Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/419 E. 2019/339 K. 11.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/419 Esas
KARAR NO: 2019/339

DAVA : İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/12/2017
KARAR TARİHİ: 11/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı firmanın ithal ettiği mallarını …’dan …Limanına deniz yolu ile taşıdığını, taşıma işinin davalının kabulünde olduğunu, faturaların davalı borçluya tebliğ edildiğini davalı yanca faturalara herhangi bir itiraz gelmediğini, iki adet deniz navlunu ve bir adet tahliye faturasının borçlu tarafından ödendiğini, son taşımacılık işinden kaynaklanan 04/07/2016 tarihli … no.lu tahliye faturası bedeli olan 350,00 USD’nın ödemesinin yapılmadığını, yapılan görüşmelerden sonuç alınmayınca İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı yanın icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalı yanın yetki itirazında da bulunduğunu ve Bakırköy İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu iddia ettiğini, dava konusu alacağın para alacağına ilişkin olduğunu ve TBK’nun 89. maddesi “Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir, Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır; Para borçlan, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde, bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ita edilir.” gereğince alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri ve ticaret merkezinde talep konusu yapılabileceğini, fatura alacağının götürülecek borç olduğundan davalının yetki itirazının yerinde olmadığını iddia ederek İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine yapılan itirazın iptali ite takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itiraz eden davalı şirket aleyhine % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraflara usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap verilmemiş, delil ibraz edilmemiştir.
Bilirkişi raporunda özetle; dava dosyası ile davacı şirket ticari defter ve kayıtlarının tetkiki sonucunda taraflar arasında ticari ilişkinin kurulduğunu, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre davalı şirketten cari hesap ilişkisinden kaynaklı 04/07/2016 tarih ve… seri/sıra no lu 350,00 USD bedelli faturadan kaynaklı alacağının bulunduğuna ilişkin tespit bildirilmiştir.
Dava, deniz taşımasından doğan bakiye cari hesap alacağı için başlatılan icra takibine itirazın İİK nun 67.maddesi gereğince iptaline ilişkin olduğu; uyuşmazlığın, icra dairesinin yetkili olup olmadığı, davacının alacağa konu hizmeti verip vermediği ve bakiye alacağın bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
İcra dairesi yetkisine davalı borçlu tarafça itiraz edildiğinden, ilk olarak bu hususun incelenmesi gerekmekle, takibe konu alacak para alacağı olduğundan Borçlar Kanunu 89 maddesi gereği alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerekmektedir. Buna göre takip yetkili İstanbul İcra Dairelerinde başlatılmakla, yetki itirazının reddini karar vermek gerekmiştir.
Mahkemece davaya ve takibe konu alacağın bulunup bulunmadığının tespiti bakımından, taraflara ait ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapma yoluna gitmiş ayrıca da ilgili Vergi Dairelerine müzekkere yazılarak BA/BS formlarının celbi sağlanmıştır. Davalı mahkemece belirlenen inceleme gününde ticari defterlerini ibraz etmemiş ve dosya kapsamında herhangi bir savunmada da bulunmamıştır.
Dosyaya sunulan 25/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda bahsedildiği üzere; bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin bir kişi veya kurumdan KDV hariç 5 000,00 TL ve üzerindeki Mal ve/veya Hizmet alımlarını, Mal veya Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim formu ile Mal ve/veya hizmet satışlarını ise Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu(Form Bs) ile (KDV hariç tutarlar dikkate alınarak) bildirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Davacı şirket cari hesabına göre 2016 yılı Nisan ayında davalıya düzenlenen iki adet fatura bedeli 5.000,00 TL altında kalan tutarlar olduğu için davacının BS davalının BA formu beyanında bulunmaması gerekmekle; davalı firmanın Nisan 2016 BA formunda davacıdan herhangi bir alım yaptığım bildirmemesi doğru bir beyan olmaktadır. Kaldı ki Nisan ayına ait iki fatura bedelinin davalı tarafça zaten davacıya ödendiği anlaşılmaktadır Davacı tarafından davalıya düzenlenen diğer iki fatura ise Temimiz 2016 dönemine ait olup, 1 009,61 TL ve 4.038,44 TL olduğundan Temmuz 2016 döneminde davacının BS davalının BA formunda olması gereken tutar 5.048,00 TL olmalıdır. Ancak Vergi Dairesi Müdürlüğünden gelen cevabi bilgi Temmuz 2016 ayı değil Haziran 2016 ayı olduğundan ki bu ayda taraflar arasında fatura alışverişi olmadığından tespit yapılamamış olmakla Temmuz 2016 ayında davacının davalıya düzenlediği 1.400,00 USD bedelli faturanında davalı tarafça ödendiği anlaşılmıştır.
Davacı şirket ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde; davacı şirket tarafından 2016 yılı içerisinde davalıya toplam 4 adet fatura karşılığı 2,250,00 USD tahliye/navlun hizmeti sağlandığı, karşığından 2 ayrı ödeme tarihinde toplam 1.900,00 USD tahsilat alındığı ve 31.12.2016 tarih itibari ile cari hesap ilişkisinden kaynaklı davacı şirketin davalı şirketten 350.00 USD alacaklı olduğu, tahsil edimeyen 350,00 USD cari hesap alacağının 04.07.2016 tarih ve … seri ve sıra no.lu 350,00 USD bedelli fatura olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekilinin dosyaya 09/01/2017 tarihli dilekçesi ile sunduğu konişmento ve faturalar ile davalı tarafça yapılan kısmi ödemeler bir arada değerlendirildiğinde, davacı tarafça alacağa konu hizmetin ifa edildiği ve bir kısım alacağın tahsil edildiği anlaşılmakla; davalı tarafından ticari defterlerin incelemeye esas olmak üzere sunulmaması da değerlendirilerek davacının, davalıdan bakiye alacağının bulunduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle de davalı borçlunun icra takip dosyasına yaptığı itirazın reddi ile takibin devamına ve alacak miktarı likit ve belirlenebilir olmakla İİK 67 maddesi gereği davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM:
1-Davacının davasının KABULÜ ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın İPTALİ ile takibin 350,00 USD asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a madde ve fıkrası gereğince faiz uygulanmasına,
2-Takdiren asıl alacağın % 20 oranındaki 256,82 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
3-Karar harcı olan 87,26 TL’den peşin alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 55,86 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan (67,40 TL ilk harç, 156,80 TL posta ücreti ve 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam) 1.024,20 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı vekili için takdir edilen 1.277,50 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kesin olarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır