Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/332 E. 2019/65 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2017/332 Esas
KARAR NO : 2019/65
DAVA : Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ : 23/06/2016
KARAR TARİHİ : 13/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tanıma ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı … arasında 17/02/2012 tarihinde Mavna Kiralama Sözleşmesi (…) ve kısa bağlama notu (…) imzalandığını, sözleşmenin konusunun imza tarihinde Liberya bayraklı olan … mavnasının 01/03/2012 tarihinden 30/04/2012 tarihine kadar toplam 720.000,00 USD karşılığında …’a kiralanmasına ilişkin olduğunu, Türk Kabatoj Mevzuatı gereğince …’un 2012 yılının Mart ayında … yetkililerinin mavnanın Türk bayrağına geçirilmesi talebini ilettiğini, akabinde … yetkilisi … tarafından e-posta mesajı ile bütün masrafların kendilerine ait olmak üzere mavnanın Türk bayrağına geçirilmesini talep ettiğini, … ‘in mavnanın Türk bayrağına geçişi için 09/04/2012 tarihinde iki tadil metni ile tadil edilerek kiralama sözleşmesinin müvekkili şirkete devrini kabul ettiğini, bu sebeple …, … ve … ‘nin imzaladığı iki tanzim metninin düzenlendiğini, böylelikle kira sözleşmesinin taraflarının … ve … olduğunu, bayrak değişikliğinden doğan masraflar dışında tadil metinleri ile … devredilen alacaklar için 31/03/2012 tarihli fatura kesildiğini ancak …’un fatura bedeli olan 93.600,00 USD ve KDV’yi ödemediğini, bayrak değişikliğinden doğan masraflar dışında tadil metinleri ile … ‘e devredilen alacaklar için 31/03/2012 tarihli bir fatura daha kesildiğini, …’un bu faturaya ait 36.000,00 USD borç ile KDV’yi ödemediğini, 24/05/2012 tarihli … nolu fatura ile 21.049,61 USD + 3.788,93 USD ile KDV’nin …’a fatura edildiğini, toplam fatura tutarı olan 24.383,54 USD’nin de … tarafından ödenmediğini, kira sözleşmesi de bağlama notuna göre …’un ödeyeceği 63.000,00 USD tutarındaki tekne makina ve mali mesuliyet sigorta pirimlerinin yalnızca 20.000,00 USD’sinin ödenip, 43.000,00 USD’nin de ödenmediğini, buna göre …’un müvekkili şirket … ödemesi gereken toplam borç tutarından 197.438,54 USD’nin ödenmediğini, borcun ödenmesi için …’a ….Noterliğinden 11/10/2012 tarihinde çekilen ihtarnameden de sonuç alınamadığını, bu nedenle … İcra Dairesi nezdinde takip başlatıldığını, ancak …’un kira sözleşmesinde tahkim şartı bulunduğundan bahisle tahkim itirazında bulunduğundan takibin durdurulduğunu, davalı tarafça 25/09/2014 tarihinde tahkime gidileceğine ilişkin bildirim yapıldığını, bildirimde 13 gün içerisinde borçlarının tamamının ödenmesi veya falca kurumsal tahkim kurallarına göre bir tahkim yargılaması yapılmasının kabul edilmesi aksi halde taraflararasındaki tahkim şartına göre Londra Deniz Hakemleri Birliğine tahkim başvurusunda bulunulacağının ihtar edildiğini, belirtilen süre içerisinde borcun ödenmemesi üzerine LMAA FALCA kuralları uyarınca tek hakem ve yargılama yapılması için …’a dört hakemden birini seçmesi, yine belirtilen kurallara göre karşı tarafın hakem seçmediği durumda hakem ataması için LMAA’ya başvurulacağının bildirildiğini, söz konusu teklifin yanıtsız kalmasından sonra …’un vekilinin 08/11/2015 tarihinde tahkim ile ilgili bütün yetkileri içeren vekaletname gönderdiğini, …’un yetkili vekil aracılığı ile LMAA FALCA Kurumsal Tahkim Kuralları ile tek hakemle tahkim yargılamasını kabul ettiğini ancak kendisine önerilen hakemlerden birini seçmediğini, LMAA ‘dan atama yapılmasının istendiğini, bu nedenle 14/11/2014 tarihinde LMAA ‘ya başvuruda bulunulduğunu ve 09/12/2014 tarihinde … ‘un hakem olarak atandığını, müvekkili şirketin iddia beyanını karşı tarafa ve hakeme 24/12/2014 tarihinde verdiğini, …’un da cevaplarını 12/01/2015 tarihinde bildirdiğini, yine müvekkilinin tanık ifadesini 06/04/2015 tarihinde verdiğini, …’un ise tanık ifadesi sunmadığını, buna karşı hakemin …’a yine de tanık ifadesi sunması için 05/05/2015 tarihine kadar süre verdiğini, buna rağmen tanık ifadesi sunulmadığını, 03/06/2015 tarihli ilk hakem kararında hakemin ödenmeyen sigorta pirimi ve bayrak değişiminden kaynaklanan masraflar ile tahkim masrafları konusunda daha sonra karar verilmek üzere müvekkilinin taleplerinden KDV alacağını reddettiğini, 30/11/2015 tarihli hakem kararında da 43.000,00 USD sigorta pirimi alacağının fatura düzenleme tarihi olan 23/03/2012 tarihinden ödemenin yapılacağı tarihe kadar % 5 bileşik faizle … tarafından … ödenmesine, bayrak değişimi ile ilgili masraflar için 21.049,61 USD ‘nin 24/05/2012 tarihinden itibaren üçer aylık devirler halinde % 5 bileşik faizle … tarafından …’e ödenmesine, 21.049,61 USD ‘ye ilişkin 3.788,93 USD KDV tutarının reddine, talep edilen 132.788,93 USD KDV alacağının reddine, dava masrafları ile ilgili olarak …’un hakem kesin kararına ilişkin masrafları LMAA Hakem Atama Kararı 250GBP’yi ve hakemin son karar için aldığı 2000 GBP’yi ödemesine, …’nin ilk kararla ilgili kendi ve karşı tarafın masraflarını ve hakem ücretini ödemesine karar verdiğini, masraflarla ilgili 25/02/2016 tarihli kesin hakem kararında da 7.246,67 USD ‘nin 30/11/2015 tarihinden itibaren 3’er aylık devirler halinde % 5 bileşik faizle … tarafından …’e ödenmesine, 500,00 USD’nin 27/02/2016 tarihinden itibaren 3’er aylık devirler halinde % 5 bileşik faizle …’e ödenmesine, 250GBP +2000GBP’nin 30/11/2015 tarihinden itibaren 3’er aylık devirler halinde % 5 bileşik faizle … tarafından …’e ödenmesine, bu kararla ilgili hakem ücreti olan 1000GBP’nin …’nin hakeme ödediği tarihten itibaren 3’er aylık devirler halinde % 5 bileşik faizle … tarafından … ödenmesine karar verildiğini, tarafların tahkim yargılaması için anlaşmış oldukları LMAA FALCA kurallarının 19.maddesine göre hakem kararlarının kesin ve icrai olduğunu, bu durumun ilk hakem kararının 14.paragrafında ve ikinci kararın 12.paragrafında da belirtildiğini, MÖHUK 60/1.maddesinde aranılan koşulların oluştuğunu ileri sürerek 30/06/2015 tarihli, 30/11/2015 tarihli ve 25/05/2016 tarihli hakem kararlarının tenfizine, bu dava için yapılan yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı …’a yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu hakem kararlarının İngiltere’de bulunan LMAA Londra Deniz Hakemleri Birliği adlı kuruluşun kendi özel usul kurallarına göre oluşturulduğunu, müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını, müvekkilinin hakem huzurunda temsil edilmediğini, bu nedenle verilen kararlar Türk Hukukuna uygun olmadığından tenfiz edilemeyeceğini, hakemin duruşma yapmaksızın sadece evrakları incelemek sureti ile karar verdiğini, hakem kararının esas aldığı LMAA FALCA kurallarının 19.maddesine göre kararın kesin olduğu belirtilmekte ise de, Türk Usul Hukukunda temyizden peşinen feragatın geçersiz olduğunu, bu nedenle de hakem kararının kamu düzenine aykırılık oluşturduğunu, öte yandan Türkiye ile İngiltere arasında hakem kararlarının tenfizi konusunda mütekabiliyet anlaşmasının da bulunmadığını, bileşik faiz ile fatura tarihinden itibaren faize karar verilen hakem kararının bu nedenle de tenfiz edilemeyeceğini, zira Türk Hukukunda bileşik faizin yasak olduğunu ileri sürerek tüm bu nedenlerle tenfiz talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; İngiltere’de LMAA FALCA (Fast and Low Cost Arbitration/Hızlı ve Az Masraflı Tahkim) kuralları uyarınca verilen hakem kararının Türkiye’de tenfizi istemine ilişkindir.
Türk Hukukunda yabancı hakem kararlarının tenfizine ilişkin olarak üç ayrı düzenleme bulunmaktadır. Bunlardan birincisi 5718 sayılı MÖHUK olup, MÖHUK 60-63.maddeleri arasında yabancı hakem kararlarının tenfizi düzenlenmiştir. İkincisi ise Türkiye tarafından 1991 yılında onaylanan yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi hakkındaki New York Konvansiyonudur. Bunların dışında yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi Türkiye Cumhuriyetinin bazı devletlerle yaptığı iki taraflı Adli Yardımlaşma anlaşmalarıyla da düzenlenmiştir. Anayasamızın 90/5.maddesine göre usulüne uygun olarak onaylanan milletlerarası anlaşmalar kanun hükmünde sayıldığından MÖHUK kapsamına giren konularla ilgili Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası anlaşma bulunması halinde öncelikle bu anlaşma şartının uygulanması gerekmektedir. New York Konvansiyonun VII.maddesinde bu konvansiyonun yanında Türkiye’nin taraf olduğu ikili veya çok taraflı anlaşmalar ile iç hukuk düzenlemelerinin tenfiz talep edenin daha lehine hükümler içermesi halinde konvansiyon yerine daha lehe hükümler getiren düzenlemenin uygulanacağı hükmü sevkedilmiştir. Ancak, 5718 sayılı MÖHUK ‘ün hakem kararlarının tenfizine ilişkin maddeleri New York Konvansiyonundan iktibas edilmiş olup, söz konusu hükümler içerik olarak konvansiyon hükümleri ile hemen hemen aynıdır. Bu nedenle, dava konusu Londra’da verilen hakem kararının Türk Mahkemeleri tarafından tenfizinin mümkün olup olmadığının New York Konvansiyonu hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir. İngiltere Devleti de konvansiyona taraf olduğundan verilen hakem kararının Türkiye’de tenfiz edilip edilemeyeceğinin New York Konvansiyonuna göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacının tenfizini talep ettiği hakem kararlarının Türkiye’de tenfizine karar verilebilmesi için New York Konvansiyonun IV-V maddelerinde aranılan şartların gerçekleşip gerçekleşmediğine öncelikle bakılması gerekmektedir.
Tenfiz koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin olarak konusunda uzman bilirkişi … ‘den alınan 05/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda, İngiltere’nin ve Türkiye’nin New York Konvansiyonuna taraf olmaları sebebiyle iki devlet arasında hakem kararlarının tenfizinde anlaşmaya dayanan mütekabiliyetin bulunduğu, LMAA Hakem Kararının kesinleşmiş olup olmadığı hususunun 1996 tarihli İngiliz Tahkim Kanununa göre belirlenmesinin gerektiği, söz konusu İngiliz Tahkim Kanununa göre kararın kesinleşmiş olduğu, diğer koşulların oluşup oluşmadığının konvansiyonunun 4.maddesine göre değerlendirilebileceği, davalı vekili tarafından müvekkilinin tahkim yargılamasında temsil edilmediği, hakem heyetinin duruşma yapmaksızın dosya üzerinden karar verdiği, LMAA tahkim kuralları uyarınca hakem kararında hakem karının kesin olduğu ve kanun yollarına başvurulmayacağının öngörülmesi sebebi ile temyiz yoluna gidilmediğinden hakem kararının kamu düzenine aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de, gerek LMAA FALCA tahkim kurallarında gerekse iç hukuka ilişkin düzenlemelerde hakemlere dosya üzerinden karar verme yetkisinin tanındığı, öte yandan davalı vekili tarafından hakemin duruşma yapmamasının savunma haklarını ve nihai kararı nasıl olumsuz yönde etkilediğini de ortaya konulmadığı, LMAA FALCA kurallarının 19.maddesine göre hakem kararlarının taraflar açısından nihai ve bağlayıcı olduğu, tarafların mahkemeye veya adli bir merciye temyiz yada diğer bir kanun yoluna başvurma hakkından feragat ettikleri, buna karşın tarafların 1996 tarihli İngiliz Tahkim Kanununa göre hakem kararına karşı kanun yollarına başvurma hakkı da devam etmekte ise de, …’un İngiliz Tahkim Kanununa göre kanun yoluna başvurulduğuna dair bir belge sunamadığı, cevap dilekçesinde de temyiz yoluna gidilmediğinin ifade edildiği, her iki tarafçada İngiliz Tahkim Kanunun 70/3.maddesi uyarınca hakem kararına karşı karar tarihinden itibaren 28 gün içerisinde kanun yoluna başvurmadıklarından kararın İngiliz Tahkim Kanununa göre de kesinleştiği, sonuç olarak LMAA Hakem Kararının New York Konvansiyonunun 5.maddesinde aranılan tenfizin esasına ilişkin bütün şartları taşıdığından kararın tenfizine engel bir durum olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiş olup, 17/10/2018 tarihli ek raporda da, aynı görüşün muhafaza edildiği belirtilmiştir.
Davacı vekili tarafından 11/09/2018 tarihli dilekçe ekinde uzman görüş olarak sunulan 01/06/2018 tarihli … tarafından hazırlanan uzman görüşünde de; tarafların tahkim sürecinde FALCA Kurallarının uygulanacağı konusunda anlaştıklarını, bu nedenle tahkim kararı için olağan bir temyiz hakkının bulunmadığı, sadece İngiliz Yüksek Mahkemesinden kararın temyiz edilmesine başvurulmasının talep etme hakkının bulunduğunu, söz konusu başvurunun şartlarının oldukça ağır olup, 28 gün içerisinde yapılması gerektiğini, İngiliz Hakem … verilen kararların 2015 ve 2016 tarihli olup, temyiz etme hakkının birkaç yıl önce sona erdiği, davacı ve davalının tahkimin FALCA Kurallarına göre görülmesi konusunda anlaşmaya vardıklarından, anılan kuralların 19.maddesinin tarafları temyiz etmekten alıkoyduğunu, bu nedenle tahkim kararının İngiliz Hukukuna göre temyiz edilemez nihai ve icrai bir karar olduğunu beyan ettiği görülmüştür.
Dosya kapsamına göre, dava konusu talebin İngiliz Hakem tarafından verilen hakem kararının tenfizi istemine ilişkin olduğu, tenfiz koşullarının oluşup oluşmadığının Türkiye Cumhuriyeti ile İngiltere’nin taraf olduğu yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi hakkındaki New York Konvansiyonu hükümlerine göre tespit edilmesi gerektiği, konvansiyonun IV-V maddelerine göre tenfiz talep eden tarafın yabancı hakem kararı ve tahkim anlaşmasının aslını veya usulüne göre onanmış sureti ile tercümelerini dosyaya sunması gerektiği, bu kapsamda davacı tarafça tenfizi istenilen her iki hakem kararı ve tercümesinin ibraz edilmiş olduğu, bunlardan birincisinin 30/06/2015 tarihli ön meselelere ilişkin hakem kararı, ikincisinin de 30/11/2015 tarihli nihai karar olduğu, dava dilekçesi ekinde dosyaya ibraz edilen … ile … arasında imzalanan çarter partinin 33.maddesinde bağlama özetinin (…) 3.sayfasında Londra’da LMAA Tahkimine başvurulacağının kararlaştırılmış olduğu anlaşıldığından, konvansiyonun IV-V maddelerinde aranan şartların davacı tarafça sağlanmış olduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafça tenfiz talebine itiraz olarak Türkiye ile İngiltere arasında hakem kararlarının tenfizi konusunda mütekabiliyetin bulunmadığı, bileşik faiz ile fatura tarihinden itibaren faize hükmeden hakem kararının tenfizinin mümkün olmadığı, Londra’da gerçekleştirilen LMAA Tahkim yargılamasında dosya üzerinden karar verildiği, bu şekilde …’un savunma hakkının kısıtlandığı, ayrıca LMAA FALCA Tahkim Kurallarına göre hakem kararının kesin olması nedeniyle temyiz yoluna başvurulamadığı tüm bu hususların Türk kamu düzenine aykırılık oluşturduğu, bu nedenlerle söz konusu hakem kararlarının tenfiz edilemeyeceği ileri sürülmüş ise de, New York Konvansiyonuna hem Türkiye’nin hem de İngiltere’nin taraf olması nedeniyle iki ülke arasında hakem kararlarının tenfizi konusunda anlaşmaya dayanan mütekabiliyetin mevcut olduğu, hakem kararlarının tenfizi davasında revizyon yasağı sebebiyle esasa girilemeyeceğinden davalı vekilinin faize ilişkin itirazı yerinde görülmediği gibi bileşik faizin tenfizi yönünde çok sayıda Yargıtay kararı bulunduğundan bileşik faiz konusunun kamu düzenine aykırılık oluşturmadığı, hakemlerin duruşma yapmadan dosya üzerinden karar verme yetkisi hem tarafların kabul ettiği LMAA FALCA Tahkim Kurallarında hem de 6100 sayılı HMK ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununda yer aldığından hakem kararının dosya üzerinden verilmiş olmasının tenfize engel bir durum oluşturmadığı kabul edilmiştir.
Hakem sürecinde taraflarca LMAA Tahkim Kurallarının uygulanacağı konusunda anlaşmaya varılmış olup, LMAA FALCA Tahkim Kurallarının 19.maddesine göre hakem kararlarına karşı kanun yoluna başvurulması söz konusu olmadığı gibi İngiliz Tahkim Kanununda da hakem kararının verildiği tarihten itibaren 28 gün içerisinde temyiz yoluna gidilebileceğinin öngörüldüğü, taraflardan herhangi birinin bu süre içerisinde hakem kararına karşı kanun yoluna başvurdukları belgelendirilemediğinden gerek LMAA FALCA Tahkim Kuralları gerekse İngiliz Tahkim Kanununa göre dava konusu tahkim kararlarının kesinleşmiş olduğu kabul edilmiştir.
Sonuç olarak, … isimli deniz aracının kiralanmasına ilişkin 17/02/2012 tarihli kira sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlık nedeni ile İngiliz Hakem … tarafından verilen 25/02/2016 ve 30/11/2015 tarihli hakem kararları yönünden New York Konvansiyonunun 5.maddesinde aranılan tenfize ilişkin şartların mevcut olduğu, Türk kamu düzenine aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığından söz konusu hakem kararlarının tenfizi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile … isimli deniz aracının kiralanmasına ilişkin 17/02/2012 tarihli kira sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlık nedeni ile İngiliz Hakem … tarafından verilen 25/02/2016 ve 30/11/2015 tarihli hakem kararlarının tenfizine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 44,40 TL karar harcından 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 62,70 TL ilk harç, 107,50 TL posta ücreti, 2.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.470,20 TL’nin davalıdan tahsili ile DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/02/2019

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır