Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/343 E. 2020/126 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO:2018/343 Esas
KARAR NO:2020/126

DAVA: Alacak
DAVA TARİHİ:13/11/2017
KARAR TARİHİ:08/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın yabancı bayraklı gemilere teknik yönetim hizmeti verdiğini, bu faaliyeti kapsamında davadışı donatan … firmasına ait … bayraklı … isimli tankerin tüm teknik yönetimini inşaası tamamlanıp, ticarette kullanılmaya başladığı 2008 yılından beri yürütmekte olduğunu, davalıdan temin edilen ve bahsi geçen gemide bulunan … marka şanzımanda yaşanan ciddi sorunlar sonrasında 19/10/2015 günü gemi … Limanında iken arızalanıp çalışamaz hale geldiğini, davalı bahse konu ekipmanı Türkiye’deki tek yetkili satıcısı ve servisi olduğunu dolayısıyla üretici garantili ekipmanı ve servis hizmetini Türkiye’de bir başkasından temin etmenin mümkün olmadığını, bu nedenle davalı ile temas kurularak ekipmanın değiştirilmesi yada tümüyle elden geçirilmesine ilişkin tekliflerinin alındığını, yapılan müzakereler sonucunda müvekkili tarafından 12/11/2015 günü teyit edilen sipariş ile kurulmuş olan satım sözleşmesi ile davalı … … tipi şanzımanı müvekkiline 247.500,00 Euro bedelle satmayı kabul ettiğini, sözleşme gereği ekipmanın sipariş teyidinden itibaren dört ay içinde yani en geç 12/03/2016 tarihinde davalının İtalya’daki fabrikasında teslim edileceğinin kabul edildiğini, sözleşmenin müzakeresi safhasında davalının sekiz aylık teslim süresini dört aya indirebileceğini bildirip, buna karşılık ilk teklifte 164.000,00 Euro olan mal bedelini 247.500,00 Euro’ya yükselttiğini, bir diğer ifadeyle müvekkilinin geminin onarımını biran önce tamamlayıp ticaretine devam etmesini sağlamak için davalının % 51 ‘lik fiyat artışını kabul ettiğini, ancak ekipmanın 01/04/2016 günü yani sözleşmede kararlaştırılan sürenin bitiminden 20 gün sonra teslim edildiğini, yaşanan bu gecikme nedeniyle geminin planlandığı kadar işletilemediğini, müvekkilinin fazladan masrafa katlanmak zorunda kaldığını, bu şekilde ortaya çıkan zararların tazmini için davalıya başvurulduğunda tedarikçilerden temin edilecek parçanın klas kuruluşunun onayından geçmediğini, teslimdeki gecikmenin de bundan kaynaklandığının ifade edildiği, bu şekilde müvekkilinin zararlarını karşılamaktan imtina edildiğini, geminin davalının kusuru ile atıl kaldığı dönemde yaşı, tonajı ve ticari kapasitesi itibariyle günlük net 12.000,00 USD gelir elde ettiğini, dolayısıyla 20 günlük sürede mahrum kalınan gelir kaybının 240.000,00 USD olduğunu, davadışı gemi donatanının … firmasının düzenlediği 11/05/2017 tarihli temlikname ile gelir kaybına ilişkin alacağını müvekkiline temlik ettiğini, gelir kaybının yanısıra fazladan masrafların da yapıldığını, 9.000,00 USD iskele kirası, 3.700,00 USD bekçilik ücreti, 10.490,16 USD elektrik gideri, 4.832,77 USD denetim ücreti ile 4.920,00 USD sigorta prim artışı bedelinden oluşan toplam 32.942,93 USD fazladan masraf yapıldığını, sözkonusu masrafların da davalı tarafından karşılanmadığını ileri sürerek müvekkilinin gelir kaybı ile yaptığı masraflardan oluşan 272.942,93 USD tazminat alacağının 13/03/2016 tarihinden itibaren kamu bankalarınca bir yıl vadeli USD mevduatına uygulanan en yüksek oranda faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça imzalanan sipariş formu ve ekindeki genel satış koşullarında uyuşmazlıklar için … Merkez Adliyelerinin ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun kabul edilmesi nedeniyle İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, haksız fiil için uygulanan iki yıllık zamanaşımı süresi ile aşırı yararlanma konusunda TBK’nun 28.maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımının süresinin dolduğunu, gemide arızaya neden olan … marka şanzımanla ilgili garanti süresinin dolduğunu, sözkonusu şanzımanın başka bir firmadan temin edilmesinin de mümkün olduğunu, zira davacının 09/11/2015 tarihli e posta yazısında da Reintjes ve Stork isimli firmalardan teklif aldığının anlaşıldığını, davacının müvekkiline sipariş ettiği şanzımanın yurtdışında üretildiğini ve İtalya’daki fabrikasında davacıya teslim edildiğini, dolayısıyla davacının zor durumda kaldığı için değil kendisine uygun en iyi teklifi müvekkili şirket verdiği için müvekkillinden satın almayı tercih ettiğini, 08/09/2015 tarihinde müvekkili şirket tarafından davacıya gönderilen teklif ve sipariş formu ile satım sözleşmesinde … model şansıman için 164.000,00 Euro fiyat teklifi yapıldığını, teslim süresinin de sekiz ay olarak belirtildiğini, şanzımanın normal şartlarda üretilmesi ve montajı ile birlikte teslim süresinin sekiz ay sürdüğünü, yapılan görüşmelerde davacının teslim süresinin kısalıp kısalamayacağını sorduğunu, müvekkilinin de bazı parçaların tedarikçiler tarafından üretilmesi durumunda bunun mümkün olabileceğini bildirdiğini, müvekkilinin bu konuda azami çaba göstererek teslim süresinin dört ay olarak belirlendiğini, fiyatın da tedarikçilerden alınan fiyatlar doğrultusunda 247.500,00 Euro olarak güncellendiğini, yeni teklif ve satım sözleşmesinin 05/11/2015 tarihinde davacıya gönderildiğini, müvekkilinin tedarikçiler nezdinde yaşanabilecek olası gecikmeleri düşünerek sözleşmeye gecikme ile ilgili hüküm koyduğunu, sözleşmenin 9.maddesine konulan bu hüküm ile kendisinden kaynaklı bir gecikme yaşanması durumunda alıcının kendisine 30 günlük süre vereceği, bu süre sonunda da teslimatın gerçekleşmemesi halinde 7 günlük her haftalık geciken malın fiyatının % 0,5 oranında toplam mal bedelinin % 5’in geçmemek kaydıyla alıcının tazminat talep etme hakkının olacağının kabul edildiğini, davacının 05/11/2015 tarihinde gönderdiği e posta yazısı ile satım sözleşmesinin 9.maddesinde gerekli düzeltmenin yapılarak revize teklif gönderilmesini talep ettiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin 30 günlük ek süreyi 15 gün olarak güncelleyerek gönderdiğini, davacının bu teklifi imzalayarak kabul ettiğini, dolayısıyla davacının kabul ederek imzaladığı sözleşmenin 9.maddesi uyarınca gecikme sebebiyle meydana geldiği iddia edilen 20 günlük zararları talep etme hakkının bulunmadığını, zira sözleşme gereği davacının teslim süresini 15 gün uzatma zorunluluğunun bulunduğunu, taraflararasındaki sözleşmenin davacı tarafından 12/11/2015 tarihinde imzalandığını, müvekkili tarafından 04/11/2015 tarihinde davacıya gönderilen e postada teslim süresinin sipariş ve ön ödemeyi takiben 4 ay olduğunun bildirildiğini, sözleşmede şanzıman bedelinin % 25’inin siparişle ödeneceği kararlaştırıldığından ve ilk ödeme 23/11/2015 tarihinde yapıldığından teslimin normal şartlarda, müvekkili şirketin 15 günlük uzatma hakkı saklı kalmak kaydıyla 4 ay sonra yani 24/03/2016 tarihinde gerçekleşmesi gerektiğini, bu süreye 15 günlük uzatma da eklendiğinde teslim tarihinin 08/04/2016 olup, müvekkilinin ise 01/04/2016 tarihinde şanzımanı teslim ettiğini, müvekkilinin 11/03/2016 tarihinde davacıya e-posta göndererek sipariş edilen şanzımanın alt üreticiden kaynaklanan sebeplerden ötürü yaklaşık 1 ay gecikmeli olarak 15/04/2016 tarihinde teslim edileceğini, teslimatın bu tarihten önce gerçekleşmesi için elinden gelen çabayı sarfedeceğini bildirdiğini, yine 22/03/2016 tarihli yazışmada da 15/04/2016 olarak planlanan teslimin 08/04/2016 tarihinde yapılacağının davacıya bildirildiğini, dolayısıyla müvekkilinin satım konusu şanzımanın davacıya en kısa sürede ulaştırılabilmesi için olağanüstü çaba sarfettiğini, gerekli tüm tedbirleri aldığını, sonuç olarak şanzımanın geç teslim edilmesinde müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını savunarak davanın zamanaşımı ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; davalı satıcının satım sözleşmesine konu olan ekipmanı teslim borcunu zamanında ifa etmemesi nedeniyle davacının uğradığı zararların tahsili istemine ilişkin olup, davacı tarafça satım konusu şanzımanın teslim süresinin 8 ay, satış bedelinin de 164.000,00 Euro olarak kararlaştırıldıktan sonra teslim süresinin 4 aya indirilmesine karşılık 247.500,00 Euro olarak ödenmesinin kabul edildiği, ancak teslimat taahhüt edilen süreden yaklaşık 20 gün sonra gerçekleştiğinden davacının zarara uğradığı ileri sürülmektedir.
Davalı tarafça cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunularak TBK’nun 28.maddesinde düzenlenen 1 yıllık zamanaşımı ile TBK’nun 72.maddesinde yer alan 2 yıllık haksız fiil zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolduğu ileri sürülmüş ise de, davacının tazminat talebi sözleşmeye aykırılık iddiasına dayandığından uyuşmazlığa uygulanması gereken zamanaşımı süresi TBK’nun 146.maddesine göre 10 yıl olup, taraflararasındaki ticari ilişki 2015 yılında gerçekleştiğinden dava tarihi olan 13/11/2017 tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresi henüz dolmadığı değerlendirildiğinden zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Tarafların beyanlarından, davadışı donatan … firmasına ait … bayraklı … isimli gemideki … marka şanzımanın arızalanması üzerine yenisinin satın alınması için taraflararasında alım satım sözleşmesi düzenlendiği ve satım konusu emtianın davacıya teslim edildiği konusunda bir ihtilaf bulunmayıp, dosyada çözümlenmesi gereken hukuki uyuşmazlık sözleşme şartlarına göre teslimde gecikme yaşanıp yaşanmadığı, gecikmenin hangi tarafın kusurundan kaynaklandığı, gecikmeden dolayı sözleşme koşulları ve TBK hükümlerine göre davalı satıcının sorumluluğunun doğup doğmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü açısından konusunda uzman bilirkişi kurulundan alınan 30/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda özet olarak; taraflararasında akdedilen … Marine Ürünleri Genel Satış Koşulları (GSK) başlığını taşıyan satım sözleşmesinin 9.maddesinde satıcının temerrüd halinin özel olarak düzenlendiğini, buna göre malların teslim tarihi konusunda satıcıdan kaynaklı bir gecikme yaşanması halinde alıcının bu durumun gerçekleşmesini takiben satıcıya en az 15 günlük bir makul süre daha tanıyarak teslimat süresini uzatmak zorunda olduğu, bu süre sonunda da mal teslim edilmez ise alıcının satıcıdan takip eden 7 günlük her haftada ki gecikme için sadece geciken malın fiyatının % 5’i kadar ve toplamda geciken malın bedelinin en fazla % 5’ini geçmemek üzere nakdi tazminat talep etme hakkına sahip olduğu, sözkonusu tazminatın alıcının gecikme nedeniyle ileri sürebileceği tek hak olacağının düzenlendiğini, sözkonusu sözleşme maddesi taraflararasında yapılan müzakereler sonucunda karşılıklı mail yazışmalarıyla şekillenmiş olduğundan genel işlem koşulu niteliği taşımadığı dolayısıyla da geçerli olduğu, uyuşmazlıkta ifa zamanının davacı için esaslı öneme haiz olduğu, zira davacının emtia başlangıçta 8 ay sonra teslim edilecek iken 4 ay içerisinde teslim edilebilmesi için davalıya % 51 oranında daha fazla bedel ödemeyi kabul ettiği, bu nedenle TBK’nun 212/2.maddesinin uyuşmazlığa uygulanması gerektiği, alınan yasa hükmüne göre gecikmeye rağmen alıcı hala aynen ifayı talep ediyorsa bunu satıcıya bildirmesi gerektiği, aksi halde gecikmenin yol açtığı olumlu müspet zararın tazminini talep ettiğinin kabul edilmesi gerektiği, TBK’nun 212.maddesinin aksinin taraflarca kararlaştırılmasının mümkün olduğunu, nitekim somut olayda satım sözleşmesinin 9.maddesinin 7.fıkrasında temerrüt konusunda özel düzenleme getirildiğini, sözleşmede yer alan ve davalının sorumluluğunu sınırlayan hükmün geçerli olduğunu, davalının şanzımanın teslimindeki gecikmeyi olağan teslim süresinden bir gün önce davacıya derhal bildirdiğini, gecikmenin sebepleri ile kaynağını paylaştığını ve sonuçta ifanın gerçekleşeceğinin öngördüğü tarihten 14 gün önce de teslimin gerçekleştiğini, bu durumun davalının temerrüde düşmekte ağır kusurlu olmadığını gösterdiğini, dolayısıyla sözleşmede yer alan 9/7.maddesindeki sınır ile bu maddenin gereklerinin dava konusu edilen gecikme için uygulama alanı bulacağının değerlendirildiği, GSK’nun 9/7.maddesinde davacının gecikme halinde davalıya 15 günden az olmamak üzere bir süre tayin etmesi gerektiğinin düzenlendiğini, bununla beraber davacının teslim için davalıya açıkça bir son tarihte vermediğini, bunun yerine 1 Nisanda yenilemenin yapılması gerektiği, tersaneyi 7-8 Nisan için ayarlamak üzere çok uğraşıldığını ve kira kaybına uğradıklarını belirtmekle yetindiği, bunun yanında davacının 18/03/2016 ve 22/03/2016 tarihinde teslimat süresiyle ilgili güncel bilgi talep ettiklerini beyan ettiği, şu halde davacının 11/03/2016 tarihinde kendisine gönderilen mailde yer alan takribi bir aylık süreye yeni teslim süresi olarak kabul ettiğinin ifade edilebileceği, dosya içeriğine göre davacı kendisine gecikmeyi bildiren sözkonusu maile cevap vermeyip, davalıdan o dönemde ifa talebinde dahi bulunmayarak adete durumu kabullendiğini, hatta sonradan güncel teslimat tarihi ile ilgili bilgi almak için irtibat kurma yoluna gittiği, davalının da tayin edilen süreden önce yani 01/04/2016 tarihinde ifayı gerçekleştirdiği, dolayısıyla gecikme sebebiyle davacının davalıdan tazminat talep etmesine ilişkin koşulların oluşmadığı, aksinin kabulü halinde davacının talep ettiği zararlarının ispatlanmasına bağlı olarak rıhtım kullanım bedeli olarak 450 Dolar/gün ve gemide bekçilik bedeli olarak 85 Dolar/gün, adam ve sair elektrik kullanım bedeli olarak 155 Dolar/gün, teknik denetim bedeli olarak 216 Dolar/gün, adam ve gemi işletmesi gelir kaybı olarak 8.000,00 Dolar/gün bedellerinin makul olduğu, bu bedeller esas alınarak zarar hesabının yapılması gerektiği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Davacı tarafın kök rapora karşı ileri sürdüğü itirazların değerlendirildiği ek raporda da, taraflararasındaki sözleşme satım sözleşme olup, TBK’nun 212.maddesinde satıcının temerrüdünün sonuçlarının özel olarak düzenlendiği, 212.madde hükmünün aksine sözleşme yapılmasının mümkün ve geçerli olduğu, somut uyuşmazlıkta da tarafların satıcının temerrüdünü tarafların buna ilişkin hak ve yükümlülüklerini özel olarak düzenlediklerini, sözkonusu hükmün genel işlem koşulu taşımadığını, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde geçerli olduğunu, sözleşmede yer alan temerrüd hükmünde satıcının temerrüde dayalı olarak tanınan haklardan yararlanabilmesi için davacı alıcının kendisine en az 15 günlük ek süre tanıması gerektiğinin kararlaştırıldığını, dolayısıyla dört aylık teslim sürenin dolmasını takiben alıcının davalıya ihtarname göndermesi ve kendisine 15 günlük ek süre tanımasının hükme bağlandığını, dosya içeriğine göre alıcı tarafından bu yönde bir ihtarname gönderilmediğinden satıcının temerrüde düştüğünün söylenemeyeceğini, sözleşmede borçlu temerrüdünün gerçekleşmesinin sorumsuzluk kaydının devreye girmesinin ön koşulu olarak kabul edildiğini, dolayısıyla satıcının temerrüdü gerçekleşmeden sorumsuzluk kaydının devreye girme ihtimalinin de bulunmadığını, davacı taraf sorumluluk sebebinin “satıcının temerrüdü” olduğunu iddia etse de bu sorumluluk sebebinin gerçekleştiğini ispat edemediğini, bu sebeple gerçekten zarara uğradığını ispat etmiş olsa dahi davalının sorumlu olduğunun kabul edilemeyeceğini belirtmişlerdir.
Yapılan yargılama sonunda; davanın davalı satıcının satım sözleşmesine konu malı teslim borcunu zamanında ifa etmemesi dolayısıyla alıcının uğradığı zararların tazmin edilmesi maksadıyla açıldığı, taraflararasında gemide kullanılacak şanzımanın alım satımı konusunda sözleşme yapılıp, şanzımanın teslim edildiği konusunda bir ihtilafın olmadığı, uyuşmazlığın malın tesliminde satıcının temerrüde düşmesi sonucunu doğuracak bir gecikme olup olmadığı noktasında toplandığı, TBK’nun 212.maddesinde satıcının temerrüdünün sonuçları düzenlenmiş olmakla birlikte tarafların aksine sözleşme yapmalarının mümkün ve geçerli olduğu, nitekim somut olayda alıcı ile satıcı arasında düzenlenen sözleşmenin 9/7.maddesinde satıcının temerrüdüne ilişkin hükümlerin sevkedilerek satım konusu ekipmanın geç teslim edilmesi halinde tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenmiş olduğu, sözkonusu sözleşme maddesi taraflararasında mail yazışmaları ile yapılan müzakereler sonucunda kabul edildiğinden TBK’nun 21.maddesine göre genel işlem koşulu taşımadığı dolayısıyla bu kapsamda bir geçersizlikten söz edilemeyeceği, sözleşmenin 9/7.maddesinde “malların/ürünlerin teslim tarihi konusunda satıcıdan kaynaklı bir gecikme yaşanması halinde, alıcı bu durumun gerçekleşmesini takiben satıcıya en az 15 günlük bir makul süre daha tanıyarak teslimat süresini uzatmak zorundadır. Bu süre sonunda da, teslimat gerçekleştirilmezse alıcı satıcıdan takip eden 7 günlük her haftadaki gecikme için sadece geciken malın fiyatının % 0,5 ‘i kadar ve toplamda geciken malın bedelinin en az % 5’ini geçmemek üzere nakdi tazminat talep etme hakkına sahiptir. Söz konusu tazminat alıcının gecikme nedeniyle ileri sürebileceği tek hak olacaktır” hükmünün kabul edildiği, dolayısıyla sözkonusu hüküm ile satıcının teslim için belirlenen tarihte ekipmanı teslim etmemesi durumunda satıcının temerrüdü için alıcı tarafından kendisine en az 15 günlük ek süre tanınmasının şart koşulduğu, verilecek ek süre içerisinde ifada bulunulmaz ise tazminat ödeme yükümlülüğünün doğacağı hükme bağlanmış olup, anılan sözleşme maddesinde TBK’nun emredici hükümlerine aykırılık bulunmamaktadır.
Dosya muhteviyatından 4 aylık teslim süresi içerisinde mal tesliminin yapılamadığı anlaşılmakta olup, bu sürenin sonunda sözleşmenin 9/7.maddesine göre alıcı tarafından satıcıya ek süre içeren bir ihtarnamede gönderilmediğinden sözleşme hükümlerine göre satıcının temerrüde düştüğünün söylenemeyeceği değerlendirilmiştir.
Öte yandan, sipariş formu ile davalının sözleşme teklifi 09/11/2015 tarihine kadar geçerli olmak üzere 06/11/2015 tarihinde mail yoluyla davacıya gönderilmiş olduğundan, sipariş teklifi 02/11/2015 tarihinde gerçekleşmiştir.
Taraflararasında yapılan müzakereler sonucunda satım konusu emtianın teslim süresi sipariş onayından itibaren 4 ay olarak tayin edildiğinden malın teslim tarihi 12/03/2016 tarihidir. Davalı teslim tarihinden bir gün önce davacıya gönderdiği e -posta ile “alt üreticiden kaynaklanan sebeplerden ötürü yaklaşık 1 ay gecikmeli olmak suretiyle malın 15/04/2016 tarihinde teslim edilebileceğini” bildirmiştir. Davacı ise bu duruma açıkça itiraz etmeyip güncel teslimat tarihi ile ilgili bilgi almak için davalıyla irtibat kurma yoluna gittiğinden, böylelikle kendisine gönderilen e-mail ile bildirilen 15/04/2016 olan yeni teslimat tarihini kabullenmiş olduğu değerlendirilmiştir. Kaldı ki, davalı sonradan bildirilen teslim tarihinden önce 01/04/2016 tarihinde emtiayı davacıya teslim etmiş olduğunda sözleşmeye aykırılık hukuki nedenine dayanılarak davalıdan tazminat talep etme koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmış olduğundan, bu kanaat ışığında davanın reddi yönünde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç tarifesi uyarınca 54,40 TL karar harcının 18.038,80 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 17.984,40 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 69.837,94 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/07/2020

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır