Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/78 E. 2021/281 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO :2015/78 Esas
KARAR NO :2021/281

DAVA :Tazminat
DAVA TARİHİ :10/12/2013
KARAR TARİHİ :17/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Deniz taşımacılığı alanında iştigal eden davalı şirketin, sektörde yaygın olduğu üzere yurtdışında kurduğu şirketler üzerinden yabancı bayraklı gemilerle ticari faaliyette bulunmakta olduğunu, müvekkili, davalı şirketin donatanı / armatörü / işleteni olduğu ancak resmi kayıtlarda yabancı bir şirketin gözüken ve yabancı bayraklı olan … adlı gemide 01.01.2013 tarihinde gemi adamı olarak çalışmaya başladığını, bu geminin 30.03.2013 tarihinde Umman açıklarında yanarak battığını, müvekkili ve diğer gemi personelinin, sabah saat 5 sıralarında başlayan yangını söndürmek için büyük çaba sarf etmişlerse de. 3 saat sonra gemi su almaya ve yan yatmaya başlayınca, saat 8’de kurtarma filikalarına geçtiklerini, SOS sinyali üzerine saat 11-12 sıralarında …’ne bağlı… savaş gemince kurtarıldıklarını olay nedeniyle müvekkilinin gemideki tüm eşyalarının yok olduğunu, deniz taşıma işinde gemiadamı olarak çalışan müvekkilinin İşK m.4 uyarınca İş Kanunu kapsamında olmadığı ve görev saptığı gemi de yabancı bayraklı olmakla Deniz İş Kanunundan yararlanmadığının açık olduğunu, Taraflar arasındaki hukuki ilişkide uygulanacak düzenlemenin Tiirk Borçlar Kanunun iş sözleşmesine dair m. 3 93 vd. hükümleri olduğunu, Her ne kadar müvekkili görev yaptığı … adlı gemi resmi kayıtlarda yabancı şirket adına kayıtlı ise de müvekkilinin davalı şirket tarafından işe alındığını, ücretlerinin davalı şirket tarafından ödendiğini, davalı şirketin dava konusu alacaktan sorumlu olduğunu, gemide yangın ve sonrasında batma olayında, müvekkilinin gerek yangınla mücadele gerekse kurtarılmayı beklediği sırada, büyük bir ölüm korkusu yaşadığını Okyanusun ortasında bu şekilde ölüm korkusu yaşan birisinin ruh sağlığını bozulmamasını mümkün olmadığını, bu olay nedeniyle travma yaşayan ve ruh sağlığı bozulan müvekkilinin tedavi için sağlık kuruluşuna başvurduğunu, doktorun travma sonrası stres bozukluğu teşhisi koyduğunu ve ilaç tedavisine başladığını, müvekkilini gemi adamı olarak çalışmayı bıraktığını ki istese de, mevzuat gereği şu aşamada çalışmasının olanaklı olmadığını, bilindiği üzere ilgili mevzuat gereği gemi adamları için altı avlık periyotlarda gemi adamı olarak çalışabilirliğine ilişkin doktor raporu alınması gerektiğini, davalı, işverenin işçiyi gözetme borcu ve özellikle de iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüğü kapsamında, müvekkilinin yaşadığı bu travma nedeniyle ruh sağlığının bozulmasından sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere, müvekkilinin batan gemide yok olan kişisel eşyaları için şimdilik 2.000 TL. maddi tazminatın ve ayrıca 40.000 TL manevi tazminatın 30.03.2013 olay tarihinden İtibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Dava dilekçesinden, dava konusu ihtilafın, yabancı bir şirketin maliki olduğu ve yabancı bayraklı … isimli geminin yangın sebebiyle batması hadisesinden doğduğunun anlaşılmakta olduğunu, Bunun yanı sıra. yine davacının iddialarından, Davacı ile sözleşen kişinin, aynı zamanda ” … gemisinin maliki olan. … uyruklu … LTD. olduğunun anlaşıldığını, davacının atıfta bulunduğu 02 Ocak 2013 tarihli sözleşmenin de Davacı ile … arasında akdedidildiğini, dolayısıyla. davacının müvekkili ile akdettiği her hangi bir sözleşme olmamakla, müvekkiline her hangi bir talep yöneltmek için her hangi bir sıfatının bulunmadığını ve aktif husumeti olmadığını, diğer taraftan, müvekkili ile davacı arasında hiç bir sözleşme akdedilmemiş olması nedeniyle müvekkiline karşı yöneltilmiş taleplerin pasif husumet nedeniyle de reddedilmesi gerektiğini, davacı vekilinin olayın başlaması ile davacının gemiyi terk etmesi arasında 3 saat olduğunu belirttiğini, Davacı beyanına göre. olayın neredeyse 10 saat sürdüğünü kısa bir sürede ve şok etkisi ile gerçekleşmediğini, kaldı ki, Davacı’nın hiç bir bedensel zarara uğramadığı veya hayati tehlike geçirmediği bir hadisenin söz konusu olduğunu, davacının iddialarını Hizmet Sözleşmesi değil fakat haksız Hile Dayandığı düşünülse bile haksız fiil den dolayı sorumluluk için: hukuka aykırı bir iiil. zarar ve fiil ile zarar arasında illiyet bağı olması gerektiğini, dava konusu hadisenin … gemisinin batması olduğunu, davacı tarafından geminin batmasına Müvekkilinin kendi kusurlu / hukuka aykırı liili ile sebebiyet verdiğine dair hiç bir iddia ileri sürülmediği gibi bu yönde bir delilde sunulmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili … ın davalının işleteni olduğu … bayraklı … numaralı “…” adlı gemide 01/01/2013 tarihinde güverte lostromosu olarak çalışmaya başladığını, müvekkiline aylık 1.700-USD nin yanısıra 6 aylık çalışması karşılığı 1 aylık ücreti tutarında ikramiyenin verileceğininde kararlaştırıldığı 30/03/2013 tarihinde … doğu sahillerinin 150 mil açığında bulunurken sabah saat 05.00 civarında geminin bacasında yangın başladığını yangını söndürmek için büyük gayret sarfedildiğini ancak 08.00 sıralarında geminin su almaya ve neticesinde yan yatmaya başladığını yaşanan ölüm kalım savaşı sonrası kurtarma filikalarına geçilmiş , verilen SOS sinyali sonrasında bölgeye gelen gemilerce kurtarılmış ancak sonrasında “… ” aldı geminin alabora olup battığını, gemide yaşanan yangın sonrasında batma olayında müvekkilinin gerek yangınla mücadelede gerekse filikada kurtarılmayı beklediği sırada büyük bir ölüm korkusu yaşadığını, müvekkilinin bu kazada üzerine atfedilecek bir kusuru bulunmamakta olduğunu belirterek, açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile tahkikat sonucunda müvekkilinin uğradığı zararın değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sürekli iş göremezlikten doğan zararlarına karşılık 5.000 TL nin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, sözkonusu geminin yanarak batması olayının 30/03/2013 tarihinde meydana geldiğini davacı tarafından mahkememizin 2015/78 E. Sayılı dosyası ile müvekkili şirket’e karşı davacı’nın gemide kaybolan kişisel eşyaları için maddi ve travma yaşaması ve ruh sağlığının bozulması nedeniyle manevi tazminat talepli olarak açılan davanın 10/12/2013 tarihinde ikame edildiğini, 10/12/2013 tarihinde huzurdaki davanın da konusu olan travma olayı bilinmekte olmasına rağmen bugüne kadar herhangibir başvuruda bulunmadığını, bu nedenle davanın zararın, haksız eylemin ve zararı ve tazminat sorumlusunun öğrenilmesinden sonra HMK uyarınca belirtilen iki yıllık zamanaşımı süresi içinde ikame edilmemesi nedeniyle davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesini, mahkememizin 2015/78 E. Sayılı dosyası nezdinde ikame ettiği davada maddi tazminat talebini belirsiz alacak olarak ikame ettiği de göz önüne alındığında her iki davada da talep edilen maddi tazminat talebinin aynı olduğunun açık olduğunu, HMK madde 114/ı uyarınca ” aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması ” nın düzenlendiğini, davacı tarafından aynı huzurdaki mahkememizde tekrar ikame edildiği dikkate alındığında esas hakkında inceleyemeye geçilmeden önce derdest dava nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini ayrıca somut olayda müvekkili şirketin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmiş olduğunu, yangının meydana gelmesinde herhangibir kusuru bulunmadığını, davacının bu yönde bir delilinin de bulunmadığını, geminin yanması olayının önceden öngörülemez ve kaçınılmaz bir durum olduğundan mücbir sebebin varlığı ile nedensellik bağının kesildiğini ve müvekkili şirkete hiçbir kusur izafe edilemeyeceğinin kabulü gerektiğini belirterek, açıklanan nedenlerle dosyanın esasına yönelik incelemeye geçilmesinden önce davanın zamanaşımı, derdestlik, husumet yönünden incelenmesine ve davanın usulden reddine karar verilmesine, mahkeme tarafından aksi görüş olması durumunda olayın mücbir bir sebepten kaynaklanması ve müvekkili şirkete atfedilecek herhangibir kusurun olmaması nedeniyle davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde; 05/05/2014 tarih … esas, … karar sayılı kararı uyarınca görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiş ve yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizin 11/04/2016 tarihli 2016/12 esas, 2016/150 karar sayılı kararı uyarınca Mahkememizin 2016/12 Esas sayılı dosyası ile yine mahkememizin 2015/78 Esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili yönden irtibat bulunduğundan dosyaların HMK’nın 166/1. Maddesi gereğince birleştirilmesine, bundan sonraki yargılama işlemlerinin İstanbul 17 ATM’NİN 2015/78 Esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 1. bilirkişi raporunda özetle;Davacının Aktif ve Davalının pasif husumet ehliyetleri bulunduğunu, dava dosyasına sunulan bilgi ve belgeler kapsamında ne davacının ne de davalının dava konusu olay ile ilgili bir kusuru ihmali yada hatası olduğu yönünde kanaat oluşturmak mümkün olmadığı, mahkemenin davalının sorumluluğuna hükmetmesi durumunda davacı malul …’ın 30.03.2013 tarihinde geçirmiş olduğu kaza sonucu, 6 ay iyileşme süresi – Geçici îş Göremezlik zararının 11.898,00 USD olduğu, ve sürekli iş göremezlik- efor kaybının ise % 22 maluliyet oranı ile 94.005,84 USD olduğu ve davacının toplam zararının 105.903,84 USD olabileceği, davacının talep ettiği 7.932 USD maddi tazminat ve 40.000 TL manevi tazminatının mahkemenin takdirinde olacağı belirtilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi 2. Raporunda özetle; Yangının gemi personeli tarafından kasıtlı olarak çıkartıldığına ve geminin bilerek batırıldığına dair somut bir delile rastlanılmadığı, olayın gerçekleştiği 30.03.2013 tarihinde … isimli geminin bayrak ve klas sertifikalarının geçerli oldukları görülmekle, geminin denize, yola ve yüke elverişli olduğu davacı …’ın hadisenin gerçekleştiği 30.03.2013 tarihinden 4 ay sonra 30.07.2013 tarihinde periyodik sağlık muayenesine girdiği ve muayene neticesinde sağlık durumunun denizde çalışmaya elverişli olduğu tespit edilerek 30.07.2013 tarihine kadar geçerli” Gemiadamı Olur Sağlık Raporu” düzenlendiği ve bu tarihten itibaren de 18.10.2019 tarihine kadar yapılan tüm periyodik sağlık muayeneleri sonucunda da gemide çalışmasına engel bir durumun bulunmadığı ve kaza sonrasında da değişik gemicilik şirketlerinde güverte lostromosu olarak çalışmaya devam ettiği, meydana gelen hadisede davalı gemi işletmesinin bir kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Mahkememizce aldırılan Adli Tıp Raporunda özetle; Musa oğlu, 03/01/1970 doğumlu …’ın 30/03/2013 tarihinde geçirmiş olduğu gemi yangınına bağlı gelişen yaralanmasının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup1 kabul edilerekGr1 I(16Aa…….45)A%49×3/7=%21 E cetveline göre %22(yüzdeyirmiiki)oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş olduğu belirtilmiştir.
TANIK … BEYANINDA; Ben davacı …’ı iki ay kadar müddetle davalı şirkette birlikte çalışmam nedeniyle tanırım, halen de ben davalı … A.Ş.’de çalışmaktayım, … ile birlikte tam olarak hatırlayamıyorum 2013 yılı nisanında, içinde bulunduğumuz … isimli gemi Umman açıklarında battı, bu kazada yaralanan ya da ölen olmadı, tüm mürettebat gemi kaptanının emri ile üzerinde ne varsa onlarla birlikte kurtarma botlarına binerek gemiyi terk ettik, ben kaza yapan gemide 4. Kaptan olarak görevliydim, Murat ise güverte reisi olarak görev yapardı, kazadan sonra ben şirketin başka gemilerinde görev yaptım, …’ın ise kaza sonrası çalışıp çalışmadığını bilmiyorum, çünkü kazadan sonra aynı gemide görev yapmadık, Murat şirkete ait bir başka gemide çalıştıysa bu hususu ben bilemem, kaza yaptığımız batan gemide güverte reisi olarak çalışan o tarihte hatırladığım kadarıyla 2200 USD dolar aylık alıyordu, fazla çalışma izin ücretleri gibi ücretlerle birlikte bu rakam 2400 USD ila 2500 USD arasında gelmekteydi, daha önce söylediğim gibi kaza sonrasına ilişkin …’ın durumu hakkında bir bilgim yoktur, dava konusu hakkında benimle görüşmedi, tanık olarak yazdıracağını da söylemedi, tanıklık ücreti istemiyorum, başkaca bir bilgim yoktur, dedi.
Olayın meydana geliş şekli; Türkiye’den yüklemiş olduğu çelik yükünü Umman’a götürmekte olan … adlı gemi 30.03.2013 tarihinde Umman doğu sahillerinin yaklaşık 140 mil açığında seyir halindeyken geminin makine dairesinde saat 05.30 sularında başlayan yangın sonrasında yangının kontrol altına alınamaması nedeniyle saat 08.00 de gemi  kaptanı tarafından gemiyi terk emrinin verildiği ve 21 kişilik mürettebatın tamamının filikalara binerek gemiden ayrıldığı, bilahare geminin 03.04.2013 tarihinde 20° 12,942′ N ve 061° 26 02′ E koordinatlarında kıç taraftan suya gömülerek tamamen battığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu uyuşmazlık, olay tarihinde anılan gemide güverte lostromosu olarak görev yapan davacı …’ın meydana gelen olay nedeniyle yaşadığı travma sonrası stres bozukluğu teşhisi konularak ilaç tedavisine başladığı ve gemi adamı olarak çalışmayı bıraktığı, istese de mevzuat gereği şu aşamada çalışmasının mümkün olmadığı bu nedenle ruh sağlığının bozulmasından sorumlu tuttuğu davalı şirkete asıl davada maddi ve manevi tazminat, birleşen davada ise sürekli iş göremezlikten kaynaklı zararlarını talep ettiği alacak davasından ibarettir.
Dosyaya sunulan 23/08/2019 ile 05/03/2020 tarihli bilirkişi raporlarındaki tespitler mahkemece denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş olup, dayandıkları gerekçeler ile ulaştıkları tespitler mahkemece dosya kapsamı ve deliller ile uyumlu bulunduğundan bilirkişi raporları karara esas alınarak hüküm tesis edilmiştir.
Dava dosyasına davalı ile … arasında yapılmş iş sözleşmesi sunulmuştur. Bu sözleşmede davacının çalışacağı gemi … olarak tarif edilmiş olup dosyaya sunulan davacı delili dekontlara göre davalının hesabından ancak … adlı firma açıklaması ile davalıya ödemeler yapılmıştır. Yine … bank -… Şubesi’nden temin edilerek dosyaya davacı delili sunulan dekontlarda … açıklaması ile yapılan davalı şirket hesabından davacının eşine ödemeler yapıldığı yine …A.Ş.’nin hesabından davacının eşinin hesabına gönderildiği anlaşılmıştır. Davacı delili olarak sunulan … A.Ş. ise ekte sunulan Ticaret Sicil Memurluğu kayıtlarına göre davalı şirket ile aynı adreste mukim olup ve her iki şirket yetkilisinin … olduğu, davacının ücret ödemelerinin davalı şirket tarafından ve devamında ise aynı açıklama ile davalı ile aynı adreste ve yöneticileri aynı kişiler olan …A.Ş. tarafından yapıldığı görülmüştür. Yine …’nun gemilerini Malta bayrağı altında çalıştırdığına dair basın açıklamaları, Equasis kayıtları da ve denizcilik piyasasındaki uygulamalar da dikkate alındığında davalının pasif husumet ehliyetine davacının ise aktif husumet ehliyeti bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davalı taraf birleşen dava açısından zaman aşımı itirazında bulunmuş ise de, 6098 sayılı TBK’nın 72. Ve 146. Maddelerinde 10 yıllık zaman aşımı süresi belirlendiğinden, dava konusu alacağın kanunla daha kısa bir zaman aşımı süresine bağlanmadığı anlaşıldığından, bu itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava dosyasında bulunan Gemi sertifikaları ve Klas kayıtlan incelenmiş olup, olay tarihinde geminin tüm sertifikalarının geçerli oldukları geminin klasının devam etmekte olduğu, diğer bir ifade ile … isimli geminin hadisenin gerçekleştiği 30.03.2013 tarihinde denize, yola ve yüke elverişli olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekilinin, geminin davalı … Yönetim Kurulu Balkanı tarafıncan verilen talimatla batırıldığına dair iddialarına ilişkin olarak Mahkememizin 26.09.2019 tarihli ara celsesinde 1 nolu ara karar ile; ” bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere İngiltere ve … Yüksek Adalet Mahkemesi’nde görülen davada verilen karar iş bu davamızın özellikle kusur tespiti yönünden etkili olacağından davalı tarafa Ekim 2016 tarihinde verilen yabancı mahkeme ilamını ve temyiz kararının kesinleşme şerhi ile birlikte sunmak üzere 1 aylık süre verilmesine” karar verildiği; bilahare 19.12.2019 tarihinde yapılan ara celsede ise, geçen celsede istenen yabancı mahkeme ilamının ve temyiz kararının davalı tarafça dosyaya sunulmamış olduğu görülmüştür. Dava dosyasına geminin Klas kayıtları da sunulmuş bu kayıtlarda incelenmiştir. Geminin denize elverişliliğini düşürecek herhangi bir klas kaydı dosyaya sunulan belgelerde gözükmemektedir. Açıklanan nedenler, dava dosyasına sunulan bilgi ve belgeler kapsamında gemideki yangının davalının bir kusuru ihmali sonucu çıktığı söylenemez . Yine dava dosyasına sunulan bilgi ve belgeler kapsamında yangın veya yangın sonrasında davacının da bir kusuru olduğu söylenemeyecektir. Bu sebeple çok daha teknik bilgi belge ve araştırmalar içerdiği düşünülen İngiltere Temyiz Mahkemesi’nin vereceği karar ile davalının olayda kusurunun ya da ihmalinin bulunup bulunmadığı yönünde bir kanaat oluşturulabileceği düşünülmektedir. Ne var ki İngiltere Temyiz Mahkemesi’nin vereceği karar dava dosyasına sunulmamıştır. Her ne kadar davacı vekilince davalı tarafa … Yüksek Mahkemesinin kararını sunmak üzere HMK 220 uyarınca kesin süre verilmesini talep etmiş ise de daha önce bu hususta davalı tarafa süre verildiği, ancak davalı tarafça verilen sürede ara kararın yerine getirilmediği ve 20. celse alınan beyanında da mahkeme kararlarının ellerinde bulunmadığını ifade etmeleri karşısında yeniden davalı vekiline süre verilmesine yer olmadığı kararı verildiği, mahkeme kararının sunulmaması neticesinin mahkemece değerlendirilmesi neticesinde, mevcut hali ile ne davacının ne de davalının dava konusu olay ile ilgili bir kusuru ihmali yada hatası olduğu yönünde mahkememizce bir kanaate varmak mümkün olmamıştır. Davalının bir kusuru hatası veya ihmali tespit edilemediğinden davacının tazminat veya alacak talep hakkının doğmayacağı sonucu ortaya çıkmaktadır.
Dosya münderecatında yapılan incelemeler neticesinde gemide meydana gelen yangın ve batma hadisesine ilişkin olarak düzenlenmiş tek somut raporun, …’da mukim … isimli hukuk bürosuna sunulmak üzere” …” isimli araştırma firması tarafından İngilizce olarak düzenlenmş 09/05/2013 tarih ve … referans no.lu rapor olduğu görülmektedir. Dosya içeriğinde, 17 sayfadan ibaret olan iş bu raporun bilirkişi tarafından “SONUÇ” (…) bölümünün serbest tercümesi neticesinde; İş bu rapordan da anlaşılacağı üzere dosya içeriğinde, yangının çıkış sebebi kesin olarak tespit edilememiş olmakla yangının gemi personeli tarafından kasıtlı olarak çıkartıldığına ve geminin bilerek batırıldığına dair somut bir delile rastlanılmadığı ve olayın gerçekleştiği 30.03.2013 tarihinde … isimli geminin tüm bayrak ve klas sertifikalarının geçerli oldukları ve geminin denize, yola ve yüke elverişli olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde dosyada mevcut bilgi ve belgeler doğrultusunda meydana gelen olayda davalı gemi işletmesinin bir kusurunun bulunmadığı görüş ve kanaatine ulaşılmıştır. 
Yine davacı …’ ın hadisenin gerçekleştiği 30.03.2013 tarihinden 4 ay sonra 30.07.2013 tarihinde periyodik sağlık muayenesine girdiği ve muayene neticesinde davacının sağlık durumunun denizde çalışmaya elverişli olduğu tespit edilerek 30.07.2013 tarihine kadar geçerli” …” düzenlendiği ve bu tarihten itibaren 18.10.2019 tarihine kadar yapılan tüm periyodik sağlık muayeneleri sonucunda, gemide çalışmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
Aynca, dosyada mevcut tanık ifadelerinden ve belgelerden de, davacının kaza sonrasında da değişik gemicilik şirketlerinde güverte lostromosu olarak çalışmaya devam ettiği anlaşılmaktadır.
Dosyadaki tüm deliller, tanık beyanı, doktor raporları, adli tıp raporu ve usul yasaya uygun alınmış bilirkişi raporları kapsamında dosya münderecatında yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde, Yangının gemi personeli tarafından kasıtlı olarak çıkartıldığına ve geminin bilerek batırıldığına dair somut bir delile rastlanılmadığı, olayın gerçekleştiği 30.03.2013 tarihinde … isimli geminin bayrak ve klas sertifikalarının geçerli oldukları görülmekle, geminin denize, yola ve yüke elverişli olduğu, davacı …’ın hadisenin gerçekleştiği 30.03.2013 tarihinden 4 ay sonra 30.07.2013 tarihinde periyodik sağlık muayenesine girdiği ve muayene neticesinde sağlık durumunun denizde çalışmaya elverişli olduğu tespit edilerek 30.07.2013 tarihine kadar geçerli “… ” düzenlendiği ve bu tarihten itibaren de 18.10.2019 tarihine kadar yapılan tüm periyodik sağlık muayeneleri sonucunda da gemide çalışmasına engel bir durumun bulunmadığı, ayrıca davacının kaza sonrasında da değişik gemicilik şirketlerinde güverte lostromosu olarak çalışmaya devam ettiği, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde meydana gelen hadisede davalı gemi işletmesinin bir kusurunun bulunmadığı bunun neticesinde davacının davalıdan tazminat veya herhangi bir alacak talep etmesinin mümkün olmadığı, davalının olayda kusurunun bulunmadığı böylece sorumluluğununda bulunmadığı tesbit olunmakla, ispatlanamayan, haksız ve mesnetsiz asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmişir.
HÜKÜM:
1-Asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı REDDİNE,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 143,50 TL den karar harcı olan 59,30 TL nin mahsubu ile fazla alınan 84,2 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı yargı gider toplamı olan 150,00 TL’nin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekili için takdir edilen 6.260,00 TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 29,20 TL den karar harcı olan 59,30 TL nin mahsubu ile bakiye 30,10 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
2-Davalı vekili için takdir edilen 4.080,00 TL red vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır