Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/228 E. 2019/87 K. 25.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2018/228 Esas
KARAR NO : 2019/87
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 30/12/2004
MAHKEMEMİZİN 29/03/2007 TARİH
2006/429 ESAS 2007/92 KARAR SAYILI
BİRLEŞME KARARINA KONU DOSYASI
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 16/07/2004
BİRLEŞME TARİHİ : 29/03/2007

KARAR TARİHİ : 25/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan davada yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin Çeşme Venedik hattında çalıştırmak üzere feribot satın almak istediğini, davalıların davaya konu feribotun yalnızca boyanıp, altının temizlenmesi, can yelekleri ile tarihi geçen yangın tüplerinin değiştirilmesi dışında bir eksiğinin olmadığını bildirdiklerinden geminin satın alınması hususunda davalı ile anlaştıklarını, gemiyi incelemek için bilirkişi tayin edilmemesi hususunda müvekkilinin ikna edildiğini, yine müvekkilinin sözleşme şartlarını inceleyemeden sözleşmeyi imzaladığını, 116.000 Euro kaporanın bankaya yatırıldığını, müvekkilinin ilanlar ile ilk seferinin 18.06.2004 tarihinde yapacağını bildirdiğini, ancak acentelerin gemiye yolcu vermeyeceklerini bildirdiklerini zira geminin daha önceki seferinde sorunlar yaşandığının bildirildiğini, davalıların geminin vasfı ve niteliklerini belirtmediklerini, sözleşmeye göre geminin zamanda teslim edilmemesi nedeniyle ve sözleşme içeriğinin hileli yollarla irade fesadı yaratması nedeniyle sözleşmenin butlan nedeniyle feshine, 116.000 Euro’nun 02.06.2004 tarihinden itibaren faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili …’ın davada husumetinin bulunmadığını, davacının geminin klas kayıtlarını kontrol ve kabul ettiğini, gemiyi Tuzla Limanı’nda görüp beğendiğini, gemiyi bulunduğu haliyle kabul ettiği, bu hususlarında sözleşmeye açıkça yazıldığını, davacı tarafın gemiyi gününde teslim almadığı için bu tarihten sonra gemiye personel, yakıt, liman ücreti başta olmak üzere masraf yapıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı … Ltd. Şti. vekili, davalıların gemi alım satım sözleşmesinden doğan sorumluluklarını yerine getirmediğinden sözleşmenin bu nedenle feshedildiğini, sözleşmenin feshi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığı ileri sürerek fazlaya ait talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000 Euro’nun davalıdan faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl dava davacı … Ltd Şti’nin alıcı, davalı … Ltd Şti’nin satıcısı olduğu … isimli geminin satışına dair 02/06/2004 tarihli satış sözleşmesinin butlan nedeniyle feshi, alıcıya ödenen 116.000,00 Euro depozitonun davalılardan müteselsilen tahsili, birleşen dava ise davacı satıcının gemi satış sözleşmesinin haklı sebeple feshi sebebiyle doğan zararlarının tazmini istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı İstanbul Denizcilik İhtisas Mahkemesi tarafından asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen 12/02/2009 tarihli … esas … karar sayılı karar Yargıtay … Hukuk Dairesinin 15/09/2011 tarihli ilamı ile ”805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkındaki Kanun’un 1. maddesi gereğince, Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, Türkiye dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmağa mecbur olduğu, bu itibarla mahkemece, Türkiye’de bulunan taraflar arasında İngilizce olarak düzenlenen sözleşmenin bu kanun kapsamında geçerli olup olmadığının tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, “sözleşmenin İngilizce düzenlenmesinin sözleşmenin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı, davacı – satıcı 14/06/2004 tarihli yazısı ile gemiyi teslim etmeye hazır olduğunu davacı – alıcıya ihtar ettiği, davacı – alıcı bu bildirime rağmen gemiyi teslim almadığı, davacı – alıcının gemiyi sözleşme koşullarında teslim almadığının 17/06/2004 tarihli hatırlatma ve 22/06/2004 tarihli protesto mektubu ile de sabit olduğunun değerlendirildiği, sözleşmeyi fesih hakkı olan ve bu hakkı kullanarak sözleşmeyi fesheden davacı – satıcının sözleşmenin 13.maddesine göre tarafına ödenen depozitonun lehine serbest kaldığı, davacı – satıcının sözleşmenin 13.maddesinin aleyhine yorumu suretiyle sadece menfi zararlarını talep hakkının olduğu ve menfi zararları toplamının 312.163,50 USD ile 362,50 Euro toplamından ibaret olduğu, davacı – satıcının fazlaya dair hakkı saklı kalmak kaydı ile 50.000,00 Euro zararın tazmini istemi ile açtığı davada 312.163,50 USD’nin çapraz kur karşılığının 254.266,92 Euro ile 362,50 Euro faiz geliri zararı toplamı 254.629,42 Euro olduğunun saptandığı, sözleşmenin 2. maddesinde sözleşmenin doğru şekilde ifa edilmesini güvence altına almak için düzenlenen depozitonun sözleşmenin 13. maddesi ile birlikte yorumu suretiyle cezai şart mahiyetinde olduğu, davacı – satıcının talep edebileceği menfi zararının 138.629,42 Euro olduğu gerekçesiyle asıl davada davacı …’ın davasının aktif dava ehliyeti yokluğundan, davalı … hakkındaki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, esas davada davacı … Nakliyat Sanayi Tic. Ltd. Şti.’nin davalı … Ltd. Şti. hakkındaki davasının reddine, birleşen davanın kabulü ile fazlaya dair hak saklı kalmak kaydı ile 50.000,00 Euro’nun davalıdan tahsiline” karar verilmiştir.
İşbu karar asıl dosya davacıları ile birleşen dosyada davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda, “….805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkındaki Kanun’un 1. maddesinde ”Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, Türkiye dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmağa mecburdurlar.” aynı Yasa’nın 4. maddesinde ”Bu kanunun mevkii meriyete vaz’ından sonra birinci ve ikinci maddeler ahkamına muhalif olarak tanzim kılınmış olan evrak ve vesaik şirket ve müesseseler lehine nazarı itibara alınmaz.” hükümleri düzenlenmiştir. Ayrıca, dava konusu 02/06/2004 tarihli satış sözleşmesinin ”Alıcının Yükümlülüklerini Yerine Getirmemesi” başlıklı 13. maddesinde de, ”Depozitonun m. 2’ye istinaden ödenmemesi durumunda, satıcılar işbu sözleşmeyi feshetme ve maruz kaldıkları zararlar ile tahakkuk eden bilumum masrafların faiziyle birlikte tazminini talep etme hakkına sahip olacaklardır. Alış fiyatının m. 3’e istinaden ödenmemesi durumunda, satıcılar sözleşmeyi feshetme hakkına sahip olacak olup, bu durumda depozito tutarı, faiziyle birlikte satıcı lehine serbest bırakılacaktır. Depozitonun satıcının kayıplarını karşılamaması durumunda satıcılar, maruz kaldıkları zararlar ile taahhuk eden bilumum masrafların da tazminini talep etme hakkına sahip olduğu” yönünde hükmün bulunduğu, somut uyuşmazlığın incelenmesinde, 805 sayılı Yasa’nın 1. ve 4. maddeleri göz önünde bulundurulduğunda, satıcı lehine düzenleme içeren sözleşme hükümlerinden hareketle hüküm tesis edilemeyeceğinin kabulü gerekir. Bu durum karşısında, mahkemece asıl davanın Borçlar Kanunu’nun sözleşmelere ilişkin hükümleri çerçevesinde ele alınıp, tarafların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerekirken, sözleşme hükümlerine 805 sayılı Yasa’nın anılan düzenlemesi karşısında değer verilerek asıl davada hüküm kurulmasının doğru olmadığı, bu nedenle kararın asıl davada davacı şirket yararına bozulması gerektiği,
Birleşen davada ise, davacının sözleşmeyi feshinin haklı olması ve bu bağlamda yalnızca menfi zararını isteyebileceğine ilişkin değerlendirme ve kabuller ilkesel olarak isabetli ise de, dava konusu geminin satımına ilişkin kaçırılan fırsatlar ile geminin kiralanmasına ilişkin istemlerin geri çevrilmesinden kaynaklanan menfi zarar kalemlerinin aynı anda ve her ikisinin bir arada istenemeyeceği gözardı edilerek bu hususta yanılgılı değerlendirmeye dayalı, bilirkişi kurulu raporunun hükme esas alınmasının da doğru görülmediği, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerektiği” belirtilerek açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2. bozma ilamına uyulduktan sonra dosyanın bütünüyle incelenmesi sonucunda; taraflararasında gemi alım satım sözleşmesinin yapıldığı, 116.000,00 Euro’nun depozito olarak alıcı tarafından satıcının banka hesabına yatırıldığı, sözleşmenin satıcı lehine hükümler içeren kısımları dışarıda tutulduğunda diğer sözleşme hükümlerinden davacı alıcının gemiye ait klas ve tescile ilişkin kayıtları inceleyip kabul ettiği, Tuzla’da bulunan gemiyi yerinde incelediği, bu inceleme sonucunda gemiyi satın almayı kabul ettiği, 09/06/2004 – 16/06/2004 tarihleri arasında gemiye çıkmak üzere gemi adamları atadığı ve gemi adamlarının fiilen görevlerine başladığı, yine alıcı tarafından gemi isminin “T.B.EGE” olarak değiştirildiği, gemi ile Çeşme Venedik arasında yolcu ve araç taşımacılığı yapmak için alıcının Çeşme Liman Başkanlığına başvuruda bulunduğu, satıcı … Denizcilik şirketinin 14/06/2004 tarihinde hazırlık mektubu göndererek gemiyi Tuzla’da teslime hazır olduğunu karşı tarafa bildirdiği, söz konusu hazırlık mektubu ile sözleşmenin ifası yani geminin teslim alınıp satış bedelinin ödenmesine ilişkin edimini yerine getirmesi bakımından alıcının temerrüde düştüğü, alıcı edimini yerine getirmediğinden yani satış parasını ödemediğinden 22/06/2014 tarihinde sözleşmenin satıcı … Denizcilik tarafından haklı nedenlerle feshedildiği anlaşılmıştır.
Asıl davada uyuşmazlık konusu alıcının başlangıçta depozito olarak yatırdığı 160.000,00 Euro’nun iadesi istemine ilişkin olup, uyulan ikinci bozma ilamında 805 sayılı yasanın 1.ve 4.maddeleri gözönünde bulundurulduğunda satıcı lehine düzenleme içeren sözleşme hükümlerinden hareketle hüküm tesis edilemeyeceği, bu nedenle asıl davanın BK’nun sözleşmelere ilişkin hükümleri çerçevesinde ele alınıp, tarafların durumlarının değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiş olduğundan bozma ilamı doğrultusunda uyuşmazlığın alım satım ilişkisinin gerçekleştiği tarihte ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda öncelikle alıcı … tarafından satıcı … Denizciliğe ödenen depozito bedeli yönünden BK’ya göre hukuki durum tespit edilmelidir.
Yargıtay 13 Hukuk Dairesinin 08/10/1990 tarihli 1990/1575 esas ve 1990/6049 karar sayılı ilamında “akit yapılır yapılmaz taraflardan birinin diğerine bir miktar para vermesinin ne gibi bir maksada dayandığı açıkça anlaşılamıyorsa verilen paranın pey akçesi olarak kabul edileceği” belirtilmiştir.
Dava konusu gemi alım satımında alıcının satıcıya 116.000,00 Euro depozito bedeli ödediği her iki tarafın da kabulünde olan bir husus olup, 818 sayılı BK’nun 156.maddesinde “bir kimse pey akçesi verdiği takdirde bunu zamanı rücu olarak değil, belki akdin in’ikadına delil olmak üzere vermiş addolunur. Hilafına mahalli adet veya mukavele olmadıkça pey akçesini alan alacağına mahsup etmeyerek onu muhafaza eder. Zamanı rücu şart edildiği halde akitlerden her biri akitten rücu selahiyetini haiz addolunur. Pey akçesi vermiş olan rücu ederse verdiğinin terkeder ve pey akçesini almış olan rücu ederse alacağının iki mislini iade eder.” hükmü sevkedilmiştir.
Yukarıda belirtilen Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin ilamında sözleşmenin yapıldığı sırada taraflardan birinin diğerine bir miktar para vermesi halinde verilen paranın pey akçesi olarak kabul edileceği belirtilmiş olup, 818 sayılı BK’nun 156/2.maddesinde de aksine mahalli adet veya sözleşme olmadıkça pey akçesi vermiş olanın sözleşmesel edimini yerine getirmemesi halinde pey akçesini karşı tarafa terkedeceği kabul edilmiştir. Kanunda pey akçesi olarak tabir edilen ve uygulamada kapora olarak bilinen bedelle ilgili mahalli örf ve adetinde dikkate alınması gerekmekte olup, davalı birleşen dosya davacısı … vekili tarafından dosyaya sunulan İstanbul Deniz Ticaret Odasının düzenlediği 24/01/2019 tarihli yazıda “….alıcı tarafından gemi alım satımlarında satış bedelinin bakiyesi ödenmediğinde satıcının depozito alarak yatan tutarı irad kaydetmesinin ticari örf ve adete uygun olacağı” belirtilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı ile de kabul edildiği üzere gemi alım satım sözleşmesinin alıcının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle satıcı … Denizcilik tarafından haklı nedenlerle feshedilmiş olduğundan gerek gemi alım satımlarına ilişkin ticari örf ve adet gerekse 818 sayılı BK’nun 156.maddesi gereğince davacı şirketin sözleşmenin başlangıcında satıcı … Denizciliğe ödediği ve kanunda pey akçesi olarak tabir edilen kapora/depozito bedelini geri isteyemeyeceği kanaatine varıldığından asıl davanın reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Öte yandan birleşen davada, davacının menfi zararlarını karşı taraftan isteyebileceği, Yargıtay bozma ilamına uyulmakla kesinleşmiş olup, bozma ilamında dava konusu geminin satımına ilişkin kaçırılan fırsatlar ile geminin kiralanmasına ilişkin istemlerin geri çevrilmesinden kaynaklanan menfi zarar kalemlerinin aynı anda ve her ikisinin birarada istenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda birleşen dosya davacısı … Denizcilik vekili tarafından sunulan 25/01/2019 tarihli dilekçe ile menfi zarar kalemlerinden geminin kiralanmasına ilişkin istemlerin geri çevrilmesinden dolayı ortaya çıkan zararlarını talep ettikleri beyan edilmiştir. 28/12/2005 havale tarihli bilirkişi raporunda davalı satıcının kaçırdığı kira sözleşmeleri nedeniyle ortaya çıkan zararının 170.268,00 USD olduğu tespit edilmiş olup, birleşen dosyada davacı tarafından menfi zararlar yönünden fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 50.000,00 USD talep edilmiş olduğundan birleşen davanın bu tutar üzerinden kabulüne karar vermek gerektiği sonucuna varılmıştır.
Neticede, Yargıtay … Hukuk Dairesinin ikinci bozma ilamına uyulduktan sonra, yapılan tüm bu değerlendirmeler sonucunda; asıl davada davacı …’ın dava yönünden verilen karar ile davalı … hakkında verilen karar kesinleşmiş olduğundan bunlar yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, asıl davada … San ve Tic Ltd Şti’nin açmış olduğu davanın reddine, birleşen davada, davanın kabulü ile davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 Euronun davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
ASIL DAVA
1-Asıl davada davacı …’ın dava yönünden verilen karar ile davalı … hakkında verilen karar kesinleşmiş olduğundan bunlar yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Asıl davada … Ltd Şti’nin açmış olduğu davanın reddine,
a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç tarifesi uyarınca 44,40 TL karar harcının 2.875,17 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 2.830,77 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b)Davalı … Ltd Şti vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 18.652,00 TL vekalet ücretinin davacı … San ve Tic Ltd Şti’den alınarak bu davalıya verilmesine,
c)Davalı … San Tic Ltd Şti tarafından yapılan yargılama gideri olan 207,50 TL posta gideri ile 1.302,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.509,50 TL yargılama giderinin davacı … Denizcilik Nakliyat San ve Tic Ltd Şti’den alınarak bu davalıya verilmesine,
d)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
e)Taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
BİRLEŞEN DAVA
3-Birleşen davada, davanın kabulü ile davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 Euronun davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 6.069,34 TL karar harcından 1.200,54 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4.868,80 TL ‘nin davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
b)Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin olunan 9.858,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
c)Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 18,40 TL başvurma harcı, 1.200,54 TL peşin harç, 189,00 TL posta gideri ile 3.150,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.557,94 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
d)Taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili dairesinden temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/02/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır