Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/387 E. 2019/277 K. 17.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2018/386 Esas
KARAR NO : 2019/273
DAVA : İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2018
KARAR TARİHİ : 13/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin kamu iktisadi bir kuruluş olduğunu, … Company donatanlığına ait ve acenteliğini … San ve Tic Ltd Şti’nin yapmış olduğu … bayraklı … isimli gemiye 20/02/2014 tarihinde İstanbul Boğazı (Güney – Kuzey yönlü) geçişin yaparken verilen hizmet sırasında müvekkili kuruluşa ait … isimli römorkörün, 42 m uzunluğunda 60 mm çapındaki Grommet Halatının zarar gördüğünü ve kullanılamaz duruma geldiğini, durumun aynı gün römorkörün kaptanı tarafından … gemisi kaptanlığına ve acenteye protesto mektubu çekilerek ihbar olunduğunu ve doğan maddi hasardan sorumlu olacaklarının bildirildiğini, acenteden cevabi yazı ile talebin reddedildiğini belirterek Grommet Hamat bedeli KDV dahil 16.000,00 USD nin olay tarihi olan 20/02/2014 tarihinden itibaren TCMB nin bir yıllık USD mevduat için açıklamış olduğu en yüksek USD faizi ile birlikte fiili ödeme günlü TCMB nca belirlenen efektif satış kuru karşılığı TL olarak davalıdan alınarak müvekkili kuruluşa ödenmesine, harç, masraf ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hasarın oluşumunda yabancı bayraklı geminin herhangi bir kusurunun veya ihmalinin bulunmadığını, hasarın oluşmasının tek sorumlusunun davacı şirkete ait römorkörün kaptanı olduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle; halat hasarının verilen hizmet sırasında olabileceği, hasarın mücbir sebepler neticesinde oluştuğu, tarafların kusurunun olmadığı, uyuşmazlığa konu olan sözleşme ilişkisinin hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğu, bu hizmetlerin kamu hizmeti imtiyaz sözleşmesi çerçevesinde yürütüldüğü, TBK ‘nun 115.maddesinde ifade edildiği üzere “uzmanlığı gerektiren bir hizmet” olup “kanun yada yetkili makamlar tarafından verilen izinle” yürütüldüğü, davacının dayanmak istediği sözleşme hükmünün TBK nun 115/III’de yer alan emredici kurala aykırı olması nedeniyle kesin hükümsüz olduğu, halat hasarının verilen hizmet sırasında oluşmuş olabileceği, … römorkörü verilmekte olan cer hizmetine, geminin aşırı geziniyor olması dolayasıyla kılavuz kaptanın ihtiyaç duyması üzerine dahil olduğu, diğer gemilerin boğaz geçişi yapıyor olmasından dolayı cer hizmeti verilen gemiyi geçmek durumunda kalmaları, rüzgar istikametinin akıntı istikametine ters olması gibi verilerin değerlendirilmesi durumunda tarafların kusuru olmadığı, davalıya atfedilecek kusurun bulunmadığı, aksi ispat edilmedikçe davalının zarardan sorumlu olmadığı belirtilmiştir.
Davanın, mahkememizin … E. Sayılı dosyasından açıldığı, 10/03/2016 tarih, … E. Ve 2016/108 sayılı ilamı ile verilen davanın reddi kararının davacı vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 11/07/2018 tarih, … E. , … K. sayılı ilamı ile; “..taraflar arasındaki ilişkide vekalet sözleşmesi hükümleri göz önüne alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken..” gerekçesi ile mahkememizin … E. Sayılı dosyasından verilen hükmün bozulmasına karar verildiği anlaşılmakla; bozma neticesinde mahkememize gelen dosyanın mahkememizin 2018/386 E. Sayılı dosyasına kaydı yapılarak, Yargıtay bozma ilamına uyulması yönünde karar verilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Davaya konu Römorkaj hizmetinin hukuku niteliği Türk Borçlar Kanunu’nun 502 maddesi tanımı gereği iş görme kapsamında olup vekalet sözleşmesi niteliğindedir. Eldeki dosyada ise Yargıtay bozma ilamı sonrası uyuşmazlık, vekalet sözleşmelerinde, vekalet verenin tazminat sorumluluğunun sorumluluk anlaşması ile genişletilip genişletilemeyeceği noktasındadır.
Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu sorumluluk anlaşmalarına ilişkin herhangi bir hüküm barındırmamakla birlikte esasen sözleşme özgürlüğü ilkesi gereği bu anlaşmalar geçerlidir. Sorumsuzluk anlaşmasının aksine borçlunun sorumluluğunu kanuni sınırlardan daha ileri bir şekilde tayin edilmesi mümkündür. Kanun koyucu sorumluluk anlaşmaları bakımından sınırlayıcı bir düzenleme getirmemiştir. Ancak sorumsuzluk anlaşmalarında alacaklı aleyhine hakkaniyete aykırı sonuçlar ortaya çıktığı gibi, sorumluluk anlaşmaları ile de borçlu aleyhine adaletsiz durumlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle tüm hukuki işlemler hakkında geçerli olan genel sınırlayıcı kuralların sorumluluk anlaşmalarında da uygulanması gereği tartışmasızdır. Bu açıdan Borçlar Kanunu’nun gabine ilişkin 28. Maddesi ile Medeni Kanunu’nun dürüstlük ve iyiniyete ilişkin 2. Maddesi sınırlayıcı düzenlemelerdir. Ayrıca sorumsuzluk anlaşmalarına ilişkin Türk Borçlar Kanunu 115. Maddesi ise kıyas yolu ile sorumluluk anlaşmalarına uygulandığında, hiç kusur olmamasına rağmen doğacak zararlardan sorumluluğun kabul edildiği anlaşmalar geçersiz sayılmalıdır.
Eldeki olayda davacı hizmeti veren vekil davalı ise hizmeti alan müvekkil konumundadır ve davaya konu zararın oluşumunda davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığı sabittir. Davacı ise zarar nedeniyle her halde davalının sorumlu olduğunu aralarındaki sorumluluk anlaşmasına dayandırmaktadır. Davaya konu olayda; davacının römorkaj hizmetini resmi makamlar tarafından kendisine verilen izin ile yaptığı düşünüldüğünde, Türk Borçlar Kanunu 115. Maddesi gündeme gelecek ve yukarıda bahsedildiği şekilde anılan madde olaya uygulandığında, davacı aleyhine ve davalı lehine sonuçlar doğacak olup; davalının halat kopması nedeni ile sorumluluğunu ağırlaştıran, kusursuz sorumluluk öngören sözleşme hükümleri geçersiz kalacak ve davalının halat kopmasında hiç kusuru bulunmaması nedeniyle sorumluluğu bulunmadığı sonucuna ulaşılıcaktır.
Açıklanan nedenlerle; davacıya ait romörkör haltının kopmasında davalının herhangi bir kusuru bulunmadığından zararın tazmini noktasında davalının sorumluluğu bulunmadığı, aksini öngören sorumluluk anlaşması hükümlerinin ise geçersiz olduğu kanaatine varılarak davanın reddine dir aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 671,43 TL den karar harcı olan 44,40 TL nin mahsubu ile fazla alınan 627,03 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekili için takdir edilen 4.990,06 TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/06/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır