Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/11 E. 2018/215 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
ESAS NO :2016/11 Esas
KARAR NO :2018/215
DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:08/01/2016
KARAR TARİHİ:22/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesin özetle; Müvekkili şirketin, ….’in …’de acentesi olarak faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete sağlanmakta olan nezaret (gözetim) hizmetini konu edinen ve ihtilafsız şekilde yıllardır devam eden cari hesap ilişkisi kapsamında en son olarak davalıya 2015 yılının Mart ayına kadar gönderilen faturaların tahsil edildiğini, bu tarihten sonra davalının aniden ödemeleri durdurması nedeniyle müvekkili şirketin haklı alacaklarının tahsil edilemediğini, davacı şirketin vermiş olduğu nezaret hizmetini konu edinen faturaları ve ilgili alacağı gösterir cari hesap ekstrelerini, iki ayrı ihtarname ekinde usulüne uygun şekilde davalıya tebliğ ettiğini, Faturaların ödenmemesi üzerine İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla bir ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının, borca ve hatta imzaya itiraz ettiğini, müvekkili şirketin muaccel alacaklarının tahsilini engelleme gayesiyle davalı şirket tarafından ileri sürülen bu itirazın haksız olup, delilleri ile de ispat olunacağı üzere iptale mahkûm olduğunu, çekişmeli alacak bakımından faturalara konu nezaret hizmetinin, davalıya sağlandığını ve bugün dahi sağlanmakta olduğunu, davacı şirketin faturaya konu hizmetleri vermiş olduğunun, dolayısıyla alacağın varlığının Sayın Mahkeme huzurunda hizmetin verildiğine dair yazışmalar ve resmi belgeler, Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği’nin konu hakkındaki yazılı görüşü ile birlikte tarafların ticari defterleri ile ispat edileceğini, davacı şirketin sağlamakta olduğu ve davalı tarafından itiraz konusu edilen nezaret hizmetinin, konsorsiyum / “….” anlaşmaları kapsamında; bir gemide birden fazla acenteye ait yükün taşınması halinde, geminin operasyonundan sorumlu acente tarafından gemide bulunan yüklerin takip edilmesi için ifa edilen çeşitli hizmetleri kapsadığını, nezaret ücreti hakkındaki talepler bakımından, Yargıtay’ın hizmetin varlığı yönünden bir inceleme yapılması ve nihayet ücretin ödenmesi yönünde hüküm edilmesini teminen içtihat oluşturduğunu, bu minvalde, emsal içtihatlarının birinde Yargıtay’ın nezaret hizmetinin kanıtlanması için gözetim raporlarının imza karşılığında teslim alınmasını yeterli gördüğünü, bu bakımdan müvekkili şirket ile davalı şirket arasında yapılan ve davalıya verilen nezaret hizmetinin ifasına ilişkin yazışmaların hizmetin kabul edildiğini tevsik ettiğini, sunulacak olan söz konusu yazışmalar ışığında, borçlunun iddialarının gerçeği yansıtmadığının açıkça ortaya konulacağını, müşterek olarak yük taşınması söz konusu olduğunda geminin operasyonundan sorumlu acente tarafından sadece kendi yükü için değil, aynı zamanda diğer acentelere ait yükler için de çeşitli takip işlemlerini gerçekleştirme sorumluluğunun bulunduğunu, ticari hayatın doğal akışının, gemi acentelerinin yapılan bu takip işlemleri için nezaret ücretinin tahakkuk etmesini gerektirdiğini, nitekim, Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği’nin bilhassa bu konuya ilişkin tanzim etmiş olduğu yazılı mütalaası ile de bu durumun tartışmadan vareste olduğunu, bu hizmeti vermenin müvekkili şirketin tercihine bağlı olmayıp, Gümrük Müsteşarlığı ve bağlı birimlerinin gemi ile ilgili olarak sadece gemi acentesini muhatap olarak kabul etmesinden doğan bir zorunluluk olduğunu, davalı şirketin konteynerlerinin bulunduğu gemilerle ilgili olarak davacı şirketin Gümrük ve Liman İdaresi nezdinde muhatap alındığına dair belgeleri de sunduklarını, diğer yandan, müvekkili şirketin haklı alacağını konu edinen icra takibine karşı salt kötü niyetle itirazda bulunan davalının, bizzat operasyonundan sorumlu olduğu …. gemisi söz konusu olduğunda, kendi verdiği nezaret hizmeti karşılığında davacı şirketi faturalandırdığını ve ücretinin tahsilini de sağlamış olduğunu önemle vurgulamak istediklerini, ödeme emrine itiraz dilekçesinde, salt kötü niyetle borcun tamamına itiraz edilmesinin yanı sıra, hangi gerekçe ile ve hangi belge altındaki imzanın konu edildiğinin belirsiz şekilde imzaya dahi itiraz edildiğinin görüldüğünü, ödeme emrine itirazda matbu bir metin kullanıldığı ve yalnızca haksız şekilde takibin durdurulmasının hedeflendiğinin anlaşıldığını, öyle ki ABD Doları üzerinden takip açılmasına karşın TL faiz işletildiği yönünde gerçek dışı bir iddiaya da yer verildiğinin görüldüğünü, müvekkili şirket tarafından verilmiş olduğu sabit bulunan hizmetlere karşılık, taraflar arasında süre giden ticari ilişki kapsamında mutabık kalınan ücret üzerinden kesilmiş bulunan faturaların varlığı karşısında, alacağın likit olduğunun aşikar olduğunu, alacağın varlığı ve miktarının açık olmasına karşın davalı tarafından ileri sürülen itirazın haksız ve kötü niyetli şekilde icra takibinin sonuçlanmasını geciktirmek amacıyla işleme konulduğunu belirterek itirazın iptaline, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte takibin devamına, borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ve davalı şirketin taşıma işleri ve gemi acenteliği faaliyeti icra ettiğini, davalı müvekkilinin, yabancı donatan … Şirketi’nin acentesi olduğunu, davacının ise yabancı donatan …. … şirketinin …’deki acentesi olduğunu, donatanlar/gemi işletme müteahhitleri arasında zaman zaman …. anlaşmalarının yapıldığını, …. anlaşmalarının bir geminin taşıma kapasitesini paylaşma konusunda yapılan nispeten son yıllarda gelişen bir uygulama olduğunu, esasen birbirlerine rakip olan Okyanus nakliyecileri tarafından donatan veya gemi işletme müteahhidi olarak işlettikleri gemilerdeki yerlerin paylaşılması şeklinde yapıldığını, genelde belli bir rotada ticaret yapan benzer boyutlardaki gemileri işleten birden fazla işletmecinin birbirlerinin çalıştırdığı gemilerde yer paylaşmak üzere uzlaşmakta olduğunu, ….da birliğe katılan her bir işletene birlikteki gemilerin taşıma kapasitesinin belirli bir kısmından yararlanma hakkı verildiğini, geminin sefer ve yönetiminin o gemiyi işletenin elinde kalmaya devam ettiğini, genellikle, birliğe dahil olan gemilerdeki tüm alanın, donatan/gemi işletme müteahhitleri arasında her bir işletmecinin birliğe katıldıkları alanla orantılı olarak paylaşıldığını, konteyner gemilerindeki alanın genellikle “yer” (slot) bazında tahsis edildiğini, böylece gemideki alanın daha verimli kullanılmakta ve işletme maliyetlerinin düşürülmekte olduğunu, bu uygulamada her bir işletmecinin kendi pazarlama faaliyetlerini sürdürdüğünü, kendi adına yük rezervasyonu yaptığını ve kendi müşterilerine hizmet verdiğini, keza her bir işletmecinin kendi konteynerlerinin yükleme ve boşaltma hizmetlerini yerine getirdiğini, birliği oluşturan işletenlerin yerel acentelerinin de hizmetlerini doğrudan doğruya temsi ettikleri işletene verdiklerini, müvekkilinin acente olarak temsil ettiği donatan … Şirketi’nin davacının acente olarak temsil ettiği …. … Şirketi ile onun lokasyonundan yararlanma konusunda anlaştığını ve 21.02.2015 tarihinde … Limanına gelen … sefer sayılı … gemisinden itibaren, 4 donatan tarafından oluşturulan yeni … servisine dahil olduğunu, müvekkilinin bu servisi oluşturan donatanların …’deki acenteleri ile aralarında nezaret ücreti ödenmesi konusunda herhangi bir anlaşma olmadığını, keza müvekkilinin donatanı tarafından, donatanın nezaret ücreti ödeyeceği konusunda müvekkiline hiçbir bilgi verilmediğini, husumet itirazlarının olduğunu, davacının … servisini paylaşan işletenlerin (donatan/gemi işletme müteahhidi) acentelerinin verdikleri nezaret hizmetleri karşılığında servisteki diğer işletenlerin acentelerinden alacaklı olduklarını iddia ile iş bu davayı açmış bulunduğunu, oysaki gemi acentelik hizmetlerinin borçlusu geminin sahibi, kaptanı, işleteni ve kiracısı olduğunu, ödenecek ücretlerin miktarı, alacaklısı, borçlusu hakkındaki ücret tarifesi hükümlerinin emredici nitelikte olup davacının taleplerinin tarifeye açıkça aykırı olduğunu, davacı tarafın, davalı acente ile onun temsil ettiği donatanı birbirine karıştırdığını, davacı tarafından davalıya yükleme ve tahliyede konteyner nezaret hizmeti verilmediğini, davalının davacıdan böyle bir hizmet verilmesi yönünde bir talebinin olmadığını, davacının nezaret ücretlerine ilişkin beyan ve iddialarının Gemi Acentelik Hizmetleri Ücret Tarifesine İlişkin Tebliğ’e açıkça aykırı olduğunu, davalının imzaya itirazının da haklı ve meşru olduğunu, zira davacının acentelik nezaret ücreti talep ettiğini, oysaki acenteliğin ancak bir sözleşme ilişkisi ile olabileceğini, halbuki davacı ile davalı arasında hiçbir acentelik anlaşmasının olmadığını, icra takibine taraflar arasında bu konuda imzalanmış herhangi bir sözleşmenin ekli olmadığını, bu itibarla imzaya itirazlarının meşru ve haklı bir nedene dayalı olduğunu, davalının icra inkar tazminatı talebinin de haksız ve yasaya aykırı olduğunu, davacının kötü niyetli olup kötü niyet tazminatına mahkumiyetinin gerektiğini, taraflar arasında … konsorsiyumu için nezaret ücreti ödenmesine ilişkin bir anlaşma olmadığını, bu nedenle davacı faturalarına … 19. Noterliği eliyle keşide ettikleri 18.06.2015 tarih, … yevmiye no.lu ve aynı Noterliğin 14.07.2015 tarih, … yevmiye no.lu ihtarnameleri ile itiraz edilerek fatura asıllarının davacıya iade edildiğini, taraflar arasında ücretin ödenmesi ve miktarı konusunda bir anlaşma olmadığı için davacı faturalarının yasal dayanağının olmadığını, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiğini, bu itibarla ortada likit bir alacak bulunmayıp, dava konusu alacağın likit olduğu yönündeki davacı iddiasının yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle davalının icra inkar tazminatı talebinin de haksız ve yasaya aykırı olup, reddinin gerektiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin acente olduğunu, …. anlaşmasına taraf olmadığını, davalı ile davacı arasında hiçbir acentelik anlaşması bulunmadığını bildiğini, buna rağmen kendi müvekkiline ait gemiye verdiği hizmetlerin bedelini kötü niyetle, haksız ve hukuka aykırı olarak …. anlaşmasına katılan donatanlardan birisinin acentesi olan müvekkilinden talep ettiğini ileri belirterek davanın reddini, kötü niyetli davacının asgari %20 oranında kötü niyet tazminatına mahkumiyetini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tespit olunan hukuki uyuşmazlık kapsamında aldırılan 20.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak, tarafların aktif ve pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, davalının icra dosyasına konu alacak nedeni ile borçlu olmadığı kanaatine ulaşıldığı, ancak mahkemenin aksine hükmetmesi durumunda ise hesabı ve açıklaması yapılan tutarın kabul edilebileceği kanaatine ulaşıldığının bildirildiği, 07.03.2018 taraf itirazları kapsamında aldırılan 07.03.2018 tarihli ek raporda ise, kök raporlarında varılan sonuçları değiştirecek bir durum olmadığı kanaatine ulaşıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, davanın konusunun, davacı tarafından davalıya sağlanmakta olduğu iddia olunan nezaret hizmeti bedellerinden davalının sorumlu olup olmadığı noktalarında toplandığı, alanında uzman bilirkişi heyetince varılan ve mahkememizce de itibar olunan kanaate göre, arada herhangi bir …. anlaşmasının olmadığı taşımalarda dahi … ( … ) denilen ve Türkçeye liman elleçleme masrafları olarak tercüme edilen ve taşıtanlar açısından navluna ilave bir bedel getiren …’nin içeriği konusunda uygulamada tam bir mutabakat olmadığı, … veya tahliye /Yükleme limanında oluşan diğer bütün yerel masraflar, taşıyandan taşıyana fiyat ve içerik farkları gösterdiği, ihracat sırasında … masraflarının, dolu bir konteynırın, liman kapısından girdiği andan konteynırın da gemiye yüklenmesi işlemi de dahil olmak suretiyle, taşıyıcı firmanın liman işletmecisinden aldığı hizmetler karşılığında taşıyıcı firma tarafından liman işletmecisine ödenen masraflar olarak nitelendirildiği, ithalat sırasında … masraflarının ise dolu konteynırın gemiden tahliye edilmesi de dahil olmak üzere, limanın kapısından çıktığı ana kadar, taşıyıcı firmanın liman işletmecisinden aldığı hizmetler karşılığında taşıyıcı firma tarafından liman işletmecisine ödenen masraflar olarak nitelendirildiği, liman işletmesi tarafından konteynere verilen her türlü aktarma, taşıma, indirme/ bindirme, serme, istife koyma/ istiften alma, transfer, “shifting” nezaret vb. verilen tüm hizmetler … kapsamında olduğu ve bunların taşıyanlar tarafından lokal masraflar içinde de taşıtanlara fatura edildiği, konteynerin gemiden tahliyesi yüklenmesi veya konteynerin nezaret ücreti gibi kalemler esasen …. kapsamı içinde olmasına rağmen bunların farklı hatlarda farklı şekillerde fatura edildiğinin görüldüğü, davamızda çekişme konusu olan hususun Konteynere verildiği ileri sürülen nezaret hizmeti ile ilgili olup davacı vekili bu hizmetin ” konsorsiyum / “….” anlaşmaları kapsamında bir gemide birden fazla acenteye ait yükün taşınması halinde, geminin operasyonundan sorumlu acente tarafından gemide bulunan yüklerin takip edilmesi için ifa edilen çeşitli hizmetleri kapsadığını ifade ettiği, bu hizmetlerin zaten donatanı temsil eden acentenin yapması gereken hizmetler kapsamında olup fiilen davacı acentenin konteynerlerin sahaya indirilmesi elleçlenmesi veya gemiye yüklenmesi esnasında bir gözetim hizmeti vermediği anlaşıldığı, teknik bilirkişi heyetine göre, uygulamada hiç bir denizcilik acentesinin özel liman işletmelerinde konteynerlerin sahaya indirilmesi elleçlenmesi veya gemiye yüklenmesi esnasında konteynerin veya geminin yanına gelerek bu işlemlere nezaret etmediklerini, bu hizmetin uygulamada fiilen liman işletmesi tarafından verilen bir hizmet olduğunu ifade ettikleri, taraflar arasındaki slot anlaşmasında FIOS kaydı olduğu, bu nedenle konteynerin gemiden tahliyesi ve nezaret dahil Liman hizmetleri ile ilgili ödemeleri davalı yanın liman işletmesine yapması gerektiği, yine taraflar arasındaki slot anlaşması gereği lashing, unlashing, twistlock ve mesai hizmetleri ücretleri ile ordino bedellerinin davalı tarafından donatana/ acentesi davacıya ödenmesi gerekmekte olup bu kalemler üzerinde zaten davalının bir itirazı bulunmadığı, davacı vekilinin iddiasının aksine SLOT sözleşmesinin taraflarının davanın davacısı ve davalısı olmadığı, SLOT anlaşmasının taraflarının yüke özen borcunu vurguladığı, davalı vekili …. anlaşmalarıyla oluşturulan konsorsiyumların şartlarının birbirinden farklı olup bir serviste acenteler arasında ücret alınması ve verilmesi konusunda anlaşmaya varılırken bir diğerinde böyle bir anlaşma bulunmadığından nezaret ücretinin ödenmediğini ileri sürerek , … Gemi Acenteliği ile ilgili örneği dava dosyasına sunmuş …’dan gelen cevapta nezaret ücretinin fatura edilmediğinin anlaşıldığı, arada bir SLOT sözleşmesinin olması kayıtsız şartsız Nezaret Ücreti alınacağı anlamı taşımadığı, uygulamada yapılan slot anlaşmalarda örneğin navlun ücreti daha düşük tutulurken ilave olarak konteyner nezaret ücreti konulmuş olabileceği, her anlaşmanın kendi taraflarını bağlayacağı ve olayımızda taraflar arasındaki slot anlaşmasında konteyner nezaret ücretine yer verilmediği gibi uygulamada bu hizmet özel liman işletmelerinde (olayımızda …) bizzat liman işletmesi tarafından verildiği kanaatine varılmakla davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın kötüniyetli olduğu tespit olunamadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davacı tarafın kötüniyetli olduğu tespit olunamadığından kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 1.147,59TL den karar harcı olan 35,90 TL nin mahsubu ile fazla alınan 1.111,69 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 10.351,47 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 84,50 TL mahkeme masrafının davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/05/2018

Katip e-imzalıdır Hakim e-imzalıdır