Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/441 E. 2019/390 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2017/441 Esas
KARAR NO : 2019/390
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 17/02/2016
KARAR TARİHİ : 03/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin mermer ihracatı yaptığını, yurt dışındaki ülkelere ihraç ettiği tüm mermerlerin alıcıya teslimine kadar nakliyede oluşacak hasarlar için sigorta yaptırdığını, davalı … şirketi ile 01/01/2015 – 01/01/2016 tarihlerini kapsayan bir yıllık nakliyat abonman sigorta sözleşmesi yaptırdığını, sözleşmeye göre ihraç malın liman ya da gemi yüklemesinden alıcı ülke limanına kadar nakliyesi ve boşaltma dahil hasar sigortasının yaptırıldığını, davalı şirketin muhtelif ülkelere yapılan ihracaatlar için düzenlediği tüm poliçelerde sefer başlangıç limanını ve sefer bitiş limanının gösterdiğini, sigorta poliçe sorumluluk sınırını çizdiğini, Avusturyaya yapılan 20/04/2015 tariih ve … nolu poliçe kapsamında sevkiyatta 10.106,00 USD.’lik hasar oluştuğunu, davalı … yapılan ihbarla hasarı kabul ettiğini, ancak 05/07/2015 tarihli yazısı ile “satış FOB İzmir olarak gerçekleşmiş, diğer taraftan Avusturalya gümrüğüne verilen beyanda gümrük vergilerininin CİF bedel üzerinden hesaplandığını, alıcının navlun bedelini ve diğer masrafları kendisinin ödediği” gerekçesi ile hasar ödenmesi taleplerini reddettiğini, sigorta tahkim kurulu kararında, FOB ve CİF satışlarının tanımlarınında gösterilmek üzere uluslararası ithalat/ihracat mevzuat, uygulama, sistem ve kuralların ışığında, CİF satışta satıcının navlun sigortası yaptıramayacağı, bu sigortadan alıcının sorumlu olduğu, satıcının böyle bir sigorta yaptırması halinde bile geçerli olamayacağını, zarar bedelinin karşılanamayacağının belirtildiğini, davalının müvekkili şirkete iyi niyetten uzak, bilgi vermeyerek dürüst davranmadığından bahisle 10/01/2014 ila 25/08/2015 tarihleri arasında davalı ile imzaladıkları 209 civarındaki poliçe nedeniyle ödediği primlerin iadesi ile Avusturya’ya yapılan sevkiyat kapsamında oluşan zararının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sigorta tahkim komisyonu tarafından reddedilen hasar başvusuna konu hasar bedelini talep etmesi durumunun söz konusuysa kesin hüküm itirazlarının bulunduğunu, Sigorta Tahkim Komisyonunun 24/01/2016 tarih ve … E. – … K.sayılı kararı ile zarar talebinin reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, davacı tarafından müvekkil şirket tarafından kandırıldığı iddiasının doğru olmadığından bahisle davanın kesin hüküm sebebiyle davanın reddini, davanın esastan reddini, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında 19/07/2017 tarihli … Karar sayılı görevsizlik kararı verildiği, kararın istinaf edilmeyerek kesinleşmesi sonrası dosya mahkememize gönderilerek mahkememizin … E. sayılı dosyasına kaydı yapılmış ve yargılamaya bu esas üzerinden devam olunmuştur.
Dava; Davacı yanın davalı … şirketi ile aralarında münakit bulunan bir yıllık Nakliyat Abonman Sigorta Sözleşmesi gereği, Avusturalya’ya yapılan 20.04.2015 tarih ve … nolu poliçe kapsamında gerçekleşen sevkiyatta oluşan 10.106,00 USD hasar karşılığının davalı …Ş. tarafından teminat kapsamında olmadığı gerekçe gösterilerek red edilmesi, nedeniyle söz konusu poliçeye ilişkin primlerin iadesi istemini içerir alacak davası olduğu; uyuşmazlığın, sigorta tahkim komisyonu karar nedeniyle kesin hüküm itirazının yerinde olup olmadığı, davacının davalı tarafça yanıltılmış ve aldatılmış olup olmadığı, davacının aldatılma nedeniyle fazla prim ödemesi yapıp yapmadığı ve talep edebileceği bedelin tespiti hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; incelenen davacı şirkete ait 2015 yılı Ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olduğunu, davacı şirketin 2015 yılı ticari defterlerini TTK. hükümlerine göre usulüne uygun tutmasından dolayı davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığını, davacının Türkiye- Avustralya arası nakliyeye konu emtea hasarı ile ilgili olarak talep ettiği 10.106,00 USD’lik zarar talebinin incelenen dosya kapsamına göre kesin hüküm itirazına konu olduğunu, davacının poliçe tanzim aşamasında davalı şirketçe yanıltıldığını, aldatıldığı konusunda bilirkişi heyetince bir tespit yapılamadığını, taraflar arasında aktedilen 01/01/2015-01/01/2016 tarihini kapsayan bir yıllık Nakliyat Abonman Sigorta Sözleşmesi kapsamında iadesi talep olunan 18,286,00 TL prim ödemesine ilişkin talebin menfaatler dengesi açısından buna göre yerinde bulunmadığını belirtmiştir.
Davacı tarafça dava dışı … Ltd. şirketine 14.04.2015 tarihinde … seri no’lu 18.620,00 USD (50.216,28 TL) bedelli fatura düzenlediği, davacının düzenlediği faturaya konu mermerlerin Avustralya’ya ihracı esnasında nakliyede oluşacak hasarlar için davalı …yc 20.04.2015 tarih ve … nolu poliçe ile işbu ihracata konu emtiaları sigorta ettirdiği ve mermerlerin sevkiyatı esnasında ortaya çıkan 10.106,00 USD tutarlı hasarın davalı yandan tahsili talebi ile alternatif uyuşmazlık yollarından biri olan Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde … E. sayılı dosya kapsamında başvuruda bulunarak davalı sigortacıdan iş bu hasar tutarını talep ettiği anlaşılmıştır. 10.106,00 USD zarar talebinin Sigorta Tahkim Komisyonu’nu nezdinde yapılan yargılaması sonrasında … K. sayılı Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararı ile davacı talebinin red edildiği anlaşılmış ve söz konusu kararın davacı yanca igili usul ve düzenlemeler gereği itiraz ve/veya temyiz yoluna başvurulduğuna ilişkin bir delilin veya bozma kararının dosyada bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekili her ne kadar bu karara atıfta bulunarak kesin hüküm itirazında bulunmuşsa da, anılan Sigorta Tahkim Heyeti kararı hasar bedelinin tazmini talebine yönelik olmakla, eldeki dava ise söz konusu poliçeye ilişkin primlerin iadesi istemine ilişkin olduğundan kesin hüküm itirazı yerinde görülmeyerek yargılamaya devam olunmuştur.
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan sigorta poliçesinin incelenmesinde; Sigorta teminatı poliçenin ön yüzünde de yazılı olduğu üzere ICC Cargo Clauses (A) 1.1.82.şartına göre verilmiştir. Bu kloz ile sigortacı klozun 4-5-6 maddelerinde istisna edilen haller hariç olmak üzere sigorta edilen şeyin her türlü riziko nedeniyle uğrayacağı ziya ve hasara karşı teminat vermektedir. Klozun 4.maddesinde genel istisnalar, 5. maddesinde denize elverişsizlik ve yüke uygunsuzluk istisnası, 6. maddesinde savaş istisnası, yer almaktadır. Instıtute Cargo Clauses (A) klozu gereğince savaş ile birlikte genel istisna başlığı altında sayılan haller sigorta kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu hallerde sigortalının kasti yaptığı harekete yüklenebilen ziya, hasar veya masraf, sigorta edilen şeyin olağan akması, olağan ağırlık veya hacim kaybı ya da aşınma ve yıpranması, sigorta edilen şeyin ambalajlanma veya hazırlanmasındaki yetersizlik ya da uygunsuzluğun neden olduğu ziya hasar veya masraf, sigorta edilen şeyin gizli kusuru veya niteliğinin neden olduğu ziya, hasar veya masrafi sigorta kapsamındaki bir tehlikeden olsa bile yakın nedeni gecikme olan ziya, hasar veya masraf, deniz taşıtının denize elverişsizliği ve yüke uygunsuzluğu olup bunun dışında kalan hallerin tamamı sigorta kapsamında bulunduğu anlaşılmıştır. Klozun 8.maddesinde ise sigorta teminatının süresi yer almakta olup buna göre; malın taşınmak üzere depo veya istif yerini terk ettiği andan başlayıp taşımanın olağan yolu boyunca devam ederek varma yerinde alıcı ya da son depo veya istif yerine teslimi ile sigortanın son bulacağı belirtilmiştir. Poliçeyi bu şartları kabul ederek teslim alan sigortalının kararlaştırılan primleri ödediği, taraflar arasında riziko tarihine kadar gerek Genel Şartlar uyarınca verilen sigorta himayesi gerekse poliçenin ön yüzünde yazılı olan Özel Şartlar ile ilgili olarak herhangi bir anlaşmazlık çıkmadığı, ayrıca sigortalı tarafından teklif edilmek suretiyle daha geniş bir sigorta himayesi tesisi yönünde sigortacıdan talepte bulunulmadığı anlaşılmıştır.
Eldeki dosyada ise davacının dava dışı … Ltd. Şirketine mermer satışının CIF satış esasına göre gerçekleştirildiği anlaşılmakla, yerleşik Yargıtay kararlarında CİF satışta, satıcının satış konusu malların taşıma yapılacak nakliye aracına usulüne uygun şekilde yükletildikten ve taşıma sırasında oluşacak hasarların da alıcı adına sigorta ettirilmesi gerektiği benimsenmekte olup, bu durumda satış konusu mallar üzerinde satıcının artık bir menfaati kalmayacağından bu malların satıcı lehine sigorta yapılması ve taşıma sırasında oluşacak hasarlardan dolayı sigortacının satıcıya ödeme yapmasının geçerli olmadığı ve bu sebeble de sigortalının talep hakkı bulunmadığı ilke olarak kabul edilmektedir. Davacının, dava dışı alıcı ile arasındaki satışın faturalardaki kayda rağmen CİF satış şeklinde gerçekleştirilmediği, mal bedelinin vesaik mukabili ihracat esaslarına göre, teslimden sonra teslim edilen hasarsız mal miktarına göre ödeneceği Nakliyat Sigortası ile satış konusu malların satıcının kendi deposundan alıcının deposuna ulaşıncaya kadar oluşacak rizikolara karşı bu nedenle bizzat kendi adına sigorta ettirdiği, diğer bir ifade ile gerçekleşen dış satımda satış konusu malların dava dışı alıcıya teslimine kadar geçecek süre içerisinde davacı satıcının menfaati bulunduğu hususunun asıl ispat edilmesi gereken merciinin Sigorta Tahkim Komisyonu ve ilk açılan dava olması gerektiği anlaşılmış ve bu yöndeki davacı beyanlarına itibar edilmemiştir.
Tacir olan davacı sigortalının basiretinin gerektirdiği şekilde sigorta himayesinin satın alınması ile ilgili sorumluluk kendisine ait olduğundan, poliçenin tüzel kişiliği haiz ve sigortalının seçtiği bir aracı acente marifetiyle ve yine sigortalının öngörüsü doğrultusunda imzalanmış olduğundan ve sigorta primlerinin de bu kapsamda ödendiği nazara alınarak basiretli tacir olmanın bir sonucu T.T.K nun açık düzenlemesi karşısında davacının aldatılmış ya da yanıltılmış olduğu kanaati oluşmadığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 307,40 TL den karar harcı olan 44,40 TL nin mahsubu ile fazla alınan 263,00 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekili için takdir edilen 2.725,00 TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/10/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır