Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/466 E. 2020/273 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO:2018/466 Esas
KARAR NO:2020/273

DAVA :Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ:08/12/2015
KARAR TARİHİ:05/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket nezdinde kasko sigortası bulunan …. A.Ş adına kayıtlı … plakalı araç 25/02/2015 tarihinde çekici aracın hatalı kullanılmasından dolayı hasara maruz kaldığını, hatanın yükleme boşaltma sırasında olduğunu, davaya konu araç hasarını 21/04/2015 tarihi itibariyle ödediğini ve sigortalısının haleli olduğunu, bu nedenle davanın kabulüyle 14.600 TL tazminat alacağının ödeme tarihi olan 21/04/2015 tarihinden itibaren hesap edilecek kısa vadeli karedilere uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınıp müvekkiline verilmesini mahkmeme masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kazada sorumluluğunun bulunmadığını, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin …. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan dolayı görevsizlik kararı verilmesini savunmuştur.
Dava; davacıya kasko sigortası ile sigortalı bulunan davacı sigortalısına ait aracın deniz taşıması sonrası gemiden indirilirken hasarlanması iddiası ile sigortalıya ödenen hasar tazminatının rücuen davalıdan tahsili talepli alacak davası olup; uyuşmazlığın, tarafların husumet ehliyetlerini haiz olup olmadıkları, hasarın sigorta poliçesi teminat kapsamında kalıp kalmadığı, hasar nedeniyle davalının kusur ve sorumluğunun bulunup bulnmadığı ve davacı ödemesinin kadri maruf olup olmadığı hususunda toplandığı anlaşılmıştır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde 21/03/2017 tarih … Esas, … karar sayılı görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiş ve yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.

Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda özetle; Davalının, dava konusu taşıma bakımından taşıyan sıfatını: dava dışı sigortalının ise taşıtan sıfatını haiz olduğunu, dava konusu zararın Kasko sigortası teminatının kapsamı dışında olduğunu dolayısıyla sigortacının TTK m. 1472 hükmü uyarınca sigortalısının haklarına halef olmadığını alacağın temellük edildiği ispatlanmadığı sürece davacı sigortacının aktif husumet ehliyetine sahip bulunmadığını, Hasar TTK m. 11 85/1nc uygun şekilde taşıyana ihbar edildiğinden ispat yükünün taşıyan lehine yer değiştirmediği ve TTK m. I 179/1 uyarınca taşıyanın veya adamlarının kastının veya ihmalinin zarara sebebiyet vermediğini ispat yükünün taşıyanın üzerinde olduğunu, Kurulumuzda bulunan uzman bilirkişinin teknik değerlendirmesine göre. dava konusu yük zararının römorkun Trieste Limanı gemiden tahliyesi sırasında MAM üzerine alınırken meydana geldiğini, üzerine düşen ispat yükünü yerine getiremeyen ve zararın meydana gelmesinde kendisinin yahut adamlarının bir kusuru bulunmadığını ortaya koyamayan davalı taşıyanın dava konusu yük zararından sorumlu olduğunu, kurulumuzda bulunan uzman bilirkişinin teknik değerlendirmesine göre 14.600.00 Tl. hasar tutarının kadri maruf olduğu: dosyaya dava konusu taşımaya ilişkin bir konişmento sunulmadığından, dolayısıyla aracın cins ve değerinin konşimentoya yazılıp yazılmadığı ve ağırlığı bilinmediğinden sorumluluğun üst sınırı hesaplanamadığını bildirdiği görülmüştür.
Taraf vekillerinin rapora itiraz ve beyanları doğrultusunda bilirkişi ek rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce aldırılan ek bilirkişi raporunda özetle; Davacı vekili dava konusu hasarın kasko sigortası teminatının kapsamında olduğunu ortaya koyan bir belge sunmadığını, açıklanan nedenlerle ilk raporumuzda varılan bu sonucun değiştirilmesini gerektiren bir husus tespit edilmediğini bildirdiği görülmüştür.
Dava esasen deniz taşımasına ilişkin bir uyuşmazlıktan kaynaklanmamakla birlikte,deniz taşıması sonrası gemiden tahliye esnasında davacı sigortalısına ait aracın hasarlanması söz konusu olmakla mahkememizin görevli olduğu değerlendirilmiştir. Dosyaya davalının taşıyan olduğunu ispata yarar bir taşıma sözleşmesi sunulmamakla birlikte, davalının taşıma ilişkisine itirazı olmadığından taraflar arasında bir navlun sözleşmesi akdedildiği ve taşımanın fiilen davalı tarafından gerçekleştirildiği hususlarının uyuşmazlık konusu olmadığı değerlendirilmiştir.
Davacı sigortacının, sigortalının haklarına TTK 1472 hükmü uyarınca kanunen halef olabilmesi için geçerli bir sigorta sözleşmesinin hükümlerine göre sigorta tazminatını ödemiş olması şarttır. Buna ek olarak zarar, sigorta sözleşmesinde öngörülen rizikonun gerçekleşmesi sonucunda meydana gelmiş olmalı ve sigorta himayesi kapsamında bulunmalıdır. Son olarak rizikonun gerçekleşmesi sonucunda meydana gelen zararlar İçin sigortalının üçüncü şahıslara karşı tazminat talep hakkına sahip olması gerekmektedir. Davacı, dava dışı sigortalı ile arasındaki sigorta sözleşmesine ilişkin olarak dosyaya Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi sunmuştur. Kasko Sigortası Genel Şartları’nın 5.9. maddesine göre. “taşıtın bir hasar veya arıza nedeniyle zorunlu olarak taşınması veya çekilmesi nedeniyle meydana gelen teminat kapsamındaki zararlar hariç olmak üzere, taşıtın kendi gücü ile girip çıkacağı düzenli (tarifeli) ve ruhsatlı sefer yapan gemiler ve trenler dışında, kara, deniz, nehir ve havada taşınması sırasında uğrayacağı zararlar” teminatın kapsamı dışındadır. Dosya kapsamında dava konusu olayda sigorta ile teminat altına alınan … plakalı dorsenin taşımanın gerçekleştiği … gemisine kendi gücü ile girip çıkmadığı, mafi denilen ve dosyada alınan bilirkişi raporunda açıklanan çekici marifeti ile gemiden tahliye edildiği ve tahliye esnasında hasarın meydana geldiği anlaşılmıştır. Bu halde davaya konu hasarın kasko sigortası teminatı kapsamı dışında olduğu mahkemece kabul olunmuştur. Dolayısıyla davacı sigortacının TTK 1472 maddesi kapsamında geçerli bir sigorta sözleşmesine dayanarak ödemesi gereken sigorta tazminatını ödediğinden bahsedilemeyeceğinden davacının aktif husumet ehliyetini haiz olmadığı kabul edilmiştir. Sigorta sözleşmesi uyarınca sigorta himayesinde bulunmayan bir zarar için sigorta tazminatı ödediği kabul olunan davacı dosyaya zarar gören sigortalısının zarar sorumlusuna karşı olan tazminat talep hakkı alacağını temlik aldığına ilişkin olarak da dosyaya herhangi bir delil sunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:: Gerekçesi açıklanacağı üzere;
1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 249,34TL den karar harcı olan 54,40 TL nin mahsubu ile fazla alınan 194,94 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı yargı gider toplamı olan 400,00 TL’nin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekili için takdir edilen 3.400,00TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/11/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza