Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/377 E. 2019/121 K. 13.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2016/377 Esas
KARAR NO : 2019/121
DAVA : Alacak (Kurtarma Ve Yardımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2014
KARAR TARİHİ : 13/03/2019

Davacı vekili tarafından mahkememize açılan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılara ait Türk bayraklı … isimli teknenin 17/11/2014 tarihinde Yunanistan’ın Kos Adasından Bodrum’a üç adet yolcuyla birlikte hareket ettiğini, saat 13:30 sularında makina arızası nedeniyle geminin sürüklenmeye başladığını, bu nedenle hemen yardım sinyali verdiğini, müvekkili şirkete ait Amerikan bayraklı … isimli teknenin sinyali duyduğunu ve yardım için … teknesine borda ettiğini, daha sonra tekne kaptanı ile yapılan görüşmeler sonucunda makina arızası olduğu ve teknenin başsız kalarak sürüklendiğinin öğrenildiğini, kaptanın kurtarma talebinde bulunduğunu, bunun üzerine … teknesinin … teknesindeki yolcuları alarak tekneyi kendi bordosuna bağlayıp Bodrum Limanı Bitez Koyuna kadar yedekleyip götürerek emniyetli şekilde demirlettiğini, her iki teknenin kaptanları arasında söz konusu olaydan dolayı kurtarma yardım protokolünün düzenlendiğini, protokolde olayın nasıl yaşandığının anlatılarak kurtarma ile ilgili olarak … teknesi donatanının ücret talep etme hakkının saklı tutulduğunu, protokolde ayrıca ihtilaf çıkması halinde İstanbul Deniz İhtisas Mahkemesinin yetkili olduğunun da belirtildiğini, sözleşmeye ek olarak … isimli teknede bulunan yolcuların da olayla ilgili yaşadıklarını anlatan yazılarını tekne kaptanı …’e verdiklerini, kurtarılan teknenin kaptanı … tarafından ayrıca deniz raporunun da tutulduğunu, raporda olayın detaylı şekilde anlatıldığını, müvekkili şirkete ait olan … isimli teknenin tehlike içerisinde bulunan … isimli tekneyi denizde can ve mal koruma hakkındaki kanun kapsamında en kısa zamanda yanaşarak kurtarma ve yardım ameliyesini gerçekleştirdiğini, bu nedenle kurtarma ve yardım ücreti talep etme hakkının doğduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 600.000,00 TL kurtarma ve yardım ücretinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, TTK’nun 1321.maddesi gereğince gemi üzerine kanuni rehin hakkı tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kurtaran … isimli teknenin yaptığı faaliyetin TTK’nun 1298.maddesine uygunluğunun mahkemece tespit edilmesi gerektiğini, ayrıca talep edilen kurtarma ücretinin de kadrimarufunda olup olmadığının bilirkişi marifetiyle tayinini talep ettiklerini, bu koşullarda tespit olunacak ücretten donatanların hisseleri oranında sorumlu olduklarını beyan etmiştir.
2 ve 3 nolu davalılar vekilleri tarafından benzer şekilde savunmalarda bulunularak cevap dilekçelerinde özet olarak; iddia edilen kurtarma faaliyetinin Bodrum Limanına kayıtlı tekne ile ABD bayraklı tekne arasında geçtiğinden mahkemenin yetkili olmadığını, yetkili mahkemenin Bodrum Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, ileri sürülen taleplerin haksız, mesnetsiz ve kötüniyetli olduğunu, yardım ve kurtarma işlemlerinde işlemi yapan gemi veya gemilerin belirli koşulların varlığı halinde tazminat isteme haklarının bulunduğunu, ancak kurtarma ücretinin talep edilebilmesi için tehlike, tehdit, yetersizlik ve hizmet unsurunun bulunması, kaptan onayının olması ve faydalı veya başarılı bir sonucun elde edilmesi gerektiğini, bu unsurların bulunmaması halinde ücret talep edilemeyeceğini, dava konusu edilen yardım faaliyeti ile ilgili söz konusu unsurların hiçbirinin oluşmadığını, zira 17/11/2014 tarihinde hava koşullarında bir olumsuzluk bulunmadığını, … teknesinin yelkenli olması nedeniyle sürüklenme veya hava koşullarından etkilenme ihtimalinin bulunmadığını, arıza söz konusu olsa dahi en fazla 10 dakikada Kos Limanına geri dönme imkanı söz konusu iken teknenin neden Kos Limanına değil de Bodrum’a götürüldüğünün izahtan vareste bir durum yarattığını, bütün bunların yanısıra çekme işlemi değil de kurtarma işlemi nedeniyle bedel talep edilmesinin anlaşılamadığını savunarak davanın yetkisizlik ve esastan reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Dava, davalılara ait gemiye verildiği ileri sürülen kurtarma hizmeti alacağının tahsili istemine ilişkin olup, taraflararasındaki uyuşmazlık kurtarma hizmetinin verildiği ileri sürülen … isimli motor yatın olay günü gerçek bir tehlike altında olup olmadığı, gemiye verilen yardımın TTK’nun 1298.maddesi anlamında kurtarma hizmeti sayılıp sayılamayacağı hususlarına ilişkindir.
Uyuşmazlığın çözümü açısından alınan bilirkişi raporlarından 10/04/2018 tarihli 1.bilirkişi kurulu raporunda; … teknesinin olay günü saat 14:19’da umuma yardım çağrısı yaptığı, saat 14:21’de … teknesinin yardıma cevap verdiği, sahil güvenliğin yardım talepleri olup olmadığı sorusuna … teknesi kaptanı tarafından yardıma ihtiyaçları olmadığı yönünde yanıt verildiği, olay gününe ilişkin hava raporuna göre … teknesinin bulunduğu yerde havanın sakin olduğu, 0,5 ila 1,0 metre maksimum dalga durumunun bulunduğu, dolasıyla hava ve deniz durumunun tehlike yaratacak seviyede olmadığı, … teknesinin makinasının saat 13:50’de stop ettiğinin anlaşıldığı, bu durumda mevcut makinanın veya ikinci makinanın çalıştırmaya uğraşılıp tüm bunlardan netice alınmaz ise yelken ile seyre devam edilmesi yani mevcut imkanların sonuna kadar kullanılmasının denenmesi gerektiği halde makinanın stop olayından kısa bir süre sonra … isimli tekneye halat verilerek … teknesinin çektirilmesinin olağan görükmediği, … teknesinin yelkenli ve çift makina itme gücüne sahip bir tekne olduğu gözönüne alındığında bir motorun stop ettiği durumda diğer motorun devriye alınma imkanının bulunduğu, bunlardan da sonuç alınamaması durumunda yelken ile teknenin bir yere sevk imkanının söz konusu olduğu, öte yandan … tekne kaptanının tekne sahiplerini de durumdan haberdar etmediği, tüm bu hususlar ile hava ve deniz durumu da dikkate alındığında … teknesinin tehlike altında olduğunun söylenemeyeceği, kurtarma yardım olabilmesi için tehlikenin gerçek olması ve kurtarma anında tehlikenin mevcudiyetinin salvor (kurtarıcı) tarafından ispatlanabilir olması gerektiği, tehlikenin derecesinin kurtarma ücreti bakımından önem taşımadığı, buna göre … teknesinin … teknesine sağladığı yardımın kurtarma yardımı değil çekme olarak değerlendirildiği, çekme kaynaklı oluşacak masraflardan ise … teknesinin sahiplerinin sorumlu olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
31/07/2018 tarihli ek raporda da; olay günü havanın sakin olması … teknesinin yelkenli ve çift makina itme gücüne sahip tekne olması gözönüne alındığında bir motorun stop etmesi durumunda diğer motorun devreye alınma durumunun bulunduğu, bunlardan sonuç alınamasa dahi teknenin yelken ile bir yere sevk edilmesinin mümkün olduğu, zira hava ve deniz şartları açısından yelken açmakta bir riskin bulunmadığı, bu nedenle … teknesinin tehlike altında olmadığının değerlendirildiği, bunların yanısıra davacının iddiasının aksine kasım ayının ikinci yarısında turizm sezonu bitmiş olduğundan olay tarihinde tekne trafiğinin fazla olamayacağı, kaldı ki trafiğin fazla olmasının kurtarma faaliyetine doğrudan etkisinin bulunmadığı, makinanın saat 13:50’de arıza yaptığı, … isimli tekneye 14:05’te halat verildiği, 15 dakikalık süreçte makina arızasının giderilemeyeceğine hükmedilip, aynı zamanda yardım çağrısında bulunularak diğer tekneye halat verilmesine anlam verilemediği, zira akıntı ve rüzgar durumuna göre teknenin hangi istikamete doğru sürüklendiğinin dahi analiz edilmeden yardım çağrısının yapılması, tekne sahiplerinin durumdan haberdar edilmemiş olması, teknenin daha yakın olan Kos’a çekilmesi yerine Bodrum Bitez’e çekilmesi gibi nedenler gözönüne alındığında kurtarma faaliyetinin ispata muhtaç olduğunun değerlendirildiği, ayrıca her iki makinanın da arıza yaptığı ve arızanın bozuk yakıt nedeniyle meydana geldiği hususunun da ispata muhtaç olduğu, teknenin 22/11/2014 tarihinde çekilmiş olduğu yalı çiftlik riva tersanesinden dosyaya celbedilen yazıda tekne kendi motorları çalışıp, kendi imkanları ile tersanemiz önüne gelip zincirlemiştir şeklinde beyanın bulunduğu, davacının teknede görev yapan kaptan ve gemicilerin yelken sertifikaları olmadığı, böyle bir sertifika alma zorunluluklarının da bulunmadığı beyanı bulunmakta ise de çarter sefer yapan ve yelkenleri olan bir teknede kendi beyanına göre iki sene boyunca kaptanlık yapan bir kaptanın hem yelkenli bir teknede çalışıyor olması hem de yelken basmayı bilmemesinin söz konusu olamayacağı, yelkenli bir teknede hem yelkenin basılması hem de dümenin kontrol edilmesinin mümkün olduğu, bütün bu hususlar değerlendirildiğinde çekme işleminin dahi keyfiyet içerdiği kanaatine varıldığı, dolayısıyla herhangi bir çekme ücretinin de hak kazanılmadığı, aksinin kabulü halinde Bodrum yönüne giden … teknesinin yedekleme yapmadığı durumda Bodrum’a bir saatte gidebileceğinden yedekleme için harcamış olduğu sürenin bir saat olduğu, teknenin günlük kirasının azami 1.200,00 Euro olduğu kabul edilmesi durumunda bir saatlik çekme süresi için kira kaybından dolayı istenebilecek alacağın 50,00 Euro olduğu ve bir saatlik çekme süresinde harcanan yakıt tutarının da 812,70 TL olarak tespit edildiği belirtilmiştir.
08/01/2019 tarihli 2.bilirkişi kurulu raporunda; dosyaya sunulan belgelerde teknenin yelkenli olduğuna dair bir kayıt bulunmadığı, teknenin yelken donanımı bulunsa dahi bunun kullanılması için denize elverişlilik belgelerinde kullanım müsaadesi ile teknede yeterli donanım ve yeterli sayıda mürettebatın da olması gerektiği, önceki bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere olay günü hava ve deniz durumunun sakin olduğu, … Tarsanesinin mahkemeye gönderdiği 14/02/2017 tarihli yazıda teknenin kendi motorları çalışıp kendi imkanları ile tersaneye geldiğinin bildirildiği, teknenin kaza geçirip motor arızası olduğunun kaptan tarafından söylendiği, tekne karaya çekildikten bir hafta sonra motor ustası tarafından motorlar sökülüp bakım için kendi tamirhanesine götürüldüğü bilgisinin yer aldığı, buna göre teknenin makinalarının arızalı olması halinde kendi imkanlarıyla tersaneye gelebilmesinin mümkün gözükmediği, kurtarma yardım talebinin bir gemi kaptanının üzerinde tüm boyutları ile düşünerek durum değerlendirmesi yaparak vermesi gereken ciddi bir karar olduğu, zira bu talebin sonuçlarının donatan açısından ağır olabileceğinin her gemi kaptanı tarafından bilinebilecek olduğu, çok zorlu hava koşullarında dahi gemi kaptanının yolcu ve mürettebatı gemiden tahliye ettikten sonra muhtemel bir kurtarma yardım talebi için son dakikaya kadar gemide bekleyip, gerekirse gemiyi en son terkettiği, somut olayda havanın sakin olduğu ve teknenin Kos Limanında yeni hareket edip yaklaşık 2 mil mesafede iken yardım çağrısının bulunmasının anlamsız bulunduğu, yakıtını Kos Limanında alan teknenin arıza yaptığı düşünülür ise tekne kaptanının arızanın yakıttan kaynaklanmış olabileceğini düşünmesi halinde böyle bir durumda teknenin 10 mil mesafedeki Bodrum yerine yakında bulunan Kos Limanına çekilmesinin beklenebileceği, teknenin bulunduğu bölge ve koşullar riskli olarak değerlendirilmiş ise en yakın limana geri dönmek yerine mesafe olarak daha uzakta bulunan Bodrum Limanının tercih edilmesinin uygun olmadığı, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünden celbedilen CD kayıtlarının çözümünden 17/11/2014 saat 14:19’da Bodrum VHF telsizi 16.kanaldan … teknesinin umuma yardım çağrısı yaptığı ve … teknesinin de cevap verdiği, saat 14:21’de Bodrum VHF telsiz 16.kanalda … … konuşması yapıldığının anlaşıldığı, oysa ki davacı tarafça tekne makinasının 13:50’de arıza yaptığı, … teknesine de 14:05’de halat verildiği iddia edildiğinden saat 16:19’da umuma yardım çağrısı yapan teknenin daha önce yani 14:05’de diğer tekneye halat vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bütün bu değerlendirmeler sonucunda olayda kurtarma hizmetinin koşullarının sağlanmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dava, kurtarma yardım hizmeti alacağının tahsili istemine ilişkin olup, kurtarma TTK’nun 1298.maddesinde düzenlenmiştir. TTK’nun 1298.madde 1.bendinde “seyrü sefere elverişli sularda tehlikeye uğramış bulunan su aracı veya diğer eşyanın kurtarılması için yapılan her fiil veya hareket kurtarma faaliyeti oluşturur” hükmü düzenlenmiştir.
Davacı tarafça tehlike altında bulunan ve yardım talep eden … teknesine kurtarma hizmeti verildiği iddia edilmekte olup, … teknesinin kaptanının ifadesinden 17/11/2014 günü … isimli teknenin tekne kaptanının yönetiminde 11:50’de Kos Limanından hareket ettiği, limandan 2 mil uzaklaştıktan sonra teknenin makinalarının stop ettiği, bunun üzerine umuma yardım çağrısında bulunulduğu ve saat 14:05’te … isimli tekneye halat verilerek bu teknenin yedeğinde … gemisinin Bodrum’a götürüldüğü anlaşılmaktadır.
Dosyaya celbedilen hava raporlarından olay günü havanın sakin olup, dalga yüksekliğinin 0,5 – 1,0 metre civarında olduğu, dolayısıyla tehlike yaratacak bir deniz ve hava durumunun söz konusu olmadığı, … teknesinin Kos Limanından ayrılıp 2 mil uzaklaştıktan sonra makina arızasının meydana geldiği ileri sürüldüğünden bu durumda gemi kaptanının 2 mil uzaklıktaki Kos Limanına geri dönmek yerine teknenin 10 mil uzaklıktaki Bodrum Limanına götürülmesini tercih etmesinin denizcilik açısından tercih edilir bir durum olmadığı, zira mevcut koşulların riskli görülmesi halinde kaptanın Kos Limanına geri dönmeyi istemesinin beklenebilecek bir durum olduğu, davacı tarafın iddiasının tekne makinasının 13:50’de arıza yaptığı, yardım çağrısından sonra … isimli tekneye 14:05’te halat verildiği yönünde olduğu, oysa ki Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü Telsiz Hizmetleri Genel Müdürlüğünden celbedilen CD kayıtlarının çözümünden, saat 14:19’da … teknesinin umuma yardım çağrısı yaptığı, … teknesinin de bu çağrıya cevap verdiği ve saat 14:21 ‘de Bodrum VHF telsiz 16.kanalda … – … konuşmasının yapıldığının anlaşıldığı, bu durumda … teknesine 14:05’te halat verilmiş olmasının telsiz kayıtları ile çelişkili bir durum yarattığı, yine … Tersanesinin 14/02/2017 tarihli cevabi yazısında … teknesinin Bodrum’a götürülmesinden sonra arızanın giderilmesi için teknenin kendi imkanları ile tersaneye götürüldüğünün anlaşıldığı, bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde … teknesinin … teknesinin yedeğinde Bodrum’a götürülmesinin ve buna bağlı kurtarma iddiasının muvazaalı olduğu dosya kapsamına göre ispatlanamamış olmakla birlikte, … teknesinin olay günü TTK’nun 1288.maddesi kapsamında gerçek bir tehlike altında olduğunun söylenemeyeceği, bu nedenle … teknesinin … teknesinin yardımıyla Bodrum’a götürülmesinin çekme hizmeti olarak kabul edilmesi gerektiği, bu bağlamda davacı tarafın yapılan yardım faaliyetinden dolayı çekme ücreti isteyebileceği kanaatine varılmıştır.
Çekme ücreti açısından 31/07/2018 tarihli ek raporda, davacı tarafın bir saatlik çekme işleminden dolayı … teknesinin günlük kirasının azami 1.200,00 Euro olabileceği kabul edilerek, bir saatin karşılığı olarak 50,00 Euro, bu süre zarfında sarfedilecek yakıt bedeli de 812,70 TL olarak tespit edilmiş olup, davacı Türk Lirası üzerinden alacak talep ettiğinden 50,00 Euro’nun dava tarihindeki kura göre 142,16 TL’ye tekabül ettiği tespit edildiğinden buna göre 812,70 TL + 142,16 TL = 954,87 TL çekme ücretinin istenebileceği sonucuna varıldığından, davanın bu tutar üzerinden kısmen kabulüne, çekme faaliyeti TTK’nun 1320.maddesine göre kanuni rehin hakkı bahşetmediğinden davacı yanın kanuni rehin hakkı talebinin reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABÜLÜ ile 954,87 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazla ilişkin talebin reddine,
2-Koşulları oluşmadığından davacı yanın kanuni rehin hakkı tesis edilmesine ilişkin tdalebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harç tarifesi uyarınca peşin alınan 10.246,50 TL’den karar harcı olan 44,40.-TL’nin mahsubu ile fazla alınan 10.202,10 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
44,40 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.725 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 37.911,80 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 25,20 TL başvurma harcı, 878,75 TL posta talimat gideri, 12.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 12.903,95 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 20,53 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … tarafından yapılan 107,10 TL posta masrafının usul ekonomisi nazara alınarak davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
8-Davalı … tarafından yapılan 103,20 TL posta masrafının usul ekonomisi nazara alınarak davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
9-Davalı … tarafından yapılan 103,00 TL posta masrafının usul ekonomisi nazara alınarak davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
10-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/03/2019

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

TASHİH ŞERHİ

Mahkememizin 13/03/2019 tarihli duruşma tutanağının hüküm kısmına hernekadar “….kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.” yazılmış ise de bu maddenin hüküm kısmından çıkarılarak yerine “Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.” yazılması suretiyle HMK ‘nun 304.maddesi gereğince resen TASHİH olunur. 26/03/2019

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır