Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/442 E. 2020/262 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO :2017/442 Esas
KARAR NO :2020/262
DAVA :Alacak
DAVA TARİHİ :20/12/2017
KARAR TARİHİ :27/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait … isimli hatta yerine getirilen taşımacılık hizmetleri kapsamında müvekkilinin taşıyan sıfatı ile davalının taşıtanı olduğu, davalı ile yapılan taşıma anlaşması akabinde aşağıda detaylarına yer verilen yüklerin Mersin Limanı’ndan Bingazi/Libya Limanı’na taşındığını, … numaralı, 10 Eylül 2014 tarihli konşimento ile davalıya, konu taşıma için … numaralı müvekkiline ait konteynerin tahsis edildiğini, konu konteyner ile bir kısım yüklerin taşınmış olup, konteynerin limana 15 Eylül 2014 tarihinde tahliyesi akabinde malumları olmayan gerekçelerle yüklerin konteynerden alınmadığını ve bu şekli ile de konteynerin müvekkile iade edilmediğinin anlaşılmış olduğunu, halen tahliye limanında konteynerin yüklü bir şekilde beklemekte olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunda olmayan ve davalının ayrıntılarına vakıf olduğu süreç nedeni ile müvekkilinin alacak kalemlerinin her geçen gün artmaya devam ettiğini, bu hali ile de dava değerinin tam olarak belirlenmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin fazlaya dair tüm talep ve dava haklan saklı kalmak kaydı ile şimdilik tahliye limanındaki ardiye masrafı olan 22.125 00-Amerikan Dolarından şimdilik 250,-Amerikan Dolarlık kısmı, konteynerin teslim edilmemesinden kaynaklı demuraj bedeli olan 46.660,- Amerikan Dolarının şimdililk 2.750,-Amerikan Dolarlık kısmını, konteynerin hala tahliye limanında yüklü şekilde bekliyor olması ve bu süreçte müvekkilinin maliki olduğu konteyner ile ilgili olarak yerel acenteden hizmet almak zorunda ve bu acentelik hizmeti alınmasına davalının sebebiyet verdiği izahtan vareste olduğunu, acentelik ücreti olan 2.500,-Amerikan Dolarından şimdilik 250,-Amerikan Dolarlık kısmı şimdilik dava değeri olan 3.250,-Amerikan Dolarının davalıya ihtarname tebliğ tarihi olan 23.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek bankaların Amerikan Dolarına uyguladığı en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilinin talep edildiğini, müvekkiline ait ve halen Mısurata Limanı’nda bekleyen konu konteynerin değerinin 5.000,- Amerikan Doları olup konteynerin boşaltılarak müvekkiline iade edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin taşıtan sıfatı bulunmadığını, müvekkili … Tic A.Ş’nin taşıma işleri komisyoncusu olduğunu, dosyaya ibraz veya celp edilecek evraklardan anlaşılacağı üzere taşıtan sıfatının bulunmadığını, bu sıfatla hareket eden yükle ilgili hiç bir kişinin temsilcisi olmadığını, yükle ilgili tüm gerçek ve tüzel kişilerin dosyaya dahil edilerek, gerçekten bu yüklemeden sorumlu kişilere husumet yöneltilmesi gerektiğini, zamanaşımı itirazı bulunduğunu ve davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, yine yükle ilgili şahıslardan herhangi bir ödeme alınıp alınmadığının da bilinemediğini, yargılamanın devamında, müvekkilinin sadece komisyoncu olarak taşıma işlerine aracılık eden tacir olduğu gözetilerek beyanlarının değerlendirilmesini talep etiklerini, görülmekte olan davada müvekkilinin taraf sıfatı olmadığını, boşaltma giderlerinin gönderilene ait olduğunu, gönderilen … olup, husumetin Libya Merkezli bu şirkete yöneltilmesi gerektiğini, öte yandan konşimentoların … imzalı olup, husumetin yine bu şirkete yönlendirilmesi gerekirken müvekkili şirkete yöneltilmesinin anlaşılamadığını, yük boşaltma limanına vardıktan sonra taşıyanın yükün boşaltılmasını takip eden süreçte tahliyesi ve makul sürede tahliye edilmemesi halinde serbest kalmasını sağlaması gereken taraf olduğunu, basiretli bir tacir ve taşıyan olarak tüm süreçten kendisi sorumlu olup, dava dilekçesindeki taleplerinin bu gerekçelerle de kabul edilmeyeceğini, taşımanın CİF olarak gerçekleştiğini, hasar ve zararın alıcıya geçtiğini, ihtarnamenin göndericiye de keşide edilmiş olmasına rağmen davanın sadece müvekkili şirkete açıldığını, davacı tarafın zarara uğradığından bahisle iş bu davayı açtığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili 20/11/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; 59.080,- Amerikan dolarının davalıya ihtarname tebliği olan 22/05/2017 tarihinden; 13.205,- Amerikan dolarının ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek bankaların 1 Amerikan Doları’na işlediği uyduladığı en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
Mahkememizce aldırılan 01.10.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dosyaya 13.10.2014 tarihli davalının davacıya 3.528,46 USD’lik transferi ile ilgili bir dekont sunulduğu ve fakat bu dekontta para transferinin neden yapıldığı ile ilgili bir açıklamanın yer almadığı, dosyaya 11.12.2017 tarihli Libya acentesi olduğunu ileri süren “… Shipping” tarafından davacıya gönderilen mail sunulduğu, buna göre konteynerin 15.09.2014 tarihinde limana indirildiği ve fakat bu bilgiyi teyit eden başkaca bir belgenin dosyada yer almadığı, konteyner demurajı olarak ifade edilen ücretin, konteyner işgaliye bedeli olduğu ve mahkemece davacının alacaklı olduğuna karar verilmesi durumunda, bu alacağın 77.285 USD’ye tekabül ettiği, davacının taşıyan sıfatına ve buna bağlı olarak aktif husumet ehliyetine davalının ise taşıtan ve pasif husumet ehliyetine sahip olduğu, taşıtan sıfatı ile davalının da ardiye giderlerinden sorumlu olacağı, acente ücretinin TTK m. 1203’te yer alan “… başka giderler …’ kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 08.11.2019 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının taşıyan sıfatına sahip olup aktif husumetinin bulunduğu, davalının taşıtan sıfatına sahip olup pasif husumetinin bulunduğu, dosyada resmi bir belge bulunmasa da konteyner içindeki eşyanın gönderilen tarafından teslim alınmadığı ve hâlen limanda beklediğini, taşıma belgesinde konteyner gecikme ücreti tarifesinin yer aldığı, Birinci Bilirkişi Raporunda konteyner geeikme ücretine ilişkin hesaplamanın gerçeği yansıttığı, 15/9/2014 ila dava tarihi arasındaki meblağın 46.660 USD olduğu, Libya Limanı’na yapılan bir taşıma ile ilgili Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/12326 E., 2014/4189 K. sayılı kararının arz olunduğu, T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Bakanlığı tarafından arz olunan belgede boşaltma limanının faaliyetlerinin 15/10/2014 tarihinde durduğu bilgisinin yer aldığı, bu bilgi çerçevesinde 15/9/2014 tarihinde işlemeye başlayan konteyner gccikme ücretinin 15/10/2014 tarihi itibarıyla kesilip kesilmediğinin takdirinin mahkemede olduğu, konteyner gecikme ücretinden taşıtan davalının sorumlu tutulabilmesi için eşyanın teslim alınmadığının kendisine ihbar edilip edilmediğinin uyuşmazlık bakımından önem taşıyabileceği, davalının eşyanın satıcısı olmadığı, alt taşıma sözleşmesi kapsamında taşıtan sıfatını kazandığı göz önünde tutulduğunda, eşyanın gönderilen tarafından teslim alınıp alınmadığını bilebilecek durumda olmadığı, bu yöndeki ihbarın 22/5/2017 tarihinde yapıldığı bilgisine dosyadan ulaşıldığı ancak daha önceki tarihte ihbar yapılıp yapılmadığının belirsiz olduğu, ardiye ücreti zarar kaleminin davacının nezdinde oluştuğunun ispat edilemediği, konteyner için yapılan acentelik ücretinin bir zarar kalemi niteliğinde olduğu, davalının sorumlu tutulabilmesi için konteynerlerin teslim alınmamasında kusurunun ortaya konulması gerektiği, taşıtan Davalının konteynerlerin teslim alınmamasında kusurunun var olduğunun ortaya konulduğu takdirde ve Davacının bu istemi dava-dışı acentesine ödediğini belgelemesi durumunda davalının sorumlu tutulması gerektiği belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan deliller ile aldırılan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, açılan davanın dava konusu konteynerin tahliye limanında bekleyip iade edilmemesinden doğan ardiye masrafı, demuraj bedeli ve acentelik ücretlerinin tahsiline ilişkin alacak davası olup ; uyuşmazlık, TTK’nın “Deniz Ticareti” başlıklı beşinci kitabı kapsamında yer almaktadır.
Her ne kadar davalı vekilince zamanaşımı itirazında bulunulmuş ve davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı iddia olunmuş ise de; yapılan itirazların TTK md 1246 kapsamında zamanaşımı itirazı kapsamında değerlendirilmesi gerekeceği, konteynerin halen daha teslim edilmediği göz önüne alındığında zamanaşımı itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Tarafların husumet ehliyetleri açısından yapılan değerlendirmede; dosyaya sunulan … nolu konşimento örneğinde taşıyanın kim olduğunun açıkça belli edilmediği, ancak konşimentonun sağ üst köşesinde … ibaresi bulunduğu, konşimentonun 10 Eylül 2014 tarihinde … Mersin tarafından acenta vasfı ile düzenlendiği, dosyaya ibraz edilen acentelik sözleşmesinde … Mersin’in davacının Mersin’deki temsilcisi/acentesi olduğu anlaşılmakla davacının aktif husumet ehliyeti olduğu anlaşılmıştır. Gerek dosyada yer alan elektronik posta yazışmaları gerekse acente sıfatıyla … tarafından düzenlenen navlun faturası incelendiğinde taşıtan sıfatının davalıya ait olduğunu ve davalının pasif husumeti bulunduğu kanaatine varmaktadır.
Dava dosyasına sunulan … nolu konşimento örneğinde, konşimentonun 10 Eylül 2014 tarihinde düzenlendiği, gemi adının …, yükleme limanının Mersin, tahliye limanının ise Benghazi olarak kayıt edildiği, konşimento örneğinde yükleyici/gönderen “… San ve Tic. AŞ. ” ve alıcı olarak “…” kayıt edildiği, taşıma konusunun 1 adet 40 Feet HC Konteyner ve içindeki yükler olduğu, konşimentoda navlunun peşin ödendiği, demuraj tarifesinde 21 güne kadar serbest süre, 22-30 gün arası her gün için 20 USD ve 30 günden sonra her gün için 40 USD kaydının bulunduğunun görüldüğü, Mersin Gümrük Müdürlüğü yazısı ekinde gönderilen … nolu 01.09.2014 tarihli ticari faturaya göre teslim şeklinin…olduğu, yükün satıcısının … Tic. A Ş. ile alıcısının … olduğunun anlaşıldığı, konteynerlerin iadesindeki gecikme sebebiyle bir bedel isteyebilecek kişinin, navlun sözleşmesi uyarınca taşıyan olduğu, uyuşmazlıkta davacının taşıyan olduğu, davalının davacı ile alt navlun sözleşmesi kurduğu ve davacıya karşı taşıtan sıfatını elde ettiği, uyuşmazlıkta gönderilenin eşyanın teslimini istemediği ve eşyanın konteyner içinde limanda beklediği, T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Bakanlığı’mn dosyaya arz ettiği belgede ise, 9/1/2014 ila 14/10/2014 tarihleri arasında Bıngazi Limanı’ nın normal şekilde faaliyet gösterdiği, 15/10/2014 tarihinden bu yana Limanın faaliyetlerinin tamamen durduğu, 13/10/2014 tarihinde ulaşan bir gemideki eşyanın tesliminin 19/3/2015 tarihinde yapıldığı bilgisinin yer aldığı, taşımaya konu olan eşyanın 15/9/2014 tarihinde limana indirildiği, gelen belge kapsamında limanın faaliyetlerinin 15/10/2014 tarihinde durduğu bilgisinin yer aldığı, Yargıtay … HD’ nin 2013/… E, 2014/… karar sayılı emsal kararında Libya’ daki iç karışıkların mücbir sebep olarak kabul edildiği, bu nedenle 15/10/2014- 19/3/2015 tarihleri arasında eşyanın mücbir sebeple teslim alınamadığının kabulü gerektiği, konteynerin limana tahliye edildiği 15.09.2014 tarihi ile 15/10/2014 ( mücbir sebepin başlama tarihi) tarihi arasında ve mücbir sebebin ortadan kalktığı tarihten sonrası için yapılan değerlendirmede ise davalının eşyanın satıcısı olmadığı, alt taşıma söyleşmesi kapsamında taşıtan sıfatını kazandığı, eşyanın gönderilen tarafından teslim alınıp alınmadığını bilebilecek durumda olmadığı, davalıya bu yönde bir ihbarın yapılmadığı, yükün teslim alınmadığının davalıya ancak 22/5/2017 tarihli noter ihtarı ile bildirildiği, kaldı ki mücbir sebep sürecinde davalının elinde olmayan nedenlerle konteynerin tamamen zayi olma- kaybolma ihtimalinin de bulunduğu göz önüne alınarak davalının konteyner demurajından sorumlu olmadığı kanaatine varılmıştır.
Ardiye ücreti açısından yapılan değerlendirmede, ne ardiye tarifesi ne de yetkili makamlar tarafından taşıyan ya da acentesi adına düzenlenmiş ardiye faturası yer almadığı, dosyada bu istem ile ilgili tek belgenin boşaltma limanı acentesi olduğu anlaşılan Farwasshipping tarafından gönderilen elektronik posta iletisi olduğu, yazıda 11 /12/2017 tarihi itibarıyla ardiye ücretinin yaklaşık 23.000 ABD Doları olabileceğinin ifade edildiği, ancak bu zarar kaleminin davacı nezdinde oluştuğunun ispat edilemediği anlaşılmıştır.
Talep olunan acentelik ücreti bakımından yapılan değerlendirmede, davacının bu istemi eşyanın zamanında teslim alınmaması sebebiyle yapılan bir masraf olduğunu beyan ettiği, bu kalemden davalının sorumlu tutulabilmesi için konteynerlerin teslim alınmamasında kusurunun ortaya konulması gerekli olduğu, konteyner gecikmc ücreti bakımından taşıtanın sorumluluğuna ilişkin ihbara ilişkin yukarıdaki değerlendirmenin aynen geçerli olduğu, davalının konteynerlerin teslim alınmamasında kusuru bulunmadığı anlaşılmakla bu istemin de reddi gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 213,68 TL den karar harcı olan 54,40 TL nin mahsubu ile fazla alınan 159,28 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı yargı gider toplamı olan 750,00 TL’nin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekili için takdir edilen 3.400,00 TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır