Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/476 E. 2019/101 K. 04.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2018/476 Esas
KARAR NO : 2019/101
DAVA : İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/12/2012
KARAR TARİHİ : 04/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sigortalısı … San. ve Tic. A.Ş. ile 03/04/2012 tarihinde Nakliyat Emtea Sigorta Poliçesi akdettiğini, söz konusu sigorta poliçesi ile sigortalı şirketin Mısır’da bulunan … unvanlı firmadan satın aldığı 22/03/2012 tarihli … fatura nolu toplamda 287.510,68 USD bedelli 18.880,00 kg ağırlıklı kumaş ve konfeksiyon malzemelerinin … Mısır’dan gemi ile İstanbul/Türkiye’ye taşınması sırasında meydana gelebilecek kayıp ve zararları teminat altına aldığını, sigortalı …’ın müvekkiline göndermiş olduğu 04/06/2012 tarihli ihtarında; fatura konusu malları taşıyan konteynırların İstanbul-… gümrüğünde yapılan kontrollerinde, 888 koli 13.016 kg olması gerekirken 598 koli 8.510 kg olduğunun tespit edildiğini, eksik olan ürünlerin toplam bedelinin 52.269,60 USD olduğunu ve eksik ürünlerin tazminini müvekkilim sigorta şirketinden talep ettiğini, sigortalının ithal ettiğini tekstil emtiasının taşınması için davalı … Şirketi ile anlaştığını, davalının sigorta konusu emtianın ihracatçı firma olan …’nin fabrikasından teslim alınıp, karayolu ile Mısır … Limanı’na getirilmesi, gemiye yüklenmesi ve İstanbul-… Limanı’na getirilmesine kadar olan nakliye sürecinin organizasyonunu yaptığını, sigotalının hiçbir şekilde malların nakliyesi sırasında Mısır’daki yerel kara ve deniz yolu nakliye şirketleri ile muhatap olmadığını, müvekkilinin Nakliyat Emtea Sigorta Poliçesi teminatı kapsamasında, sigortalısı …’a eksik ürünlerin tazminatı olarak, 03/08/2012 tarihinde, toplamda 93.118,29 TL ödemede bulunduğunu, rücuen tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu, eşyaların taşındığı konteynırlara takılan mühürlerin hileli olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu taşıma işinin Mısır’ın … Limanından İstanbul … limanına getirilen ve limandan limana yapılan bir denizyolu taşıması olduğunu, davaya konu deniz yüklemesinin taşıyanının, asıl konşimento ile sabit olduğu üzere … şirketi olduğunu, davalının taşıyan … şirketinin İstanbul’daki acentesi olduğunu ve acente sıfatıyla emtiayı davacının selefi dava dışı … San.ve Tie. A.Ş.’ne teslim ettiğini, alt taşımaya ilişkin konşimentonun taşıyanının da … isimli şirket olduğunu, dava konusu denizyolu taşımasında davalının taşıyan sıfatına sahip olmadığını, davacının iddiasının aksine taşıma işleri komisyoncusu da olmadığını, dava konusu taşıma işi deniz yoluyla yapıldığını, deniz ticaretine ilişkin davalara bakmakla görevli ve yetkili mahkemelerin İstanbul 51 ve 52 nolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, asıl konşimentoya göre, herhangi bir talep veya anlaşmazlıkta münhasıran Mısır Mahkemelerinin yetkili olduğunu, taşıyanın veya acentesi davalının kusur sorumluluğunu gerektirecek maddi veya hukuki herhangi bir durum bulunmadığını, taşıyanın acentesi sıfatıyla davalıya yasal süresi içinde ve usulüne uygun herhangi bir zarar ziyan ihbarı yapılmadığını, rücu talebinin de yasal ihbar süresi geçtikten sonra yapıldığını, davacının, taşıyana izafeten taşıyanın acentesi olan davalıya herhangi bir rücu talebi olmadığını, … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile taşıyanın acentesi sıfatına sahip davalı aleyhine doğrudan takibe geçildiğini, taşıyan … ile alıcı (malin gönderileni) arasında kırkambar taşımasının bulunduğunu, kırkambar taşımalarında konşimento şartları kural olarak aynı zamanda navlun sözleşmesinin içeriğini de ispat eden bir belge olduğunu, konşimentonun yalnız taşıyanla gönderilen değil, aynı zamanda taşıyanla taşıtan arasındaki ilişkileri de düzenlediğini, konşimentonun navlun sözleşmesi mahiyetinde olduğunu, davacının selefi alıcı firmanın konşimento hükümlerine göre taşınan yükü kabul ederek konşimento içeriğini kabul ettiğini, bu kabulün aynı şekilde gönderilenin halefi olan davacıyı da bağlayacağını, davaya konu emtianın gönderen tarafından konteyner içine yüklendiğini, istiflendiğini, sayıldığını, tartıldığını ve mühürlendiğini, konşimento talimatının da gönderen tarafından verildiğini, konşimento üzerinde yer alan ölçü, miktar, koli adedi, ağırlık, mal cinsi, satın alma şartı, yükleme ve tahliye limanları, konteyner numaraları ve mühür numaraları vs. konşimento içeriği bütün bilgilerin gönderenin talimatı ile yazıldığını, konteyner içindeki emtianın cins, miktar, ağırlık vs. bilgilerinin konşimentodaki bilgilerle birbirini tutmamasından veya eksik veya fazla çıkmasından taşıyanın sorumlu tutulamayacağını, zira gönderen tarafından mühürlenen konteynerlerin mühürlerinin sağlam bir şekilde ve hasarsız olarak alıcıya teslim edildiğini, konteynerin taşıyan tarafından hangi halde teslim alındı ise o halde alıcıya teslim edildiğini, gümrük müdürlüğünce tespit edilen eksikliğin gönderen veya yükleyici tarafından eksik yapılan yüklemeden kaynaklandığını, hırsızlık olduğuna dair herhangi bir delil bulunmadığını, … Gümrük Müdürlüğü tarafından, davacının huzurunda ve denetiminde orijinal ve sağlam olduğu tespit edilen ve huzurda kırılan orijinal mühürlerin, davacının selefi tarafından kendi iş yerinde nasıl yapıldığı ve nasıl zorlanarak/tahrip edilerek ucu çıkartıldığı belli olmayan ve hiç bir hukuki delil değeri olmayan sözde tespite dayanarak davacı tarafından emtianın alıcısına tazminat ödenmesi ve davalı acenteye rücuen tazminat talebinde bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, dava konusu taşımaya ait ticari faturaya göre ödemenin mal mukabili şartına bağlı olduğunu, davacı tarafından selefine ödenen ve huzurdaki davaya konu edilen rücuen tazminat tutarının haksız ve hukuka aykırı olarak davacı tarafından selefine ödendiğini, davacının bu tutarı taşıyana ve acente olan davalıya rücu etme hakkının bulunmadığını, davalının tahliye limanı acentesi olarak yükün ordinosunu düzenleme yetkisinin bulunduğunu, konşimentoda navlun hakkında FOB veya Collect şartı yer aldığından navlunu da müvekkili hesabına tahsil etme yetkisinin olduğunu, davacının, davalının navlun faturasını delil olak sunarak, davalı acenteye taşıyan sıfatı yüklemeye çalışmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı iddiasının aksine bu hususun davalının doğrudan husumet ehliyetine gerekçe teşkil etmediğini, konteynerleri denizyolu ile fiilen … şirketinin taşıdığını, alt taşıyan … şirketinin İstanbul acentesinin … Denizcilik A.Ş. olduğunu, asıl taşıyan … şirketinin ve emtianın varış yeri acentesi olan müvekkilinin emtiadaki zarardan dolayı alt taşıyana rücu ve davayı ihbar etme hakkı bulunduğunu, bu haklarının saklı olduğunu, HMK.m.223/1 gereğince, yabancı dilde yazılmış belgeye dayanan davacının, Türkçe tercümesini de sayın mahkemeye sunmak zorunda olduğunu, taşıyan dava bile edilmediğini, taşıyanın acentesi sıfatına sahip davalının doğrudan icra takibine uğradığını, belirterek, yetki ve husumet itirazlarının kabulüne, davanın pasif husumet yokluğundan reddine, haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddine, masraflar ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davacı sigorta şirketi tarafından nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalanan yükün gemi ile taşınması sırasında hasarlanmasından dolayı davacının sigortalısına ödediği hasar bedelinin rücuen tahsili istemi ile başlattığı icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 30/06/2015 tarihinde verilen karar ile dava konusu malın satış faturasında FOB teslim şartlı olarak satıldığı, satıcı satış konusu emtiayı alıcı tarafından tayin edilen gemiye teslim ederek borcunu ifa etmiş sayılacağı, satılan malın geminin bordasını aşması anına kadar ki masraf ve rizikolardan satıcının sorumlu olduğu, dava konusu zararın hangi aşamada meydana geldiğinin tespit edilemediği, davaya dayanak konişmento da Clean on Bord kaydının da mevcut olmadığı, konteynerler konişmento da belirtilen mühürler bozulmadan gönderilene teslim edildiği, dolayısıyla zararın, yükün bordaya yüklenmesinden sonra meydana geldiğini gösteren delilin bulunmadığı, emtianın tam ve eksiksiz olarak gemiye yüklendiğine dair bir ispatında söz konusu olmadığı, zararın konteynerler gemiye yüklenmeden önce meydana geldiği, bu durum dikkate alındığında, sigortalının menfaati yükün bordaya yüklenmesinden itibaren başladığından, gerçekleşen riziko sigorta sözleşmesi kapsamında kalmadığı, sigortacının, davacının halefiyete dayalı rücu hakkı ve bağlantılı olarak davada aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İşbu karar davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edildikten sonra Yargıtay … Hukuk Dairesinin 07/10/2016 tarihli kararıyla bozulmuştur. Bozma ilamında, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile mahkeme tarafından davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen davalının yapmış olduğu yargılama giderlerinin denetlenebilir dökümü dahi yapılmadan davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek hüküm bu nedenle davalı yararına bozulmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonunda davacının aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin verilen karar kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcının peşin alınan 1.443,35 TL peşin harçtan mahsubu ile 1.398,95 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, vekalet ücreti yönünden daha önce verilen karar kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalının yapmış olduğu toplam 44,00 TL tutarındaki temyiz posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılması yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davacının aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin verilen karar kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcının peşin alınan 1.443,35 TL peşin harçtan mahsubu ile 1.398,95 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Vekalet ücreti yönünden daha önce verilen karar kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalının yapmış olduğu toplam 44,00 TL tutarındaki temyiz posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili dairesinden temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/03/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır