Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/431 E. 2020/179 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO:2017/431 Esas
KARAR NO:2020/179

DAVA: İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:13/12/2017
KARAR TARİHİ:23/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … Tersanelerinde … AŞ tarafından 2007 yılında inşa ve imal edilen 19 metrelik okyanus geçişi için planlanmış … isimli teknenin davacılar tarafından satın alındığını ve … Tekne Siciline …, … ve … ortaklığının soyisimlerinden oluşan … adı altında kaydedilerek 10 yıl boyunca kullanıldığını, … Bakanlığının 03/03/2017 tarihinde yayınladığı tebliğe göre teknenin Türk siciline geçişinin sağlanması için işlemler başlatıldığını, bu arada teknenin seyre çıktığını, limanlar arasında dolaşırken Haziran ayı sonlarında … Limanı Bağlama Kütüğüne tescil ettirilip, ruhsatnamesinin düzenlenmesine müteakip Türk bayrağına geçtiğini, teknenin davalı … şirketinin sigorta teminatı altında bulunduğunu, en son olarak 01/09/2016-01/09/2017 dönemi için … numaralı tekne vıp sigorta poliçesinin düzenlendiğini, poliçede TTK’nun 1464.maddesine göre sevkedilen mutabakatlı değer üzerinden takseyi olarak 450.000,00 … Doları sigorta bedeli ile sigortalandığını, ancak poliçe eki olan genel ve özel şartların kendilerine teslim edilmediğini, bu konuda bilgilendirme yapılmadığını, olay tarihinde teknenin yat kaptanı ehliyetine sahip olan … tarafından kullanıldığını, teknenin yabancı bayrak altında olduğu dönemde transit log belgesine sahip olduğunu, Türk bayrağı çekme hakkı kazandıktan sonra da bağlama kütüğü ruhsatnamesi verildiğini, sigorta poliçesine göre hiçbir teminat dışı durumun bulunmadığını, 02/08/2017 tarihinde … mendireğinden teknenin saat 10’da hareket ettiğini, 150-200 mt açıldıktan sonra kıç tarafından su almaya başladığını, olay günü teknede toplam 11 kişi bulunduğunu, su almaya başladıktan sonra çok hızlı bir şekilde battığını, teknenin sahiplerinden … ve beraberindeki üç kişinin boğularak hayatlarını kaybettiğini, olayın ihbarından sonra sigorta şirketinin başlangıçta işbirliği içerisinde olduğunu, haftalar süren çalışmalar sonrasında teknenin enkazının sigortacının tayin ettiği …’daki çekek yerine çekildiğini, sigorta şirketinin gıyaplarında tekne üzerinde tespit yaptırdığını, 31/10/2017 tarihli yazı ile de hasarın ödenmeyeceğini bildirdiğini, bu nedenle hasar bedelinin tahsili için … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden sigorta şirketi aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak itiraz üzerine takibin durduğunu, sigorta şirketi tarafından iddia edildiği gibi tekne sahiplerinin ve sigorta menfaat darlığının değişmediğini, yurtdışındaki maliklik durumunun teknenin Türk bayrağına geçişinden sonra da devam ettiğini, yurtdışında bulunan veya yabancı bayrak çeken teknelerin Türk bayrağına geçişine ilişkin … nolu tebliğ uyarınca Türk bağlama kütüğüne aynı malikler adına tescil işlemi yapılarak sigortalı teknenin Türk bayrağına geçtiğini, “özel yat/tekne” statüsünde olan … teknesinin yabancı bayrak altında iken transit log, Türk bayrağına geçtikten sonra da bağlama kütüğü ruhsatnamesine sahip olmasının tekne maliklerinin gerekli özeni gösterdiğini kanıtladığını, geminin batmasında kaporta kapısının açık bırakılmasının sebep olduğunu, teknenin sintinesinde fazla su bulunduğu iddiası ispat edilememekle birlikte sintinede su bulunması veya kaporta kapısının açık bırakılması hallerinin kaptanın sevk ve idare kusurunu oluşturacağını, sigortacının her koşulda teknede meydana gelen hasar ve ziyaı teminat kapsamına aldığını, poliçeye sorumluluk tazminatının da dahil edildiğini, bu şekilde gemi kaptanı ve gemi adamlarının kötüniyetli fiillerinin de sigorta teminatı kapsamında kaldığını, teknenin yürürlükte bulunan “gemilerin teknik yönetmeliği”ne uygun olarak eksiksiz şekilde inşa edildiğini, teknenin inşa ve uyarı/alarm eksikliğini tartışmaya açan tespit raporunun usulsüz olduğunu, poliçede belirtilen 450.000,00 … Doları tekne değerinin mutabakatlı-takseli değer olarak belirlendiğini, bu nedenle ödenmesi gereken sigorta tazminatının 450.000,00 USD olduğunu ileri sürerek davalı … şirketinin icra takibine itirazının iptaline, takip talepnamesindeki asıl alacağa temerrüd tarihi olan 06/11/2017 tarihinden itibaren … Dolarına uygulanan en yüksek faizin işletilmesine, % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin …’da mukim olması dikkate alındığında … Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle mahkemenin görev ve yetkisine itiraz ettiklerini, poliçede yer alan sigorta bedeli 450.000,00 … Doları olmakla birlikte bu bedelin sigorta kıymeti olarak kabul edilemeyeceğini, sigorta poliçesinin “ihtarlar” maddesinde sigortalı teknenin herhalde teminat dışında kalması sonucunu doğuracak şart ve koşulların belirtildiğini, dava konusu batma hadisesi ile bunun sonucunda oluşan hasarın da işbu özel şartlara dayalı olarak reddedildiğini, sigortalı tekne açısından tekne sahipliğinin değişmesi sebebiyle sigorta poliçesinin iptal edilmiş sayılacağını, poliçe … unvanlı yabancı bir şirket adına tanzim edilmişken olaydan sonra teknenin yeni malikliğe 16/06/2017 tarihinde transfer edildiğinin öğrenildiğini, müvekkilinin bu değişiklikten haberdar olmadığını, dolayısıyla sigorta poliçesinin iptal edilmiş sayılacağını, olaya ilişkin yapılan ekspertiz incelemeleri geminin enkazını çıkartan … AŞ tarafından düzenlenen raporlar, … Mahkemeleri vasıtasıyla yapılan bilirkişi tespitleri sonucu düzenlenen raporlar ve tanık beyanlarına göre teknenin tahliye pompaları ve kumanda düğmelerinin olay anında kapalı olduğunu, teknenin bu durumda limandan çıkış yaptığının gerek kaptan gerekse malikler tarafından bilinebilir olduğunu, seyir esnasında kapalı olması gereken kıç aynadaki kaportanın açık olduğunu, diğer bir hususun da kıç ayna üzerindeki kaporta ağzının kıç platformun hemen üzerinde olması ve su seviyesinden gerekli yükseklikte bulunmaması halini oluşturduğunu, tekne hareket halindeyken kaptanın dümende olmadığını, kumandada başka birinin bulunduğunu, bu durumun kaptanın tekneyi kullanma konusunda gerekli yeterliliğe sahip olmadığını gösterdiğini, kaptanın yola çıkmadan önce yapması gereken işleri yapmadığı, alması gereken tedbirleri almadığını, teknenin denize ve yola elverişli olmadığını bilmesine rağmen gemiyi yola çıkardığını, donatanın temsilcisi sıfatıyla kaptanın ağır kusurlu olduğunu, donatanın da şahsi kusurlu sayılması gerektiğini, dolayısıyla tekne denize ve yola elverişsiz şekilde limandan ayrılmış olduğundan olayın sigorta teminatı dışında kaldığını, diğer bir yönden teknenin gezi tekneleri yönetmeliğine aykırı inşa edildiğini, birçok hususta yönetmeliğe aykırılıklar bulunduğunu, yönetmelik gereğince yüzebilirlik ve batmazlık ile tekne, güverte ve üst yapıdaki açıklıklar, su alma ve azami yüke ilişkin kurallara aykırılıklar olduğunu, tekne bedeli olan 450.000,00 … Dolarının fahiş olduğunu, davacının talebi yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı istenemeyeceğini savunarak öncelikle görev ve yetki hususunun değerlendirildikten sonra davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; sigortalı teknenin batması nedeniyle ortaya çıkan zararın sigorta poliçesi kapsamında sigortacıdan tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olup, dava konusu olan … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinden davacıların 450.000,00 USD asıl alacak, 86,30 USD işlemiş faizden oluşan toplam 450.086,30 USD’nin asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz yürütülmek suretiyle tahsili için 07/11/2017 tarihinde icra takibi başlattığı, borçlu-davalı … şirketinin süresinde borca ve fer’ilerine itiraz etmesi nedeniyle takibin durdurulduğu görülmüştür.
Davalı vekili tarafından cevap süresi içerisinde müvekkilinin … Ticaret Mahkemelerinin yetki sınırlarının içerisinde mukim olmasından dolayı mahkemenin görevsiz ve yetkisiz olduğu ileri sürülmüş ise de, icra takibi tekne sigorta poliçesine dayandığından TTK’nun 5/2.maddesine göre mahkememiz görevli ve yetkili bulunduğundan yetki itirazı yerinde görülmeyerek davanın esastan incelenmesine geçilmiştir.
Tarafların beyanları ve sunulan delillere göre davacıların maliki olduğu … isimli teknenin 01/09/2016 başlangıç tarihli bir yıl süreli … nolu “tekne vıp sigorta poliçesi” ile davalı … tarafından sigortalandıktan sonra 02/08/2017 tarihinde … kıyılarında battığı belirli olup, davacı taraf sözkonusu rizikonun sigorta teminatı kapsamında kaldığı bu nedenle sigorta poliçesinde sigorta bedeli olarak kabul edilen 450.000,00 USD’nin sigorta şirketi tarafından ödenmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
Davalı vekili ise özet olarak, teknenin sahiplik bilgilerinde değişiklik olması, teknenin batması şeklinde ortaya çıkan rizikonun gemi sahibi, kaptan ve gemi adamının gerekli özeni göstermemelerinden kaynaklanması, teknenin denize elverişli olmaması ve gezi tekneleri yönetmeliğine aykırı olarak inşa edilmesi nedeniyle hasarın poliçe teminatı dışında kaldığını savunmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü açısından konusunda uzman bilirkişi kurulundan alınan 22/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda, teknenin batması olayının poliçe vadesi içerisinde gerçekleştiği, teknenin yapısal gereklere ve yasal mevzuata uygun olarak inşa edildiği, denize elverişli olduğu, tekneye ilişkin yasal belgelerin tam ve eksiksiz olduğu, tekne maliklerinin herhangi bir ihmali bulunmadığı, batmanın tekne mürettebatının ihmali ve sorumluluğunda meydana geldiği, batmaya sebep olan mürettebat ihmalinin sigorta poliçesi kapsamında bulunduğu, Türk bayrağına geçiş nedeniyle yapılan tekne sahiplik bilgi değişikliğinin sigorta edilen menfaatin sahipliğinde bir değişikliğe neden olmadığından sigorta poliçesinin geçerli olduğu, sigorta poliçesinde sigorta bedelinin takseli/mutabakatlı değer üzerinden belirlendiği, “…” şeklinde poliçeye dercedilen kloz ile sabit olduğu üzere TTK’nun 1464/2.maddesi düzenlemesine göre ancak fahiş farklılık halinde indirim istenebileceği, teknenin takseli değeri olarak belirlenen 450.000,00 USD ‘nin makul değer olarak görüldüğü, fahiş farklılık bulunmaması nedeniyle mutabakatlı değer esasına göre düzenlenen poliçe sebebiyle davalı … şirketinin bu değer üzerinden sorumluluğunun doğduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiş olup, davalı vekilinin itirazlarının değerlendirildiği 02/09/2020 tarihli ek raporda da, teknenin sovtaj bedeli dışında kök rapordaki görüş ve kanaatlerin değişmediği, davacıların uhdesine bırakılan teknenin yapılan piyasa araştırmasına göre hurda piyasa değerinin 48.859,00 TL ile 53.503,00 TL arasında olduğu ancak davacıların tekne hurdasını 75.000,00 TL bedel ile sattıkları davacılar vekili tarafından sunulan 23/05/2018 tarihli protokolden anlaşıldığından fiili duruma göre sovtaj bedelinin 75.000,00 TL olarak dikkate alınması gerektiği, sigorta şirketinin teknenin kurtarıldıktan sonra çekilen çekek yeri masraflarından ve hurda satış sebebiyle ödenen vergiden enstitü yat klozları gereğince sorumluluğu bulunduğu, bu miktarın sovtaj bedelinden mahsubunun kloz düzenlemesi gereği olduğu, buna göre alacağın USD olması gözetilerek sovtaj miktarından kalan bakiye 63.697,00 TL bedelin USD karşılığı 13.119,61 USD olduğundan bu tutarın 450.000,00 USD alacaktan mahsubu sonucu bakiye alacağın 436.880,39 USD olarak belirlendiği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; … yılında …’da inşa edilen … isimli motor yatın … isimli … şirketi adına … siciline tescil edilerek 20/03/2007 tarihli bayrak şahadetnamesi ile Amerikan bayrağının çekildiği, …, … ve …’in … şirketinin eşit paya sahip ortakları olduğu, daha sonra yurtdışında bulunan veya yabancı bayrak çeken teknelerin Türk bayrağına geçişine ilişkin … nolu tebliğ doğrultusunda … bayraklı … teknesinin … bağlama kütüğüne kaydının yapılarak Türk bayrağı çekme hakkını elde ettiği, bu işlemlerin ortaklardan … tarafından verilen vekalete istinaden gerçekleştirildiği, tebliğin 5.maddesine göre bu konudaki başvurunun diğer ortaklar adına da gerçekleştirilmiş sayılması gerektiği, zira bağlama kütüğü ruhsatnamesinde sahiplik bilgilerinin üç ortak adına olup, … …, … … ve … …. oranında paya sahip oldukları, bu durumda teknenin yurtdışında donatanı olarak gözüken … isimli … şirketinin ortaklık yapısı ile pay oranlarının aynı olmasından dolayı TTK’nun 1470 ve enstitü yat klozları cl328 madde 8.1 kapsamında sigortalı teknenin Türk bayrağı çekme hakkını kazandıktan sonra ve riziko tarihinde menfaat değişikliği olduğundan bahsedilemeyeceği değerlendirilmiştir.
Teknenin 13/06/2017 tarihinde Türk bayrağına geçiş başvurusunun yapılması ve “yurtdışında bulunan veya yabancı bayrak çeken teknelerin Türk bayrağına geçişine ilişkin … nolu tebliğ”de bildirilen şartların yerine getirilmesi ile “özel tekne” statüsündeki tekneye 16/06/2017 tarihinde bağlama kütüğü ruhsatnamesinin düzenlendiği, denize elverişlilik belgesi anlamına gelen sözkonusu belgenin geçerliliğinin 16/06/2022 tarihine kadar devam ettiği, tebliğin 4/2.maddesine göre bağlama kütüğü ruhsatnamesi düzenlendikten sonra en geç bir yıl içinde ulusal mevzuata göre ölçüm işlemi yapılması gerektiğinden … teknesine gemi ölçme raporunun düzenlendiği dosya kapsamından anlaşılmış olduğundan teknenin Türk bayrağı ile seyir yaptığı süre içerisinde dolayısıyla da batma olayının gerçekleştiği 02/08/2017 tarihinde ulusal mevzuata göre denize elverişlilik belgelerinin tam ve eksiksiz olduğu tespit edilmiştir.
Diğer yandan tekne mürettebatının kaptan ve gemi adamı yeterliliklerine sahip oldukları dosyada mevcut kaptan ve gemici belgeleri ile sabit olup tekne kaptanının tekne inşasından itibaren 10 yıl boyunca teknede görev yaptığı olay sonrasında alınan tanık ifadelerinden anlaşılmaktadır.
Tüm bu değerlendirmelere göre dava dosyasında sigortalı teknede denize elverişsizlik halini gösteren herhangi bir durum tespit edilememiş olup, davalı tarafın iddialarına konu olan ve denize elverişsizlik olarak gösterilen sebeplerin ise kaptan ve gemi adamının ihmal ve kusuruna dayanan kullanım hatasına işaret eden fiiller olduğu değerlendirilmiştir.
Teknede inşa kusuru olarak ileri sürülen kıç ayna üzerindeki kaporta ağzının kıç platformunun hemen üzerinde olması ve su seviyesinden gerekli yükseklikte bulunmaması ileri sürülmüş ise de, teknenin yapım yılı itibariyle yürürlükte olan ve gezi teknelerinin yapım ve inşasında gerekli kuralları belirleyen 28/12/2006 tarihli gezi tekneleri yönetmeliğinin “şahsi kullanıma özel yat statüsünde” inşa edilen … teknesi hakkında uygulanamayacağı, aksinin kabulü halinde yada mevzuat hükümleri emsal alındığında dahi durumun değişmeyeceği, zira teknenin gezi tekneleri yönetmeliğine uygun olarak inşa edildiği, bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere sigortalı teknenin 28/12/2006 tarihli gezi tekneleri yönetmeliği, teknenin inşasından sonra yürürlüğe giren 5/05/2017 tarihli gezi tekneleri ve kişisel deniz taşıtları yönetmeliği ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bağlı ulaşım emniyeti inceleme merkezi tarafından düzenlenen raporda belirtilen … nolu kurala uygun olarak inşa edildiği, dolayısıyla teknenin inşası yapısal gereklere ve yasal mevzuata uygun olduğundan bu kapsamda da denize elverişsizliğin sözkonusu olmadığı değerlendirilmiştir.
Tekne yat poliçesi özel şartlarından ziya veya hasarın sigortalı, gemi sahibi ve idarecilerinin gerekli özeni göstermemelerinden kaynaklanmaması koşulu getirilerek özen yükümlülüğü tekne sahipleri ve idarecilerine bırakılmıştır. Davalı … özen yükümlülüğüne aykırılık gerekçesiyle hasarın teminat kapsamı dışında kaldığını ileri sürmüş ise de tekne kaptanının 10 yıl boyunca teknede görev yapması, kaptan ve gemi adamının kaptan ve gemici belgelerine sahip olmaları gözönüne alındığında tekne sahiplerinin tekneyi tecrübeli bir kaptanın yönetimine bıraktıkları, bu konuda gerekli özeni göstermiş oldukları kabul edilmiştir.
Alınan bilirkişi raporları ile batma olayının meydana gelmesinde kaptan ve tekne mürettebatının teknenin sevk ve idaresinde kusur ve ihmallerinin bulunduğu, mürettebat ihmali ile kıç kaporta kapağının açık bırakılmasının (fotoğraf ve video kayıtlarından anlaşıldığı üzere) teknenin batmasına sebebiyet verdiği, teknenin boyut ve tonajı gözönüne alındığında dışarıdan su almadıkça sintine suyu ile batmasının mümkün olmadığı tespit edilmiştir. Sigorta poliçesinin ikinci sayfasından enstitü yat klozları cl 328’e atıf yapılmış olduğundan uyuşmazlığın çözümünde ve sigorta teminatı kapsamının belirlenmesinde enstitü yat klozunun dikkate alınması gerekmektedir. Kloz metninin 10.maddesinde istisna haller sayılmış olup, davalı … şirketinin savunmasını dayandırdığı tekne mürettebatının ihmal ve kusuru ise teminat dışı haller arasında sayılmamıştır. TTK’nun 1429.maddesinde yer alan “sigortacı aksine düzenleme yoksa sigorta ettirenin, sigortalının, lehtarın ve bunların hukuken fiillerinden sorumlu bulundukları kişilerin ihmallerinden kaynaklanan zararları tazmin ile yükümlüdür. Sigorta ettiren sigortalı ve tazminat ödenmesini sağlamak amacıyla bunların hukuken fiillerinden sorumlu oldukları kişiler rizikonun gerçekleşmesine kasten sebep oldukları takdirde sigortacı tazminat borcundan kurtulur ve aldığı primleri geri vermez” hükmü ile kast dışındaki ihmal ve kusur ile meydana gelen hasarlar sigorta kapsamına dahil edilmiştir. Dolayısıyla sigorta poliçesi, enstitü yat klozu ve TTK’nun 1429.maddesine göre teknenin batması şeklinde gerçekleşen rizikonun sigorta teminatı kapsamında kaldığı değerlendirilmiştir.
TTK’nun 1464.maddesinde sigorta bedelinin poliçede aynı zamanda sigorta değeri olarak kabul edileceği hükmü sevkedilmiş olup, taraflararasında tanzim edilen tekne poliçesinin üçüncü sayfasında yer alan özel şart düzenlemesinde agreed fixed value (tekne tam ziya olduğundan poliçede yazılı değerin ödenmesi) şeklindeki açıklamadan poliçede tekne bedeli olarak belirlenen 450.000,00 USD’nin aynı zamanda sigorta değeri olarak mutabakatlı kararlaştırıldığı şeklindeki bilirkişi görüşü mahkememizce de benimsenmiştir. Bu durumda, sigorta şirketi TTK’nun 1464.maddesi 2.fıkrasındaki düzenlemeye göre ancak fahiş farklılık halinde indirim isteyebilecektir. Bilirkişi heyetinde yer alan teknik bilirkişilerce tekne değerinin 450.000,00 USD olarak belirlenmesinde fahişlik bulunmadığı yönünde kanaat bildirilmiş olduğundan sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçede kabul edilen tekne bedeli tutarınca yani 450.000,00 USD olduğu kabul edilmiştir.
Sigorta mevzuatına göre sigortacı gerçek zararı gidermekle yükümlü olduğundan sovtaj bedelinin ödenecek sigorta tazminatından mahsup edilmesi gerekmektedir. Tarafların beyanlarından batık teknenin denizden çıkartıldıktan sonra davacı sigortalıların uhdesinde kaldığı, davacı vekili tarafından sunulan 23/05/2018 tarihli protokolden anlaşıldığı üzere tekne hurdasının 75.000,00 TL bedelle satıldığı, bilirkişi raporunda teknenin tonajına göre hurda değerinin 48.859,00 TL ile 53.503,00 TL aralığında olduğu belirtildiğinden sovtaj değerinin 75.000,00 TL olarak kabul edilmiştir. Öte yandan, hurda satışı nedeniyle davacıların ödediği 1.863,00 TL vergi tutarı ile 9.440,00 TL tekne çekek yeri kirasından da sigorta şirketi sorumludur. 75.000,00 TL sovtaj bedelinden sigortacının sorumlu olduğu 11.303,00 TL düşüldüğünde 450.000,00 USD sigorta tazminatından indirim yapılması gereken tutar 63.697,00 TL olarak tespit edilmiştir. Davacıların talebinin USD olması nedeniyle 63.697,00 TL mahsubu gereken 63.697,00 TL (poliçenin 8.sayfasında yer alan döviz klozu gereği) 13.119,61 USD’ye tekabül etmektedir. Sonuç olarak 450.000,00 USD sigorta değerinden 13.119,61 USD mahsup edildiğinde davalının sorumlu olduğu tazminat miktarı 436.880,39 USD olarak tespit edilmiştir.
Ekspertiz raporunda ihbar tarihinin 21/09/2017 olarak belirtildiğinden TTK’nun 1427.maddesindeki düzenlemeye göre bu tarihten 45 gün sonrası olan 06/11/2017 tarihinde davalının temerrüde düştüğü kabul edilerek 436.880,39 USD sigorta tazminatının temerrüt tarihinden takip tarihine kadar ki işleyen faizi 83,78 USD olarak tespit edildiğinden, tüm bu tespit ve değerlendirmeler neticesinde davanın kısmen kabulü ile icra takibinde 436.880,39 USD asıl alacak ile 83,78 USD işlemiş faizine ilişkin davalının itirazın iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince yıllık dolar faizi uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili için icra takibinin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, koşulları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalının … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine itirazının kısmen iptaline, 436.880,39 USD asıl alacak, 83,78 USD işlemiş faizden oluşan toplam 436.964,17 USD’nin, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince yıllık dolar faizi uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili için icra takibinin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Koşulları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 115,569,44 TL harçtan 20.802,36 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 94.767,08 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
20.802,36 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
4-Davacılar vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 92.014,32 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 7.404,81 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 31,40 TL başvurma harcı, 180,00 TL posta gideri, 10.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 10.711,40 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 10.399,11 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, bakiye giderin davacılar üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 168,10 TL posta giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 4,90 TL’sinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/09/2020

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır