Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/27 E. 2018/265 K. 28.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO :2017/27 Esas
KARAR NO :2018/265

DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :16/01/2017
KARAR TARİHİ :28/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Taraflar arasında deniz taşıması hizmetine dayanan bir borç ilişkisinin bulunduğunu, davacı şirketin davalıya taşıma hizmeti sunduğunu ve buna ilişkin alacak bedellerini fatura ettiğini, bu hizmete ilişkin bedellerin ödenmemesi üzerine … 1. İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosyası ile cari hesap alacağına dayalı ilamsız icra takibinin başlatıldığını, davalı vekilinin davacı şirkete herhangi bir borcu olmadığından bahisle takip konusu borcun tamamma, faizine, faiz oranlarına ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, ayrıca yetkili icra dairelerinin İstanbul değil … olduğu yönünden de yetki itirazında bulunduğunu, mahkeme dosyasına sunulan muavin defter kayıtlarından da anlaşılacağı üzere davacı şirket tarafından sunulan hizmetlere karşılık davalının 9.408,40 USD döviz borcunun meydana geldiğini, bu bedele ilişkin herhangi bir ödeme yapmadığından borca ilişkin itirazlarının haksız ve kötü niyetli, kabul edilemez nitelikte olduğunu, tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde teyit edileceğini, davalının yetkiye, borca, faizine, faiz oranlarına ve tüm ferilerine ilişkin itirazlarının tamamen mesnetsiz olduğunu, itiraz dilekçesinde de borcun mevcut olmadığını ispata yarar herhangi bir gerekçelendirme yapılmadığını, asıl alacağın mevcudiyetinin muavin defter kaydından görülmekle, faize ilişkin itirazların da haksız olduğunu, davacı şirketin döviz cinsinden alacağının mevcut olduğunu, 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesinde yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanacağı belirtilmekte olduğundan, takip talebinde bu oran üzerinden faiz talep edilmesinin de hukuka uygun olduğunu, davalının, Bakırköy İcra Dairelerinin takibe yetkili olacağını iddia etmekteyse de, alacağın konusunu para oluşturduğundan ve para borcu da götürülecek borç olduğundan HMK. 10. maddesi ve TBK. 89/1 maddesi uyarınca davacının yerleşim yerinin bulunduğu yer icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, buna göre yetkili icra dairelerinin İstanbul İcra Daireleri olduğunu, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki deniz taşımasından kaynaklandığından, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin Denizcilik İhtisas Mahkemesi sıfatıyla uyuşmazlığı çözümlemesinin gerekmekte olduğunu, davacı tarafından fatura edilen hizmete ilişkin davalının ödemesi gereken miktarın davalı yanca bilindiği hususunun aşikar olmakla, davalının bu faturaya ilişkin herhangi bir ihtirazı kaydının da bulunmadığını, uyuşmazlık konusunun likit bir alacak olmasına rağmen davalı tarafın icra takibine itiraz etmesinin tamamıyla haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, borçlu aleyhine takip konusu asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ederek iş bu davayı açmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davacı ile 2015 yılında yapılan ticari ilişkisinin sonlanması akabinde ticari işten kaynaklı tüm borcunu davacı yana ödediğini, davacının ise ticari ilişkinin sona ermesinden 1 yıl sonra müvekkili firmaya haksız olarak geminin beklemesi sebebi ile demuraj faturası kestiğini, bu borcun taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacı ile konuşulan ödemelerin tümünün yapıldığını ve ödemelerin tarafların muavin defterlerinde de mevcut olduğunu, davacının iddiasını sadece bir faturaya dayandırdığını, tek başına faturanın varlığının hizmetin alındığını ve borcun varlığını kanıtlamayacağını, davacının hizmet sunulduğunu da ispatının gerekmekte olduğunu, davacı yanın sadece fatura ile alacağını ortaya koyması ve ispattan kaçınması durumu dikkate alındığında iyi niyetinden bahsetmenin de oldukça zor olduğunu belirterek davanın esastan reddine, davacı aleyhine dava değerinin %20’sinden az olmamak koşulu ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Her ne kadar davalı vekilince icra dairesinin yetkisine yönelik itirazda bulunulmuş ise de; takip konusunun para alacağı olup, para borcunun da götürülecek borçlardan olduğundan HMK. 10. maddesi ve TBK. 89/1 maddesi uyarınca davacının yerleşim yerinin bulunduğu yer olan İstanbul icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşılmakla itirazın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 10/05/2018 tarihli bilirkişi raporu sonucunda; Davacının alacaklı sıfatı ile … l.İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasından giriştiği takipte 9.408,40 USD asıl alacak talep ettiği, işlemiş faiz talebinin bulunmadığı, davalının taraflar arası ticari ilişki kabul ettiği, ancak bir takım hizmetler ve düzenlenen faturaların görülen işi ispatlamadığı yönünde savunma yaparak itiraz ettiğinin gözlendiği, yapılan incelemede davacının asıl alacak miktarını oluşturan tüm faturalar ve ödemelerin aynı şekilde her iki taraf ticari kayıtlarında da yer aldığının tespit edildiği, davacının davalı ile olan süregelen ticari ilişki sonunda bakiye 9.408,40 USD alacağını davalı yandan talep edebileceği, davacının takip tarihinden İtibaren USD mevduata kamu bankalarınca uygulanan en yüksek mevduat faizini temerrüt faizi olarak talep etmekte haklı olduğu, davacı alacağının görülen işler için düzenlenen faturalardan bakiye kalan alacak şeklinde hesap bakiyesi alacağına dayandığı, davalı yanın münferiden faturalara itirazının da olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, açılan davanın cari hesap bakiyesine ilişkin yapılan icra takibine itirazın iptali davası olduğu, davacının alacak iddiasını taraftar arasında süregelen ticari ilişkide cari hesap bakiyesine dayandırdığı, dava dışı … ‘ dan ve … Gümrük Müdürlüğü’nden celp olunan evrakların da taraflar arasında süregelen ticari ilişkiyi teyit ettiği, davacı yanca düzenlenen tüm faturaların davalı ticari kayıtlarında yer aldığı, davalı yanca yapılan tüm ödemelerin davacı ticari kayıtlarında yer aldığı, yapılan ayrıntılı ticari defter incelemesinde; davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesinde, 2016 yılında yapılan kur değerlemeleri sonucunda, davalı şirket borcunun 30.09.2016 tarihi itibariyle 9.408.40 USD karşılığı 28.186,63 TL’na ulaştığı, borcun 01.12.2016 tarih, … sayılı yevmiye maddesinde Şüpheli Ticari Alacaklar hesabına aktarıldığı, 31.12.2016 tarihinde yapılan kur değerlemesi ile davalı cari hesabına 4.923,41 TL borç kaydedildiğinden davalı şirket borcunun 9.408,40 USD karşılığı 33.110,04 TL’ ye davalı tarafın 2015-2016 yıllarına muavin dökümlerinin incelenmesinde, 31.12.2015 tarihindeki davacı şirket alacağının 31.218,78 TL olduğu, 2016 yılına ait muavin defter dökümüne göre; 2015 yılından devreden davacı alacağı 10.771,04 USD karşılığı 31.218,78 TL olduğu, yapılan kur değerlemesi işlemleri sonucunda 30.09.2016 tarihindeki davacı şirket alacağının 10.771,04 USD karşılığı 32.268,96 TL olduğu, yılsonunda yapılan kur değerlemesi ile davacı şirket alacağının 10.771,04 USD karşılığı 37.905,44 TL’ ye ulaştığının görüldüğü, cari hesaplarda yer alan işlemler karşılaştırıldığında tüm davacı faturalarının davalı kayıtlarına alındığı, yine, tüm davalı ödemelerinin de davacı kayıtlarına alındığı, takip tarihi itibariyle bakiyeler arasında davacı lehine (9.408,40-10.771,04) 1362,64 USD fark bulunduğu, TL işlemlere uygulanan kurların işlemlerin USD tutarlarını, dolayısıyla USD bakiyeleri etkilediği olgusu ve davacı defterlerinin usulüne uygun olduğu ayrıca bakiye açısından davalı lehine de olduğu dikkate alınarak davacı şirket kayıtlarına itibar edilmesi gerektiği sonucuna varılarak davacının davasının kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Asıl alacak likit ve belirlenebilir olduğundan asıl alacağın %20’si olan 5.759,07 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KABULÜ ile … 1. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın İPTALİ ile takibin 9.408,40 USD alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a madde ve fıkrası gereğince faiz uygulanmasına
2-Asıl alacak likit ve belirlenebilir olduğundan asıl alacağın %20’si olan 5.759,07 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı olan 1.880,05 TL’den peşin alınan 347,78 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.532,27 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan (383,78 TL ilk harç, 141,25 TL posta ücreti ve 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam) 2.025,03 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı vekili için takdir edilen 3.302,69 TL ücreti vekaletin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/06/2018 Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır