Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/148 E. 2020/247 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2017/148 Esas
KARAR NO : 2020/247

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 13/06/2011
KARAR TARİHİ : 21/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; davalıya ait …’nin müvekkilinin tersanesinde bağlı iken kötü hava koşulları nedeniyle halatlarını kopardığını, başka gemi, malzeme ve havuza zarar verdiğini, kaza nedeniyle bakım onarım havuzu, havuz vinci ile geminin bağlı olduğu ekipmanların zarara uğraması nedeniyle yaptırılan tespitte 106.853,40 TL hasar tamiri için gerekli tutar bulunduğunu, havuz vincinin hasarlanmasından dolayı da fazlası saklı kalmak üzere 142.691,94 USD maddi zararın tahsilinin gerektiğini, ayrıca tamiri gereken gemilerin başka tersanelere gönderilmek zorunda kalındığını, bu nedenle 50.781,30 USD talep ettiklerini, BK 41 mad. bakımından haksız fiil nedeniyle maddi tazminatın kardan yoksun kalmayı da kapsadığını, şimdilik 470.864,24 USD (743.824,23TL) maddi tazminat ve 529.135,76 USD (830.743,14 TL)kar kaybı tazminatının kaza tarihi olan 10/12/2010’dan işleyecek USD para birimine uygulanacak en yüksek banka faiziyle davalı yandan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; asıl dava konusu olan kaza sonucunda hasarlanan müvekkili şirkete ait havuz lincinin 147 gün boyunca iş göremez hale gelmesi nedeniyle gelir kaybı zararı doğduğunu, bundan dolayı davacının son üç yıllık tüm ticari ve mali kayıtları celbedilerek bunlar üzerinde inceleme yapılması, gerekçeli ve denetime uygun bir biçimde kar mahkumiyeti zararının yıllık veya aylık ortalama net kar tutarı veya oranına dayanılarak mahrum kalınan kar tutarının bilirkişi raporuyla hesaplatılması talep edilerek yapılacak tahkikat sonucunda kar mahrumiyeti zarar tutarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere asgari 100.000,00 TL kar mahrumiyeti zararının 2 nolu davalı açısından dava tarihinden, diğer davalılar açısından zararın meydana geldiği tarihten başlamak üzere devlet bankalarının USD para birimi ile açılmış bir yıllık mevduat hesabına ödenen en yüksek faizi ile birlikte tüm alacakların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen dosya davalılarından … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından düzenlenen teminat mektubunda uygulanacak hukukun İngiliz Hukuku olduğu ve uyuşmazlıkların çözümünde İngiliz Mahkemelerinin yetkili olduğu belirtildiğinden mahkemenin yetkisiz olduğunu, ayrıca sözkonusu yetki şartının yanısıra MÖHUK 46.maddesine göre de müvekkiline karşı Türkiye’de dava açılamayacağını, aksinin kabulü halinde teminat mektubuna göre uyuşmazlığa İngiliz Hukukukun uygulanması gerektiğini, müvekkili sigorta şirketine karşı davacının doğrudan doğruya başvuru hakkının da bulunmadığını, zira yürürlükteki Türk Hukukunda doğrudan başvuru hakkını öngören bir düzenleme yer almadığı gibi teminat mektubuna göre de kesinleşmiş bir mahkeme kararı, hakem kararı veya tarafalarasında imzalanmış bir sulh sözleşmesi olmaksızın sigorta şirketine dava açılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle de reddi gerektiğini, davacının asıl davada ileri sürdüğü kar kaybı talebini birleşen davada belirsiz alacak davası olarak yöneltmesinde hukuki yarar bulunmadığını, bu durumun HMK nun 107 ve 114.maddelerine aykırılık teşkil ettiğini, davacının birleşen dosyada istediği kar kaybı talebinin zamanaşımına uğradığını, olayın gerçekleşmesinin asıl sebebinin olumsuz hava koşulları olduğunu, davacının talebi üzerine geminin tamir gördüğü havuzdan dışarı çıkartılmasının gemiyi rüzgara açık hale getirdiğini ve kazanın kaçınılmaz olduğunu, kar mahrumiyeti talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını, zira hasarlanan vinç yerine başka bir vinç kullanılarak hizmete devam edildiğini, ayrıca vincin kaza tarihinden önce hasarlı olmadığının da ispatlanması gerektiğini savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleşen dosya davalılarından gemi kaptanı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, davacının daha önce açmış olduğu 2011/305 esas sayılı dosyada da kar kaybı talebinde bulunduğundan davanın derdestlik nedeniyle de reddi gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde müvekkili kaptanın herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kazanın davacının ağır ihmalleri ve şiddetli rüzgar sonucunda meydana geldiğini, davacının herhangi bir zararının doğmadığını, kazadan sonra dışarıdan vinç kiralayarak hizmetine devam ettiğini, varsa kar kaybı bunun da vincin hasarlanmasından kaynaklanmadığını savunarak davanın zamanaşımı, derdestlik ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleşen dosya davalılarından … donatanı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açmış olduğu ikinci davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca belirsiz alacak davasının açılmasının hukuki koşullarının oluşmadığını, uyuşmazlığa BK’da düzenlenen haksız fiil hükümleri uygulanacağından haksız fiil için öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresinin de dolduğunu, davacının talebi üzerine geminin tamir gördüğü havuzun dışarısına çıkarılmasının gemiyi rüzgara açık hale getirdiğini, kötü hava koşullarının etkisiyle halatlarının koptuğunu, bunun sonucunda geminin elektrik gücünü kavrayan kablolarının da koptuğunu, geminin elektriğinin kesildiğini, manevra kabiliyetinin bulunmaması sebebiyle rüzgarın etkisiyle sürüklenmeye başladığını, kaptanın müdahalesine rağmen sürüklenmeye devam ettiğini, bir süre sonra römorkör yardımıyla geminin sabitlendiğini, müvekkili şirketin tersane tarafından kötü hava şartlarına karşı uyarılmadığını, tersanenin alınması gereken önlemleri almayarak hem kazanın meydana gelmesine hem de hasarın artmasına sebebiyet verdiğini, dolayısıyla davacının sözleşmesel yükümlülüklerinin yanısıra basiretli bir tacirden beklenen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacının mahrum kalınan kazanç kaybı talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, nitekim hasarlandığı ileri sürülen vincin yerine başka vinç kiralanarak havuzda hizmet verilmeye devam edildiğini, kaldı ki vincin kaza tarihinden önce hasarlı olmadığının da ispatlanması gerektiğini savunarak asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, “…” isimli geminin davacıya ait tersane havuzunda bağlı iken, kötü hava koşulları nedeniyle halatlarını koparması nedeniyle etrafına çarpması sonucu oluşan zararın tahsili istemine ilişkin olup, bozma öncesi yapılan yargılama neticesinde davacı tarafın dava dilekçesinde davalı olarak “… donatanı ve/veya işleteni ve /veya acentesini temsilen … Şti.’yi gösterdiği, bu konuya ilişkin 17/06/2014 tarihli oturumda verilen kesin süre gereği davacı yan 26/06/2014 tarihli dilekçesinin sonuç kısmında açıkça davasını donatana izafeten acentesine açtığını belirttiğinden davalı olarak … Ltd.Şti. kabul edildiği, diğer davalı … yönünden yetki anlaşmasının varlığı iddiası ile itirazda bulunulmuş ise de, Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisini iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarının tayin edeceği, sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği, taraflar arasındaki teminat sözleşmesinin ifa yerinin Türkiye olması nedeniyle uyuşmazlıkta Türk mahkemelerinin yetkili olduğu, bu davalının sorumluluğunun hukuki dayanağının İngiliz Hukuku bakımından garanti olarak nitelenen Türk Hukukundaki kefalet sözleşmesine benzer teminat sözleşmesi niteliğindeki kulüp mektubuna dayandığı, davalı …’ün davacıya karşı verdiği kulüp mektubuna dayalı olarak 2.900.000 USD üst limitle sorumlu bulunduğu, yapılan incelemelere göre havuzdan gemiye elektrik vermek üzere çekilmiş elektrik kabloları, bunlara bağlı akım trafosu, panolarda parçalanma,kırılma, düşme suretiyle hasar oluştuğu davacı zararının 106.773,40 TL olduğu, vincin hizmete girmesine dek olan gecikmenin kabul edilebilir sınırlarda olduğu da kabul edilerek faturalar toplamı 151.370,95 TL’nin vinç onarım zararı olduğu, bu süreçte vincin çalışmaması nedeniyle dışarıdan hizmet alındığı ve faturalandırılan bu hizmetler toplamının 61.639,48 TL bulunduğu, davacı yan yoksun kalınan kar talebinde bulunmuş ise de bu zarara dair dosya içeriğinin sabit bulunmadığı, davacının vinç hasarı nedeniyle daha önce yaptığı sözleşmelere dayalı ertelemeye, iptale rastlanmadığı, davacının tersanesindeki gemiler yönünden dışarıdan aldığı hizmetler için zarar kalemi olarak hesap yapıldığına göre kar kaybı doğduğuna ilişkin somut belge ve delil bulunmadığından bu kalem talebin yerinde bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile 106.773,40- TL elektrik ekipman zararı, 151.370,95- TL vinç onarım zararı, 61.639,48- TL vincin çalışamamasından kaynaklanan zarar olmak üzere toplam 319.783,83- TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek en yüksek banka faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
Sözkonusu karar davacı vekili ile katılma yoluyla da davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş olduğundan, Yargıtay 11 Hukuk Dairesi tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucunda “davacı taraf davasını dava dilekçesinde, davalılar “… – …”, “…” ve “…, … Şti.”ye yöneltildiği, cevaba cevap dilekçesinde de, “…”ye geminin donatanı ve / veya işleticisi ve / veya acentesi olduğu için dava açıldığı, acentenin de “… Ltd. Şti.” olduğu, 26/06/2014 tarihli dilekçede de, davanın donatana izafeten acenteye açıldığı belirtildiği, mahkemece verilen kararın gerekçe kısmında da, davacı yanın 26/06/2014 tarihli dilekçesinin sonuç kısmında açıkça davasını donatana izafeten acentesine açtığını belirttiğinden davalı olarak “… Ltd. Şti.”nin kabul edildiği yazılıp, hükmün davalılardan müteselsilen tahsiline şeklinde kurulduğu, ancak kararın başlık kısmında davalı olarak “…, … Şti.” olarak gösterildiğinin anlaşıldığı, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde de belirttiği üzere, geminin donatanının “….” olduğu ancak davaya cevap veren ve yargılamaya katılan “… Ltd. Şti.”nin bu donatan ile bir bağının bulunup bulunmadığının anlaşılamadığı, dava dilekçesi ve davacının yargılama sırasındaki dilekçeleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde davanın, “… – …” ve “…” yanında … karşı açıldığı, bu itibarla dava dilekçesinin, donatana tebliğinin ardından yargılamaya devam olunarak bir hüküm kurulması gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın hüküm kurulması doğru bulunmadığı” gerekçesiyle verilen hüküm bozulmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyma kararı verildikten sonra … gemisi donatanına asıl ve birleşen dava yönünden taraf teşkiline esas olacak şekilde dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği için yurtdışına istinabe yazısı yazılmıştır. Bu şekilde istinabe yoluyla taraf teşkili sağlanarak bozma ilamında belirtilen usuli eksiklik tamamlanmıştır.
Bozma ilamından sonra davacının mahkememizin 2015/327 esas sayılı dosyası üzerinden kar mahrumiyeti talebi ile ilgili olarak “belirsiz alacak davası olarak nitelendirdiği ikinci bir dava daha ikame etmiş olup, asıl dava dosyasıyla hukuki ve fiili yönden bağlantılı olması nedeniyle ikinci davanın asıl dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Davacı tarafın birleşen dosyadaki kar kaybı talebi ile asıl dosyada ilk karar tarihinden önce alınan bilirkişi raporuna karşı taraflarca itiraz edilmiş olması hususu da gözönüne alınarak asıl ve birleşen her iki dosya yönünden yeniden rapor alınması cihetine gidilmiştir. Bozma ilamından sonra alınan 02/11/2019 tarihli 1.bilirkişi kurulu raporunda özetle; tersane süresinde gemi güvenliğinin kural olarak gemi kaptanlığında olduğunu, somut olayda gemi kaptanının mürettebatına gemide gece vardiyası tutturmaması, hava/deniz durumunu dikkate alarak tamir nedeniyle manevra yapma kabiliyeti eksik olan gemisi için yeterli ve sağlam bağlama halatları kullanmaması, başı rüzgara açık şekilde bağlanmış olan gemiye her iki gemi demirini de atmamış olması ve önceden römorkör yardımı talep etmemesi nedenleriyle tedbirsiz davrandığını, ayrıca havuzun bakıp çıkması ile geminin rüzgarlara açık hale geleceğinin kaptan tarafında izlenmesi ve bağlamanın tehlikeye girdiği durumlar hakkında tersane tarafının uyarılması beklendiği halde bu tedbir ve kurallara uygun davranılmadığı, o günkü hava koşullarına göre geminin kuzeyli ve şiddeti fırtınaya varacak sağnak rüzgarlara mağruz kaldığını, bu durumun günümüz teknolojik imkanlarına göre önceden öğrenilebildiği, bu nedenle kazanın hava durumuna bağlı mücbir sebep kapsamında sayılamayacağı, öte yandan tersanenin Northern Dignity gemisinin güvenli şekilde bağlanması veya demir atılması konusunda gerekli uyarıları yapmadığı, dosyada bulunan resimlere göre tersanenin gemi ile havuz arasında gemi tipine uygun ve yeterli büyüklükte balon usturmaçaları bulundurmadığı, geminin başının 30-40 metre havuz duvarının dışına çıkarıldığı, bu nedenle havuzlamanın özellikleri ve havuzun çevresinin özel koşulları gözetilerek hizmet verilen gemi için kötü hava şartlarının geleceğini izleyerek yeterli bir zaman süresi öncesinden ve alarm seviyesinde geminin uyarılmadığı nedenleriyle özensiz ve tedbirsiz davranıldığı değerlendirildiğinden gemi kaptanının zararın meydana gelmesinde % 80 oranında kusurlu görüldüğü, tersanenin ise % 20 oranında kusurlu kabul edilebileceği, davacıya ait tersanede davalının gemisinden kaynaklı olarak havuz elektrik ekipmanlarının hasarlanmasından dolayı 106.773,40 TL, tersane vincinin tamirinden kaynaklanan 128.280,47 TL, vinç hasarlanması sebebiyle dışarıdan alınan vinç hizmetlerinden kaynaklanan zararlar açısından 52.286,85 TL, kaza sonrası başka tersanelere gönderilen gemiler için yapılan ödemelerden dolayı 62.409,36 TL olmak üzere toplam 349.700,08 TL zararın meydana geldiği, davacı dışarıdan mal ve hizmet almak suretiyle faaliyetine devam ettiğinden gelir kaybına uğrayıp uğramadığı konusunda takdirin mahkemeye ait olduğu, faaliyetinin tamamen durduğu ve gelir elde edilmediği varsayıldığında 119 günlük makine teçhizatında meydana gelen zarar nedeniyle kar kaybına uğradığının kabulü gerektiği, bu süreye ilişkin mahrum kalınan kar tutarının 1.573.741,66 TL olarak hesaplandığı, davalıların tespit edilen zarar kalemlerinden kusur oranlarınca yani % 80 oranında sorumlu oldukları yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tarafların itirazları üzerine yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişilerden … ile …’in ortak rapor, muhasip bilirkişinin de kar kaybı konusunda diğer bilirkişilerden farklı görüşte olduğundan bahisle ayrık rapor düzenlediği görülmektedir. Buna göre, bilirkişiler kar kaybı talebi dışında kalan diğer talepler ile uyuşmazlık konularında daha önce alınan raporlar ve tespit raporları tümüyle değerlendirildikten sonra havuz elektrik ekipmanlarının hasarı nedeniyle oluşan zarar miktarının toplamda 106.773,40 TL, havuz vinci sebebiyle oluşan zararın 128.280,47 TL, dışarıdan alınan vinç hizmetleri için yapılan ödemeden kaynaklı zararın 52.236,85 TL, vinç havuzunun hasarlanması nedeniyle başka tersanelere gönderilen gemilerden dolayı ortaya çıkan zararın 62.409,36 TL olmak üzere toplam zarar miktarı 349.700,08 TL olarak tespit edildikten sonra havuz vincinin hasarının giderilerek vincin tamamen iş yapabilir hale geldiği tarihin 20/05/2001 olduğu, zira gemi tekerleklerin imalatının … AŞ firmasında yapılarak …tarihinde … nolu fatura ve sevk irsaliyesi ile teslim edildiği, tekerleklerin tahribatsız muayene testlerinin yapılarak uygunluk onayının verilmesinin ise 20/05/2011 olduğu, bu teste ilişkin … Şti’nin … tarihli … nolu irsaliyeli faturasının dosyaya ibraz edildiği, yeni imal edilmiş tekerleklerin muayene ve uygunluk testleri yapılmadan vincin hizmete alınması mümkün olmadığından vincin tekrar faaliyete geçtiği tarihin 20/05/2011 olduğu, kaza tarihi ile bu tarih arasında 162 günlük süre bulunduğundan vincin çalıştırılamadığı sürenin 162 gün olarak kabul edilmesi gerektiği, olayın meydana gelmesindeki kusur oranları yönünden önceki raporlarda gemi kaptanına % 80, tersaneye ise % 20 oranında kusur izafe edildiği, ancak … 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin …D İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporundaki tespitlere göre 09/12/2020 tarihinde tersanenin havuzuna gemi almak amacıyla havuz operasyonunun başlatıldığı, operasyon öncesinde … gemisine operasyonun başlayacağı, tersane standart uygulaması doğrultusunda bildirildiği ve geminin uyarıldığı, 10/12/2010 günü saat 03:00’e kadar geminin manevra sahasında personel bulundurduğu, ancak gemi personelinin bu saatten sonra manevra yerinden ayrıldığı, saat 05:30’da gemiye rüzgarın arttığı ve geminin halatlarının boşaldığı bilgisinin verildiği, personel göndermeleri istendiği ancak herhangi bir personelin gönderilmediği, bu hususlar gözetildiği 02/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen “tersane tarafından hizmet verilen gemi için kötü hava şartlarının geleceği izlenerek yeterli zaman süresi öncesinden alarm seviyesinde geminin uyarılmadığı, bu noktada özensiz ve tedbirsiz davranıldığı” görüşüne katılmadıklarını, dolayısıyla zararın meydana gelmesinde gemi kaptanının % 90, davacı tersanenin ise % 10 oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığı belirtildikten sonra kar kaybı talebi açısından muhasip bilirkişi …’un düzenlediği ayrık raporda hasarlı vincin kullanılamadığı dönemlerde bunun yerine dışarıdan temin edilen vinçler için ödenen bedelin 52.236,85 TL olarak tespit edildiği, bu tutarın doğrudan kar kaybı olarak değerlendirilmesi gerektiği, vincin kullanılmadığı dönemlerde başka tersanelere gönderilmek zorunda kalınan ve ilgili tersanelerce bakım onarımı yapılan gemiler nedeniyle oluşan kar kaybına ilişkin olarak 62.409,36 TL zarar tespitinin yapıldığı, bu tutarın da doğrudan kar kaybı olarak değerlendirilebileceği, mahkemenin görevlendirmesi kapsamında yapılan inceleme sonucunda ise 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin davacı şirketin gelir tablolarında dönem net karı ve zararları dikkate alınarak kar marjı oranları baz alınmak suretiyle hesaplama yapıldığında vincin çalıştırılamadığı 162 günlük süreye ilişkin kar kaybının 3.549.925,47 TL, faaliyet karı tutarları baz alındığında ise kar kaybının 2.873.718,00 TL olarak hesaplandığı, dava tarihindeki kura göre 3.549.925,47 TL’nin 2.267.888,25 USD’ye, 2.873.718,00 TL’nin de 1.825.889,61 USD’ye tekabül ettiği belirtilmiştir.
Teknik bilirkişiler … ile …’in kar kaybına ilişkin değerlendirmesinde ise, hasarlanan vincin boyu, iç genişliği, dış genişliği dikkate alındığında tersane havuzunun dünyada en büyük ikinci, kaldırma kapasitesi olarak ise 100.000 ton ile dünyanın en büyüklerinden olduğunu, bu büyüklükteki bir havuzdan gemilere verilen hizmet için kullanılacak vinçlerin de yüksek kapasitede olması gerektiği, nitekim hasarlanan vincin kaldırma kapasitesinin 25 ton, erişim uzaklığının ise 25 metre olduğunu, vincin onarım süresi içerisinde dışarıdan kiralanan başka vinçlerin ancak havuzun ana güvertesine konuşlandırılabileceği dolayısıyla verecekleri hizmetin kaldırma ağırlığı ve kaldıracakları yükseklik yönünden çok kısıtlı olacağının aşikar olduğu, hasarlanan vincin ise havuzun üst güvertesine kovuşlanmış ve havuz boyunca ilerleyebilecek özellikte olduğu, böylelikle havuza alınmış gemilerin her noktasına ulaşma imkanına sahip olduğu, dışarıdan kiralanan vinçlerden bu yüksek kapasitede hizmet alabilmenin mümkün olmadığı, tüm bu nedenlerle kreyni bulunmayan yani hizmet dışı kalmış bu büyüklükteki bir yüzer havuzun, havuzlayacağı gemilere verebileceği hizmetlerin de çok kısıtlı olmasına ve gemi sahiplerinin gemileri için başka tersane aramalarına yol açacağı, kısıtlı hizmet veren bir tersanenin tercih edilmeyeceği, bu hususlar gözönüne alındığında dosyada bulunan diğer raporlarda “dışarıdan vinç kiralandığına göre faaliyet durmamıştır, dışarıdan mal ve hizmet alarak faaliyetine devam ettiği için tersanede gelir kaybı olmamıştır” yönündeki yorumlara katılmadıkları, öte yandan 2008 yılında ortaya çıkan küresel ekonomik krizin deniz taşımacılığı ve tersanecilik sektörünü de büyük oranda etkilediği, 2010 yılında başlayan toparlanma ile dünya ticaretindeki canlanmaya paralel olarak gemi bakım onarım hizmetlerinin 2010 yılında hızlı bir artış gösterdiği, Türk tersanelerinin de bu dönemde artan bakım onarım taleplerinden hak ettikleri payı aldıkları, dava konusu 2010 yılı Aralık ayında meydana gelen kaza nedeniyle tersane havuzunun çok düşük kapasite ile çalışabilir duruma düştüğü, böylelikle deniz ticaretinin en canlı olduğu dönemde davacının kar elde etmesinin engellendiği, tersanenin ticari faaliyetlerinin azalmasının ve artmasının tersaneye gelen gemi sayısı üzerinden hesap edilmesinin ciddi şekilde eksik bir sonuç çıkaracağı, zira tersaneye gelen gemi sayısının ancak yapılan işin türü yüksek gelir getirecek işlerden ise bir anlam ifade edeceği, davacı tersanenin hasarlanan vincinin özellikleri gereği yüksek gelir getirici işler yaptığını, zira Akdeniz havzasında bu büyüklükte bir vincin son derece az tersanede mevcut olduğu, bu durumda tersaneye gelen gemi sayısında azalma olmasa da elde edilen gelirin ciddi şekilde düştüğünün gözlendiği, bunun sebebinin ise bu vincin yokluğunda yüksek gelir getiren işlerin yapılamaması olduğu, buna ilaveten havuzun yalnızca bir tarafında vinç bulunması, diğer tarafındaki vincin hasarlı olmasının havuzun çalışma kapasitesi ve yaptığı işin türü bakımından son derece kısıtlayıcı olduğu, dava konusu vincin hasarlanması sonrasında tersanenin faaliyetine devam ettiğinin söylemenin teknik olarak mümkün olmadığını, ilk bakışta tersanenin faaliyetine devam ediyor gibi görünse de yapılan işlerin diğer tersanelerde de yapılabilecek basit işlere dönüşmüş olmasının ciddi bir zarar getireceğinin kabul edilmesi gerektiği, dava konusu olayda yaşanan kar kaybının ticari tercihler nedeniyle değil yüksek gelirli işleri yapabilme kapasitesine haiz olan vincin hasarlanmasından kaynaklandığı, tüm ülkelerde tersanecilik faaliyetlerinde % 100 oranında döviz kullanıldığı, bu kuralın ülkemiz tersanecileri için de geçerli olduğu, anlaşmaların döviz cinsinden özellikle de ABD Doları üzerinden yapıldığı, bu nedenle kar kaybı zararının da ABD Doları üzerinden tespit edilmesi gerektiği, gemi bakım onarım sektöründe gemi sahibi ile tersane arasında talep edilen işlerin kapsamı ve gemi sefer programı ile tersanenin müsaitlik durumu hakkında yapılan görüşmeler sonrasında geminin tersaneye geldiği, iş anlaşmalarının ise gemi tersaneye geldikten sonra yapıldığı, çalışma sistemi bu şekilde olduğundan vinç hasarı nedeniyle tersanenin kaybettiği işlerin sözleşmelerini, belgelerini beklemenin yersiz olduğu, dolayısıyla elde edilemeyen kazançla ilgili fatura düzenlenmesi sözkonusu olamayacağından bu talebin fatura ibraz edilerek ispatlanmasının mümkün gözükmediği, davacının yoksun kaldığı karın doğru hesaplamasının ise kambiyo kar ve zararlarını da içeren net gelir ve zararlara göre değil faaliyet kar ve zararlarının incelenerek tespit edilebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına göre, bakım onarım hizmeti almak için davacıya ait tersane havuzuna getirilen ve havuzun bordosunda bağlı bulunan … gemisinin 10/12/2010 tarihinde saat 15:30 sularında şiddetli rüzgarın etkisiyle halatlarının kopması sonucunda tersane havuzuna, havuz vincine ve komşu tersanede bulunan gemilere çarparak hasara sebebiyet verdiği, kazanın geminin emniyetli bir şekilde yeterince güçlü sağlam ve sayıda halatlar ile tersane havuzuna bağlanmaması, geminin her iki demirinin de zamanında gerektiği şekilde kullanılmamasından kaynaklandığı, meteorolojik veriler ve gemi jurnalindeki hava durumu kayıtlarına göre olay günü geminin bulunduğu … Tersaneler Bölgesinde kuvvetli sağnak şekilde fırtına meydana geldiğinin anlaşıldığı, geminin baş tarafının havuzdan 30-40 metre dışarıda kalacak şekilde tersane havuzuna bağlı olduğu, bunun yanısıra olay anında gemi ana yardımcı makinalarının da tamir ve bakım için açık vaziyette olduğu, dolayısıyla geminin mevcut durumu itibariyle manevradan aciz durumda olduğu, tüm bu hususlar gemi kaptanı tarafından bilinmesine rağmen kötü hava şartları düşünülerek yeterli güç ve sayıda halatlar ile tersane havuzuna emniyetli bir şekilde bağlanması, gemi demirlerinden ikincisinin de taranarak geminin başını tutacak şekilde denize bırakılması, zamanında römorkör çağrılarak geminin sancak tarafında itici durumda hazır bulundurulup, rüzgarın artış anında kullanılması gibi geminin emniyeti için gerekli olan tedbirlerin alınmadığı, tersane tarafından kendisine fırtına ihbarı yapıldıktan sonrada gemi kaptanının kendisinden beklenebilecek maksimum özen ve tedbiri göstermediği, geminin baş tarafının havuzdan 30-40 metre kadar dışarıda kalacak şekilde bağlanması sırasında gemi kaptanının geminin bağlandığı yerin emniyetsiz olduğu konusunda tersane ilgililerine herhangi bir ikazda bulunmadığı, protesto mektubu göndermediği, bu şekilde durumu kabullenerek bu konuda da kendisinden beklenen özen ve tedbiri göstermediği, gemide gece mürettebata nöbet tutturmadığı, olay esnasında da gemide mürettebatın bulunmadığı anlaşıldığından olayın meydana gelmesinde % 80 oranında kusurlu olduğu, öte yandan davacı tersaneninde … gemisinin tersane havuzuna güvenli şekilde bağlanması ve ikinci demirin de atılması konusunda kaptanı uyarmadığı, gemi tersaneye alındıktan sonra 30-40 metre havuz duvarının dışına çıkarıldığı, kazanın fırtına seviyesindeki kötü hava koşullarından meydana geldiği sabit olduğundan havuzlamanın özellikleri ve havuzun çevresinin özel koşulları gözetilerek hizmet verilen gemi için kötü hava şartlarının gelebileceğinin izlenip, yeterli bir zaman süresi öncesinde ve alarm seviyesinde geminin uyarılmadığı, bu şekilde özensiz ve tedbirsiz davranıldığı, dosya münderecatındaki resimler ile 02/11/2019 tarihli bilirkişi raporundaki tespitlere göre tersanenin gemi ile havuz arasında gemi tipine uygun ve yeterli sayıda büyük balon usturmaçaları bulundurmadığı anlaşıldığından tersanenin ise olayın meydana gelmesinde % 20 oranında kusurlu olduğu değerlendirilmiştir.
… gemisi tersane havuzunda bağlı iken meydana gelen olay sonucunda havuzdan gemiye elektrik vermek üzere çekilmiş bulunan enerji kabloları ile bunlara ait akım trafosu ve panoların fırtına nedeniyle geminin halatlarının kopması ve havuz bordasından açılması sonucunda koptuğu, parçalandığı, bir kısmının da denize düştüğü ve hasarlandığı, böylelikle gemi güvertesinde bulunan kaynak makinalarının bağlı bulunduğu panolar ile kaynak kablolarında hasarlanmanın meydana geldiği, … 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin … D İş sayılı dosyasında alınan rapor ile 21/07/2020 tarihli son bilirkişi raporundaki tespitlere göre havuz tarafı tersane ekipmanlarında 59.573,20 TL, gemi tarafı tersane ekipmanlarından 27.355,20 TL, 8’li kaynak grubunda 12.845,00 TL, hasar ile bunların giderilmesi için 20.000,00 TL işçilik bedeli gerektiğinden toplam 106.773,40 TL zararın oluştuğu, havuz vincinin hasarlanmasından dolayı 128.280,47 TL, havuz vincinin onarımı sırasında ihtiyaç duyulacak diğer işler nedeniyle dışarıdan alınan vinç hizmetleri için yapılan harcamanın 52.236,85 TL olduğu, yine havuz vincinin hasarlanması nedeniyle başka tersanelere gönderilen gemiler için yapılan ödeme tutarı ise 62.409,36 TL olduğundan bu kapsamda meydana gelen toplam maddi zarar miktarının 349.700,08 TL olduğu anlaşılmıştır.
21/07/2020 tarihli bilirkişi raporlarındaki değerlendirmelere göre, havuz vincinin hasarının giderilerek vincin tamamen iş yapabilir hale geldiği tarihin 20/05/2001 olduğu, zira gemi tekerleklerin imalatının … AŞ firmasında yapılarak … tarihinde … nolu fatura ve sevk irsaliyesi ile teslim edildiği, tekerleklerin tahribatsız muayene testlerinin yapılarak uygunluk onayının verilmesinin ise 20/05/2011 olduğu, bu teste ilişkin …Şti’nin … tarihli … nolu irsaliyeli faturasının dosyaya ibraz edildiği, yeni imal edilmiş tekerleklerin muayene ve uygunluk testleri yapılmadan vincin hizmete alınması mümkün olmadığından vincin tekrar faaliyete geçtiği tarihin 20/05/2011 olduğu, kaza tarihi ile bu tarih arasında 162 günlük süre bulunduğundan vincin çalıştırılamadığı sürenin 162 gün olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafça, … gemisinin sebebiyet verdiği kaza sonucunda uğradığı zararlar arasında vincin onarımında geçen süre içinde ve onarımdan sonra tersanenin pazarlama faaliyetlerine yeniden başlayarak olağan gelirlerine döneceği süre zarfında yoksun kaldığı kar da talep edilmiş olup, hernekadar alınan bir kısım bilirkişi raporlarında hasarlı vincin kullanılamadığı dönemlerde onun yerine dışarıdan temin edilen vinçler için ödenen bedelin kar kaybı olarak değerlendirilebileceği, ayrıca kar kaybının faturalarla ispatlanması gerektiği yönünde görüşler bildirilmiş ise de, mahkememizce benimsenen teknik bilirkişiler … ile …’nun düzenlemiş olduğu 21/07/2020 tarihli bilirkişi raporundaki tespitlere göre hasarlanan vincin boyu, iç genişliği, dış genişliği dikkate alındığında tersane havuzunun dünyada en büyük ikinci, kaldırma kapasitesi olarak ise 100.000 ton ile dünyanın en büyüklerinden olduğunu, bu büyüklükteki bir havuzdan gemilere verilen hizmet için kullanılacak vinçlerin de yüksek kapasitede olması gerektiği, nitekim hasarlanan vincin kaldırma kapasitesinin 25 ton, erişim uzaklığının ise 25 metre olduğunu, vincin onarım süresi içerisinde dışarıdan kiralanan başka vinçlerin ancak havuzun ana güvertesine konuşlandırılabileceği dolayısıyla verecekleri hizmetin kaldırma ağırlığı ve kaldıracakları yükseklik yönünden çok kısıtlı olacağının aşikar olduğu, hasarlanan vincin ise havuzun üst güvertesine kovuşlanmış ve havuz boyunca ilerleyebilecek özellikte olduğu, böylelikle havuza alınmış gemilerin her noktasına ulaşma imkanına sahip olduğu, dışarıdan kiralanan vinçlerden bu yüksek kapasitede hizmet alabilmenin mümkün olmadığı, tüm bu nedenlerle kreyni bulunmayan yani hizmet dışı kalmış bu büyüklükteki bir yüzer havuzun, havuzlayacağı gemilere verebileceği hizmetlerin de çok kısıtlı olmasına ve gemi sahiplerinin gemileri için başka tersane aramalarına yol açacağı, kısıtlı hizmet veren bir tersanenin tercih edilemeyeceği, öte yandan 2008 yılında ortaya çıkan küresel ekonomik krizin deniz taşımacılığı ve tersanecilik sektörünü de büyük oranda etkilediği, 2010 yılında başlayan toparlanma ile dünya ticaretindeki canlanmaya paralel olarak gemi bakım onarım hizmetlerinin 2010 yılında hızlı bir artış gösterdiği, Türk tersanelerinin de bu dönemde artan bakım onarım taleplerinden hak ettikleri payı aldıkları, dava konusu 2010 yılı Aralık ayında meydana gelen kaza nedeniyle tersane havuzunun çok düşük kapasite ile çalışabilir duruma düştüğü, böylelikle deniz ticaretinin en canlı olduğu dönemde meydana gelen kazanın davacının kar elde etmesini engellediği, tersanenin ticari faaliyetlerinin azalmasının ve artmasının tersaneye gelen gemi sayısı üzerinden hesap edilmesinin ciddi şekilde eksik bir sonuç çıkaracağı, zira tersaneye gelen gemi sayısının ancak yapılan işin türü yüksek gelir getirecek işlerden ise bir anlam ifade edeceği, davacı tersanenin hasarlanan vincinin özellikleri gereği yüksek gelir getirici işler yaptığı, Akdeniz havzasında bu büyüklükte bir vincin son derece az tersanede mevcut olduğu, bu durumda tersaneye gelen gemi sayısında azalma olmasa dahi elde edilen gelirde ciddi şekilde azalma meydana geldiği, bunun sebebinin ise bu vincin yokluğunda yüksek gelir getiren işlerin yapılamaması olduğu, buna ilaveten havuzun yalnızca bir tarafında vinç bulunması, diğer tarafındaki vincin hasarlı olmasının havuzun çalışma kapasitesi ve yaptığı işin türü bakımından son derece kısıtlayıcı olacağı, dava konusu vincin hasarlanması sonrasında ilk bakışta tersane faaliyetine devam ediyor gibi görünse de yapılan işlerin diğer tersanelerde de yapılabilecek basit işlere dönüşmüş olmasının ciddi bir zarar getireceği, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde tersane vincinin hasarlanmasından sonra tamir edilip, yeniden kullanıma alındığı 162 günlük süre zarfından davacının kar kaybına uğradığı kabul edilmiştir.
Öte yandan, tüm ülkelerde tersanecilik faaliyetlerinde % 100 oranında döviz kullanıldığı, bu kuralın ülkemiz tersanecileri için de geçerli olduğu, anlaşmaların döviz cinsinden özellikle de ABD Doları üzerinden yapıldığı, bu nedenle kar kaybı zararının da ABD Doları üzerinden tespit edilmesi gerektiği, gemi bakım onarım sektöründe gemi sahibi ile tersane arasında talep edilen işlerin kapsamı ve gemi sefer programı ile tersanenin müsaitlik durumu hakkında yapılan görüşmeler sonrasında geminin tersaneye geldiği, iş anlaşmalarının ise gemi tersaneye geldikten sonra yapıldığı, çalışma sistemi bu şekilde olduğundan vinç hasarı nedeniyle tersanenin kaybettiği işlerin sözleşmelerini, belgelerini beklemenin yersiz olduğu, dolayısıyla elde edilemeyen kazançla ilgili fatura düzenlenmesinin beklenemeyeceği, bu talebin fatura ibraz edilerek ispatlanmasının mümkün gözükmediği, davacının yoksun kaldığı karın doğru hesaplamasının ise kambiyo kar ve zararlarını da içeren net gelir ve zararlara göre değil faaliyet kar ve zararlarının incelenerek tespit edilebileceği sonucuna varılmıştır.
Muhasip bilirkişi … tarafından düzenlenen 21/07/2020 tarihli raporda, faaliyet kar tutarları esas alınarak vincin hasarlı olduğu 10/12/2010-20/05/2011 tarihleri arası 162 günlük süre yönünden davacı tersanenin kar kaybı tutarının 2.873.718,00 TL olarak tespit edilmiş olup, tersanecilik sektöründe iş anlaşmalarının döviz üzerinden daha çok da dolar üzerinden yapılıyor olması davacının da kar kaybı talebinin dolar cinsinden olması nedeniyle istenebilecek kar kaybı tutarının dolar olarak belirlenmesi gerektiği düşünüldüğünden 2.873.718,00 TL’nin dava tarihindeki kur üzerinden USD karşılığının 1.835.889,61 USD olduğu, davalı taraf kazanın meydana gelmesinde % 80 oranında kusurlu görüldüğünden davacının 1.835.889,61 USD’nin % 80’inine isabet eden 1.468.720,00 USD tutarınca kar kaybı zararı isteyebileyeceği kabul edilmiştir.
Asıl ve birleşen dava gemi donatanı, gemi kaptanı ve geminin klup sigortacısına karşı yöneltilmiştir. Gemi donatanı, gemide çalıştırdığı kaptanın hizmetini ifa ettiği sırada verdiği zararlardan genel hükümler dairesinde eBK’nun 56.maddesi gereğince sorumlu olduğu gibi eTTK’nun 947.maddesi uyarınca da kaptanın kusurundan kaynaklanan zararlardan sorumludur. Ayrıca, eTTK’nun 1235.maddesine göre Northern Dignity gemisinin tersaneye vermiş olduğu zarar gemi alacaklısı hakkı veren bir alacak niteliğinde olduğundan, geminin çarpması sonucu oluşan tüm zararlardan dolayı gemi donatanı anılan yasa hükmüne göre de davacıya karşı sorumlu bulunmaktadır.
Gemi kaptanı ise eTBK’nun 49.maddesi gereğince kusurlu eylemlerinden dolayı haksız fiil hükümlerine göre sorumlu bulunduğu gibi eTTK’nun 972.maddesi hükmüne göre de davacıya karşı sorumlu olduğu değerlendirilmiştir.
Northern Dignity gemisinin klup sigortacısı olan … vekili tarafından müvekkilinin yurtdışında mukim olması ile garanti mektubunda yabancı mahkemenin yetkili kılınması nedeniyle milletlerarası yetki itirazında bulunulmuş olduğundan bu davalı açısından öncelikle yetki itirazının yerindeliğinin eğerlendirilmesi gerekmektedir. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’un 46.maddesi uyarınca bir davada ileri sürülen alacak talebi sigorta sözleşmesinden kaynaklanıyorsa davaya bakmaya yetkili olan mahkeme; sigortacının esas işyeri veya sigorta sözleşmesini yapan şubesinin veya acentasının Türkiye’de bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak sigorta ettirene, sigortalıya veya lehdara karşı açılacak davalarda yetkili mahkeme, onların Türkiye’deki yerleşim yeri veya mutad meskeni mahkemesidir. Somut uyuşmazlıkta, …ün sorumluluğu açısından bu davalı ile donatan arasındaki klüp sigorta poliçesine ve garanti mektubuna dayanılmış olup, MÖHUK 46.maddesine göre mahkememiz yetkisiz olduğu gibi klup sigortacısının davacı lehine düzenlediği garanti mektubunda da İngiliz Mahkemeleri yetkili kılınmış olduğundan mahkememizin yetkisizliği nedeniyle bu davalı hakkındaki davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar vermek gerektiği sonucuna varılmıştır.
Birleşen davada davalılar kazanın haksız fiil niteliğinde olması nedeniyle haksız fiiller için düzenlenen iki yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, birleşen dava tarihi itibariyle bu sürenin dolduğunu ileri sürerek zamanaşımı itirazında bulunmuş iseler de, zarara sebebiyet veren Northern Dignity gemisinin bakım onarım için tersanede bulunduğu sırada kazanın meydana geldiği, bakım onarım sözleşmesinin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, bu nedenle eser sözleşmesine ilişkin zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, eBK’nun 126.maddesine göre bu sürenin beş yıl olup, kazanın meydana geldiği 02/11/2010 tarihinden birleşen dava tarihine kadar beş yıllık sürenin henüz geçmediği anlaşıldığından davalıların birleşen davaya ilişkin zamanaşımı itirazları yerinde görülmemiştir.
Asıl davada, davacı fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını saklı tutmak suretiyle 470.864,24 USD maddi tazminat, 529.135,76 USD kazanç kaybının kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş olup, olayın meydana geldiği 02/11/2010 tarihi ile asıl davanın açıldığı 13/06/2011 tarihinde 6100 sayılı HMK ve 6100 sayılı HMK’nun 107.maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası henüz yürürlüğe girmemiş olduğundan asıl davanın kısmi dava olarak nitelendirilmesi gerekmektedir. Kısmi dava açılması halinde dava konusu edilmeyen kısmın ya ayrı bir dava ile talep edilmesi veya aynı davada ıslah yoluyla dava konusuna dahil edilmesi mümkündür. Davacı asıl dava dilekçesinde saklı tuttuğu tazminat ve kar kaybı taleplerine ilişkin olarak ıslah yolunu tercih etmeyip, birleşen dava ile dava açma yoluna gittiğinden, birleşen dava ek dava niteliğindedir. Hernekadar davacı taraf birleşen davayı belirsiz alacak davası olarak nitelendirmiş olsada, davacı tarafın bu şekilde nitelendirmesi birleşen davanın ek dava olma niteliğini değiştirmeyecektir. Dolayısıyla ek davada ıslah yoluyla müdabihin arttırılması yoluna gidilmesi de mümkün değildir. Kaldı ki, birleşen davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edilememesinin ikinci bir nedeni ise davacının zararları asıl dava tarihinde belli olmasada yargılama aşamasında davacı tarafın sunmuş olduğu 12/06/2014 ve 09/10/2014 tarihli uzman görüşlerinde zarar tespitleri yapılmış olup bu şekilde alacak belirli hale geldiğinden birleşen davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, birleşen davadaki talep eksik belirtilmiş ise bundan sonra yeni bir arttırma isteği iddianın genişletilmesi yasağıyla karşılaşacaktır. Bu halde bir belirsizlik değil davacının kendi ihmalinden kaynaklanan bir durum söz konusudur. Dolayısıyla, dosyada mübrez uzman görüşleriyle davacının alacağı kendisi açısından belirli hale geldikten sonra belirsiz alacak davasının açılması sözkonusu olamayacağından açıklanan tüm bu nedenlerle ek dava niteliğinde kabul edilen birleşen davaya ilişkin ıslah talebi de yerinde görülmeyerek birleşen davanın değeri dava dilekçesinde belirtilen 100.000,00 TL olarak kabul edilmiştir.
Tüm bu değerlendirmelerin neticesinde Northern Dignity gemisinin sebebiyet verdiği dava konusu kaza nedeniyle tersanenin maruz kalmış olduğu zararlardan dolayı gemi kaptanı ve donatanının birlikte sorumlu oldukları, tersanede meydana gelen maddi zararların toplam tutarının 349.700,08 TL olduğu, zarar gören tersane vincinin tekrar kullanılmaya başlandığı 162 günlük süre zarfında meydana gelen kar kaybı zararının ise 1.835.889,61 USD olduğu, kazanın meydana gelmesinde gemi tarafının % 80 oranında, tersanenin ise % 20 oranında kusurlu görüldüğünden, tespit edilen zararlardan davalı kaptan ile gemi donatanının kusurları oranınca sorumlu olmaları gerektiği, % 80 oranına isabet eden zarar miktarının 279.760,00 TL, kar kaybı zararının da 1.468.720,00 USD olduğu, asıl davada 470.864,24 USD maddi zarar, 529.135,76 USD kazanç kaybı talep edildiğinden asıl davanın kısmen kabulü gerektiği (maddi zarar miktarı açısından), yukarıda açıklanan nedenlerle birleşen dava ek dava niteliğinde olduğundan birleşen dava yönünden ıslah talebinin yerinde olmadığı, davalı … açısından ise mahkememizin yetkisiz olduğu kanaatine varıldığından, bu kanaat ışığında asıl ve birleşen dosya davalılarından … vekilinin milletlerarası yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliği nedeniyle bu davalı hakkındaki asıl ve birleşen davaların usulden reddine, asıl davada davalılar, … gemisi donatanı ile gemi kaptanı hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile 279.760,06 TL’nin 10/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, 529.135,76 USD’nin kaza tarihi olan 10/12/2010 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek Dolar faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davada davalılar, Northern Dignity gemisi donatanı ile gemi kaptanı hakkında açılan davanın kabulü ile 100.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 10/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen bu davalılardan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, davalı … tarafından verilen 04/02/2011 tarihli garanti mektubunun, işbu karar ile asıl ve birleşen davada kabul edilen tazminat ve fer’ilerinin teminatı olarak kabul edilmesine, her iki davada hüküm altına alınan tazminat kalemleri ile fer’ilerinin istendiğinde garanti mektubu kapsamında da tahsiline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Asıl ve birleşen dosya davalılarından … vekilinin milletlerarası yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliği nedeniyle bu davalı hakkındaki asıl ve birleşen davaların usulden REDDİNE,
2-ASIL DAVADA;
Davalılar, … gemisi donatanı ile gemi kaptanı hakkında açılan davanın KISMEN KABULÜ ile 279.760,06 TL’nin 10/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, 529.135,76 USD’nin 10/12/2010 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek Dolar faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-BİRLEŞEN DAVADA;
Davalılar, … gemisi donatanı ile gemi kaptanı hakkında açılan davanın KABULÜ ile 100.000,00 TL’nin 10/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen bu davalılardan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
4-Davalı … tarafından verilen 04/02/2011 tarihli garanti mektubunun, işbu karar ile asıl ve birleşen davada kabul edilen tazminat ve fer’ilerinin teminatı olarak kabul edilmesine, her iki davada hüküm altına alınan tazminat kalemleri ile fer’ilerinin istendiğinde garanti mektubu kapsamında da tahsiline,
ASIL DAVADA;
a)Asıl davada karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 75.858,47 TL harçtan 23.458,55 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 52.399,92 TL harcın davalılar …gemisi donatanı ile gemi kaptanından müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irad kaydına,
23.458,55 TL peşin harcın davalılar … gemisi donatanı ile gemi kaptanından müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
b)Asıl davada davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 71.667,61 TL vekalet ücretinin davalılar … gemisi donatanı ile gemi kaptanından müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
c)Asıl davada davalı … vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
d)Asıl davada davalılar… gemisi donatanı ile gemi kaptanı vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 40.253,20 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
e)Asıl davada davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 18,40 TL başvurma harcı, 372,00 TL posta gideri ile 37.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 37.890,40 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 26.723,15 TL’sinin davalılar … gemisi donatanı ile gemi kaptanından müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
f)Asıl davada davalılar … gemisi donatanı ile gemi kaptanı tarafından yapılan yargılama gideri olan 102,00 TL posta giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 30,06 TL’sinin davacıdan alınarak bu davalılara ödenmesine, bakiye giderin bu davalılar üzerinde bırakılmasına,
g)Taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
BİRLEŞEN DAVADA;
a)Birleşen davada karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 6.831,00 TL karar harcından 1.707,75 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 5.123,25 TL harcın davalılar … gemisi donatanı ile gemi kaptanından müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irad kaydına,
b)Birleşen davada davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin olunan 13.450,00 TL vekalet ücretinin davalılar … gemisi donatanı ile gemi kaptanından müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
c)Birleşen davada davalı … vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
d)Birleşen davada davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 27,70 TL başvurma harcı ile 321,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 348,70 TL’nin davalılar … gemisi donatanı ile gemi kaptanından müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
e)Taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili dairesinden temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/10/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır