Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/186 E. 2020/206 K. 05.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2016/186
KARAR NO : 2020/206
DAVA : Tazminat (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/04/2016
KARAR TARİHİ : 05/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın 27-29 Nisan 2015 tarihli … 2015 Africa Kenyatta/Nairobi fuar organizasyonuna katılım için … San. A.Ş ile 02 – 04 Mayıs 2015 tarihli 18. Uluslararası Yapı-İnşaat Fuarı Kenya(Nairobi) fuarı organizasyonuna katılım için … San. Tic. Ltd. Şti ve … San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile sözleşme yaptığını, bu firmalar arasında yapılan fuar organizasyonuna katılım sözleşmeleri gereği müvekkili firmanın 3 firmaya ait fuarda sergilenmek üzere katalog ve numune ürünlerini fuarın gerçekleşeceği adrese nakliyesini geçekleştirip fuar ilgililerine teslim etmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, bu ürünlerin nakliyesi için davalı firma ile taşıma sözleşmesi akdedildiğini, yapılan sözleşme gereğince ürünlerin fuar tarihi olan 27/04/2015 tarihinde önce teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, davalı firma yetkililerince ürünlerin fuara 10 gün önce ulaşmış olacağının, limanlarda takıldığını varsayılırsa bile en geç 3 gün önce teslim edilmiş olacağının taahhüt edildiğini, ancak davalı firma yetkililerince bahsi geçen nakliye senaryosunun gerçekleşmediğini ve ürünlerin fuara yetişemediğini, müvekkilinin doğacak her türlü masrafın kendilerince karşılanması talebini davalı tarafın kabul ettiğini, ancak bu aşamada davalı firmanın sorumsuzca davranıp ürünleri fuara yetiştiremediği gibi geri iadesi işlemlerinde de gerektiği gibi hareket etmediğini ve ürünlerin iade ve teslim işlemlerini gerçekleştirmediğini, davalı firmanın müvekkili firmaya ait yükün taşıma işini (mahrece iade dahil) … Tic. Ltd. Şti’ne yaptırdığını, yük geri geldiğinde davalı firmanın taşıma ücreti konusunda … şirketini müvekkiline yönlendirdiğini, davalı firmanın ürünleri iade aşamasında hiçbir şekilde gerektiği gibi hareket etmediği gibi ürünlerin gümrükte fazla beklemesine sebep olduğunu, bu fazla bekleyişten dolayı ürünlerin liman ve gümrük masraflarının katlandığı ve bu sebeple ürünleri gümrüğe terk ettiğini, müvekkilinin davalı firmanın düzenlediği 17/03/2015 tarih ve … sıra nolu 3.010 USD bedelli faturaya istinaden davalı firmaya 1.000 USD ödeme yaptığını, bu 1.000 USD’nin iade edilmesini ve ödenmeyen 2.010 USD (5.700TL)’1ik kısmı için borçlu olmadıklarının tespitini talep ettiklerini, müvekkilinin davalı firmanın sözleşmeye aykırı hareket etmesi sonucunda ödemek zorunda kaldığı fatura bedeli dahil 7.160,97 TL’nin müvekkiline geri ödenmesini talep ettiklerini, ayrıca müvekkilinin yurtiçi ve yurt dışı fuarcılık sektöründe 11 yıllık bilgi ve birikimiyle hizmet vermesinden dolayı ve davalı firmanın sözleşmeye aykırı hareket etmesi nedeniyle müvekkilinin manen zarar gördüğünü, zor günler geçirdiğini, bu nedenle davalı firmadan 30.000,00TL manevi tazminatın tahsilini talep ettiklerini beyanla, 7.160,97TL maddi tazminat ve 30.000TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine, davalı firmanın düzenlediği 17/03/2015 tarih ve … sıra nolu 3.010 USD bedelli faturanın ödenmeyen 2.010 USD (5.700TL)’lik kısmı için borçlu olmadığının tespiti ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE KARŞI DAVA:
Davalı vekilinin 14.06.2016 tarihlî cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin fiili taşıyıcı olmadığını, iddia edilen dava konusu hasardan sorumluluğunun söz konusu olamayacağını, davacı tarafından iddia edilenin aksine müvekkilinin hiçbir şekilde tazminata esas teşkil eden olayda kusurunun bulunmadığını, meydana gelen olaylardan dava dışı CBI şirketinin sorumlu olduğunu bu sebeple davanın bu şirkete ihbar edilmesi gerektiğini, davacının tazminat taleplerinin TTK hükümleri gereğince zamanaşımına uğradığını, müvekkili tarafından yazılı olarak taahhüt edilmiş bir taşıma süresinin bulunmadığını, davacı tarafa 27-29 Nisan tarihinde yapılacak fuara ürünlerin yetişmesinin mümkün olmadığını, 2-4 Mayıs tarihlerinde yapılacak fuar için de taşımanın en geç hangi tarihte başlaması gerektiğinin açıkça belirtildiğini, taşıma öncesinde davacı tarafa süreçle ilgili bilgilendirme yapılmış olmasına rağmen davacının zamanında yükleme talimatı vermemiş olmasından kaynaklı 2 Mayıs’a yükün yetişmemiş olmasında müvekkilinin hiçbir kusurunun veya sorumluluğunun bulunmadığını, yükün mutad taşıma süresinde taşındığını, yükün mahrece iadesine ilişkin taşımanın müvekkili şirket tarafından yapılmadığını, taşıma hukukunda tazminat ödeme şartları ile ödenecek tazminatın hesaplamalarının ayrıca hüküm altına alındığını, TTK’na göre taşıyıcının sorumluluğu ve tazminatının hesaplanmasının sınırlandırıldığını, dolayısıyla hiçbir şekilde sorumluluğu kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için dahi olsa akdi düşünülse bile, TTK’da taşıyıcının sorumluluğu ve tazminatın hesaplanması açıkça belirtilmiş ve sınırlandırılmış olduğundan davacı tarafından talep edilen zarar miktarına değil, TTK’nun 1186 maddesi hükmü gereğince hesaplanacak tazminat miktarının ödenmesine hükmetmesinin söz konusu olacağını, davacının gerek TTK, gerekse MK ve Usul Kanunu hükümleri gereğince talep ettiği zarar bedelini ispatlamakla yükümlü ise de, davacının iddialarını ispatlayamadığını, davacının malların gecikmesinden dolayı mı Kenya’ya gittiği, yoksa zaten müşterileri ile fuara katılım sözleşmesi imzaladığından bu fuara her halükarda katılacağı konusunun net olmadığını ve netice olarak zarar ile gecikme arasındaki illiyet bağı ortaya konulup somut ve hukuki delillerle davacı tarafından ispatlanamadığını, manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmesi gerektiğini, karşı davaya ilişkin olarak, davacı karşı davalı tarafından ikrar edildiği üzere dava konusu olan taşıma konusunda davacı karşı davalı ile anlaşma yapıldığını ve bu kapsamda davacı karşı davalıya müvekkili tarafından 17/03/2015 tarih ve … sıra numaralı 3,010 USD bedelli fatura düzenlediğini, ancak davacı karşı davalının söz konusu fatura bedelinin 2.010 USD’lik kısmını bugüne kadar ödemediğini, hatta açtığı dava dilekçesinde bu hususu kabul ederek menfi tespit talebinde bulunduğu beyanla, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile 2.010 USD alacaklarını davacı karşı davalıdan tahsiline, gerek esas davada, gerekse karşı davadaki yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı karşı davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
13/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Asıl dava Bakımından; Davacının davalı ile organize ettiği taşımada süre hususunda ve fuar taşıması hususunda gerekli bilgilendirmeyi yaptığı ve talebi ilettiği, taşımanın süreli kararlaştırıldığı, davalının ise bu süre şartı ve fuar taşıması bilgisine karşın alt taşıyanlarla bu şekilde kesin süre ve vade unsurlarına uymaksızın sözleşme yaptığı, bu özensizliğinin yol açtığı gecikme zararlarından davalının sorumlu olduğu, davacının ödediği 1000 USD navlun ve sair masraflarından dolayı 7.160,97 TL maddi zararının somut olaya uygun ve talep edilebilir miktarlar olduğu, davacının manevi tazminat talebi bakımından 3 kat navlunla sınırlı maddi ve manevi tazminata ilişkin sorumluluk hükümleri gözetilerek azami 21.537,87 TL manevi tazminat talep edebileceği; bu miktarın üzerinde talebin yerinde olmadığı, talep edilen manevi tazminat miktarı bakımından davacının şahsi varlığında hiç manevi zarar olmadığı veya daha yüksek manevi zarar olduğu yönlerinde sayın mahkemenin nihai takdir yetkisi bulunduğu, menfi tespit talebi bakımından, ticari defter kayıtlarında işli navlun faturasından bakiye 2.010,00 USD davalı alacağının düştüğü, davacının bu miktarda borcunun bulunmadığını,
Karşı dava bakımından; Davalı-karşı davacının üstlendiği taşımada geciktiği sabit olmakla ve gecikme ile yapılan taşımanın amacına hiç hizmet etmediği gözetilerek, 3.010,00 USD navlun faturasına konu navlun alacağının düştüğü, davacının bakiye alacak iddiasının somut olaya uygun olmadığı, nihai takdir ve değerlendirmenin sayın mahkemeye ait olduğu beyan edilmiştir.
28/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı ile davacı arasındaki sözleşmenin kuruluşu aşamasındaki yazışmalar ve taşıma ilişkisi incelendiğinde davalı tarafından yazılı alarak taahhüt edilmiş bir taşıma süresi bulunmadığı, bu taşımada gecikmenin olağan olduğu, gecikmeden sorumlu olabilmek için gecikmenin haricinde, zarar ile gecikme arasında illiyet bağı ve taşıyıcının kusurunun bulunması gerektiği, gecikmenin mutat olmadığının davacı tarafından yazılı belge ile ispatlandığına dair dosyada bir belge bulunmadığı, ürünlerin gecikmesi sebebi ile fuara gitmek zorunda kaldığı yönündeki davacı beyanının irdelenmesi gerektiği, beyan doğru değil ise gidiş – dönüş uçak bileti tutarı, Kenya’daki konaklama, vize, taksi masrafları gibi masrafların maddi tazminat tutarından tenzil edilmesi, davacının iddia ettiği zararı ispat edebildiğine dair dava dosyasında bir belge bulunmadığı, dava değeri itibariyle davacı talep ettiği zararları ve zararların doğumunu yazılı belge ile ispat etmek zorunda olduğu, herhangi bir masraf yansıtılmadan yükün mahrece iade işlemlerinin yapılması konusunda davacı ile davalı arasında herhangi bir anlaşmanın dava dosyasında bulunmadığı, bakiye navlun 2.010. USD’nin de davacı tarafından davalıya ödenmesi gerektiği beyan edilmiştir.
28/12/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; arz edilen hususlar muvacehesinde davacının itirazlarının kabule mazhar olmadığı, raporlarında belirtilen hususlarda ısrar etmek gerektiği sonucuna varıldığı, takdirin Mahkemeye ait olduğunu beyan edilmiştir.
31/08/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle;Tarafların bir teslim tarihini ETA (tahmini) olarak kararlaştırdığı; teslim tarihinin tahmini olarak kararlaştırılmasının da, taraflar arasında bir teslim tarihi kararlaştırıldığının kabulü bakımından yeterli olduğu; taşıyanın, ETA olarak kararlaştırılan teslim tarihinin aşılması durumunda bundan ileri gelen zararlardan kusuru varsa sorumlu tutulacağı, Mahkeme’nin aksi kanaatte olması durumunda ise, eşyanın somut olayın özelliklerine göre tedbirli bir taşıyandan eşyanın tesliminin makul olarak istenebilecek olan süre içinde de teslim edilememiş olduğu, dava konusu olayda gecikmenin taşıyan tarafından davacıya bildirilmesi karşısında TTK m. 1185/5 uyarınca bir ihbara gerek bulunmadığı, akdi taşıyanın, fiili taşıyan ve onun adamlarının eylemlerinden sorumlu olması (TTK m. 1191/1) dolayısıyla ve kendisinin ve eylemlerinden sorumlu bulunduğu kişilerin kusursuzluğunu ispatlayamamış olması karşısında, davalının gecikme nedeniyle meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, dosyaya bir takım masraf kalemlerine ilişkin fatura, makbuz ve sair belge sunulmuşsa da anılan masraf kalemlerinin gecikme ile illiyet bağı içinde olup olmadığı ve bedellerinin gerçekten ödenip ödenmediği dosya içeriğinden anlaşılamadığından davacının gecikme ile uygun illiyet bağı içinde zarara uğradığı ve bunun miktarını ispatlayamadığı; davacının, dava konusu taşımada gerçekleşen gecikme nedeniyle zarara uğradığı ve bunun miktarını kanıtlaması koşuluyla, davalı taşıyanın bu zarardan sorumluluğunun 3.010 USD ile sınırlı olduğu, olayda TTK m. 1199/1’de düzenlenen hâlin söz konusu olmadığı; bu hâl dışında eşyanın hasara uğramasının yahut geç teslim edilmesinin taşıyanın navlun alacağı üzerinde bir etkisinin bulunmadığını; bu çerçevede taşıyanın navlun sözleşmesi uyarınca hak kazandığı navlun alacağının taşıyana ödenmesi gerektiğini beyan edilmiştir.
Asıl davanın, davalı tarafından üstlenilen taşıma işleminin gerçekleştirilmemesi nedeniyle oluştuğu belirtilen maddi zararlar ve manevi tazminatın tahsili ile davalıya 3.010,-USD bedelli faturadan borçlu bulunmadığının tespitine ilişkin olduğu, karşı davanın ise, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesi gereğince düzenlenen 2.010,-USD bedelli fatura bedelinin tahsili talebine ilişkin olduğu, uyuşmazlık konusunun, asıl davada davalının pasif husumet ehliyetinin olup olduğu, davanın zamanışımına uğrayıp uğramadığı, davacının zararı mevcut ise miktarı, davalının zarardan sorumlu olup olmadığı, kaşı davada ise taraflar arasındaki anlaşma gereği düzenlenen 2.010,-USD bedelli faturadan davalının borçlu bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmış, asıl davada davalı tarafın zamanaşımı itirazının TTK nun 1246.maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı itibariyle, davacı taraf bir organizasyon firması olup, davalı deniz taşıma organize eden şirket ile 27-29 Nisan ve 02-04 Mayıs 2015 tarihlerinde Kenya’da düzenlenecek fuar ile ilgili materyallerin taşınması konusunda aralarında anlaşmışlar, davalı taşımayı dava dışı-ihbar olunan CBI firması ile organize etmiş, CBI firması da fiili taşıyan Maersk Line firması ile konteyner taşımasını organize etmiş, emtia … numaralı konteyner ile taşınmıştır. Taşıma sözleşmesi iki deniz taşıması aktarması ve takiben demiryolu taşımasını içeren, TTK 902/1 fıkra gereğince değişik tür araçlar ile yapılan taşıma sözleşmesi olarak kurulmuş ve taahhüt edilmiş ise de, demiryolu taşımasının hiç gerçekleşmediği, yalnızca deniz taşımalarının gerçekleştiği görülmekle ve deniz taşımalarını takiben davacının gecikme iddiasında bulunduğu ve ürünlerin iadesini istediği anlaşılmakla, TTK m. 903 açık hükmü uyarınca uyuşmazlığa TTK’nın Dördüncü Kitap değil, Beşinci Kitap hükümleri uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır. Teslimde gecikme TTK 1178 /2 ve 4. fıkralarda düzenlenmiş olup, TTK. 1178/2 fıkra uyarınca taşıyanın, eşyanın zıyaı veya hasarından yahut geç tesliminden doğan zararlardan, zıya, hasar veya teslimde gecikmenin, eşyanın taşıyanın hâkimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olması şartıyla sorumlu olacağı hüküm altına alınmış, teslimde gecikme aynı hükmün dördüncü fıkrasında, “Eşya, navlun sözleşmesinde belirlenen boşaltma limanında açıkça kararlaştırılmış olan süre veya açıkça kararlaştırılmış bir süre yoksa, olayın özelliklerine göre tedbirli bir taşıyandan eşyanın tesliminin makul olarak istenebileceği süre içinde teslim edilmediği takdirde teslimde gecikme olduğu varsayılır.” şeklinde ifade edilmiş olup, uyuşmazlıkta navlun sözleşmesinde açıkça bir sürenin kararlaştırılıp kararlaştırılmadığı değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki e-posta yazışmalarının incelenmesinden, taşıma şartlarının müzakeresi safhasında yükün varış tarihinin üzerinde özellikle durulduğu; fuara yetişebilmesi için ne şekilde bir organizasyon yapılması gerektiğinin görüşüldüğü, davalı şirket yetkilisi … ‘ın …’ya gönderdiği 25/02/2015 tarihli e-postada “20 Nisan civarı bir varış için 40 günlük tt ‘yi göz önünde bulundurarak kalkış tarihinin 10. hafta cut off’lu ve kalkışlı bir gemi olması gerektiğini düşünüyorum. Bu durumda yük önümüzdeki hafta yüklenebilir fakat belirttiğim gibi çift aktarmalı olmasından dolayı varış tarihinde sapma yaşanması olasıdır.” ifadesinden, yine davalı şirket yetkilisi … ‘ın …’ya gönderdiği 04/03/2015 tarihli e-postada “geminin destinasyonlara göre tahmini varış tarihi aşağıdaki gibidir: … 18.04.2015; Nairobi 21.04.2015 Bu senaryoda zaten fuardan 10 gün önce malzemeler ulaşmış oluyor. Limanlarda takıldığını varsayarsak en geç üç gün önce teslim edilmiş olacak.” ifadelerinden tarafların bir teslim tarihi kararlaştırıldı, ancak bunun tahmini olarak kararlaştırıldığı, belli bir tarih aralığında gerçekleşecek fuarda sergilenmek amacıyla taşınan yükler için belli bir teslim tarihi kararlaştırılmamasının hayatın olağan akışına aykırı olacağı, taşımanın amacının yüklerin fuarda sergilenmesi olduğu ve taşımanın fuar tarihine göre planlanmasının olağan olduğu, teslim tarihinin tahmini olarak kararlaştırılmasının da, taraflar arasında bir teslim tarihi kararlaştırıldığının kabulü bakımından yeterli kabul edilebileceği değerlendirilerek, bu teslim tarihinin aşıldığı, geç teslimin söz konusu olduğu kanaatine varılmış olup, her halükarda aksinin kabulü halinde dahi, TTK 1178/4 uyarınca eşyanın olayın özelliklerine göre tedbirli bir taşıyandan eşyanın tesliminin makul olarak istenebileceği süre içinde teslim edilip edilmediği değerlendirildiğinde, dava konusu taşımanın, eşyaların belli tarihte gerçekleştirilecek bir fuarda sergilenmesi amacıyla yapıldığı yani makul sürenin tespitinde de fuar tarihlerinin dikkate alınması dikkate alındığında, dosya kapsamında taşıma süreçlerinde seyir esnasında umulmayan bir halin gecikmeye neden olduğu yönünde bir iddia veya delil bulunmadığı, taşımanın beklenilen ve taşıyan tarafından bilinen veya bilinebilecek koşullar içerisinde gerçekleştirildiği, dolayısıyla davalı taşıyanın yükleme limanında zamanında uygun konteyner temin etmek ve … Limanında trene yer ayırtmak hususlarında özensiz davrandığı, taşıyanın süre planlamalarında isabetli olamadığı, özellikle … sefer sürelerinin makul ve ortalama sefer sürelerinin üzerinde, yaklaşık dokuz gün gecikme ile seferlerin düşük hızlarda gerçekleştirildiği, taşıyanın yükleme ve aktarmalarda yeterli özeni gösteremediği ve davaya konu taşımanın makul süre içinde gerçekleştirilemediği kanaatiyle,TTK. 1185/5. fıkra uyarınca eşyanın teslimindeki gecikmenin, gönderilen tarafından, onun kendisine teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak altmış gün içinde taşıyana yazılı olarak bildirilmesi gerektiği dosyaya sunulan ve davalı şirket yetkilisi … tarafından davacı şirket yetkilisine gönderilen 30/04/2015 tarihli e-postada yer alan “…bu akşam yüklenebilse bile ancak 2 Mayıs’ta varabilecektir. Orada da gümrük işlemi göreceğinden fuara yetişme imkânı olmayacaktır ve davalı şirket yetkilisi … tarafından davacı şirket yetkilisine gönderilen 11.5.2015 tarihli e-postada yer alan “… konteyneriniz … planlanan tarihte Nairobi’ye taşınamamıştır.” ifadeleri karşısında dava konusu olayda gecikmenin taşıyan tarafından davacıya bildirildiği bu çerçevede TTK1185/5. fıkra uyarınca bir ihbara gerek bulunmadığı, TTK 1179/l. Fıkra gereğince, taşıyanın, kendisinin veya adamlarının kastından ya da ihmalinden ileri gelmeyen zararlardan sorumlu olmadığı, zararın, kendisinin ya da adamlarının kast veya ihmalinden ileri gelmediğini ispat yükünün taşıyana ait olduğu, zıya, hasar yahut gecikmeye sebebiyet veren olay eşya taşıyanın hakimiyetinde iken meydana gelmiş ise, zararın taşıyanın ya da adamlarının kusurundan ileri geldiği ve taşıyanın bundan sorumlu bulunduğunun karine olarak kabul edileceği, taşıyanın, sorumluluktan kurtulmak için anılan karineyi çürütmesi gerektiği, dosya kapsamı itibariyle, davalı akdi taşıyanın, fiili taşıyan ve onun adamlarının eylemlerinden sorumlu olması (TTK m. 1191/1) dolayısıyla, kendisinin ve eylemlerinden sorumlu bulunduğu kişilerin kusursuzluğunu ispatlayamamış olmasınedeniyle davalının gecikme nedeniyle meydana gelen zarardan sorumlu olacağı, taşımayı konu eşyanın geç teslim edilmesi durumunda taşıyanın tazmin yükümlülüğünün kapsamına geç teslimle uygun illiyet bağı içindeki tüm zararların dahil olacağı, dosyaya davacı tarafından bir takım masraf kalemlerine ilişkin fatura, makbuz ve sair belge sunulmuşsa da anılan masraf kalemlerinin gecikme ile illiyet bağı içinde olup olmadığı ve bedellerinin gerçekten ödenip ödenmediğinin dosya içeriğinden anlaşılamaması nedeni ile davacının gecikme ile uygun illiyet bağı içinde zarara uğradığını ve bunun miktarını ispatlayamaması nedeniyle maddi tazminat davasının, TBK’nun 58 maddesinde öngörülen manevi tazminat şartlarının oluşmadığı dikkate alınarak, dava konusu taşımanın zamanında gerçekleşmemesi nedeniyle kişilik haklarının zarara uğradığının ispatlanamaması nedeniyle manevi tazminat davasının, eşyanın hasara uğraması yahut geç teslim edilmesinin taşıyanın navlun alacağı üzerinde bir etkisi olmadığı, dolayısıyla taşıyan davalının navlun sözleşmesi uyarınca hak kazandığı navlun alacağının davalıya ödenmesi gerektiği kanaatiyle menfi tespit davasının, sonuç olarak asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Karşı dava açısından, TTK 1199/1. Maddesinde ” boşaltma süresinin sonuna kadar bir kaza sonucunda zıyaa uğrayan eşya için navlun ödenmez ve peşin ödenmiş ise geri alınır. Navlun götürü kararlaştırılmış ise eşyanın bir kısmının zıyaı, navlunun o oranda indirilmesini istemeye hak verir.” hükmüne yer verildiği, bu durum dışında eşyanın hasara uğraması yahut geç teslim edilmesinin taşıyanın navlun alacağı üzerinde bir etkisi olmadığı kanaatiyle, taşıyanın navlun sözleşmesi uyarınca hak kazandığı navlun alacağının taşıyana ödenmesi gerektiği sonucuna varılarak, bakiye navlun alacağının ödenmesine ilişkin karşı davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
ASIL DAVA YÖNÜNDEN:
1-Davacı-karşı davalının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 731,96 TL den karar harcı olan 54,40 TL nin mahsubu ile fazla alınan 677,56 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacı-karşı davalıya iadesine,
3-Davalı vekili için takdir edilen 6.371,92 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN :
1-Davalı-karşı davacının davasının KABULÜ ile, 2.010 USD alacağın 14/06/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a md ve fıkrası gereğince işleyecek faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
2-Karar harcı olan 402,50 TL’den peşin alınan 100,21 TL’nin mahsubu ile bakiye 302,29 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan (129,41 TL ilk harç 212,50 TL posta ücreti ve 3.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam) 3.541,91 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekili için takdir edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır