Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/506 E. 2019/10 K. 15.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO :2015/506 Esas
KARAR NO :2019/10
DAVA :Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :28/09/2015
KARAR TARİHİ :15/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili şirketin, donatma iştirakinde bulunan ve aralarında … IMO numaralı … gemisinin de bulunduğu gemilerin bir kısmını dava dışı … Ltd.’ye kiraya verdiğini, fakat dava dışı kiracının kira akdine ve ticari teamüllere aykırı bir şekilde davacı donatanın zararına hareket ettiğinin tespiti üzerine söz konusu kira akdinin feshedildiğini, hâlihazırda taraflar arasındaki hesapların geçmişe dönük olarak bağımsız denetim şirketi tarafından incelenmesi işlemlerinin devam ettiğini, söz konusu kira akdinin feshinin başlıca nedenleri arasında kiracının kendi gemileri için tamirat, akaryakıt, ikmal, yedek parça ve iaşe gibi kalemler nedeniyle yapmış olduğu harcamaları da davacının yabancı olması ve Türkiye’deki işleyişe tam olarak hakim olamamasını fırsat bilerek davacının donatanı olduğu … gemisine fatura ettirdiğinin tespit edildiğini, davalı şirketin, … İcra Müdürlüğü’nün … E. numaralı icra dosyası ile 30.04.2015 tarihinde 33.011,19 USD tutarındaki cari hesap alacağından bahisle genel haciz yoluyla icra takibi başlattığını, söz konusu takip talebine istinaden tebliğe çıkarılan ilk ödeme emrinde borçlu olarak (1) … Ltd Şti.; (2) … LLC’nin gösterildiğini, fakat sözde alacaklı …’nin bu asılsız icra takibini yöneltmiş olduğu borçlularda taraflarınca bilinmeyen bir sebeple usule aykırı olarak değişiklik yaptığını ve yeni bir takip talebi başlatmaksızın sadece ödeme emri düzeltilmek suretiyle hem sebepsiz yere alacak miktarının yaklaşık beş bin Amerikan Doları artırılarak 38.684,70 Amerikan Doları’na çıkarıldığını, aynı zamanda bir numaralı borçlu dava dışı …’ in borçlu sıfatından tamamen çıkarıldığını, bununla beraber davacı şirketin borçlu sıfatında değişiklik yapılarak “… isimli gemi donatanına (… LLC) izafeten … ve Tic. Ltd. Şti.” yeni borçlu gösterilerek düzenlenen yeni ödeme emrinin 06.05.2015 tarihinde yine usule aykırı olarak icra memuru eliyle tebliğe çıkarıldığını ve aynı gün bizatihi şirket yetkilisi ve yönetici ortağı olan …’a tebliğ edildiğini, bununla beraber tebellüğ eden şahsın bizatihi şirketin yönetici ortağı olduğu gerçeği dikkate alındığında kötü niyetli olarak davacı müvekkilini zarara uğratmak kastıyla süresi içerisinde haksız ödeme emrine ve borca itiraz edilmediğini ve takibin kesinleşmesine neden olunduğunu, dahası söz konusu ödeme emri ve borca ilişkin olarak davacı donatanın bilgilendirilmeyerek takibin kesinleşmesinin sağlandığını, söz konusu icra dosyası incelendiğinde arz ve izah ettikleri hususların açıkça görüleceğini ve icra dosyası tahtında başlatılan takibin muvazaalı olduğunun hiç bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkacağını, söz konusu takibin kesinleşmesi üzerine davacı donatana ait … IMO numaralı …; … IMO numaralı …; … IMO numaralı …; … IMO numaralı …; … IMO numaralı …; … IMO numaralı … ve … IMO numaralı … isimli gemilerin tamamı üzerinde haciz ve seferden men kararının uygulandığını, Türkiye’nin en büyük ve iş hacminin en yoğun olduğu Adliye olma özelliği taşıyan, İstanbul Adliyesi’nde herhangi bir özellik arz etmeyen söz konusu takip talebinin zaten kısıtlı memur imkanları ile hizmet vermeye çalışan …. İcra Müdürlüğü tarafından aynı gün ve memur eliyle tebliğe çıkarılmasının hayatın olağan akışı içerisinde açıklanmasının imkan dahilinde olmadığını, bu hususu Sayın Mahkeme’nin takdirine bıraktıklarını, yukarıda açıklanan olaylar neticesinde, takip talebinde borcun dayanağı olarak gösterilen belgelerin bulunmayışı ve davacı Donatana ait … gemisi için takip talebine konu edilebilecek herhangi bir mal ve hizmetin verilmediği gerçeği karşısında takip talebinin alacaklı ve dava dışı kiracı arasında muvazaalı olarak başlatıldığının izahtan vareste olduğunu, söz konusu ödeme emrinin dava dışı kiracı şirket emrinde birçok alt seviye çalışan olduğu halde doğrudan şirket yöneticisine tebliğ edildiğini, söz konusu tebligatın ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dosyadan da açıkça anlaşılacağı üzere icra memuru marifetiyle 06.05.2015 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrini alan şirket ortağı ve üst düzey yöneticisi …’un, borca süresinde itiraz etmeyerek takibin kesinleşmesine sebep olduğunu, öte yandan sözde alacaklı … tarafından 30.04.2015 tarihinde kat edilen ve fakat ne hikmetse alacaklıya bildirilmeyen 38.684,70 Amerikan Doları tutarındaki cari hesap alacağı üzerinden başlatılan icra takibi kapsamında tebliğe çıkarılan ödeme emrinde borç miktarı ve borçlu sıfatlarında hangi gerekçe ile değişiklik yapıldığının anlaşılamadığını, bununla beraber sözde cari hesaba ilişkin olarak davacı müvekkiline borcun ödenmesi için yahut cari hesabın kat edildiğine dair herhangi bir tebligatta bulunulmadığını, mail yazışmasının dahi yapılmadığını, davacı donatanın kiraya verdiği gemilerinin kira sözleşmesini feshedeceğini ve kiraya verdiği gemilerini geri alacağı konularında bir dizi toplantı yapılması ve kiracı ile aralarında husumet başlaması sonrasında davacı donatana ait gemilerin tamamı hakkında bu şekilde asılsız icra takipleri başlatılarak kardeş gemiler de dâhil olmak üzere ihtiyati haciz kararı almak yerine icra takiplerini muvazaalı olarak kesinleştirmek suretiyle bütün gemilerin seferden men edilmesi gibi hukuken ve vicdanen kabul edilemeyecek bir yolun benimsendiğini, menfi tespit davalarının hukuki temelini İcra ve İflas Kanunu m. 72/3 “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasının” oluşturduğunu, söz konusu yasal hüküm “….ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden az olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında Mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” uyarınca icra takibinden sonra menfi tespit davası açılmasının mümkün olduğunu, fatura içerikleri incelendiğinde, bir geminin bu kadar kısa süre içerisinde böyle fahiş fiyatla ve ihtiyaçtan fazla miktarda yedek parça ve hizmet satın almasının denizcilik pratiği açısından kabul edilebilir mahiyetinin bulunmadığını, Menfi tespit davasına konu edilen icra dosyası incelendiğinde, sözde alacaklı … tarafından başlatılan icra takibinin hukuki dayanaktan yoksun, yersiz, haksız ve kötü niyetli olduğunun herhangi bir şüpheye mahal vermeyecek şekilde anlaşılacağını, zira müvekkili donatanın tamamen iyiniyetli olarak ticari kazancını artırmak maksadıyla girmiş olduğu sözleşmesel ilişki nedeniyle dava dışı kiracı … ve Acente … tarafından kasıtlı ve kötü niyetli olarak zarara uğratıldığını, söz konusu kira akdinin feshi kararının alınması ve bu konuda görüşmelere başlanılması üzerine de kiracı ve acente tarafından davacı müvekkilinin zararına hareket edildiğini, müvekkili ve kiracı arasındaki cari hesabın incelenmesi için bağımsız denetim şirketi tarafından inceleme başlatıldığını ve fakat kiracının yasal olarak tutması gereken kayıtları layıkı veçhiyle tutmaması nedeniyle gerekli tetkiklerin tamamlanamadığını ve fakat şu ana kadar yapılan tetkikler neticesinde dava dışı kiracının, davacı müvekkilinin mülkiyetinde bulunmayan gemiler için yapmış olduğu harcamaları da davacı donatanın yabancı oluşundan faydalanarak davacı donatana yansıttığı ve söz konusu icra takiplerini muvazaalı olarak başlattığının davacı müvekkili tarafından tespit edildiğini, denizcilik sektöründe, ticari gemilerin limanda bulundukları süre içerisinde dahi yüksek maliyetler oluştuğunu, bu nedenle mümkün mertebe seyir halinde olmaları ve alacakları navlun ile maliyetlerini karşılayarak donatanlarına gelir sağlamalarının temel amaç olduğunu, bu nedenle, taraflar arasındaki kira akdinin sona ermesi ile davacı donatan tarafından teslim alınan ve üzerlerinde çok sayıda haciz ve seferden men kararı bulunan gemilerin yeniden ticari seyirlere başlayabilmesi için alacakların kaynağına bakılmaksızın hızla borçların ödenerek icra dosyalarının kapatıldığını ve bir kısım gemilerin seyrine imkân tanındığını, bununla beraber her geçen gün sayıları hızla artan ve herhangi bir dayanağı bulunmayan icra takiplerinin ve bu takiplere bağlı haciz ve seferden men kararlarının çoğalması üzerine söz konusu haksız takipler için menfi tespit davası ikame etme zaruretinin hasıl olduğunu belirterek alacağın tamamına %100 ilave olarak alacak miktarının % 15’i tutarındaki teminatın mahkeme veznesine depo edilmesi üzerine, depo edilen paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir uygulanmasına, İhtiyati tedbir kararı ile birlikte alacağın tamamı ve %15 fazlası teminat alındığından, 2004 sayılı İİK m.72/3 ve bu minvalde verilen emsal Yargıtay Kararları uyarınca “… IMO Numaralı …; … IMO numaralı …; … IMO numaralı …, … IMO numaralı …; … IMO numaralı …, … IMO numaralı … ve … IMO numaralı … “ isimli gemiler üzerinde uygulanan haciz ve seferden men kararlarının kaldırılmasına ve icra takibinin durmasına, yapılacak yargılama sonunda davacı müvekkilinin haklı çıkması halinde, davacı müvekkiline ait gemilerin haksız olarak seyrine engel olunması nedeniyle uğranılan zarar ve ziyanları konusundaki talep hakları saklı kalmak üzere; İİK m.72/5 uyarınca takibin haksız ve kötü niyetli olarak açılması nedeniyle davalının alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ederek işbu davayı açmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından, davacının maliki bulunduğu …, …, …, …, …, …, … isimli gemilere, gemi sistemine ilişkin yedek parça hizmetinin verildiğini, Müvekkilinin davacı şirketle arasındaki iş bu ticari ilişkiden kaynaklanan alacağına istinaden, …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, iş bu takibe ilişkin ödeme emrine süresi içinde itiraz edilmemesinden ötürü takibin kesinleştiğini ve davacının borcunu ödememesi üzerine talepleri doğrultusunda, adına kayıtlı gemilerin haczi ve seferden menine karar verildiğini, davacının, takip talebine istinaden icra müdürlüğünce hazırlanan ilk ödeme emrinde borçlu olarak … Ltd. Şti. ve … LLC’nin gösterildiğini, daha sonra usule aykırı olarak, yeni bir takip talebi başlatılmaksızın ve sadece ödeme emri düzeltilmek suretiyle, alacak miktarı da yükseltilerek takip borçlusunun değiştirildiğini ve … isimli gemi donatanı olan … LLC’ye izafeten … ve Tic. Ltd. Şti.’nin borçlu olarak gösterildiğini iddia ettiğini, Taraflarınca öncelikle takip borçlusunun sehven ayrı ayrı … LLC ve … Limited Şirketi gösterilmiş olup, takip talepleri doğrultusunda icra müdürlüğünce düzenlenen ödeme emrinin, söz konusu hatanın taraflarınca kısa bir süre içinde tespit edildiğinden, henüz tebliğe çıkarılmadan iş bu maddi hatanın düzeltilerek, … LLC’ye izafeten … Ltd. Şti.’ye ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığını, davacı yanın iddia ettiği gibi yeni bir takip talebi oluşturulmaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, yeni bir takip talebinin oluşturulduğunu, hatta yapılan maddi hataya ilişkin taraflarınca icra müdürlüğü dosyasına talepte bulunulduğunu, İcra Müdürlüğünce talepleri kabul edilerek takip işlemlerine kaldığı yerden devam edildiğini, yapılan işlemin icra memuru işlemi olup, bu hususta davacı yanın şikayet prosedürüne başvurma hakkının baki olduğunu, icra müdürlüğünce yapılan işlemin sözde muvazaa iddiasıyla temellendirilerek borçlu olmadıkları yönündeki savlarının yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafın gerek taraf, gerekse takip miktarı hakkındaki itirazlarının hukuki bir dayanağının bulunmadığını, kaldı ki, davaya konu icra dosyası üzerinden hazırlanan takip taleplerinde borçlu aynı olmakla, takibe konu haciz ve seferden men konulan gemilerin donatanının … Llc olduğunu, dolayısıyla takip dosyasına davacı yanın iddia ettiği gibi taraf teşkilinde farklılık bulunmadığını, yalnızca donatanın, müvekkili şirkete olan takibe konu borcu sebebiyle başlatılan icra takibine ilişkin tebligat işlemlerinin TTK ile sair kanunlar uyarınca donatana izafeten acenteye yapılabiliyor olması sebebiyle, maddi hatanın düzeltilmesinden ibaret olduğunu, … ve Tic. Ltd. Şti.’nin davacının acentesi olduğunun taraflarınca ilk takip talebinden sonra öğrenildiğini, dolayısıyla asıl borçlu değiştirilmeden acenteye tebligat yapılması için icra müdürlüğünden talepte bulunulduğunu, kaldı ki, davacı yanın iddia ettiği gibi cari hesaba ilişkin acente dışında başkaca donatana ayrıca tebligat yapılma veyahut mail yazışması yapma zorunluluklarının bulunmadığını, bu hususun TTK’da açıkça hüküm altına alındığını, iddia edilen bu hususların hangi kanuni temeller üzerine oturtulmaya çalışıldığının taraflarınca anlaşılamadığını, alacaklı konumda olan müvekkilinin davacı yanla cari hesap borcuna ilişkin mailleşme ya da durumdan haberdar etme zorunluluğunun olmadığını, bu durumun acentenin yükümlüğünde olduğunu, dolayısıyla davayla hiçbir ilgisi olmayan muvazaa iddialarını öne sürmenin taraflarınca samimi karşılanmadığını, davacı tarafından, tebellüğ eden şahsın bizatihi şirketin yöneticisi olduğu gerçeği dikkate alındığında kötü niyetli olarak davacının zarara uğratılmak kastıyla hareket edildiği ve donatanın bilgilendirilmeyerek takibin kesinleştirildiğinin iddia edildiğini, bilindiği üzere, özellikle yabancı bayraklı gemilerde, donatan yurtdışında ise, donatana izafeten gemi kaptanına yahut acentesine takip yöneltilmesinin, donatanın temsilcisi sıfatına haiz olmaları nedeni ile usul ve yasaya uygun olduğunu,davacının acentesinin tüzel kişiliğe haiz bir şirket olup, Yargıtay kararları ile de sabit olduğu üzere; tüzel kişilere tebliğin yetkili temsilcilerine, bunlar birden çok ise yalnız birine yapıldığını, tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişilerin, herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları durumunda tebliğin, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapıldığını, davacı tarafın, şirket yöneticisine tebligat yapılmasının kötü niyetli olduğuna ilişkin iddialarının hukuki bir izahatının bulunmadığını, yapılan tebliğ işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu, söz konusu tebliğ işleminin hayatın olağan akışına uygun olmaması kanaatine nasıl varıldığının düşündürücü olduğunu, tebliğ işlemlerinin yapıldığı esnada memur tarafından öncelikle kanunda açık bir şekilde belirtildiği gibi şirket yetkilisinin bulunup bulunmadığının sorulduğunu, şirket yetkilisinin şirket merkezinde bulunması üzerine tebligatın kendisine yapıldığını, şirket yetkilisinin, şirket merkezinde bulunduğu beyanı üzerine şirket çalışanına tebligat işlemini yapmanın yahut farklı bir yol izlemenin, asıl kanuna ve hukuka aykırılığın, davacı yanın söylediği gibi olağan akışa aykırılık olacağını,söz konusu iddianın açılan davanın niteliği itibariyle taraflarına yöneltilebilecek bir sav olmadığını, bu durumun, haber verme yükümlülüğünü yerine getirmediği iddia edilen acente açısından hüküm doğuracağını, alacaklı olarak acentenin donatana açılan icra takibi konusunda bilgi verilip verilmediğini araştırma zorunluluklarının olmadığını, dolayısıyla acente tarafından takibe itiraz edilmemesi neticesinde takibin kesinleşmesi ile haciz ve seferden men işlemlerinin yapılmasında alacaklı olarak bir mesuliyetlerinin bulunmadığını, söz konusu acentenin basiretli bir tacir gibi hareket etmeyerek yükümlülüğünü yerine getirmemesinin sorumluluğunu alacaklı konumda olan ve halen alacağını tahsil edemeyen müvekkiline yüklemenin hakkaniyetle bağdaşmadığını belirterek davacı tarafça haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddi ile, İhtiyati tedbir uygulanması ve …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden isimli gemilere konulan haciz ve seferden men şerhlerinin kaldırılması ve icra takibini durdurulmasına ilişkin taleplerin reddini, davanın lehlerine sonuçlanması halinde haksız ve kötü niyetli olarak açılan dava sebebiyle davacının alacağın %40’ı oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda özetle; Davalı Şirketin ticari defterlerinde borçlu olarak … şirketinin gözükmesi nedeniyle Davacı’nın sunulan faturalardan sorumlu olmadığı, mahkeme aksi kanaatte ise görülmekte olan menfi tespit davasının sadece … gemisi donatanı tarafından açılmış olduğu ve takibin ise … ve … LLC ‘ye karşı başlatıldığının da nazara alınmak suretiyle Davacının ancak “…” isimli gemiye ait, fatura miktarı 2.512,45 USD den sorumlu tutulmasının mümkün olduğu, diğer faturaların , başka gemilere ait olması nedeniyle, bu faturaların ödenmesinden kimin sorumlu olduğunun somut davanın konusu olmadığı belirtilmiştir.
…. İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde, alacaklının dosyamız davacısı … Borçlunun … isimli geminin donatanı … LLC’ ye izafeten … ve Tic. Ltd olduğu, 38.684, 70 USD asıl alacak, 200 Euro geçmiş gün faizi toplamından takip yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin davacısı dosyamız davacısı olan ve benzer taleplere dayalı yargılaması diğer üye hakimlerce devam etmekte olan 2015/ 502, 504, 505, 517 esas sayılı dosyalarının örnekleri dosyamız içerisine alınmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda özetle; Davalı Şirketin ticari defterlerinde borçlu olarak … şirketinin gözükmesi nedeniyle Davacı’nın sunulan faturalardan sorumlu olmadığı, mahkeme aksi kanaaat ise, Davacı’nın ancak “…” isimli gemiye ait, irsaliye üzerinde gemi kaptanının kaşe ve imzasının yer aldığı faturalar toplamı olan 2.863,50 TL dan sorumlu tutulmasının mümkün olduğu belirtilmiştir.
Dava; …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına konu alacaktan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, davacı tarafça davacının bir kısım gemilerini davadışı …’e kiraya verdiği, ancak kiracının donatanın zararına hareket etmesi nedeniyle kira sözleşmesinin feshedildiği, kiracının kendi gemileri için temin ettiği tamirat, akaryakıt, ikmal, yedek parça ve iaşe işlemleri için yapmış olduğu harcamaları müvekkiline kiraya verdiği gemisine fatura ettirdiğinin tespit edildiği, icra takibine konu faturaların da bu şekilde düzenlendiği ileri sürülerek icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespitini talep etmektedir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm deliller ile içeriğine itibar edilen bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu faturaları düzenleyen davalı …Ş’ nin gemilere haberleşme servisi sağlayan …, … v.b uluslararası firmaların Türkiye temsilcisi ve acentesi konumunda olduğu, faturaların kesilmiş olduğu gemilerin … firması üzerinden Davalı … kanalıyla hizmet aldığı ve bu hizmet karşılığında … haberleşme (…) sistemine ait aylık pilot kullanım bedeli ile aylık kullanım kapasitesi (25 MB) ile faturalandırılmış olduğu, bu hizmetlerin uydu üzerinden direk gemiye sağlanıyor olması sebebiyle, fatura karşılığı hizmetlerin herhangi bir irsaliye ile gemiye teslim edildiğinin ispat edilmesinin mümkün olmadığı, ancak bu hizmetlerin, hizmet sağlayıcı tarafından verilmesi, hizmetin verileceği gemi adıyla işletme müteahhidi ile bir sözleşme yapılması koşuluna bağlı olduğu, dosyada hizmetin verildiği gemilere ait sözleşmelerin bulunmadığı, bu kapsamda, davalının alacağını ispat edemediği, alacağın ispatı için faturaların kesildiği gemilere ait sözleşmelerin dosyaya sunulması, fatura üzerinde kod ile gösterilen hizmet ve/veya malların ne olduklarının ayrıntılı olarak izah edilmesi, kod ile fatura edilen kalemlerin haberleşme hizmeti karşılığı olması durumunda sözleşmede yer alıyor olması, yedek parça temini karşılığında olması durumunda dava konusu gemilere irsaliye veya teslim tutanağı ile gemi kaptanı imza/kaşesi karşılığında teslim edilmiş olması gerekeceği, davalının ticari karar ve risklerini … Ltd nezdinde aldığı ve … Ltd’nin de donatan sıfatı ile hareket ettiği anlaşıldığı, nitekim, bu hareket tarzı, gemi kira sözleşmesi tahtında değerlendirildiğinde, ihtilaf konusu bu tür masraflardan kiracının sorumlu olmasının doğal bir sonuç olduğu, anılı masraflardan teknik bilirkişi raporuyla da ortaya çıktığı üzere donatanın sorumlu olmadığı anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, İİK md 72/5 uyarınca takibin haksız ve kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-Davacının davasının KABULÜ ile … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası nedeniyle borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Davacının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı olan 7.172,55 TL’den peşin alınan 1.793,14 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.379,41 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan (1.824,94 TL ilk harç, 143,35 TL posta ücreti ve 2.250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam) 4.218,29 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı vekili için takdir edilen 11.150,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının kesinleşmeye müteakip talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/01/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır