Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/428 E. 2019/117 K. 12.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO :2017/428 Esas
KARAR NO :2019/117
DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :11/12/2017
KARAR TARİHİ :12/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalının deniz yolu taşımacılığı faaliyeti nedeniyle müvekkilinin yükün taşınması sırasında ortaya çıkan first majör durumundan dolayı varma yerine geç götürmesini neden olarak ileri süren davalının gönderilen tarafından teslim alınmaması nedeniyle oluşan masraflar ve diğer alacaklarının alamadığından zarar uğradığını, davalının yükünün bulunduğu konteynerin kötü hava koşulları nedeniyle oluşan force majör nedeniyle gemi bordasına düştüğü ve alınan survey raporunda yükün hasarlanmadığının ortaya çıktığını ve yükün yeniden konteynere yüklenerek konteyner mühür numarasının değiştiği halde davalı şirketin ihracatçı firmasının değiştirilen mühür numarası ile ilgili gerekli bildirimleri yapmadığını, konteyner üzerindeki mühür ile konşimento üzerindeki mühür birbirini tutmadığından, davacı şirketin acentesi … ofisinin ise epey zaman davalı ihracatçısından bilgi bekleyerek olumsuzlukları gidermek için uğraştığını ve sonuçta survey raporu ile yükün hasarlanmadığını ancak ambalajlamada sıkıntı olduğunun ortaya çıktığını ve gümrük sorunları nedeniyle (mühürün değişmesi) gecikme yaşandığını, malların tesliminde gecikme yaşanmasından sonra davalı taraf malları önceden teslim almayacağını bildirmesine rağmen teslim aldığını ve piyasada satarak zarar oluşmadığını, davacı müvekkilinin davalı ile yoğun cari hesap sistemi içerisinde çalıştığından ve sorumluluğu dahilinde olmamasına rağmen mal bedellerinin yarısını davalınm cari hesabından düştüğünü ve böylece davalının hem malları piyasaya sürerek mal bedelini kazandığını ve mal bedelinin yarısı kadar tutarı da cari hesaptan düşürerek kazandığını, davalının anlaşmaya uymayarak müvekkilinden haksız kazanç sağladığından müvekkili şirketin, davalı tarafından kendisine iki adet fatura ile gönderilen navlun iadesi faturalarına karşılık iade faturası düzenlediğini ve davalı aleyhine … İcra md.’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalının borcun bir kısmına itiraz ettiğini ifade ederek, itirazın iptali ile takibin itiraz edilen alacaklarının, 50.026-94 USD olarak tespiti ile takibin devamına karar verilerek ticari faiz ile birlikte davalının %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini icra dosya kapsamında yapılan 372,24 Euro davalı ödemesinin taraflarına ticari faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini yargılama gider ve vekalet ücretinin davalıya ait olarak davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin delillerini somutlaştırmadığından HMK md. 194 uyarınca davacı tarafa kesin süre verilmesini ve verilen sürede davasını HMK ya uygun hale getirmeyen davacının davasının usul yönünden reddedilmesi gerektiğini, davacının müvekkiline ait malları süresinde ve uygun bir şekilde teslim etmediğini, taşımaya konu malların niteliği gereği geç teslim halinde değer kaybettiğinden oluşan zararların davacı tarafından kabul edildiğini, taşınan ürünlerin sezonluk giyim ürünleri olmasından dolayı sürelerinde teslim edilmeleri nitelikleri gereğince önemli olduğunu ve zarar gören ürünlerle ilgili taraflarca karşılıklı görüşmelerin yapılarak en son navlun bedeli olan 97.177 Usd ‘nin yarısı 48.588,50 USD’nin taksitler halinde iade faturası olarak davacıya yansıtılması konusunda 12.09.2014 tarihinde mutabakat yapıldığını, yapılan mutabakat neticesinde davacıya iade faturaları tanzim edildiğini, faturaların itiraz olmaksızın kesinleştiğini ve davacı tarafından ticari defterlerine işlendiğini, mutabakat ile ilgili davacıya yapılan ödemelerin11.09.2014 tarihinde 10.000,00 Usd, 21.10.2014 tarihinde 7.717,70 Usd, 10.11,2014 tarihinde 7.717,70 Usd, 10.12.2014 tarihinde 7.717,70 Usd, 12.01.2015 tarihinde 7.717,50 Usd, 13.02.2015 tarihinde 7.717,90 Usd olmak üzere toplam 48.588,50 Usd tutarlı iade faturası düzenlendiğini, davacının süresi içerisinde itiraz etmeyerek fatura münderecatının gerçekleştiğini beyan ile, tarafların mutabık kalması ile dava konusu bedel tutarında iade faturalarının 6 aya bölünerek tanzim edildiğini ve bu faturaların davacı tarafından kabul edilerek herhangi bir itirazda bulunulmadığını beyan ederek taşıma konusu malların gecikme olmasaydı kabul edilecek satış bedelleri ile gecikme sonrasında gerçekleşen satış bedelleri ile gecikme sonrasında gerçekleşen satış bedelleri arasındaki farkında ürünlerin süresinde tesliminde satış bedelinin 838.813,80 TL, geciktiği için 418.751,95 TL gelir elde edildiğini ve gecikmeden kaynaklı oluşan zararlarının 420.061,85 TL olduğunu ifade ederek davanın reddine, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce aldırılan 27/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı ile davalı şirketin incelenen ticari defterlerinin TTK ilgili hükümleri gereğince delil niteliğine haiz olup, davalının ticari defterlerinde davalı ile olan cari ilişkisinde davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığı, davacı şirketin ticari defterlerinde davalıdan 48.589,49 USD alacağının işli olduğu ve bu alacağın davanın konusunu oluşturduğu, bununla birlikte davalı gönderilenin davacı taşıyana 48.589,49 USD tutarında bir borcu bulunmadığı ve keza davalının mevcudiyetine itiraz ettiği diğer alacak kalemini doğuran maddi vakalara dosyada rastlanmadığı, davacı taşıyanın davalı gönderileni sorumlu tutamayacağı kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dava İİK 67 ve devamı maddeleri uyarınca açılan itirazın iptali istemidir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve dosya kapsamı deliller ile uyumlu olması nedeniyle içeriğine itibar edilen bilirkişi raporu birlikte incelenip değerlendirildiğinde, açılan davada davacı tarafın davalının yükünün bulunduğu konteynerin gemi bodrasına düştüğü ve diğer sorunlar nedeniyle mal tesliminde gecikme yaşandığı, davalının önce malları teslim almayacağını bildirdiği ancak müvekkilinin davalı ile hacimli ve sürekli çalıştığından mal bedelinin yarısını fatura karşılığı cari hesabından düştüğü halde diğer sezonda taşıma işleri için başka taşıma şirketleriyle anlaştığı, dolayısıyla inanç sözleşmesi ile kendisine kazandırılan meblağın bağlı olduğu koşulu ihlal ettiğinden, cari hesaptan düşülen fatura tutarı kadar davalıya tekrar fatura kesildiğini, davalının bu faturayı kabul etmediğinden aleyhine icra takibi başlatıldığını beyan ettiği, davalının ise davacının müvekkiline ait malları süresinde ve uygun bir şekilde teslim etmediği, taşımaya konu malların niteliği gereği geç teslim halinde değer kaybettiğinden oluşan zararların davacı tarafından kabul edildiği, taşınan ürünlerin sezonluk giyim ürünleri olmasından dolayı sürelerinde teslim edilmeleri nitelikleri gereğince önemli olduğunu ve zarar gören ürünlerle ilgili taraflarca karşılıklı görüşmelerin yapılarak en son navlun bedeli olan 97.177 USD ‘nin yarısı 48.588,50 USD’nin taksitler halinde iade faturası olarak davacıya yansıtılması konusunda 12.09.2014 tarihinde mutabakat yapıldığını, yapılan mutabakat neticesinde davacıya iade faturaları tanzim edildiğini ifade ettiği olayda, konteynerlerin … numaralı konişmento tahtında taşındığı, davacının davalıya karşı akdi taşıyan konumunda olduğu, koşimentoda da taşıyan olarak kayıtlı olduğu ayrıca navlun faturası düzenlendiği, yolculuğun başlamasından sonra konteynerlerden bir tanesinin hasar gördüğü ve bir ara limana (Ningbo) bırakıldığı, içindeki ambalajlar bozulduğundan yükün muayene edildiği ve konteynere başka bir mühür numarasıyla tekrar konulduğu, mühür numarasının konşimentodaki mühür numarasıyla eşleşmediği için aynı gemiye yüklenemediği ve işlemlerin uzaması sebebiyle denize düşen konteynerin varması gereken tarihten itibaren 60 gün içinde davalı gönderilene teslim edilmediği, konteynerin başka bir gemiyle davalıya teslim edildiği, davalının gönderilen malı zayi olmuş sayma yoluna gitmediği ve malı teslim aldığı, davalı gönderilenin gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazminini isteyebileceği, dosyadaki yazışmalardan, tarafların malın sezonun geçmesi sebebiyle malın yarı değerinin gecikme zararı olarak ödenmesi ve malın gönderilen tarafından teslim alınması konusunda anlaştıkları ve bunun üzerine malın başka bir gemiyle ve … numaralı konişmento borcunun ifası zımnında taşındığını gösterdiği, davacının ise, davalının malı tam değerinde sattığını ve dolayısıyla gecikme zararına uğramadığı halde malın yarı bedelini kendisinden tazminat olarak aldığını ileri sürerek ödenen miktarın yarı değerinin iadesini talep ettiği, ancak davalı gönderilenin geç teslim aldığı malları tam değerinde sattığını ispata yönelik dosyada delil bulunmadığı anlaşılmakla davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 2.597,23 TL den karar harcı olan 44,40 TL nin mahsubu ile fazla alınan 2.552,83 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekili için takdir edilen 17.558,45 TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/03/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır