Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/47 E. 2020/252 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2017/47 Esas
KARAR NO : 2020/252
DAVA : Deniz Ticaret (Deniz Taşımacılığı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 13/04/2016
KARAR TARİHİ : 22/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Deniz Ticaret (Deniz Taşımacılığı Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Beyruta emtia göndermek üzere davalılardan … Nakliyat şirketi ile anlaşma yaptığını, ürünlerin davalıya teslim edildikten sonra konşimento uyarınca taşımanın gerçekleştirileceği ve davalılardan … Nakliyat A.Ş firmasının donatanı olduğu gemiye taşınmasının ardından Beyrut’ a gönderildiğini ve davacının emtianın teslim edilmemesini istediği halde emtianın alıcıya teslim edildiğini, müvekkilin alıcıdan emtia bedelini teslim alamadığını, bu nedenle şimdilik 1.000 TL belirsiz alacak bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … Ticaret A.Ş vekilinin cevap dilekçesi özetle; öncelikle görev itirazlarının olduğunu, görevli mahkemenin ….Asliye Ticaret Mahkemesi yani Denizcilik İhtisas Mahkemesi olduğunu, daha sonra hak düşürücü süre itirazlarının olduğunu, davada hak düşürücü sürenin 1 yıl olduğunu, 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, dava ve olay tarih itibariyle alacak miktarının belli olduğunu, ayrıca malın alıcıya teslim edilmesi diğer davalı tarafından gerçekleştirildiğini, davanın önce usulden sonra esasdan reddini talep ettiklerini, konşimentoda gönderilen olarak gözüken şirkete malın taşıyan tarafından teslim edilmesi zorunlu olup malın teslim edilmesinden taşıtan yani davacı şirketin sorumlu olduğunu beyan ettiği görülmüştür.
Davalılardan … A.Ş vekilinin cevap dilekçesinde özetle; öncelikle görev itirazlarının olduğunu, konşimento kayılarına göre … isimli gemi ile taşıma yapılmakla geminin donatanının … Nakliyat ve Ticaret AŞ olduğunu, bu nedenle de pasif husumet itirazlarının bulunduğunu, görevli mahkemenin Denizcilik İhtisas Mahkemesi olduğunu, yine husumet itirazlarının olduğunu, müvekkili firmanın bu taşıma işi ile ilgisinin olmadığını, davada taraf olmadığını, müvekkili hakkında pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini beyan ettiği görülmüştür.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/11/2016 tarihli 2016/… esas 2016/… karar sayılı görevsizlik kararı ve davacı vekilinin talebi üzerine dosya mahkememize gönderilmiş olmakla, yukarıdaki esasa kaydı yapılarak yargılamaya bu esas üzerinden devam olunmuştur.
Davacı … firmasının, yurtdışına ihraç ettiği 750 kutu nitrit muayene eldiveni cinsi ürünlerin deniz yolu ile taşınmazı hususunda bir numaralı davalı Ulustrans ile ( alt) navlun sözleşmesi kurduğu, bu sözleşme kapsamında davalı … Fİrmasının diğer ( iki numaralı) davalı … ile yaptığı (asıl) navlun sözleşmesi ile emtiaların … A isimli gemiye … numaralı konişmento uyarınca yüklendiği ancak sonrasında emtianın alıcısı ile arasındaki sorun sebebiyle davacı … tarafından davalıya verilen yükün teslim edilmemesi talimatına rağmen konişmentonun aslı ibraz edilmeksizin yükün teslimi iddiasına dayalı zararın tazmini talepli alacak davası olduğu anlaşılmıştır. Bu kapsamda uyuşmazlık, davanın hak düşürücü sürede açılıp açılmadığı, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olup olmadığı, davalılardan … vekilinin pasif husumet itirazının yerinde olup olmadığı, konşimento aslı olmaksızın malın teslimi nedeniyle davacı zararının bulunup bulunmadığı ve varsa zarar nedeniyle davalıların kusur ve sorumluluğunun bulunup bulunmadığı buna göre de varsa davacı alacağının miktarının tespiti hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı itirazı bakımından, davacının zararı mal bedelini tahsil edemediği iddiasına dayanmaktaysa da, davaya konu malın gerçek bedelinin yargılama ile ortaya çıkacağı ve davacının ancak gerçek zararının tahsilini talep edebileceğinin kabulü karşısında davanın belirsiz alacak davası olarak açılabileceği mahkemece değerlendirilmiştir.
Dosyada usuli itirazlar bulunmakla öncelikle itirazların değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalılar hak düşürücü süre ile zamanaşımı itirazında bulunmuş olmakla, davaya konu taşıma ediminin dosyaya sunulan belgelere göre 21/03/2015 tarihinde tamamlandığı ve bu tarihte emtiaların alıcıya teslim edildiği anlaşılmakla, TTK 1246 ve TTK 1188 maddeleri dava açma süresinin 21/03/2016 tarihinde dolduğu davalı vekillerince ileri sürülmekle birlikte, uyuşmazlıkta TTK 1188 maddesinin uygulanma imkanı bulunmamaktadır zira uyuşmazlık eşyanın zıyaı yahut geç teslimi iddiasına dayalı bir dava değildir. TTK 1246 maddesi kapsamında zamanaşımı defii bakımından ise, TTK 1246/2 maddesi gereği zamanaşımı süresinini alacağın muaccel olduğu tarihte başlayacağı hükmü karşısıda, dosyaya taraf vekillerince sunulan mail yazışmaları incelendiğinde, 16/04/2015 tarihinde davalılar arasındaki mail yazışmaları ile konşimento aslının serbest bırakılmamasına dair yazışmaların devam ettiği tespit olunmuştur. Buna göre emtialar her ne kadar 21/03/2015 tarihinde teslim edilmiş görünmekteyse de, davalılar tarafından emtianın teslim edildiği bilgisi 16/04/2015 tarihi itibarı ile henüz davacıya bildirilmiş değildir. Bu nedenle mahkemece 13/04/2016 tarihinde açılan eldeki davada muacceliyet tarihi emtiaların teslim tarihi olarak kabul edilmemiştir. Açıklandığı üzere 16/04/2015 tarihinde davacı henüz alacağını tahsil edemeyeceği bilgisini haiz kabul edilmemiştir. Bu nedenle hak düşürücü süre ile zamanaşımı itirazları yerinde görülmemiş ve esasa geçilmiştir.
Mahkememiz tarafından belirlenen heyetin hazırladığı 13/04/2018 tarihli bilirkişi kök raporunda özetle; Davacının taşıtan sıfatıyla aktif husumet ehliyetine, 1. davalının ise akdi taşıyan sıfatıyla pasif husumet ehliyetine sahip olduğunu, … A.Ş.’nin dava konusu taşıma bakımından fiili taşıyan sıfatını haiz olduğunu; 2. davalı …’un, bu şirketin kendisiyle isim benzerliği olan başka bir şirket olduğunu iddia etmesi ve dava dilekçesinde davalının unvanının “…” olarak gösterilmesi, navlun faturasının ise “… A.Ş.” tarafından düzenlenmiş olması karşısında bu iki şirketin aynı şirket olup olmadığının, dolayısıyla 2. davalı …’un fiili taşıyan sıfatı ile pasif husumet ehliyetini haiz bulunup bulunmadığının dosya içeriğinden tespit edilemediğini; dava konusu taşımada izlenmesi gereken teslim prosedürünün fiili taşıyanın acentesi tarafından izlenmediği ve bu nedenle yapılan yanlış teslim sonucunda davacının zarara uğradığını; fiili taşıyanın, acentesinin kusurundan sorumlu bulunduğunu; akdi taşıyanın da fiili taşıyanın ve onun adamlarının fiil ve ihmallerinden sorumlu bulunduğu; dolayısıyla davacının uğradığı zarardan akdi ve fiili taşıyanın TTK m. 1191/1, 2 ve 4 uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davacının kâr kaybına ilişkin talebinin herhangi bir dayanağı bulunmadığından ve bu hususta bir belge ya da bilgi sunulmadığından bu zarar kaleminin ispatlanamamış olduğunu, dosyaya dava konusu taşımaya ilişkin bir sigorta poliçesi sunulmadığından ve mal faturasında sigorta primi ve navlun ücreti toplam olarak ifade edildiğinden davacı tarafından ödenen sigorta priminin belirlenemediğini, TTK m. 1199’un karşıt anlamından, eşyanın taşıyanın sorumlu olduğu bir sebeple zıyaa uğraması durumunda navlunun ödeneceğinin; peşin ödenmişse geri alınamayacağının anlaşılması dolayısıyla navlun ücretinin talep edilemeyeceğini, taşıyanlardan talep edilebilecek olan eşyanın değeri hususunda mal faturasındaki mal bedeli olan 42.000,00 USD’nin esas alınabileceği, miktar TTK m. 1186 uyarınca hesaplanan sorumluluk sınırının altında kaldığından tamamının talep edilmesinin mümkün olduğu görüş ve kanaatini bildirdiği görülmüştür.
Mahkememiz tarafından belirlenen heyetin hazırladığı bilirkişi ek raporunda özetle; Mal bedelinin 42.000,00.-USD olduğunu dava tarihi (13.04.2016) itibarıyla cari kur değeri olan 2,8270 USD/TL üzerinden Türk parası karşılığının (42.000 x 2,8270) 118.734,00.-TL olduğunu,davacı tarafından ödenen 1.500,00.-USD navlun ücretinin dava tarihindeki TL karşılığının (1.500 x 2,8270) 4.240,50.-TL olduğunu, davacının beyanına göre Nakliyat Emtia Sigorta Poliçe tutarının 34,55.-TL olduğu görüş ve kanaatini bildirdiği görülmüştür.
Davacı vekilinin dilekçesi ile müvekkilinin zararı 118.734,00 TL ve 4.240,50 TL navlun bedeli ile 34,55 TL Nakliyat Emtia Sigorta Poliçe tutarı olarak hesaplandığını, dava dilekçesinde talep ettikleri 1.000,00 TL maddi tazminatının artırarak toplamda 123.009,05 TL’ye yükselterek ıslah edildiği ve ıslah harcının yatırıldığı anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan ve davacı … tarafından dava dışı alıcı … adına düzenlenmiş olan … numaralı, 04/02/2015 tarihli faturadan, davacı …’in dava dışı …’e dava konusu ameliyat eldiveni emtiasını “CIF Beirut” teslim tipi ile ve 42.000,00 USD mal bedeli ile 1.400,00 USD navlun ve sigorta ücreti olmak üzere toplam 43.400,00 USD bedel üzerinden sattığı anlaşılmaktadır. Faturada “ödemenin teslim öncesi yapılması gerektiği” kaydı yer almakla, faturadaki CIF kaydı dolayısıyla navlun sözleşmesi kurma yükümlülüğünün davacı üzerinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı … tarafından düzenlenmiş olan ve dosyaya sunulan … numaralı ve 22/02/2015 tarihli konişmentoda, gönderen “…”; gönderilen dava dışı “… emrine”; ihbar adresi “gönderilenle aynı”; gemi adı “… A”; yükleme limanı “Kumport”; boşaltma limanı “Beyrut”; teslim yeri “Beyrut”; eşyanın teslimi için başvuru “… …”; konteyner numarası “… ”; yükün tanımı “20’lik konteyner içinde 750 koli 5.190 kg brüt ağırlığında nitril ameliyat eldiveni” olarak kayıtlıdır. Dosyaya başka bir konişmento da sunulmamıştır.
Dosyada alınan bilirkişi raporunda mali müşavir bilirkişi tarafından tespit olunduğu üzere, 1 numaralı davalı Ulustrans firmasının dava konusu olan taşımaya ilişkin navlun ücretini 23/02/2015 tarihinde 1.500,00.-USD olarak fatura ettiği ve bu fatura bedelini 23/03/2015 tarihinde davacıdan tahsil ettiği anlaşılmıştır. Buna göre, davacı ile 1. davalı arasında dava konusu taşımaya ilişkin navlun sözleşmesi akdedildiği; buna göre davacının taşıtan, 1. davalının ise akdi taşıyan sıfatını haiz olduğu mahkemece kabul olunmuştur.
Dosyaya sunulan ve dava dışı … A.Ş. tarafından 1. davalı Ulutrans adına düzenlenmiş olan … numaralı 23/02/2015 tarihli navlun faturasının incelenmesinden ise söz konusu faturanın dava konusu taşımanın navlun ücreti ve yükleme masrafları için düzenlendiği ve bedelinin toplam 750,26 USD olduğu anlaşılmaktadır. Dosyada alınan bilirkişi raporunda bilirkişilerce, anılan faturada … A.Ş.’nin web sitesi adresi olarak gösterilmiş olan www…..com sitesinin “yük takibi” bağlantısının çıktısı olduğu anlaşılan ve dosyaya sunulu bulunan belgede, dava konusu konteynerin numarası (…) ile yapılan aramada, anılan konteynerin taşındığı … A gemisinin 09/03/2015 tarihinde boşaltma limanına ulaştığı bilgisinin bulunduğu tespit olunmuştur. Gerek söz konusu navlun faturası ile dava konusu konteynere ilişkin yük takip çıktısından gerekse dava dilekçesi ekinde sunulan e-posta yazışmalarından … A.Ş.’nin dava konusu taşıma bakımından fiili taşıyan sıfatını haiz olduğu mahkemece kabul edilmiştir. Davalılardan … AŞ vekilinin pasif husumet itirazı bulunmakla, yapılan değerlendirmede, fiili taşıyan olarak kabul olunan … AŞ ile davalının faaliyet adresleri ile yetkili temsilcilerinin aynı olması ve nihayetinde yargılama aşamasında her iki şirketin 06/12/2018 tarihi itibarı ile birleştiği de değerlendirildiğinde, davalı ile fiili taşıyan … AŞ arasında organik bağ bulunduğu ve nihayetinde de şirketlerin tek çatı altında birleştiği anlaşıldığından davalı vekilinin pasif husumet itirazı yerinde görülmemiştir.
Dosyada bulunan … numaralı, 22/02/2015 tarihli konişmentoda, “teslim için … …’a müracaat edilecektir” kaydı yer almaktadır. Mal faturasında ise “ödemenin teslim öncesi yapılması gerektiği” kaydı yer almaktadır. Dosyada, fiili deniz taşıyanı tarafından düzenlenmiş olan .. numaralı konişmento bulunmamakla birlikte, mevcut konişmento çerçevesinde teslim prosedürünün bilirkişi raporunda açıklandığı üzere; Yükün alıcısı olan dava dışı “…”, konişmento üzerinde teslim için müracaat edilecek acente olarak yer alan “… …”a baş vurarak eşyanın teslimini talep edecektir. “… …” satıcı/taşıtan (davacı) tarafından verilecek talimat ile eşyanın, alıcı “…”e teslimi için yük teslim ordinosu tertip ederek teslim işlemini gerçekleştirmesi şeklinde olacağı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi ekinde sunulan mail yazışmaları incelendiğinde, davacı taşıtan tarafından hiçbir şekilde teslim talimatının verilmediği, buna karşın eşyanın teslim talimatı alınmaksızın “… …” tarafından eşyaların alıcısına teslim edildiği; bu sebeple, davacı taşıtan/satıcının yanlış teslim nedeniyle mal faturasındaki toplam 43.400,00 USD bedeli tahsil edemediği; akdi ve fiili taşıyanların bu durumdan haberdar olduğu anlaşılmaktadır. Yazışmalardan, eşyanın yanlış teslim edildiği, hatanın telafi edilmeye çalışıldığı, alıcının önce bir indirim teklifiyle gelerek ödemenin yapılacağını bildirdiği ancak hiçbir ödeme yapmadığı da görülmektedir. Buna göre, özellikle teslimin acente üzerinden ve teslim talimatı ile yapılacağı ve malın teslimi için davacı taşıtanın onayının bekleneceği hususunda tarafların anlaştığının dosya içeriğinde bulunan e-posta yazışmalarından anlaşılması karşısında, dava konusu taşımada izlenmesi gereken teslim prosedürünün fiili taşıyanın acentesi tarafından izlenmediği ve bu nedenle yapılan yanlış teslim sonucunda davacının zarara uğradığı; fiili taşıyanın, acentesinin kusurundan sorumlu bulunduğu; akdi taşıyanın da fiili taşıyanın ve onun adamlarının fiil ve ihmallerinden sorumlu bulunduğu; dolayısıyla davacının uğradığı zarar nedeniyle akdi ve fiili taşıyanın TTK 1191/1, 2 ve 4 maddeleri uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu kabul olunmuştur.
Davacı taşıtan/satıcı, yanlış teslim nedeniyle mal faturasının bedeli olan 43.400,00 USD’yi tahsil edememiştir. Söz konusu bedel, satım sözleşmesi CIF esasına göre yapıldığından, mal bedeline navlun ve sigorta ücretinin eklenmesinden ibarettir. Zira CIF satımda satıcı navlun sözleşmesi ile sigorta sözleşmesini alıcı hesabına akdetmekte ve alıcıdan bu ücretleri mal bedeli ile birlikte tahsil etmektedir.
TTK 1186 maddesi hükmünde taşıyandan talep edilebilecek zararın türü bakımından bir sınırlandırma getirilmediğinden uğranılan her türlü zararın sorumluluk sınırına kadar olmak kaydıyla taşıyandan talep edilebileceği; bu çerçevede kâr kaybının da istenebileceği; uğranılabilecek olası zarar kalemlerinden en önemlisi olan eşyanın değeri bakımından ise TTK 1186/2 maddesinde bunun nasıl hesaplanacağına ilişkin bir kural getirilmiş olduğudur. Ancak davacının kâr kaybına ilişkin talebinin herhangi bir dayanağı bulunmadığından ve bu hususta bir belge ya da bilgi sunulmadığından bu zarar kaleminin ispatlanamamış olduğu sonucuna varılmıştır. Dava dosyasında söz konusu nakliyat işlemi ile ilgili yapılan poliçe ile ilgili … SİGORTA tarafından 17/01/2019 tarihli yazı incelendiğinde söz konusu poliçe kapsamında herhangi hasar kaydı olmadığı yönünde yazı verildiği ve nakliyat poliçesine göre Davacı … firması tarafından toplamda 34,55.-TL prim ödendiği görülmüştür.
TTK 1199 maddesinin karşıt anlamından, eşyanın taşıyanın sorumlu olduğu bir sebeple zıyaa uğraması durumunda navlunun ödeneceği; peşin ödenmişse geri alınamayacağı anlaşılmaktadır. Bu nedenle navlun ücretinin de talep edilemeyeceği kabul olunmuştur. Kaldı ki dosyaya sunulan satış faturası da 42.00,00 USD olmakla davacı tarafça navlun bedeli ile sigorta bedelinin de dava dışı alıcı tarafından karşılanacağına ilişkin bir delili dosyada mevcut değildir. Davacı dava dilekçesi ile mal bedelini tahsil edemediğini beyan etmektedir. Şu hâlde dava konusu olayda davacı taşıtan-satıcının akdi ve fiili taşıyanlardan talep edebileceği zarar kalemi, malın değerinden ibarettir. Bu nedenle navlun bedeli ile CIF satış gereği navlun sözleşmesi kapsamı içerisinde kalan sigorta bedeli bakımından davacının talep hakkının bulunmadığı kabul olunmuştur.
TTK m. 1186/2 uyarınca eşyanın değeri boşaltma yeri ve zamanındaki borsa veya cari piyasa fiyatına, bunların yokluğunda aynı nitelik ve kalitedeki eşyanın olağan değerine göre hesaplanır. Dosyada alınan bilirkişilerce bu hususta mal faturasındaki mal bedeli olan 42.000,00 USD’nin esas alınabileceği ve kadri maruf bulunduğu belirtilmiş olmakla mahkemece bu bedel zarar miktarı olarak kabul olunmuştur.
… numaralı ve 22/02/2015 tarihli konişmentoda konteyner içeriği 750 koli olarak gösterilmiş bulunduğundan, sorumluluk sınırının hesaplanmasında TTK 1186/3 maddesi uyarınca koli sayısı esas alınacak olup, buna göre akdi ve fiili taşıyandan talep edilebilecek meblağ 500.000 ÖÇH’yi aşamayacaktır. Malların fatura bedeli TTK 1186 maddesi uyarınca hesaplanan sorumluluk sınırının altında kaldığından tamamının talep edilmesinin mümkün olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Buna göre mal bedelinin 42.000,00.USD olduğu ve dava tarihi (13.04.2016) itibarıyla cari kur değeri olan 2,8270 USD/TL üzerinden Türk parası karşılığının (42.000 x 2,8270) 118.734,00.TL olduğu anlaşılmakla davacının ıslah dilekçesi ile 123.009,05 TL olarak talepte bulunulduğu da gözetilerek davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 118.734,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar harcı olan 8.110,71 TL’den peşin alınan 2.229,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.881,51 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacının peşin olarak yatırdığı 2.229,20TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı yargı gider toplamı olan 3.448,70 TL’nin ( 29,20 TL başvurma harcı, 419,50 sta gideri ve 3.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere) davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 3.328,84 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı için takdir edilen 15.229,73 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı vekili için takdir edilen 3.400,00 TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır