Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/80 E. 2021/36 K. 29.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2017/80
KARAR NO : 2021/36
DAVA : İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/02/2017
KARAR TARİHİ : 29/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 24.02.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Güney Kore’de bulunan bir şirket olduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasında fotovoltaik güneş panellerinin satışına ilişkin görüşmeler neticesinde davalı tarafın talebi üzerine 09.02.2016 tarihli alım siparişinin davalıya gönderildiğini, davalı şirket yetkilisinin 09.02.2016 tarihinde davalı şirket kaşesi altında imzaladığı teklif onayını, e-posta yolu ile “Ekte teklif onayımız bulunmakta ” ifadesiyle gönderdiğini, davalı şirketin alım siparişini imzalaması ile müvekkili ile davalı arasında denizaşırı satış sözleşmesi (“Sözleşme”) kurulduğunu, alım siparişi çerçevesinde davalının toplam 1.621.800 ABD doları satış bedelli ürünleri satın ve teslim almayı, müvekkilinin ise kararlaştırılan ürünleri “… ” ta davalıya eksiksiz şekilde teslim etmeyi üstlendiğini, davalının talebi üzerine ürünlere ilişkin faturanın davalının tek pay sahibi olduğu … A.Ş. adına düzenlendiğini ve davalıya iletildiğini, Sözleşme kapsamında ürünlere ilişkilerin konşimentoların davalının talebi üzerine düzenlenerek kendisine gönderildiğini, müvekkilinin davalının talebini dikkate alarak Sözleşmeye uygun olarak ürünleri 16 konteyner halinde 12.06.2016 tarihinde … /İstanbul Limanı’nda davalı şirket tarafından teslim alınmak üzere hazır ettiğini, ancak davalı tarafın ürünlerin satış bedelini zamanında ödemeyeceğini, dolayısıyla ürünleri zamanında teslim alamayacağını bildirdiğini, davacının çeşitli sözleşmelerinde bu durumu ve sözleşmeyi ihlal ettiğini ikrar ettiğini, davalının satış bedelini ödemede temerrüde düşmesinin yanı sıra Sözleşme kapsamında gümrükten çekme yükümlülüğünü de ihlal ettiğini, bu nedenle yüksek tutarlı liman, gümrük, nakliye ve antrepo masraflarının doğmasına yol açtığını, bunun üzerine müvekkili tarafından davalıya yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini aksi halde siparişin iptal edileceği ve iptal nedeniyle uğranılan zararların tazmin edilmek zorunda kalınacağının noter kananıyla ihtar edildiğini, davalı tarafından noter kanalıyla tebliğ edilen cevabi ihtarnamede, taraflar arasında sadece l ön görüşmelerin yürütüldüğünün, malların nakliyesi, üretime geçilmesi için davalı tarafından hiçbir talep ve taahhüdü içerir işlemin yapılmadığının iddia edildiğini, bu nedenle o tarih itibariyle doğmuş olan liman, gümrük, nakliye ve antrepo masraflarının yasal yollardan tahsili amacıyla müvekkili tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… E. sayılı dosyası nezdinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, bunun üzerine huzurdaki davanın açıldığını belirterek, itirazın iptaline, takip tutarının %40’ı (asgari %20) oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, icra takibinin başlatıldığı 08.12.2016 tarihinden dava tarihine kadar davalının temerrüdü nedeniyle doğan masraflar ve bu masrafların … A.Ş. tarafından müvekkiline yansıtılmasından kaynaklı olarak 11.106,01 ABD Doları tutarındaki zararın dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 11.04.2017 havale tarihli cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkili ile davacı şirket arasında herhangi bir ticari ilişki ve imzalanmış bir sözleşme bulunmadığını, takibe dayanak belgelerin hiçbirinde müvekkili ile davacı arasında hiçbir yasal belge düzenlenmediğini, müvekkilinin kurduğu … A.Ş. isimli firmanın yürüttüğü projeler kapsamında güneş enerjisi paneli araştırması için davacı firma ile ön I görüşmelerde bulunduğunu, davacının gönderdiği belgenin sadece teklif formu niteliğinde olduğunu, müvekkili tarafından hiçbir zaman sipariş geçilmediğini, yükleme onayı verilmediğini, davacının tamamen kendisine ait bir sevkiyatın faturasını müvekkiline kesmeye 1.621.800 ABD doları tutarındaki bir sevkiyatın hiçbir onay, kabul ve ödeme olmaksızın Türkiye’den bir firma tarafından alınacağı ihtimaline binaen o firma için üretilip gönderileceğinin düşünülemeyeceğini ifade ederek davanın reddi ile davacı aleyhine %40 (asgari %20) oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlığın, dava konusu taşıma nedeniyle oluştuğu iddia olunan liman, gümrük, nakliye ve antrepo masraflarından davalının sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise miktarı ve faizi ile davalının yetki, pasif husumet itirazlarının kabul edilip edilemeyeceği noktalarında toplandığı anlaşılmış, her ne kadar davalı tarafça mahkememizin ve İstanbul İcra Dairelerini yetkisine yönelik itirazda bulunulmuş ise de sözleşmenin ifa ve teslimat yerinin İstanbul olması nedeniyle yetki itirazının HMK 10.maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
… İcra Müdürlüğü’nün 2016/… E. sayılı icra dosyası, dosyamız arasına alınmış, dosyanın incelenmesinde, davalı borçlu aleyhine 08.12.2016 tarihinde icra takibine başlandığı, ödeme emrinin davalıya 20.12.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından 22.12.2016 tarihinde itiraz dilekçesi sunulduğu, davanın İİK 67 maddesi gereği 24/02/2017 tarihinde yasal süresi içinde açıldığı görülmüş, taraf vekillerince davaya ilişkin tüm delilleri sunulmuştur.
19/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Alacağa dayanak olarak icra dosyasına sunulan masraf faturalarının; … grup şirketi olduğu ifade edilen dava dışı … A.Ş. adına düzenlendiğini, TL olarak düzenlenmiş dekont ve faturaların toplam tutarının 69.908,34 TL olduğunu, başlatılan takipte anılan tutarın 2.945,76 TL işlemiş faizi ile birlikte talep edildiğini, USD olarak düzenlenmiş faturaların toplam tutarının 24.173,09 USD olduğunu, başlatılan takipte anılan tutarın 335,65 USD işlemiş faizi ile birlikte talep edildiğini, Dava dışı … A.Ş. tarafından yapılan bu harcamaların takip tarihinden sonra, dava tarihinden önce düzenlenen 17.02.2017 tarih, … sayılı ve 60.004,65 USD bedelli fatura ile davacı şirkete yansıtıldığını, anılan faturanın apostil şerhli davacı defterlerinde kayıtlı olduğunu, Dava konusu ürünler ile ilgili olarak 29.04.2016 tarihinde davacı tarafça dava dışı … A.Ş. adına düzenlenen faturaların toplam tutarının 1.621.800- USD olduğunu, anılan faturaların da apostil şerhli davacı defterlerinde kayıtlı olduğunu, İşbu davada; takip konusu yapılan alacakla birlikte, takip tarihinden dava tarihine kadar yapılan harcamalar nedeniyle, ayrıca 11.137,50 USD tutarındaki alacağın da talep edildiğini, Gerek takibe konu alacağa dayanak faturalar, gerekse takip tarihinden sonra ve dava tarihinden önce yapılmış olan harcamalara dayanak faturalar ile davacı şirket adına düzenlenmiş olan faturanın dava dışı şirket kayıtlarına alındığını, Davacı ile Davalı arasında bir satış ilişkisinin bulunduğu, uyuşmazlığın satış sözleşmesinden kaynaklanan bir istem olduğu, deniz ticareti hukukuna ilişkin maddi hukuk kurallarının uyuşmazlıkta gündeme gelmediğini, dosyadaki belgeler değerlendirildiği CİF Satış B 6 hükmüne göre ithalat masraflarından alıcının sorumlu olduğunu, uyuşmazlıkta istemlerin ithalat sürecinden doğan istemler olduğu ve Davalı’nın Davacı’ya karşı sorumlu olması gerektiğini beyan etmişlerdir.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/… Talimat Sayılı Bilirkişi Raporunda Özetle; Davalı şirketin 2016 yılına ilişkin ticari defterlerini bilirkişi incelemesine sunduğu ve incelemeye sunulan defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı, salt davalının ticari defter bilgilerinden hareketle davalı ile davacı arasında gerçekleşmiş bir ticari münasebete rastlanılmadığı, davalının ticari defter bilgilerinden hareketle taraflar arasında borç alacak ilişkisinin bulunmadığı, aksine bir belge sunulmadıkça davacının davalıdan alacaklı olmadığı beyan edilmiştir.
19/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Somut olaydaki uyuşmazlığın bir mal satımına ilişkin olduğunu, tarafların iş yerlerinin CISG’e taraf olan ülkelerde bulunduğu dikkate alındığında somut olayda CISG hükümlerinin uygulanması gerektiğini, taraflar arasında 09.02.2016 tarihinde 09.02.2016 tarihli teklif formunda yer alan şartlar kapsamında bir satış sözleşmesi kurulduğunu, davalı tarafin anılan belgedeki imza ve kaşenin gerçek olmadığı yönündeki itirazları kapsamında, konunun heyetimizin uzmanlık alanı içerisinde yer almadığını, ancak taraflar arasındaki e-posta yazışmalardan ve teklif formundaki şartlar çerçevesindeki işleyen ifa aşamasından taraflar arasında bir sözleşmenin her halükârda kurulduğunun kabul edilmesi gerektiğini, Davalı tarafın söz konusu belgenin bir teklif olduğunu, sözleşme olmadığını ileri sürmekte ise de anılan bu noktada anılan belgenin başlığının önemli olmadığı söz konusu belgenin içerisinde yer alan şartların sözleşme şartları olduğunu, satım ilişkisinin esaslı unsurlarını barındırdığı dikkate alındığında söz konusu belgede yer alan kayıt ve şartların sözleşme olarak değerlendirilmesi gerektiğini, Taraflar arasında CİF satış klozunun kararlaştırıldığını, yüklemeden sonraki aşamalara ilişkin tüm masraflardan davalının sorumlu olduğunu, davalı tarafın varma limanı gümrük, liman ve antrepo masraflarına ilişkin bir ödemede bulunduğuna ve sözleşme konusu malları teslim aldığına ilişkin bir delilin dosya münderecatında bulunmadığını, bunların davacı tarafça ve Türkiye’deki iştiraki tarafından yerine getirildiğini, bu bağlamda somut olayda davalının içeriği … CIF klozu çerçevesinde belirlenen CISG m. 52 kapsamındaki teslim alma borcunu ifada temerrüde düştüğünü, davacının sunduğu masraf faturalarının taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan gümrük, antrepo ve bunlara ilişkin masraflar olduğunu, bunları normal şartlarda davalının karşılaması gerektiğini, bu nedenle davacının davalıyı anılan faturaların toplam bedelleri üzerinden tazmin etmesi gerektiğini, davalı tarafın davacının Türkiye’deki iştiraki bağlamında yaptığı husumet itirazının isabetli olmadığını beyan etmişlerdir.
Ülkemiz “Milletlerarası Mal Satım Sözleşmeleri Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması “nı (“CISG”) 5870 sayılı Kanun ile kabul etmiş ve 7 Temmuz 2010 tarihinde taraf olmuştur. CISG m. 99/2 uyarınca Antlaşma 01.08.2011 tarihinde ülkemizde de yürürlüğe girmiştir. Buna göre CISG 1/1. Maddesi “(1) Bu Antlaşma, işyerleri farklı devletlerde bulunan taraflar arasındaki mal satımı sözleşmelerine, (a) bu devletlerin âkit devletlerden olması veya (b) milletlerarası özel hukuk kurallarının âkit bir devletin hukukuna atıf yapması halinde uygulanır.” şeklinde olup, buna göre işyerleri farklı devletlerde bulunan taraflar arasındaki mal satımı sözleşmelerine şayet tarafların işyerlerinin bulunduğu devletler CISG’e taraf iseler ya da milletlerarası özel hukuk kurallarının âkit bir devletin hukukuna atıf yapması durumunda CISG uygulanacaktır. Dava konusu uyuşmazlık belirli miktardaki güneş panellerinin merkezi Güney Kore’de bulunan davacı şirket tarafından merkezi Türkiye’de bulunan davalı şirkete satışına ilişkindir ve gerek Türkiye’nin gerekse de Güney Kore’nin CISG’e taraf olması, tarafların işyerlerinin CISG’e taraf olan ülkelerde bulunması ve uyuşmazlığın bir mal satımından kaynaklanması, ilişkinin ticari nitelik taşıması nedeniyle, somut uyuşmazlığa Milletlerarası Mal Satım Sözleşmeleri Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması “nın (CISG) uygulanması gerektiği kanaatine kanaatine varılmıştır.
Sözleşmenin kurulması, CISG 14 ile 24. Maddeleri arasında düzenlenmiş, sözleşmelerin kurulmasına ilişkin tarafların öneri ve kabul beyanlarının varlığı aranacağı belirtilmiş, CISG 14/1. Maddesinde bir teklifin icap niteliğinde olabilmesi için yeterince kesin olması ve teklifte bulunanın kabul halinde bağlanma iradesini yansıtması gerektiği, CISG 18/1. maddesinde muhatabın icaba onay verdiğine ilişkin herhangi bir beyanı ya da davranışının kabul hükmünde olacağı, CISG 15/1, 18/2. maddelerinde gerek icap gerekse de kabulün muhatabına varmakla sonuç doğuracağı, CISG 23. maddede kabul beyanının hüküm doğurduğu anda, yani kural olarak muhatabına vardığı anda sözleşmenin kurulmuş sayılacağı ifade edilmiş, CISG de satış sözleşmesinin geçerliliği ile ilgili herhangi bir şekil şartı da öngörülmemiştir.
Dosya kapsamı, delillerle uyumlu olması nedeniyle hükme esas alınan 19/10/2020 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, tarafların sözleşme görüşmelerini elektronik posta yoluyla gerçekleştirdikleri, davacının davalıya 18.01.2016 tarihli, satışa konu olacak ürünlerin kod numarasının, satış adedinin ve toplam satış bedelinin yer aldığı bir teklif formunu gönderdiği, 09.02.2016 tarihinde aynı tarihli bir teklif formunun davacının yetkilisi tarafından “Paneldeki güç değişikliği nedeniyle revize edilen sipariş formunu ekte bilgilerinize sunarım.” şeklindeki notu ile gönderildiği, davalının yetkilisinin ise bu elektronik postaya aynı tarihte “Ekte teklif onayımız bulunmakta” notu ile cevap verdiği, davalı yetkilisinin 22.04.2016 tarihinde gönderdiği elektronik postada ise “Sayın … Bey, fatura bilgileri aşağıdaki gibi olmalıdır.” denilerek dava dışı … Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin fatura bilgilerinin verildiği, davacı tarafın taşıma sürecine ilişkin çeşitli elektronik postalarının ardından davalı taraf yetkilisinin 20.06.2016 tarihli İngilizce elektronik postada “First of all, we apologize for being late fort he payments fart the panels as agreed.” (Öncelikle kararlaştırılan paneller için ödemede geciktiğimiz için özür dileriz.) ifadesini içeren ve ödemede neden geciktiklerini ve olası çözüm önerilerini içeren bir elektronik posta gönderdiği anlaşılmaktadır. Davacının 18.01.2016 ve 09.02.2016 tarihli elektronik postalarının ekinde gönderdiği teklif formlarının içeriğinde yer alan “…aşağıda yer alan teklifi sunmak isteriz” ifadesini, malların cinsine, miktarına ve fiyatlarına ilişkin bilgilerin tam olarak yer aldığı dikkate alındığında bunların CISG 14/1. Madde doğrultusunda icap olarak kabul edilebileceği, çünkü yazışma içeriklerinin yeterince kesinlik taşıdığı ve teklifte bulunanın, kabul halinde bağlanma iradesini yansıttığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında bulunan taraflar arasındaki yazışmalardan, ürünlerdeki güç değişikliği nedeniyle davalı tarafından 18.01.2016 tarihli teklif yerine 09.02.2016 tarihli teklifin gönderildiği, her ikisi de aslında CISG m. 14/1 anlamında icap niteliğinde olan bu tekliflerden zamansal olarak ikincisinin davacının son icabı olarak kabul edilmesi gerekeceği, davalı yetkilisinin 09.02.2016 tarihli revize edilen, teklifin yer aldığı elektronik postaya aynı tarihte “Ekte teklif onayımız bulunmakta ” notu ile verdiği cevabın da CIGS 18/1. Madde çerçevesinde kabul olarak nitelendirilmesi gerekeceği, bu doğrultuda CISG 23. Madde uyarınca taraflar arasında 09.02.2016 tarihinde bir satış sözleşmesinin kurulduğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar, davacı vekili 09.02.2016 tarihli elektronik posta ekinde yer alan teklif formunda davalının imzasının ve kaşesinin bulunduğunu beyan etmiş, davalı taraf ise, 19/04/2019 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, bu imza ve kaşenin gerçek olmadığını iddiası ile imza incelemesi talep etmiş ise de, CISG 11. Madde gereğince milletlerarası mal satımı sözleşmesinin şekle tabi olmadığı dikkate alındığında teklif formunda davalının imzasının ve kaşesinin bulunup bulunmaması hususunun taraflar arasında sözleşmenin kurulması bakımından bir etkisinin olmayacağı dikkate alınarak imzanın gerçekliği noktasında bilirkişi incelemesi yoluna gidilmemiştir.
CISG 61/1-b maddesinde, alıcının sözleşme ya da CISG’den doğan bir yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde, satıcının CISG m. 74 uyarınca tazminat talebinde bulunabileceği hükmüne yer verilmiştir. CISG m. 52 uyarınca alıcının iki temel yükümlülüğü, Sözleşme ve CISG’in gerektirdiği şekilde semeni/malın bedelini ödemek ve malları teslim almaktır. 09.02.2016 tarihli elektronik posta ekinde yer alan teklif formunda “…- CIF” kaydının bulunduğu ve “Varış ülkesindeki gümrük çekme işlemleri Alıcı tarafından yürütülecektir.” ibaresinin yer aldığı görülmektedir. Teklif formunda yer alan CIF klozu “Cost, Insurance and Freight” yani “Masraf, Sigorta ve Navlun” kelimelerinin kısaltmasından oluşmakta, buna kloza göre satıcı, ihracat masraflarını, varma limanına kadar taşıma sözleşmesini yapmakta ve navluna katlanmakta, ayrıca satıcı malın taşınması esnasında zarar görmesi ve yok olması riskine karşı asgari teminat bedeli üzerinden sigorta yaptırmakta, alıcı ise ithalat için gümrük belgelerini ve işlemlerini tamamlamakta, boşaltma ve varma limanı masraflarını karşılamakta yani malın gemiye yüklenmesine kadar olan masraflar satıcıya, yüklemeden sonraki masraflar ise alıcıya ait olmaktadır. Dava konusu uyuşmazlıkta davacının CİF klozu kapsamında navlun bedelini ve ihracat masraflarını ödeyerek taşınan emtiayı teslim yeri olan İstanbul’a gönderdiği ve yetkilisi tarafından davalı yetkilisine önderilen 20.06.2016 tarihli elektronik posta ile malların geldiğine ilişkin bildirimi yaptığı, ancak yine aynı tarihte davalı yetkilisinin malın satış bedelini ödeyemedikleri için üzgün olduklarını ve gerekirse gümrük işlemleri için banka garantisi ya da şirket çeki verebileceklerini belirten bir elektronik posta gönderdiği, dosya kapsamına davalı tarafın böyle bir garanti verdiğine ya da gümrük, liman ve antrepo masraflarına ilişkin bir ödemede bulunduğuna ve sözleşme konusu malları teslim aldığına ilişkin bir delil sunulmadığı, davacı tarafın gerek kendisi gerekse de Türkiye’de bulunan iştiraki olan … A.Ş. tarafından ödenen faturaların dosya kapsamında yer aldığı, bu bağlamda davalının içeriği … CIF klozu çerçevesinde belirlenen CISG m. 52 kapsamındaki teslim alma borcunu yerine getirmediği, dolayısıyla, davalının CISG 61/1-b madde yollaması ile CISG m. 74 kapsamında tazminat talep edebileceği, bu tazminatın kapsamının sözleşmenin ihlal edilmesinden dolayı satıcının uğradığı zararın tamamını kapsayacağı, bu çerçevede aslında davalı/alıcı tarafından yapılması gereken ve malların gemiye yüklenmesi aşamasından itibaren doğan tüm masraflardan alıcının sorumlu olduğu, dosya kapsamına davacının icra takibinden önceki zararlarına ilişkin olarak sunduğu faturaların liman terminal masrafları, ardiye masrafları, gümrük müşavirliği masrafları, damga vergisi, liman içi nakliye masraflarından oluştuğu, takip tarihinden dava tarihine kadarki zaman diliminde ise ardiye masraflarından oluştuğu, bu masrafların taraflarca kararlaştırılan CIF klozu çerçevesinde davalı tarafından ödenmesi gereken masraflar olduğu ve davalının bu masraflardan sorumlu olduğu kanaatine varılmış, davalı tarafından, davacı tarafca dosyaya sunulan faturaların bir kısmının davacının Türkiye’de bulunan iştiraki … A.Ş. tarafından ödenen faturalar olduğunu bu nedenle davacının husumet ehliyeti bulunmadığını ileri sürülmüş ise de satıcının davacı olduğu ve satım ilişkisi çerçevesinde davalı tarafından yerine getirilmesi gereken işlemlerin Türkiye’de kendisi ve … A.Ş. aracılığıyla yerine getirdiği ve daha sonra … A.Ş.’nin masrafları davacıya tekrar fatura ettiği dikkate alındığında davadışı … A.Ş.’nin davacının Türkiye’deki temsilcisi olarak hareket ettiği ve davalı tarafından yapılması gereken harcamaların … A.Ş. eliyle yine davacı tarafından yapıldığı dikkate alındığında davalının husumet itirazına itibar edilmemiş, davacının sunduğu masraf faturalarına ilişkin davacı tarafından yapılan ödeme miktarı dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, icra takibine konu alacak miktarının faturaya dayalı likit olması nedeni ile davacının icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile davalının … İcra Müdürlüğünün 2016/… Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİNE takibin 69.908,34 TL asıl alacak 904,97 TL işlemiş faiz , 24.173,09 USD asıl alacak , 163,91 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 69.908,34 TL + 24.173,09 USD asıl alacak , 904,97 TL + 163,91 USD işlemiş faiz üzerinden DEVAMINA fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
-Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın %20’sine tekabül eden 30.313,01 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- 11.137,50 USD ‘nin dava tarihinden 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi gereğince işleyecek faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
3-Karar harcı olan 13.367,14 TL’den peşin alınan 3.425,54 TL’nin mahsubu ile bakiye 9.941,60 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacının peşin olarak yatırdığı 3.425,54 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı yargı gider toplamı olan 4.165,00 TL’nin ( 31,40 TL başvurma harcı, 417,60 TL posta gideri, 1.457,00 TL talimat masrafı ve 2.259,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere) davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 4.098,64 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı yargı gider toplamı olan 2.400,00 TL nin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 33,12 TL’sinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı için takdir edilen 22.147,85 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
8-Davalı vekili için takdir edilen 2.724,55 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
9-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip talep halinde taraflara iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/01/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır