Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/494 E. 2018/370 K. 04.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO:2015/404 Esas
KARAR NO:2018/372

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:20/07/2015
KARAR TARİHİ:10/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında mutabık kalınan taşıma sözleşmesi uyarınca dolum ve paketleme makinesi, kompresör, hava kurutucusu / filtresi cinsi emtiaların …’dan … Limanına taşınmasının 2064,89 ABD Doları tutarındaki navlun bedeli karşılığında davalı şirket tarafından üstlenildiğini, konteyner muhteviyatı emtiaların davalı tarafından müvekkilinin deposundan teslim alınarak … nolu … gemisine … Limanında yüklendiğini, ancak … nolu konteynerin gemiden denize düştüğünün müvekkiline bildirildiğini, mallara ilişkin üç adet orjinal konişmentonun satıcı yedinde bulunduğunu, 123.181,00 Euro tutarındaki mal bedelinin de alıcı tarafından ödenmediğini, konteynerlerin denize düşmesinden davalı şirketin TTK ‘nun 1178.maddesine göre sorumlu olduğunu, mal zararının tazmin edilmesi amacıyla davalıya yapılan sözlü ve yazılı bildirimlerden ayrıca davalının sigortacısı ile yapılan görüşmelerden herhangi bir sonuç alınamadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 123.181,00 Euro’nun 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince Devlet Bankaları tarafından ödenen en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 29/04/2013 tarihli zaman çarteri sözleşmesi ile … gemisinin ticari yönetimini elde ettiğini, dolayısıyla müvekkilinin geminin zilyedi olmadığını, geminin teknik yönetiminin davadışı … adlı armatörde kaldığını, geminin mürettebatının da … firmasının gemi adamları olduğunu, gemide bulunan konteynerlerin bazılarının ağır hava koşulları ve fırtına nedeniyle geminin yan yatması sonucu kilitlerini kopararak denize düştüğünü, bazılarının hasarlı olarak kurtarıldığını, konişmentoların müvekkili tarafından acente sıfatıyla düzenlendiğini, dava konusu yükte meydana gelen zarardan dolayı konişmentolara dayanılarak davalıya yöneltilecek tüm tazminat istemlerinin … Konvansiyonu hükümlerine tabi olduğunu, davacının konişmentolar tahtında taşınan malların satıcısı ve yükleteni olduğunu, bu nedenle öncelikle taşınan mallara ilişkin konişmentoların asıllarının ibraz edilmesi gerektiğini, şayet konişmentolar …’de mukim alıcının uhdesinde ise bu durumda malların mülkiyeti alıcıya geçmiş olduğundan davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, … gemisinin … ve … Limanlarındaki yüklemeye müteakip … Limanlarına, … ve … Limanlarına yüklerini boşaltmak üzere seferine çıktığını, güverteye yüklenen konteynerlerin güverte seviyesinde manüel kilitleme – dönme kilit ile emniyet altına alındığını, ayrıca konteynerler arasında yarı otomatik dönme kilitler kullanıldığını, yüklere ilişkin olarak çapraz lasing ve paralel çapraz lasingler uygulandığını, dış istifte de üçüncü sıra konteynerlerin alt köşesine bağlanan uzun çubuklar ile lasingler uygulandığını, geminin 22 Aralık 2014 tarihinde İstanbul’dan hareket ettiğini, herhangi bir hadise yaşanmadan 25 Aralık 2014 tarahinde … Limanına yanaştığını, buradan sonra … Limanına vardığını, bu limandan 29 Aralık 2014 tarihinde hareket ettiğini, geminin 30 Aralık’ta …’un kuzeyine varması ile yaklaşık 14:45 sıralarında rüzgarın kuzeyden, kuzey-batıdan 9 beaufort gücünde estiğini, deniz durumunun 8 dereceye yükseldiğini, geminin havanın etkilerinin azaltmak için rotasında ve hızında gereken değişikliğin yapıldığını, ancak saat 19:00 sularında deniz durumunun aniden aşırı dalga ile yükselerek yaklaşık 10 metre yüksekliğine ulaştığını, bunun etkisiyle geminin 34 derece iskele tarafına ve 28 derece sancak tarafına yalpaladığını, ağır yalpalama esnasında 12 ve 4 nolu bölümlerdeki konteyner istiflerinin yıkıldığını, bir takım konteynerlerin gemiden denize ve güverteye düştüğünü, dolasıyla konteynerlerin denize düşmesinin deniz rizikoları istisnası kapsamında taşıyanın hukuken sorumlu olmadığı bir sebepten kaynaklandığını, müvekkili taşıyanın dava konusu yük zararından TTK ‘nun 1182 veya 1924 tarihli Brüksel Konvansiyonun 4.2c maddesi uyarınca sorumlu tutulabileceği bir an için ihtimal dahilinde görülse dahi bu durumda müvekkili taşıyanın VIYA gemisinde bulunan ağır hava şartları ve fırtına nedeniyle denize düşüp, tam ziya olan yükler için ödenmesi gereken tazminatın 1976 Londra Konvansiyonu ve 1996 Protokolü hükümlerine göre belirleneceği, ayrıca TTK ‘nun 1186.maddesindeki sınırlı sorumluluk hükümlerinin de uygulanması gerektiğini savunarak davanın husumet yokluğu ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; gemi ile taşınan konteynerlerin yolculuk sırasında denize düşerek zayi olmasından dolayı ortaya çıkan yük zararının TTK ‘nun 1178 ve devamı maddelerine göre davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davalı vekili tarafından, zaman çarteri sözleşmesi ile … gemisinin ticari yönetiminin müvekkiline geçtiğini, ancak müvekkilinin geminin zilyedi olmadığı gibi teknik yönetiminin de davadışı armatörde bulunduğunu ileri sürerek husumet itirazında bulunulmuş ise de, TTK ‘nun 1138/1.maddesine göre gemi maliki yada işleteni olmayan bir gerçek yada tüzel kişinin eşyanın deniz yoluyla taşınmasını üstlenmesi durumunda taşıyan sıfatını kazanacağı kabul edildiğinden, davacının geminin zilyedi olmaması yada geminin teknik yönetimine sahip olmaması taşıyan sıfatını etkileyen bir husus olarak görülmemiştir. TTK ‘nun 1191/1.maddesi hükmüne göre taşıma tamamen veya kısmen bir fiili taşıyan tarafından icra edildiği durumda dahi taşımayı üstlenen akdi taşıyan taşımanın tamamından sorumlu kalmaya devam edecektir. Davalı vekilinin cevap dilekçesindeki geminin çarter parti sözleşmesi ile ticari yönetiminin elde edildiği şeklindeki beyanı bu yetkiye dayanılarak eşya taşıma sözleşmelerinin kurulmuş olması ve konişmentoların düzenlenmesi, dava konusu konişmentonun da bunlardan biri olması, diğer yandan davalının 19/12/2014 tarihli navlun faturası düzenlemiş olması birlikte değerlendirildiğinde davalının dava konusu taşıma işini üstlendiği, dolayısıyla da akdi taşıyan sıfatına haiz olduğu kanaatine varıldığından davalının husumet itirazı yerinde görülmemiştir.
Taşımaya ilişkin 21/12/2014 tarihli konişmentoda yükletenin …, gönderilenin … (emrine), ihbar edilenin … olduğu belirli olup, gerek konişmentodaki bilgiler gerekse dosya kapsamına göre davacının taşınan malların satıcısı, … ‘nın ise malların alıcısı konumunda olduğu, gümrük beyannamesi ve mal faturasında taşınan yükün ödeme şeklinin akreditif olarak gösterildiği, yani mal bedelinin malın tesliminden sonra konişmentoda yer alan …muhabir banka vasıtası ile yapılacağının taraflarca kabul edildiği, mallar taşıma sırasında denize düşerek zayi olduktan sonra alıcı yabancı firma tarafından düzenlenen 31/01/2015 tarihli devir ve temlik mektubu başlıklı belgede alıcı firmanın “malların teslim edilmemesi nedeniyle satıcı … Ltd şirketine herhangi bir ödeme yapılmadığının, alıcı … firması tarafından kabul edilerek kargoya ilişkin tüm talep ve dava haklarını satıcı firmaya temlik ettikleri” beyan edildiğinden, bu durumda satıcı … ‘nin mal bedelini tahsil edemediği gibi yüke ilişkin her türlü dava ve talep hakkını alıcı firmadan temlik almış olması nedeniyle işbu davayı açmakta hukuki menfaati ve aktif husumet ehliyetinin bulunduğu kabul edilmiştir.
Konteynerlerin denize düşmesinin neden kaynaklandığı, olayın meydana gelmesinde taşıyıcıyı sorumluluktan kurtarabilecek mücbir sebep niteliğinde hava muhalefetinin bulunup bulunmadığı, davalı taşıyıcının sınırlı sorumluluk hükümlerinden yararlanıp yararlanamayacağı, buna göre istenebilecek tazminat miktarının belirlenmesi amacıyla bilirkişi raporları alınmasına karar verilmiş olup, bu amaçla düzenlenen 11/05/2017 tarihli birinci bilirkişi kurulu raporunda, taraflararasında TTK’nun 1138.maddesine göre geçerli bir navlun sözleşmesinin kurulduğu, … Genel Müdürlüğü tarafından bildirilen mahalli hava ve deniz şartlarının konteynerlerin denize düşmesine neden olacak şiddette görülmediği, kazanın konteynerlerin kilitleme sisteminden kaynaklı hata veya kusur nedeniyle vuku bulmuş olduğu, dolayısıyla davalı taşıyanın yüke özen borcunu ihlal etmesinden dolayı zarardan sorumlu olduğu, yükün ziyaından TTK’nun 1178.maddesine göre davalı şirketin sorumlu olduğu, TTK ‘nun 1186.maddesi gereğince hangi sınır daha yüksek ise koli veya ünite başına 666,67 ÖÇH veya yükün gayrisafi (brüt) ağırlığının her bir kg için 2 ÖÇH ile sınırlı olduğundan toplam 8600 ÖÇH karşılığının tazminat olarak davacıya ödenmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.
25/10/2017 tarihli 2.bilirkişi kurulu raporunda, davalının taşıma işini üstlenmekle akdi taşıyan sıfatına haiz olduğu, eşyanın TTK ‘nun 1151.maddesi hükmüne aykırı olarak güvertede taşınması gibi bir durumun söz konusu olmadığı, TTK ‘nun 1186.maddesine göre konişmentoda faturaya veya akreditif belgesine atıf yapılması yeterli olmayıp, eşyanın cins ve değeri denizde taşıma senedine geçirilmiş olmadıkça kanundaki sınırın uygulanacağı, dava konusu olayda yüke ilişkin konişmentoda ve ona ekli “özellikler” başlıklı belgede yükün değeri gösterilmediğinden taşıyanın sorumluluğunun TTK ‘nun 1186.maddesine göre sınırlı olduğu, olayda karşılaşılan fırtınanın TTK ‘nun 1182/1-a anlamında bir deniz tehlikesi olarak kabul edilemeyeceği, aksi kabul edilse dahi bunun sonucunda ortaya çıkan taşıyanın kusursuz sayılacağı karinenin dosya içeriğinden tespit edilen ve uzakyol kaptanı bilirkişi tarafından belirlenmiş olan vakıalar çerçevesinde çürütülmüş sayılacağı, kaptanın pervasızca hareketi taşıyana izafe edilemeyeceğinden taşıyanın sorumluluğunun sınırlı bulunduğu, yüke ilişkin ağırlık esas alınarak yapılan hesaplama, koli sayısı hesap alınarak yapılan hesaplamadan daha yüksek olduğundan TTK ‘nun 1186/1.maddesi uyarınca taşıyanın sorumluluğunun üst sınırının 8600 ÖÇH olarak tespit edildiği belirtilmiş olup, ek raporda da aynı görüş muhafaza edilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına göre, davalının 29/04/2013 tarihli zaman çarteri sözleşmesi ile ticari yönetimini elde ettiği … isimli gemi ile davacının satıcısı ve göndereni olduğu dolum ve paketleme makinesi, kompresör, hava kurutucusu / filtresi cinsi emtiaların …’dan … Limanına taşınmasını üstlendiği, söz konusu taşımaya ilişkin olarak davacı adına 19/12/2014 tarihli … nolu navlun faturası düzenlediği, bu nedenle akdi taşıyan sıfatına haiz olduğu, TTK ‘nun 1179/2.maddesi uyarınca taşımada kullanılan geminin, gemi adamlarının TTK’nun 1191/1.maddesi uyarınca fiili taşıyan ile onun adamlarının eylemlerinden de sorumlu bulunduğu, yükün konteyner içerisinde güvertede taşındığının her iki tarafında kabulünde olduğu, konteyner gemilerinde güverte konvansiyonel gemilerdeki güverteden farklı olarak geminin yapılış tarzına göre yük taşımaya hasredilen bir bölüm olduğundan konteynerin güvertede taşınmasının taşımacılığın mahiyetine uygun olduğu gibi dosyaya delil olarak sunulan konişmentonun 7.2.maddesinde taşıyanın yük ilgilisine sormadan yükü güvertede taşıyabileceği kayıtlandırılmış olduğundan yükün TTK ‘nun 1151.maddesi hükmüne aykırı olarak güvertede taşınması gibi bir durumun söz konusu olmadığı, gemi sefere çıktıktan sonra davalı şirket tarafından davacıya gönderilen 05/01/2015 tarihli e-mail yazısında 22 adet konteynerin denize düştüğünün bildirildiği anlaşılmakta olup, davalı tarafça konteynerlerin lasinglerinin yeterli şekilde yapılmış olduğu halde şiddetli fırtına ve denizin yükselmesinden dolayı geminin ağır şekilde yalpalanması sonucu konteynerlerin bir kısmının denize, bir kısmının da güverteye düştüğü ileri sürülerek mücbir sebep savunmasında bulunulmuş ise de; bilirkişi heyetinde yer alan teknik bilirkişilerin değerlendirmelerinden, taşımayı yapan geminin konteyner gemisi olduğu, taşıyıcının aynı hatta düzenli olarak seferler yapan konteyner gemisindeki güverte yüklerinin önceden bilinen ağır deniz ve hava muhalefeti tehlikelerinden kaynaklanacak bir zararın meydana gelmesini önleyecek etkin lasing ve bağlama tedbirlerini önceden almadığı, olayda gemi kaptanı tarafından…Limanından … Limanına doğru yaklaşık 1,5 günlük bir sefere çıkmadan önce deniz meteoroloji tahminlerine uygun bir seyir planlaması yapılmadığı, 9 şiddetinde fırtına olacağının … tarafından tahmin edildiği bilgisine haiz olunmasına karşın, seyir sırasında sakin havaların mutad rotasının takip edildiği, jurnal kayıtlarına göre hava adım adım ağırlaşmasına rağmen güverte yükünü göreceli olarak daha az olumsuz etkileyen rota olan 325 derece veya baş omuzluklardan rüzgarı alacak benzer bir rotanın sürdürülmediği, bunun tersine olağan rotanın takip edildiği, … dönüşü yapılarak saat 16:00 civarında rotanın 261 dereceye alındığı, ağır yalpalara neden olacak şekilde rüzgarların sancak taraftan dik açı ile alındığı, bu durumun 10 – 12 derece yalpalara ve ani olarak da 34 derece iskele ve 28 derece sancak tarafa yalpalara neden olduğu, … Genel Müdürlüğünün bilgilerine göre olay günü rüzgarın 6-8 bofor gücünde olduğu halde teknik bilirkişilerin değerlendirmelerine göre davalı tarafın iddia ettiği gibi 9 kuvvetinde veya aniden 10 kuvvetinde olduğu varsayılsa dahi konteynerlerin bağlamalarının lasinglerinin uygun ve yeterli şekilde yapılmış olması durumunda güverte yüklerinin denize düşmesinin veya ciddi bir zarara maruz kalmasının önlenebileceği, bu durumda olay günü karşılaşılan fırtınanın ve hava koşullarının TTK ‘nun 1182/1-a anlamında bir deniz tehlikesi olarak kabul edilemeyeceği, bu değerlendirmeler sonucunda davalı taşıyanın olayda meydana gelen zarardan TTK’nun 1178/1 ve 1179/1-2 hükümleri uyarınca sorumlu olduğu, kaptanın meteorolojik bilgileri önceden öğrenmemesi, fırtına çıktıktan sonra gerekli önlemleri almaması, pervasızca bir hareket olarak kabul edilse dahi kaptanın söz konusu eylem ve ihmallerinden davalı taşıyanın haberdar olduğu ortaya konulmamış olduğundan, TTK nun 1187/1.maddesi uyarınca kaptanın pervasızca hareketinin taşıyana izafe edilemeyeceği, taşıyanın eşyaya gelen zararı tazmin sorumluluğu bakımından TTK ‘nun 1186/1.maddesi gereğince eşyanın cins ve değerinin denizde taşıma senedine yazılmış olması gerektiği, aksi halde sınırlı sorumluluk hükümlerine göre tazminat tutarının belirlenebileceği, dava konusu olayda konişmento ve ona ekli olan özellikler başlıklı belgede yükün değeri gösterilmediğinden taşıyanın sorumluluğunun TTK ‘nun 1186/1.maddesi uyarınca sınırlı sorumluluk esasına göre belirlenebileceği, bu kapsamda ağırlık esas alınarak yapılan hesaplama (8600 ÖÇH), koli sayısı esas alınarak yapılan hesaplamaya (5533,36 ÖÇH) göre daha yüksek olduğundan taşıyanın sorumluluğunun üst sınırının 8600 ÖÇH olarak kabul edilmesi gerektiği, karar tarihindeki SDR kuru üzerinden 8600 ÖÇH ‘nin 73.171,38 TL ‘ye tekabül ettiği anlaşıldığından, yapılan tüm bu değerlendirmeler sonucunda davanın 73.171,38 TL üzerinden kısmen kabulü ile 73.171,38 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 73.171,38 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç tarifesi uyarınca 4.998,30 TL karar harcının 6.131,23 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.132,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4.998,30 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Davacı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 8.398,90 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan davanın kabul ve reddi oranına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 23.101,10 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 27,70 TL başvurma harcı, 438,00 TL posta gideri ile 8.700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 9.165,70 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranına göre hesaplanan 1.868,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/10/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …