Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/452 E. 2019/193 K. 16.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO :2016/452 Esas
KARAR NO :2019/193
DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :16/11/2016
KARAR TARİHİ :16/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taşımaya ilişkin ilgili konşimento asıllarının tamamının davacıda olduğunu, davacının bu konuda verilmiş herhangi bir talimatının veya onayının da bulunmadığı halde taşıma konusu yükün alıcı firmaya teslim edildiğinin öğrenildiğini, konişmento asıllarının göndericide olduğu halde gönderici davacı yükün alıcısına teslimine dair hiçbir talimat verilmediği halde ücreti ödenmeyen yükün alıcısına teslimi sonucu davacının fatura toplamı olan 56.122,50 USD miktarınca zarara uğradığını, zararın giderilmesi için … Noterliği’ndeki ihtarname ile keşide edildiğini, davalıya ihtarname ile verilen süre içinde herhangi bir ödeme yapılmadığını, … Noterliği’nin ihtarnamesi ile hattın Libya limanı acentesinin kendilerine dönüş yapmalarını beklediklerini, bilgi aldıklarında cevap vereceklerinin ifa edildiğini, geçen süre içerisinde hiçbir cevap vermediklerini, davacının zararının da karşılanmadığını, borçlunun itirazının haksız ve kötüniyetli olup alacak likit olmakla borçlunun asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yükün alıcının sorumluluğunda iskeleye tahliye edildiğini, taşımayla ilgili yükümlülüklerinin tahliyeyle birlikte sona erdiğini, davacının göndericisi olduğu yükün Libya’daki alacısına teslim edilip edilmediği alıcının mal bedelini ödeyip ödemediğinin taraflarca bilinmediğini, davacının alıcısıyla olan ticari ilişki ve mal bedelinin ödenmesi hususunun davalıyı ilgilendiren bir husus olmadığını, davacının göndericisi olduğu yükle ilgili yalnızca faturasını sunduğunu, satış sözleşmesini ise sunmadığını, dava dilekçesinden davacı yükünün cıf satım konusu olduğu bu yönden yük sigortasının da davacı tarafça yaptırıldığının anlaşıldığını, konşimento gereği deniz yoluyla taşıma ve iskeleye tahliyeyle taşıyanın konşimento gereği deniz yoluyla taşıma ve iskeleye tahliyeyle taşıyanın konşimento sorumluğunun sona erdiğini, tahliye sonrası malda meydana gelebilecek hasar, zıya vb herhangi bir zararla ilgili mükerrer tazminat talebiyle karşılaşılmaması yönünden davacının yük sigorta detaylarının sunmasını talep ettiklerini, davaya cevap ve itirazları gereği davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini, davalı aleyhindeki haksız icra takibi nedeniyle davacı aleyhinde %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, ücreti vekalet ve yargılama giderlerinin davacı tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Feri müdahale isteminde bulunan … Com. tarafından 09.02.2018 tarihinde sunulan müdahale dilekçesinde; Müvekkilinin Libya’da bulunan ve Türkiye’deki birçok firmayla ticari ilişkisi bulunan saygın bir şirket olduğunu, müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki olduğunu, davaya konu faturadaki malların bir kısmını müvekkilinin aldığını, müvekkil şirketinin davacıdan 36.000,00 USD’lik mal siparişinde bulunduğunu, bunun mukabilinde de ödeme yaptığını, davacının müvekkilinden herhangi bir hak ve alacağının olmadığını, Libya’da karışıklık olduğunu, Libya’da ticarette halen eski usul olan tarafların birbirine sözlü olarak yaptığı anlaşmaların geçerli olduğunu, davacının müvekkili şirketinin güvene dayalı ticaretinde kötü niyetli davrandığını, Ülkelerinde gümrüğe sunulan fatura ile gerçek alış veriş arasında farklılıklar olduğunu, davacının Libya’daki karışıklıktan faydalandığı kanaatinde olduklarını, taraflar arasında yazılı bir anlaşmanın olmadığını, dosyada davacının müvekkili ile yaptığı yazılı bir anlaşmanın olmadığını, müvekkili ile davacı arasında onaylanmış bir proforma da olmadığım, ekli proformayı davacının sunduğunu, müvekkilinin ise teklifi sözlü olarak kabul ettiğini, müvekkilinin davacıya güvenerek gönderdiği proformadaki malların ithalatını istediğini, davacının dava konusu faturadaki malları göndermiş olduğunu iddia ettiğini, ekli proformada görüleceği üzere müvekkilinin aldığı malların adeti ve fiyatının belli olduğunu, proformadaki ürün ile fatura arasındaki ürünler adet olarak ciddi farklılıklar olduğunu ifade ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce aldırılan 09/04/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Yapılan mali incelemelerde, davacının 31.12.2017 tarihi itibarıyla dava dışı şirketten 56.122,50 USD karşılığı 211.680,45 TL alacaklı olduğu, davacının, davaya konu taşıması yapılan ürüne ait dava dışı şirket adına tanzim edilen 17.05.2016 tarih, … seri nolu, 56.122,50 USD bedelli fatura bedeli karşılığı 211.680,45 TL alacaklı olduğu ve mal bedelinin dava dışı şirketten 31.12.2017 tarihi itibarıyla tahsil edilmemiş olduğu, davacı şirketin 2016 / Mayıs ayı dönemine ait bağlı bulunduğu vergi dairesine mal alım ve satımlarına ilişkin düzenlenen Ba/Bs formlarının tetkikinde ise, söz konusu faturanın vergi dairesine bildiriminin yapıldığı, dava dışı müdahil talebinde bulunan … Company firması davaya konu malların bedelinin 36.000 USD olarak davacıya ödendiğini beyan etmiş ise de, söz konusu tutarın davacının ticari defter kayıtlarında dava dışı şirket tarafından bir önceki mal alımına istinaden 13.04.2016 tarihli cari hesap bakiyesine (36.173 USD) istinaden 01.06.2016 tarihinde 36.173 USD olarak aynı tutarda tahsil edildiği, davacının ticari defterlerinde, dava dışı … A.Ş tarafından 21.06.2016 tarihinde tanzim edilen … seri nolu 1.050 USD bedelli faturanın yevmiye defterinde 50.sayfada kayıtlı olduğu ve fatura bedelinin 23.06.2016 tarihinde banka havalesi ile yapılmış olduğu, 31.12.2016 tarihi itibarıyla borç- alacak bakiyesinin bulunmadığı, davacı … Ltd. Şti. tarafından davalı … S.A. aleyhinde … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla 25.10.2016 tarihinde başlatılan icra takibi ile, davaya konu taşıması yapılan ürüne ait dava dışı şirket adına tanzim edilen 17.05.2016 tarih, … seri nolu, 56.122,50 USD bedelli fatura bedelinin tahsilinin talep edildiği, taşıma ilişkisinde düzenlenen senedin TTK m. 1228 f. 3 anlamında nama yazılı bir konişmento niteliğinde olduğu, konişmento uyarınca teslim taahhüdü taşıyana ait olduğundan gönderilenin teslim alma yetkisini kullanıp kullanmadığım, eşyaların akıbetinin ne olduğunu ispat etme külfeti davacının değil davalının üzerinde olduğu, davacı üç asıl nüsha konişmentoyu sunduğu takdirde iddiasım ispat edecek ve eşyanın konişmento ibraz edilmeksizin boşaltma limanında alıcıya teslim edilmiş olduğu, bu olasılıkta davacının uğradığı zararı davalı’nın tazmin etmekle yükümlü olduğu, satış bedelinin mal mukabili ödeneceği yolundaki anlaşma göz önünde tutulduğunda bu teslim şeklinde mal bedelini hiç alamama rizikosu davacı satıcının üzerinde olduğu, davacının bu ödeme şeklinin kararlaştırıldığı satış sözleşmesinde konişmentoyu ibraz etmemesi, karşı tarafın eşyayı teslim alamaması sonucunu doğuracağı, davacının Borçlar Hukuku anlamında zararının olup olmadığı mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir.
Taraf vekillerinin itiraz ve beyanları üzerine bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkemizce aldırılan 02/11/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Kök rapor ile tespit edilen mali inceleme sonuçlarının değişmediği, davacının usulüne uygun ticari defter kayıtlarında; 25.10.2016 İcra ve 31.12.2017 tarihi itibarıyla davaya konu taşıması yapılan ürüne aitdava dışı şirket adına tanzim edilen 17.05.2016 tarih, … seri nolu, 56.122,50 USD bedelli fatura bedeli karşılığı davacının dava dışı şirketten 211,680,45 TL alacaklı olduğu ve davaya konu mal bedelinin dava dışı şirketten 31.12.2017 tarihi itibarıyla tahsil edilmemiş olduğu, teknik inceleme sonrasında yukarıda yer verilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2010/15103 E., 2012/5643 K. ve 9/4/2012 tarihli kararı da göz önünde tutulduğunda kök raporda varılan kanaatine korunduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, açılan davanın itirazın iptali davası olduğu, davacının göndericisi olduğu yükün konişmento asılları kendilerinde olduğu halde davalı taşıyanın boşaltma limanında konişmento ibraz edilmeksizin eşyayı gönderilene teslim ettiği ve bu sebeple satış parasına kavuşamadığını ileri sürerek oluşan zararının tazminini talep ettiği, aldırılan mali müşavir raporunda davaya konu mal bedelinin dava dışı şirketten 31.12.2017 tarihi itibarıyla tahsil edilmemiş olduğunun bildirildiği, davacı tarafça üç asıl konişmento nüshasının mahkememiz kasasına ibraz edildiği, uyuşmazlığa konu olan taşıma senedinin dava-dışı alıcı … Company adına düzenlendiği, taşıma senedinde non-negoitable = devredilemez kaydı yer almadığı, aynı şekilde taşıma senedinin sağ alt köşesinde “One of the Bs/L must be surrendered duly endorsed in exchange for the goods or delivery order = asıl konişmento nüshalarından biri usulüne uygun bir şekilde ciro edilmiş bir şekilde eşya yahut ordino karşılığında sunulmalıdır” ibaresi yer aldığı, senedin TTK m. 1228 f. 3 anlamında nama yazılı bir konişmento niteliğinde olduğu kanaatine varıldığı, taraflar arasındaki satış sözleşmesinde ödeme şekli olarak mal mukabili ödeme kararlaştırıldığı, davacının dosyaya sunduğu belgelerden önceki tarihlerde aynı alıcı ile girdiği satış ilişkisinde vesaik mukabili ödeme şartı konulduğu görüldüğü, uyuşmazlığa konu satışın mal mukabili olduğu, bu ödeme şeklinde ihracatçı, bedelini almadan malı alıcısına gönderdiği, mal mukabili ödemede ihracatçı zamanında malın bedelini alamamak veya mal bedelini hiç alamamak gibi risklerle karşı karşıya olduğu, bilirkişi heyetince dosyaya sunulan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2010/15103 E., 2012/5643 K. ve 9/4/2012 tarihli kararı incelendiğinde de görüleceği üzere bu kararda konişmento ibraz edilmeksizin eşyanın taşıyan tarafından teslim edilmesinde taşıyana karşı tazminat isteminin yöneltilip yöneltilemeyeceği ödeme şeklinin vesaik mukabili yahut mal mukabili olmasına göre farklı farklı şekilde irdelendiği, kararda davalı taşıyanın konişmento aslını teslim almaksızın emtiayı alıcıya teslimi halinde dahi alıcının mal bedelini ödememe imkan ve ihtimalinin mevcudiyeti karşısında davalının salt bu eylemi nedeniyle sözleşmeye aykırı davrandığının kabulü ile sonuca gidilmesinin hatalı görüldüğü, nitekim alıcının konişmento aslını taşıyana sunması ile mal bedelini ödemesi arasında illiyet bağının mevcut olmadığının ifade edildiği göz önüne alınarak davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 2.060,10 TL den karar harcı olan 44,40 TL nin mahsubu ile fazla alınan 2.015,70 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı tarafın yargı gideri toplamı olan 110,90 TL’nin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine,
4-Davalı vekili için takdir edilen 16.184,38 TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/04/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır