediğinin ve müşteri kaybının yaşanmadığının apaçık somut bir göstergesi olduğundan geç teslim nedeniyle zarara uğradığı konusunda inandırıcı ve somut delillerle ispat yükünü yerine getirmeyen davacı şirketin, davasını ve uğradığı zararı ispat edemediği için haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… Asliye Ticaret mahkemesi’ nde yapılan yargılama neticesinde 06/09/2018 tarih, 2018/798 esas, 2018/885 karar sayılı kararı ile ” davaya deniz ticaretine ilişkin hükümlerin uygulanması gerekeceğinden” nahisle görevsizlik kararı verilerek davacının talebi üzerine dosya mahkememize gönderilmiş ve yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda özetle; davalının dava konusu taşıma bakımından taşıma işleri komisyoncusu sıfatıyla pasif husumet ehliyetini haiz olduğu, davacının da gönderen sıfatı ile aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, TTK m. 928/2 uyarınca, taşıma işleri komisyoncusunun yükün zıyaı veya hasarından kaynaklanmayan zararlardan sorumlu tutulabilmesi için TTK m. 918’de düzenlenen yükümlülüklerinden birini ihlal ettiğinin ortaya konulması gerektiği; bu husus ispatlanamadığından davalıdan bir talepte bulunulamayacağı, mahkeme aksi kanaatte olduğu takdirde davacının bir zarara uğrayıp uğramadığının ve uğramışsa miktarının belirlenmesinin gerekeceği, ancak bunun için davacının bu zararı ispat edecek belgeleri dosyaya sunması gerekeceği, davacının yoksun kalınan kâr ve sipariş iptali nedeniyle zarara uğradığı iddiasını ispatlayamadığı; hesaplamaya esas alınabilecek herhangi bir veri dosyaya sunulmadığından bir hesaplama yapılmasının da mümkün olmadığı; davacı satıcının 6.000 Euro tutarında zarara uğradığının ise kredi notu ile belgelendirildiği, davacının 6.000,00 Euro = 46.554,60 TL (1 Euro = 7.7591TL Efektif Satış= 46.554,60 TL ) alacağına, dava tarihinden itibaren, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/A maddesi gereğince Euro para birimine Devlet bankalarının bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanması gerekeceği, davalının sorumluluğunun üst sınırının, TTK m. 917/3’te yapılan yollama dolayısıyla, TTK m. 882/3 uyarınca taşıma ücretinin üç katı ile sınırlı olduğu; ihracat navlun teklifinde Bankok sevkiyatı için 120 USD navlun teklifi verildiği; ancak dosyaya navlun faturası sunulmadığı, ihracat navlun teklifindeki navlunun esas alınıp alınmayacağı hususunda takdirin Mahkeme’ye ait olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm deliller ile dosya kapsamına uyumlu olması nedeniyle içeriğine itibar edilen bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiinde, açılan davanın, davalının teslim borcunu gereği gibi ve zamanında ifa etmemesi nedeniyle davacının uğradığı zararların tahsili istemine ilişkin olduğu, davacının dava konusu kumaş emtiasını yurt dışına satıp gönderdiği, emtianın alıcıya teslimi amacıyla taşıma işinin organize edilmesi için davalı ile anlaştığı, ancak davalının pasif husumet itirazında bulunduğu, dava konusu taşımada yalnızca forwarder olarak görev aldığı yolunda savunmada bulunmuş ise de; davalının taşıyanın acentesi olduğuna ilişkin bir belge sunmamış olması ve dosyada bulunan e-posta yazışmaları ile konişmento talimatının incelenmesinden, davalının, taşıyanın acentesi sıfatıyla taşıma sözleşmesine aracılık etmeyi değil, dava konusu eşyayı taşıtmayı üstlendiği; dolayısıyla taşıma işleri komisyoncusu sıfatını haiz olduğu; bu nedenle pasif husumet ehliyeti bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Davacının satışını yaptığı kumaş emtiasının alıcıya teslimini sağlamak amacıyla taşıma işinin organize edilmesi için davalı ile anlaştığı, taşımada iki farklı boşaltma limanında iki farklı alıcıya teslim edilmesi gereken iki sevkiyatın olduğu, karışma dolayısıyla da yükün gecikmeyle teslim edildiği, davalının sorumluluğunun TTK m. 928 uyarınca belirlenmesi gerekeceği, TTK m. 928/1′ de “Taşıma işleri komisyoncusu, zilyetliğinde bulunan eşyanın zıyaından ve hasarından sorumludur. 876 ilâ 878 inci, 880 ve 881 inci maddeler ile, 882 nci maddenin birinci, ikinci ve dördüncü fıkraları ve 883 üncü, 885 ilâ 887 nci maddeler kıyas yoluyla uygulanır.” hükmünün yer aldığı, ancak dava konusu olayda yükün zıyaa veya hasara uğramadığı, aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ise, “Taşıma işleri komisyoncusu, zilyetliğinde bulunan malın zıyaından veya hasarından kaynaklanmayan bir zarardan sadece 918 inci madde uyarınca kendisine düşen bir yükümlülüğü ihlal etmesi hâlinde sorumludur. Tedbirli bir tacirin göstereceği özene rağmen zarar önlenemeyecek ise komisyoncu sorumluluktan kurtulur.” hükmünün yer aldığı, bu halde yükün zıya veya hasarından kaynaklanmayan zararlarda komisyoncunun sorumlu tutulabilmesi için TTK m. 918 hükmünde düzenlenen yükümlülüklerinden birini ihlal ettiğinin ortaya konulması gerekli olduğu, mahkemece atanan teknik bilirkişi görüşüne göre, yüklerin karıştığı tarih olan 18.12.2017, yükün gerçekte teslim edilmesi gereken tarih olarak kabul edilmesi gerekeceği ve teslimde gecikmenin mevcut olduğunun bildirildiği, davacı, davalının malların üzerine doğru etiketleri yapıştırmadığını ileri sürmüşse de dosya içeriğinde bu iddiasını ispata yarayacak bir belge sunamadığı, bu halde davalının TTK m. 918 uyarınca kendisine düşen bir yükümlülüğü de ihlal ettiğinin ispatlanamadığı sonucuna varıldığından davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 792,99 TL den karar harcı olan 54,40 TL nin mahsubu ile fazla alınan 738,59 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekili için takdir edilen 6.836,49 TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır