Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/53 E. 2018/225 K. 29.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
ESAS NO :2017/53 Esas
KARAR NO :2018/225
DAVA :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/01/2017
KARAR TARİHİ:29/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile müşterisine ait çeşitli kimyasal maddelerin … – … Limanı ve …. Limanından …’ın … Limanına taşınması hususunda navlun sözleşmesi akd ettiklerini .Söz konusu sözleşme akdedildikten sonra, sözleşmenin ifası aşamasında davalı tarafından, gönderilenin askeri kurum olması gerekçesi ile navlun bedelinin tek taraflı olarak fahiş bir şekilde artırıldığını. Bu hususa ilişkin elektronik posta yazışmalarının ekte sayın mahkemenize sunulduğunu. Müvekkilinin ise bu artırma sonrasında, artırımın kabul edilmemesi durumunda yükün taşınmayacağı tehdidini aldığını ve müşterisine olan yükümlülüğünü yerine getiremeyeceği kaygısı ile ticari kayıplar da dahil olmak üzere büyük bir zarara uğrayacağı düşüncesi ile tüm haklarını saklı tutmak kaydı ile istenilen navlunu ödemek zorunda bırakıldığını, tüm taşıma işi gerçekleştirildikten sonra müvekkilinin yeni bedeli müşterisine yansıtmak istediğini ve yeni bedel olan 56.042.00 USD faturasını müvekkilinin müşterisi konumundaki …. Uluslararası Taşımacılık Tic. Ltd. Şti’ye fatura ettiğini. Ancak dava dışı …. firmasının 07.03.2015 tarihli ihtarnamesi ile söz konusu bedelin anlaşma şartlarını ihtiva etmemiş olması sebebiyle geri iade ederek itiraz etmesi suretiyle müvekkiline anlaşılan bedel oranında fatura kesilip gönderilmesini talep ettiğini, müvekkilinin bu sebeple ilk bedel ile anlaşma dışı tek taraflı davalı tarafından artırılan bedel arasındaki fark olan 52.231,00 USD oranında zarar ettiğini, işbu sebeple müvekkilinin zarara uğradığı bu bedeli sözleşme kurulduktan sonra sözleşme şartlarını ihlal eden bu sebeple de müvekkilini zarara uğratan davalı firmadan talep ettiğini ve davalıya söz konusu bedeli fatura ettiğini, söz konusu fatura ödemesinin yapılmaması üzerine akabinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı takibi ile talep edildiğini ancak davalı yanın icra takibine süresi içinde itiraz ederek takibi durdurduğunu, ekte uzman görüşünün mahkememize sunulduğunu, işbu sebeple İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali için işbu davayı açma zarureti hasıl olduğunu belirtmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taşımaya konu yüklerin bir kısmının …’teki … limanından …’daki … limanına taşınmak üzere … no.lu konşimento tahtında 1 adet … tip konteynere yüklendiğini, diğer kısmının ise (yüklerin yanıcı/parlayıcı özelliği nedeniyle birlikte yüklenmeleri tehlike teşkil edeceğinden) … no.lu konşimento tahtında …’deki … limanından …’daki … limanına taşınmak üzere 7 adet … tip konteynere yüklendiğini ,(EK-1 TRIST027323 no.lu konşimento) (EK-2 TRIZMO14280 no.lu konşimento), müvekkili Şirket ile davacı … arasında, yapılması planlanan taşıma işleri hakkında çeşitli yazışmalar gerçekleştirildiğini. … konşimento numarasıyla yapılacak taşıma ile ilgili olarak davacı … şirketi yetkililerince taşıma işine ilişkin detayları içerir bir beyan formu doldurulduğunu ve Müvekkili Şirket’e iletildiğini, ancak, söz konusu formda yükün alıcısının kim olduğu (veya yükün askeri nitelik taşıyıp taşımadığı) hususu ile ilgili olarak herhangi bir bilgi ver almadığını, müvekkili Şirket tarafından yapılan çalışmaların yükün askeri nitelikte olmadığı bilgisi/ inancı ile yapıldığını, zira davacı şirket tarafından sözleşmenin kurulma aşaması olan rezervasyon aşamasında bu yönde herhangi bir beyanda bulunulmadığını, davacı şirket tarafından Müvekkili Şirket’e bildirilmeyen hususun, her iki konşimento tahtında taşıması yapılan yüklerin alıcısının …’da mukim “…” şirketi olduğunu, söz konusu yüklerle ilgili olarak yapılan ilk rezervasyonun davacı şirket kaynaklı bir problem nedeniyle iptal edilmesi üzerine davacı şirket tarafından gönderilen ikinci bevan formunda alıcı firmanın yukarıda da yer verilen … savunma sanayi şirketi olduğunun Müvekkili Şirket tarafından fark edildiğini ve Müvekkili Şirket yetkilisi … tarafından davacı şirket yetkililerine e-posta yoluyla bildirildiğini, müvekkili şirket tarafından … no.lu konşimento ile taşınacak yükün askeri navluna göre sınıflandırılması gerektiği ve bu nedenle navlun ücretinin 7.500-USD civarı olacağının davacı şirket yetkililerine bildirildiğini, alıcının askeri kurum olması halinde yükün niteliğine bakılmaksızın yüklemenin askeri olarak nitelendirildiğini, navlun bedelinin buna göre belirlendiğini ve bu çerçevede ilgili liman ve gemiden onay alınması gerektiğini, rezervasyon aşamasında bu hususun bildirilmesi halinde navlun hususunda bilgi verilebileceği, ancak onay ve navlun belirlemesi yapıldıktan sonra gönderilen beyan formunda bu hususun belirtilmiş olması nedeniyle bunun mümkün olmadığının da davacı şirket yetkililerine 11.02.2017 tarihli e- posta yazışmalarıyla bildirildiğini ve ancak bu şekilde yükleme yapılabileceği, şayet arzu edilirse davacı şirketin konteyneri boşaltıp iptal edebileceğinin belirtildiğini, aynı yazışmalarda, bu durumun ….’den yüklenecek yükler bakımından da geçerli olduğunun belirtildiğini ve bu doğrultuda revize edilen navlun miktarlarının belirtildiğini, bu doğrultuda … no.lu konşimento bakımından 13.02.2017 tarihli ve … no.lu konşimento bakımından 14.02.2015 tarihli yazışmalar ile yüklemeye dair davacı şirket onaylarının verildiğini ve bunun üzerine söz konusu konteynerler gemiye yüklendiğini ve taşıma işlerinin gerçekleştirildiğini, müvekkili şirket’in navlun sözleşmenin esaslı unsurları bakımdan yanıltıldığını, davacı şirket tarafından yükün rezervasyon (booking) aşamasında, müvekkili şirket’e yalnızca yükün kimyasal nitelikte olduğunun belirtildiğini ancak alıcı şirketin askeri bir firma olduğunun açıklanmadığını, askeri nitelikteki yüklerin taşınmasının daha tehlikeli ve zahmetli olup bu nedenle farklı prosedürleri gerektiren yükler olduğunu, bu yükün askeri nitelikte sayılması için yalnızca silah, patlayıcı vb. nitelikte olmasının da gerekmediğini, Alıcı firmanın … merkezli ve silah/savunma sanayi sektöründe faaliyet göstermekte olup silah, mühimmat ve zırhlı araç imalatı gerçekleştirdiğini. Bu nedenledir ki taşıması yapılan kimyasalların kendi başlarına (parlayıcı/yanıcı etkide) tehlike arz etmekle beraber, alıcı veya yükleten firmanın askeri kurum olması nedeniyle yapılan taşıma işinin askeri nitelikte sayıldığını. Davacı şirket yüklerin rezervasyon aşamasında bu bakımdan sessiz kaldığından müvekkili şirket’i sözleşmenin esaslı bir unsuru bakımından yanılttığını.İşbu durumun bir aldatma halini teşkil ettiğini, Aldatmanın çıkar sağlamak amacı ile, bir kimsenin zihninde yanlış kanaatler uyandırarak onu aldatmak ve gerçek durumu bilse idi yapmayacağı bir hukuki işlemi yaptırmak olarak tarif edilebileceğini, Aldatmanın , hareket tarzı ile diğer bir kimseyi irade beyanında bulunmaya veya bir sözleşme yapmaya sevk etmek için bu kimsenin zihninde yanlış bir fikrin doğumuna veya güçlenmesine veya bu yanlış fikrin devamına sebep olmak olduğunu, davacının, sözleşmenin kurulma aşamasında yüklerin alıcısının/yükletenin askeri bir kurum olduğunu söylemeyerek yanlış bir fikrin doğumuna sebep olduğunu, davacı tarafından sunulan uzman görüşünün, davacının talep ve iddiasında haklı olduğu yönündeki iddiasının temel dayanağının … çalışanı …. tarafından gönderilen e- postadaki “revize imo formunu imo ve fiyat onayı alındıktan sonra cuma günü iletmişsiniz. imo formunda böyle önemli bir değişiklik olduğunu özel olarak da belirtmeniz gerekirdi” ifadesi olduğunu, uzman görüşünde, Nora’nın bu şekilde özel olarak da belirtme sorumluluğu olmadığının belirtildiğini. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken hususun “revize imo formunun” yani uyuşmazlık konusu olan değiştirilen bilgilerin imo ve fiyat onayı alındıktan sonra değiştirilmiş olması olduğunu. Diğer bir deyişle, müvekkili şirket’e ilk aşamada eksik ve de hatalı bilgi veridiğini, fiyat onayının bu bilgiler çerçevesinde alındığını sonrasında ise herhangi bir özel belirtme yapılmaksızın adeta müvekkilinin bu durumu kendiliğinden tespit etmesi beklenerek “esaslı unsurlarda” değişiklik yapıldığını. Her ne kadar uzman görüşünde, hiçbir yasal gerekçeye dayanılmaksızın ve de TTK’nın amir hükümlerine aykırı olarak “gönderilen” bilgisinin önemli ya da bildirilmesi gereken bir bilgi olmadığı iddia edilmişse de taşıyanın, yükü kime teslim edeceğini bilmeden bir taşıma işini gerçekleştirmesinin beklenemeyeceğini, nitekim navlun sözleşmesinin kurulmasının devamında düzenlenen konişmento başta olmak üzere tüm belgelerin yükletenin bildirim ve beyanına göre düzenleneceğini, müvekkili şirket tarafından yüklerin askeri niteliğinin farkına varıldıktan sonra navlun miktarı arttırılmak suretiyle taşıma yapılabileceği ya da taşımanın başka bir taşımacı kanalıyla gerçekleştirilebileceği yönünde davacı şirkete teklif iletildiğini, davacı şirketçe icap niteliğindeki bu teklifin kabul edildiğini ve bu çerçevede sözleşme ilişkisinin vuku bulduğunu, davacı şirketin bu bildirim karşısında herhangi bir tehdit ya da baskı altında bulunmadığını, henüz yükleme yapılmadığından her zaman yeni bir taşıma işinin organize edilebileceğini, şirketin bu farklılığı, davacının herhangi bir zarar ve ziyana uğramadan sözleşmeden dönebileceği bir aşamada kendisine bildirdiğini, üstelik bildirimin bu aşamada yapılmasının sebebi ya da kusurlusunun müvekkili şirket olmadığını, davacı tarafça dava dilekçesi ekinde ibraz edilen uzman görüşüne, içeriğine ve neticesinde varılan neticeye külliyen itiraz ettiklerini, söz konusu uzman görüşünde, davacı lehine kanaat bildirilen ya da hukuki bir neticeye verilen kısımlarında herhangi bir yasal düzenlemeye atıf yapılmadığını, Uzman görüşünün 16. Sayfası, davacının haklı olduğu sonucuna ulaşılan ve kesin tespitlere yer verilen sayfa olup işbu sayfada netice bildiren cümlelerin sonu “…talep edemez” “…bildirmek zorunda olduğu açıktır” “..askeri yük olarak nitelendirileceği iddiası isabetsizdir” gibi ifadelerle bitmekte olup bu tespit ve neticelere hangi yasal dayanaklarla, hangi kanun hükümleri uyarınca ya da yargı kararına ve hatta teamüle istinaden varıldığının hiç bir surette açıklanmadığını, uzman görüşünün, yalnızca davacı tarafın iddia ve talepleri dikkate alınarak, objektiflikten ve hukuki denetlenebilirlikten uzak bir şekilde tanzim edildiğini, söz konusu görüşün mevcut hukuki duruma ve de soruna dair de doğru tespitler içermediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, cevap, ibraz olunan deliller, icra dosyası ve tüm dosya kapsamı deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle dosyanın tarafların anlaştığı ilk navlun bedeli ile davalı tarafça sonradan yapılan arttırım neticesinde davacı tarafın aradaki navlun farkını talep etmekte haklı olup olmadığı hususlarında rapor aldırılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyetince düzenlenen 28.02.2018 tarihli raporda sonuç olarak, dava konusu taşıması yapılan yükün silah mühimmatı olduğu, taşımanın yapılması sırasında davacının Davalıyı yanıltarak taşıma konusu yük hakkında hukuken zorunlu olan yeterli bilgiyi davacıya vermediği sonucuna, davalının aradaki navlun farkını talep etmekte haklı olduğu ve davacının rızası ile ödemiş olduğu navlun farkını davalıdan talep edemeyecek olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, dava konusu uyuşmazlığın konusunun tarafların anlaştığı ilk navlun bedeli ile davalı tarafça sonradan yapılan arttırım neticesinde davacı tarafın aradaki navlun farkını talep etmekte haklı olup olmadığı noktalarında toplandığı, dava konusu taşıması yapılan silah mühimmatı gibi yükler ile ilgili olarak taşıyan ileride bir sorun ile karşılaşmamak için taşıma öncesi yükün niteliği hakkında ilgili otoritelere durumu bildireceği ve gelen onaylar doğrultusunda taşıma işini yapacağı, dava konusu taşıması yapılan emtianın sadece IMO yani tehlikeli yük sınıfında olmayıp aynı zamanda askeri malzeme olduğu, askeri malzeme/silahların taşınması durumlarında özel tedbirlerin alındığı görüldüğü, taşıyanların gerek ara aktarma limanları gerekse tahliye limanında ya da deniz taşıması sırasında alınabilecek bu tür özel tedbirlerden dolayı oluşabilmesi muhtemel ekstra masraflar ortaya çıkabileceğinden askeri malzeme/silahların ya da mühimmatının taşınması için fazladan navlun talep ettikleri, askeri malzemelerin navlunu da tehlikeli eşya IMO yüklerine göre daha fazla olup bu hususun da davacı tarafından bilindiğinin dosyaya sunulan e-postalardan net olarak anlaşıldığı, davacının da yüklerin IMO tehlikeli yük sınıfında olup olmadığı noktasında itirazı olmadığı, eğer taşınacak yük askeri malzeme ise bu daha ilk aşamada taşıyana bildirilir ancak davacı bu bildirimin taşıyana ilk aşamada yapılması gerektiğini bilmesine rağmen süreç boyunca ısrarla yükün askeri malzeme olmadığını ileri sürdüğü, bu konuda da davacının davalıya gönderdiği mailler bulunduğu, eğer askeri malzeme taşınmayacak ise taşınacak yükün genel özellikleri ve eğer IMO tehlikeli yük sınıfında ise bunlar taşıyana bildirilerek bir fiyat teklifi alınacağı, 30.01.2015 tarihinde davalıya gönderilen belgede yükün silah mühimmatı olduğuna ve gönderilenin ismi adresine dair bir kayıt bulunmdığı, teklife icap edildiğinde davacının davalıya tehlikeli yüklere ilişkin detaylı bilgilerin yer aldığı bildirim belgesini  sunmak zorunluluğu bulunduğu, 06.02.2015 saat 11:16 da … (davalı yetkilisi) nin davacı yetkilisi …’a gönderdiği mesajda “ Önce Armatörden onay alacağız ardından Booking detaylarını iletebileceğiz .IMDG formlarını iletmenizi rica ederim” denildiği, dosyaya fotokopi nüshası sunulan “ Multimodal Dangerous Goods” formunun altında gönderim tarihi 06.02.2015 olarak kayıt bulunduğu, davacının davalının gönderdiği 06.02.2015 tarihli mail sonrasında beyan formunu davacıya gönderdiği, ancak daha önce zorunlu beyanı yapmaksızın davalıdan bir fiyat teklifi aldığını ileri süren davalının bu aşamada davacıya gönderdiği fiyat teklifinin geçersiz olacağı, davacının davalıya verdiği Konşimento talimatında yükün silah mühimmatı olduğunu bildirmediği, oysa Gümrük idaresine Beyanname veren taşıtan beyanname eklerinde Gümrük İdaresine verdiği İhracat İzin Belgesinde , “ 5201 sayılı Harp Araç ve Gereçleri ile Silah ,Mühimmat ve patlayıcı madde üreten Sanayi Kuruluşları’nın Denetimi Hakkında Kanun kapsamında yayımlanan kontrole tabi listede yer alan malzemelere mahsus” kaydı bulunduğu, yine belgede İhracatın Gerekçesi bölümünde “ hafif silah mühimmatı (kapsül eczası üretiminde)” kaydı bulunmaktadır. oysa davacının davalı taşıyana verdiği konşimento talimatını da beyannameye birebir uygun bir şekilde vermesi gerektiği, davalının navlun sözleşmesini kararlaştırılmış olan navlun karşılığında ifa etmeyeceğini bildirdiği ve davacının ek navlun ödemeyi taahhüt etmek ve bunu ödemek suretiyle sözleşmenin ifa edilmesini tercih ettiği olayda, navlun farkını rızası ile ödeyen davacının davalıdan navlun farkının iadesini talep edemeyeceği kanaatine varılarak davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 2.697,60 TL den karar harcı olan 35,90 TL nin mahsubu ile fazla alınan 2.661,70 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 15.387,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/05/2018

Katip e-imzalıdır Hakim e-imzalıdır