Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/51 E. 2018/438 K. 14.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2017/51 Esas
KARAR NO : 2018/438

DAVA : Tanıma ve Tenfiz
DAVA TARİHİ : 27/01/2017
KARAR TARİHİ : 14/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tanıma ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Romanya’da mukim bir şirket olup davacı ile davalı şirketler arasında sigortalı geminin batması sebebiyle deniz hukuku alanına giren bir sigorta ilişkisi söz konusu olduğunu, sigorta poliçesine konu olan … isimli geminin 20/06/2007 tarihinde Yemen Körfezinde Socotra Adası yakınlarında battığını, söz konusu deniz kazası ile ilgili olarak davalı şirketlerin müvekkili şirkete sigorta kapsamında tazmin başvurusunda bulunduklarını, ancak bu talebin poliçe şartlarının ihlal edilmesi sebebiyle red edildiğini, müvekkili şirket tarafından davalı şirketler aleyhine Romanya’nın Bükreş Mahkemesinde 26/03/2008 tarihinde menfi tespit davası açıldığını, davanın konusunun söz konusu deniz kazası ile ilgili olarak sigorta poliçesi kapsamında müvekkilinin tazmin mükellefiyetinin bulunmadığının tespitine ilişkin olduğunu, Bükreş Mahkemesinin ilk olarak … sayılı 01/03/2013 tarihli kararı ile yetkisizlik kararı verdiğini, ancak temyiz başvurusu üzerine Bükreş Temyiz Mahkemesinin … sayılı 20/03/2014 tarihli karar ile anılan yetkisizlik kararını iptal ederek Bükreş Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verdiğini, kararın kesinleştiğini, işbu tanıma davasının konusunun da Bükreş Deniz Mahkemesinin yetkiye ilişkin olarak vermiş olduğu … sayılı 20/03/2014 tarihli karar olduğunu, aynı somut olay ile ilgili Türkiye’de İstanbul 17.ATM’nin … esas sayılı dosyası tahtında açılmış bulunan bir dava bulunduğundan müvekkili şirketin işbu tanıma davasını açmakta hukuki yararının bulunduğunu ileri sürerek Bükreş Temyiz Mahkemesinin … sayılı 20/03/2014 tarihli kararının tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete istinabe yolu ile yurtdışında tebligat yapılmış olup, davaya cevap verilmediği gibi duruşmalara da davalı yandan katılan olmamıştır.
Dava, Romanya Bükreş Temyiz Mahkemesinin yetkiye ilişkin olarak vermiş olduğu … sayılı 20/03/2014 tarihli kararın MÖHUK 58.maddesine göre tanınması istemine ilişkindir.
Davacı vekili tarafından, davacının sigortaladığı … isimli geminin 20/06/2007 tarihinde Yemen Körfezinde batmasından dolayı söz konusu deniz kazası nedeniyle sigorta şirketinin sigorta poliçesi kapsamında bir tazmin mükellefiyetinin bulunmadığının tespitine ilişkin olarak Romanya Bükreş Mahkemesinde 26/03/2008 tarihinde menfi tespit davası açıldığı, söz konusu mahkemenin vermiş olduğu yetkisizlik kararının Bükreş Temyiz Mahkemesi tarafından iptal edilerek Bükreş Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verildiği ve kararın kesinleştiği ileri sürülerek, söz konusu gemi batması olayına ilişkin olarak İstanbul 17.ATM’nin … esas sayılı dosyasında açılmış bulunan bir dava olduğundan müvekkilinin hukuki yararının olduğu da nazara alınarak Bükreş Temyiz Mahkemesinin yetkiye ilişkin vermiş olduğu kesinleşen kararının tanınması talep edilmektedir.
Yabancı mahkemelerce verilmiş olan kararların tanınması ve tenfizi 5718 sayılı MÖHUK ‘un 50 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup MÖHUK 50.maddesine göre tanıma ve tenfiz için ön şart olarak kararın yabancı bir mahkeme tarafından verilmesi, özel hukuka ilişkin olması ve kesinleşmiş olması gerekmektedir. Kesinleşme ile ilgili olarak doktrinde farklı görüşler yer almakta birlikte bu konuda Yargıtayın yerleşik içtihatlarında özellikle nafaka veya velayet gibi niteliği gereği maddi anlamda kesinleşmesi mümkün olmayan kararlar bir yana, maddi ve şekli anlamda kesinleşmenin bir arada aranması gerektiği kabul edilmiştir. Zira, yabancı bir mahkeme kararının tanınması veya tenfizi ile o kararın kesin hüküm veya kesin delil etkisinden yararlanmak istendiğinden söz konusu karar Türk Mahkemeleri tarafından tanınıp tenfiz edildiğinde icra-i etkiye kavuşabilmektedir. Bu nedenle uyuşmazlığı maddi anlamda çözüme kavuşturmayan bir yabancı mahkeme kararı şekli anlamda kesinleşmiş olsa dahi tanınması mümkün değildir. Eldeki dosyada Romanya Bükreş Temyiz Mahkemesinin olumlu yönde vermiş olduğu yetki kararının tanınması için gerekli olan kesinleşme ön şartı mevcut değildir.
Öte yandan, mahkememizin … esas sayılı dosyasında … isimli tankerin batması olayına ilişkin olarak … tarafından geminin tekne sigortacısına karşı açılan tazminat davasında verilen yetkisizlik kararının Yargıtay’ca bozulmasından sonra mahkememizin yetkili olduğuna karar verilerek dava esastan sonuçlandırılmış olup, mahkememizin kendisini yetkili gördüğü somut uyuşmazlık yönünden Bükreş Mahkemesinin yetkili olduğuna ilişkin kararın tanınması Türk Mahkemesinin yetkisinin bertaraf edilmesi sonucunu doğuracağından bu nedenle dahi tanıma kararının verilmesi mümkün değildir. Zira Milletlerarası yetkinin tespiti ve kullanımı bir devletin egemenlik hakkına dayalı olan yargı erkinin kullanılması bakımından her devletin kendi uhdesindedir. Bir yabancı mahkemenin kendisini yetkili sayarak uyuşmazlığı görmeye devam etmesi Türk Mahkemesini ancak Türk Kanunları çerçevesinde etkileyebileceğinden açıklanan tüm bu nedenlerle yerinde görülmeyen tanıma talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın düşümü ile eksik alınan 4,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
3-Taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/11/2018

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır