Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/678 E. 2019/27 K. 28.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2015/678 Esas
KARAR NO : 2019/27
DAVA : İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2015
KARAR TARİHİ : 28/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında yapılan hizmet anlaşmasına göre davalıya bağlama hizmeti verildiğini, hizmet için davalı adına 24/03/2014 tarihli fatura düzenlendiğini, faturanın marina ücret tarifesi üzerinden kesildiğini, davalı ödeme yapmaktan kaçındığından alacağın tahsili için … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, ancak davalının kötü niyetli olarak borca ve fer’ilerine itiraz etmesi nedeniyle takibin durdurulduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile icra takibinin devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; HMK ‘nun 6.maddesine göre davanın İstanbul Anadolu Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden mahkemenin yetkisiz olduğunu, davacı yanın delil olarak sunduğu hizmet sözleşmesi ve faturada ismi ve imzası bulunmayan davalı …’e husumet yöneltilemeyeceğini, her iki müvekkilinin de hizmet sözleşmesinde imzalarının yer almadığını, ayrıca müvekkillerine fatura tebliğinin de yapılmadığını, davadışı üçüncü kişi …’nın tekne kaptanı olmadığı gibi müvekkilleri adına işlem yapma yetkisinin de bulunmadığını, bu nedenle adı geçenin imzaladığı hizmet sözleşmesinin müvekkillerini bağlamayacağını, davacının 22/03/2014 ve 21/03/2015 tarihleri arasında müvekkillerinin davacıdan herhangi bir bağlama hizmeti almadıklarını, davacının müvekkillerinin zarara uğratmak kastıyla icra takibi başlattıklarını savunarak davanın reddi ile davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Dava; davalılara ait tekneye verilen bağlama hizmetinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali davası olup, dava konusu olan … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinden, davacı şirketin 52.204,00 TL asıl alacak ile 3.980,38 TL işlemiş faizden oluşan 56.184,38 TL ‘nin, asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz yürütülmek suretiyle davalılardan tahsili için 02/12/2014 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, davalıların itirazı nedeniyle icra takibinin durdurulduğu, takibe itiraz ile davanın İİK ‘nin 67.maddesine göre süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamından davalılardan … şirketinin maliki olduğu … isimli yatın davacının işlettiği marinada muhafazası konusunda 30/10/2012 başlangıç ve 21/03/2014 bitiş tarihli bağlama hizmeti sözleşmesinin düzenlendiği, işbu sözleşmenin şirket yetkilisi olan … tarafından imzalandığı, daha sonra aynı yat için 22/03/2014 başlangıç ve 21/03/2015 bitiş tarihli bir yıl süreli ikinci bağlama sözleşmesinin imzalandığı, dava konusu bağlama ücreti alacağının ise ikinci sözleşmeden kaynaklandığı anlaşılmış olup, davalı tarafça ikinci sözleşmeyi imzalayan … ‘nın şirket yetkilisi olmadığı, sözleşme düzenlenmesi konusunda kendisine yetki verilmediği, davalının sunmuş olduğu yetki belgelerindeki imzaların sahte olduğu, ayrıca sözleşme tarihinde yatın …’ya kiralanmış olması nedeniyle bağlama ücretinden davalıların sorumlu tutulamayacaklarını ileri sürdüğü, davacı vekili ise … ‘nın ikinci sözleşmeyi şirket yetkilisinden almış olduğu yetki belgesine istinaden davalı şirket adına imzaladığını, iddia edilen kira sözleşmesinden de davacının haberdar olmadığını, bu nedenle hak edilen tekne bağlama ücretinden dolayı davalıların sorumlu tutulamayacağı ileri sürülmektedir.
Uyuşmazlığın çözümü açısından tarafların tutmakla yükümlü olduğu ticari defter kayıtları üzerinde inceleme yapılarak rapor alınması cihetine gidilmiş olup, 26/12/2016 tarihli birinci bilirkişi raporunda, her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, dava konusu hizmet faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olduğu halde davalı defterlerinde yer almadığı, birinci hizmet sözleşmesinden doğan borçların ödenmesi bakımından davalı şirket ile davalı …’in birlikte borcu üstlendikleri, sözleşme süresince yatla ilgili yetkilendirme ve hatta kiralama yapılmasının davalıların sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, bu nedenle davalılar ve davadışı icra borçlusunun gemi bağlama hizmeti bedelinden müteselsilen sorumlu bulundukları belirtilmiştir.
16/01/2018 tarihli ikinci bilirkişi raporunda, birinci sözleşme ile bağlama hizmetinden doğan borçların ödenmesi bakımından davalı şirket ve davalı …’in kendi adına imzası ile borcu üstlendiği, teknenin 12/10/2014 tarihinde marinadan ayrılması karşısında davacının bu tarihten sonraki bağlama ücretlerini davalılardan talep edemeyeceği kanaatine varılması halinde 22/03/2014 ‘ten 12/10/2014 tarihine kadar oluşan bağlama ücretinin 205 gün x 142,465 TL = 29.205,00 TL ‘ye tekabül ettiği belirtilmiştir.
Aynı bilirkişi heyetine ait ek raporda da, davacı vekili tarafından sunulan 2014 yılı için geçerli olan tarifeye göre uygulanacak katsayının 1.65 olduğu, teknenin boyunun 27.55, genişliğinin 6.1 olması nedeniyle bu durumda bağlama ücretinin 27.55 x 6.1 x 1.65 x 205 = 56.844,60 TL olarak tespit edildiği, tekne bir yıl boyuncu marinada kalmış olması halinde uygulanacak katsayının 1,0 olması gerektiği, bu durumda hizmet bedelinin 61.340,075 TL ‘ye tekabül edeceği belirtilmiştir.
Tarafların itirazlarının değerlendirildiği 27/12/2018 tarihli ikinci ek raporda da, davacı ile … arasında 17 aylık belirli süreli kira sözleşmesi düzenlendiği, …’in …’un temsile yetkili müdürü olması nedeniyle şahsi sorumluluğunun bulunmadığı, kira sözleşmesinin sona ermesine rağmen geminin limandaki alanı kullanmaya devam ettiği, davacının da bu duruma rıza gösterdiği, kullanımın devam ettiği süreçte … ‘nın … tarafından düzenlendiğini iddia ettiği yetki belgesi ile 52.000,00 TL bedel üzerinden davacı ile yeni bir kira sözleşmesi akdettiği, söz konusu sözleşmeden kaynaklanan bedelin davanın konusunu oluşturduğu, yetki belgesindeki imzanın …’a ait olduğu tespit edildiği takdirde … ile davacı arasında … aracılığı ile ikinci sözleşmenin akdedildiğinin kabulü gerektiği, aksi durumda yani imzanın …’a ait olmadığının ortaya çıkması halinde de yetki belgesindeki imzanın …’dan sadır olmadığını davacının bilmesi yahut bilebilmesi mümkün olamayacağından bu belgeye güvenerek sözleşmenin tarafının … olduğunu düşünmesinin olağan sayılması gerektiği, ayrıca …’a ait geminin ilk sözleşme süresinin dolmasından sonraki zamanda dahi limanı kullanmaya devam etmesi, …’un bu süre içerisinde geminin …’ya kiralandığına ilişkin olarak davacıya herhangi bir bildirimde bulunmamış olması dikkate alındığında güven prensibi gereği davacının ilk kira sözleşmesinin yenilendiği ve süresiz bir sözleşme haline geldiğini kabul etmesinin hukuka uygun bir yaklaşım tarzı olduğu, ikinci sözleşmenin tarihi ilk sözleşmenin sona erme tarihinden bir hafta önceye tekabül etmekte ise de, tekne marinada kalmaya devam etmiş ve sonrasında 04/09/2014 tarihinde davacı ile sözleşme yapmaya gelen … adına hareket ettiğini gösteren yetki belgesi ile ikinci hizmet sözleşmesini imzalamış olduğundan …’un bu yönde bir iradesi bulunmasa dahi ikinci sözleşmenin tarafının da … olduğunun kabulü gerektiği, dolayısıyla dava konusu kira bedeli alacağından davalı … ‘un sorumlu olacağı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarının birlikte değerlendirilmesi neticesinde, davalı …’un maliki olduğu … isimli tekneye davacının işletmekte olduğu marinada bağlama hizmeti verilmesi konusunda 30/10/2012 tarihinde …’in imzası ile bir yıl süreli hizmet sözleşmesi akdedildiği, …’in …in temsile yetkili müdürü olduğu ve sözleşmeyi de bu şirketi temsilen imzaladığı, teknenin sözleşme süresinin bitim tarihi olan 21/03/2014 tarihinden sonrada marinada kalmaya devam ettiği, bu süreçte davadışı …’nın …’ a ait yetki belgesi ile 52.000,00 TL bedel üzerinden davacı ile ikinci bir hizmet sözleşmesi düzenlediği, davalı tarafça yetki belgesindeki imzaya itiraz edilip, söz konusu imzanın görsel olarak … yetkilisi …’e ait olmadığı anlaşılmakla birlikte, davacının yetki belgesine güvenerek …’u temsil ettiğine inandığı … ile hizmet sözleşmesi imzaladığının kabulü gerektiği, zira ilk sözleşme süresinin dolmasından sonra da tekne limanda bırakılmaya devam edildiği ve … vekili ilk sözleşmenin sona ermesinden sonra teknenin …’ya kiraya verildiğini ileri sürmekte ise de, bu konuda marina işletmecisi olan davacıya herhangi bir bildirimde bulunulmamış olduğundan güven prensibi gereğince davacının ilk kira sözleşmesinin devam ettiği inancıyla ikinci sözleşmeyi imzalamış olması, sözleşmenin muhatabının da … olduğunu kabul etmesinin hukuka uygun bir yaklaşım tarzı olacağı değerlendirilmiştir.
Diğer yandan, bağlama ücretine ilişkin faturalar ve e-posta yolu ile yapılan borç bildirimlerine … tarafından itiraz edilmemesi, ikinci kira döneminin başladığı 22/03/2014 tarihinden sonraki dönemde dava konusu tekne ile ilgili elektrik, su, karapark giderleri ile ilgili faturaların …in ticari defterlerinde kayıtlı olması birlikte değerlendirildiğinde, …in ikinci kira sözleşmesi ve kira borçlarından haberdar olduğu ve borcu kabullendiği, ayrıca teknenin kiraya verilmeyip, …in kullanımında kaldığı kanaatine varılmakla, dava konusu kira borcundan dolayı …in sorumlu olması gerektiği kabul edilmiştir.
İkinci kira dönemi 22/03/2014 tarihinde başlayıp, jurnal raporuna göre 12/10/2014 tarihinde tekne marinadan ayrıldığından bağlama ücretinin kira başlangıç tarihi olan 22/03/2014 tarihinden 12/10/2014 tarihine kadar tespit edilmesi gerekmektedir. Hizmet sözleşmesinde kabul edilen yıllık 52.000,00 TL ‘nin bilirkişi raporlarında sektördeki bağlama ücretleri ile uyumlu olduğu belirtildiğinden hizmet bedelinin tespitinde bu tutarın esas alınması gerektiği, buna göre teknenin marinada kaldığı 22/03/2014 tarihinden 12/10/2014 tarihine kadar 205 gün günlük süre için istenebilecek bağlama ücretinin 29.205,00 TL olduğu anlaşıldığından, davalı … hakkındaki davanın bu tutar üzerinden kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak belirli ve likit olduğundan takdiren % 20 oranı üzerinden hesap edilen icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, diğer davalı …in yetkili temsilcisi olup, şirkete olan borçtan şahsen sorumluluğu tutulamayacağından bu davalı hakkındaki davanın ise pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davalı … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davalı … Ltd Şti hakkında açılan davanın KISMEN KABULÜ ile bu davalının … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine itirazının kısmen iptaline, 29.205,00 TL ‘nin takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, (takip borçlusu … hakkındaki takip kesinleşmiş olduğundan) tahsilde tekerrür olmamak üzere davalı şirketten tahsili için icra takibinin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Takdiren % 20 oranı üzerinden hesap edilen 5.841,00 TL icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince tayin olunan 1.994,99 TL harçtan 959,49 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.035,50 TL harcın davalı … ‘den tahsili ile Hazineye irad kaydına,
959,49 TL peşin harcın davalı … ‘den tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 3.504,60 TL vekalet ücretinin davalı … ‘den alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 3.237,52 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
7-Davalı … vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 27,70 TL başvurma harcı, 334,70 TL posta gideri ile 5.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.762,40 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 2.995,33 TL’sinin davalı … ‘den alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/01/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır