Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/319 E. 2018/374 K. 10.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO:2016/319 Esas
KARAR NO:2018/374

DAVA:Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:03/03/2015
KARAR TARİHİ:10/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında … isimli gemi için sözleşme düzenlenerek davalı tarafından 18-30.12.2013 tarihleri arasında gemiye tamir hizmeti verildiğini, bu hizmetler kapsamında yeni şaft sızdırmazlık salmastrasının gemiye monte edildiğini, tüm işlemler tamamlanıp gemi davalıya ait tersaneden ayrıldıktan bir gün sonra 01/01/2014 tarihinde şaft sızdırmazlık salmastrasında sızıntı olduğunun tespit edildiğini, bu sebeple geminin acilen … ‘dan bulunan … Tersanesine girip havuza alındığını, burada gemiye yeni bir şaft sızdırmazlık salmastrasının monte edilerek akabinde de tekrar klas sörveylerinin yapıldığını, gemiden çıkarılan parçalarda yapılan inceleme sonucunda hazırlanan raporda çıkarılan parçada herhangi bir kusur olmadığını, sızıntının davacı tarafından yapılan çalışmalar sırasında monte edilen parçanın gevşek bırakılması sebebiyle oluştuğunun hem klaz kuruluşu hem de gözetim firması tarafından ayrı ayrı tespit edildiğini, müvekkilinin davalının ağır kusuru ile oluşan söz konusu hasarın giderilmesi hasarın tamiri ve yeni şaft sızdırmazlık salmastrasının takılması için … Tersanesine 36.731,00 Euro, yedek parçalar için … Ltd’ye 14.583,30 Euro, gemi acentesine 3.475,08 USD, sörvey çalışması için … ‘a 7.754,00 USD, sörvey ve gözetim raporu için … …’ye 6.000,00 USD, yakıt tedariki için 12.034,45 USD masraf yaptığını ayrıca 7 gün süre ile gemiyi kullanamadığını, kiraya veremediğini, dolayısıyla 33.194,40 USD kira kaybına uğradığını, tüm bu zararlardan dolayı davalının sorumlu olduğunu, zira gemideki arızanın müvekkili ile davalı arasında akdedilen sözleşme uyarınca davalının sorumluluğunda gerçekleştiğini, söz konusu şaft sızdırmazlık salmastrasının montajının davalı çalışanları tarafından yapıldığını, bu hususun taraflararasında yapılan yazışmalar ile sabit olduğunu, davalının üstlendiği işi gereken dikkat ve özeni göstermeden yerine getirdiğini, sadece bu sebeple dahi davalının müvekkiline karşı sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 132.546,28 USD ‘nin 01/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … gemisinin tersaneden ayrılır ayrılmaz 28/12/2015 tarihinde satılarak 01/01/2014 tarihinden itibaren … ismini aldığını, kayıtlı sahip ve donatanının … Ltd şirketi olduğunu, davacının müvekkili tersane ile yaptığı onarım sözleşmesinin tarafı olsa dahi bu sözleşmeden doğan zarar ve ziyanları talep edemeyeceğini, dolayısıyla davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, hasarın nedeninin davacı şirketin onarım için gerekli olan parçaları orjinal firmasından temin etmemesi parçaların orjinal olmamasından kaynaklandığını, oysa ki sözleşmede parçaların orjinalinin temin edileceğinin şart koşulduğunu, bu nedenle dava konusu zararların muhatabının parçaların temin edildiği, … şirketi olduğunu, dolayısıyla da müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, sözleşmenin 7.maddesinde iş sahibinin temin ettiği parçalardan ve sonuçlardan tersanenin hiçbir şekilde sorumlu olmayacağının hükme bağlandığını, geminin onarımının tamamlanmasından sonra test edilerek 28/12/2013 tarihli gemi mührü ve kaptan imzasını içeren teslim protokolü ile teslim edildiğini, aynı şekilde ödemenin yapılacağının da herhangi bir itiraz olmaksızın iş sahibi ve gemi ilgilileri tarafından taahhüt ve teyit edildiğini, davacının kendisine ait olmayan bir geminin kendi mülkiyetinden çıktıktan sonra kendi adına düzenlenen sörvey raporlarıyla zararını kanıtlamaya çalışması, mülkiyetinde olmayan gemi için kira kaybı talep etmesinin haksız ve sebepsiz zenginleşme sağlamaya yönelik olduğunu savunarak davanın husumet ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; taraflararasında akdedilen 20/11/2013 tarihli gemi tamir sözleşmesi tahtında davalıya ait tersanede tamir ve bakımı yapılan … isimli gemini tersaneden ayrıldıktan bir gün sonra şaft sızdırmazlık salmastrasında sızıntı meydana gelerek arızalanması nedeniyle arızanın giderilmesi için yapılan masraflar, arıza süresi içerisinde harcanan yakıt ve yapılan diğer masraflar ile kira kaybının davalı tersaneden tahsili istemine ilişkindir.
Davacı tarafça arızanın ortaya çıkmasından sonra … Tersanesinde havuza alınan gemiye yeni bir şaft sızdırmazlık salmastrasının monte edildiği, çıkarılan önceki parça üzerinde yapılan incelemeler sonucunda söz konusu parçada herhangi bir kusur olmadığı, sızıntının davacı tarafından yapılan montaj sırasında parçanın gevşek bırakılmasından kaynaklandığının tespit edildiği, bu nedenle arızaya ve bundan kaynaklanan zararlara davacının sebebiyet verdiği ileri sürülürken, davalı taraf ise gemiye tersanede yapılan bakım onarım sırasında takılan şaft sızdırmazlık salmastrasının davacı tarafından temin edildiği, bu nedenle arızanın ve zararların muhatabının parçanın satıcısı olan şirket ile sözleşme hükümleri gereğince davacı gemi donatanı olduğu, davacının sözleşmeye aykırı olarak orjinal parça temin etmediği, gemi tersaneden ayrıldıktan sonra üçüncü bir kişiye satılmış olmasından dolayı davacının söz konusu zararları talep edemeyeceği savunmasında bulunulmuştur.
Dosyaya sunulan belge ve bilgiler ile tarafların beyanlarına göre; … isimli gemiye tamir hizmeti verilmesine ilişkin olarak taraflararasında 20/11/2013 tarihli gemi tamir sözleşmesinin akdedildiği, bu kapsamda davacı donatana ait olan … gemisinin bakım ve onarımının 18/12/2013 – 30/12/2013 tarihleri arasında davalıya ait tersanede yapıldığı, onarım sırasında şaft sızdırmazlık salmastrasının da değiştirildiği, şaft sızdırmazlık salmastrası da dahil kullanılan tüm parçaların davacı donatan tarafından temin edildiği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmayıp dosyada çözümlenmesi gereken hukuki uyuşmazlık, geminin tersaneden ayrılmasından kısa bir süre sonra meydana gelen arızanın neden kaynaklandığı, arızanın meydana gelmesinde davalı tersanenin kusur ve sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, davacının geminin tamiri nedeniyle ortaya çıkan zararları davalılardan talep etme koşullarının oluşup oluşmadığı, tarafların husumet ehliyetlerinin olup olmadığı ve istenebilecek tazminat miktarına ilişkindir.
Dava konusu gemiye ait bilgilerden geminin donatanının 24/03/2010 tarihinden 14/01/2014 tarihine kadar … Ltd şirketi olduğu, geminin işleteninin ise 24/03/2010 tarihinden 13/01/2014 tarihine kadar davacı … Ltd şirketine bırakıldığı, dava konusu arızanın 01/01/2014 tarihinde ortaya çıktığı, dolayısıyla geminin tamir ve bakımının yapıldığı zaman ile tamirden sonra arızanın ortaya çıktığı tarihlerde gemiyi işleten şirketin davacı şirket olduğu dosya kapsamına göre belirli olup, arıza ortaya çıktıktan sonra geminin davacı tarafından başka bir tüzel kişiye satılmasının davacının ayıp nedeniyle uğradığı zararları tazmin etmekteki menfaatini ortadan da kaldırmayacağı düşünüldüğünden davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü açısından konusunda uzman bilirkişilerden alınan 20/04/2017 tarihli birinci bilirkişi raporunda, davalının sözleşme ile üstlendiği gemi tamir hizmetini uygun şekilde yerine getirdiği, tamir sözleşmesinin 7.maddesi uyarınca davacının temin ettiği malzemenin kusurlu olması sebebiyle davalının hatasının olmadığı, yine sözleşmenin 7/3.maddesine göre işin tamamlanmasından sonraki arızalardan tersanenin sorumlu olamayacağı, davalının kendi temin etmediği malzemeden dolayı meydana gelen zararlardan sorumlu tutulamayacağı belirtilmiştir.
13/12/2017 tarihli ikinci bilirkişi raporunda, davalı … şirketinin sözleşmeden doğan borcunu ayıplı bir biçimde ifa ettiği, ayıbın gemi teslim edildikten sonra 01/01/2014 tarihinde ortaya çıktığı ve gizli ayıp niteliği taşıdığı, ayıp ortaya çıktıktan sonra geminin başka bir tüzel kişiye satılmasının davacının ayıp nedeniyle uğradığı zararları tazmin etmekteki menfaatini ortadan kaldırmayacağı, 01/01/2014 tarihinde meydana gelen zararlar davalı tersanenin garanti taahhüdü süresi içerisinde vuku bulsa da davacının garanti hükümlerine başvurmak yerine yüklenicinin eser sözleşmesinden doğan ayıba karşı tekeffül borcuna ilişkin hükümlere başvurmayı tercih ettiği, eser sözleşmesine dair ayıba karşı tekeffül hükümlerinden TBK ‘nun 475/1 ile 475/2.maddesinin yarışan hükümler olduğu ve davacının TBK ‘nun 475/2.maddesinde yer alan genel hükümlere göre tazmin yolunu seçtiği, bu nedenle TBK ‘nun 112.maddesinde yer alan düzenlemelerin devreye gireceği, davacının zararlarının tazmin edilebilmesi için sözleşmeye aykırılık ve zarar unsurunu ispat ettiği, bunun karşısında davalı …’ın sorumluluktan kurtulmak için kusursuzluğunu ispat etmesi gerektiği, davalının kusursuzluğunu ispatlamayamadığı durumda davacının zararlarını tazmin etmekle yükümlü olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Birinci ve ikinci raporlar arasında çelişki meydana geldiğinden, çelişkinin giderilmesi ve tüm uyuşmazlık konularının değerlendirilmesi amacıyla alınan 05/09/2018 tarihli üçüncü bilirkişi raporunda, … tarafından hazırlanan 23/02/2014 tarihli tespit ve inceleme raporunda ulaşılan sonuçlar çerçevesinde dava konusu işin düzgün yapılmadığı belirlenmiş olduğundan davalı tersanenin kusurlu olduğu, davacının geminin uluslararası kurallara göre her türlü bakımının yapılmasına yönelik gerek kullanılan malzeme gerekse yapılan işçiliği denetleyen ve nihayetinde uygundur raporu veren klas kuruluşunun da görev ve sorumluluğunu usulünce yerine getirmediği, dolayısıyla ortaya çıkan zararlar bakımından klas kuruluşunun da kusurlu olduğu, aynı zarardan gerek davalı … şirketi gerekse klas kuruluşunun eşit oranda kusurlu ve müteselsilen sorumlu oldukları, davacı tarafından teslim alınan işin daha sonra geminin kullanımı esnasında yeterli olmadığı tespit edildiğinden ortaya çıkan arızanın gizli ayıp niteliği taşıdığı, bu nedenle davacının 36.731,00 Euro tersane masrafı, 14.583,30 Euro yedek parça bedeli olmak üzere toplam 51.314,30 Euro zararının oluştuğu, tamirat nedeniyle geminin işletilemediği gün sayısının 7 gün olduğu, günlük kira kaybı 4.500,00 USD olduğundan toplam kira kaybının 31.500,00 USD olarak hesaplandığı, ancak kira kaybının gelir kaybı zararı olarak değerlendirilmesi gerektiğinden davacının anılan dönemde bu nitelikte bir geliri elde etme imkanına sahip bulunduğunu, misal olarak o döneme ilişkin bir kiralama teklifinin yapıldığı, ancak kendisinin bu teklifi kabul etme imkanına sahip olmadığını, hukuken kabul edilebilir deliller aracılığıyla ispat etmesi gerektiği, ancak bu durumda kira kaybının istenebileceği değerlendirilmesinde bulunulmuştur.
Geminin tamirine ilişkin sözleşme hukuki niteliği itibariyle TBK ‘nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde bir sözleşmedir. Bu sözleşmelerde yüklenicinin netice sorumluluğu bulunmaktadır. TBK ‘nun 471/1.maddesine göre yüklenici gemideki eksikliği gidermek ve bu işi yaparken iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle hareket etme zorundadır.
… gemisinin davalıya ait tersanede bakım ve onarımı yapılıp, davacıya teslim edildikten sonra 01/01/2014 tarihinde gemide yağ sızıntısı olduğunun tespit edildiği, bu nedenle geminin …’da tersaneye alındığı, davalı … Tersanesinin talebi üzerine … şirketi tarafından yapılan inceleme ve araştırmaların sonucunda düzenlenen 07/01/2014 tarihli raporda, … üretimi olan ve … tarafından da tip olay sertifikası düzenlenen klasın bilgisi ve onayı sonucunda gemiye montajı yapılan sızdırmazlık salmastralarının usulüne uygun olmadığına dair herhangi bir bulgu ve sonuca ulaşılmadığı, raporda salmastraların iki ve üç numaralı çemberlerinin sökülmesinden sonra içerisinde suyla karışık yağ görüldüğü, bunun dışında olması gereken tüm klerens ölçülerinin yeniden ölçülerek uygun değerler içerisinde olduğunun tespitinin yapıldığı, geminin klas kuruluşu olan …’ın 17/01/2014 tarihli raporunda ise “arıza talebi üzerine gemi incelendi, pervane çıkarıldı ve kıç salmastra kaplaması ve kovan söküldü, birinci ve ikinci salmastraların deniz tarafından sıkılması gevşek bulundu, kıç salmastra yenileme ile değiştirildi, şaft kovanı ve grafiti yağ tankı yağ ile dolduruldu ve gemi yüzer hale getirilerek herhangi bir sızıntıya rastlanmadı” tespitlerinde bulunulduğu, … tarafından hazırlanan 23/02/2014 tarihli raporda ise “meydana gelen arıza sebebinin 1 ve 2 numaralı sızdırmazlık halkalarının gevşek olarak bırakılması, şaft kovanı sızdırmazlık sistemindeki halkaların yeterince sıkılmaması sonucunda şafta su girmesine sebebiyet verildiği” belirtilmiştir. Bu durumda, geminin üzerinde yapılan inceleme ve tespitlere dayalı olarak düzenlendiği anlaşılan … raporunun gemi kaptanı, gemi çarkçıbaşısı, davacı şirketin teknik müdürü ve … sörveyi ile yapılan sörveylerden sonra düzenlenmesinin yanısıra sözkonusu rapordaki tespitlerin doğru olmadığı veya işin niteliğine aykırı olduğunu ortaya koyacak başka bir rapor yada delil sunulmadığından burada yapılan tespitlerin maddi vakıa tespiti niteliği taşıdığı kabul edilerek uyuşmazlığın çözümü açısından 23/02/2014 tarihli … raporunun esas alınması gerektiği değerlendirilmiştir.
Bu durumda, davalı şirkete ait tersanede geminin bakım ve onarımının yapıldığı sırada değiştirilen şaft sızdırmazlık salmastralarının montajı sırasında sızdırmazlık halkalarının yeterince sıkılmayıp gevşek bırakılması sonucunda şafta su girmesine sebebiyet verildiği bu nedenle de geminin tersaneden çıkmasından sonraki süreçte yağ sızıntısının meydana geldiği kanaatine varılmıştır.
Söz konusu arızanın geminin kullanılmaya başlanmasından sonra ortaya çıkması nedeniyle gizli ayıp niteliği taşıdığı değerlendirilmiş olup, arızanın 01/01/2014 tarihinde ortaya çıkmasından sonra davalı tersanenin talebi üzerine … şirketi tarafından 4 – 5 Ocak 2014 tarihinde (bu tarih raporda 2013 olarak hatalı yazılmıştır.) rapor düzenlendiği dikkate alındığında davalının arızanın ortaya çıkmasından itibaren 3 gün içerisinde bu durumdan haberdar olduğu kanaatine varılmakla, ayıp ihbarının süresi içerisinde yapıldığı kabul edilmiştir.
Davalı tarafça geminin tamir ve bakımı sırasında değiştirilen tüm parçaların davacı tarafça temin edildiği, dava konusu arızaya teknik parçanın orjinal olmamasının sebep olduğu ileri sürmüş ise de, onarım sırasında kullanılan parçaların davacı donatan tarafından temin edildiği her iki tarafın da kabulünde olup, değiştirilen ve arızanın kaynağını oluşturan şaft sızdırmazlık salmastrasına ilişkin klas kuruluşu …’ın onay sertifikasının bulunduğu, dolasıyla şafta montajı yapılan parçanın … tarafından da onaylı olduğu dikkate alındığında davacının temin ettiği malzemenin kusurlu olduğu yönündeki davalı savunması yerinde görülmemiştir.
TBK ‘nun 475.maddesine göre eserin ayıplı olması durumunda iş sahibine tanınan haklar arasında ayıp sebebiyle uğranılan zararının tazminini talep etme hakkı da bulunmaktadır. İş sahibi ayıp sebebiyle uğramış olduğu zararlarının tazminini uğranılan zarar ile ayıp arasında uygun nedensellik bağı bulunması kaydıyla yükleniciden talep edebilecektir. Uğranılan zarar ile illiyet bağını ispat yükü iş sahibine düşmektedir. Somut olayda, yukarıda açıklandığı üzere davalı tersanenin … gemisine yapmış olduğu bakım onarım sırasında ayıplı iş yaptığı tespit edilmiş olduğundan davacı söz konusu ayıp nedeniyle uğramış olduğu zararlarını TBK ‘nun 475.maddesine göre davalıdan talep edebilecektir.
Dosyaya sunulan belgeler doğrultusunda davacının gemideki arızanın giderilmesi için toplam 36.731,00 Euro tersane masrafı yaptığı, 14.583,30 Euro yedek parça bedeli ödediği anlaşıldığından bu durumda ayıbın giderilmesi konusundaki davacının toplam zararı 51.314,30 Euro olarak tespit edilmiştir. Davacı taraf geminin tamirde kaldığı süre içerisinde elde edemediği kira kaybını da talep etmekte ise de, bu kapsamdaki gelir kaybının tazmini ancak gemiye ilişkin kiralama teklifinin yapıldığı ancak arıza nedeniyle teklifin kabul edilemediğinin belgeleriyle ispatlanması halinde mümkün olabilecek iken davacı taraf bu yönde herhangi bir delil sunmamış olduğundan elde edilemeyen kira kaybına ilişkin tazminat talebi yerinde görülmemiştir.
Yapılan tüm bu değerlendirmeler ışığında davacının … gemisinin davalıya ait tersanede yapılan bakım onarım işlemi sonucunda yapılan işin ayıplı olması nedeniyle maruz kaldığı zararlarını TBK ‘nun 475.maddesi gereğince davalıdan talep edebileceği, ayıp nedeniyle geminin …’da tersaneye alınıp, burada arızanın giderilmesi için ödediği 36.731,00 Euro tersane masrafı ile 14.583,30 Euro yedek parça bedeli olmak üzere toplam 51.314,30 Euro tutarındaki zararının davalı tarafından tazmin edilmesi gerektiği kanaatine varıldığından, bu kanaat ışığında davanın kısmen kabulü ile 51.314,30 Euro’nun dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek Euro faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 51.314,30 Euronun dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek Euro faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 9.901,70 TL harçtan 5.704,85 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4.196,90 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
5.704,85 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 13.047,20 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 17.296,20 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 27,70 TL başvurma harcı, 389,10 TL posta gideri ile 10.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 10.916,80 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 4.737,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 6.000,00 TL bilirkişi ücreti yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 3.396,50 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/10/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …