Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/259 E. 2021/89 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO :2017/259 Esas
KARAR NO :2021/89
DAVA :İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :30/10/2015
KARAR TARİHİ :25/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin sigortalısı dava dışı … San ve Tic. Ltd. Şti Birleşik Arap Emirliklerindeki … … isimli alıcı firmanın Dubaideki adresine teslim edilmek üzere 9 adet vitrin sattığını, satışa konu malların İstanbuldan Dubaiye gemi yolu ile nakli için davalı şirketle çalıştığını, bu taşıma işlemi için … numaralı Emtia nakliyat poliçesi oluşturulduğunu, 31/01/2014 tarihinde sevk edilen malların 25/02/2014 tarihinde alıcıya hasarlı olarak teslim edildiğini, yapılan incelemede, hasarın yükleme limanında düşürülme nedeniyle oluştuğunun tespit edildiğini, sigortalının müracaatı üzerine, oluşan hasar bedeli olarak 2.824,70 Euro 01/10/2014 tarihinde sigortalı firmaya ödendiğini, ödenen hasar bedeli rücuen davalı şirketten …. İcra Müdürlüğünün 2014/… esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibi ile talep edildiğini, borçlu davalı vekilinin husumet, borç, yetki, faiz ve sair konulardaki itiraz ettiğini beyanla davalının haksız itirazının iptaline, rücuen alacaklarının daalıdan yasal faizi, yargılama gideri ve vekalet ücreti ile tahsiline ve davalının inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görev itirazlarının olduğunu, uluslararası yetki itirazları ile husumet itirazlarının olduğunu beyanla, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına, %20’den az olmamak üzere haksız icra takibi tazminatının müvekkiline verilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
Mahkememizde açılan işbu davanın, … Asliye Ticaret Mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde 29/03/2017 tarih, 2015/… esas, 2017/… karar sayılı kararı ile geldiği anlaşılmıştır.
Dava, davacı … şirketine nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın davalının sorumluluğunda taşınması sırasında oluştuğu iddia edilen emtiadaki hasar nedeniyle sigortalıya ödenen hasar bedelinin davalıdan rücuen tahsili amacıyla yapılan icra takibine yönelik itirazın İİK nun 67.maddesi gereğince iptaline ilişkindir. Uyuşmazlık; davalının milletlerarası yetki itirazının yerinde olup olmadığı, davacının aktif husumet ehliyetini haiz olup olmadığı, geçerli bir sigorta sözleşmesi kapsamında ödeme yapılıp yapılmadığı, usule uygun hasar ihbarının bulunup bulunmadığı, hasarın deniz taşıması esnasında ve davalının kusur ve sorumluluğu altında meydana gelip gelmediği ve buna göre varsa davacı alacağının miktarının tespiti hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün 2014/… esas sayılı icra dosyasının incelemesinde; alacaklısının … Sigorta A.Ş. olduğu, borçlusunun … A.Ş. olduğu, ödeme emrinin 05/11/2014 tarihinde tebliğ edildiği, borca 12/10/2014 tarihinde itirazın edildiği, davanın İİK nun 67.maddesi gereğince 30/10/2015 tarihinde bir yıllık hak düşürücü sürede açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler … ve … tarafından tanzim edilen 31/08/2018 tarihli raporda: Dava konusu emtiadaki hasarın İstanbul … Limanı’nda nakliye sırasında araçtan düşmesi nedeniyle davalının sorumluluk sahasında gerçekleştiği, ortada geçerli bir sigorta sözleşmesinden bahsedilmeyeceği, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, belirtilen hasardan davalının dava dışı “… San ve Tic. Ltd. Şti.” ye karşı sorumlu olduğu . Ancak dava dışı sigortalıya da davacı tarafından bir hatır ödemesi ile hasar miktarının ödenmiş olduğu, davacının Temlike dayanan bir talepte bulunmadığı, davacı … şirketi tarafından sigortalısına ödenen hasar tazminatının eksper raporu doğrultusunda kadri maruf olarak kabul edilebileceğine ilişkin görüş ve tespitlerine yer vermişlerdir.
Tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi için Mahkememizce resen seçilen bilirkişi … tarafından tanzim edilen 27/03/2019 tarihli raporda, Abonman sigorta sözleşmesinin varlrğı halinde, spesifik poliçe düzenlenmemiş olmasının himayenin başlamasına engel olmayacağı, aksinin kabulü halinde, sigortacının yaptığı ödemeyle birlikte sigortalıya ait hakların sigortacıya temlik edilmesinin davacının aktif husumet ehliyetine sahip olması İçin yeterli olduğu, ancak dosya içeriğinde bu yönde bir belgenin bulunmadığı, dosya içeriğinde yer alan ihbara ilişkin belgeye ilişkin taraflar arasında tartışma bulunduğu, belgenin düzenlenmesine İlişkin çekişme bakımından hukuken görüş bildirmenin mümkün olmadığı, esasen bildirimin hiç yapılmaması veya süresinde yapılmaması taşıyanı mutlak biçimde sorumluluktan kurtaran bir hal olmadığı, taşryan lehine doğanr yükün hasarsız teslim edildiği ve hasar varsa dahi taşıyanın sorumlu olmadığı bir halden kaynaklanmış olduğu karinelerinin aksinin her türlü delille ispatlanabileceği, dosya İçeriğinden yükün Ambarlı Limanında bulunduğu sırada düşürülmesi sebebiyle zararın ortaya çıktığı sonucunun ortaya çıktığı, diğer bir anlatımla taşıyanın sorumluluğunun devam ettiği safhada zararın meydana geldiği belirtilmiştir.
Tarafların beyan ve itirazları üzerine dosya bilirkişiye yeniden tevdi edilmiştir. Bilirkişi tarafından tanzim edilen 04/01/2021 tarihli raporda, bilirkişi kök rapordaki görüş ve tespitlerini yinelemiştir.
Taraf vekillerince davaya ilişkin tüm delilleri, konişmento, nakliyat sigorta poliçe örneği, ödeme belgesi, hasar dosyası, navlun faturası dosyaya sunulmuştur.
Davalı vekilince davaya konu konşimentoda bulunan yetki kaydı nedeniyle davanın Singapur mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden bahisle milletler arası yetki itirazında bulunmuşa da ; davalı şirketin Türkiye Cumhuriyeti’nde mukim bir şirket olması nedeniyle yetki itirazının MK 2. Maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava halefiyete dayalı olarak açılmış olduğundan öncelikle davacının TTK 1472 maddesi uyarınca halef sıfatını kazanıp kazanmadığı değerlendirilmelidir. Davacı … şirketinin halef sıfatını kazanabilmesi için, geçerli bir sigorta sözleşmesinin kurulmuş olması, sigortacının himaye kapsamında yer alan riziko sebebiyle meydana gelen zararları ödemiş olması ve zarardan sorumlu üçüncü bir kişinin bulunması gereklidir.
Dosyaya sunulan Nakliyat Emtia Sigortası Abonman sözleşmesi (Blok) -Dövizli ile; dava dışı “…
… San ve Tic. Ltd. Şti.” sigortalı olarak gözükmektedir. Dosyaya … sayılı Abonman sigorta poliçesine bağlı dava konusu taşımanın tarif edildiği münferit ve kesin bir sigorta poliçesi sunulmamıştır. Abonman sigorta sözleşmesinde sigortanın başlangıç tarihi 01/01/2014 Bitişi 31/12/2014 Sigorta sözleşmesinin düzenlenme tarihi ise 27/03/2014 olarak kayıtlıdır. Eksper raporunda yükün alıcıya teslim tarihi ise 25/02/2014 olarak kayıtlıdır. Dosyada bulunan eksper raporuna göre hasar tarihi ise 31/01/2014 olarak kayıt edilmiş bulunmaktadır.
Ayrıca dosyaya sunulan e-posta yazışmaları incelendiğinde 19/03/2014 saat 08:37 tarihli e posta ile dava dışı sigortalının hasardan haberdar edildiği ve hasarın yükleme esnasında yani 31/01/2014 tarihinde meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Sigorta sözleşmesinin abonman sigorta sözleşmesi olarak kurulduğu hallerde, sigortacı abonman sigorta poliçesi düzenlemekte, bu poliçede sözleşmenin hangi dönem için ve hangi şartlarla kurulduğu hüküm altına alınmaktadır. Daha sonra gerçekleştirilen her bir taşıma bakımından alt poliçeler düzenlenmektedir. Burada tespiti gereken husus, abonman sigorta sözleşmesi düzenlenmiş, ancak dava konusu olayda olduğu gibi henüz alt poliçe düzenlenmeden hasarın gerçekleşmiş olması halinde sigortacının ödeme yükümlülüğünün bulunup bulunmadığıdır.
Yargıtay 11 Hukuk Daires’nin 2016/12047 Esas ve 2018/4971 Karar numaralı ilamı gereği; sadece abonman sözleşmesinin bulunması, yani belirli bir taşımaya ilişkin kazadan önce bildiri ve bu bildirim sonucu düzenlenen spesifik poliçe olmadıkça taşınan malın sigorta örtüsü altında olduğunu göstermez ve sigortacı da böyle bir rizikodan sorumlu olmaz. Bu husus aktif dava ehliyetine ilişkin olup mahkemece re’sen nazara alınması gerekir. Zira abonman sigorta sözleşmeleri birer çerçeve anlaşma niteliğinde olup, sigortacı ile sigorta ettiren arasında, sigorta ile ilgili bir hukuki ilişkiyi oluşturur. Bu hukuki ilişkiden dolayı her taşıma için ayrı bir sigorta sözleşmesi düzenlenir. Türk Ticaret Kanunu’nun 1458 maddesi “Sigorta, sigorta koruması sözleşmenin yapılmasından önceki bir tarihten itibaren sağlanacak şekilde yapılabilir. Ancak, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalkmış olduğu, sözleşmenin yapılması sırasında, sigortacı ile sigorta ettiren ve sigortadan haberi olmak şartıyla, sigortalı tarafından biliniyorsa sözleşme geçersizdir. Rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalktığının sigorta ettiren veya sigortalı tarafından bilinip sigortacı tarafından bilinmediği durumlarda, sigortacı sözleşme ile bağlı olmamakla birlikte, ödenmesi gereken primin tamamına hak kazanır” hükmünü haizdir. Dosya içeriğinden, sigortanın başlangıç tarihi 01/01/2014 Bitişi 31/12/2014 Sigorta sözleşmesinin düzenlenme tarihi ise 27/03/2014 olarak kayıtlıdır. Sigortalıya ait malların taşınması sırasında 31/01/2014 tarihinde riziko meydana geldikten sonra dahi sigortalı tarafından spesifik poliçenin düzenlenmediği göz önüne alındığında metni yukarıya alınan yasa hükmüne göre rizikonun gerçekleşmesinden sonra düzenlenen sigorta poliçesi hükümsüzdür. Bu hali ile TTK 1458 maddesi gereğince hükümsüz bulunan bir sigorta ilişkisine nazaran yapılan ödeme de Türk Ticaret Kanunu’nun 1472 maddesi uyarınca davacıya halefiyet hakkı sağlamaz.
Belirtilen bu esasların yanı sıra, Yargıtay, dava dışı sigortalının ödemeden sonra alacağını sigortacıya temlik etmesinin sigortacıya rücu talebinde bulunma hakkı sağlayacağına hükmetmiştir. Buna göre, ibranamede alacak hakkının sigortacıya temlik edildiğine ilişkin bir ibarenin olması ve devreden sigortalının imzasının bulunması yeterli olacaktır. Ancak dosya içerisinde davacı … şirketinin alacak hakkını temlik aldığına ilişkin bir ibraname ve temlikname de bulunmamaktadır. Davacı vekili hasar bedelinin 20.000 TL nin altında olması nedeniyle ibranamenin zorunlu olmadığını belirtmekle birlikte. Esasen zorunluluk bulunmamakla birlikte davacının aktif husumet ehliyetini haiz olabilmesi adına da böyle bir belge dosyaya sunulmamıştır.
Açıklanan nedenlerle davacı … şirketinin geçerli bir sigorta sözleşmesi kapsamında ödeme yaptığı mahkemece kabul olunmadığından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Aktif husumet yokluğu nedeni ile davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 100,27 TL den karar harcı olan 59,30 TL nin mahsubu ile fazla alınan 40,97 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davalı vekili için takdir edilen 4.080,00 TL’ red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır