Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/27 E. 2018/458 K. 29.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO :2018/27 Esas
KARAR NO :2018/458

DAVA :Tazminat
DAVA TARİHİ :03/06/2013
KARAR TARİHİ :29/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle;Davacının uzun yıllar çalışarak yapmış olduğu birikimler ile Türkiye’de bir yat almak ve hayatını Türkiye sahillerinde kendisine ait bir yatta geçirmek istediğini, davacının internet sitesi sayesinde … ünvanı adı altında söz konusu işleri profesyonel olarak yaptıklarını iddia eden gemi kaptanı … ve … isimli şahıslar ile tanışarak Türkiye’de yat sahibi olmak adına danışma ve tercüme hizmeti talep ettiğini, bu şahısların müvekkilini, davalı … A.Ş yetkilileri ile tanıştırarak davalı şirketin sahip olduğu birçok yattan bir tanesinin satın alınabileceğini ve bu konuda kendilerinin denizcilik ve yat işlerinden anlayan bilirkişi sıfatıyla ücret mukabili aracılık, tercüme ve yardım edeceklerini taahhüt ettiklerini, … ve … isimli kişiler ile davalı şirket yetkilerinin müvekkilini yat ile birkaç saatlik turlara çıkartarak satış amacıyla yatları tanıttıklarını, müvekkilinin 400.000 Euro bedel karşılığında … isimli motor yatın satışını yapabileceklerini beyan ettiklerini, müvekkilinin … ve … adlı kişilerden bilgi ve detaylı rapor istediğini, bu kişilerin kötüniyet içeren yoğun telkinleri ve kasıtlı yönlendirmeleri ile davalı şirket yetkililerinin ikna manevraları neticesinde müvekkilinin … isimli davaya konu motor yatı aldığını, … ve … isimli kişilere bahsi geçen hizmet ve talep ettikleri komisyon nedeniyle yakaşık 20.000 Euro ödediğini, daha sonra gemi kaptanı …’un başka kişiler ile yabancı uyruklu kişilere Türkiye de ikamet tezkeresi ve sair belgeler alınmasını sağlayarak çıkar ve kazanç elde etmek amacıyla kağıt üzerinde … isimli motor yatın mürettebatı olarak gösterilip kanuna aykırı şekilde transit log belgesi tanzim ederek suç işlediğini ve ortağı … ile birlikte davaya konut motor yatın gerçek rayiç değerinin oldukça üstünde fahiş bir bedel karşılığında satışına istinaden satıcı davalı şirketten komisyon aldığının da anlaşılması üzerine müvekkili tarafından kovulduğunu, müvekkilinin TBK’nun 36 maddesi çerçevesinde aldatmaya maruz kaldığını, davalı şirket … tarafından müvekkili namına ve hesabına yütürülmesi için davalı şirketin belirlediği kişiler lehine noterden birkaç farklı vekaletname düzenlettirildiğini, … isimli motor yatın satış bedeli olan 400.000 Euro’nun yabancı şirket üzerinden yaptırıldığını, satış bedelinin tamamını şahsen kendi hesabından ödeyenin müvekkili davacı … olduğunu, motor yatın satın alınmasında ticari hiç bir amacın güdülmediğini, motor yatın sadece davacının şahsi, keyfi ve özel yaşamında kullanılmak üzere satın alındığını, davalı şirketin kasıtlı ve bilinçli olarak vergi muafiyetlerinden ve diğer bir kısım mali avantaj ve fırsatlardan yararlanabilmek amacıyla konu hakkında bilgisi dahi olmayan yabancı ülke vatandaşı davacı müvekkilinin bir kısım noter vekaletnameleri alınması itibariyle yabancı ülkede sırf bu yüzden aktif olarak faaliyet göstermeyen ticari bir şirket kurdurulmasından sonra satışın gerçekten davacı müvekkiline yapılmasına rağmen, görünürde ve resmiyette maksatlı olarak davalı … şirketi tarafından kurdurulan ….’ne yapılmasının davaya konu motor yat satışının TTK’nun hükümleri çerçevesinde ticari bir işlem olmaktan çok TBK kapsamında kalan bir hukuki işlem olduğunu, satıştan kısa süre sonra Fethiye Körfezinde demir atmış olan … isimli motor yatın fırtınada hafif derecede hasar gördüğünü, buna ilişkin motor yatın bakım ve onarımlarının yapılması amacıyla yatın tersaneye çekildiğini, tersane çalışanlarının şüpheleri üzerine motor yatın dış ahşap kaplamalarının komple sölülerek iç kısma kontrol amaçlı bakıldığında motor yatın iç kısımlarında yer alan iskelet ve omurga kısmını oluşturan ahşap ve metallerin neredeyse tamamen çürümüş olduğunu, can ve mal güvenliğini tehlikeye sokabilecek derecede gizli ayıplarında bulunduğunu, motor yatın diğer bazı görünmeyen iç kısımlarında yine önemli derecede gizli ayıp ve kusurların mevcut olduğunun tespit edildiğini, durumun ciddiyetinin anlaşılması üzerine … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … değişik iş dosyasında delil tespiti yapıldığını, davalı şirketin motor yatın gizli ayıplı olduğunu öngörebilecek durumda olduğunu, ancak aldatıcı davranışlar sergileyerek ve üçüncü kişilerin de bu aldatıcı davranışlarda yardımını alarak müvekkili aleyhine hukuka aykırı olacak şekilde bir satış sözleşmesi ve işlemi gerçekleştirildiğini, müvekkilinin maddi olarak oldukça fazla zarara uğradığını, motor yat için gündeme gelen ve yapılan tüm harcama ve masrafların TBK’nda ayıptan sorumluluk ve aldatma hükümleri kapsamında davalı … şirketince müvekkili lehine tazmin edilmesi gerektiğini, TBK’nun 77 maddesi gereğince davalı … şirketinin müvekkili aleyhine sebepsiz olarak zenginleşmiş sayılması gerektiğini, motor yatın halen demirli olduğu yerin Fethiye Körfezi olduğundan yetksizliğe ilişkin iddianın kabul edilemeyeceğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile müvekkili tarafından satış tarihinden sonra yapılan tüm harcama ve masrafların oluşturduğu zararların müvekkili lehine ve davalı aleyhine olmak üzere tespit ve hesabınının yapılarak faizlieriyle birlikte tazmin ve tahsiline, davalının üçünkü kişilerin yardımıyla aldatıcı ve kandırıcı davranışlar ortaya koyarak satış sözleşmesindeki bedeli hiç bir karşılığı olmadığı halde fahiş derecede yükselterek sebepsiz zenginleşmiş sayılacağı değerin tespit ve hesabının yapılarak ortaya çıkacak bedel oranında müvekkiline faiziyle birlikte geri ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ederek … Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket tarafından 08/10/2012 tarihinde satışı gerçekleştirilen … isimli teknenin belirtilen vasıflarda olmadığından ve gizli ayıplı olduğundan bahisle açılan davanın haksız olduğunu, müvekkili şirketin ülke çapında faaliyet gösteren saygın bir şirket olduğunu, davacı şirketin bahsetmiş olduğu iş ve işlemlerle ilgili müvekkili şirketin herhangi bir irtibatının bulunmadığını, öncelikle davada Fethiye Mahkemesinin yetkisiz olduğunu, mahkemece yetkisizlik kararı verilmesini ve dosyanın İstanbul Mahkemesine gönderilmesini talep ettiği, davacı şirketin aydınlatma yükümlülüğüne ve davayı somutlaştırma yükümü ile ilgili usul ilkelerine uymadığını, davacı şirketin delil olarak dayanmak istediği delil tespiti ve düzenlenen bilirkişi raporlarının ayrı ayrı itiraza uğradığı için delil olarak dikkate alınamayacağını, davacı …’ın aktif dava yetkisi ve dava ehliyetinin olmadığını, dava konusu teknenin satış tarihinde yaklaşık 20 yaşında bir tekne olduğunu, davacı şirketin açıkça ikrar ettiği gibi tekneyi satın almadan önce incelediğini, teknenin ikinci el olarak satıldığını, davacı şirketin haksız ve kötüniyetli olduğunu, davacı şirketin hizmet almak için bizzat bulduğu … ve … isimli kişiler ile müvekkil şirket veya yetkilileri arasında herhangi bir resmi veya gayri resmi bağlantının söz konusu olmadığını, adı geçen şahısların Fethiye’de tekne alım satımı ve yat kaptanlığı ile uğraştıklarını, ortada müvekkil şirket tarafından gerçekleştirilen herhangi bir ticari oyun söz konusu olmadığını, davacı şirketin iradesini fesada uğratacak bir tutum ve davranış içerisinde de olunmadığını, ticari bir oyun ve aldatmanın söz konusu olmadığını, davacı şirketin yaklaşık 20 yaşında bir tekneyi kendisinin de beyanına göre emsallerinden daha ucuz bir fiyata ve bulunduğu haliyle satın almayı tercih edebilecek denli değerlendirme yapabildiğini, satışa konu teknede herhangi bir gizli ayıp söz konusu olmadığını, daavcı şirketin tekneyi bulunduğu haliyle, gezerek, görerek, inceleyerek hatta deneyerek satın aldığını, teknenin kamu görevlilerinden denize uygunluk belgesi aldığını, teknede gizli ayıp niteliğinde yaşına ve durumuyla uyumsuz herhangi bir olumsuzluğun söz konusu olmadığını, ortada gizli ayıp söz konusu olmadığı gibi sebepsiz zenginleşme olarak adlandırılabilecek bir durumunda söz konusu olmadığını, davacı şirketin taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenlerle öncelikle davanın yetkili mahkeme olan İstanbul(Çağlayan) Mahkemesine gönderilmesine, davanın öncelikle usulden, olmadığı takdirde esastan reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’ nde yapılan yargılama neticesinde 21/11/2013 tarih, … esas, … karar sayılı kararı ile mahkemelerinin yetkisizliğine, dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararın temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesinin 18/09/2014 tarih, … esas, … karar sayılı kararı ile bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekilinin talebi üzerine dosya … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş olup … esasına kaydı yapılmıştır.
… Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde 6102 Sayılı TTK’nın 4-5 maddeleri ve tarafların sıfatı ile yapılan iş gözetilerek davanın mutlak ticari dava olması nedeniyle dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın yetkili ve görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin talebi üzerine dosya … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş olup, … esasına kaydı yapılmıştır.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’ nde yapılan yargılama neticesinde 18/10/2017 tarih, … esas, … karar sayılı kararı ile Taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK 5. kitabına giren deniz Ticaret ve Deniz Sigortasına ilişkin işlemden olup münhasıran davaya bakma görevinin İstanbul 17 Asliye Ticaret Mahkemesinin görevlendirilmiş olması ve her iki mahkeme arasındaki ilişkinin görev ilişkisi bulunması nedeni ile mahkemenin görevsizliği nedeni ile dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olup davacı vekilinin talebi üzerine dosya mahkememize gönderilerek 2018/27 esasına kaydı yapılmıştır.
Bilirkişi … tarafından … Sulh Hukuk Mahkemesine 08.03.2013 tarihinde düzenlemiş olduğu bilirkişi raporunun sonuç kısmında; ” hasarlardan sargıdaki, postalardaki ve döşeklerdeki çürüklerin tekne denizde iken tespit edilmesinin mümkün olmadığı, teknenin gizli ayıplı olduğu, direklerdeki, izolasyondaki ve tesisattaki hasarların tekne denizde iken tespit edilebileceği, teknenin rayiç bedelinin belirlenmesinin rayiç bedel donanımıyla ilgili uzman kişi tarafından yapılması gerekeceği bildirilmiştir.
Bilirkişi … tarafından 18.08.2017 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesine düzenlenmiş bilirkişi raporunun netice ve kanaat bölümünde, “Dava dosyasında davaya konu yata ilişkin 400.000 EURO bedelli fatura olduğu ve ödemelere ilişkin Türkiye Finans, 09.10.2012 tarihli 40.000 EURO ve Türkiye Finans 360.000 EURO iki adet banka dekontu olduğu görüldüğü, tekne sahibi …. Şti. ile … (… ) arasında düzenlenen 95.000 EURO tutarlı … teknesi iş sözleşmesi olduğu, tahsilat makbuzları toplamının 24.165,46 TL olduğu beyan edilmiştir.
Bilirkişiler …, … tarafından … Asliye Hukuk Mahkemesine düzenlenmiş bilirkişi raporunun kanaat kısmında; Teknenin su altında kalan kısmındaki çürükler gizli ayıp olarak nitelendirilse bile davacının 20 yaşında ahşap bir tekneyi aldığı göz önüne aldığında, tekneyi almadan daha kapsamlı kontrol çalışması yaptırması gerekliği, tekne direkleri, tesisatı ve oturma grubundaki kusurların dikkatli bir incelemeyle gözle fark edilebileceği, yapılan tamirat işlemlerinin yalnızca bir bölümünün teknenin seyir emniyeti açısından yaptırılmasının zorunlu olduğu, diğer çalışmaların ise zorunlu olmadığı, ama teknenin layıkıyla kullanılabilmesi için gerekli olan işlemler olduğu , delil olarak sunulan faturaların bazılarında, teknenin boyutuna göre imkansız olacak şekilde malzeme miktarlarının yazıldığı, zaruri olarak yaptırılan işlemlerin teknenin satışından sonraki birkaç ay içinde, bakımsızlıktan personelsiz kullanımdan veya kaza sonucu oluşmasının imkansız olduğu, en az 4-5 senede oluşabilecek kusurlar olduğu, kara ve deniz survey raporları ve sigorta ekspertiz raporu yazılırken açıklanan nedenlerden dolayı teknenin iskeleti ve kaplamasındaki kusurların görülmesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla bu raporların teknenin yapısal kısmındaki elemanlarda herhangi bir kusur olmadığını söyleyemeyeceği bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 25/06/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı ….’ın ticaret şirketi sıfatı ile; davalı … A.Ş. firmasında satın almasına konu gemiyi satın alırken; her türlü denetim – kontrolü yaptırarak satın aldığı ve taraflar arası sözleşmenin 12.maddesine göre davalının hukuki olarak ayni hak bakımından zabta karşı tekeffülde bulunmasına karşın; geminin ayıpları bakımından ayıba karşı tekeffülde bulunmadığı, geminin satın alması sırasında ekonomik değerinin eskiliği ve kullanım süresi gözetilerek, yine alınan denetim raporu dikkate alındığında 300.000 EURO kıymetinde olabileceği, davacının ise bu gemiyi 400.000,00 EURO bedelle satın aldığı, davacının satın alma bedeli ile emtia değeri arasında %25 nispetinde uyumsuzluk olduğu, ancak tarafların tacir vasfı gözetildiğinde, sözleşmenin 27.maddesi de değerlendirilmekle, sömürü veya ayıp ve ayıptan davalının sorumlu tutulmasını gerektiren bir husus olmadığı, dava konusu motor yatın alış fiyatının rayiçe ve emsallerine uygun olmadığı %25 daha ucuz yani 300.000 EURO kıymetinde olduğunun değerlendirildiği, satış tarihinden sonra yapılan harcama ve masraflardan zorunlu olanların 78.000 EURO miktarında belirlendiği, bunun dışında davacı yanca yapılan masrafların ayıba göre zorunlu olan ve olmayan masrafların miktarının davacı yan beyan ve kayıtlarına göre 57.210 Euro + 343.714.40 TL olduğunun tespit edildiği belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, açılan davanın, davalıdan satın alınan yatın, gizli ayıplı olduğu iddiasıyla davacı tarafça yapılan harcama ve masraflar ile satış bedelinin fahiş derecede yükseltildiğinden bahisle açılan tazminat davası olduğu, davaya konu teknenin 1992 yılında Tuzla’ da yapıldığı ve ihracata yönelik satış belgesiyle … tarafından 400.000 EUR bedelle 11.10.2012 tarihli fatura ile … şirketinden satın alındığı, 18/10/2012 Tarihinde satın alınan … teknesinin donanım ve markalı teçhizatları ile donanımlı bir gulet olduğu ve 23/05/2011 tarihli denize elverişlilik belgesinin bulunduğu, belgenin 03.05.2012 tarihinde yapılan kara sörveyi ve 22.05.2012 tarihinde yapılan deniz sörveyi sonrasında yıllık vizesinin yapıldığı, 5 ay öncesinde vize edilen belge ile idare tarafından, yat üzerinde güverte/makina dairesinde ve yaşam mahallerinde herhangi bir donatım eksikliğinin olmadığının kayıt altına alındığı, ancak talimat mahkemesi vasıtasıyla aldırılan bilirkişi raporunda da belirtilmiş olduğu üzere, idare tarafından kara ve deniz sörveyleri, idare tarafından konulmuş olan bir takım kriterlerin yerine getirilip getirilmediğinin bir başka deyişle, tekne yapısal ve donatım durumları ve diğer teçhizatın eksiksiz olup olmadığının kontrolü amacıyla yapıldığı, bu kontrol listelerinde bir çok kriter arasında yer alan, teknenin ahşap yapısal özelliği ile ilgili 2 adet kriterde; teknenin dış kaplaması, postaları, kemereleri güvertesi, döşeklerin kontrolü, borda/karina ve güverte kaplamalarının kalafat, macun, boya kontrollerinin istendiği, bu kontrollerin yapılması sonucunda belge üzerine “en yakın kıyıdan 20 milden fazla açılamaz” kaydının düşüldüğünün görüldüğü, davacı tarafın iddiasının aksine, teknenin uzak yol seyri/seferi yapamayacağının belge üzerinde belli olduğu, bu kapsamda, belge üzerinde yer alan kısıtlama ile gizli ayıp durumundan söz edilemeyeceği ve bu kısıtlama kaydı ile teknenin satış tarihindeki değerinin 300.000 EURO olabileceği değerlendirilmesi gerekeceği yönündeki 25.06.2018 tarihli teknik bilirkişi görüşüne mahkememizce aynen itibar edildiği, satılan teknenin ahşap ve 20 yaşında olması sebebiyle teknenin karaya alınıp, sualtı kontrollerinin eksperler tarafından yapıldıktan sonra mevcut belgelerin incelenmesi ve bir kısıtlamanın olup olmadığına dair kontroller yapıldıktan sonra alınıp alınmamasının doğru olacağı, ancak davacının bu kontrolleri yapmadığı, davacının ve davacıya yardımcı olan şahısların, teknenin teslim alınmadan önceki muayenesinde ve deneme/tecrübe seyri esnasında boru devre kaçaklarını, izolasyon eksiklerini, direklerin durumu ve oturma guruplanndaki çürükler gibi hasar ve eksiklikleri basit bir göz muayenesi ile tespit etmesinin mümkün olabileceği, davacının satın alma ve kaza sonrasında tekneyi karaya alması ile su alt kısmında yapmış olduğu zorunlu masrafların yaklaşık 50.000 EURO olduğu, direklerin yeniden imalatı ve donanımları için yapılmış olan masraflarında zorunlu masraflar olarak değerlendirilmesi gerektiği ve yaklaşık 28.000 EURO olmak üzere toplam 78.000 EURO zorunlu masrafın yapılmış olduğu, düzenlenen sözleşmenin 27.maddesinde “12.madde saklı kalmak kaydıyla; bu anlaşmadan önce ya da sonra teknenin kendisi veya teknenin tanımının kalitesinin veya herhangi bir amaca uygunluğunun hatalı veya ayıplı olması ile ilgili, herhangi bir makam, genel hukuk, teamül veya başka bir kurum tarafından ifade veya ima edilmiş bütün temsiller, şartlar, garantiler veya taahhütler her koşulda bu sözleşme kapsamı dışındadır.” şeklinde olduğu, sözleşme konusu geminin kalitesi-amaca uygunsuz olması veya hatalı ya da ayıplı olmasının davacı yanca kabul edilerek satın almanın gerçekleşmiş olduğu, satıcının, 12.maddede zabta karşı tekeffülde bulunurken 27.maddede ayıba karşı tekeffül etmediğini açıkça beyan ettiği, alıcının da bunu kabul ederek satın alma gerçekleştirdiği, somut olayda, sigorta bakımından geminin 700.000 Usd bedelle sigortalandığı; sigorta değeri üzerinden 400.000 EURO satış bedelinin somut olaya uygun olduğu; ancak gerçek “ayıp incelemesi” tam yapılsaydı, aslında geminin 300.000 EURO kadar kıymette olduğu, ancak satışa konu guletin davacı tarafından satın alınmasında davalı şirket yetkililerine ek olarak üçüncü kişi uzmanlar … ve … isimli kişiler tarafından motoryatın her açıdan sağlam, iyi durumda olduğu kara ve deniz sörveylerinin yapıldığı motoryatın uluslararası sularda uzun seyirler yapabileceği, motoryatın hiçbir kusur ve ayıbı olmadığı talep edilen 400.000 Euronun rayiç değerin altında olduğu, açık ve kesin olarak beyan edildiği kabul ve taahhüt edildiği ve davacının bu vaat ve beyanlar çerçevesinde tekneyi satın almayı kabul ettiği, ancak davacının güvendiği kişi ya da kişilerin davalı satıcı olmadığı, satış sözleşmenin 27.maddesinin davalı satıcıyı sorumluluktan kurtaracak nitelikte olduğu, davacının, dava dışı … ve … isimli kişilere bahsi geçen hizmet ve talep ettikleri komisyon dolayısıyla yaklaşık 20.000 Euro ödeyerek hizmet aldığı, davacının satın alma bedeli ile emtia değeri arasında %25 nispetinde uyumsuzluk olduğu, ancak tarafların tacir vasfı gözetildiğinde, sözleşmenin 27.maddesi de değerlendirilmekle sömürü veya ayıp ve ayıptan davalının sorumlu tutulmasını gerektiren bir husus olmadığı kanaatine varılarak davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 1.707,75 TL den karar harcı olan 35,90 TL nin mahsubu ile fazla alınan 1.671,90 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 10.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır