Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/433 E. 2018/211 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
ESAS NO :2015/433 Esas
KARAR NO :2018/211
DAVA :İtirazın İptali (Çatmadan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:11/08/2015
KARAR TARİHİ:22/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Çatmadan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesin özetle; Davacı … şirketi tarafından sigortalanan dava dışı …. İnşaat ve Yapı Elem. San. Ve Tic. A.Ş. ‘ne ait emtianın 23/08/2013 tarihinde … adlı gemi yöneticisi ve donatanı olan davalı şirketin sorumluluğunda … yükleme limanından … Limanına yapılan taşıma esnasında 1342,476 Ton ağırlığında 419 paket alçıpan plakanın bir kısmının kırılarak kullanılamaz hale geldiğini, oluşan hasarla ilgili olarak Malların Denetlenmesi ve Muayene Edilmesi Ofisi … nolu muayene raporu hazırlandığını, oluşan zararı davacının sigortalısına ödediğini, ödenen bu miktarın TTK 1472 maddesi hasarın oluşumunda kusurlu bulunan davalı şirketten tahsili gerektiğini, bunun neticesinde davacının İstanbul Anadolu ….. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını fakat davalının icra takibine itiraz ettiğini, icra takibine yapılan itirazın iptaline ve davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatı hükmedilmesini talep ederek İstanbul Anadolu …. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davacının iddia ettiği gibi geminin donatanı değil, gemi yöneticisi (manager) olduğunu, gemi yöneticisi olan müvekkiline doğrudan husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin gemi yöneticiliğini yaptığı … bayraklı M/V … isimli gemisi donatanı …, … siciline kayıtlı olduğunu, dava konusu tazminata neden olan hasarın ise … ‘ın … limanında gerçekleştiğinin anlaşıldığını, dava konusu uyuşmazlıkta yabancılık unsuru bulunduğunu, bu nedenle uyuşmazlığın çözümüne hangi hukukun uygulanacağı ve hangi ülke mahkemesinin bakacağı konusu tartışmalı olduğunu, bir an için uyuşmazlığın Türk Mahkemeleri’nde çözülebileceğini varsayılsa bile 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun uyarınca uyuşmazlığa, tahliyenin dolayısıyla hasarın …’da gerçekleşmiş olması sebebiyle tahliye yeri olan … hukuk kurallarını uygulamak gerekebileceğini, 5718 sayılı MÖHUK m.24 uyarınca tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları halinde sözleşmeden doğan ilişkiye o sözleşmeyle en sıkı ilişkili olan hukukun uygulandığını, bu hukuk karakteristik edim borçlusunun, sözleşmenin kuruluşu sırasındaki mutad meskeni hukuku, ticari veya mesleki faaliyetler gereği kurulan sözleşmelerde karakteristik edim borçlusunun işyeri, bulunmadığı takdirde yerleşim yeri hukuku,karakteristik edim borçlusunun birden çok işyeri varsa sözkonusu sözleşme ile en sıkı ilişki içinde bulunan işyeri hukuku olarak kabul edildiği, ancak halin bütün şartlarına göre sözleşme ile daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması halinde sözleşme bu hukuka tabi olduğu,bu durumda iddia edildiği gibi hasar gerçekleşmiş ise bu durumda ihtilafa yaşanan olayla daha sıkı ilişkili olduğundan … hukukunun uygulanması gerektiği, söz konusu uyuşmazlığa Türk Hukuku uygulansa dahi Türk Ticaret Kanunu’nun ihbar külfeti başlıklı 1066. maddesi 1. fıkrası gereğince müvekkili şirkete geçerli bir hasar ihbarı yapılmadığını, Taşıma sözleşmelerinde genel geçer kural haline gelen bu kısaltmalardan ve Incoterms kısaltması olan “FIOS” şartından, tahliye masrafları ve tahliye halinde oluşan hasarların armatöre ait olmayacağı başka bir deyişle bu masrafların taşıtana ait olacağının açık olduğunu, hasarında da müvekkilinin kabahati ile oluşmadığını, tam tersine, taşıma sözleşmesi gereği tahliye işlem ve masraflarını üstlenmiş olan …. İnşaat’ın görevlendirdiği “….” gemi yükleme boşaltma istifçilerine verilen İngilizce ad firmasının yaptığı hata nedeniyle gerçekleştiğini, davacı tarafın husumetine ilişkin olarak da durumunun açık olmadığını, yükleyici firmanın halefi olarak davayı açtığını, dolayısıyla, işbu davayı açmakta davacının husumet ehliyetinin olduğunu ispatlaması gerektiğini belirtilerek davanın husumet ve görev yönünden reddini, usul yönünden yapılan itirazların saklı kalmak kaydıyla haksız olarak açılmış davanın esas yönünden reddine karar verilmesi talep edilmektedir.
İstanbul Anadolu …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … esas … karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiş ve mahkememizin … esas sırasına kaydedilmiştir.
Dava; davacı … şirketine nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın davalının sorumluluğunda taşınması sırasında oluştuğu iddia edilen emtiadaki sigortalısına ödediği hasar bedelinin davalıdan TTK nun 1472.maddesi gereğince rücuen tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın İİK nun 67.maddesi gereğince iptaline ilişkindir.
Taraf vekillerince davaya ilişkin tüm delilleri, konişmento, nakliyat sigorta poliçe örneği, ödeme belgesi, hasar dosyası dosyaya sunulmuştur.
Dava, cevap, ibraz edilen deliller, celp olunan kayıtlar incelenmek suretiyle aktif ve pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, sigorta sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, geçerli bir sözleşme uyarınca ödemenin yapılıp yapılmadığı, hasara ilişkin süresinde ve geçerli bir ihbarın bulunup bulunmadığı ve hasarın deniz taşıması esnasında gerçekleşip gerçekleşmediği, hasardan davalının sorumlu olup olmadığı ve hasarın miktarının tespitinin belirlenmesi yönünden rucüen tazminat istemiyle açılan davada bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyetinin 27.04.2018 tarihli raporunda, davacının aktif ve Davalının pasif husumetlerinin bulunduğu, dava konusu taşımada hasar tutarının işlemiş faiz hariç 1.476,25 USD olarak kadri marufunda olduğu, geçerli sigorta poliçesinin bulunduğu ve poliçe uyarınca ödemenin yapıldığı, TTK m. 1185 anlamında geçerli bir hasar ihbarının bulunmadığı, hasarın Davalının sorumluluğunda meydana gelip gelmediğinin dosyada mevcut deliller ile ispat edilemediği kanaatine varıldığı, aldırılan ek raporda da muayene tutanağın dosyaya sunulamamış olması nedeniyle kök raporda varılan sonuçlar ve kanaatlerinde herhangi bir değişikliğin bulunmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, sevkiyat dokümanlarının incelenmesi sonucunda, … ve … numaralı 15.08.2013 tarihli satış faturalarının satıcı ile alıcı arasında kurulan satış sözleşmesini ispat ettiği, buna göre satıcı sıfatı …. İnşaat ve Yapı Elemanları Sanayi ve Tic. A.Ş. [….], alıcı sıfatının ise … Ltd. […] olduğu, Teslim şekli CIF olduğu, 1 ve 2 numaralı 17.08.2013 tarihli konşimentolarda, yükleten olarak dava dışı sigortalı …., gönderilen olarak dava dışı alıcı …, taşıyan olarak … adlı gemi gösterildiği, Eşyanın … limanından, … limanına taşındığı, Konşimentolar 419 ve 140 palet, toplam 559 palet alçıpan taşıması için temiz olarak ve 06.08.2013 tarihli çarter partiye atıf yapılmak suretiyle düzenlenerek … adlı geminin kaptanı tarafından 17.08.2013 tarihinde düzenlendiği, dosyada yer alan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davalı tarafından 19.08.2013 tarihinde düzenlenen faturada “Navlun ve Ek Navlun” talep ettiği değerlendirildiğinde, satış faturasında yer alan CIF kaydı gereği navlun sözleşmesini kurma borcu satış sözleşmesinin satıcısının üzerinde olduğu, dava-dışı sigortalı …. eşyanın taşınması için Davalı ile anlaştığı, TTK m. 1138 anlamında taşıma sözleşmesinin dava-dışı sigortalı satıcı ile davalı arasında kurulduğu ve kendisine sözleşme ilişkisi çerçevesinde husumet yönlendirilebileceği, uyuşmazlığa konu olan satış sözleşmesinde CIF kaydı bulunduğu, Yargıtay içtihatları da göz önüne alınarak taşımaya konu olan eşyanın hasara uğrayan kısmına dair satış bedelinin alıcı tarafından satıcıya ödenmemesi durumunda CIF satışlarda satıcının menfaat sahibi olacağı ve satıcının sigortalanabilir bir menfaatinin bulunduğu, dolayısıyla satıcının haklarına halef olan davacının aktif husumetinin bulunduğu, muayene raporunda; yükün, geminin 1 ve 2 nolu ambarda bulunulduğu, boşaltma ve tahliye esnasında her palete 100 adet alçıpan plaka içerdiği, karton ve plastikle ambalajlanıp 6 adet plastik şeritle bağlandığı tespit edildiği, Ayrıca; bazı paletlerdeki ambalajların yırtık olduğu, bazı çemberlerin sökülmüş ve içeriğinin bir bölümünün kırıkmış olduğunun tespit edildiği, durumun Muayene Ofisi temsilcisi ve … Limanı Polis Merkezinin 7 numara altında kayıtlı ve 24.08.2013 tarihli tutanakla tespit edildiği, muayene sonucu 419 adet paletten 414 adet paletin elverişli göründüğü, 5 adet paletin ambalajlarının bir bölümünün yırtık, bazı çemberlerin sökülmüş, alçıpan plaka sayısı 500 olduğu, bundan 250 tanesinin kırık olduğu, ekspertizin 23-24/08/2013 tarihlerinde yapıldığı, muayene raporunda, yükün geminin 1 ve 2 numaralı ambarında bulunduğu, bazı paletlerde ambalajların yırtık olduğunun, bazı çemberlerin sökülmüş olduğunun ve içeriğinin bir bölümünün kırık olduğunun tespit edildiğinin belirtildiği, hasarlı emtiaya ait 4 adet fotoğrafta da alçıpan levhaların naylon ambalajlarının yırtılmış, alçıpan levhaların blok halinde kırılmış ve ezilmiş olduğu görüldüğü, Hasarlı malların 23 ve 24.08.2013 tarihinde tahliye edildiği belirtildiği, raporda 24.08.2013 tarihli Muayene Ofis Temsilcisi ve … Limanı Polis Merkezi tarafından düzenlenen tutanak olduğundan bahsedildiği, ancak dosya içeriğinde bu tutanak bulunmadığı, bunun yanı sıra dosyaya davalı cevap dilekçesi ekinde yer alan, … …. firması tarafından düzenlenen belgede dava konusu hasarlı emtia için “hasarın alıcı ile direk olarak çözüleceği” ifadeleri yer aldığı, bu ifadelerden hasara …. firma tarafından sebep olunduğu sonucu ortaya çıkmadığı, bu kapsamda hasarın gemi ambarında iken tespit edildiği sonucu ortaya çıktığı, deniz taşıması açısından hasarın ihbar külfeti TTK m. 1185’te düzenlendiği, TTK m. 1185 f. 1 uyarınca “Zıya veya hasarın en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında taşıyana yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Zıya veya hasar haricen belli değilse, bildirimin eşyanın gönderilene teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak üç gün içinde gönderilmesi yeterlidir. İhbarnamede zıya veya hasarın neden ibaret olduğunun genel olarak belirtilmesi gereklidir..” TTK m. 1185 f. 2’de Eşyanın incelenmesi tarafların katılımıyla mahkeme veya yetkili makam ya da bu husus için resmen atanmış uzmanlar tarafından yapılmışsa bildirime gerek yoktur.” denildiği, bu hüküm taşıyanın temsilcisi tarafından hasar raporunun imzalanması hâlinde yazılı ihbara gerek olmadığı yönünde yorumlandığı, dosyada 17.11.2013 tarihli davacı tarafından davalıya gönderilen ihtar olduğu, ihtarnamede hasarın 23.08.2013 tarihinde meydana geldiği belirtildiği, dosyada mevcut ekspertiz raporundan hasarlı emtianın teslim tarihinin 24.08.2013 tarihi olduğu anlaşıldığı, ihtar tarihinin 17.11.2013 olduğu, İhbar ve ihtar 17.11.2013 tarihinde yapılmış olmakla TTK m. 1185 f. 1 hükmünde geçerli bir hasar ihbarının yapılmadığı, ekspertiz raporunda sözü edilen 24.08.2013 tarihli Muayene Ofis Temsilcisi ve … Limanı Polis Merkezi tarafından düzenlenen tutanağın incelenmesi neticesinde, gemi kaptanının imzası bulunması durumunda sonucun değişebileceği, ancak sunulmadığından dolayı TTK m. 1185 f. 2 hükmünde de geçerli bir hasar ihbarının yapılmadığının kabul edildiği, bu sebeple TTK m. 1185 f. 4 uyarınca “Eşyanın zıya veya hasarı ne bildirilmiş ne de tespit ettirilmiş olursa, taşıyanın eşyayı denizde taşıma senedinde yazılı olduğu gibi teslim ettiği ve eğer eşyada bir zıya veya hasarın meydana geldiği belirlenirse, bu zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği kabul olunur. Şu kadar ki, bu karinelerin aksi ispat olunabilir”, hükmünün uygulama alanı bulacağı, yani eşyanın deniz aşamasında hasara uğradığını ispat etme külfeti dava-dışı satıcının haklarına halef olan davacıya ait olacağı, bu haliyle TTK m. 1185 anlamında geçerli bir hasar ihbarının bulunmadığı dolayısıyla hasarın davalının sorumluluğunda meydana gelip gelmediğinin dosyada mevcut deliller ile ispat edilemediği anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç Tarifesi gereğince peşin alınan 49,80 TL den karar harcı olan 35,90 TL nin mahsubu ile fazla alınan 13,90 TL’nin kesinleşmeye müteakip talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kesin olarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/05/2018

Katip e-imzalıdır Hakim e-imzalıdır