Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/247 E. 2018/197 K. 16.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2017/247 Esas
KARAR NO : 2018/197

DAVA : Tazminat (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/07/2017
KARAR TARİHİ : 16/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2015 yılında …’li … firması ile imzalamış olduğu sözleşme ile …’in … Limanının büyütülmesi projesini üstlendiğini, bu kapsamda 30 ay boyunca sürecek ana mendireği uzatılması, yeni bir tali mendirek yapılması işleri kapsamında gerekli olan taş ve beton blokun müvekkili şirketin gemileri ile taşınmasını taahhüt ettiğini, bu işte kullanılacak gemilerden daha iyi randıman alabilmek ve yakıt tasarrufu sağlamak için eski makinalarının yenilenmesi için tedarikçi firmalarla görüştüğünü, … (…) marka makinaların Türkiye’deki tek temsilcisi olan … İthalat AŞ firması ile irtibata geçerek gemilere temin edilecek deniz makinalarını, makinalara takılacak redüktörler dahil olmak üzere bir paket halinde monte edilmesi koşulu ile anahtar teslim satın almaya karar verdiğini, müvekkili şirketin makinalara takılacak olan redüktörlerin de teknik olarak uygun özelliklerini tekliflerini sunmadan önce davalı … firmasına ilettiğini,… Pazarlamanın da gemilerin mevcut durumunu yerinde görüp söz konusu redüktörleri uygun vasıfta temini ile montajını yapmayı taahhüt ettiğini, davalı… Pazarlamanın 25/08/2015 tarihinde deniz makinaları ve makinalara takılı redüktörlerin montaj dahil paket halinde teslimi konusunda ki tekliflerinin müvekkili firma tarafından onaylanarak toplam 300.000,00 Euro’luk makina ve T3 tipi redüktörlerin satın alındığını, satın alınan redüktörlerin Paşa gemisi hariç diğer gemilere takıldığını, gemilerin İsrail’e doğru yola çıkmasından sonra redüktörlerde problemler ortaya çıktığını, gemilerden …, … ve … gemilerinin 09/11/2015 tarihinde …’de bulunması gerekirken redüktörlerde ortaya çıkan arızalar nedeniyle gemilerin bir hayli geç zamanda İsrail’e varabildiğini, … gemisinin makinasına takılı redüktörün ise … gemisinin bir an önce …’de olması gerektiği için … için kullanıldığından … gemisinin 22 gün tersanede beklemek zorunda kaldığını, gemilerin seferleri sırasında önceden tetkik ile anlaşılması mümkün olmayan arızalar ortaya çıkması nedeniyle müvekkili şirketin söz konusu gemilere yönelik tersane masrafları, gemilerin bekleme kiraları ve buna bağlı diğer beklenmedik masrafların ortaya çıktığını, arızaların vakit geçirmeksizin e mail yoluyla davalı şirkete bildirildiğini, bu sebeple gizli ayıplı mal tesliminden kaynaklı olarak müvekkilinin uğradığı ve uğraması muhtemel zararların tazmini için dava açma zarureti hasıl olduğunu ileri sürerek müvekkili şirketin maliki ve işletmecisi olduğu gemilerin redüktörlerdeki arıza nedeniyle beklenen süre yönünden kira kayıpları ile tersane masraflarının ve diğer munzam zararların, söz konusu arızadan dolayı müvekkilinin İsrail’de yapımı üstlendiği projenin gecikmesi sebebiyle maruz kalacağı tüm maddi zararlardan dolayı şimdilik 528.000,00 Euro’nun 18/04/2017 tarihli ihtarname ile oluşan temerrüd tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu redüktörlerin üreticisinin … Şirketi olduğunu, malın ayıplı olması halinde ayıptan kaynaklanan zararlardan dolayı üretici firmanın sorumlu olması gerektiğini, bu nedenle de müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, dava tarihi itibariyle ticari satışlar için geçerli olan 6 aylık zamanaşımı süresinin dolduğunu, süresinde ayıp ihbarının yapılmadığını, redüktörlerin garanti süreleri geçmiş olduğundan müvekkili şirkete sorumluluk yüklenemeyeceğini, müvekkili şirketin distribütörü olduğu ürünleri davacı şirketten gelen bilgiler ve talepler doğrultusunda seçerek teklif sunduğunu, ancak davacı firmanın müvekkiline herhangi bir teknik detay bildirmediğini, sunulan teklif metninin bizzat davacı şirketin taleplerini içerdiğini, bu nedenle davacı tarafın isteği ve talepleri doğrultusunda satış yapıldığını, bu nedenle ürünlerin birbirlerine uyumlu olup olmadığı konusunda müvekkili şirkete sorumluluk atfedilemeyeceğini, ürünlerin tam, kusursuz, eksiksiz ve ayıpsız şekilde teslim edilerek buna ilişkin tutanak düzenlendiğini, onarım ve deneme süresi aşamasındaki sorunların yeni bir arıza olarak ileri sürülemeyeceğini, henüz deneme süresi tamamlanmadığı için nihai teslimin yapıldığının söylenemeyeceğini, davacı yanca ileri sürülen arızaların müvekkili şirketten kaynaklı olmayıp, aşırı yüklemeden kaynaklandığını, bu hususun davacı tarafa gönderilen raporlarda da belirtildiğini, gemilerin inşa yollarının çok eski olmasından ötürü ani yüklemelerin redüktörlere kapasitesinin üstünde yük gelmesine neden olabileceğini, bu nedenle davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek davanın husumet, zamanaşımı ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; davacının maliki ve işletmecisi olduğu gemiler için davalıdan montaj dahil paket halinde satın alınan redüktörlerde ortaya çıkan gizli ayıp niteliğindeki arızalar nedeniyle davacının maruz kaldığı zararların tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemenin görevi HMK ‘nun 114.maddesi gereğince kamu düzeni ile ilgili bir dava şartı olup, HMK ‘nun 115.maddesine göre yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekmektedir.
6102 sayılı TTK nun 4 ve 5.maddeleri gereğince mahkememizin görevini tayin için öncelikle davanın 6102 sayılı TTK dan veya diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine veya deniz sigortasına ilişkin bir dava olup olmadığının saptanması gerekmektedir.
Mahkememiz mülga 6762 sayılı TTK’nun görev hususunu düzenleyen 4. Maddesinde 20/04/2004 tarih 5136 sayılı kanun ile eklenen son fıkrası ile mülga 6762 sayılı TTK’nun 4. Kitabında yer alan deniz hukukuna ilişkin ihtilaflara bakmak üzere Denizcilik İhtisas Mahkemesi adıyla kurulmuş 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 5. Maddesi uyarınca Hakimler ve Savcılar Kurulu 1. Dairesinin 10/07/20123 Tarih 1888 kararı ile kurulan mahkememiz 6102 sayılı TTK’nun 5/2 maddesi gereğince Türk Ticaret Kanunundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve Deniz Sigortalarını ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15.Hukuk Dairesinin 2018/587 esas ve 2018/479 karar sayılı 27/04/2018 tarihli kararında “Somut olayda uyuşmazlık, “gemi yapım sözleşmesinden” kaynaklanmış olup, taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi mevcuttur. Uyuşmazlığın sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerindeki eser sözleşmesi hükümlerine göre incelenip çözümlenmesi gerekir. Genel mahkemeler (asliye hukuk, sulh hukuk, asliye ticaret) ile denizcilik ihtisas mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir. Görev kamu düzeninden olduğundan yargılamanın her aşamasında mahkemelerce ve istinaf incelemesi sırasında bölge adliye mahkemelerince kendiliğinden göz önünde tutulur. Somut olayda, davacı şirketin “tacir” olduğu ve uyuşmazlığın “ticari işletmesi” ile ilgili bulunduğu, davalı Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün ise tacir olmadığı ihtilafsızdır. Bu durumda davanın niteliğine göre davaya bakmak görevi tarafların sıfatı da dikkate alındığında asliye hukuk mahkemesine ait olduğundan mahkemece davanın görev yönünden usulden reddi ile görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken denizcilik ihtisas mahkemesi sıfatıyla bakılıp esas hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır.” gerekçesi ile mahkememizce verilen karar görevsizlik nedeniyle kaldırılmıştır.
Mahkememizin görev alanı 6102 sayılı TTK ‘nun 5.kitabında yer alan deniz ticaretine ve deniz sigortasına ilişkin uyuşmazlıklarla sınırlı olup, yukarıda bahsi olunan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15.Hukuk Dairesinin kararında da belirtildiği üzere eser sözleşmesinden ve satım sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların tarafların tacir olup olmadıklarına göre Ticaret Mahkemeleri yada Asliye Hukuk Mahkemeleri tarafından çözümlenmesi gerekmektedir.
Dava konusu uyuşmazlık, davacının maliki ve işleteni olduğu gemiler için satın alınan makinalarda sonradan ortaya çıkan gizli ayıptan dolayı davacının maruz kaldığı zararların tazmini istemine ilişkin olup, uyuşmazlık satım sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Bu durumda, uyuşmazlığın ticari satıma ilişkin 6102 sayılı TTK’nın 23.maddesi ve BK ‘nun 207 ve devamı maddelerinde sevkedilen hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği, tarafların tacir olması nedeniyle 6102 sayılı TTK ‘nun 4.maddesi gereğince görevli mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğu kanaatine varıldığından açıklanan nedenlerle mahkememizin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde, süresinde, talep halinde dosyanın görevli bulunan İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli bulunduğuna, karar kesinleştiğinde, süresinde ve talep halinde dosyanın görevli bulunan İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
2-HMK’nun 331/2.maddesi gereğince yargılama giderleri ve vekalet ücreti hususunun görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/05/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip