Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/80 E. 2021/16 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2016/80 Esas
KARAR NO : 2021/16
DAVA : Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/02/2016
KARAR TARİHİ : 19/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 233 Sayılı KHK hükümlerine göre kurulmuş Kamu İktisadi Kuruluşu olduğunu, Ana Statüsünün Kuruluş Amaç ve Faaliyet Konulan başlıklı 4 .maddesine göre denizlerimizde, iç sularımızda seyıeden gemilerin seyirlerine yardımcı olmak, belirlenen sahada tekel olmak üzere tüm denizlerde su aracı ve/veya diğer eşyaya verilen her türlü kurtarma hizmeti, tekel alam içerisinde can kurtarma hizmetleri ve seyir emniyetini arttırmaya yönelik hizmetler île bu amaçlara ilişkin her türlü cihaz ve tesisleri kurmak ve kurdurmak, işletmek için kurulduklarını, Ana Statü 4.madde 2.bendinde askeri gemiler hariç tehlikeye uğrayan 300 net tonilatodan yukan gemilerin, Türk karasularında kurtarılmasında tekel haklarının bulunduğunu ve Yargıtay’ca tekel haklarının kabul edildiğini, Davalının Türk Bayraklı … İMO nolu … … römorkörünün donatanı olduğunu, bu römorkörün 12.08.2015 tarihinde … seferini yapan, … firmasının sahip olduğu Türk Bayraklı … isimli tankerine Marmara Denizi trafik ayırım şeridi içerisinde makice arızası nedeniyle sürüklenirken yedeklemek suretiyle kurtarma hizmeti verdiğini, tekel sahalarında meydana gelen bu olay nedeniyle tekel haklarının ifalai edildiğini ve kar kaybına sebebiyet verildiğini, 12.08.2015 tarihinde … isimli tankerin trafik ayırım şeridi üzerinde uzun süre kaldığın … tarafindan fark edildiğini, saat 19:10 ile 19:30 arasında gemi ile telsiz bağlantısı kurulduğunu, zor bir durumun olup olmadığı sorulduğunda, geminin makinede bir şeyler yapıldığını ve sonucunun beklendiğini beyan ettiğini, seperasyon dışına çıkabiliyor musunuz sorusuna o an için makine çalıştırıp çıkamayacağını, işiniz uzun sürer mi sorusuna ise, sanmıyorum çarkçıbaşından haber alınca bilgi vereceği cevabını ilettiğini, sonrasında 13.08.2015 tarihinde 00:10 ile 00:30 arasında kurulan temasta makine arızasının giderilemediği için … … römorkörünün yedeğine girdiğini beyan ettiğini, daha evvelki beyanlarının hatırlatılması üzerine … … römorkörünün sadece eskortluk yapacağı, makinesinin çalıştığını ancak minimum yolda ilerleyebildiğini beyan ettiğini, Gemi Trafik Hizmetleri (GTH)’nin … … ile saat 00:16 da kurduğu temasta … gemisine sadece refakat ettiklerini beyan ettiğini, daha sonra Gemi Trafik Hizmetleri ile kendilerine ait … botu arasında kurulan temasta … gemisinin … … römorkörü tarafından yedeklendiğinin tespit edildiği şeklinde olayların geliştiğim, VTS kayıtlan, CD 1er ve yazışmaların teknik ve hukuki açıdan değerlendirilmesi neticesinde, olay tarihinde … gemisinin trafik ayırım düzeni içerisinde 10 saatten fazla makine arızası nedeniyle sürüklendiğini, GTH ile gemi arasında kumlan temasta geminin stop durumda olduğu, seperasyon dışına makine çalıştırarak çıkamayacağı beyanının da bu durumu teyit ettiğini, geminin arıza yaptığı yer itibariyle demirlemesinin mümkün olmadığını, ayırım şeridi içinde meydana gelen arıza nedeniyle tehlike içerisinde olduğunun tespit edildiğini, … gemisinin … … tarafından yedekleşmesinin, 6102 sayılı TTK. 1298 maddesinde “Kurtarma faaliyetini, seyrüsefere elverişli sularda tehlikeye uğramış bulunan su aracı veya diğer eşyanın kurtarılması için yapılan her türlü fiil veya hareketinin kurtarma faaliyetini oluşturacağı ve onlar hakkında 5. kısım 3. bölüm hükümleri uygulanacağı” hükmü çerçevesinde “KURTARMA” hizmeti olduğu sonucuna varıldığını, kurtarma faaliyetinin tekel sahaları içerisinde olduğunu, … … römorkörünün Tuzla limanından çağrılmış olduğunu, olayın kendilerinin müdahale edilebilecek daha yalan yerde olduklarım ve daha hızlı römorkörlerinin bulunduğunu, Olay tarihi itibariyle kurtarılan değerlere ilişkin araştırma yaptıklarım, geminin yükü ile Tekirdağ Liman Başkanlığından bügi istendiğini, 27.11.2015 tarih ve 783 sayılı yazı ekinde gönderilen liman çıkış belgesinde gemide 3.600 ton motorin yükünün olduğunun bildirildiğini, gemi değeri ile ilgili ekspertiz kuruluşundan değerin 3.000.000 USD olabileceğinin bildirildiğini, navlunun 30.000USD olduğunun değerlendirildiğini, 3.600 ton motorin piyasa değerinin yaklaşık 3,18337 TL/l (10 ppm kükürt değeri olan yüksek kalite) olduğu, toplam yük değerinin 3,18337 x (3.600.000/0,834=4.316.546) = 13.741.163 TL, 12.08.2015 döviz kuru ile (2,7775 USD/TL) 4.947.313 USD olabileceğinin anlaşıldığım, böylece kurtarmaya esas değerin 7.977.313 USD tutarında olduğunun anlaşıldığını, Davalı şirkete, 05.02.2016 tarüıli ve 6596 sayılı yazı ile tekel haklarının ihlal edildiğinin ve 100.000 USD kar mahrumiyetine sebebiyet verildiğinin bildirildiğini, zararın giderilmesi veya sulh ohınmasj isteniyorsa bildirilmesi istendiğini, davalı tarafça 11.02.2016 tarihinde verilen cevap ile talebi kabul etmediklerini, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği römorkaj/refakat hizmeti verildiğini, verilen hizmetin tekel hizmetleri arasında bulunmadığım bildirdiğini, emsal olması açısından Marmaraadası Şahin Burnu mevkiinde karaya oturmak suretiyle tehlikeye maruz kalan … A gemisine, aynı donatanın başka bîr gemisi tarafından yapılan verilen kurtarma nedeniyle, tekel hakkı ihlali sebebiyle açılmış olan kar mahrumiyeti davasında, kurtarılan değerin %3 ü oranında kar mahrumiyetine uğradıklarının kabul edilerek hüküm kurulduğunu, kararın Yargıtay incelemesi sonrasında kesinleştiğin beyan ile tekel hakkının ihlali sebebiyle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla uğramış oldukları 100.000 USD kar kaybının dava tarihinden itibaren devlet bankaların USD ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesine ve yargılama masraflarının davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … isimli gemiye, donatan ilee imzaladıkları “Towhire” sözleşmesi uyarınca refakat/römorkaj hizmetinin verildiğini, bu hizmetin davacı tekel hakkının bulunduğu hizmetler arsında yer almadığı gibi bir kurtarma yardım da olmadığını, geminin Yargıtay doktrin ve kararlarında tanımlandığı gibi büyük bir tehlikeye maruz kalmadığını, … gemisinin seferini yaparken ufak ve çok kısa süreli arıza yaptığı ve sefer güvenlik açısından römorkör refakatinde seyre karar verdiğini, bu itibarla davalı firma ile anlaştığını, davacı kuruluş ana statüsüne göre tehlikeye uğrayan gemilere ilişkin verilen kurtarma hizmetlerinin tekel hakkı kapsamına girdiğini, sözleşme uyarınca verilen hizmetin bu kapsama girmediğini, verilen hizmetin kurtarma yardım hizmeti verilmiş gibi gösterilerek Mahkemenin yanıltılmaya çalışıldığını, Davacının kar mahrumiyeti iddialarına karşın 08.02.2016 tarihli yazıda, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca refakat/römorkaj hizmetinin verildiği ve davacıma talebinin yasal olmadığı cevabının verildiğini, ancak davacı tarafça tüm gerçeklerin göz ardı edilerek basit bir refakat hizmeti için 100.000 USD gibi bir tazminat talebinde bulunmasının kamu yararına yapmış olduğu hizmet için akılda sora işaretleri bıraktığını, böyle bir yaklaşımın TTK 305 maddesinde yer alan “kurtarma faaliyetini özendirecek” nitelikte ücrete takdir edilmesi gerektiği anlayışıyla çelişeceğini, kanun koyucunun amacının tehlike anında etraftaki tüm gemi, römorkör gibi araçların yardım etmesi olduğunu, tüm alanlarda sadece kendilerinin vereceği hizmet vereceği düşüncesiyle tüm gemilerden tazminat talep etmeye devam etmesi halinde tehlike anındaki bir gemiye yardım edecek kimsenin kalmayacağım, davacının iddiasını … gemisinin trafik ayırım düzeni içerisinde stop ederek tehlike içerisine girdiğine dayandırdığını, ancak iddiasına temel olarak gösterdiği telsiz konuşmalarında da geminin bir tehlike içerisinde bulunmadığını ortaya çıkardığını, doktrinde tehlike kavramının geminin maruz kaldığı ağır ve fevkalade durumları ifade ettiğini, mevcut olayda geminin böyle bir duruma maruz kalmadığını, bu itibarla kurtarma yardım hizmeti verildiğinden bahsedilmesinin mümkün olmadığını, geminin kısa süreli makine anzast yaşadığını, bu tip arızaların normal olduğunu, gemiye kendi imkanları ile seyre devam etmesi konusunda imkan verilmesi gerektiğini, her kısa süreli arızada kurtarma yardım hizmeti verme mantığının denizciliği sabote etmek anlamına geleceğini, davacının iddialarını ispat maksadıyla dosyaya sunmuş olduğu olayda oturma ve limbo nedeniyle geminin tehlikeye maruz kaldığını, oysa dava konusu olayda böyle bir tehlikenin var olmaması nedeniyle, sunulan olayın dikkate alınmaması gerektiğini, kabul anlamma gelmemekle birlikte, geminin tehlike altında olduğu varsayılsa dahi sözleşme çerçevesinde verdikleri hizmetin hiçbir şekilde kurtarma yardım sayılmayacağını, Yargıtay tarafından verilen bir kararda sözleşmenin ifası niteliğinde verilen römorkaj hizmetinin kurtarma hizmeti ve tekel hakkını ihlal niteliğinde olmadığının vurguladığını, bunların yanı sıra TTK m. 1298 4.fıkra c bendinde “tehlike doğmadan önce kurulmuş bir sözleşmenin ifası amacıyla yapılan veya yapılması gereken hizmetler” in kurtarma yardım ücretine hak kazandırmayacağının vurgulandığını beyan ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davacı kurumun kurtarma tekel hakkının ihlali beyanına dayalı tazminat talepli alacak davası olup, uyuşmazlığın; davalı tarafça ifa edilen hizmetin kurtarma faaliyeti olup olmadığı, davalı tarafça verilen hizmet ile davacı kurumun tekel hakkının ihlal edilip edilmediği ve buna göre varsa davacı kurumun tekel hakkının ihlali nedeniyle kar kaybının tespiti hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler … ve … tarafından tanzim edilen 19/12/2016 tarihli raporda, … gemisine … … romakörünün verdiği hizmetin TTK hükümlerine göre bir “kurtarma” faaliyeti olduğu, … … römorkörünün davacı Kuruluşun Tekel hakkının ihlal ederek onun alacağı olan Kurtarma ücretinden mahrum bırakıldığı, Davacı İdarenin bu kurtarma için hak edeceği ücretin TTK m.l305’te gösterilen Ölçütlerine göre hesaplanması sonucunda 50.000 USD olması ve yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı 50.000 USD’den indirilmesi ile 35.000 USD kar kaybı alacağım davalı şirketten talep hakkına sahip bulunduğuna ilişkin görüş ve değerlendirmelerine yer vermişlerdir.
Tarafların beyan ve itirazları üzerine dosya bilirkişi kuruluna yeniden tevdi edilmiştir. Bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen 29/05/2017 tarihli raporda: bilirkişiler kök raporlarındaki görüş ve tespitlerini yinelemişlerdir.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler … ve … tarafından tanzim edilen 19/01/2018 tarihli raporda, … gemisine … … römorkörünün verdiği hizmetin TTK hükümlerine göre bir “kurtarma” faaliyeti olduğu, … … römorkörünün davacı kuruluşun tekel hakkını ihlal ederek onu alacağı olan kurtarma ücretinden mahrum bıraktığı, Davacı idarenin, bu kurtarma için hak edeceği ücretin TTK m. 1305’te gösterilen ölçütlere göre hesaplanması sonucunda 61.200 USD+KDV olması ve yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı yapılmayan yakıt harcamalarının 61.200 USD+KDV’den indirilmesi İle 54.955 USD+KDV kâr kaybı alacağım davalı şirketten talep hakkına sahip bulunduğuna ilişkin görüş ve tespitlerine yer vermişlerdir.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler Salman Bayoğlu ve … tarafından tanzim edilen 06/09/2018 tarihli raporda, … gemisine … … roömorkörünün verdiği hizmetin TTK hükümlerine göre bir “kurtarma” faaliyeti olduğu, … … römorkörünün davacı kuruluşun tekel hakkını ihlal ederek onu alacağı olan kurtarma ücretinden mahrum bıraktığı, Davacı idarenin, bu kurtarma için hak edeceği ücretin TTK m. 1305’te gösterilen ölçütle … kayıtlarında belirtilen gerçek kurtarma -yardım ücretleri hesaplaması sonucu, 100.000 ABD USD olan kar kaybının davalı şirketten talep hakkına sahip bulunduğuna ilişkin görüş ve tespitlerine yer vermişlerdir.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler … ve … tarafından tanzim edilen 16/03/2020 tarihli raporda; … gemisine … römorkörünün verdiği hizmetin TTK hükümlerine göre bir kurtarma faaliyeti olduğu, Yapılan kurtarma faaliyetinde … … römorkörünün davacı kuruluşun tekel hakkını ihlal ettiği ve kar kaybına yol açtığı, TTK 1305. maddesi kriterleri gözetilerek yapılan kurtarma işleminin davacı tarafından yapılması durumunda Davacı idare … Genel Müdürlüğü nün 60.000 USD+KDV alacağının davalı şirketten talep hakkı olduğuna ilişkin görüş ve tespitlerine yer vermişlerdir.
Tarafların beyan ve itirazları üzerine dosya bilirkişi kuruluna yeniden tevdi edilmiştir. Bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen 09/12/2020 tarihli ek raporda; … gemisine … … römorkörünün verdiği hizmetin TTK hükümlerine göre bir “kurtarma” faaliyeti olduğu, … … Römorkörünün davacı kuruluş … Genel Müdürlüğünün tekel hakkını ihlal ederek onun alacağı olan Kurtarma ücretinden mahrum bırakıldığı, Davacı idarenin, bu kurtarma için hak edeceği ücretin TTK m. 1305’te gösterilen ölçütlere göre hesaplanması sonucunda 61.200 USD+KDV olması ve yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı yapılmayan yakıt harcamalarının 61.200 USD+KDV’den indirilmesi ile 54.955 USD+KDV kar kaybı alacağım davalı şirketten talep etme hakkına sahip bulunduğuna ilişkin görüş ve tespitlerine yer vermişlerdir.
Davacı talepleri, davacı kurumun Kuruluş Ana Statü 4.madde 2.bendi gereğince sahip oldukları, askeri gemiler hariç tehlikeye uğrayan 300 net tonilatodan yukan gemilerin, Türk karasularında kurtarılmasında tekel haklarının; davalı tarafa ait … … isimli römorkor ile 12/08/2015 tarihinde dava dışı şirkete ait … isimli tankere verilen hizmet ile ihlal edildiği hususuna dayanmakla öncelikle davalıya ait römorkör tarafından verilen hizmetin içeriğinin tespit edilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda dosyaya davacı vekilince sunulan olay gününe ait … görüntü ve ses kayıtları ile … kayıtları incelenmiştir. Bu kayıtlara göre olay günü; … gemisi, … Limanından Yarımca limanına yüklü olarak hareket etmiş, kalkışını ve trafik ayırım düzenine doğru olan seyrini müteakip makinesinin arızalanması sonucunda, bilirkişi raporlarında dosyaya sunulan VTS ve SOTAS kayıtlarına göre ayrıntıları ile izah edildiği üzere stop ederek sürüklenmeye başladığı, geminin önce trafik ayırım düzeninin dışında bir miktar kaldığı, sonrasında akıntı etkisiyle trafik ayrım düzeni içerisine sürüklendiği, geminin bu sırada “kumanda altında olmayan” bir gemi olduğu, Sotas kayıtlarından anlaşıldığı üzere de bulunduğu mevki itibariyle, ne trafik ayrım düzeni dışında iken, ne de içerisinde iken geminin demirlemeye müsait derinliği bulunmadığı, geminin, batı-doğu istikametindeki kendi gidiş yönündeki ayrımı kuzey yönünde geçtiği, orta hattın güney sınırına ulaştığı, müdahale edilmemesi durumunda ters yönde trafiğin aktığı doğu-batı istikametindeki ayrıma gireceği, bu kapsamda kumanda altında olmayan … gemisi için bir tehlikenin varlığından söz edilebileceği tespit olunmuştur. Geminin, kuzeye doğru sürüklenmeye devam ederek, doğu-batı yönündeki ayırım düzenini de atlaması, trafik ayırım düzeninden çıkarak akıntı etkisinin kuzey yönüne doğru devam etmesi durumunda, daha da sürüklenerek demir suyunu bulmasının da olasılık dahilinde olduğu, ancak bu durumun ne kadar süre alacağının bilinmediği, akıntının karaya yaklaşıldığında yön değiştirme riskinin bulunduğu, … botunun jurnal kayıtlarına göre havanın 13/08/2015 tarihinde sakin olduğu ancak sonrasında hava şartlarının değişebileceğinden bahisle geminin hangi yönde sürükleneceğinin tahmin edilemeyeceği, geminin tanker olduğu ve tehlikeli yük taşıdığı (yakıt), başka gemiler ve çevre için de risk yaratma olasılığının bulunduğu değerlendirildiğinde gemi için sınırlı sayılabilecek bir tehlikenin varlığının mevcut olduğu dosyada alınan tüm bilirkişi raporlarında belirtilmekle , bu kapsamda talebe konu … gemisinin, … … römorkörü tarafından yedekleme/çeki işleminin bir kurtarma faaliyeti olduğu mahkemece de bilirkişi raporları esas alınarak kabul olunmuştur. Davalı vekili her ne kadar dosyada alınan her bilirkişi raporu sonrasında müvekkili ile hizmetin verildiği dava dışı şirket arasında yapılan Towhire sözleşmesi kapsamında verilen hizmeti bir kurtarma faaliyeti olmadığı savunma ve itirazında bulunmuşsa da, Towhire anlaşmalarının gemilerin belirli bir limandan başka bir limana veya tersaneye çekilmesi amacıyla kurulan anlaşmalar olduğu tespiti ile yukarıda açıklandığı üzere gemi ve deniz trafiği bakamından bir tehlikenin var olduğu tüm bilirkişilerce ortaya konulmuş olmakla birlikte, sözleşmenin incelenmesinden 26. maddede planlanan rotanın “Marmara Ereğlisi/Kocaeli …” olarak kararlaştırıldığı ve sözleşmenin 11/08/2015 tarihinde akdedildiği görülmektedir. Anılan tarihte gemi daha Marmara Ereğlisi’nde limanda bağlı olmalıdır. Keza … … römorkörü 12/08/2015 tarihinde açık denizde mahsur kalan geminin yanına ancak 12/08/2015 tarihinde 23:55’te gelmiştir. Bunun yanında bu sözleşmede geminin Tuzla’ya çekileceği ile ilgili bir kayıt bulunmamakla birlikte varış yeri Kocaeli olarak gösterilmiştir. Dosyaya sunulan … Liman Başkanlığı tarafından verilen Liman Çıkış Belgesi 11/08/2015 tarihinde saat 10:24’te düzenlenmiş olup bu belgede herhangi bir çekme, refakat veya römorkör ile verilecek bir hizmetten de bahsedilmemektedir. Bu nedenlerle ve bilirkişi raporlarındaki tespitler mahkemece de yerinde görülüp benimsendiğinden olayda verilen hizmetin çekme ve refakat hizmetini aştığı ve bir kurtarma hizmetinin söz konusu olduğu kabul edilerek aksi yöndeki davalı itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı tarafça verilen hizmetin kurtarma faaliyeti olduğu kabulü sonrası dosya kapsamında tespiti gereken bir diğer husus ise, davacının bu nedenle tekel hakkının ihlal edilip edilmediği ve buna göre uğradığı zararın (kar mahrumiyeti) hesaplanması hususudur. Yukarıda da bahsedildiği üzere davacı kurumun Kuruluş Ana Statüsü gereği Marmara Denizi’nde tekel hakkının bulunduğu yasal düzenleme gereği ve bu doğrultuda yerleşmiş Yargıtay uygulamaları kapsamında sabit olmakla mahkemece de bu kabul doğrultusunda tazminat hesabı yapılması yoluna gidilmiştir. Dosya kapsamında esasen çekişme de bu noktada toplanmıştır.
Davacı vekili, dava dilekçesi ile tekel hakkının ihlal edilmesi nedeniyle kurumun maruz kaldığı kar kaybını talep etmekle bu talebin hukuken müspet zarar kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Mahkemece de talep müspet zarar olarak yorumlanmakla birlikte, TTK 1305 maddesi gereği hesaplama yapılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yasa hükmü taraflarca belirleme yapılmadığı takdirde uygulanır olmakla davaya konu olayda ise taraflarca belirlenmiş bir fiyat tarifesi olmadığı gibi, davacı vekilince kurtarma faaliyetlerinde kurum tarafından uygulanan ücret tarifesine ilişkin herhangi bir delil de sunulmamıştır. Davacı vekilince, kurum tarafından verilen kurtarma hizmetleri nedeniyle yargı makamlarınca hükmedilen bedellere ilişkin kararlar dosyaya sunulmuş ve bu kararlar ile uygulama gereği olarak kurtarılan değerin %1,25 oranında100.000 USD bedel talep edilmektedir. Ancak TTK 1305/3 maddesi gereği kurtarma ücretinin para olarak saptanacağı, aksi kararlaştırılmadıkça ücretin kurtarılan şeyin değerlerinin bir yüzdesi olarak belirlenemeyeceği düzenlenmekle, mahkemece davacı vekilinin aksi yöndeki hesaplama yöntemi talebi yerinde görülmemiş, hesaplama konusunda da bilirkişi raporu alınması yoluna gidilmiştir.
Bilirkişilerce TTK 1305 maddesi kapsamında hesaplamalar yapılmış olmakla birlikte, farklı tespitler ortaya konulmuştur. Evvela talebe konu hizmetin davacı tarafça fiilen ifa edilmediği kabulü kapsamında ve davacı vekilince de kurtarma faaliyetlerinde uygulanan sabit yahut belirlenebilir bir tarifenin de dosyaya sunulmamasından bahisle, yapılacak hesaplamaların yoruma açık olması ve farklı miktarların tespit edilmiş olması olağandır. Esasen verilen her kurtarma hizmetinde tehlike , hizmetin verildiği durum, gemi ve her olayın ağılığı da farklı olacağından gösterilen gayret de farklı olacağından sabit bir tarifenin bulunmaması da olağan kabul edilmelidir. Bu nedenle TTK 1305 maddesi düzenlemeleri doğrultusunda değerlendirme yapılması gerekmektedir.
-Aracın ve diğer eşyanın kurtarıldıktan sonraki değeri; Davacı tarafından gemi değeri eksper kuruluş tarafından değerlendirilmek suretiyle 3.000,000 Usd, yükün değeri … Liman çıkış belgesinden 3.600 ton motorin piyasa değeri olarak 4,944.313 Usd ve navlun 30.000 Usd olarak toplam değer 7.977.313 Usd tespit edilmiş olup kadri marufunda bulunmuştur.
-Çevre zararının Önlenmesi veya sınırlandırılması için kurtaranın gösterdiği çaba ve beceri; Kurtarmanın Davalı tarafından verilmiş olması sonucu değiştirmemektedir. Kurtaranın gösterdiği çaba ve beceri başarı ile sonuçlanmıştır. Ancak hizmetin davacı tarafından verilmediği de dikkate alınmalıdır.
-Kurtaran tarafından elde edilen başarının derecesi; başarılı bir sonuç elde edilmiş olmakla hizmetin davacı tarafından verilmediği dikkate alınmalıdır.
-Kurtarılan aracın ve içindeki insanların ve eşyanın karşılaştıkları tehlike ile kurtarmaya katılmış olanların kendileri ve araçları için göze aldıkları tehlikenin niteliği ve büyüklüğü; dosyada alınan bilirkişi raporlarında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere olayda sınırlı sayılabilecek bir tehlike söz konusudur. Bu nedenle gerek kurtarılan değerler gerekse göz alınan tehlike sınırlı sayılabilecek bir tehlikedir. Ancak davacı tarafından hizmetin verilmediği dikkate alınmalıdır.
-Aracın, diğer eşyanın ve insan hayatının kurtarılması için kurtaranın gösterdiği çaba ve beceri: Başarı ile sonuçlanmıştır ancak hizmetin davacı tarafından verilmediği dikkate alınmalıdır.
-Kurtaranın harcadığı zaman, yaptığı giderler ve uğradığı zarar; Kurtarma ameliyesinin tam olarak ne kadar sürdüğü dava dosyasına sunulan belgelerden anlaşılamamaktadır. Keza gemi önce Tütünçiftlîk’e çekilmiş, … … Römorkörü …’te beklemiş sonra yine gemiyi çekerek Tuzla tersaneye götürmüştür ve bunların tarihlerini içerebilecek Gemi Makine Güverte jurnalleri ( … ve … …) … ve Tuzla Liman Kayıtları dosyaya sunulmamıştır. Dosyaya sunulan kayıtlarda geminin ne zaman Tütünçiflik’e ve Tuzla’ya intikal ettiği anlaşılamamaktadır. Davacı açısından, kurtarma için harcanan bir zaman olmamakla birlikte, personel istihdam ettiği, ekipmanlarını çalışır halde tutması gerektiği, yatırım yapma zorunluluğu, mevcudiyetini devam ettirmesi açısından masraf yapması gerektiği gibi nedenlerle uğradığı bir kar kaybından ve … botunun çeki işleminin olup olmadığının tespiti için olay mahalline gönderilmesi ve dönüş masraflarından zarar olarak söz edilebilir.
-Kurtaranın yüklendiği sorumluluk rizikosu ve kurtaran ile teçhizatının uğradığı diğer rizikolar: Sınırlı sayılabilecek bir tehlike ve risk söz konusudur ancak davacanın hizmeti vermediği dikkate alınmalıdır.
-Verilen hizmetlerin ne kadar çabuk sağlandığı; Makul sayılacak bir sürede gemiye intikal edildiği anlaşılmaktadır. Eğer gemi yardım talebini davacı kuruluştan yapmış olsa idi daha hızlı hizmet sağlanacağı değerlendirilebilir.
-Kurtarma faaliyetine ayrılmış araçların ve diğer teçhizatın kullanıma hazır
bulundurulmuş ve fiilen kullanılmış olması: Hazır bulunduğu değerlendirilmekle birlikte hizmetin davacı tarafından verilmediği dikkate alınmalıdır.
-Kurtaranın teçhizatının, kurtarmaya hazır olması, etkinliği ile değeri: Hazır ve etkin olduğu değerlendirilmektedir ve bu hizmete göndereceği römorkörler yaklaşık olarak 4 ila 5 milyon USD değerindedir. Ancak hizmetin davacı tarafından verilmediği dikkate alınmalıdır.
Davalı ile dava dışı gemi arasındaki sözleşmede çeki tutarı Marmara Ereğiisi/Kocaeli/…24.500 USD ve KDV olarak belirlenmiş bunun yanında beklemelerde 4 saat serbest süre denizde bekleme 600 USD/saat Limanda Bekleme 300 USD /saat olarak belirlenmiştir. Görüleceği üzere geminin çekilerek varış yeri sözleşmede Kocaeli olarak belli edilmiştir. Bu halde römorkör hem …’te Limanda bekleme yapmış olmalıdır hem de sözleşme dışında ilave olarak Tütünçiftlikten Tuzla’ya ayrı bir hizmet ( kabule göre kurtarma kapsamında) verilmiştir. Bilirkişi raporundaki tespitlere göre davalı şirket sınırlı sayıda ve olayımızda da oldukça eski bir römorkör ile hizmet vermekte olup davacı ise bu konuda bir çok uzman personel istihdam etmekte, yatırımları bakımından ve elinde bulundurduğu modern teçhizat ve ekipman bakımından davalı ile kıyas dahi kabul edilmeyecek bir durumdadır. Eğer davaya konu olayda bir kurtarma söz konusu olmasa idi, normal çeki hizmeti için talep edilebilecek ücretler bilirkişilerce hesaplanmış olup yaklaşık olarak; normal planlı çeki ücreti için talep edilebilecek miktar yaklaşık 12.000 USD+KDV ve 4 saat serbest süre 6 saat limanda bekleme 150 USD/Saat x 6 Saat = 900 USD+ KDV olmak üzere toplamda 12.900 USD+ KDV mertebesinde olacağı belirtilmiştir. Görüleceği üzere davalı planlı bir çeki hizmetine nazaran nerede ise bu ücretlerin iki mislini talep etmiştir ve sunulan sözleşme çerçevesinde bu ücrete Tuzla’ya çekimin ve …’teki beklemenin dahil olmadığı anlaşılmaktadır. Bunun dışında … botunun çeki işleminin olup olmadığını tespit için olay mahalline gönderilmesi ve dönüş masraflarını saat ücreti olarak 300 USD üzerinden tespit etmek gerekmektedir. … botunun 2 saat çalıştığı dosyaya sunulan Ktyı Emniyeti-3 botunun jurnal kayıtlarından anlaşılmaktadır. Bu halde 600 USD ise … botunun çalışması bakımından davacının kaybıdır.
Davacı vekili talebinin hesaplanması kapsamında, sunduğu örnek kararlar doğrultusunda kurtarılan değerin %1,25 ini talep ettiği anlaşılmakla birlikte, hem TTK 1035/3 maddesi gereği hem de örnek kararlardan farklı olarak hizmetin davacı kurum tarafından verilmediği, yukarıda belirtildiği hali ile rizikolara davacının katlanmadığı, kurtarma hizmeti masraflarının davacı kurum tarafından yapılmadığı hususları da dikkate alınarak bu hesaplama benimsenmemiştir. Bu doğrultuda düzenlenen 06/09/2018 tarihli bilirkişi raporu da mahkemece hükümde bu gerekçeyle esas alınmamıştır.
Tehlikenin sınırlı bir tehlike olması, kurtarma için gösterilecek çabanın bilirkişilerce büyük olmayacağının belirtilmesi ve hizmetin fiilen davacı kurum tarafından verilmemiş olması bu nedenle de bir kısım masraf ve risklere davacı kurumun katlanmamış olması nedenleriyle 15/01/2018 tarihli ve 09/12/2020 tarihli bilirkişi raporlarındaki hesaplamalar hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Ancak bilirkişi raporlarındaki KDV miktarı mahkemece dikkate alınmamıştır zira davacı talebi kar kaybı beyanına dayalı müspet zararın tazmini talebi olmakla birlikte bu talep bakımından KDV davacı zararı olarak değerlendirilmemiştir. Açıklanan tüm nedenlerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kısmen kabulü ile 54.955 USD kar mahrumiyetinin dava tarihi olan 19/02/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya dair istemin REDDİNE,
2-Karar harcı olan 11.117,02.TL’den peşin alınan 5.057,34.TL’nin mahsubu ile bakiye 6.059,68.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacının peşin olarak yatırdığı 5.057,34.TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı yargı gider toplamı olan 6.516,80.TL’nin (29,20.TL başvurma harcı, 287,60TL posta gideri ve 6.200,00.TL bilirkişi ücreti olmak üzere) davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 3.580,98.TL’sinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı yargı gider toplamı olan 510,00.TL (10,00.TL posta masrafı, 500,00.TL bilirkişi ücreti olmak üzere) davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 229,75.TL’sinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı için takdir edilen 19.410,66.TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE,
7-Davalı vekili için takdir edilen 16.622,64.TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE,
8-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/01/2021

Katip …

Hakim …
¸e-imzalıdır