Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/619 E. 2018/87 K. 08.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
ESAS NO :2015/619 Esas
KARAR NO:2018/87
DAVA :İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:24/11/2015
KARAR TARİHİ:08/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesin özetle; Müvekkili şirketin, davalı şirket ile taşımacılık konusunda ticari faaliyette bulunduğunu, ancak hak ettiği alacağını alamadığını, bu nedenle davalı şirkete karşı icra takibine geçtiğini, davalı şirket yükünün Novorossjisk-Rusya Federasyonundan, Quinzhou-Çin’e taşıma işinde müvekkilinden hizmet aldığını, 39.150,00 USD bedelli navlun faturasının bir kısmını ödediğini, bakiye kalan 16,516,00 USD kısmını ise ödemediğini, yapılan görüşmeler ve yazışmalara ve ayrıca kendisinden alınan tüm taahhütlere rağmen ödemediğini, taahhütnamenin dilekçe ekinde olduğunu, taahhütnamelerde taşıtan ve gönderilene ait ödenmesi öngörülen her türlü bedelin davalı şirket tarafından gayrı kabili rucü olarak ödeneceğini kabul ve beyan edildiğini, taahhütnamelerin şirket yetkilisi tarafından kaşeli ve imzalı olduğunu, taşımalara ilişkin tüm konşimento örnekleri, davacı şirket tarafından davalı şirket yetkilisine imza karşılığı teslim edildiğini, davalı ile yapılan tüm yazışmalarda taşımanın yapılacağı işlemlere ilişkin bilgiler eksiksiz verilmiş olup, davalı tarafından kabul edilmiş olduğunu, davalı firma itirazında navlun faturasının bir kısmını ödemesine rağmen aldığı hizmeti inkar durumuna geçtiğini, faturalara konu taşıma hizmetlerini müvekkilden almadığı iddiası ile takibe itiraz ettiğini, davalı firma yetkilisi yapılan hizmeti inkar etmesine rağmen taraflarına 8,425 -USD bedelli iade faturası göndermiş ise de müvekkili firma tarafından bu faturanın davalıya Kadıköy 29. Noterliğinin .. yevmiye no 26 Ekim 2015 tarihli ihtar ile iade edildiğini, bu faturanın bile davalının aldığı hizmeti belgelemekte olduğunu, davalıya, davacının kayıtlarındaki borcu hakkında icra takibine geçildiği bildirildiğini, davalının tüm itirazlarının haksız ve kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin hiçbir alacağını tam olarak alamadığını, yapılan itirazın haksız ve dayanaksız olduğunu belirterek, icra takibine davalı tarafından yapılan haksız itirazın iptalini ve takibin kaldığı yerden devam etmesini, kötü niyetli davalı hakkında % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat çıkarılmasına rağmen davaya cevap vermemiştir.
Dava, cevap, ibraz edilen deliller tarafların 2015 yılı ticari defter kayıt ve belgeleri, icra dosyası ve tüm dosya kapsamı üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak davacının davalıdan alacağı olup olmadığı ve faiz miktarının belirlenmesine yönelik rapor aldırılmasına karar verilmiş olup 18.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda, taraflar arasında ticari ilişkinin sabit olduğu, davacının davalı yan için taşıma işleri organize ettiği, davacının 2015 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yapıldığı ve lehe delil olabileceği, davacının defter ve belgelerine göre, davalı adına düzenlemiş olduğu 4 adet navlun faturasından kaynaklanan 141,834,-USD alacağının bulunduğu, davacının bu alacağına karşılık davalının 125.326.-USD ödeme yaptığı, bu ödeme sonrasında davalının davacıya 16.508,-USD bakiye borcunun kaldığı, davacının davalı adına düzenlediği vade farkı faturası tarafımızca alacak olarak kabul edilmediğinden bakiye alacağa ilave edilmediği, davalının kabul ettiği 09.06.2015 tarih ve 13.500.-USD bedelli fatura için 3 ay sonra düzenlediği 15.09.2015 tarih ve 8.425.-USD bedelli iade faturasının davacı tarafından kabul edilmeyerek ihtarname ekinde davalıya iade edilmeye çalışıldığı, takip öncesi temerrüt sabit olmadığı için, takip tarihinden öncesi için faiz talebinin de yerinde olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekili tarafından rapora karşı sunulan 06.07.2017 tarihli dilekçede, bilirkişiler 493,72 USD tutarındaki vade farkı faturasının taraflarınca alacak kabul edilmediğini raporlarında beyan etseler de, aslen taraflar arasında vade farkı uygulanacağına dair süreklilik ve ticari teamül bulunduğu, vade farkı fatura alacaklarının bulunduğu, takip tarihinden öncesi için faiz alacakları bulunduğundan bahisle bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekili tarafından rapora karşı sunulan 22.06.2017 tarihli dilekçede, davacının genel olarak ticaretinde sözleşme öncesinde belirlenen fiyatları işlemler başladıktan ve başka bir şirketle anlaşma imkanları kalmadıktan sonra artırma yoluna gittiğini, davacı taraf ile daha sonra yapmış olduğukları ticarette de aynı hileli durum ile karşılaşıldığını, sözlü olarak mutabık kalınan fiyattan 8.245- USD fazla fatura kesilmiş ve uzun görüşmeler neticesinde bu kısım için iade faturası kesildiğini, kesmiş olduğukları 15.09.2015 tarihli 8.425- USD miktarlı faturanın taraflarına iade edilmediğini, bu nedenle bu faturanın toplam borçtan düşülmesi gerektiğini ifade etmişlerdir.
Taraf vekillerinin rapora karşı itiraz ve beyanları değerlendirilmek üzere ek bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyetinin 19.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda, tarafların yapmış olduğu itirazlarda, kök raporda değişikliği gerektiren bir hususun mevcut olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, açılan davanın navlun sözleşmesi ve taşıma işi için düzenlenen 39.150,00 USD bedelli navlun faturasından bakiye kalan 16.516,00 USD kısmının ödenmediği iddiası yönelik başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olduğu, taraflar arasında ticari ilişkinin sabit olduğu, davacının davalı yan için taşıma işleri organize ettiği, davacının 2015 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yapıldığı ve lehe delil olduğu, davacının ticari defterlerinde yapılan incelemede, davacının, takip tarihi itibariyle 17.001,72 USD alacaklı görüldüğü, ancak, taraflar arasında vade farkı uygulamasına ilişkin sözleşme veya teamül olmadığından davacının 493,72 USD tutarındaki vade farkı faturası alacak hesabından mahsup edilmesi gerektiği, bu durumda, davacının, takip tarihi itibariyle(17,00l,72- 493,72=) 16.503,00 USD alacaklı görüldüğü, incelenen cari hesap ekstresinde; davalının 4 adet navlun faturasını tebliğ aldığının anlaşıldığı, davalının 09.06.2015 tarihli ve 49.000.-USD miktarlı navlun faturasının bedelini 22.06. 2015 tarihinde tam olarak 49.000.-USD olarak ödediği, davalı, 09.06.2015 tarihli 18.500,-USD bedelli fatura için bir ödeme yapmadğı, ancak 22.06.2015 tarih ve 35,184,-USD miktarlı navlun faturasının bedelini 27.07.2015 tarihinde tam olarak 35.134.-USD olarak ödediği, yine davalının 28.07.2015 tarih ve 39.15o USD tutarlı faturaya karşılık 41.142,-USD ödeme yaptığı, ancak, davalının ödeme yaptığı 17.08.2015 tarihi itibariyle davacıya olan cari hesap borcu 57.650.-USD olup, söz konusu ödemenin cari hesaptan mahsup edilmesi ile davalının borcunın 16,508,-USD kaldığı, davalının, davacının adına düzenlediği 09.06.2015 tarih ve 18.500.-USD miktarlı faturayı tebliğ almasına ve kabul etmesine karşın, bu faturadan kaynaklı iade farkı olduğu iddiasıyla faturayı teslim aldığı tarihten yaklaşık 3 ay sonra 15.09.2015 tarih ve … sayı no.lu 8.425.-USD bedelli iade faturası düzenleyerek davacıya gönderdiği, ancak, davacının yasal süresinde bu faturaya itiraz ederek, Kadıköy 29. Noterliğinin .. yevmiye nolu 26.Ekim 2015 tarihli ihtarı ile faturayı davalıya iade etmiş ise de 27.10.2015 tarihli tebliğ şerhinde, adresin yetersiz olduğunun belirtildiği, davacının, söz konusu ihtarname ile davalının düzenlemiş olduğu faturayı kabul etmediğini davalıya açıkça bildirmeye çalıştığı, diğer yandan, davalının davacı ile yazılı mutabakat olmadan iade faturası düzenlemiş olduğu kendisinin açık beyanı olup, davacı tarafından bu husus teyit edilmediğinden, söz konusu fatura bedelinin cari hesaptan mahsup edilmemesi kanaatine varıldığı, iade faturasının TTK m.21 manasında bir iş görme veya mal teslim etmek için değil; hesabın düzenlenmesi ve denkleştirme için ve ancak “açık anlaşma varsa” düzenlenerek hesaptan düşmeye yol açan bir belge olduğu, işlemiş faiz talebi açısından da takip öncesi temerrüt sabit olmadığı için, takip tarihinden öncesi için faiz talebinin de yerinde olmadığı kanaatine varılmakla davacının davasının kısmen kabulü ile İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 16.508,-USD üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin ve işlemiş faiz talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 16.508,-USD üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin ve işlemiş faiz talebinin REDDİNE,
Takip tarihinden itibaren asıl alacağa 3095 sayılı kanunun 4/a madde fıkrası gereğince faiz işletilmesine,
2-Asıl alacağın %20 si olan 9.984,69 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Karar harcı olan 3.401,93 TL’den peşin alınan 577,95 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.823,98 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacının peşin olarak yatırdığı 577,95 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı yargı gider toplamı olan 2.140,70 TL’nin (27,70 TL bakiye harç, 113,00 TL posta gideri ve 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere) davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 2.056,50 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı için takdir edilen 5.828,15 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 Mad. gereğince tayin olunan 675,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/03/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır