Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/333 E. 2019/436 K. 22.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO: 2016/333 Esas
KARAR NO: 2019/436

DAVA : Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/08/2016
KARAR TARİHİ: 22/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 10/07/2015 tarihli ve navlun bedeli 215.000,00 USD olarak belirlenen nakliyat sözleşmesinin imzalanmış olduğunu, sözleşmenin imzalanmasını takiben sözleşme konusu taşımanın … gemisi ile sevkiyatının yapılması için … A.Ş. ile anlaşma imzaladığını, davalı şirket ile yapılan sözleşmede … Limanından yapılacak yükleme tarihlerinin 16-17 Temmuz 2015, Alsancak Limanından yapılacak yükleme tarihlerinin 20-23 Temmuz 2015 olarak belirlendiğini ve bu tarihlerin sırasıyla 20 Temmuz 2015 ve 23-24 Temmuz 2015 olarak revize edildiğini, daha sonra sözleşme ile taraflarca… Limanı için 16-17 Temmuz 2015 olarak belirlenen yükleme tarihinin dava dışı …A.Ş. ile yapılan görüşmelerde 20.07.2016 olarak revize edildiğini, Martaş Limanından yükleme tarihinde bir değişiklik olsa bile Alsancak Limanından yapılacak yükleme tarihlerinde bir değişiklik olmadığını, davalı şirketin yetkilisi ile yapılan 14.07.2016 tarihli e-mail yazışması ile teklif koşullarına uyulmadığı gerekçesiyle sözleşmenin haksız şekilde feshedildiğini, sözleşmenin feshi sonrasında davacı şirketin gemi donatanı ile yaptığı sözleşmeyi feshetmek durumunda kaldığını ve sözleşmenin feshi dolayısıyla 30.000,00 USD ödemek zorunda kaldığını, davalı şirketin zararı tazmin etmemesi sebebiyle davacının 25.02.2016 tarihinde ihtarname çektiğini, davalının ise ihtarnameye cevaben borçlarını inkâr etmek suretiyle zararı ödemekten kaçındığını belirterek 30.000,00 USD tutarında alacağın ve bu alacağa temerrüt tarihinden itibaren işleyecek TC Merkez Bankasını USD dövizine uyguladığı en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanacak faiz ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın, davacı ile davalı arasında imzalanmış 10.07.2015 tarihli Nakliyat Sözleşmesinin davalı şirket tarafından 14.07.2015 tarihinde feshedilmesine ilişkin olduğunu, Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun Deniz Ticareti Kitabı’nda navlun sözleşmelerinden doğan taleplerin 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davalarına Borçlar Kanunu’nun haksız fiile ilişkin hükümlerinin değil TTK’nin taşımaya ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiğini, TTK uyarınca zamanaşımı süresinin 1 yıl olup sözleşmenin fesih tarihinden itibaren dava tarihine kadar bu sürenin dolduğunu ileri sürerek davanın usulden reddini talep etmiştir.
Dava; taraflar arasında anlaşılan deniz taşıma sözleşmesinin zamanında ifa edilmemesi gerekçesiyle sözleşmenin haksız feshi nedeniyle oluşun zararın tazmini talepli alacak davası olduğu; uyuşmazlığın, taraflar arasındaki navlun sözleşmesi uyarınca sözleşmenin haksız feshedilip edilmediği, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılıp açılmadığı, davacının zararı nedeniyle davalının kusur ve sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ile alacak miktarının tespiti hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi Prof. Dr. …’den alınan 27/09/2018 tarihli raporda özetle; davalının sözleşmeyi sona erdirmesine yol açan olgunun tarafların üzerinde mutabık oldukları yükleme tarihlerinin değiştirilmek istenmesi olduğunu, davacının yükleme tarihlerini değiştirmek istemesinin belirlenen tarihte geminin yüklemeye hazır halde olmayacağı anlamını taşıdığını, bu sebeple sözleşmenin sona erdirilmesinin “ haksız” nitelikte sayılmayacağını, mahkeme kanaatinin sözleşmenin haksız biçimde sona erdirildiği yönünde olması halinde; alacağın zamanaşımına uğramış sayılması gerektiğini, alacağın navlun sözleşmesinden kaynaklandığını, TTK.m.1246 uyarınca alacak zamanaşımının 1 yıl olduğunu, davanın bu süreninin sona ermesinden açıldığını belirtmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan 10/05/2019 tarihli ek raporda özetle; dosya içeriğinde yer alan belgelerin değerlendirilmesi neticesinde 14.7.2017 tarihli elektronik posta ile taşımaya ilişkin operasyonun iptal edildiği bilgisine yer verildiğini, bunun sözleşmenin sona erdirildiği anlamını taşımadığını, davacı vekili de dava dilekçesinde esasen bu hususu teyit ettiğini, belirtilen tarihli mail ile sözleşmenin haksız şekilde feshedildiğini dile getirdiğini, fesih tarihinde ilişkin tespitte değişiklik yapılmadığı için zamanaşımı süresinin hesabından da farklılık meydana gelmediğini, Taşıma Sözleşmenin kurulması öncesinde taraflar arasında bir takım yazışmaların yapılmış olduğunun görüldüğünü, bu yazışmalarda işveren tarafından 06 Temmuz 2015 tarihinde hazır olacak ekipmanlar için fiyat teklifinin talep edildiğini, davacı tarafından aynı tarihte gönderilen navlun teklifi ile; Martaş’taki ekipmanların yükleme tarihi olarak 10 Temmuz, İzmir’deki ekipmanların yükleme tarihinin ise 13 Temmuz olduğunun bildirildiğini, 7 Temmuz tarihinde davacı tarafından yükleme tarihlerinin ötelenmek suretiyle değiştirilerek Martaş için 16-17 Temmuz ve İzmir için 20-23 Temmuz yapıldığını, davalı tarafından 16-19 Temmuz tarihlerinde Ramazan Bayramı nedeniyle taşımaya konu malların gümrük v.b resmi işlemlerinin bayram öncesinde yetiştirilmesi işlemlerinin bitirilerek yüklemeye hazır edilmesi gerektiği talebinin yapılmış olduğunu, ve tüm bu yazışmalar sonrasında 10.07.2015 tarihli taşıma sözleşmesi ile … Limanı için 16-17 Temmuz 2015, … Limanı için 20-23 Temmuz 2015 tarihlerinin kabul edildiğini, davacı tarafından taşıma sözleşmesinde belirtilen tarihlerin tahmini tarihler olduğunu (eta: estimated time of arrival), sözleşme 4. madde ile gemi detayları ve tarihlerin işverene e-mail ile bildirileceğini, şayet kesin süreler olsaydı imza edilen sözleşmede tarihlerin davalı şirkete bildirilmesine dair bir sözleşme maddesinin olmayacağını, deniz taşımasının kapsamlı hazırlık gerektirdiğini, uygulamada bu değişikliklerin olağan kabul edildiği belirtilmekte ise de sözleşmede sadece … limanı için tahmini varış tarihi belirtildiğini, sözleşme öncesi yazışmalar ve Ramazan Bayramı nedeniyle yükleme tarihlerinin özellikle de Ramazan Bayramı tarihlerine geliyor olması nedeniyle Martaş yükleme tarihinin değişmeyecek olmasının davacı tarafından kabul edilmiş olduğunu, böylelikle 16-17 Temmuz tarihinin sözleşmeye yazıldığını, aksi halde davalı işverenin bu tarih taahhüdünün yerine getirilememesi durumunda yüklemeye sevk edilmek suretiyle hazır edilen emtianın limanda bekleyecek olması durumunda ilave masraflara katlanması gerekeceği gibi nedenlerle sözleşmeyi yapmama hakkı bulunduğunu, yüklemeye hazır edilen aynı emtianın başka bir gemiye 15/07/2015 tarihinde İstanbul Limanında yüklenmiş olduğunu, feshin haklı sebebe dayandığına yönelik değerlendirmeler karşısında davalının herhangi bir bedel ödeme yükümlülüğü söz konusu olmadığı belirtilmiştir.
Dosyaya sunulan ve taraflar arasında imzalanan taşıma sözleşmesi, yükleme talimatı ile yine taraflar arasında yapılan mail yazışmaları incelendiğinde; davalıya ati emtiaların … Limanından 16-17 Temmuz 2015 tarihlerinde, … Limanı’ndan 20-23 Temmuz 2015 tarihlerinde yüklenmesinin planlandığı ancak bu tarihlerin sırasıyla 20 Temmuz 2015 ve 23-24 Temmuz 2015 olarak revize edildiği, daha sonra sözleşme ile taraflarca … Limanı için 16-17 Temmuz 2015 olarak belirlenen yükleme tarihinin dava dışı … A.Ş. ile yapılan görüşmelerde 20/07/2015 olarak revize edildiği; … Limanından yükleme tarihinde bir değişiklik olsa bile …Liman’ndan yapılacak yükleme tarihlerinde bir değişiklik olmadığı tespit edilmiştir. Davalının yükleme tarihlerinin yalnızca Martaş Limanına yönelik olarak değiştirilmesi buna karşılık Alsancak limanındaki yükleme tarihlerinin aynı kalmasına rağmen, önceden belirlenen tarihlerde yüklemenin yapılabilmesine yönelik olarak başlattığı faaliyetleri dikkate alarak sözleşmenin davalı tarafça 14/07/2015 tarihli mail ile operasyonun iptal edildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır. Bu noktada evvela davalı vekilinin zamanaşımı definin incelenmesi gerekmektedir.
Davalının operasyonun iptalin ilişkin maili, taraflar arasındaki sözeşmenin konusunun deniz taşıması olduğu dikkate alındığında, operasyonun iptali ile taraflar arasındaki sözleşmenin de iptali anlamına geldiği, dolayısıyla davacının beyan ve itirazlarının aksine 14/07/2015 tarihli mail ile sözleşmenin iptal edildiği bir diğer söylemle sözleşmenin feshedildiği anlamına geldiği mahkemece kabul olunmuştur. Zira deniz taşımalarında çok zaman mail yazışmaları ve mail ile verilen talimatlar ile taşıma organizasyonlarının ifa edildiği, mail ile verilen talimatlar üzerinden gerekli iş ve işlemlerin ifa edildiği görülmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları ile de mail yazışmaları ile verilen talimat ve beyanlara sonuçlar yüklenmiştir. Bu hali ile davaya konu zararın doğumu da taraflar arasındaki sözleşmenin feshine dayanmaktadır.
TTK 1246 maddesi gereği navlun sözleşmesinden doğan alacakların 1 yılda zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Buna göre somut olayda sözleşmenin 14/07/2015 tarihinde feshedilmesine karşın davanın 05/08/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmakla davalının zamanaşımı defi yerinde görülerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar davacı vekili 11/10/2016 havale tarihli dilekçesi ile talep edilen zararın navlun sözleşmesinden doğmadığını, haksız fesih nedeniyle uğranılan zararın tazmininin talep edildiğini bu nedenle TTK 1246 maddesi gereği sürenin somut olayda uygulanamayacağını beyan etmişse de, esasen talep edilen zarar taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinden kaynaklanmakla, davacının bu yöndeki beyanlarına itibar olunmamıştır. Ayrıca davacı vekili her ne kadar sözleşmenin 14/07/2015 tarihinde feshedilmediğini, taraflar arasındaki görüşmelerin sonrasında da devam ettiğini belirtmişse de buna ilişkin dosyaya somut bir delil davacı tarafça sunulamamıştır. Ayrıca davacı vekili dava dilekçesinde ise 14/07/2015 tarihli mail ile sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini belirtimiştir. Son olarak davacı vekili 11/10/2016 tarihli dilekçesi ile taleplerinin haksız feshe dayandığını açıkça belirtmekle, sözleşmenin hangi tarihte feshedildiğine ilişkin de davalı tarafça gönderilen mail tarihinden başka herhangi bir tarih de belirtmemişlerdir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin zamanaşımı define yönelik beyanlarına itibar olunmamış ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davanın ZAMANAŞIMI nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 1.550,66 TL den karar harcı olan 44,40 TL nin mahsubu ile fazla alınan 1.506,26 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekili için takdir edilen 10.014,08 TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır