Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/113 E. 2019/303 K. 01.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO: 2018/113 Esas
KARAR NO: 2019/303

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 17/03/2009
KARAR TARİHİ: 01/07/2019

MAHKEMEMİZİN 01/10/2018 TARİH 2018/331 ESAS 2018/353 KARAR SAYILI
BİRLEŞME KARARINA KONU DOSYASI

BİRLEŞEN DAVA:

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 14/09/2018
KARAR TARİHİ: 01/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya ait … adlı gemide 6 ay çalışmak üzere 21/11/2008 tarihinde sözleşme imzaladığını, davalıya ait gemide yağcı/stajyer olarak çalışmakta iken 26/11/2008 tarihinde davalı işverenin gereken iş sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin yasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucu iş kazası geçirdiğini ileri sürerek, fazlaya dair hakları ve manevi tazminat dava hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00.-TL maddi tazminatın olay tarihi olan 26/11/2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; Daha sonra 23.07.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat davasını 1.191,40 TL’ye yükseltmiş ve ilk olarak görev nedeniyle dava dilekçesinin reddine hükmeden Kartal … İş Mahkemesi’nin karar celsesinde şifahi olarak daha sonra ise ıslah dilekçesi ile 10.000,00 TL manevi tazminat talep etmiştir.
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın husumet ve yetki yönünden reddi gerektiğini, yetkili mahkemenin İskenderun mahkemeleri olduğunu, dava dilekçesine göre tazminat talebinin fiili ve hukuki dayanığı anlaşılamadığında dava dilekçesi davacının açıklaması gerektiğini, müphem hususlar aydınlığa kavuşunca kademeli olarak cevap verme haklarının mahfuz tuttuklarını, davacının müvekkili ile aralarında bir sözleşmenin varlığından bahsetdiğini, ancak ilgili sözleşmenin dosyada mübrez olmadığından iddia edilen sözleşmenin dosyaya ibrazını talep ettiklerini, davacının iş akdinin haksız olarak feshedildiğini ifade etmişse de davacı işyerini bizzat kendisinin terk ettiğini, müvekkilinin iş sağlığı ve güvenliği dolayısıyla üzerine düşen yükümlülerini tam , eksiksiz ve zamanında ifa ettiğini, müvekkilinin bir kusurunun olmadığını, davacı vekilinin müvekkilinin meslek hayatına yeni atılmış olduğundan mesleğiyle ilgili büyük korkulara kapıldığını, psikolojisinin bozulduğunu, uyku problemleri yaşadığını ifade etmişse de söylemlerinin hiçbir maddi ve hukuki dayanağının olmadığını beyanla davanın esasa girilmeden görev,yetki ve husumet yönünden reddine, davacının dava dilekçesi ile taleplerinin dayanaklarını ve uğradığını iddia ettiği zararların kalem kalem açıklattırılmasına, mesnetsiz ve haksız açılmış olan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … isimli gemide aylık 900-USD karşılığı 6 ay boyunca çalışması konusunda davalı ile 21/12/2008 tarihli sözleşme imzalandığını, müvekkilinin gemide yağcı ve stajyer olarak çalışmaya başladıktan sonra 26/11/2008 tarihinde iş kazası geçirdiğini, kazaya bağlı olarak yaralanmasından dolayı stajını sona erdiğini, geçici iş görmezlik nedeniyle de sözleşmesinin feshedildiğini, iş kazasının meydana gelmesinde kusurun tamamen davalı iş verene ait olduğunu, olay nedeniyle İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında davalı aleyhine maddi tazminat davası açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, müvekkilinin kaza sonrası tedavi sürecine tabi tutulması, yüzünde ve vücudunun çeşitli yerlerinde meydana gelen yanıklar nedeniyle psikolojisinin olumsuz yönde etkilendiğini ileri sürerek öncelikle davanın İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … dosyasına konu maddi tazminat dosyası ile birleştirilmesini, davacının manevi tazminat alacağının tespiti ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.0000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 26/11/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı arasında herhangi bir hukuki ilişkinin bulunmadığını, mahkemenin görevsiz olduğunu, dava tarihi itibariyle manevi tazminat talebine ilişkin zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının zarara neden olan vakıayı somut olarak açıklayamadığını, buna ilişkin deliller sunamadığını, haksız menfaat temin etmek amacıyla müvekkili aleyhine dava ikame edildiğini savunarak davanın zamanaşımı, husumet, yetki ve görev itirazları çerçevesinde öncelikle usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleşen dava; davacı gemi adamının uğradığı kaza sonucu oluşan maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkin olup, asıl davada mahkememizce 16/12/2014 tarihinde verilen hüküm ile davacının maddi tazminat davasının kabulü ile 1.073,72 TL iş görmezlik kazanç kaybı 117,68 TL tedavi giderinin, 26/11/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 1.500,00 TL manevi tazminatın 26/11/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş olup, iş bu karar davanın taraflarınca temyiz edilmiştir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinde yapılan temyiz incelemesi sonucunda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmadığından davacının ayrıca manevi tazminat davası açma hakkı saklı kalmak üzeri manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, davacının ıslahına değer verilerek manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığından bahisle davacının tüm, davalının ise diğer temyiz itirazlarının reddi ile açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olduğundan, bu durumda asıl davada davacının maddi tazminat talebine ilişkin olarak daha önce verilen hüküm kesinleşmiştir.
Bozmadan sonra, davacı mahkememizin … esas sayılı dosyası üzerinden açtığı birleşen davada; 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup, davalı tarafça bu davaya ilişkin olarak görev, yetki, zamanaşımı itirazlarının yanı sıra, esas yönünden de davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
Birleşen dava ek dava niteliğinde olduğundan davalının görev ve yetkiye ilişkin itirazları yerinde görülmeyip, uyulan bozma ilamında da işaret edildiği şekilde davacının manevi tazminat davası açma hakkının saklı tuttuğunun kabulü gerektiğinden, zamanaşımı itirazı da yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamına göre, davacının 20/11/2008 tarihinden 28/11/2008 tarihine kadar … gemisinde yağcı makinist stajyeri olarak görev yaptığı sırada, makina dairesinde meydana gelen patlama sonucu yaralandığı, Mersin Devlet Hastanesi Baştabipliğinin 05/12/2008 tarihli raporuna göre davacının bu yaralanmadan dolayı 20 gün istirahatinin uygun görüldüğü anlaşıldığından, davacının sözkonusu olay nedeniyle yaşadığı elem ve üzüntü nedeniyle eski BK’nun 47. maddesine göre manevi tazminat talep etme hakkının bulunduğu kanaatine varılmıştır. Davacının birleşen davadaki manevi tazminat talebi yönünden kesinleşen asıl davada toplanan deliller, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile olayın meydana gelmesinde davacının % 25, davalının % 75 oranında kusurlu olması, davacının kaza nedeniyle yaşamış olduğu elem ve ızdırap gözönüne alınarak, takdiren 1500 TL manevi tazminata hükmedilmesine, bu tutarın olay tarihi olan 26/11/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl davadaki maddi tazminat talebi ile ilgili olarak 16/12/2014 tarihinde verilen hüküm kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
A) Asıl davada;
1-Davacının maddi tazminat davası ile ilgili 16/12/2014 tarihinde verilen hüküm kesinleşmiş olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacının manevi tazminat davası açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine,
B) Birleşen davanın kısmen kabulü ile takdiren 1.500,00 TL manevi tazminatın 26/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 102,46 TL harçtan 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 66,56 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
35,90 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1 – 13/1 maddesi gereğince tayin olunan 180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1 – 13/1 maddesi gereğince tayin olunan 180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Taraflar tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili dairesinden temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

TASHİH ŞERHİ
Mahkememizin 01/07/2019 tarihli duruşma tutanağının B bendine hernekadar sehven “Birleşen davanın kısmen kabulü ile takdiren 1.500,00 TL manevi tazminatın 26/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” yazılmış ise de, gerekçeli kararda da belirtildiği üzere faizin başlangıç tarihinin olay tarihi olduğu, olay tarihinin de “26/11/2008” olduğu halde duruşma zaptına yazım hatası yapılarak 26/11/2018 yazıldığı anlaşıldığından hükümdeki faiz başlangıç tarihi 26/11/2008 olarak HMK nun 304.maddesi gereğince resen TASHİH olunur.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır