Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/397 E. 2019/142 K. 20.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO : 2015/397 Esas
KARAR NO : 2019/142
DAVA : İtirazın İptali (Kurtarma Ve Yardımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/02/2015
KARAR TARİHİ : 20/03/2019

Davacı vekili tarafından mahkememize açılan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından … nolu nakliyat emtia abonman sigorta poliçesi ile sigortalanan … San ve Tic AŞ ‘ye ait alimünyum profil ve aksesuarlarının İstanbul’dan Alger / Cezayir’e nakliyesinin taşıyan sıfatıyla davalı … Denizcilik tarafından … Denizciliğin donatanı olduğu M/V … gemisi ile gerçekleştirildiğini, diğer davalı … Denizciliğin ise konişmentoyu düzenleyen gemi acentesi olduğunu, … Denizciliğin navlun faturaları tanzim ettiği, bu nedenle taşımayı fiilen gerçekleştiren tüzel kişilik olarak taşımadan kaynaklanan hasardan dolayı sorumlu olduğunu, emtiaların konteyner içerisinde istiflenerek 06/03/2014 tarihinde İstanbul’da … gemisine yüklendiğini, varış limanı olan Alger Limanına taşınması sırasında geminin Mykonos Adası mevkiinde karaya oturması sonucu gemide ve konteynerlerde ciddi hasar meydana geldiğini, bir kısım konteynerlerin kurtarıldığını, ancak müvekkili sigorta şirketinin sigortalamış olduğu konteynerlerin kurtarılamadığını, bu nedenle ortaya çıkan 150.395,15 Euro sigortalı zararının müvekkili tarafından tazmin edildiğini, böylelikle müvekkilinin göre ödediği zarar miktarını TTK’nun 1472.maddesindeki halefiyet hükümlerine göre davalılara rücu etme hakkını kazandığını, bu kapsamda … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası üzerinden davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalıların borca itiraz etmeleri nedeniyle takibin durdurulduğunu ileri sürerek icra takibine itirazın iptali ile % 20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı M.V. … Gemisi Donatanı … Denizcilik San. ve Tic. Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusunun TTK’nun 5.kitabında düzenlenen deniz ticaretine ilişkin olması nedeniyle mahkemenin görevsiz olduğunu, davacı davasını kanuni halefiyet ve alacağın temliki hükümlerine dayandırdığından sigortalının davaya konu eşyanın teslimi konusunda hak sahibi olması gerektiğini, ancak sigortalı … şirketinin konişmentoya göre yükleyici olduğunu, konişmentonun yetkili hamili gözüken … Aliminium şirketinden … a ciro edildiğinin ispatlanması gerektiğini, konişmentoda ciro bulunmadığından davacının aktif husumet ehliyetine haiz olmadığını, diğer yandan dava konusu emtiaya ilişkin faturada eşyanın teslim şeklinin CFR olarak gösterildiğini, bu teslim şekline göre alıcının eşyanın nakliyesi sırasında ortaya çıkacak rizikolara katlanmak zorunda olduğunu, sigorta ettiren ve sigortalının da alıcı şirket olan … Aliminium şirketi olduğunu, dolayısıyla alıcının mal bedelini satıcıya ödeyip ödemediği, sigorta poliçesinde sigortalı olarak gösterilip gösterilmediği ve sigortacıdan tazminat alıp almadığı hususlarının aydınlığa kavuşturulması gerektiğini, geminin gemi adamlarının sevk ve teknik yönetime ilişkin hareketlerinin sonucunda karaya oturduğunu, geminin karaya oturmasında müvekkili donatanın kusurunun bulunmadığını, bu nedenle TTK’nun 1180.maddesine göre geminin karaya oturması sonucu ortaya çıkan zararlardan dolayı müvekkilinin sorumsuz olduğunu, konişmentoda taşıyanın sorumluluğunun 1924 Lahey Kurallarına tabi olduğunun yazıldığını, Lahey Kuralları m.IV[2(a)] hükmünde ve TTK’nun 1180.maddesinde taşıyanın kendi kusuru yoksa geminin sevk ve teknik idaresine ilişkin bir hareketin sonucu ortaya çıkan zararlardan sorumlu olmayacağının düzenlendiğini, olay öncesi vardiyadaki ikinci kaptanın uyuyakalması ve rota değişikliği yapması gereken yer ve zamanda rota değişikliğini yapmamış olması geminin sevkine ve teknik yönetimine ilişkin bir hareket olduğunu, bu nedenle donatanın yasa gereğince sorumsuz olduğunu, TTK’nun 1062.maddesinde donatanın yükle ilgili kişilere karşı taşıyanın gemi adamlarının kusurundan doğan sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre sorumlu olduğunun düzenlendiğini, müvekkili gemi donatanının gemiyi denize, yola ve yüke elverişli halde bulundurma yükümlülüğünü yerine getirdiğini, bu kapsamda denize elverişlilik belgesi, liman çıkış belgesi, ikinci kaptanının yeterlilik belgesi, yük gemisi inşa emniyet belgesi, teçhizat emniyet belgesi, klas sertifikası, emniyetli yönetim sertifikası ve ilaç ve tıbbi donanım sertifikalarının bulunduğunu, açıklanan tüm bu nedenlerle müvekkilinin ortaya çıkan yük zararından dolayı sorumluluğu bulunmamakla birlikte aksinin kabulü halinde TTK’nun 1186.maddesinde düzenlenen sınırlı sorumluluk hükümlerinin uygulanması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Denizcilik Nak. Tic. A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı … Denizcilik ile imzaladığı 31/10/2013 tarihli zaman çarteri sözleşmesi uyarınca … isimli geminin ticari yönetimini elde ettiğini, ancak geminin teknik yönetiminin … Denizcilikte kaldığını, mürettebatın da gemi donatanı … Denizciliğin gemi adamları olduğunu, geminin Yunanistan’ın Mykonos Adası açıklarında 06/03/2014 tarihinde karaya oturduğunu, büyük bir kısmının sular altında kaldığını, kurtarma çalışmalarından sonra gövdesinde çatlaklar meydana geldiğinden tamir kabul etmez gemi haline dönüştüğünü, gemide bulunan konteynerlerin bir kısmının kısmen hasarlı olarak kurtarıldığı halde büyük bir kısmının kurtarılamayarak zayi olduğunu, davacının dava konusu malların satıcısı ve … nolu konişmentoya göre taşıtan olan davadışı … Alimunyum şirketinin sigortacısı olduğundan öncelikle aktif husumet ehliyetine haiz olduğunun ispatlanması gerektiğini, bu kapsamda mallara ilişkin konişmento asıllarının dosyaya ibraz edilmesini istediklerini, malın teslim şekli CFR olduğundan yükteki ziya ve hasarla ilgili tüm dava ve talep haklarının davadışı alıcı … Aliminium şirketinde olduğunu, davacının ise sigorta tazminatını satıcı şirkete ödediğini, oysa ki emtia gemiye yüklendikten sonra yarar ve hasar alıcıya geçtiğinden davacının ödediği tazminatın sigorta poliçesi dışında yapılan lütuf ödemesi olarak kabul edilmesi gerektiğini, bu nedenle de davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, öte yandan davacı tarafın hertürlü tazminatı geminin zorunlu mali mesuliyet sigortacasından da isteyebileceğini, TTK’nun 1180.maddesi ve 1924 tarihli Brüksel Konvansiyonu hükümlerine göre taşıyanın yük zararından sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, yükün ziyaının geminin karaya oturmasından kaynaklandığını, geminin tüm teknik idaresinin davalı gemi donatanı … Denizcilikte olduğundan karaya oturma hadisesinde müvekkili taşıyanın herhangi bir şahsi kusurunun bulunmadığını, aksinin kabulü halinde tazminat tutarının TTK’nun 1186.maddesindeki sınırlı sorumluluk hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini, sonuç olarak … gemisinde bulunan birçok yükün zayi olmasına neden olan karaya oturma hadisesinin geminin sevk ve teknik yönetimine ilişkin bir kusur neticesi meydana geldiğini, teknik yönetiminin ise davalı … Denizcilikte olduğunu, bu nedenle müvekkiline kusur izafe edilemeyeceğinden müvekkilinin dava konusu yük zararından dolayı sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yüke ilişkin teslim şekli CFR olduğundan emtiadaki hasar ve kayıplardan dolayı dava açma hakkının alıcı firmaya ait olduğunu, bu nedenle davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, müvekkili şirketin dava konusu emtiaları tam, eksiksiz ve sağlam bir şekilde diğer davalıların tasarrufunda bulunan gemiye teslim ettiğini, bu hususun taşıma evrakları ile sabit olduğunu, hasarın ve ziyanın ise geminin diğer davalıların sorumluluğu altında bulunduğu zamanda meydana geldiğini, müvekkilinin olayda herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla talep edilen tazminatın fahiş olduğunu, taşıma evraklarından malın vesaik mukabili taşındığı anlaşıldığından davacının sigortalısının mal bedelini alıcıdan tahsil edip etmediğinin tespit edilmesi gerektiğini, davacı tarafça istenilen icra inkar tazminatının yerinde olmadığını savunarak davanın reddi ile davacı yanın % 20 ‘den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Dava; davacı sigorta şirketi tarafından nakliye rizikolarına karşı sigortalanan emtianın … isimli gemi ile taşınması sırasında geminin karaya oturması sonucu malın zayi olması nedeniyle sigortalıya ödenen hasar bedelinin TTK’nun 1472 ve devamı maddelerinde düzenlenen halefiyet hükümlerine göre davalılara rücu edilmesi için başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olup, dava konusu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinden davacı sigorta şirketi tarafından 144.068,00 Euro asıl alacak, 6.327,15 Euro işlemiş faizden oluşan 150.395,15 Euro’nun, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 7 oranında faiz uygulanmak suretiyle tahsili için 02/12/2014 tarihinde davalılar aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalıların borca ve faize itiraz etmeleri nedeniyle icra takibinin durdurulduğu, takibin itiraz ile davanın İİK’nun 67.maddesine göre süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamından davacı … Sigorta tarafından … nolu nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalanan davadışı … San ve Tic AŞ ‘ye ait alüminyum profil ve aksesuarları türü emtianın Alger / Cezayir’de bulunan alıcısına teslim edilmek üzere İstanbul’da … gemisine yüklendiği, geminin 07/03/2014 tarihinde … Limanında yüklemesini tamamlamasından sonra ilk tahliye limanı olan Tunus … Limanına doğru hareket ettiği, ancak 08/03/2014 tarihinde Yunanistan’ın Mykonos Adası yakınlarında geminin karaya oturduğu, olay sırasında konteynerlerin denize düştüğü, davacının sigortalısına ait olan konteynerlerin de denize düşmek suretiyle zayi olduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü açısından konusunda uzman bilirkişilerden alınan 24/11/2016 tarihli 1.bilirkişi kurulu raporunda; dosyada bulunan gemiye ait tüm sertifikaların incelenmesi sonucunda gemi donatanı davalı …’ın ulusal ve uluslararası mevzuat gereğince alınması zorunlu olan tüm sertifikalara sahip olduğu, 2010, 2011 ve 2013 yılları arasında verilen sertifikaların olay tarihinde geçerli oldukları, geminin en son yıllık klas denetiminin 2013 yılı ocak ayında yapıldığı ve 2014 yılı sonuna kadar da geçerliliğini koruduğu, son PSC (liman devlet kontrolü) denetiminin 03/10/2013 tarihinde Bulgaristan’ın Varna Limanında yapıldığı, burada düzenlenen raporda geminin seyrine engel bir eksikliğin olmadığının tespit edildiği, geminin köprü üstüne 12/01/2013 tarihinde montajı yapılan BNWAS (köprü üstü seyir vardiyası alarm sistemi) cihazına ait sertifikaların ve servis raporlarının da güncel ve geçerli olduğunun tespit edildiği, buna göre mevcut belgelerden … gemisinin 1974 tarihli denizde can emniyeti uluslararası sözleşmesi hükümlerine uygun şekilde teknik teçhizatla donatıldığı, ISM KOD (uluslararası emniyetli yönetim kodu) sertifikasını aldığı, yapılması zorunlu yıllık ve beş yıllık sörveylerin yaptırılmış olduğu, geminin kalkışından önce asgari gemi adamı donatım belgesi gereklerine uygun olarak geminin ehil gemi adamları ile donatıldığı, geminin denizcilikte taşıma tekniğine uygun olarak yüklendiği, bu nedenle … Liman Başkanlığı tarafından düzenlenen yola elverişlilik belgesi ile geminin hareketine müsaade verildiği, dolayısıyla geminin donatımında herhangi bir teknik yada idari kusur bulunmadığını, kaza anının ikinci kaptan …’ün seyir vardiyasına denk geldiği, jurnal kayıtlarına göre geminin karaya oturduğu sıradaki süratinin 12 knot olduğu, köprü üstünde nöbetçi olan sevk ve idareden sorumlu ikinci kaptanın kaza öncesinde hiçbir önleyici makina – dümen manevrası yapmamış olduğunun karaya oturma sürati dikkate alındığında ikinci kaptanın deniz raporunda yer alan “uyuyakalmışım” beyanı ile örtüşmekte olduğu, ikinci kaptanın olay anında köprü üstünde yalnız olduğu, gözcü vardiyasında olması gereken usta gemici …’nün olay anında köprü üstünde bulunmadığı, köprü üstü yönetiminin kontrolsüz kalma riskini önlemek amacıyla IMO tarafından geliştirilerek SOLAS bölüm V’e ilave edilen köprü üstü seyir izleme alarm sistemi cihazının karaya oturma öncesinde alarm vermediğinin alınan ifadelerden anlaşıldığı, BNWAS ‘nin gemide bulunması zorunlu tutulan bir güvenlik sistemi olup, … gemisine 12/01/2013 tarihinde montajının yapıldığı, 13/01/2013 tarihinde … firması tarafından düzenlenen servis raporuna göre tüm montajlarının yapılarak çalışır vaziyette teslim edildiği, cihazın üzerinde sadece kaptan tarafından muhafaza edilme sorumluluğunda olan bir açma kapama anahtarının bulunduğu, somut olayda BNWAS cihazının olay öncesinde açık ve çalışır konumda olması durumunda köprü üstünde bulunan vardiya zabitinin 75 desibel şiddetinde çalan alarm sesine uyanmamasının mümkün görülmediği, cihazın açma ve kapama anahtarının sadece gemi kaptanında olduğu hususu dikkate alındığında muhtemelen kaptanın geminin … Limanında yanaşık vaziyette kaldığı süre zarfında köprü üstünde kimsenin olmaması, bu yüzden gereksiz alarm çalmasının önlenmesi için off yani kapalı konuma getirdiği, ancak limandan hareket edip seyir vardiyasına geçildiğinde cihazı tekrar devreye almayı unuttuğu, daha sonrada cihazın çalışıp çalışmadığının kontrol edilmediği, bu nedenle meydana gelen karaya oturma hadisesinde gemi kaptanı ile diğer vardiya zabitlerinin kusurlu oldukları kanaatine varıldığı, dolayısıyla eşyanın ziyaına sebebiyet veren olayın gemi adamının geminin sevkine ilişkin teknik kusurundan kaynaklandığından davalıların TTK’nun 1180.maddesi hükmü uyarınca dava konusu zarardan sorumsuz oldukları, dava konusu emtianın faturada yazılı bedelinin piyasa rayiç değeri olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı vekilinin itirazlarının karşılandığı 12/12/2017 tarihli ek raporda da; dava konusu emtianın geminin karaya oturması yüzünden zayi olduğunun sabit olduğu, dosyadaki belgelere göre … gemisinin yolculuğun başlangıcında denize, yola ve yüke elverişli olduğu, gemide bulunan BNWAS seyir yardımcı cihazının kapalı olması ve ikinci kaptanın seyir vardiyası sırasında uyuması nedeniyle yapılması gereken manevrayı yapamaması sonucunda geminin tam yol süratle karaya oturduğu, bu nedenle eşyanın ziyaına sebebiyet veren vakıanın gemi adamının geminin sevkine ilişkin teknik kusurundan kaynaklandığı yönündeki kanaatlerinin devam ettiği, davadışı sigortalı … Alüminyum şirketinin yasal ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda dava konusu ürünler için tanzim edilen 28/02/2015 tarihli 181.919,67 USD tutarlı fatura bedelinin yurtdışındaki müşterisinden tahsil edilmediği, sigortacı … Sigortadan tahsil edildiğinin tespit edildiği belirtilmiştir.
2.bilirkişi kurulunun düzenlediği 11/10/2018 tarihli çoğunluk görüşünün yer aldığı raporda; davadışı sigortalının zayi olan mal için davacı … Sigortadan 144.068,86 Euro tahsil ettiği, … Sigorta tarafından yapılan ödemenin yurtdışındaki alıcının cari hesap bakiyesinden mahsup edildiği, 05/06/2009 tarihinde MSC. … sayılı karara göre kabul edilmiş ve 01/07/2012 tarihinden sonra 3000GRT’den büyük tüm gemilerde bulunması zorunlu hale getirilen BNWAS cihazının … gemisinde de bulundurulmasının kural gereği mecburi olduğu, bu nedenle donatan tarafından 12/01/2013 tarihinde … marka BNWAS cihazının gemiye montajının sağlandığı, cihazın tüm kontrolleri ve belgeleri mevcut olduğundan olay günü çalışmaması veya arızalanması ihtimalinin öne sürülmesinin uygun olmadığı, uygulamada gemi limanda iken bu cihaz kapatıldığından gemi … Limanında iken cihazın kapalı olduğunu kabul etmek gerektiği, BNWAS cihazının 3 dakika ile 12 dakikalık süre zarfında köprü üstünde herhangi bir hareket olmadığı veya otopilotla rota değişikliği yapılmadığı cihaz tarafından algılanmadığı takdirde 12.dakikanın sonunda 15 saniye içerisinde ilk önce köprü üstünde 75 desibel – 84 desibel şiddetinde sesli ve görsel alarmın devreye girdiği, o esnada nöbette olan zabit tarafından cihaz 30 saniye içinde resetlenmez ise ikinci aşamada kaptan kamarasındaki alarmın devreye girdiği, bu alarmda kaptan tarafından 30 saniye içerisinde kapatılmaz ise üçüncü aşamada personel dinlenme salonundaki alarmın devreye girdiği, 30 saniye içerisinde burası da resetlenmediği takdirde en son aşamada geminin genel alarmının devreye girerek tüm gemi personelini uyaran bir sistem olduğu, söz konusu cihazın SOLAS kuralları gereğince gemide bulundurulması gerektiği, dava konusu olay sırasında … gemisinin AIS verilerine göre geminin hızının 12.2 knot olduğu dönüş noktası ile karaya oturma noktaları arasında geçen sürenin ise en az 40 dakika olduğu, BNWAS cihazının 40 dakika geçmesine rağmen devreye girmediğinin anlaşıldığı, geminin jurnal kayıtlarında … Limanından hareket ettikten sonra BNWAS cihazının çalıştırıldığına dair herhangi bir kaydın bulunmadığı, BNWAS cihazının doğrudan bir seyir cihazı olmayıp, bir güvenlik sistemi olarak köprü üstünde bulundurulduğu, sözkonusu cihazın kapalı olarak geminin sefere başlamasının geminin yola elverişliliğine nasıl etkilediğinin hukuki bir değerlendirme konusu olduğu, Yunanistan Deniz Kazaları Araştırma Bürosu tarafından geminin VDR cihazındaki hard diskin içinin boş çıktığının bildirildiği, VDR ‘nin kaza incelemesine yardımcı olmak üzere gemide bulundurulmasının istendiği, dolasıyla gemide bulunup bulunmaması veya arızalı olmasının teknik, ticari ve yola elverişliliğe etki eden bir husus olmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi Dr … tarafından düzenlenen 11/10/2018 tarihli ayrık raporda; BNWAS cihazının IMO tarafından 01/07/2012 tarihinden itibaren 3.000 GRT ‘den büyük gemilerde bulundurulmasının mecburi hale getirildiği, … gemisine BNWAS cihazının 12/01/2013 tarihinde monte edildiği sabit olmakla birlikte olayın meydana geldiği 08/03/2014 tarihine kadar geçen sürede içerisindeki kullanımına ilişkin kayıtların dolayısıyla da bilgilerin mevcut olmadığı, kaza sırasında çalışır durumda olmadığı ihtilafsız olan BNWAS cihazının bir ihmal sonucunda mı kapalı kaldığı yoksa arızalı olması sebebi ile mi faal halde bulunmadığı hususunda kesin bir kanaate ulaşılamadığı, gemi mürettebatının ifadelerinde bu konuda herhangi bir beyanda bulunmadıkları, BNWAS cihazının yük ile ilgisinin olmadığı dolayısıyla yüke özen gösterme borcu ile ilgisinin de bulunmadığı, BNWAS cihazının gemi sefere başlamada önce arızalı ise bu durumda geminin sefere elverişsiz halde yola çıktığının kabul edilmesi gerektiği, sorumluluktan kurtulabilmek için donatanın geminin sefere elverişli surette yola çıkarılmış olduğunu ispat etmesi gerektiği, cihazın çalışır durumda iken son limanda kaptan tarafından kapatıldığı ve sefer başladıktan sonra açılmadığı anlaşıldığı takdirde ortada teknik bir kusur söz konusu olacağından bu nedenle cihazın çalışmamasının ticari bir kusur teşkil etmeyeceği, bu durumda donatanın sorumlu tutulamayacağı, ispat külfetinin yerine getirilememesi yani BNWAS cihazındaki arızanın sebebinin geminin sefere elverişsizliği olarak kabul edilmesi halinde taşıyanın sorumlu olacağı, donatanın da taşıyan gibi sorumluluk altına gireceği belirtilmiştir.
Davacı sigorta şirketi tarafından nakliyat rizikolarına karşı sigortalanan emtiaya ilişkin mal faturasında satışın vesaik mukabili yani malın alıcıya tesliminden sonra ödeme şartıyla satışının yapıldığı, sigortalı mal satıcısı … Alüminyum şirketinin ticari defter kayıtlarının incelemesinden …’ın Cezayir’de bulunan alıcı şirketten mal bedeli tahsil etmediği, malın zayi olmasından dolayı davacı sigorta şirketi tarafından …’ın banka hesabına 150.395,15 Euro ödeme yapıldığı, …’ın sigorta şirketinden tahsil ettiği hasar bedelini alıcının cari hesap borcundan mahsup ettiği tespit edilmiş olduğundan, sigorta şirketinin …’a yaptığı ödemeyle TTK’nun 1472.maddesine göre halefiyet hakkını kazandığı, işbu dava yönünden de aktif husumet ehliyetinin bulunduğu kabul edilmiştir.
Dosyaya sunulan 31/10/2013 tarihli zaman çarteri (time charter) sözleşmesinin davalı … ile davalı … arasında akdedildiği, sözleşme ile … gemisinin 3 ay süre ile sözleşme süresinin iki kez üçer aylık süre ile uzatılma hakkına sahip olmak üzere … ‘e tahsis edildiği, geminin teknik yönetiminin ise …’a ait olduğu, davalı … ‘in tahsis olunan sıfatıyla gemi ile yapılacak taşımalar için navlun sözleşmesi akdetme hakkının bulunduğu, dava konusu emtialara ilişkin konişmentoda taşıyanın … olduğu, konişmentonun … adına ve hesabına acentesi sıfatıyla … , … tarafından düzenlenip imzalandığı belirli ise de, davalı … vekili tarafından zaman çarteri sözleşmesi uyarınca ticari yönetimi elde edilen … gemisi ile ilgili çok sayıda navlun sözleşmesi akdedildiği, bu navlun sözleşmeleri uyarınca çok sayıda konişmentonun düzenlendiği, dava konusu konişmentonun da bunlardan biri olduğu beyan edildiğinden davalı … ‘in 06/03/2014 tarihli konişmento uyarınca dava konusu olan … ve … nolu konteynerleri taşımayı üstlenen taşıyıcı konumunda olduğu değerlendirilmiştir.
Davalı … tarafından davadışı … adına düzenlenen 10/03/2014 tarihli iki adet faturalarda yer alan navlun ve iç taşıma kayıtlarına göre dava konusu konteynerleri Çorlu’dan İstanbul’a karayolu ile İstanbul’dan da Alger ‘e denizyolu ile taşımayı üstlendiği, deniz taşıması kısmının ifası için de davalı … ile navlun sözleşmesi akdettiği anlaşıldığından, davalı …’ın TTK’nun 1061.maddesi anlamında donatan sıfatıyla, diğer davalıların da taşıyan sıfatıyla dava konusu yük hasarından dolayı TTK’nun 1178.maddesine göre kendilerine husumet yöneltilebileceği ve işbu davada pasif husumet ehliyetlerinin bulunduğu kabul edilmiştir.
Dava konusu olayda davacının sigortaladığı iki adet konteyner yükünün İstanbul’da … gemisine yüklendiği, geminin buradan hareketle … Limanına gittiği, … Limanında 07/03/2014 tarihinde yüklemenin tamamlanmasına müteakip saat 20:00 ‘de … Liman Başkanlığının düzenlediği liman çıkış belgesi ile seferine başlayarak Tunus … Limanına doğru hareket ettiği ancak 08/03/2014 günü saat 05:30 sularında Yunanistan’ın Mykonos Adası yakınlarında karaya oturduğu, bu nedenle geminin ve gemi içerisinde bulunan konteynerlerin zarar gördüğü, bir kısım konteynerlerin kurtarıldığı ancak dava konusu konteynerlerin batmak suretiyle zayi olduğu anlaşılmaktadır.
Geminin … Limanından kalkışından yaklaşık 9,30 saat sonra karaya oturduğu, kaza anında ikinci kaptan …’ün köprü üstünde olduğu, jurnal kayıtlarına göre olay sırasında geminin ortalama 12 knot sürat ile seyrettiği, kaza öncesinde ikinci kaptanın herhangi bir önleyici makina – dümen manevrası yapmamış olması, geminin karaya oturma anındaki sürati dikkate alındığında ikinci kaptanın deniz raporunda beyan ettiği şekilde uyuyakaldığının anlaşıldığı, o sırada gözcü vardiyasında olması gereken usta gemici …’nün köprü üstünde bulunmadığı, gemide bulunan BNWAS cihazının da alarm vermemesi nedeniyle geminin 12 knot sürat ile karaya oturduğu anlaşılmaktadır.
TTK’nun 1141.maddesi gereğince taşıyanı her türlü navlun sözleşmesinde gemiyi denize, yola ve yüke elverişli bir halde bulundurmakla yükümlüdür. Bu nedenle, taşıyan yükle ilgili olanlara karşı geminin denize, yola veya yüke elverişli olmamasından doğan zararlardan sorumludur. Ancak, tedbirli bir taşıyanın harcamakla yükümlü olduğu dikkat ve özen gösterilmekle beraber eksikliğin yolculuğun başlangıcına kadar keşfe imkan bulunmayan durumlarda sorumluluğuna gidilmesi sözkonusu değildir. Denize, yola ve yüke elverişli gemi TTK’nun 932.maddesinde tarif edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, davalıların sorumluluğu TTK’nun 1141.maddesine yani geminin denize, yola ve yüke elverişli olmadığı hukuki nedenine dayandırılmaktadır.
Gemiyle ilgili olarak dosyaya sunulan belge ve bilgilerden … gemisinin 2010 – 2011 ve 2013 yılları arasında düzenlenen tüm sertifikalarının kaza anında da geçerli olduğu, en son yıllık klas denetiminin 2013 yılı ocak ayında yapıldığı ve 2014 yılı sonuna kadar geçerliliğini koruduğu, en son PSC yani liman devlet kontrolünün 03/10/2013 tarihinde Bulgaristan’ın … Limanında yapıldığı, burada düzenlenen raporda geminin seyrine engel bir eksikliğinin olmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır. … gemisinin mürettebat unsuru bakımından sefere elverişli olarak yola çıktıktan sonra olay anında gözcünün köprü üstünde olmaması, geminin sevkine ilişkin teknik idare kusuru olarak değerlendirilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, BNWAS cihazının gemide bulunduğuna ilişkin taraflararasında bir ihtilaf bulunmayıp, uyuşmazlık BNWAS cihazının olay anında arızalı olmasından dolayı mı yoksa kapalı olmasından dolayı mı çalışmadığı, buna göre geminin denize elverişli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
BNWAS cihazı köprü üstünde bulunan vardiya zabitinin uyuması, bayılması, kalp krizi geçirmesi yada başka bir nedene bağlı olarak ölmesi gibi olağanüstü ve acil durumlarda köprü üstünün kontrolsüz kalma riskini önlemek amacıyla IMO tarafından geliştirilerek SOLAS bölüm V’e ilave edilen köprü üstü seyir, izleme, alarm sistemi olup, 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren 3.000 GRT’den büyük tüm yük gemilerinde bulundurulması zorunlu hale getirilmiştir. Bu durumda, SOLAS kuralları gereğince BNWAS cihazı geminin denize elverişliliği için gerekli olup, cihazın gemide olmaması yada arızalı olması geminin sefere elverişliliğini ortadan kaldırıp, TTK’nun 1141.maddesine göre taşıyanın sorumluluğunu ortaya çıkarmaktadır.
Dava konusu taşımayı yapan … gemisine donatan tarafından 12/01/2013 tarihinde … marka BNWAS cihazının montajının yapıldığı, 13/01/2013 tarihinde … Deniz firması tarafından düzenlenen servis raporuna göre ilk önce cihazın ana ünitesinin, hareket sensörlerinin ve sesli – görsel alarm sisteminin köprü üstüne, ikinci alarm ünitesinin kaptan kamarasına, üçüncü alarm ünitesinin de personel salonuna yerleştirildiği, aynı zamanda otopilot ve VDR sistemine bağlantısının sağlandığı ve çalışır vaziyette tesliminin yapıldığı belirlidir.
Buna göre, donatan tarafından BNWAS cihazının kurallarına uygun şekilde gemiye montajının yapıldığı anlaşılmakta olup, gemi son seferine çıkmadan önce bu cihazın arızalı olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere uygulamada BNWAS cihazı gemi limanda bulunduğu süre içerisinde kapalı vaziyette bulundurulup, sadece kaptanın muhafaza etme sorumluluğunda olan bir açma kapama anahtarının olduğu anlaşılmaktadır.
Geminin jurnal kaydında sefer başlangıcında BNWAS cihazının kaptan tarafından devreye alınıp alınmadığı konusunda herhangi bir kayıt bulunmayıp, TTK’nun 1097.maddesinde kaptanın bu konuda jurnale kayıt düşme yükümlülüğünün olmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre, BNWAS cihazına ilişkin belgelerden sefer başlangıcında çalışır vaziyette olduğu, bunun aksinin davacı tarafça ispatlanamadığı, donatanın cihazı gemiye çalışır vaziyette yerleştirme yükümlülüğünü yerine getirdiği, cihazın kontrolünün tamamen kaptanda olduğu, kaptanın diğer seyir cihazları gibi yolculuğun başlangıcında yada seyir sırasında BNWAS cihazını açmamasının teknik bir kusur olduğu, şayet sözkonusu cihaz olaydan önce açık durumda olsa idi gemideki alarm sistemi devreye gireceğinden kazanın önlenmesinin yüksek bir olasılık olduğu, dolayısıyla kazanın ve sigortalı yükün zayi olmasının gemi adamlarının teknik kusurundan kaynaklandığı, TTK’nun 1180.maddesine göre “zarar, geminin sevkine veya başkaca teknik denetimine ilişkin bir hareketin veya yangının sonucu olduğu takdirde, taşıyan yalnız kendi kusurundan sorumlu olduğundan” gemi adamlarının teknik kusurundan kaynaklanan zararlardan dolayı taşıyanın sorumluluğuna gidilemeyeceği, davalı donatan ve taşıyanların sigortalı malın zayi olmasından dolayı sorumlu tutulamayacakları kanaatine varıldığından bu kanaat ışığında davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından davalıların kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harç tarifesi uyarınca 44,40 TL karar harcının peşin alınan 5.042,15 TL’den düşümü ile fazla alınan 4.997,75 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalılar vekil ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunan 30.649,27 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-1 nolu davalı tarafından yapılan 44,00 TL posta masrafının davacıdan alınarak bu davalıya ödenmesine,
6-2 nolu davalı tarafından yapılan 100,00 TL posta masrafının davacıdan alınarak bu davalıya ödenmesine,
7-3 nolu davalı tarafından yapılan 188,00 TL posta masrafının davacıdan alınarak bu davalıya ödenmesine,
8-Taraf vekillerince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın, avansı yatıran tarafa karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/03/2019

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır