Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/395 E. 2019/346 K. 18.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO:2018/395
KARAR NO:2019/346

DAVA :Rücuen Tazminat
DAVA TARİHİ:21/10/2016
KARAR TARİHİ:18/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde nakliyat sigortalı bulunan … A.Ş. firmasına ait demonte vaziyetteki direğin hatalı bulunduğu vinç halatından liman sahasına düşmesi sonucu kaşarlandığını. sigortalı firma tarafından üretilen … isimli yelkenli tip tekne ekipmanlarının 05.04.2016-13.04.2016 tarihleri arasında düzenlenen Ç…nda sergilenmek üzere Çin’e gönderilmesi gerektiğini. sö2 konusu gemi direğinin düşürülmesi ve bu nedenle hasırlanması nedeniyle yeni bir gemi direğinin sigortalı firma tarafından fuarda sergilenmek üzere acil olarak hava yolu ile Çin’e gönderildiğini, gemi direğinin hasarlanmusı nedeniyle müvekkili şirket sigortalısının maddi zarara uğradığını, gemi direğinin davalı çalışanları israfından düşürülmesi ve tasarlanması nedeniyle yeni bir gemi direğinin salın alınması ve söz konusu direğin Çin’e gönderilmesine ilişkin maddi /arann karşılandığını, müvekkili şirketin hasasın ihbar edilmesinin ardından yaptırdığı ekspertizle hasar miktarının 11.379.98 Euro olarak belirlendiğini, bu bedeli müvekkilinin KDV ile birlikte toplam 13.498,3 Euro olarak 05.08.2016 tarihinde sigortalısına ödediğini ve sigortalısının halefi olduğunu, bütün bu nedenlerle, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla” müvekkilinin sigortalısına ödediği 13.428,38 Euro’nun Türk Lirası karşılığı olan 45.041,47-TL nin yargılama giderleri ve vekâlet ücretiyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görev itirazları olduğunu, dava konusu olayda Denizcilik İhtisas Mahkemelerinin görevli olduğunu, bu nedenle davanın Denizcilik İhtisas Mahkemeleri’nde ya da Denizcilik İhtisas Mahkemesi olmayan yerlerde Ticaret Mahkemesinde açılması gerektiğini, Türk Ticaret Kanunu’na göre taşıyan, navlun sözleşmesinin ifasında, özellikle emtianın yükletilmesin istifi, elden geçirilmesi, taşınması, korunması ve boşaltılmasında, tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermekle yükümlü olduğunu, davacının sigortalısının ise 6 adet konteynırın taşınmasına ilişkin deniz taşıma sözleşmesi … Şti. arasında kurulduğunu, davalı firmanın bu sözleşmenin tarafı olmadığını, bu nedenle davalı firmaya doğrudan bir husumet yönlendirilemeyeceğini, haksız fiil sebebiyle oluşan menfî zarar için tazminat talep edilemeyeceğini, davacı tarafın sadece hasarlanan gemi direğine ilişkin zararları talep edecek iken bir yandan da uçak yoluyla gönderim bedelini haksız fiil kapsamında talep etmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu, eksper raporunun mallar incelenmeden düzenlendiğini, bütün bu nedenlerle davacı tarafın husumet ehliyetinin bulunmamasından dolayı haksız yere açılan davanın reddini, davanın yetkili mahkemede açılmamış olmasından dolayı yetkisizlik nedeniyle reddini talep etmiştir.
Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesi… E sayılı dosyada aldırılan 29/12/2017 tarihli biyirkişi raporunda özetle; davacının dava dışı sigortalısına somut olay nedeniyle ödediği 11.379,98 Euro tutarındaki hasar tazminatının fiilen tazmin edildiği tarihteki efektif satış kuru üzerinden TL karşılığını, ödeminin 05/08/2016 tarihinde yapıldığının sübuta ermesi halinde 38.170,73 TL olarak davalıdan rücuen talep edebileceği, talebin haklılığına hükmedilmesi halinde ise davacının bu alacağına, miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere hasar bedelinin ödendiği tarihten itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereğince avans faizi yürütülebileceği belirtilmiştir.
Anadolu …Asliye Ticaret Mahkemesi… E sayılı dosyasında; 24/04/2018 tarih ve 2018/380 Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilmekle, kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, dosya mahkememize gönderilerek yukarıdaki esası almış ve yargılamaya eldeki dosya üzerinden devam olunmuştur.
Dava; davacı sigorta şirketine nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı ve davacı sigortalısına ait olan ve yurtdışına taşınmak üzere limana getirilen demonte vaziyetteki yelken direğinin vinç halatlarına bağlanarak vinç operatörü tarafından gemi üzerindeki platforma yüklenmek istendiği esnada vinç halatından liman sahasına düşmesi neticesinde yelken direğinde oluşan hasara dair sigortalısına ödenen hasar bedelinin davalıdan rücuen tahsili amacıyla alacak talebine ilişkindir. Uyuşmazlık ise emtiadaki hasar nedeniyle davalının kusur ve sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve gerçek hasar miktarının tespiti hususlarında toplanmaktadır.
Taraf vekillerince davaya ilişkin tüm delilleri, konişmento, nakliyat sigorta poliçe örneği, ödeme belgesi, hasar dosyası, navlun faturası dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce aldırılan 19/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalının mevcut olay incelendiğinde davacının sigortalısına ait gemi parçalarının hasarlı olan parça hariç Çin’e dava dışı firma ile kurulan sözleşme uyarınca taşındığının anlaşıldığı; bu noktada davacının sigortalısının sözleşmenin ifasından vazgeçmediğinin ortada olduğu” savunmasının yerinde olmadığı: zira ifasından vazgeçilmeyen sözleşmenin davacının sigortalısı ile dava dışı bir firma ile kurulan sözleşme olduğu; davacının sigortalısının uğradığı iddia edilen zararın bu sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğmuş olmadığı; bu sözleşmenin tarafı olan dava dışı firmaya bir talep de yöneltilmediği; bu çerçevede anılan savunmaların dava konusu zararla ve davalıya yöneltilen taleple bir ilgisinin bulunmadığı, dosyaya sunulan ve dava dışı taşıyan … tarafından düzenlenen … numaralı, 15.1.2016 düzenlenme tarihli koııişmentoda ‘”shipper’s load stow count”-” yükleten yükler istifler sayar” kaydı bulunduğundan ve bu kayda rağmen yüklemenin taşıyan tarafından gerçekleştirildiği iddia ve ispat edilmediğinden, meydana gelen zarardan taşıyanın sorumlu olduğu yönündeki savunmanın isabetli olmadığı, dava konusu olayda sadece malın kendisine gelen zararın talep edilebileceğine yönelik davalı savunmasının isabetli olmadığı; kusurlu ve hukuka aykırı fiil ile illiyet bağı içindeki tüm zararların ve bu arada dolaylı zararların talep edilmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir.
Dosyaya sunulan eksper raporu ve diğer delillere göre; tekne üreticisi Sigortalı … A.Ş.’nin …Köyü’ndeki tesislerinde üretimi yapılan … Model Yelkenli Tekne ile Ekipmanlarının Bursa’dan karayolu ile … Limanı’na, … Limanı’ndan … Limanı’na ve … Limanı’ndan …Limanı’na nakliyesinin planlandığı; 15.01.2016 tarihinde teknenin (yatın) 6 adet flat rack tipi konteyner üzerine sabitlenerek gemiye yüklendiği; akabinde liman personeli tarafından yapılan yükleme çalışmaları esnasında, demonte vaziyetteki tekne direğinin vinç halatlarına bağlanarak … isimli gemiye yüklenmesi sırasında, direğin sapanlarından kurtularak rıhtım üzerine düşmesi sonucu hasarlandığı; emteamn gümrük işlemleri tamamlanmış ve diğer tüm ekipmanların yüklenmiş olması sebebiyle hasarlı direğin de mevcut hali ile gemiye yüklendiği ve nakliyenin planlanan seyrinde devam etmesinin sağlandığı; hasarlanan direğin özel imalat bir direk olduğu, Fransa’dan ithal edildiği ve yeniden üretim ve tedarik sürecinin yaklaşık 2 ay olduğu, teknenin Fuarda sergilenecek olması ve denizyolu nakliyesinin uzun süreceği düşünülerek sigortalı tarafından stoklarında bulunan aynı özellikteki bir direğin havayolu ile acil olarak Çin’e gönderildiği; Fuar alanına ulaştırılan yeni direğin tekneye takıldığı anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan … numaralı konişmento incelendiğinde; konişmento üzerinde “yükleten yükler istifler sayar” kaydının bulunduğu ve konişmentoya göre de yükletinin davacı sigortalısı …A.Ş olduğu anlaşılmaktadır. TTK 1178 maddesi uyarınca navlun sözleşmesinin ifasına ilişkin olarak taşıyanın dikkat ve özen göstermekle yükümlü bulunduğu faaliyetler, eşyanın yüklenmesi, istifi, elden geçirilmesi, taşınması, korunması, gözetimi ve boşaltılmasıdır. Bu hüküm ile taşıyana sayılan faaliyetleri gerçekleştirme mükellefiyeti yüklenmiş olmayıp; yalnızca söz konusu faaliyetlerin taşıyan tarafından icra edildiği varsayımında taşıyanın özen göstermekle yükümlü olduğu hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla yükleme, istif ve boşaltma işlemlerinin taşıyan tarafından icra edilmesi hâlinde, taşıyan tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermekle yükümlü olup; bu faaliyetlerin icrasına ilişkin olarak kendisinin ve adamlarının kusurlu eylemleri neticesinde meydana gelen zarardan sorumlu tutulur. Ancak taraflar anlaşarak anılan faaliyetlerin icrasını taşıtana ve/veya gönderilene bırakması hâlinde; yükleme, istif, dengeleme ve boşaltına faaliyetleri taşıtan ve/veya gönderilenin faaliyet sahasına aktarılmış ise eşyanın taşıyan tarafından teslim alınması, ancak yüklemeden, kaydın içeriğine göre bazen istiften sonra; gönderilene teslim edilmesi ise boşaltmadan öncc gerçekleşmektedir. Dolayısıyla söz konusu faaliyetler esnasında taşıyanın sorumluluk süresi henüz başlamamış; boşaltma bakımından ise, sona ermiş bulunmaktadır. Ayrıca bu faaliyetleri gerçekleştiren kişiler taşıyanın değil, taşıtanın ve/veya gönderilenin yardımcı şahsı konumundadır. Bu doğrultuda yükleme, istif veya boşaltma esnasında yük bir zarara uğradığı takdirde, taşıyan bundan sorumlu tutulamayacaktır. Belirtmek gerekir ki bunun için yükleme, boşaltma ve istif işlemlerinin taşıtan ve/veya gönderilence gerçekleştirileceğinin sözleşme ile kararlaştırılması yeterli olmayıp; anılan işlemlerin fiilen de sözleşmeye uygun şekilde icra edilmesi şarttır. Taraflar arasındaki sözleşme ile fiili durum örtüşmediği takdirde fiili durum nazara alınır ve taşıyanın TTK m. 1178 uyarınca sorumlu tutulması söz konusu olabilir. Davaya konu olayda ise davalı her ne kadar, yüklemenin taşıyan tarafından gerçekleştirildiğini beyan etse de buna dair dosyaya kanaat uyandırır herhangi bir somut delil sunulmadığından, yükleminin davacı sigortalısı adına davalı tarafça gerçekleştirildiği kanaatine varılmıştır. Bu halde davaya konu hasarın yüklem esnasında meydana geldiği de düşünüldüğande, davalının, meydana gelen hasar nedeniyle kusur ve sorumluluğunun bulunduğu kabul edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; aksız fiil sebebiyle oluşan menfî zarar için tazminat talep edilemeyeceğini, davacı tarafın sadece hasarlanan gemi direğine ilişkin zararları talep edecek iken bir yandan da uçak yoluyla gönderim bedelini haksız fiil kapsamında talep etmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu savunmuşsa da, dava Borçlar Kanunun 49. Maddesinde düzenlenen haksız fiile dayanmakla; bilirkişi raporunda da bahsedildiği üzere, kusurlu ve hukuka aykırı fiil ile illiyet bağı içindeki tüm zararların ve bu arada dolaylı zararların talep edilmesi mümkün olmakla, (Kemal OĞUZMAN/Turgut ÖZ, Borçlar Hukuku Genel Hükümler C. II, gözden geçirilmiş 14. Bası, Vedat, İstanbul 2018, s. 43) bu husus gerek Yargıtay içtihatlarında gerekse öğretide kabul edilmektedir. Buna göre Borçlar Kanunu 49. Maddesi anlamında zarar malvarlığı zararı olup, haksız eylemin yapılmasından sonra meydana gelen malvarlğı durumu ile haksız eylem gerçekleşmeseydi meydana gelecek olan malvarlığı durumu arasındaki farktır. (OĞUZMAN/ÖZ, s. 39; Fikret EREN, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 3 8. Bası, Yetkin, s. 522, 523, 762). Zarar gören zarara uğrayan eşyanın piyasa değeri dışında başka bazı dolaylı zararlara da uğrayabilir. Zarar görenin malvarlğında meydana gelen olumsuz etkilerin tamamı dikkate alınır ve eşyanın piyasa değeri ile söz konusu olumsuz etkiyi ifade eden miktarın toplamı zarar görenin uğramış olduğu gerçek zarar miktarını teşkil eder (OĞUZMAN/ÖZ, s. 114; EREN, s. 523 vd., 707). Mahkemece hüküm kurmaya ve denetime elverişli olan bilirkişi raporu benimsenmiş ve davalının aksi yöndeki savunmalarına itibar olunmayarak, davacının talep ettiği uçak navlun bedelinin de talep edilebilir olduğu kabul olunmuştur.
Ayrıca davalı vekilince; “Nakliyat Sigorta Poliçesi ve Sözleşmesinde uçak ile yapılan taşımayı kapsadığına ilişkin herhangi bir İbare bulunmadığı” savunmasında bulunulmuşsa da, dosyaya sunulan “tazminat makbuzu ve ibraname” başlıklı belge incelendiğinde, davacının Borçlar Kanunun 183 maddesi gereği dava dışı sigortalıdan tazminat talep hakkını alacağın temliki hükümlerine göre devralmış olduğu anlaşılmakla, davacının alacağın temliki hükümleri gereği aktif husumet ehliyetini haiz olduğu kabul edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle ve davacı sigortalısına ait tekne direğinin hasarlanması nedeniyle oluşan hasar miktarının, dosyada alınan ve hükme ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporuna göre de kadri maruf bulunması da gözetilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile 45.041,47 TL ‘nin ödeme tarihi olan 05/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 3.076,78 TL karar harcından 769,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.307,58 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
3-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin olunan 5.304,56 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 802,70 TL ilk harç, 213,55 TL posta gideri ile 2.700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.716,25 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır