Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/130 E. 2020/333 K. 04.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2018/130 Esas
KARAR NO : 2020/333
DAVA : İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA DEĞERİ : 74.906,27.TL
DAVA TARİHİ : 05/03/2018
KARAR TARİHİ : 04/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine, müvekkiline borcundan dolayı … İcra Müdürlüğünün 2018/… Esas sayılı icra dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı (borçlu) icra dosyasına yapmış olduğu haksız itirazında takibe ve yine müvekkile borcu bulunmadığı iddiasıyla icra takibine 12/01/2018 tarihinde itirazda bulunduğunu, dilekçelerine ek olarak sunduğu evraklar neticesinde görüleceği üzere belge münderecatına ilişkin bir itiraz söz konusu olmayıp, ilgili evraklar ile herşey açık ve net olduğunu, bu nedenle davalının borca itirazının yersiz olduğunu, bu da itirazın haksız ve yersiz olduğunu gösterdiğini, mahkemece incelendiğinde görüleceği üzere, 19/09/2017 tarihinde hazırlanan Nakliyat Sigortası Ekspertiz Raporu’na göre, davalı/borçlu … Ltd. Şti.’ye rücu imkanının bulunduğu, Ekspertiz Raporu ile açık bir şekilde beyan edilmek sureti ile belirtilmesi işbu dava ve takip konusu borcun ödenmesi gerektiği hak ve hukukun gereği olduğunu, dava dilekçesine ek olarak işbu raporu da sunduklarını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, borçlunun takibe, asıl alacağa ve faize ilişkin haksız itirazlarının kaldırılmasına, … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı icra dosyasındaki takibin devamına, davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Emtiaların 20.10.2016 tarihinde proje sahasına vardığı ve ambara girdiği; 28.11.2016 tarihinde gümrükten çekildiği; 20.10.2016 tarihinde emtialar taşıyanın kontrolünden çıktığı için hak düşürücü sürenin başladığı; icra takibinin hak düşürücü sürenin tamamlanmasından sonra 04.01.2018 tarihinde yapıldığını, ekspertiz raporunun emtiaların tesliminden yaklaşık 1 yıl sonra düzenlendiği dikkate alındığında, emtiaların ambarda beklerken de hasarlanmış olabileceğini, ekspertiz raporunun 5 sayfasında, ahşap kutulardan birinin tavanında delik olduğunun belirtildiği; 7. sayfasında da deliğin başka bir kutunun çarpması veya taşımanın herhangi bir aşamasında meydana gelmiş olabileceğinin belirtildiğini, sonuç olarak, ahşap kutu ambalajlarının yetersiz olduğunun anlaşıldığını, taşıyana 3 gün içinde bildirim yapılması gerekirken yapılmadığını, hasar tutarı belirlenirken sınırlı sorumluluk hükümlerinin esas alınması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizde açılan işbu davanın, … Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/03/2018 tarih, 2018/… Esas, 2018/… Karar sayılı görevsizlik kararı ile geldiği anlaşılmıştır.
Mahkememizde açılan iş bu dava; emtia blok abonman sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın deniz yolu ile taşınması sırasında hasarlanması nedeniyle davacı tarafından sigortalısına ödenen hasar tazminatının hasarın sorumlusu olduğu iddiası ile TTK nın 1472. maddesi gereğince rücuen tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan takibe davalı tarafından yapılan itirazın, İİK 67. Maddesi gereğince iptali ve %20 oranında icra inkar tazminatı talebine ilişkin olduğu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davada uyuşmazlık konusunun ise hasarın sigorta poliçesi teminat kapsamında kalıp kalmadığı, hasarın deniz taşıması sırasında meydana gelip gelmediği ve davalının kusur ve sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, tarafların aktif ve pasif husumet ehliyetleri ile davacı tarafından sigortalısına ödenen tazminatın kadri maruf olup olmadığı, ihbarın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
… İcra Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği, 2018/… Esas sayılı dosya incelendiğinde, alacaklı … Sigorta A.Ş. tarafından borçlu … Ltd. Şti. aleyhine 02/01/2018 tarihinde 74.906,27.TLnin tahsili için ilamsız icra takibi yapıldığı, borçluya ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliği üzerine borçlunun süresinde, “ödeme emrinde belirtilen borca ve ferilerine itiraz ediyorum” şeklinde yaptığı beyan ile icra takibinin durmasına sebebiyet verdiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler … , … ve … tarafından tanzim edilen 30/10/2019 tarihli raporda, dava konusu hasarın deniz yolu ile taşınma kapmasında … Limanında yükleme yapılma esnasında ve sefer süresi boyunca ve tahliye işlemi sonunda meydana gelmediği, ayrıca nem ve rutubetten kaynaklanacak paslanmanın oluşmadığı, sandık hasarının kara taşıması sırasında hâsıl olduğunun en makul açıklama olduğu, bu hasar sonrasında da çevre şartlarına bağlı olarak suyun sandık içerisine sirayet ettiğinin kabulü gerektiği, hasara sebep olan suyun sirayet ettiği seviye ve bölge, malın toplam değeri ve somut kanıt niteliğindeki kayıt altına alınmış evrak birlikte değerlendirildiğinde malzeme bedellerinin mevcut şekli ile kabulü gerekeceği, emtianın teknik özellikleri ve arz ettikleri önem de değerlendirildiğinde onarım için sahada ve imalatçı firmadan mühendislik hizmeti alınması ve teknik ekibin seyahatlerinin temayüllere uygun olduğu, bu bedellere ilişkin kesin bedellerin ancak defter incelemeleri ile ortaya çıkacağı fakat mesafeler ve gerekli personel ile rayiç değerler dikkate alındığında makul seviyede oldukları, davacı kuruluş tarafından 19.823,79$ olarak %25 talep edilen yekunun ekspert raporunda belirlenen 79.293,14$ üzerinden hesaplandığı, bu bedel içerisinde malzeme bedeli, 3.000+18.600=21.600,-$ mühendislik hizmeti, 6.940,-$ zaruri seyahat masrafları ile 4,500.-$ navlun bedelinin toplamı 83.740,-$ tutarın gerçek zararı temsil ettiği, teknik açıdan 5.070,-$ tutarındaki %10 ilave bedelin gerçek zarar vasfında saylamayacağı, davacının aktif, davalının ise pasif husumet ehliyetlerinin bulunduğu, hasar ihbarına yönelik olarak dosyaya sunulmuş olan belgede ihtarın ne zaman yapıldığının tespitin mümkün olmadığı gibi davalıya ait olduğunu tahmin ettiğimiz kaşe de silik olduğundan, belgenin delil niteliği; daha da önemlisi gerçekten yükün nihai teslim tarihi olan 12.01.2017 tarihinde düzenlenmiş olduğunun tarafımızca tespit edilemediği, bununla birlikte söz konusu tespitin son derece önem arz ettiği; zira ihtarın davacının beyanlarından hareketle teslimle aynı gün yapılması ve davalıya da CMR m. 30 hükmünde yer alan sürede ulaştığının ispatı halinde, hasar ihbarının süresinde yapıldığı ve CMR m 17 uyarınca davalı taşıyıcının zarardan sorumlu olduğu sonucuna varılabileceği, aksi halde ise CMR m. 30’da yer alan karine uyarınca yükün sevk mektubunda yazıldığı şekilde (hasarsız) teslim edildiği, dolayısıyla aksi ispat edilene kadar yükteki hasann taşıyıcının sorumluluk alanında gerçekleşmediğinin kabulü gerekeceği; bununla birlikte, her ne kadar kesin bir kanaat olmasa da heyetimizin teknik bilirkişileri sandık hasarının kara taşıması sırasında hasıl olduğunun en makul açıklama olduğu yönündeki değerlendirmelerine bağlı olarak, Yüce Mahkeme’nin dava konusu hasarın kara taşıması sırasında meydana geldiği kanaatinde olması halinde, ihtar süresinde yapılmamış olsa dahi, hasarın taşıma sırasında meydana geldiğinin ispatlanmış sayılacağı ve dolayısıyla iş bu zarardan davalı taşıyıcının sorumlu olacağı sonucuna varılabileceğine dair görüş ve tespitlerine yer vermişlerdir.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler … , … ve … tarafından tanzim edilen 13/11/2020 tarihli raporda; Davalının dava konusu taşıma bakımından taşıyıcı sıfatını haiz olduğu, dava dışı sigortalı … ‘ın dava konusu yük üzerinde sigortalanabilir menfaati bulunduğu ve davacının, dava dışı sigortalısının haklarına TTK m. 1472 uyarınca halef olduğu, dosya içeriğinde hasarın usulüne uygun şekilde taşıyıcıya ihbar edildiğine dair bir belge ya da bilgi bulunmadığından ispat yükünün taşıyıcı lehine yer değiştirdiği, kurulumuzda bulunan uzman bilirkişi dosyaya sunulan belgeler çerçevesinde zararın taşıma safhasında oluştuğunu değerlendirmekle birlikte ne şekilde oluştuğuna ve taşıyıcıya atfıkabil bir kusur bulunup bulunmadığına ilişkin bir sonuca varamadığından ve gerek TTK m. 1185/4 gerekse CMR m. 30/1 uyarınca ispat yükü taşıyıcıdan talepte bulunana ait olduğundan, davalı taşıyıcının dava konusu yük hasarından sorumlu tutulamayacağı, Sayın Mahkeme’nin davalının meydana gelen zarardan sorumlu olduğu kanaatine ulaşması hâlinde, zararın miktarının hesaplanmasının gerekeceği, kurulumuzda bulunan uzman bilirkişi tarafından taşıyıcıdan talep edilebilecek zarar miktarının 18.556 USD olarak belirlendiği, hasar gören parçanın brüt ağırlığı dosya içeriğinden tespit edilemediğinden, tazminatın üst sınırının hesaplanamadığına ilişkin görüş ve tespitlerine yer vermişlerdir.
Tüm dosya kapsamı itibariyle, dosyada mevcut dava konusu taşımaya ilişkin olarak davalı tarafından dava dışı sigortalı … adına düzenlenen 08/11/2016 tarih ve … numaralı navlun faturasında, gemi adının “…”; teslim alma yerinin “… “; teslim etme yerinin “… , Türkmenistan”; yükleme limanının “… , Kore”; boşaltma limanının “… İran” olduğu, sahaya kadar taşıma ücretinin 139.695,44 Amerikan Doları karşılığı 440.490,81 Türk Lirası” olarak gösterildiği, davalı tarafından da dava konusu taşıma işini üstlenmediği savunmasında bulunmadığı, bu çerçevede davalının dava konusu taşıma bakımından taşıyıcı sıfatını haiz olduğu ve dava konusu taşımanın hem deniz hem de karayolu ile taşımayı içeren karma bir taşıma olduğu, bu nedenle davalının pasif husumet ehliyetini haiz olduğu, dosya kapsamı itibariyle, dava dışı sigortalı … şirketinin dava konusu yük üzerinde sigortalanabilir menfaati bulunduğu ve davacının, sigorta himayesi kapsamındaki rizikonun gerçekleşmesi sonucunda, geçerli bir sigorta sözleşmesine dayanarak ödemesi gereken sigorta tazminatını 19/10/2017 tarihinde ödediği, dolayısıyla dava dışı sigortalısının haklarına TTK m. 1472 uyarınca halef olduğu görülmekle, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır.
TTK.1185/1. maddesinde “Zıya veya hasarın en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında taşıyana yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Zıya veya hasar haricen belli değilse, bildirimin eşyanın gönderilene teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak üç gün içinde gönderilmesi yeterlidir. İhbarnamede zıya veya hasarın neden ibaret olduğunun genel olarak belirtilmesi gereklidir.”
TTK. 1185/2. maddesinde “eşyanın incelenmesi tarafların katılımıyla mahkeme veya yetkili makam ya da bu husus için re’sen atanmış uzmanlar tarafından yapılmışsa bildirime gerek olmadığı” hükmüne yer verildiği,
CMR 30/1. maddesinde ise “Alıcı, taşıyıcı ile beraber durumlarını kontrol etmeden, veya ziyan ve hasarın açıkça görüldüğü hallerde teslimi anında veya açıkça görülmediği hallerde teslimden yedi gün içinde (pazar günleri ve resmi tatiller hariç) durumu kendisine bildirmeden malı tesellüm ederse, bu husus onun yükü sevk mektubunda belirtildiği şekilde aldığına kanıt oluşturur. Açıkça gözükmeyen ziyan veya hasarlarda bildirme yazılı olarak yapılacaktır”. Hükmüne yer verildiği,
Dava dışı sigortalı … tarafından … Brokerliği’ne hitaben yazılan 26/07/2017 tarihli yazıda, emtianın sahaya vanş tarihinin 20 Ekim olarak beyan edildiği, dava dışı … tarafından düzenlenen Eksik-Fazla-Hasarlı Malzeme Tutanağı’nda yükün sahaya varış tarihinin 20/10/2016 olarak gösterildiği, 12/01/2017 tarihli bu tutanakta taşıyıcının veya bir temsilcisinin imzasının bulunmadığı, dava dışı … tarafından davalı …’a hitaben yazılan yazıda da yükün … plakalı araçlarla sahaya varış tarihinin 20/10/2016 olarak gösterildiği, bu yazıda davalı yetkilisinin kaşe ve imzası bulunmaktaysa da tarih bilgisinin mevcut olmadığı, dosyada mevcut, tedarikçi firma … yetkilisi tarafından düzenlenen 25/11/2016 tarihli, “… ” başlıklı belgede, dava konusu hasarın kendilerine ilk olarak 09/11/2016’da bildirildiğinin belirtildiği, ahşap kutunun açılarak incelendiği tarihin 25/11/2016, … ‘nin yedek panellerin teslimat planını göndereceği tarihin ise 02/12/2016 olarak gösterildiği, bu çerçevede, emtianın 20/10/2016 tarihinde sahada alıcıya teslim edildiği kanaatine varıldığı, 12/01/2017 tarihli tutanakta taşıyıcının veya bir temsilcisinin imzasının bulunmaması, dava dışı … tarafından davalı …’a hitaben yazılan yazıda da tarih bilgisinin mevcut olmaması nedeniyle zararın süresinde ve usulüne uygun olarak taşıyıcıya bildirildiği hususunun ispatlanamadığı, bu durumda TTK m. 1185/4 ve CMR m. 30/1. madde uyarınca taşıyıcı lehine oluşan karinenin aksinin davacı tarafından ispatlanması gerektiği, dava konusu emtianın … Kore’den … İran’a denizyoluyla taşınmasına ilişkin olarak düzenlenen … numaralı konişmentoda eşyanın harici görünüşüne nazaran iyi durumda olduğuna dair kayıt bulunmadığı, ancak TTK m. 1239/2maddesinde yer alan “Taşıyanın, eşyanın haricen belli olan halini konişmentoda beyan etmeyi ihmal ederse, konişmentoda eşyanın haricen iyi halde olduğuna dair beyanda bulunulmuş sayılır.” hükmü gereğince konşimentoda bir kayıt bulunmamasının eşyanın haricen iyi durumda olduğuna yönelik karine teşkil ettiği, dava konusu emtianın içinde bulunduğu sandığın gemiye yüklenirken sağlam durumda olduğu ve deliğin bu aşamada mevcut olmadığına yönelik olarak konişmentonun teşkil ettiği karinenin çürütülemediği, dosyada mevcut hasara uğrayan emtianın bulunduğu parçaya ilişkin olarak düzenlenen taşıma senedinde ambalaj durumuna ilişkin bir çekincenin bulunmadığı, CMR m. 9/2. Maddesinde “sevk mektubunda, taşımacı tarafından beyan edilmiş çekince yok ise aksi kanıtlanmadıkça tesellümde yükün ve ambalajların iyi durumda olduğu, sayılarının, marka ve numaralarının sevk mektubunda yazılı olanlara uyduğu varsayılır.” hükmünün yer aldığı, aksi durum ispatlanamadığından, emtianın ambalajının sağlam durumda karayolu taşıyıcısına teslim edildiğinin karine olarak kabul edileceği, dava konusu taşıma bakımından davalı, karayolu ayağı da dahil olmak üzere nihai varış yerine kadar taşımayı üstlendiğinden, zarar deniz yoluyla taşıma sırasında değil de karayolu taşıması sırasında meydana gelmiş olsa dahi, karayolu taşımasını gerçekleştirenler davalının yardımcı şahsı olacağından, davalının bunların kusurlarından sorumlu olacağı, dolayısıyla davalının sorumlu tutulup tutulamayacağının belirlenmesinde zararın taşımanın hangi safhasında meydana geldiğinin tespitinin farklılık yaratmayacağı, ispat yükünün taşıyıcı lehine yer değiştirdiği, dosyaya sunulan ekspertiz raporunda ve hükme esas alınan 13/11/2020 tarihli rapor doğrultusunda dava konusu ıslanma hasarının nasıl meydana geldiğinin ve taşıyıcıya atfı mümkün bir kusur sonucunda oluşup oluşmadığının ispatlanamadığı kanaatiyle davanın reddine karar verilmiş, davacının davalıya karşı icra takibi başlatmada kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı görülmekle davalının kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
-Koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Bu dava sebebiyle 54,40.TL karar harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 1.279,22.TL’den düşümü ile artan 1.224,82.TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 10.537,82.TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa VERİLMESİNE,
4-Yapılan yargılama masrafının davacının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından sarf edilen 3.000,00.TL bilirkişi ücreti ve 39,90.TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.039,90.TL yargılama masrafının davacıdan tahsili ile davalı tarafı VERİLMESİNE,
6-Tarafların yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/12/2020

Katip …

Hakim …
¸e-imzalıdır