Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/374 E. 2019/502 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2017/374 Esas
KARAR NO : 2019/502
DAVA : Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/04/2017
KARAR TARİHİ : 11/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Fransa’da mukim … firmasına sipariş edilen şart ve koşullara uygun olarak üretilen toplam 30.500 metre uzunluğunda iç kısmı beton kaplamalı spiral kaynaklı çelik boru satışı yaptığını, satış bedelinin 2.522.148,00 Euro olduğunu, çelik boruların alıcıya nakliyesi sırasında meydana gelecek rizikolara karşı davalı … tarafından nakliyat abonman sigorta poliçesi ile sigortalandığını, müvekkilinin satışını yaptığı borularda deniz nakliyesi ve tahliye sırasında hasar meydana geldiğini, hasarla ilgili olarak sigorta şirketine 08/06/2015 ve 23/06/2015 tarihlerinde ihbarda bulunulduğunu, ancak sigorta şirketi ile yapılan tüm görüşmelere rağmen emtianın tam ziya bedelinin ödenmesi konusundaki talepleri ile ilgili olarak müvekkilinin oyalandığını, 118 adet çelik boru hasarlanarak tamamen zayi olduğu halde … firmasının raporunda 48 adet çelik borunun hasardan dolayı proje gerekliliklerine uyma imkanının kalmadığını, bu nedenle hurdaya ayrılacağını, 70 adet borunun da tamirinin mümkün olduğunu, ancak … firmasının saha şartlarında tamir edilemeyeceğinin belirtildiğini, ancak satışa konu boruların alıcının talimatları uyarınca özel olarak üretildiğini, bu nedenle tamir edilerek eski hale gelmesinin mümkün olmadığını, ayrıca boruların tamir edilip varma yerine nakliyesinin satış değerinden çok daha fazla olacağını, bu nedenle 70 adet borunun da zayi olduğunun kabulü gerektiğini, müvekkilinin kendi çalışanları ile eksper ve gözetim firmaları aracılığı ile yaptığı değerlendirmeler sonucunda malların zayi olduğunun alıcıyı firmaya ilettiğini, hasarlanan boruların yerine yenilerini bedelsiz olarak … firmasına teslim ettiğini, hasarlanan boruları da 22.650,62 Euro hurda bedeli üzerinden alıcı firmaya devrettiğini, tüm bu nedenlerle davalı … şirketinin tamamen zayi olan 118 adet borunun tam ziya bedelini sigorta poliçesindeki şartlar uyarınca müvekkiline ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 117.095,88 Euro’nun sigortalıya yapılan ihbar tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının alıcıya kapalı (bedeli tahsil edilmiş) fatura düzenlediğini, sözkonusu fatura yükleme ordinosu ve yük manifestosunda teslim şeklinin CIF olacağının belirtildiğini, CIF teslim kuralları uyarınca yükteki hasar ve yararın alıcıya geçtiğini, bu nedenle davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacının çelik boruların yüklenmesi sırasında profesyonel bir gözetim yapmadığını, böylelikle poliçe teminatının geçerliliği için belirlenmiş olan ön şartın yerine getirilmediğini, bu hususun ekspertiz raporunda da ifade edildiğini, hasar konusunda düzenlenen tüm raporlarda taşımanın ambalajsız yapıldığının belirtildiğini, hasarın çelik boruların deniz yolu ile taşınmasının uygun şekilde hazırlanmadığını, gereği gibi istiflenip bağlanmadığını, borular arasına yerleştirilen takozun yükün hassasiyet ve ağırlığına uygun vasıflarda olmadığının tespit edildiğini, CIF satımda istifleme ve ambalaj davacıya ait olup, yükleme, istifleme ve ambalaj yetersizliğinden kaynaklanan yük hasarından davacının sorumlu olduğunu, hasar poliçe teminatı dışında kalmasına rağmen müvekkilinin sigortalısına destek olmak amacıyla kısmi ödeme yapmayı teklif ettiğini ancak davacı tarafından kısmi ödemenin kabul edilmediğini, hasar ihbarından sonra boruların tamir edilerek kullanılabileceğinin davacı tarafa söylendiğini ancak alıcı firmanın onarılmış boruları istememesi sebebiyle davacının alıcı firma ile arasındaki ticari ilişki nedeniyle onarılması mümkün boruların da tam ziya olarak kabul edilmesini ve tüm bedelin ödenmesini istediğini, oysa ki davacı ile alıcı firma arasındaki ticari ilişkinin poliçe teminatı kapsamına girmediğini, davacının ihbar yükümlülüğünü süresinde yerine getirmediğini, taleplerinin poliçe şartlarına uygun olmadığını savunarak husumet ve esastan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; nakliyat sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat alacağının tahsili istemine ilişkin olup, HMK’nun 114.maddesine göre husumet dava şartlarından olduğundan öncelikle tarafların husumet ehliyetlerine haiz olup olmadıkları değerlendirilmelidir. Tarafların beyanları ve dosya kapsamından davacının yurtdışına satışını yaptığı çelik boru türü emtianın nakliye rizikolarına karşı davalı … tarafından sigortalandığı, mal faturası, yükleme ordinosu ve konişmentoda CIF teslim şeklinin kabul edildiği belirlidir. CIF satışta emtianın gemiye yüklenmesinden itibaren yükle ilgili her türlü hasar ve yarar alıcıya geçtiğinden hasarla ilgili talep ve dava hakkı da alıcıya aittir. Bu durumda, satıcının yük hasarı ile ilgili sigorta şirketine tazminat davası yöneltebilmesi için hasarla ilgili talep hakkını temlik alması yada açılan davaya alıcı tarafından muvafakat edilmesi gerekmektedir. Davacı vekili tarafından 25/11/2019 tarihli dilekçesi ekinde dosyaya sunulan temliknamede alıcının hasarlı çelik borular ile ilgili sigortacıya karşı tüm alacak ve dava haklarını davacı şirkete temlik ettiği anlaşıldığından davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, öte yandan davalı … de satım konusu emtiayı nakliye rizikolarına karşı sigortaladığından davalıya husumet yöneltilebileceği kabul edilmiştir.
Dosyadaki uyuşmazlık satım konusu çelik boru türü emtiadaki hasarın neden meydana geldiği, hasarın sigorta teminatı kapsamında kalıp kalmadığı, taşıyıcının sorumlu olmadığı bir nedene bağlı olarak meydana gelip gelmediği ile hasarlı mal miktarına ilişkin olup, uyuşmazlığın çözümü açısından alınan bilirkişi raporlarından 08/02/2019 tarihli birinci bilirkişi kurulu raporunda, davacının yurt dışına satışını yaptığı çelik boruların üç farklı gemi ile üç farklı konişmento tahtında taşındığı, Merweriver gemisinde yapılan survey incelemesi raporunda 69 borunun gemide, 2 adet borunun da elleçleme sırasında hasar gördüğünün tespit edildiğini, Shockland gemisi survey raporunda 11 borunun gemide, 12 borunun elleçleme sırasında, Hunzedijk gemisine ilişkin raporda da 18 borunun gemide, 9 borunun da elleçleme sırasında hasar gördüğünün tespit edildiğini ancak söz konusu raporlarda kaç adet borunun zayi olduğu, kaç boruda piyasa değerinde azalma meydana geldiği konusunda değerlendirme yapılmadığını, ekspertiz raporunda ise 48 adet borunun kullanılmaz durumda olduğu yani zayi olduğunun tespit edildiğini, davacının alıcısına bedelsiz olarak ihraç ettiğini söylediği boru sayısının ise 104 adet olduğunu, 104 adet ikame mal bedelinin 53.783,93 Euro olarak hesaplandığını, davacı yükletenin zayi olan borularda dahil olmak üzere tüm boruların satış bedelini tahsil ettiği, alıcının da konişmentoyu devralmak suretiyle malların mülkiyetini kazanmış olduğundan zararın gönderilen nezdinde meydana geldiği yönünde görüş beyan edilmiştir.
24/10/2019 tarihli ikinci bilirkişi raporunda da, davacının ticari defter kayıtlarına göre dava konusu borulara ilişkin 5 adet fatura tutarı olan 2.548.416,62 Euro’nun tahsil edildiği, bununla birlikte davacının dava dışı şirkete hasarlı olduğu iddia edilen ürünler yerine 104 adet boruyu 53.783,93 Euro bedel ile Euro bedel üzerinden “BEDELSİZ” olarak ihraç ettiği, dava konusu bir kısım yükün taşıma sırasında hasara uğradığı konusunda tereddütün bulunmadığı, zira taşıma sonrası tespit olunan hasar/ziya ile “packing list”lerde kayıtlı olan hasarların örtüşmediğinin dosya kapsamından anlaşıldığı, konişmentolarda eşyanın taşıyana teslim edildiği sırada herhangi bir hasarın söz konusu olduğuna ilişkin bir kayıt yer almadığından TTK 1239/2 maddesi gereğince taşıyana tam ve sağlam olarak teslim edildiğinin kabulü gerektiği, yükün varma limanında hasarlı şekilde teslim alındığı sabit olduğundan ve dosya kapsamına göre yükün ambalaj eksikliği sebebiyle hasara uğradığı kanıtlanamamış olduğundan taşıma sırasında ve taşıma rizikolarından kaynaklanan sebeplerle hasarın oluştuğu sonucuna varıldığı, dolayısıyla yük hasarının sigorta poliçesi teminatı kapsamında kaldığı, satım sözleşmesi CIF esasına göre kurulup, mal bedelinin davacı tarafından tahsil edildiği, hasara uğrayan mallar için yeni mallar gönderilmesinin CIF satışın sonuçlarını değiştirmeyeceği, CIF esasına göre yapılan satışta eşya üzerinde sigortalanabilir menfaate davacı satıcının değil, dava dışı alıcının sahip olduğu, bu nedenlerle davacının davalı sigortacıya karşı tazminat talep hakkının bulunmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre, davacının yurt dışındaki … firmasına satışını yaptığı çelik boru türü emtianın 3 farklı gemi ile farklı tarihlerde Kocaeli Limanından Fransa’nın … limanına taşındığı, satımın CIF teslim şekline göre yapılıp, satış türünün CIF olarak mal faturası, yükleme ordinosu ve konişmentolara kayıtlandırıldığı, yükün taşıma sırasındaki rizikolara karşı davalı … tarafından sigortalandığı, eldeki davada davacı satıcı firma tarafından yükün deniz taşıması ve tahliye sırasında hasarlandığından bahisle alıcıya bedelsiz ikame mal gönderilmesinden dolayı zarara uğradığı iddiasıyla sigorta şirketine karşı tazminat davası açıldığı, CIF satışta yükün geminin küpeştesine geçmesinden itibaren yarar ve hasar alıcıya geçtiğinden hasarla ilgili talep ve dava hakkı alıcıya ait olmakla birlikte, alıcı firma hasarla ilgili sigortacıya karşı olan dava ve talep haklarını davacıya temlik etmiş olduğundan söz konusu temlikname uyarınca davacının işbu davada aktif dava ehliyetini kazandığı, konişmentolarda emtianın hasarlı olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığından yükün hasarsız şekilde taşıyıcıya teslim edildiğinin kabulü gerektiği, hasarın ambalaj yetersizliğinden meydana geldiğine ilişkin iddia dosya kapsamına göre ispatlanamadığından yük hasarının deniz taşıması sırasında meydana geldiği dolayısıyla da sigorta teminatı kapsamında kaldığı sonucuna varılmıştır.
Hasara ilişkin olarak yük üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen survey raporları ile ekspertiz raporunda hasarlı boru adedi ve hasarın niteliği konusunda mübayenet bulunduğu anlaşıldığından, bu durumda hasarla ilgili olarak davacının ticari defter kayıtlarının esas alınması gerektiği, davacının ticari defterlerinde hasarlı olduğu iddia edilen ürünlerin karşılığı olarak davacının alıcı firmaya 104 adet boruyu 53.783,93 Euro bedel ile BEDELSİZ OLARAK İHRAÇ ETTİĞİ tespit edildiğinden sigorta teminatı kapsamında tazmin edilmesi gereken hasar bedelinin 53.783,93 Euro olması gerektiği kabul edilmiştir. Dava dilekçesinde, sigorta şirketine yapılan ihbar tarihinden itibaren faiz yürütülmesi talep edilmiş ise de, TTK’nun 1427.maddesi uyarınca sigortacının sigorta tazminatı ödeme borcu, sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve herhalde ihbardan itibaren 45 gün sonra muaccel hale geldiğinden, somut uyuşmazlıkta davacının ihbar tarihi olan 23/06/2015 tarihinden itibaren 45 günlük yasal sürenin bitim tarihi olan 07/09/2015 tarihinde sigorta tazminatının muaccel hale geldiği değerlendirilerek, neticede 53.783,93 Euro hasar bedelinin 07/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 53.783,93 Euro’nun 07/09/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince BK nun 99.maddesi kapsamında davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 14.475,84 TL harçtan 7.855,65 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 6.620,19 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
7.855,65 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 18.664,84 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 20.917,32 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 31,40 TL başvurma harcı, 216,50 TL posta gideri, 10.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 10.747,90 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 4.936,67 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 200,00 TL posta giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 108,13 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/12/2019

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır