Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/573 E. 2018/301 K. 16.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2015/573 Esas
KARAR NO : 2018/301

DAVA : Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/11/2015
KARAR TARİHİ : 16/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın alıcısı olduğu yüklerin 01/04/2012 tarihli …. nolu konişmento tahtında … gemisi ile … nolu konteyner içerisinde … Limanından …’e taşınarak 16/04/2012 tarihinde gemiden tahliye edildiğini, davalıya gönderilen varış ihbarına müteakip taşıma ile ilgili 16/04/2012 tarihli 291,22 USD tutarlı fatura konusu tahliye hizmeti, ihbarname, … masrafının davalı tarafından ödenerek 16/04/2012 tarihinde ordinonun teslim edildiğini, ancak yük gemiden tahliye edildikten sonra uzun süre konteyner içerisinde bekletildiğini, yük teslim alınmadığından konteynerin 23/04/2012 tarihinde demuraja girdiğini, bundan dolayı müvekkili tarafından davalı adına kesilen 25/06/2012 tarihli 2.546,25 USD tutarlı, 20/07/2012 tarihli 10.075,86 USD tutarlı ve 03/09/2012 tarihli 1.371,71 USD tutarlı demuraj ücretinin ödenmediğini, … 1 Noterliğinden çekilen … tarihli ihtarnameden de bir sonuç alınamadığını, konişmentoda yer alan… kaydı gereğince davalının yükün alıcısı olarak boşaltma limanındaki tüm masraflardan sorumlu olduğunu, bu nedenle konteynerin teslim edilmemesinden dolayı oluşan demuraj ücretinden de sorumlu olması gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.425,00 USD demuraj alacağının temerrüd tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının Dolara uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin demuraj alacağının tarafı olmaması nedeniyle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemeleri olduğundan yetki itirazında bulunduklarını, davalının yükün taşınmasında aracı olan ve taşıma organizasyonu gerçekleştiren şirketlerden olduğunu, konişmentonun tarafı olmadığı gibi taşınan yükün müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin yalnızca taşınan malın gümrüğe kadar çekilerek gümrükte alıcısına teslim edilip, gümrük memurları tarafından el konulmasına kadar yükün taşıma sorumluluğunu üstlendiğini, yükün asıl sahibi tarafından gümrükten çekilmemiş olması nedeniyle müvekkiline sorumluluk yüklenemeyeceğini, müvekkili şirketin üzerine düşen sorumlulukları dahilinde ödemesi gereken demuraj bedelini eksiksiz olarak davacıya ödediğini, davacının bunun dışındaki zararlarından dolayı müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, dolayısıyla davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; konteyner demuraj alacağının tahsili istemine ilişkin olup, davacı tarafça yükün gemiden indirilip, ordino kesildikten sonra yükün içinde bulunduğu konteynerin davalı tarafça teslim edilmemesinden dolayı oluşan demuraj alacağının tahsilini talep etmektedir.
Dosya kapsamından davacı şirketin davalının alıcısı olduğu yükü 01/04/2012 tarihli konişmento tahtında … isimli gemi ile … nolu konteyner içerisinde …’ın … Limanından … Limanına taşımasını yaptığı, 16/04/2012 tarihinde davalıya gönderilen varış ihbarına müteakiben konteynerin yeniden tahliye edildiği, davalının 25/06/2012 – 20/07/2012 ve 03/09/2012 tarihli olmak üzere toplam 4.993,00 USD tutarlı demuraj bedelini davacıya ödediği, ancak konteyner boşaltılmadığından 10/09/2012 tarihinden itibaren işleyen demuraj alacağının davalıdan tahsili talep edilmektedir.
Uyuşmazlığın çözümü açısından alınan bilirkişi raporlarından 11/11/2016 tarihli birinci bilirkişi raporunda; davalının gönderilen sıfatıyla konişmentonun tarafı olarak pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, davacının sürestarya dolayısıyla meydana gelen demuraj alacağını davalıdan tahsil ettiği, bu nedenle demuraj alacağının bulunmadığı, varış ihbarından sonra yükün teslim alınmamış olması nedeniyle davacı taşıyan tarafından TTK ‘nun 1174, BK ‘nun 107 – 108 ve 109.maddeleri gereğince bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğinden ve de alacaklının temerrüdü halinde kendisine tanınan kanuni hakları kullanmamış olduğundan zararın artmasıyla kendi kusuru ile sebebiyet verdiği, meydana gelen zararın taraflararasında kusurları oranında dağıtılması gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.
25/01/2018 tarihli ikinci bilirkişi raporunda; ordinonun 16/04/2012 tarihinde verildiği dikkate alındığında 16/04/2012 tarihi ila 03/11/2015 tarihleri arasında davacının isteyebileceği demuraj alacağının (ödenen demurajların düşülmesi suretiyle) 43.989,00 USD olarak tespit edildiği, davacının ise demuraj süre bitimini 13/08/2015 tarihini baz alarak hesaplama yaptığı, çıkan alacağa indirim uygulayarak 25.425,00 USD talep ettiği, talep edilen alacağın haklı olduğu, davacı firma taşıyan, davalı firma da gönderilen – alıcı firma olduğundan davacının ordinoyu teslim ederek sorumluluk alanına giren görevini tam olarak yerine getirdiği, gecikmenin emtianın cinsi ile ilgili sorunlardan kaynaklandığı, bu nedenle gecikmeden dolayı davalının sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla alınan 31/05/2018 tarihli üçüncü bilirkişi raporunda ise; dava konusu uyuşmazlıkta konteyner demarajı adı altında bir alacağın doğduğu, davalının gönderilen sıfatıyla yükü teslim almış olmakla TTK ‘nun 1203.maddesi uyarınca bu alacaktan sorumlu olduğu, yükün davacı tarafından TTK ‘nun 1178/3.maddesi kapsamında davalı gönderilene teslim edildiği, davalının yükü teslim almış olması sebebiyle TTK ‘nun 1174/1.maddesinin uyuşmazlığa uygulanamayacağı, davacı tarafından davalıya gönderilen varış ihbarında demuraj tarifesinin yer aldığı, davalı tarafça müvekkili şirketin zorunlu olmamasına rağmen taşıyıcının zararını azaltmak adına konteyneri satın almak istediği, ancak taşıyıcının bu işlemden kaçındığının ileri sürüldüğü, 20/07/2012 tarihli e posta yazısında davalının davacıya konteyneri almak istediğini bildirdiği, davacı tarafından henüz ithalat işlemleri tamamlanmadığı için herhangi bir satış işlemi yapılamaz şeklinde cevap verilmiş olsa da, bunun uygulamada karşılaşılan bir durum olduğu, dolayısıyla davacının davalıya konteyneri satıp, davalının da gümrüğe terk edebilmesinin mümkün olduğu, bu açıklamalar çerçevesinde mahkemece demuraj süresinin artmasında davacının kusurunun olduğu görüşü benimsenir ise davalının indirimler ile 10/09/2012 tarihine kadar yaptığı ödemelerin demuraj ücreti olarak kabul edilebileceği, 10/09/2012 tarihinden itibaren ise 20 feetlik standart bir konteyner bedeli olarak davacının ayrıca 2.500,00 USD davalıdan talep edebileceği belirtilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; davacının 01/04/2012 tarihli … nolu konişmento tahtında … isimli gemi ile …. nolu konteyner içerisinde … Limanından … Limanına taşıdığı yükün gönderilen ve alıcısının davalı olduğu, gönderilenin sürestarya ücretinden sorumlu tutulabilmesi için konişmento veya konişmentonun atıf yaptığı navlun sözleşmesinde gönderilenin sürestarya – demurajdan sorumlu olduğuna ilişkin bir hükmün yer alması ve yükün gönderilen tarafından tesliminin istenmesi gerektiği, somut uyuşmazlıkta davacı tarafından yüke ilişkin ordino düzenlenip davalıya teslim edildiği gibi konişmentonun arka yüzünde gönderilenin anılan borçtan sorumlu olduğuna dair kayıt yer aldığından TTK ‘nun 1203.maddesine göre konteynerin teslim edilmemesi nedeniyle oluşan demuraj ücretinden dolayı davalının sorumluluğuna gidilebileceği, bir başka deyişle davalının somut uyuşmazlıkta pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, davacının davalıya gönderdiği varış ihbarnamesinde demuraj tarifesi yer aldığından davalının demuraj ücreti uygulanacağından haberdar olduğu, hatta belli bir süreye kadar olan demuraj ücretlerini de davacıya ödediği, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Orta Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü … Gümrük Müdürlüğünün göndermiş olduğu yazıya göre davalı taşıtanın taşınan yüke ilişkin olarak önce transit refakat belgesi düzenlediği, ancak işlem yapmaması nedeniyle rejim beyanında bulunacağını bildirdiği, yine işlem yapmadığı ve eşyanın tasfiyelik hale geldiği, özetle davalı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve ilgili Gümrük İdareleri tarafından yürütülen işlemleri tamamlayamadığı için konteyneri limandan çekemediği, eşyanın analizinin yapılması ve tasfiyelik hale gelmesinde davacının gerçeğe aykırı bir beyanının olmadığı, yine dosyaya sunulan belge ve bilgilerden dava konusu konteynerin içerisinde tehlikeli yük bulunması, Tasiş’in (Tasfiye Hizmetleri Genel Müdürlüğü) kendi depolarında yer bulunmadığı için tasfiye ve satış işlemlerinin konteynerin bulunduğu yerde eşya konteynerden çıkartılmadan yapılmasının planlandığı, ancak tasfiyenin henüz gerçekleşmediği anlaşılmış olup, açıklanan nedenlerle konteynerin davacıya teslim edilmemesinden dolayı davalının konteyner demuraj ücreti ödeme yükümlülüğü doğmuş ise de, davalı vekili tarafından taşıyıcının zararını azaltmak maksadıyla müvekkili şirketin konteyneri satın almak istediği, ancak taşıyıcının böyle bir işlem yapmaktan kaçındığının ileri sürüldüğü, dosyaya sunulan 20/07/2012 tarihli e mailde de davalının davacıya konteyneri satın almak istediğini bildirdiği, davacının ise henüz ithalat işlemleri tamamlanmadığından herhangi bir satış işleminin yapılamayacağını beyan ettiği anlaşılmış olup, hükme esas alınan üçüncü bilirkişi raporunda da belirtildiği şekilde konteyner satışının uygulamada karşılaşılan bir durum olduğu, davacının konteyneri davalıya satıp, davalının da gümrüğe terketmesinin mümkün olduğu halde davacının satış talebini geri çevirmesi nedeniyle demuraj süresinin artmasında kusurlu olduğu, bu nedenle ancak teslim edilmeyen konteyner bedelini talep edebileceği, 20 feetlik standart bir konteyner bedeli bilirkişi raporunda 2.500,00 USD olarak tespit edilmiş olduğundan davalının konteyner bedeli olan 2.500,00 USD ‘den sorumlu olması gerektiği, davalı … 1 Noterliğinden çekilen … tarihli ihtarnamenin tebliğ tarihine göre 24/09/2015 tarihinde temerrüde düşmüş olduğundan 2.500,00 USD ‘ye bu tarihten itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince faiz yürütülebileceği kanaatine varılmakla, bu kanaat ışığında davanın kısmen kabulü ile 2.500,00 USD ‘nin 24/09/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın kısmen kabulü ile 2.500,00 USD ‘nin 24/09/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç tarifesi uyarınca 480,33 TL karar harcının 1.221,27 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 470,94 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
480,33 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 7.442,92 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 27,70 TL başvurma harcı, 184,90 TL posta gideri, 6.350,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.562,60 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 645,29 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/07/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır