Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/518 E. 2018/194 K. 15.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO :2015/518 Esas
KARAR NO :2018/194

DAVA :İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :05/10/2015
KARAR TARİHİ :15/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nin , nakliye sırasında oluşacak hasarların tazmini için … Şirketi emtialarını … poliçe nosu ile sigortaladığını, sigortalı tarafından yurtdışına sipariş verildiğini, emtianın Türkiye’ye getirilmesi işinin ise davalı şirket tarafından gerçekleştirildiğini, davalı yan sorumluluğunda bulunan … nolu konteynerin tavanın delik olduğunu ve içerisindeki emtiların 16 çuvalının ıslak olduğunun tespit edildiğini, bu tespit için 26/03/2015 tarihinde sigortalı … tarafından ekspertiz talep edildiğini, 02/04/2015 tarihli düzenlenen rapor gereğince hasara ilişkin hususların tespit edilmiş olup sorumluluğun deniz nakliyesini gerçekleştiren … firmasına ait olduğu Türkiye Cumhuriyeti temsilcisinin de davalı yan olduğu şeklinde görüş bildirdiğini, iş bu oluşan hasar sebebi ile müvekkili sigorta şirketinin sigortalısına 07/05/2015 tarihinde 2.815,38TL ödemede yaptığını, Müvekkili firmanın TTK md. 1472 maddesi uyarınca ödemiş olduğu tazminat miktarı oranında sigortalının haklarına halef olduğunu, bu nedenle söz konusu tazminat miktarının rücu amacı ile zararın oluşmasında sorumlu olan davalı aleyhine … 37.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın zararın oluşmasında sorumluluğu sabit olmasına rağmen söz konusu icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, davalı borçlunun anılan bu borca yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazın hiçbir hukuki dayanağı olmayıp. İ.İ.K. madde 67 gereği itirazın iptalinin gerektiğini, sorumluluğu sabit olan davalının muaccel ve likit olan borca karşı yapmış olduğu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğu sabit olup İ.İ.K. 67/2 maddesi gereği davalının takibin %20‘ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, davalı yanın icra dosyasına yaptığı itirazının iptalini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet, yetki itirazında bulunduğunu, Davacı tarafından Müvekkili Şirkete kanunun öngördüğü süre dahilinde bir ihbar bildirimi yapılmadığını işbu dava ile Müvekkiline sorumluluk yükletilmesinin mümkün olmayacağını, müvekkili şirket tarafından yapılan tetkikte tahliye işleminin 05.03.2015 tarihinde yapıldığını, konteynerin ise 25.03.2015 tarihinde teslim edildiğinin anlaşıldığını, bu hususa ilişkin olarak gerekirse ilgili kurum ve kuruluşlara müzekkere yazılmasını talep ettiklerini, nitekim davacı tarafından gönderilen 26.05.2015 tarihli ihtarnamede de hasarın 26.03.2015 tarihinde öğrenildiğinin belirtildiğini, Türk Ticaret Kanun’un 1185. Maddesine göre zıya veya hasarın en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında taşıyana yazılı olarak bildirilmesinin şart olduğunu, zıya veya hasar haricen belli değilse, bildirimin eşyanın gönderilene teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak üç gün içinde yapılması gerektiğinin hükme bağlandığını, oysa ki Müvekkil Şirkete yapılmış herhangi bir ihtar bulunmadığını, bu minvalde Müvekkil Şirkete gönderilen 26.05.2015 tarihli ihtarname ile geçerli bir hasar bildiriminin yapılmadığının açık olduğunu, dolayısıyla davacının Müvekkil Şirketten herhangi bir talepte bulunulmayacağını, nitekim bu hususun 26.05.2015 tarihli ihtarnameye karşı tanzim edilen cevabi ihtarnamede de belirtildiğini, davacı vekili tarafından iddialarına konu zararın dayanağı olarak delil listelerinde yer alan ancak taraflarına tebliğ edilmeyen 02.04.2015 tarihli raporun gösterilmekte olduğunu, anılı raporun tek taraflı tutulduğunu resmi bir mahkeme/ve/veya kurum tarafından tanzim edilmiş bir rapor olmadığını, bu nedenle de içerdiği bulgular ve kanaatin objektifliği hususunda şüphe bulunmamakta olduğunu, raporun içeriğini hiçbir şekilde kabul etmemekle birlikte konteynerın gemiden tahliyesi esnasında herhangi bir hasar raporunun mevcut olmadığını, bu bağlamda konteynerdeki hasarın davacının sigortalısı hakimiyetinde iken meydana gelmiş olmasının muhtemel olduğunu ileri sürerek konuya ilişkin her türlü talep ve Pasif ve aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile ve her halükarda davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davacı … şirketine nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın davalının sorumluluğunda taşınması sırasında oluştuğu iddia edilen emtiadaki sigortalısına ödediği hasar bedelinin davalıdan TTK nun 1472.maddesi gereğince rücuen tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın İİK nun 67.maddesi gereğince iptaline ilişkindir.
Taraf vekillerince davaya ilişkin tüm delilleri, konişmento, nakliyat sigorta poliçe örneği, ödeme belgesi, hasar dosyası dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce yapılan inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, dava dosyasında, davacının sigortalısına ödeme yaptığına ilişkin bir belgenin olmaması nedeniyle aktif husumet ehliyetine sahip olduğunu ispatlayamadığı, davanın acenteye izafeten (acentenin) müvekkiline yöneltildiği ve kararın TTK m. 105/3 gereğince … AŞ’ye karşı uygulanamayacağı, dosya içerisindeki ihtarname çerçevesinde TTK m. 1185’e uygun bir bildirimin yapılmış olduğu ve zararın taşıyanın hakimiyetinde iken meydanda geldiğinin değerlendirildiği, nakliye esnasında ıslanma ve küflenme sonucu konu emtianın 16 çuvalı hasar gördüğü ancak davacı sigortacının dava dışı sigortalısına ödemiş olduğu ithalat bedelinin davalıdan isteyemeyeceği ve dolayısıyla zarar tutarının sovtaj tenzilinden sonra 921,6 USD olduğu, ancak; dava konusu uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, uyuşmazlığın akdi borç ilişkisinden doğduğu, davacının sigortalısının konişmento hamili konumunda olduğu ve bu nedenle TTK m. 1237 çerçevesinde davalı ile ilişkide konişmentonun esas alınacağı, konişmentonun 28 nolu klozunda yetki anlaşmasının olduğu ve MÖHUK m. 47 çerçevesinde bu yetki anlaşmasının geçerli olduğu; bu sebeple davalının yetki itirazı karşısında davanın yetki yönünden reddedilmesi gerektiği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizin 20.06.2017 tarihli celsesi uyarınca bilirkişilerden ek rapor aldırılmasına karar verilmiş olup 14.03.2018 tarihli rapor dosyamız içerisinde mevcuttur.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, dava dosyasında mevcut … nolu emre yazılı konişmentoda yükleten … Limited, taşıyan … SAG, ihbar edilen dava dışı sigortalı … Aş, yükleme limanı …, …, boşaltma limanı ise … olduğu, dava dosyasına sunulan 200UTA 2015 numaralı 2.04.2015 tarihli Eksper raporuna göre konteynerın dava dışı alıcının depolarına 25.03.2015 tarihinde kamyon ile … Limanından Alıcının depolarına nakliyesi gerçekleştirildiği ve 26.03.2015 günü konteynerlerin tahliyesi sırasında hasar tespit edilerek Ekspertiz talebi de aynı gün 26.03.2015 tarihinde yapıldığı, ekspertizin hasarın tespitini aynı gün yaptığı hazırladığı rapordan anlaşıldığı, raporun sonuç bölümünde “Belgelere göre hasar yapılan nakliye esnasında, konu emtianın nakliyesi için kullanılan … no.lu konteynırın delinmesi nedeniyle, konteynır içerisine yağmur sularının girerek emtia çuvallarına sirayet etmesi sonucu oluşmuştur.Konteynırdaki delinmenin limanlarda yapılan yükleme – boşaltma ve aktarma çalışmaları esnasında, konteynır vinç aparatının olağandan sert darbesi nedeniyle oluştuğu kanaatindeyiz. Konu hasarın teminat kapsamında değerlendirilmesi gerektiği görüşündeyiz.” bilgisi bulunduğu, dosyaya sunulan söz konusu konişmentoda (sağ üst köşesinde) yükün gemiye iyi durumda yüklendiği (in apparent external good order and condition) kaydının yer aldığı, bu kaydın konteynerin dış görünüş itibariyle temiz ve iyi durumda olduğu hususunda karine oluşturduğu, oysa teslimde konteynerde bir delik olduğu ve yükün bu sebeple hasar gördüğü tespit edildiği, internet üzerinden bilirkişi heyetince yapılan araştırmada, 25.03.2015 ve 26.03.2016 tarihlerinde …’e yağmur yağmadığının görüldüğü, konteynerdeki deliğin tartışmasız olduğu, Mersin Bölgesinde dava dışı sigortalının konteyneri teslim aldıktan sonra kendi sorumluluk sahasında yağmur yağmadığı da tespit edildiğine göre hasarın davalı taşıyanın sorumluluk sahasında meydana geldiğinin kabul edildiği, TTK m. 1185/1 uyarınca zıya ve hasara ilişkin bildirim yükümlülüğünü düzenlendiği, TTK m. 1185/4 uyarınca, eşyanın zıya veya hasarı ne bildirilmiş ne de tespit ettirilmiş olursa, taşıyanın eşyayı denizde taşıma senedinde yazılı olduğu gibi teslim ettiği ve eğer eşyada bir zıya veya hasrın meydana geldiği belirlenirse, bu zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği kabul olunacağı, dava dilekçesinde mevcut delillerden EK 13’de İhtarneme bulunduğu, ihtarnamenin hasarın tespit edildiği gün yani 26.03.2015 tarihli olduğu, ihtarnamenin 26.03.2015 de davalıya gönderildiğinin ve geçerli bir ihbar olduğunun anlaşıldığı, zararın toplam tutarının ise sovtaj tenzili yapıldıktan sonraki tutar yani 921,60 USD olması gerektiğinin anlaşıldığı, ancak eldeki davada … A.Ş.’ye doğrudan husumet yöneltilerek değil, onun acente sıfatına binaen müvekkili …’ye izafeten yöneltildiği açık olduğu, hasara konu emtianın denizyoluyla taşınmasına ilişkin sözleşmeyi (…’nin 09.01.2015 tarihli ve … numaralı konişmentosunu) akdedenin … A.Ş. Olmadığı, ayrıca, hasara konu emtianın Türk alıcı tarafından CFR esaslı olarak satın alındığı ve bu nedenle navlun sözleşmesinin … satıcı tarafından akdedilmesi gerektiği düşünüldüğünde, … A.Ş.’nin aracılık yapmasının dahi pek mümkün olmadığı, bu durumda, … A.Ş.’nin sadece geminin varma yeri acentesi vasfı ile hareket ettiğini söylemenin yerinde olacağı, … A.Ş.’ye ne esasen ne de izafeten dava açılamayacağı sonucuna varıldığından davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar bilirkişi heyetince MÖHUK m. 47 çerçevesinde yetki anlaşmasının geçerli olduğu; bu sebeple davalının yetki itirazı karşısında davanın yetki yönünden reddedilmesi gerektiği kanaatine varıldığı bildirilmiş ise de; “… Mahkemelerinin ya da … Mahkemelerinin yetkili olduğu” yönündeki kaydın belirli olmaması nedeniyle bilirkişi görüşüne katılmak mümkün olmamıştır.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar harcı olan 35,90 TL’den peşin alınan 33,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 2,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 50,50 TL mahkeme masrafının davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kesin olarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/05/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır